Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Deniz Kurtsan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

PATRON, ECZACI VE ANNE
02.06.2006
Okunma Sayısı : 17209
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 4
Popülarite : 3,61
Verdiğiniz Puan :
 

 

PATRON, ECZACI VE ANNE

Türkiye İhracatççılar Meclisi yayın organı olan TURKISHTIME muhabiri Sayın Çağlar Kalafat'ın benimle yaptığı bir söyleşiyi sizlerle paylaşmak istedim..

.
 PATRON, ECZACI VE ANNEDENİZ KURTSAN, ŞİFALI OTLARLA İKİ NESİL ECZACILIK BİLGİSİNİN SENTEZİNDEN DOĞAN AİLE ŞİRKETİNİN KOMUTANLARINDAN BİRİ. İŞİ ÇOK, İŞİ ZOR.

ÇAĞLA KALAFAT

Öykü, Gümülcine'de eşekten düşüp ağır yaralanan küçük bir çocukla başlıyor. Ölümü, çiftçi dedesinin yılan bıçağı adlı bir bitkinin köklerinden hazırladığı ilaçla oyuna getiren bir çocukla... Bitkilerin sağaltma gücüyle ilk kez karşılaşan bu çocuk, ki adı Niyazi Kurtsan'dır, o gün dedesinden aldığı bu bilgi mirasını, delikanlı çağına geldiğinde modern eczacılık bilgisiyle birleştirir. 1955 yılında Sirkeci'deki Büyük Eczane'de tohumları yeşerecek, 1980'de tescillenecek Otacı markasına giden yol böyle açılır. Niyazi Kurtsan'a, yürüdüğü bu yolda zaman içinde, mesleki tercihlerini eczacılıktan yana koyan eşi Meral hanım ve kızları Meltem'le Deniz de katılır. Böylece dört kişilik bir eczacı ordusuna dönüşürler.

Bu ordunun komutanlarından biri de Deniz Kurtsan. Kurtsan Grubu'nun şampuandan diyet besinlere geniş bir yelpazede yer alan Otacı ürünlerinin üretim, satış, pazarlama ve Ar-Ge'sinin yanı sıra grubun tüm ihracatı ve hatta iki kız çocuğun geleceği, anneleri olarak, ondan soruluyor.

Ama üçüncü nesil için planlar başka; çocukların, tabii eğer isterlerse, pazarlama, finansman ve Ar-Ge konularında uzmanlaşmalarını hedefliyorlar. Çünkü Kurtsan Grubu hedef büyütmüş durumda. Yılda 2 milyon 50 bin kutu ilaç, kozmetik ve gıda üreten, bunun yüzde 10'unu aralarında Arap ülkeleri, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Almanya'nın da bulunduğu 25 ülkeye ihraç edip 2002 yılı itibariyle 500 bin dolar ihracat geliri elde eden (ve gelecek yıla 850 bin dolarlık bir hedef koyan) Kurtsan Grubu, gözünü İngiltere ve Amerika pazarlarına dikmiş durumda. Yerel olanın global görücüye çıkma zamanı gelip çatmış ve yapılacak iş çok. Bugün anneler, yarın çocuklar çok çalışacak.

TURKISHTiME - Ailenizin kısa tarihinden başlayalım mı?
DENİZ KURTSAN KURTCEBE - Babam Gümülcine göçmeni. Türkiye'ye kaçarak gelmiş. Hep parasız yatılı okumuş, çok yokluk çekmiş. Öncelikle doktor olmak için üniversiteye girmiş ama o sene zatüre geçirdiği için yarım bırakmış. Ardından da eczacılık okumuş. Annem de göçmen bir ailenin kızı. O da Boşnak. Babamla evlendiklerinde annem lise mezunuymuş. Okumak istediğini söyleyince babam "çocuklar olunca nasıl olsa okumaz" diye kabul etmiş. Ben ilkokula beş yaşında gittim çünkü annem üniversiteye başlamıştı. Bize de eczacılık okursak hepimiz için yararlı olacağını söylediler. Bizi kendi yollarından yürümemiz konusunda ikna ettiler. Böylece aile şirketi olarak yolumuza devam ettik. İlk ürünümüz, mentollü kağıt mendil, şu anki Selpak'ın ilk versiyonu, eczanemizin yanındaki laboratuarda yapılırdı. İşe, Kocamustafapaşa'da Güneş Eczanesi'nde başladık. O zamanlar biz çocuktuk. Sonra bunu Sirkeci'de postanenin karşısındaki Büyük Eczane ve yakınlarındaki bir laboratuvar izledi. Hafta sonları laboratuvarda iki kız kardeş ilaçları kutular, işçilere yardım ederdik. Evimizde hep ilaç ve ecza konuşulurdu. O yüzden kültürümüze de o ürünler yerleşti. Ablam ve ben ikimiz de orta öğretimde çok başarılıydık. Bir an önce hayata atılalım diye yabancı okullar yerine Türk liselerine gittik. İkimiz de Atatürk Kız Lisesi mezunuyuz. Babamızın bizden ricası, "önünüzde hayat mücadelesi var, lütfen bir an önce eğitiminizi tamamlayın ve bana yardıma gelin" şeklindeydi. Biz de onun isteğini kırmadık ve üniversiteden mezun olur olmaz ablam çalışmaya başladı.

Özellikle sizinki gibi nesiller boyu bir mesleği benimsemiş bir ailenin çocuğu olarak, bir an durup başka bir şey yapmak istediğinizi düşündünüz mü hiç?

Aklımdan hep geçiyor. Ama "acaba daha iyi ne yapabilirdim" diye düşündüğümde tekrar bu işi çok sevdiğimi ve uyumlu bir evlat olduğumu görüyorum. Üçüncü nesil ise, yani ablam Meltem Kurtsan'ın ve benim çocuklarım, daha özgür yapılılar. Onlar başka şeyler yapmayı düşünüyorlar ama yine de bu şirketle ilgili kısmen de olsa bilgi sahibi olmayı, dönem dönem katılmayı, belki ileride tamamen bu şirkette çalışmayı istiyorlar. Biz bunu, bu yüzyılda daha doğru buluyoruz. Önce gitsinler, kendi istedikleri işlerde çalışsınlar ve burada mutlu olabileceklerine inanıyorlarsa, buradaki profesyonel kadro da burada yapabileceklerine inanıyorsa o zaman gelsinler ve bize destek olsunlar.

Kendi çocuklarınıza bile torpil yok? Başka kurallar var mı aile içinde?

Evet, biz aile anayasamızı oluşturduk. Bu anayasada şirketin aile için değil, ailenin şirket için varolduğu yazıyor. Çünkü bu şirket de bizim evladımız. Nasıl sağlıklı ve başarılı nesiller yetiştirmek tüm anne babaların göreviyse, bu müessesenin bundan sonraki nesillere kalması, bu ülkeye mal olmuş bir şirketin gelişerek büyümesi de bizim isteğimiz. Bu nedenle aile üyelerimiz şirketi ve birbirlerini destekleyeceklerse burada çalışmalılar.

Şirketin genel yapısı nasıl?

Şirketimiz 1955'de kuruldu. Bugün üç ana şirketten oluşan bir holding çatısı altında toplanmaya başlıyoruz. Otacı markalı ürünleri üreten grubumuz, ilaç üreten ve plaster üreten grubumuz var. Hedefimiz Otacı grubu olarak yalnızca kar etmek değil bu ülke insanıyla edindiğimiz bilgileri, serveti ve değerlerimizi paylaşarak yarınlara ulaşmak. Serveti paylaşmak için, Kurbilsev adlı bir vakfımız var. 32 üniversite öğrencisine karşılıksız burs veriyoruz. Bilgimizi paylaşmak içinse, kendi bilgimizi tescillemek ve ilgilenenlerle paylaşmak üzere sürekli seminerler veriyor, eğitimler düzenliyor, kongrelere katılıyoruz ve patentler alıyoruz.

Aile içi görev dağılımı var mı?

Artık herkesin belli bir görevi var. Ben, bu yıldan itibaren Otacı markalı ürünlerin üretim, satış, pazarlama ve Ar-Ge'sine bakıyorum. Aynı zamanda grubun tüm ihracatından sorumluyum. Ablam Kurtsan Medikal'in, yani plaster üreten şirketimizin başında. Kurtsan ilaç şirketi Niyazi Kurtsan kontrolünde. Bu sayede krizden hasarsız kurtulmayı başardık. Çünkü belli kadroları farklı işlerde yoğunlaştırarak ve görevleri net bir şekilde belirleyerek bugüne zarar almadan geldik.

Bir de Ar-Ge kısmı var bu işin...

Ar-Ge'mizi ortaklardan oluşan bir kurul takip ediyor. Aylık protokollerimiz var. Hangi işler, hangi seviyede; hangi ek ürünler çıkartılmalı; bu ürünlerin içerikleri neler olmalı gibi, çok koordineli bir çalışma yürütüyoruz. Diyebilirim ki Ar-Ge şu anda ağırlıklı olarak şirket ortaklarının yönetiminde. Ar-Ge sürecinin en başından bakanlıktan izninin alınmasına kadar dört ortak Niyazi bey, annem Meral hanım, ablam Meltem ve ben aktif olarak çalışıyoruz. Bunu ortak bir çalışma olarak düşünebilirsiniz. Görevleri bölüştük ama Ar-Ge'de tek vücut olarak çalışıyoruz.

Peki siz neden Otacı'yı seçtiniz?

Her markanın bir kimliği var ve bu kimlik çoğunlukla o markayı yaratanlar ve üretenlerle özdeşleşiyor. Aynı şekilde Otacı markasının benim kişiliğimle bağdaştığını düşünüyorum. Benim de bitkilere, doğaya, insanlara daha hümanist bir yaklaşımım var. Birinci nedeni bu. İkinci nedeni ise uzmanlığımın bu alanda oluşu elbette. Özellikle market zincirlerine pazarlamada, ki bu çok meşakkatli bir konudur, ayrıca eczanelere pazarlanmasında iyiyim.

Fikir babanızın, ama bugün üç kadının da bu oluşumda payı büyük. Ayrıca bu şirketin dörtte üçü kadın. Bu durum bir şeyleri farklı kılıyor mu?

Kadınların daha iyi analiz ettiklerini, daha detaycı bir yapıları olduğunu ve daha barışçıl olduklarını görüyorum. 21. yüzyılda artık kadın erkek farkı kalmadı çünkü işlerin artık büyük bir bölümü beyinle yürüyor. Beden gücü istemiyor. Biz kadınlarla çalışmayı seviyoruz. Nasıl erkekler erkeklerle çalışma özgürlüğüne sahipse, biz kadın patronların da kadınlarla çalışma özgürlüğü var, diye düşünüyorum. Çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 80'i kadın. Genel müdürümüz de kadın. Kadın erkek ayrımı yaptığımızı sanmıyorum fakat bir kadın olarak tabii ki kadınlara öncelik tanıyoruz.

Kadın ağırlıklı bir kadro ve çalışma ortamı, üretime ne getiriyor?

Üretimin hepsi kadın, sadece usta başları ve teknik müdür erkek. Daha çok beden gerektiren işlerde erkekler çalışıyor. Şimdi fark ettim, Ar-Ge'miz de kadınlardan oluşuyor. Daha titizler, daha çalışkanlar, daha hırslılar. Ancak tabii ki kadınların da dezavantajları var. Çok çabuk demoralize oluyorlar. Sürekli yüreklendirmek gerekiyor. Bir de evlenip hamile kalmaları, çocuklarının olması verimliliklerini bir miktar düşürüyor. Anne ve çalışan kadın olmanın ikilemini bu firmada her seviyede yaşıyoruz. İşçisinden, Ar-Ge'sine kadar hatta biz yöneticilerine kadar. İş ortamında her kadınla bir kez daha kadın olmanın zorluğunu hissediyoruz.

Bir kadın olarak burada ne fark yarattığınızı düşünüyorsunuz?

Yerimde bir erkek olsaydı o zaman daha net görebilirdim. Ben işimi iyi yaptığımı düşünüyorum. Çok özeleştiri yaparım. Bu kadın olmamdan da gelen bir şey. Kadınlar kendini çok sorguluyor. Bazen fazla sorguluyor. Kadın olmanın bir kere aile içinde uyumu başararak babamla ters gitmeyerek, bugüne kadar, onu böylece daha çok yaratmaya yönlendirerek, aile içinde barışı sağlayarak hepimizin, insanların iyi ve kötü günlerinde yanlarında olarak motive ettiğimi biliyorum. Empati kuran bir insanım; hırslı olduğumu -burada çalışan her kadın arkadaşım gibi-, üretken ve hoşgörülü olduğumu -bir kere anneyim, iki kızım var-, düşünüyorum. Sadece bu özelliklerimle bile çok fark yarattığıma inanıyorum.

.
.

Tüm Yazıları

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org