|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Türk Resminin Peşinde
11.02.2010 |
|
Okunma Sayısı : |
11354 |
|
|
Oy Sayısı : |
9 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
4,77 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Türk Resminin Peşinde
Hande Oynar Hanım'ın benimle yaptığı söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum...
Türk Resminin Peşinde
Bir kısmını "Türk Resim Sanatının Bir Asırlık Öyküsü" sergileriyle görme fırsatı buluyoruz ama koleksiyonunuzun içeriğinden bahsedebilir misiniz?
CH: Aşağı yukarı 1980 yılından beri resim topluyorum. Osman Hamdi'den günümüze gelen, çağdaş sanatçıları da kapsayan 170-180 adetlik bir koleksiyona sahibiz. Koleksiyon yaparken önemli olan eser sayısı değil, kalitesi. Koleksiyonun bir başka özelliği de nadir eseri bulunan sanatçıları içermesi. Ömer Adil, Mihri Müşvik, Hale Asaf, Muhittin Sebati gibi sanatçıların eserleri bulunuyor.
Bu eserlere ulaşma süreciniz nasıl oldu?
CH: Biraz şans eseri. Bu bir tutku olduğu için böyle bir eser sanat piyasasına geldiği zaman mutlaka haberimiz oluyor. Sanat galerilerinden veya müzayede yoluyla tedarik etmeye çalışıyoruz. Bazen doğrudan evden satışlar oluyor.
Benim sergiyi yapmamın asıl sebebi nadir eserler barındıran bu koleksiyonu diğer sanat severlerle paylaşmak. Bu eserleri evimde dostlarımla da izleyebilirim ama bu sergiyi açarak belki sanat piyasasına bir koleksiyoner daha kazandırabilirim diye düşündüm.
Siz koleksiyonerliğe nasıl başladınız? Sanata olan nerakınız nereden geliyor?
CH: Sanat piyasasının gelişmesindeki en önemli olay, 1980'li yılların başında sanayide isim yapmış kişilerin sanat eseri toplamaya başlamasıydı. Onlar toplamaya başlayınca bu genç nesle bir örnek oldu. Ben de o zaman o gençlerden biriydim, bu tip insanları örnek alarak koleksiyon yapmaya başladım.
Bu konuda aileden gelen genetik miras da çok önemli. Ailede bu konuyla ilgilenen, güzel sanatlara meyilli olan biri olmalı. Babam çok meraklıydı koleksiyon yapmaya; para ve pul biriktirirdi.
Ayrıca tahsilimi Viyana'da yaptım, belki onun faydası olmuş olabilir. Viyana, sanatla iç içe yaşanan bir şehir. Biraz Avrupa kokusu almak ilk başta yardımcı olmuş olabilir ama daha sonra bu merak bir tutkuya dönüştü. Bugün kurulan özel müzelerin altında hep koleksiyonerlik zihniyeti var.
Can Has
İlk aldığınız eser neydi? Hala sizde mi? Sık sık eser satmak suretiyle koleksiyonunuzu değiştirir misiniz?
CH: İlk aldığım eser, İbrahim Safi'nin bir eseri, Paris dönemine ait. Şu anda bende değil. Bazı kişiler bir eser satın alıp birkaç yıl sonra değerlendiğinde satarak kar ediyorlar. Dediğim gibi bana göre koleksiyonda adet değil, kalite önemli. Koleksiyonunuzdaki bir sanatçının daha kaliteli bir eserini bulursanız onu alıp eskisini elden çıkarmanız gerekiyor. Bu sirkülasyonun olması lazım ki koleksiyonun kalitesi yükselsin.
Daha kaliteliden kastınız?
CH: Sanatçının daha popüler bir dönemine ait olabilir, daha iyi durumda olabilir. Sizin elinizde duralit üzerinedir, tuval resmi isteyebilirsiniz. Figüratif bir resim tercih edilebilir. Ebat da önemli.
Koleksiyonunuzun nasıl geliştiğini, ne yöne gittiğini düşünüyorsunuz?
CH: Görsel olarak insan kendini geliştiriyor. Sanat eseri sizi cezbetmeye başlıyor, bir zaman sonra göz zevkiniz eğitildiğinde sahip olma tutukusu oluşuyor. Koleksiyon bu şekilde gelişiyor. Çok sayıda müze dolaşmanız gerekiyor. Ben uzman olduğumu hiçbir zaman iddia etmiyorum ama oldukça çok sanatçının eserini artık uzaktan tanıyabilecek kadar iyi biliyorum. Bir de sanatçı hakkında iyi bilgi toplamak gerekli.
Koleksiyonunuzda çağdaş sanata bir yöneliş söz konusu mu?
CH: Hala klasik sanatçılara tutkum ağır geliyor fakat bu arada da çağdaş sanatçılara da ilgim var. Geçenlerde Antik A.Ş.'nin müzayedesinde satılan video işini (Canan Şenol, 'ibretnuma'H.O) ben aldım. Sanat ve teknolojiyi bir araya getirmesinden etkilenerek ve koleksiyona bir farklılık getirmek için almaya karar verdim. Şu anda müzede gösteriyoruz bu işi de.
Çağdaş ve /veya genç sanatçılardan takip ettiğiniz isimleri öğrenebilir miyiz?
CH: Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Sabri Berkel, Asım İşler, Selim Turan, Mithat Şen, Ahmet Oran, Şadan Bezdeyiş gibi sanatçıları takip ediyorum. Eski çağdaş sanatçılar ve genç nesilden sanatçılar olmak üzere 25 – 30 çağdaş esere sahibim.
Özellikle son 20 yılda sanat eserini yatırım aracı olarak görenler yükselen fiyatlar nedeniyle çoğalmış durumda.
CH: Türkiye'de klasik sanatçılara bakarsanız çok az ederleri var. Mahmut Cuda'nın yalnızca 150 – 200 civarında eseri biliniyor. Fakat çağdaş sanatçılar bugün son derece üretken. Çağdaş sanat eserlerinin bugünkü fiyatlara gelmesinde en büyük etkenlerden biri klasik sanatçıların gün geçtikçe bulunamaması ve son derece yüksek fiyatlı olması. Bu yüzden de çağdaş sanatçıların eser fiyatları çok hızlı yükselmeye başladı. Fakat bu yükselişin çok sıhhatli olması lazım. Ne yazık ki sanat piyasasında koleksiyonerlerin dışında klasik yatırım araçlarından uzaklaşıp sanat eserlerini denemek isteyenler var. Bu kişiler, 2- 3 sene sonra bu sanat eserlerini elinden çıkarmak istedikleri zaman şoka girebilirler. Bu iş bilinçsiz yapılmamalı.
Müzayedelerde çoğu zaman koleksiyonerlerin bir aracı vesilesiyle veya telefonla alım yaptığını biliyoruz. Siz müzayede ortamını sever, bizzat takip eder misiniz? Hangilerine katılırsınız?
CH: Bütün müzayedeleri sürekli takip ediyorum, bazen telefonla bazen kendim.
Koleksiyonunuza bir eser katmak istediğinizde fikir danıştığınız kimseler var mıdır?
CH: Dediğim gibi insan gözünü eğitiyor zamanla. Fakat değişik bir fırça gördüğümde sanatçının farklı bir dönemini öğrenmek için bir uzmana danışırım. Ben koleksiyona başlayalı 29 sene oldu. Dolayısıyla piyasaya çıkan klasik bir eseri mutlaka görmüş oluyorum, bir sanat galerisinde satıldığı zamanı hatırlıyorum, hangi koleksiyonerden çıktığını biliyorum. Boya kontrolü yaptırıyorum, imzanın boyayla aynı tarihli olup olmadığına baktırıyorum.
Alım yaparken öncelikli kriterleriniz nelerdir?
CH: Eserle aranızda bir iletişim kurulması gerekiyor. Ben eskiden beri aldığım bir eseri salona koyarım. Gece kalkıp bakarım mesela. Işıkları açar, kaparım; tekrar bakarım. Bu çok değişik bir duygu. Eserle kurmuş olduğunuz iletişim, ona sahip olduğunuzda büyük bir hazza dönüşüyor.
Koleksiyonerliğiniz başka alanlara da kayıyor mu?
CH: Eski spor Mercedes arabalara büyük merakım var. Gençliğimde de herkes son model arabalara meraklıydı, benimse eski bir Mercedes'im vardı. Buradaki (Ofisindeki model Mercedes arabaları gösteriyor) arabaların hepsi bana yeni arabalardan çok daha karakteristik ve şahsiyetli geliyor. 3 – 4 adet eski arabam var ama buna bir koleksiyon denemez. Antikaya da çok meraklıyım ama yalnızca resim konusunda koleksiyonerim diyebilirim.
Her büyük müzayededen sonra yapılan satışlar üzerinden küresel finansal krizin atlatılıp atladılmadığına dair yorumlar yapılıyor. Siz kişisel gözlem ve deneyiminizden krizin sanat piyasası üzerindeki etkilerini ne şekilde yorumlarsınız?
CH: Bence kriz sanat piyasasını hiç etkilemedi. Faizlerin düşmesi sanatı yatırım aracı olarak görmelerine ve fiyatların patlamasına yol açtı. 2 – 3 yıldır arz – talep dengesinde bir orantısızlık var.
Başka bir neden de Sotheby's in düzenlemeye başladığı müzayedeler. Bu müzayedelere yöneltilen "Yalnızca Türkler alım yaptı" gibi eleştirileri doğru bulmuyorum. Tüm gelişmekte olan piyasalarda bu böyledir. Hint sanatını önce Hintliler almıştır, Çin sanatınıda Çinliler. Önce kendi sanatçılarını desteklemelisin ki piyasa gelişsin ve dünyaya açılabilsin.
Koleksiyonunuzda en çok sevdiğiniz eser hangisidir?
CH: Mahmut Cuda'nın 1929 tarihli 'Sara' tablosu. Mahmut Cuda'nın bilinen üç nü tablosu var. 1920'li yıllarda bir baloya gidiyor ve orada sonradan eşi olacak hanımla tanışıyor. Eşinin o gece giydiği elbiseyi bu nü tablodaki kadının üzerine giydiriyor. Eşine duyduğu sevgiyi gösteren bir resim bu. Bundan başka Ali İzzet'in art nouveau dönemi, iki kadının plajda yattığı bir resim var yine çok sevdiğim. Birkaç ay evvel Muhittin Sebati'nin bir eserini bulduk ve onu alırken çok heyecanlandım. Çok genç yaşta vefat etmiş ve çok az bilinen eseri olan bir sanatçı. Koleksiyonumda "İyi ki bu eserlere sahibim" dediğim birçok eser var.
Rezan Has Müzesi'nin kuruluş hikayesinden kısaca bahsedebilir misinz?
CH: Biz 1997 yılında Kadir Has Üniversitesi'ni kurarken kazılar sırasında başlangıcı ikinci yüzyıla dayanan su sarnıçlarına rastladık. Bu sarnıçlar o zaman şehrin su ihtiyacını karşılıyormuş. Daha sonra 16. yüzyılın başından kalma bir Osmanlı hamamına rastladık. 1988 yılında II. Abdülhamit bu binayı Cibali Tütün Fabrikası olarak mimar Valeri inşa ettirmiş. Biz burayı alıp tütün üreten bir fabrikayı bilim üreten bir üniversiteye dönüştürdük. Burada genelde arkeolojik sergiler yapıyoruz. Şu anda müzenin bir kısmının restorasyonu bitmiş durumda. Bu çalışma 2004 yılında Avrupa Birliği'nden restorasyon birincilik ödülünü kazandı. Diğer yerlerin de anıtlar Kurulu'ndan iznini bekliyoruz. Ne yazık ki 2010'a yetişmedi.
Şu andaki , üniversiteyle müze arasındaki 1000 metrekarelik salonda düzenlediğimiz üçüncü büyük sergi. Daha öncekiler başkalarının koleksiyonlarına aitti, bu kez kendi koleksiyonumu sergilemek istedim.
Sizi bir koleksiyoner olarak en çok ne tatmin eder? İleride Rezan Has Müzesi'ni geliştirerek koleksiyonunuzu orada kalıcı olarak sergileme ihtimaliniz var mı?
CH: Amacımız kalıcı bir koleksiyonun sürekli sergilenmesindense aktif bir müzecilik anlayışı geliştirmek. Kadir Has Vakfı 2010 Kültür Başkenti'nin ana sporsorlarından. Nisan'dan sonra Hasankeyf'le ilgili farklı sanatçıların katılacağı bir sergimiz olacak. Eylül'de yine yeni bir kronojik sergi yapacağız.
İdealinizdeki müze nasıl olurdu?
CH: Avrupai tarzda, sadece resim sanatı üzerine uzmanlaşan bir müze, benim direkt ilgi alanım resim olduğu için. Ama tabii ki Rezan Has Müzesi'nden de çok memnunuz. Son sergimizi her gün 70 – 160 kişi geizyor. Enternasyonel bir müze olma yolunda adım adım ilerliyoruz. Bundan sonraki hedefimiz her yıl bir veya iki kronojik sergi açmak. Osman Hamdi, Şeker Ahmet Paşa, Halil Paşa'dan başlayıp Mehmet Güleryüz, Burhan Doğançay'a uzanan sergiler yapmak istiyoruz. Her serginin sanata büyük katkısı oluyor; koleksiyonerlerin kendilerini geliştirmesi açısından , merak uyandırması açısından önemli.
. . .
. .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|