|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Ada Antik ve madalyonun öteki tarafı
28.06.2008 |
|
Okunma Sayısı : |
10933 |
|
|
Oy Sayısı : |
6 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
3,89 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Ada Antik ve madalyonun öteki tarafı CAn Has
. .
Portreler Dergisinde yayınlanan Sayın Elvan Arpacık Hanım'ın yaptığı söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum... . .
Ada Antik ve madalyonun öteki tarafı
Bize kısaca Ada Antik'ten söz eder misiniz?
CH: Ada Antik 1997 yılında Ada Mobilya ile ortak olarak kuruldu. Ben de ada Antik Sanat Galerisinin ve Artı Mezat Müzayedecilik Ltd'nin hem ortağı hem yöneticisiyim. Ada Antik sanatseverlere günlük hizmet veriyor. Burayı ziyaret edenler veya sanat piyasasıyla ilgilenenler beğendikleri sanat eserlerini veya antik objeleri alıp idiyorlar. Artı Müzayedecilik ise Tantekin Abtik ile ortak kuruldu. Artı Müzayedecilik, senede iki , üç kez müzayede düzenleniyor.
Bu konuyla ilgilenmeden önce başka alanda çalışıyordunuz, bu sektöre ilgi duymanızın nedenleri?
CH: Avusturyada'ki üniversite tahsilimi tamamladıktan sonra aile şirketi olan otomotiv sektöründe çalıştım. O tarihlerdeki adıyla Mersedez Benz A.Ş. bugünkü adıyla Mersedez Benz Türk ve eski adıyla da Otomarsan yönetim kurulu üyesiydim. Aynı zamanda Mersedez Benz bayisi olan Has Otomotiv Ticaret Şirketinde hem yönetim kurulu üyesi hem genel müdür yardımcısıydım. Daha sonra 1992 yılında New York'a gittim. Altı yıl kadar orada yaşadıktan sonra 97 yılında Ada Antik ve Artı Müzayedecilik olarak ortaklarımla beraber bu şirketleri kurduk. 97'den beri yani, yedi yıldır faaliyetteyiz. Bu sektöre girmemin en önemli sebebi; 1980'li yılların başında koleksiyoncu kimliğimle sanat eserleri almaya başlamış olmam. Biliyorsunuz, bu konuda alımlara başlandığında, kendinizi görsel olarak eğitmeniz gerekiyor. Bu görsel eğitim de yetmez, kendinizi literatür açısından da eğiteceksiniz. Ben bu iki konuda da kendimi bir hayli eğittim. Zaten koleksiyonunuzu oluştururken aldığınız eserlerin orijinal olması çok önemli.
Bazı koleksiyoncular kendilerine danışman tutarak sanat eserleri seçimine yöneliyor ama ben, kendi kendimi eğiterek , bugün artık Türkiye'nin en önemli koleksiyonlarından birinin sahibi oldum. Sonra 1997 yılında arkadaşlarımın da ricası üzerine bu sektörde faaliyet göstermeye başladım. Yani, şu anda madalyonun öbür tarafını görmekteyim. Tabii koleksiyon yaparken sanat eseri almak benim hobimdi ve çok sevdiğim bir uğraştı. İşimden kendime ayırdığım zamanlarda, sanat eserleri topluyordum. Şimdi madalyonun ters yönünde, bu sanat eserlerini başka sanatseverlere kazandırıyorum ve bundan da yine haz duyuyorum.
Ada Antik adında antik sözcüğü var, ama ben etrafta çağdaş eserler de görüyorum.
CH: Tabii tabii, sende ik üç kez önemli sergiler açıyoruz. Mobilya ve aksesuarlarımızın yanı sıra çağdaş sanat kategorisine giren eserlerimiz de var.
Türkiye'de antikacılığın geçmişi üzerinde durabilir misiniz biraz?
CH: Oldukça eskilere dayanıyor. Müzayedecilik de eski dönemlere uzanıyor. Bugünkü anlamda, Avrupa tarzı müzayedecilik 1980'lerin başlarında başladı diyebiliriz. Osmanlı döneminde Bedestende yapılırdı müzayedeler. Sonraları evlerde yapılmaya başlandı. Evinde eserler bulunanlar, tabii o zamanlar bu işleri yapanların sayısını bilemiyorum, çok fazla olduğunuda sanmıyorum, evde yaparlardı müzayedeleri. Maksut Varol, ilk müzayede şirketini kuran kişidir. Onun müzayedeleri başladı. Daha sonra Antik A.Ş. çağdaş anlamda ilk müzayedeyi gerçekleştirdi. Bunu Rafi Portakal'ın KÜSAV'la birlikte yaptığı müzayedeler izledi. Rafi Bey'in babası da bazı müzayedeler yapardı zaten. Şu anda Türkiye'deki müzayede şirketleri, hakikaten eserleri titizlikle inceleyen kuruluşlar, katalogları Avrupa'daki benzerlerinden bile daha güzel ve daha çok bilgi içeriyor. Her geçen gün, sanata olan ilginin artması da, beni son derece memnun ediyor. Sanatla uğraşmak bir keyif işi ve ekonomik verilere de bağlı. Ekonomik veriler normal çizgisinde gittiğinde, sanat eserlerine talep daha fazla oluyor.
80'0li yılların koleksiyoncuları ile bugünün koleksiyoncularını karşılaştırırsanız eğer?
CH: Biraz fark var. 80'li yılların başındakiler, hakikaten koleksiyoncu zihniyetiyle bir eser gördüğünde son derece heyecanlanan, aradığı eseri bulup da almamazlık yapmayan kişilerdi. Maalesef 90'lı yılların ortalarında bu insanları göremez olduk, biraz azaldılar. Daha çok, duvar süslemek amacıyla eser toplamaya başladı sanatseverler. Arz talep dengesizliğinden talebin anı artışından dolayı insanlar klasik yatırımların dışında borsa, repo ve faiz dışında da sanat eserlerine yatırım yapmaya başladılar. Kriz öncesi , 2000 yılına kadar, banka sektöründen, pek çok sanat eseri alıcısı vardı. Krizden sonra talep dengesi aşağı inmeye başladı. Her şeyde olduğu gibi, birazcık sanat eserlerinin fiyatlarında da gerileme oldu ama, yeniden toparlanıp düz çizgisine doğru ilerliyor.
Keyifleri olsa da her iş gibi zorlukları da vardır muhakkak. Riskli tarafları nelerdir bu işe uğraşmanın?
CH: Bu işde en önemli nokta, şirketinizin firmanızın adını lekelememek. Güven işi bu. Güven ortamını sağladıktan sonra iyi bir isim yaratırsınız. Eserlerin satıştan önce incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Bu denetim eksperler tarafından yapılır. Bu değerlendirmede ölçüt para değil, orjinalliktir. Eser kendisini çok kısa bir zamanda amorti edebiliyor. Çok uygun bir fiyata aldığınız bir eser, üç beş ay sonra, talep arttığında sizi karlı bir duruma getirebiliyor. Başka bir zorluk görmüyorum işimize leke sürmemek en önemli nokta.
Türkiye'de ekspertiz çalışmaları yeterli düzeyde mi?
CH: Dünyanın her tarafında, bütün kuruluşlarda yanılma payı her zaman mevcut. Bize yada bizim gibi şirketlere sanat eserleri geldiği zaman önce bu sanat eserleri görsel olarak bizim sonra kendi eksperlerinin denetiminden geçiyor. Her sanat dalının kendi eksperi var. Her biri kendi kategorisinde, yazı, tombak, hat v.s. gibi, denetlenir. Bizim müzayede kataloglarımızda danışma kurulunun da adları yazılır. Ama bugün, Avrupa'nın en önemli müzayede şirketlerinde bile yanılmalar olabiliyor. Ama belli bir süre içinde, eserde herhangi bir şüphe varsa ve bu şüphe tespit edilebiliyorsa, zaten eserin bedeli kişiye geri ödenir. Bu dünyada da böyle. Önemli olan satışta kötü niyet olmaması.
Sektör açısından Türkiye'nin dünyadaki konumunu değerlendirir misiniz?
CH: Maalesef Türkiye'de sanatla ilgilenen insan sayısı beş altı bin kişiyi geçmiyor. 70 milyona oranlandığında son derece düşük bir sayı. Bizde bugün altı yedi tane müzayede şirketi var, yurtdışında, örneğin Fransa'da 150-200 tane var. İngiltere'de biraz daha fazla. Bizde sanat eserlerine ilgi 80'li yıllarda başladı. Bu tabii kısa bir süre . Yani 24 yıldır var bu işler. Daha öncesinde de vardı ama daha sığ sulardaydı veya daha gizli yapılan toplamalardı. Özal dönemiyle birlikte bazı işadamları bu işde lokomotif görevi gördüler. Onların arkasından gelen kişiler bu insanları örnek alarak sanat eserleri toplamaya başladılar.
Geliri kısıtlı olup da sanat eserlerine ilgi duyanlar, kendilerini tatmin etmek için ne gibi arayışlara yöneliyor?
CH: Bazı eserlere talep fazla, o zaman fiyat yükseliyor ve tabii orta seviyede bir insanın bunu alması son derece güç. Parantez içinde söylemek lazım ki, toprak altı eserlerin satışı zaten yasak. Sanatsal değeri yüz yılı aşmış olanların satışını yapıyoruz. Orta gelir grubundan kişilere de önerilerimiz oluyor. Onlar, Beykoz işleri, halı türünden çok önemli olan sanat eserlerini alabilirler. Yani, onların da kendi alım güçlerine göre yönelebilecekleri eserler oluyor ama bu son krizden sonra, özellikle banka sektöründeki kan kaybından dolayı para harcayanlarda azalma oldu. Bankacılar şık giyinen, kendine dikkat eden, kültür seviyesi yüksek kesimdi. İlle genel müdür kademesinden söz etmiyorum, daha alt kademedeki insanlar da işlerini kaybetti veya başka sektörlere girdiler.
Yakın gelecekte, Türkiye'den uluslararası sanat borsasına girebilecek bir şirket çıkar mı?
CH: Herkes için memnuniyet verici olur böyle bir gelişme ama bazı handikaplar var. Birincisi, 100 yaşın üstünde olup, Türk kültür ve sanatını yansıtan objelerin yurtdışına çıkarılması yasak. Yasaklarımızdan kaynaklanan bir durum bu. Avrupa'da da müzayedelerden alınan eserler belli izinlerle kendi sınırları dışına çıkabilir ve de hepsine verilmez bu izinler. İkincisi, kültür seviyesi. Biraz önce söylediğim gibi, nüfusu 70 milyonluk bir ülkede beş altı bin kişinin bu işlere ilgi duyması , sanatı ancak belli noktalara getirebiliyor. Bu beş altı bin kişi içinde de büyük eser toplayanların sayısı daha da az. En büyük handikap, kendi kültür seviyemiz. Yeni kanunlar çerçevesinde, uluslararası çalışma olanakları doğabilir. İleride, AB üyesi olursak, bu konuda da bazı gelişmeler olabilir.
Türk sanat eserlerinin uluslararası dolaşımda olmaması, bir anlamda kültürel tanıtımımızda da bir eksiklik demek oluyor herhalde.
CH: Evet tabii, bütün hepsine izin verilmesi de son derece sakıncalı. Hepimiz buna karşıyız ama bazı eserlerin uluslararası satışının olabilmesi lazım. Bu alanda iyi eğitilmiş insanlara ihtiyaç var. Hangilerine izin verilebilir, hangilerine verilmez belirlenmesi lazım.
. .
.
.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|