|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
DENİZ KURTSAN Bülent Şenver'in Odası Televizyon Programı
02.10.2006 |
|
Okunma Sayısı : |
17080 |
|
|
Oy Sayısı : |
7 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
4,23 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
DENİZ KURTSAN Bülent Şenver'in Odası Televizyon Programı . . .
Türkiye'de ilk resimli kredi kartı uygulamasını yapan duayen bankacı Bülent Şenver beni gençler için yaptığı bir televizyon programına konuk etti. Çok hoşuma giden bir sohbet yaptık. Bu güzel televizyon programını sizlerle paylaşmak istedim. . . Deniz Kurtsan'ın "Bülent Şenver'in Odası" televizyon programını izlemek istiyorsanız, hızlı internet bağlantınız varsa, lütfen bilgisayarınızın sesini açıp, yandaki ikonu tıklayın. tıklayın izleyin
. . . . DENİZ KURTSAN Bülent Şenver'in Odası Televizyon Programı Deşifresi . . Deniz Kurtsan (DK) Bülent Şenver (BŞ) .
.
BŞ:Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Deniz Kurtsan.Deniz Kurtsan bizler ile tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıcak.Hoşgeldiniz Deniz hanım.
DK:Ho;bulduk Bülent Bey.
BŞ: Deniz hanım bu program gençlere yönelik bir program gençlerin bizler gibi bir tecrübe sahibi olmuş kişilerden tecrübelerimizi bir şekilde anlatmalarımızı istiyorlar tabiki gençler kendi yolunu kendi çizicekler tabiki Türkçede bir söz vardır "bir musibet bin nasihattan iyi dir diye" ama yinede biz zenginliklerimizi onlarla paylaşırsak onlara bir ışık tutmuş oluruz, onların vizyonlarını genişletmiş oluruz.Deniz Kurtsan eczacı birisi fakülteyi bitirmiş daha sonra kendi mesleği olan eczacılık ile ilgili rahmetli babasının işinde bir şekilde eczacılık ile ilgili tecrübelerini kazanmaya başlamış ve Otacı markası ile çok çeşitli yeni ürünlerde ortaya çıkararak Türkiye'de belirli bir yere gelmiş.Ben şimdi sizden hayatınızdaki kilometre taşları diye bir soru sorsam şöyle gözünüzü bir kapatsanız ve sizin hayatınızdaki kilometre taşları nelerdir diye şöyle bir düşünseniz bizler ile hangi kilometre taşlarınızı paylaşırsınız?
DK: Sanırım üniversite menzuniyetime arkadan İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Mezuniyetime onun arkasından evliğimi, evlatlarımın doğumlarını ondan sonra ise iki çocuğuma rağmen Eskişehir Anadolu Üniversitesine gidip masterımı tamamlamama onlar sınavlara girerken bende les 'e girip doktora hakkı kazanmama, daha sonra babamın vefatını,
BŞ:Allah rahmet eylesin Niyazi Bey.
DK:Evet eczacı Niyazi Kurtsan'ı yaklaşık iki sene önce kaybettik sağolun çok değerli bir insandı.
BŞ:Siz Niyazi Kurtsan babanız ondan en önemli neyi aldınız neyi kaptınız.
DK: Çalışkanlığı, müsrif olmamayı rahmetli babam derdiki Deniz bu tabaktaki yemeği bitir, birgün sen kazanıcaksın ve bize tabakta artık bırakmamayı öğretti ve bence çok önemli bir ahlaki değer şimdi bazen görüyorum açık büfelerde insanlar bir sürü yemek alıp bırakıp gidiyorlar acaba düşünüyorlarmı Bülent bey acaba onu kaç kişi topladı oraya nasıl geldi, ondan sonra o çöpe gidecek sanırım bana çalışmanın bir erdem olduğunu öğretti babam.
BŞ: Demekki ben hep şöyle söylüyorum eski insanlar diyorum ama hayatın zorluklarını görmüş insanlar o zorluklarla yetişmiş ve bir şeyleri bir şeyleri alın teri ile elde etmiş insanlar elde ettikleri şeyin kıymetini daha çok biliyorlar değilmi?
DK: Haklısınız özellikle biz göçmeniz babam 1942 de göçmüş Yunanistan'dan.
BŞ:Yunanistan'dan gelmiş.
DK: Evet babam Gümülcüne göçmeni onlarda birde Türkiye'ye duyulan bir özlem var ve Türk olmanın yerli olmanın kendi toprağında sonunda yaşamaya başlamanın getirdiği bir üstün bilinç düzeyi var .Zaten Otacı markasını çıkardığımızda hiçbir zaman yabancı bir isim koymadı ürüne dediki benim kültürüm önemli benim zenginliğim önemli.Eczacı oldu ve eczacılıkta bize bitkilerin yararları öğretilir,birde bakmışki Türkiye'de beşbini aşkın farklı tıbbi bitki var,
BŞ:Beşbin adet farklı tıbbi bitki var Türkiye'de
DK:Ve bundan yararlanmak lazım bir şekilde endüstriyel şekil haline getirip sadece Türkiye'de değil dünyada da insanlara sunmak lazım .Türk dilinin etolomoji sözlüğünü açıyor, çok Türkçe ci bir insandı banada Türkçeyi güzel kullanmayı onun keyfine varmayı yabancı sözcükleri katmamaya çalışmayı öğretti ve o sözlükten Otacı yı bulmuş .Halkı otlar ile tedavi eden hekim demekmiş.
BŞ:Otacının anlamı halkı otlar ile tedevi eden hekim Otacı.
DK:Evet.
BŞ: Şu anda böyle bir otacı varmı bizim doktorlarımızın arasında ?
DK: Sanırım son gelişmeler Auraveda işte Çin tıbbı fitoterapi gibi konular ile artık Türkiyede ilgilenmeye başlıyacak doktorlar ek eğitim alıp eğer hasta tıbbi bir tedaviyi bitkiler ile yapmak istiyorsa onun seçimini yapıp o doktorlara da gidebilecek diye düşünüyorum.Henüz Türkiye için erken çünkü Sağlık Bakanlığı'nın izin vermesi gerekiyor bu tip forminasyonlara .Ve dediğim gibi Otacı böyle başladı ve hiç unutmuyorum o zamanlar Otacıyı bir çok dilde araştırmıştı.
BŞ:Yanlış bir kelime kullanmıyım istedi
DK:Yanlış bir kelime kullanmasın yanlış bir politik uyumsuzluk olmasın diye işte biz onun mirasını hayırlı evlatlar olarak sürdürmek istiyoruz.
BŞ:Siz iki evlatsınız değilmi?
DK:Evet biz iki kız kardeşiz ikimizde eczacıyız.Annem de eczacı .
BŞ:Bir tanesi daha büyük ablanız.
DK:Ablam eczacı Meltem Kurtsan oda çok girişimci bir insandır Kadiger diye Kadın girişimciler derneği kurdu .
BŞ:Aranızda kaç yaş fark var ?
DK:İki yaş büyük ablam benden .
BŞ:İki yaş büyük .
DK: Ve kadınlara destek oluyor çeşitli formlarla .
BŞ:Aranızda bir şey varmıdır abla kardeş arsında bir yarış .
DK: Abla kardeş arasında abi kardeş arsında mutlaka çocukluktan itibaren bir rekabet olur?
BŞ:Sizdede oldumu?
DK: Bizdede oldu benim kızlarım dada var .Fakat sanırım
BŞ:Sizinki nasıl bir yarış oldu?
DK: Bir an önce hayata atılma yarışı vardı bizde babam şart koşmuştu eczacı olucaksınız yabancı dilde tedrisat yapan okulda okumuycaksınız çünkü ben fabrikayı inşa ediyorum açığı sonra kapıyacağız demişti. İşte o koşuşturma sırasında ikimizde acaba bu şirkette bir gün biz ne yapıcağız hangi görev bize verilecek diye düşünmüşüz.
BŞ:Böyle aranızda şey olurmuydu mesela genel müdür ben olucam hayır sen olucaksın gibi böyle konuşmalar aranızda geçermiydi.
DK:Hayır rahmetli babam onları çok güzel organize etmişti ve şirketleri ayırarak ve onların yönetimlerine onu ve beni bir tanesinede kendisini getirerek sanırım kendince bir ortayol bulmaya çalışmıştı.Biliyorsunuz girişimciler için varis seçimi çok önemli bir konudur ve patronlar servetlerini varislerine ama geleceklerini de profosyonel yöneticilere teslim etmek istemekteler .
BŞ:Servetleri varislerine fakat yönetimi ise profösyonellere devretmek zorundalar.
DK: Ben öyle olmasını gerektiğini bugün düşünüyorum .Profösyonelleşmeninde çok önemli olduğunu şirketi kurmak açısından gerekli olduğunu düşünüyorum.
BŞ:Şu anda Otacı da profösyonellere mi devredilmiş durumda yönetim?
DK: Genel müdürümüz evet bir bayan bizler gibi müşterilerim firmaya geldiğinde Deniz Hanım burada ayrımcılık var diyorlar , biraz fazla bayan ağırlıklı oldu sanırım ama evet genel müdürümüz iktisatçı 36 yaşında gencecik pırıl pırıl bir bayan profösyonelleşme halen sürüyor diyebilirim.
BŞ:Sizce yaşadığınız bu tecrübelerden kaynaklanarak aile şirketlerinin en önemli sorunu nedir sizce?
DK: Aile şirketlerinde en önemli sorun duygusallıkla işi birbirinden ayıramamaktır. Zaten dünyada ve Türkiye'de aile şirketlerine baktığımızda üçüncü nesile kalan aile şirketi sayısı oranı sadece %7 bu konuda Türkiye'de de birçok platformlarda bu girişimci ruhun gelecek nesillere taşınma ülke ekonomisi açısından çok önemli olduğundan tartışılıyor ve bunun çözümü olarakta bir çok yeni konular çıkıyor. Öncelikle şirketlerin profösyonelleşmeyi sağlaması gerekiyor.
BŞ:Bu duygusallık dediğinizde nasıl duygusallık oluyor aile şirketlerinde yani aile şirketi kendilerini yönetirken aile fertleri böyle zaman zaman ağlıyorlarmı nedir bu duygusallık birbirlerine kızıp bağırıyorlarmı? Duygusallıktan ne kastediyorsunuz?
DK: Sanırın iş hayatı ile özel hayat iş yerinde iç içe giriyor özellikle eğer bir aile şirketi ise bu hazırlanıp adaylar başka şirketlerde çalışıp kendilerini şirkete hazırlayıp o şirkette bir genel müdür'ün kontrolunda en alttan başlayarak yükselmemişler ise ve farklı kraterler uygulanmışsa sadece patron çocuğu olduğu için mutlaka ki duygusal yönü ağır iş yönü zayıf sorunlar çıkabiliyor. Ancak artık Türkiye'de girişimciler çok daha bilinçli ve gelecek nesillere bırakmak için danışmanlar tutuyorlar, çocuklarına koçlar tutuyorlar yetiştirmek için , doğru yetiştirmek için işe hazırlıyorlar, varisi belirliyorlar şirketi yönetecek , daha doğrusu şirkete liderlik edecek , yada şirketin görüntüsünü oluşturucak diyelim bu değişiklikler beni bir üçüncü nesil ikinci nesil yönetici olarak vede üçüncü nesile saygı bir iş sahibi olarak umutlandırıyor.
BŞ:Şu anda siz Otacı grubu içerisindeki şu andaki rolünüz nedir?
DK: Kurtsan İlaçları Otacı A.Ş. , Kurtsan Medical A.Ş.De hepsini topladık bir Kurtsan Holding oluşturduk bütün bu şirketlerin ihracat sorumluluğuna bakıyorum şu anda kendim seçtiğim görev bu.
BŞ:Deniz hanım şimdi siz ile küçük bir oyun oynayalım istermisiniz?
DK: Tabii.
BŞ:Şimdi oyunumuz öyle bir şeyki şimdi bütün gençlerimiz oyun diyince hoşlarına gidiyor., ama bu oyunuda yine onların kulağına küpe olacak, onlara faydalı olacak bir şekilde oynayalım istiyoruz .Burda bir kutumuz var bu kutumuza ben bir göster bin işit kutusu diyorum.Bir göster bin işit kutusunun kurdelyesini sizin açmanızı ve açtıktan sonra bu kutunun içerisinde bir obje var. Ben sizin için bu objeyi seçtim getirdim, istiyorumki o objeyi elinize alın ve o objeye şöyle bir beş saniye bakın ve o obje ile ilgili gençlerimizin kulaklarına küpe olabilecek birkaç cümle söyleyin istiyorum.Bir göster bin işit kutumuzu buradan açalım bakalım içinde sizin için seçtiğim bir obje var o objeyi bulalım biraz ufak obje buldunuz ucunu tutun onun.
DK:Bir dikiş iğnesi .
BŞ:O bir dikiş iğnesi .Şimdi bu dikiş iğnesine bakıp gençlerimize ne demek istiyorsunuz? Dikiş iğnesi.
DK: Gençlerin birleştirici olması ve bir şeyi bir şeye eklemesi gerektiğini düşünüyorum .Dikiş iğnesi ucu sivri ama iki farklı malzemeyi birbirine bitiştiriyor işte onlarda çalıştıkları iş yerlerinde farklı konuları bir araya getirerek yeni ürünler, yeni fikirler, yeni sanayi ve iş alanları yaratıcaklar .
BŞ:Evet birleştirici olun diyorsunuz bu dikiş iğnesi gibi .Aslında bu dikiş iğnesi hem olumlu manada kullanılabilir hem olumsuz .Olumsuz manada birilerini böyle iğneleyebilirsiniz. Ucu sivri dediniz bu olumsuz manada kullanmayın , bunu faydalı bir şekilde yani birleştirmek maksadı ile kullanın . Hayatta birleştirilebilecek bir çok şey olabilir diyorsunuz.
DK:Ne kadar güzel söylediniz. Aynen öyle düşündüm.
BŞ.Evet peki çok teşekkür ediyorum ağzınıza sağlık şimdide soru yağmuru diye bir bölümümüz var soru yağmurunda ben size kısa kısa sorular hazırladım, o kısa kısa soruları sorup bu sorular ile ilgili sizden bazı yanıtlar bekliyeceğim . Sorularımı sormak için diyorumki bu bir yağmur gibi olucak ıslanacağız . Islanmaya hazırız herhalde.
DK:Tabii
BŞ:Soru yağmuruna başlamak istiyorum siz Kurtsan Holding 'in tek sahibi olsaydınız Kurtsan holding de neleri değiştirirdiniz?
DK: Teknolojiye yatırım yapardım ve insana .İnsanın ve teknolojinin birleştiğinde sonsuz olanaklar yaratıldığını düşünüyorum.
BŞ:Evet teknoloji ve insana yatırım yapardım diyorsunuz. Peki en son yanaklarından öptüğünüz kişi kimdi?
DK: Bu sabah kızımı öptüm.
BŞ:Kızınızı öptünüz. İsminide alalım.
DK:İsmi Duygu Kurtcebe.
BŞ: Duyguyu öptünüz peki hiç aklımdan çıkmıyor ki dediğiniz şey aklınızdan çıkmayan şey nedir?
DK:Sürekli yenilik yapma fikri. Aklımdan hiç çıkmayan bir şey yok hep yeni fikirler yeni görüşler peşinde koşarım
BŞ: Peki neyi unutmak isterdiniz?
DK: Unutmak istediğim şey herhalde babamın vefatı, o anı unutmak isterdim.
BŞ: Her zaman benim ile birlikte olsun diyebileceğiniz kim veya kimler? Veya nedir nelerdir her zaman benim ile birlikte olsun neler sizin ile birlikte olsun?
DK: Hayatta kızlarım yanımda olsun isterim, Onurum birde dürüstlüğüm.
BŞ: Kızlarım, onurum ve dürüstlüğüm dediniz peki sizi üzen bir olay nedir?
DK:Beni üzen bir olay bir yabancı müşterimin Atatürk'ü Napolyona benzetmesi beni üzmüştü.
BŞ:Öylemi ? Hiçbir zaman unutamadım derseniz , unutamadığım dediğiniz şey ne olurdu?
DK: Bu olumlu anlamdamı? Olumsuz anlamdamı?
BŞ:İkiside olabilir. Aklınıza hangisi gelirse hiçbir zaman unutamadığım derseniz unutamadığınız ne olurdu?
DK: Unutamadığım büyük kızımın liseden mezun olup küçük kızımın aynı liseye girmesi olurdu .
BŞ:Birisi mezun oldu birisi girdi .
DK:Hangi lise
DK:Robert Kolej .Birini mezun edip diğerini kaydederken ağladığımı hatırlıyorum ki ben kolay kolay ağlamam .
BŞ:Heyecanlandınız , duygulandınız.
DK:Mutluluk göz yaşları , gurur.
BŞ:Gurulandınız . Peki en çok sevdiğiniz ses ne sesidir?
DK: Bahçede yağmur sesi ve bahçede kuş sesi .
BŞ:Peki sizi en çabuk kızdıran şey nedir?
DK:Suçlama .
BŞ:Suçlama birinin siz suçlaması
DK:Evet .
BŞ:En son ne zaman ağlamıştınız?
DK: En son ailemizdeki vefat olayında ağladım.
BŞ: 'Gülü seven dikenine katlanır' diye bir söz var .Siz bu sözdeki gül mü olmak isterdiniz diken mi?
DK: Gül tabiki gül.
BŞ:Niçin gül?
DK: Diken hep bir şeyi uyardığı için belki diken olmak istemezdim. Gül hem güzel koktuğu hem çevresine renk verdiği ve doğaya yararlı olduğu için isterdim.
BŞ:Sizce insanlar da bulunması sakıncalı olan şey nedir?
DK: Acımasızlık acımasızlık diyebilirim ve iyi ahlaklı olmamak diyebilirim.
BŞ:Hayatınız boyunca bugüne kadar çevrenizde gördüğünüz, en sık gördüğünüz ahlaka uymayan davranış nedir?
DK:Yere çöp atmak bence genel ahlak kurallarına çok aykırı, yere tükürmek ben dış çevreden başlarsak bence etik olmayan bir davranış .
BŞ:Size karşı dürüst davranmayana ne yaparsınız?
DK: Sanırım öncelik ile konuşmaya çalışırım, çünkü ben yanılıyorda olabilirim .eğer bu konuda netse durum uzaklaşırım .
BŞ:Sizi en son kim kızdırmıştı.
DK: Beni en son bir taksi şöförü kızdırdı.
BŞ:Ne yaptı?
DK:Kırmızı ışıkta çarptı vede vede zabıt tutulsun istemedi. Buna kızdım ancak sonuçta hak yerini buldu.
BŞ: Hayatta ayakta alkışlarım siz neyi ayakta alkışlayabilirsiniz?
DK: İstihdam yaratan her girişimciyi ayakta alkışlarım .
BŞ:Peki hayatımın dönüm noktası sizin hayatınızın dönüm noktası ne zaman dı.
DK:Eczacılık fakültesini kazandığım da sene 1978 .
BŞ:Peki Allah gecinden versin hepimize vericek ama bu dünyadan ayrılırken geride ne bırakmak istersiniz?
DK: Evlatlarım beni andığında örnek alacakları bir soyadı ve örnek alacakları bir anne bırakmış olmak isterim toplumda da yaptığım yeniliklerle bazı sorunlara cevap bulmuş olmak isterim.
BŞ:Sevmediğiniz insanlara ne vermek istersiniz?
DK: Utanma duygusu vermek isterim .
BŞ:Peki tam tersi sevdiğiniz insanlar ile neleri paylaşmak istersiniz?
DK: Güzel anları, deneyimleri, ve huzuru.
BŞ: Şimdi üç tane ben sorumuz var üç tane ben ben bir tanesi bunu ben nasıl yaptım diye düşündüğünüz olay?
DK: Bunu ben nasıl yaptım ben nasıl bir tane daha yabancı dil öğrenmedim .
BŞ:Bu bana yakışmadı.
DK: Bana sigara içmek yakışmadı.
BŞ: Ben buna laik değilim.
DK: Bu zor bir soru bu duyguyu yaşamıyorum.
BŞ:Yaşamıyorsunuz.
DK:Yaşamıyorum kendim yaptığım her şeyin bedelini ödediğimi, ödiyeceğimi ve ödülünüde alacağıma inanıyorum.
BŞ:Şimdide Tanrı sorularımız var. Bunlarda bir tanesi Tanrım beni bu üç şeyden mahrum bırakma.Tanrı sizi hangi üç şeyden mahrum bırakmasın?
DK: Sağlığımdan, evlatlarımdan bir de şerefimden.
BŞ: Peki birde Tanrım beni üç şeyden koru . Tanrı sizi hangi üç şeyden korusun.
DK: Olumsuz insanlardan, hastalıklardan, vede ölümden kaçınılmaz son ölümden.
BŞ:Peki bir zor soru size Tanrım sorusu Tanrı deseki sizin muhakkak beş duyunuzdan bir tanesini almak zorundayım düşün taşın beş duyundan bana bir tanesini vereceksin Tanrı'ya hangi duyunuzu verirdiniz?
DK: Koku duyumu verirdim.
BŞ:Bir daha hiçbir kokuyu duymayacaksınız. Birde Alaaddinin sihirli lambası var biliyorsunuz. İçinden cin çıkıyor işte o cin çıksada bir anda hey ben Deniz Kurtsan'ın ciniyim istedikleriniz vericem size dese ve şunu sorsa dostuma ver ne dersen vericem cin dostunuza ne versin?
DK:Huzur.
BŞ: Aynı cin diyorki Deniz Kurtsan düşmanıma ver .Söyle vericem.
DK: Sağ duyu.
BŞ:Sağ duyu .Yine soruyor çocuklarıma ver.
DK:Buda çok güzel bir soru çocuklarıma akıl sağlığı ve şans versin.
BŞ:Akıl sağlığı ve şans .Ben sizi soru yağmurunda bayağı ıslattım .
DK:Evet . Evet.
BŞ:Ben sizi soru yağmurunda ıslattım ıslanmış oldunuz. Şimdi bu ıslaklık ile birlikte şimdi istiyorumki birazcık kurulanalım biz ve kurulandıktan sonra daha değişik ve daha oyunlu bölümlerimiz ile sizle hoş sohbetimize devam edelim.Bülent Şenver'in odasında Deniz Kurtsan ile birlikteyiz. Onun tecrübelerini ve zenginliklerini paylaşıyoruz . Kuruduktan sonra tekrar birlikte olucağız.
BŞ:Çok sağoğlun.
DK:Beni davet ettiğiniz için ben teşekkür ediyorum .
BŞ: Çok sağolun sevgili gençler Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Deniz Kutsan dı.Kendisi ile tecrübelerini, zenginliklerini ve tecrübelerini paylaştık .Bir başka programda birlikte olmak dileği ile tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın .Hoşçakalın. .
. .
Bülent Şenver, Deniz Kurtsan . .
. .
. . .
Şeref Defteri
. .
Tüm Yazıları
. .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|