Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Nur Ger Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

NUR GER Bülent Şenver'in Odası TV Programı Bölüm 2
20.08.2012
Okunma Sayısı : 4474
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

NUR GER Bülent Şenver'in Odası TV Programı Bölüm 2

.
.

izlemek için

.
.

dinlemek için

.
.

NUR GER Bülent Şenver'in Odası TV Programı Bölüm 2

.

BŞ:
Nur Ger hiç fıkra biliyor mu?

NG: İyi bir fıkra anlatıcısı değilim.

BŞ: Olsun.

NG: Bir tane ders olsun diye bir fıkra anlatmaya çalışayım. Şöyle;

Adamın biri "Benim kafamda küp var. Küp var ve ben bu küpten kurtulamıyorum" diyormuş.

Psikologlara gidiyor küp var.

Doktora gidiyor küp var.

Bir arkadaşı diyor ki:

"Senin bu derdini çözecek birisi var. Bir ona gidelim. Eminim o senin derdini çözecektir" diyor.

Gidiyorlar beraber.

Adam:

"Benim kafamda kocaman bir küp var" diyor .

Psikiyatr:

"Haklısınız beyefendi, sizin kafanızda kocaman bir küp var. Ama bu öyle kolay bitmez. Siz haftaya geleceksiniz ben bir ameliyat seansı koyacağım, sizi bu küpten kurtaracağım". Diyor.

Adam:

"Doğrumu söylüyorsunuz "diyor.

Psikiyatr:

Doğru söylüyorum" diyor.

Gidiyor, haftaya geliyor.

Psikiyatr:, fiziki olarak bir küp hazırlamış, kapatın gözlerinizi diyor, küpü başına geçiriyor ve kırıyor.

Adam:

"Gördünüz mü, nasıl oldu. Beni çok mutlu ettiniz " diyor ve mutlu bir şekilde ayrılıyor.

Bu kıssadan hisse.

Şöyle ki; birisi size sorunlarıyla, dertleriyle bir şekilde geliyor ve diyor ki bu "var".

Siz diyorsunuz ki "yok", o diyor ki "var".

O zaman belki onunla anlaşarak onu iyileştirmek adına "Gel, böyle bir sorunun var, bunu bir yok edelim . Nasıl yok ederiz?'e girip onunla birlikte sağlıklı bir şekilde çıkmanız mümkün olabilir.

BŞ: Çok güzel.

Ağzınıza sağlık.

Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger.

Şimdi "Soru Yağmuru" Niye soru yağmuru diyorum?

Çünkü kısa kısa yağmur damlaları gibi size sorular hazırladım, yanımda o soruları getirdim.

İstiyorum ki bu kısa sorulara kısa cevaplar verin. Benimle soru yağmuruna hazır mısınız?

Damlaları damlatayım mı?

NG: Lütfen.

BŞ: Birinci samla; İş hayatında kadın patronların karşılaştığı en önemli zorluklar nelerdir?

NG: Samimi olarak söyleyeyim; işveren zorlukları var, patron zorlukları var.

Kadın olarak çalışma hayatında ve hayatın içinde duruş zor.

Başladığından itibaren siz işveren ve kadın olmak istemişseniz zaten siz suyun akışının tersine bir yerde duruyorsunuz.

En önemli altını çizmek gereken şey, iş ve aile dengesini kurmak zorluğu.

Çünkü toplumsal olarak kadının çalışma hayatı içinde olması beklenmiyor, evde anne, çocuklarıyla hayatını böyle başlayıp böyle bitirmesi bekleniyor.

Bu çok yerleşik bir kanaat.

Maalesef Türkiye bütün istatistik göstergelerde sonuncu sırada.

Bu bir tesadüf değil.

Dolayısıyla bunu aşmak üzere siz kendi doğal duruşunuzla durmanız bile bir sürtünme ve doğal zorluk. Ama şu artısı var; sizin kabulünüzü ve sizin niyetinizi gördükten sonra çok daha fazla destek olunuyor.

BŞ: Kadın patron olmanın avantajı var mı? Avantajı ne?

NG: Kadın olmaktan doğan bir avantajı zannetmiyorum.

Çünkü şu da var, ben hep şunu demişimdir, "Ne kadın olmaktan dolayı özel bir konumda olmak isterim, ne de kadındır diye eksiltilmiş olmak isterim.

Ben işimi yapmak isterim profesyonel olarak. Hep de öyle oldu.

Dolayısıyla bu süreç içinde onun doğasının zorluklarını yaşarım" Ben böyle bakıyorum.

Ama birlikte çalıştığımız ve beraber olduğumuz insanlar bundan dolayı zorlanıyorlar mı, onlara sormak lazım.

BŞ: En son kimin yanaklarından öpmüştünüz?

NG: Annemin.

BŞ: Allah uzun ömürler versin.

NG: Versin gerçekten.

BŞ: Hiç aklımdan çıkmıyor ki.

NG: Hatırlayamadım.

BŞ: Demek ki yok. Neyi unutmak istersiniz?

NG: Şöyle bir şey var bende, olumsuzlukları ruh ve akıl terazisinden geçiriyorum.

Olumsuz yaşadığım şeyden önce çok etkilenirim, fakat sonra bunu akıl süzgecimden geçiririm, kendime olan payını bakarım, hallettim, halledemedim onu ben unuturum.

Arkaya bırakırım, unuturum.

BŞ: Hep ileriye bakarsınız.

NG: Evet, onu da alarak önüme bakarım.

BŞ: Hep benimle birlikte olsun diyeceğiniz birkaç manevi değer var mı?

NG: Kaybetmemeye çalıştığım temel değerler.

Bizi değerler var ediyor.

Herhalde bunun başında kendi gibi olma, dürüst samimi olma, hiçbir zaman başkası için yapmama, başkası istiyor, başkası düşünecek diye değil, kendinden yola çıkıp kendi gibi olabilme hali ve bunu hep koruyabilmek. Şeffaf, açık ve dürüst olabilmek.

Hiçbir zaman zik zak yapmamak.

BŞ: En çok sevdiğiniz ses ne sesi?

NG: Su sesini. Kızım adı Su .

BŞ: Çok hoş bir isim. Okuyor mu ?

NG: Bitirdi, evlendi, çalışma hayatına girmek üzere.

BŞ: Sizin yerinize aday mı? Yoksa başka bir sahada mı?

NG: Ayrı bir sahada ama o da girişimci olma yolunda.

BŞ: Başarılı olsun inşallah.

NG: İnşallah.

BŞ: Sizi en çok kızdıran şey .

NG: Yalan söylemek.

BŞ: Söylüyorlar mı size yalan.

NG: Hepimiz insanız beyaz yalan deriz, küçük yalan deriz ama ben yalan söyleyemem zaten, hemen anlaşılır.

Zaten öyle bir şeyim yok. Benim kandırılmam, yalan söyleyerek , doğruyu söylememek.

BŞ: En son en zaman ağlamıştınız?

Ağlarsınız değil mi?

NG: Bence her insan ağlar.

Ben bu duygularımı pek paylaşmam, saklarım.

BŞ: İş hayatında sizin en sık gördüğünüz ahlak dışı veya etik dışı gördüğünüz şey ne?

NG: İş etiği açısından kamuya olan borcun, devlete olan borcun, verginin, sosyal sigortalar primleri ve benzeri, kişilerin adına işverenin ödemesi gereken paranın ödenmemesi.

BŞ: Niye ödemiyorlar?

NG: Bizim ödüle giden yolda bizim 26 yıldır herhangi bir tek gün gecikme, faiz, uyarı şeyimiz yok.

Bir gün öncesinden kamu borcu, bireysel borçlarımızın tümü , vergi borcumuz, devlete olan borçlarımız ödenmiştir.

İşveren etiğinin içinde kamu borcu yok sayılıyor.

Kıdem tazminatı yok sayılıyor.

BŞ: Size göre bu adil mi?

Bazıları sizin gibi vergilerini zamanında ödüyor, bazıları ödemiyor ödemiyor, vergi affı oluyor, affediliyor.

Siz doğru ödediğiniz için cezalandırılmış oluyorsunuz, bu adalet mi?

NG: Enflasyonun yüzde yüz olduğu dönemlerden bugüne kadar, o işverenlerin ödemediği vergilerin paralel olarak size geri ödenecek olsa, bir servetin ödenmesi gerekir.

Tüm vergilerini ödeyen şirketlere bunun bir rahatsız eden bir haksızlık .

Fakat tek taraflı değildir hiçbir şey.

Dünya bir denge olduğu için neden Türkiye bu durumda? Bunu irdeleyip , devleti yönetenlerin esas bunu adaletli bir seviyeye getirmesi gerekir.

BŞ: Ayakta alkışlarım. Siz neyi ayakta alkışlarsınız?

NG: Ben hayatını yoktan var eden ve gerçekten tüm imkansızlıklarla her zaman çıkış yolu bularak kendi öz benliğini kaybetmeyip ayakta durabilen her insanı ayakta alkışlarım.

BŞ: Sizin hayatınızda birkaç önemli dönüm noktası olmuştur. Birkaç tanesini paylaşır mısınız?

NG: Çocukluğumda kolum kırılmıştı, üç ay ben alçıda kaldım, okuma yazma öğrendim. Hemen okumaya heveslendim, hemen okula gittim.

Okullarımı saymıştım size dönüm noktası olarak.

Olumsuz olabilecek şeyi söylemek gerekirse, babamı çok çok genç yaşta kaybetmiş olmamız benim hayatımdaki dönüm noktalarından biri oldu.

97 yılından itibaren de kurumsal olarak yeni SUTEKS diye bizi ödüle götüren süreç ve Metin Peköz Beyefendi ve SUTEKS takımı benim için müthiş bir dönüm noktası.

BŞ: Bu dünyadan yarılırken geride ne bırakmak ister siniz?

NG: Değerlerimi ve beni herhalde.

Adım hatırlanabiliyorsa, ne kadar hatırlanıyorsam o kadar yaşıyorum demek olacaktır.

Benim pek çok genç nesile ki bu programın amacı bu, benim birlikte olduğum tüm insanlara değerlerimin geçtiğini yaşadığını görmeyi, onları da yaşamasını bilmek veya onu bırakmak.

BŞ: Sizce hayat nedir?

NG: Herhalde hayat benim için hedefler koymak, o hedeflere ulaşmak için süreç içinde harcanan emekler, bir mutlu andan diğer bir mutlu anı var etmek için o süreç içinde geçirdiğiniz emekler.

Muhtemelen çocuklarınızla, ailenizle, kendinizle çok çok yaşlandığınızda, eğer Allah uzun ömür nasip etmişse, düşündüğünüzde "İstediklerimi yapabildim, hepsi olmasa bile büyük bir kısmı yapabildim. Ne mutlu bana"diyebilmek.

BŞ: Sevdiklerinizle neleri paylaşmak ister siniz?

NG: Sevgimi. Doya doya sevgimi paylaşmak isterim.

BŞ: Çok teşekkür ederim. Ağzınıza sağlık.

Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger ile birlikteyiz.

Şimdi "Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?"

Nur Hanım, ben sizin için bir etik vaka hazırladım. Hayali bir etik vaka.

O etik vakayı müsaade ederseniz size bir okuyayım, sonra soracağım "Bu durumda siz olsaydınız, siz ne yapardınız?" diye.

Benim etik vakam şöyle;

Süha Bey, bir GSM operatörünün Genel Müdürüdür.

Çok kar elde etmek istiyorlar.

Fakat o yıl maalesef bu mümkün olmamaktadır. Rekabet nedeniyle ciroları aşağıya doğru düşmektedir.

Genel Müdür düşünmeye başlar.

Ne yapsam da cirolarımı artırsam diye.

Genel Müdür Yardımcılarını arar, der ki "fikir üretin bana, gelin toplantı yapacağız, fikirlerinizi benimle paylaşın."

Toplantı günü gelir.

Genel Müdür Yardımcıları oturur, hepsi fikrini söyler.

Birisi böyle yapalım der, birisi böyle yapalım der.

Oradan Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Bey'e sıra gelir.

Ahmet Bey der ki:

"Genel Müdürüm, eğer benim dediğimi yaparsanız söz veriyorum size son üç ayda gelirimizi biz yaklaşık 7,5 milyon lira artırabiliriz"

Süha Bey heyecanlanır..

"Nedir söyle bakalım, Nasıl yapacağız bu işi" der.

Ahmet Bey:

"Bizim yaklaşık 10 milyon müşterimiz var. Bizim telefonları kullanıyorlar. Hepsine biz birer mesaj göndersek, sms mesajı."

Genel müdür :

"Ne mesajı göndereceğiz?"

Ahmet Bey:

"Mesajda şunu yazalım 'Sesli mesajınız var, lütfen 8585'i arayın.' Bunların içinde, 10 milyonun içinde emin olun 7,5 milyonu merak eder , neymiş bana gelen mesaj diye hemen 8585'i arar. Arar aramazda onun kulağına bizim bilgisayar şöyle der; 'Bu arama normal ücretiniz olan 50 kuruşla ücretlendirilecektir ' Emin olun 2,5 milyonu aramasa 5 milyonu yine merak edip bizi arar. Biz bu uygulamayı üç ay arka arkaya tekrar etsek, en az 7,5 milyon lira ciromuz artar."

Süha Bey şaşırır. "Peki biz bunu yaparsak, o da ararsa 8585'i ne söyleyeceğiz onun kulağına?"

Ahmet Bey, hazır cevap önceden düşünmüş.

"Deriz ki, 'Şuanda sesli bir mesajınız yoktur."

Süha Bey iyice şaşırır. Acaba ne yapsam diye düşünmeye başlar.

Sayın Nur Ger, Genel Müdür Süha Bey'in yerinde siz olsaydınız, bu durumda siz ne yapardınız?

NG: Şimdi gerçekten böyle bir Genel Müdür ile çalışmadığımdan dolayı, düşünce tarzı böyle olacak bir Genel Müdür ile ben nasıl çalışmışımda farkına varmamışım diye düşünürüm.

Oyunu devam ettirmek gerekiyorsa, siz Genel Müdür olun, ben size şunu soracağım;

"Siz bu mesajı alan bizim operatörümüzün kullanıcısı olsanız ve doğal olarak kandırıldığınızı anladığınızı var sayıyoruz, bizimle çalışmaya devam eder misiniz?

Aynı operatörde kalır mı?

Sayın Genel Müdürüm.

Bu mesajın tarafı olan 5 milyon kişi bu mesajı aldığı zaman, kandırıldığını anladığında hala bizim operatörle devam eder mi?"

BŞ: Anlarlarsa.

NG: Anlarlar. Kandırıldıklarını nasıl anlamazlar.

BŞ: Bizim insanımız kandırıldığını anlamasına rağmen bazı şirketlerle çalışmaya devam ediyor mu?

NG: Bence insanlar kandırıldıklarını anladığında devam etmezler.

BŞ: Etmiyor mu?

NG: Doğal olarak kandırıldığını anladığı an operatörü bırakacaktır.

Şöyle düşünelim;

5 milyon insanın 2,5 milyonu kandırıldığını anlarsa yarı yarıya olsun çekip gider o operatörden.

İnsanlar doğası gereği akıllıdır.

Eğer birisi karşısındakinin akıllı olmadığını düşünüyorsa aslında kendisinde bir sorun vardır.

BŞ: Ahmet Bey'di bu öneriyi söyleyen, Genel müdür yardımcısı Ahmet Bey. Genel Müdür olarak siz Ahmet Bey'i ne yaparsınız?

NG: İş geliştirme, kurumsal gelişme, kurumu geliştirme ve kaynak yaratma ve müşteri kazanma konusunda becerileri demin de söyledim bizde bu söz konusu olmaz da kurum Ahmet Bey'i işe alamıyor olmalı.

BŞ: Ahmet Bey, çok cin fikirliymiş.

NG: Ben bunu sevmiyorum, cin fikirli olma.

Bir kere kazandığınız o para ki diyelim kazandınız, devamında o kurumu nasıl yaratacaksınız?

Bir şey daha var "Haydan gelen huya gider."

Böyle gelen bir para hiçbir şekilde o kurumda kalmaz.

.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org