|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Başarılı bir kariyere sahipken üçüz çocuk sahibi oldunuz?
12.11.2008 |
|
Okunma Sayısı : |
21682 |
|
|
Oy Sayısı : |
2 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
1,51 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Başarılı bir kariyere sahipken üçüz çocuk sahibi oldunuz? Neşe Erberk . .
Pınarım dergisinin yapmış olduğu söyleşiyi sizlerle paylaşmak istedim...
. .
Başarılı bir kariyere sahipken üçüz çocuk sahibi oldunuz? Nasıl verdiniz bu kararı?
NE: Çocuk delisiyim. Hayatımda hep çocuk olsun istemişimdir. Hatta başlarda 12 çocuk istiyordum. Daha sonra altı çocuğa karar verdim, en son da iki çocuk yapmaya ikna edildim. Yıllardır ikiz istiyordum Hatta kendime 35 yaşında ikiz çocuk annesi olma hedefi koymuştum. Ancak 35 yaşında üçüzlerim oldu.
Neden 35 yaşı hedeflemiştiniz?
NE: İşkolik biriyim. Çalışmayı çok seviyorum. Çalışınca mutlu oluyorum. Bundan da vazgeçmek istemedim. Hedeflerimin birçoğuna ulaşıp, o rahatlıkla anne olmak istedim. Önemli olan anneliğe hazır olmaktı. Annelik gerçekten çok büyük sorumluluk gerektiriyor. 35 yaş bana göre hedeflerime ulaşacağım ve gönül rahatlığıyla anne olabileceğim bir yaştı. Tanrı'ya şükür ki her şey hedeflediğim gibi gerçekleşti.
Bu yaşta anne olmanın avantaj ve dezavantajlarından söz eder misiniz?
NE: Kariyer sahibiyseniz, 30 yaşından sonra anne olmanın işinize konsantrasyon açısından birçok faydası var. O yaşa kadar genellikle birçok hedefinize ulaşmış oluyorsunuz. Kendinizi daha iyi tanıyorsunuz. 30'dan sonra potansiyelinizi öğreniyorsunuz. Bir de o yaşta hormonlarınız da sizi zorlamaya başlıyor. İçinizden bir ses "çocuk,çocuk,çocuk" diye bağırıyor. Bu durumda çocuğunuza verebileceğiniz değer de artıyor. Daha deneyimli, bilinçli ve sabırlı bir anne oluyorsunuz. Gerçi sabır konusu kişilikle alakalı bir şey de olabiliyor. Üçüz çocuklar karşısında kimi zaman kendi kendime "Tanrı beni deniyor" diye konuştuğum da oluyor tabii… .
.
Annelikle birlikte hayata bakışınız ne yönde, nasıl değişti?
NE: Çok enteresan bir şey oldu, çünkü hem artı hem de eksi değer kazandım. Empati besleyen ve daha anlayışlı bir insan haline geldim. Ama diğer taraftan da daha evhamlı oldum. Kızlarımın başlarına bir şey gelecek endişesiyle daha önlem alan bir tavır içinde olmaya başladım.
Eskiden böyle değildim, son derece rahat insandım. Şimdi hep tetikteyim. Bir de çocuklarım kalabalık. Üç çocuğu aynı anda büyütmek kolay değil. Antenlerim sürekli açık ve etrafı kolaçan eder bir pozisyondayım.
Her tür olasılığı tehlikeyi önceden sezip onları korumaya çalışıyorum. Ama Tanrı'ya şükür bu özelliğimi dışarıya pek yansıtmıyorum. Dışarıdan rahat ve soğukkanlı görünüyorum. Bunu belli etmenin doğru olduğuna inanmıyorum. Çünkü çocuklar sizi örnek alırlar. Onlar da evhamlı yetişir. Çocuklarım kendilerine güvenen, rahat ve mutlu insanlar olarak yetişsin. Annelere tavsiyem " içinizden hissedin ama dışarı vurmayın"
Çocukların gelişiyle birlikte eşinizle ilişkiniz nasıl şekillendi?
NE: İlk yıl tempomuzdan hiç ödün vermedik. Çünkü ilk iki yıl eşim üç çocuk sahibi bir baba olduğunu farkına varamadı. Arkadaşlarımızla tempomuzu, eğlencemizi devam ettirdik. İki yıl sonra eşim "baba" olduğunu anladı.
Gerçi kızlar doğduğunda bana bez değiştirme ve mama hazırlama gibi konularda yardımcı oluyordu ama bunu daha çok oyun gibi görüyordu. Eşim, kızlar büyüdükten sonra sorumluluğun bilincine vardı. Lara, Selin ve Alin ilkokula başladıktan sonra hayatımızın temposu inanılmaz arttı.
Çocuklarıyla yakından ilgilenen birer anne ve baba olduk. Çocuklar ilkokula başladıklarında daha çok sosyalleşiyor. Piyano, bale, yüzme dersleri gibi birçok sosyal aktiviteye katılıyorlar. Anne ve babaların çocuklarıyla daha çok ilgilenmesi gerekiyor. Veli toplantıları, sınav dönemlerinin yoğunluğu derken ister istemez ilgi alanları genişliyor ve siz bu tempoya ayak uydurmaya çalışıyorsunuz. Anne baba olmayı hafife almamak lazım.
Eşinizle aranızda görev dağılımı yaptınız mı?
NE: Net bir görev dağılımımız yok. İhtiyaç durumlarında kimin durumu daha uygunsa o ilgileniyor. Kimi zaman aynı işi bölüştüğümüz de oluyor. Örneğin aynı saatte kızlardan birinin bale, birinin yüzme, diğerinin ise piyano dersi olunca birine ben gidiyorum, diğerine eşim, bir diğerine ise kayınvalidem. Kayınvaliden olmasaydı ne yapardım bilmiyorum. O bakımdan çok şanslıyım. Buna iş bölümümü derler yoksa zorunlu görev dağılımı mı, artık bilemeyeceğim…
.
.
Üçüzleri birbirinden ayıran özellikler neler? Anlaşıyorlar mı?
NE: Çok farklılar. Üçüz olmalarına karşın fiziksel olarak hiç benzemiyorlar. Huyları da benzemiyor. Üçünü birbirinden çok rahat ayırt edebilirsiniz. Lara, meraklı ve sosyal. En başarılısı Selin. Çok dışa dönük bir çocuk. Alin ise narin ve anaç bir karaktere sahip. Sık sık kavga ediyorlar, çocuk oldukları için arada kıskançlık da yaşanıyor. Bunlar çok doğal şeyler. Ama örneğin bazen sinirlenip sizi ayıracağım dediğimde, "hayır" diye bağırmaya başlıyorlar. Birbirlerine düşkün olduklarını söyleyebilirim. Damak zevki konusunda ise çok farklılar. Lara et yemeklerine bayılır. Selin ve Alin ise daha çok hamur işlerinden hoşanırlar.
Çocuklarınızın beslenmesinde nelere dikkkat ediyorsunuz?
NE: Özellikle hamileliğimde çok dikkatliydim. 35 yaş ve üstü hamilelik riskli. Son derece dengeli beslenmek gerekiyor. Benim elimde bir liste vardı. İlaç içer gibi yemek yerdim ve yediğim şeyleri işaretlerdim. Bu yüzden kızlarım son derece sağlıklı doğdular. Hiç kuvözde yatmadılar.
Alin ve Lara 2,2 kilo, Selin ise 2,5 kiloydu. Bu kilolar üçüz doğanlar için son derece iyi. Hamilelik döneminde başladğım dengeli beslenme anlayışını daha sonra da devam ettirdim. Kızlarımı ilk bir ay emzirdim. Ondan sonra mamalara geçtik. Onlarla yemek sorunu hiç yaşamadım.
Hiç yemek seçmediler.
Sebze, meyve, yumurta, süt et, balık …
Hiç ayırt etmediler.
Ailecek akşam yemeklerinde sebze ağırlıklı besleniriz. Et olarak da daha çok balık, tavuk ve hindi eti yeriz. Kırmızı eti daha az tüketiriz. Evimizde kızartma hiç yapılmaz. Patates kızartması ancak misafir gelince yapılır.
Gazlı içecekler eve alınmaz. Tabii ki her çocuk gibi istiyorlar ama biz şimdilik elimizden geldiği kadar engel olmaya çalışıyoruz.
Kızlarla mutfakta çok eğleniyoruz.
"Kızlarımla oyun olsun diye mutfağa giriyoruz. Çok güzel börekler, pastalar yapıyoruz. Mutfakta beraber yemek yapmak bizi çok mutlu ediyor. 'Haydi kızlar mutfağa' dediğimde oyun oynayacaklarmış gibi seviniyorlar. Eğitim açısından da çok faydalı. Örneğin 4/1 teryağı, 3 yumurta, 1,5 kg şeker vs gibi ölçüleri de öğreniyorlar."
Kızlardan biri bir gün "Ben Avrupa Güzeli" olmak istiyorum derse…
NE: "İstiyorsa, neden olmasın… Ben ve eşim kızlarımıza birtakım kapılar açmak niyetindeyiz. O kapılardan içeri girecek olan kendileri. Bizler ancak öneride bulunup önlem alabiliriz. Çok yönlü kişiler olmalarını hayal ediyorum. Örneğin hem spor yapsınlar hem sanatla ilgilensinler hem de güzel yemek yapabilsinler. Anneleri yemek yapamasa da babaları yapıyor. Yani genlerinde var." . .
. .
Pınar'ın ürünlerini nasıl buluyorsunuz?
NE: Evimizde süt, tereyağı ve krema olarak mutlaka Pınar ürünleri kullanılır. Kızlar özellikle Pınar'ın tost kaşarına bayılıyor. Her sabah onlara mutlaka bir dilim Pınar kaşarlı sandviç yapmam gerekiyor. Çünkü çok seviyor, güne öyle başlamak istiyorlar. Meyve suyunda da Pınar markasını tercih ediyorum, ama yüzde 100 meyve suyu olanlardan alıyorum.
Organik ürünler kullanıyor musunuz? Pınar'ın organik sütünü nasıl buluyorsunuz?
NE: Pınar'ın organik sütünü yeni denedim. Kızlar diğer sütün tadına alışık olduklarından pek beğenmediler ve içmek istemediler ama eşimle ben Pınar'ın organik sütünü içiyoruz. Onun dışında sağlık için tabii ki organik ürünler kullanmaya özen gösteriyorum, özellikle bakliyat ürünlerinde. Organik ürün alışverişimi daha çok Ferköy'deki organik pazarından yapıyorum.
Joyfull House farkı ve hayaller
Joyfull House'un diğer anaokullarından en büyük farkı rotasyon sistemine sahip olması. Yani çocuk tüm gününü bir sınıf içerisinde geçirmiyor. Farklı sınıflarda, farklı eğitim dallarını öğreniyor. Bunlar arasında sanat, müzik, anadili ve yabancı dil sınıfları en popüler olanlar.
Çocuklar, kendileri için yapılan rotasyon planlarına göre sınıftan sınıfa geçerler. Böylece çocuklar hem sıkılmıyor hem de farklı alanlarda eğitim almış oluyorlar. Branş ağırlıklı bir okul olduğundan sınıf öğretmenlerimizin haricinde branş öğretmenlerimiz var.
Bugün İstanbul'da beş tane olmak üzere toplam sekiz anaokulumuz var ve sayıları artacak. Anlayacağınız daha çok işim var. Kızlarımın büyümesiyle hayallerim de büyüyor. Onların okul eğitimleri dışında eğlenmelerini de düşünüyorum. Bunun içinde alışveriş merkezlerinde oyun evi projesi yarattım ve Mart 2008'de Cevahir Alışveriş Merkezinde bir oyun evi açtım. Şimdi de bu projeyi tüm Türkiye'ye yaymak istiyorum.
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|