Tüm Yazıları
ShareThis
|
insan neyi bilendir?
01.08.2006
Tevfik DUYUM |
|
Okunma Sayısı : |
3275 |
|
|
Oy Sayısı : |
9 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
4,77 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
İNSAN NEYİ BİLENDİR?
• İnsan; bilendir: Bildiğini unutan, bildiğine gaflet eden bildiğini boş veren, bildiğini örten ve gizleyendir.
• İnsan; insan olduğunu bilendir: Hayvan, taş, toprak, eşya, herhangi bir şey, şeytan yada melek olmadığını bilendir.
• İnsan; kendini, insanlığını unuttuğunda ne olduğunu bilendir: Bir eşya, şey, şeytan, zalim, hırsız, arsız, eşkıya, hayvan, taş, toprak ve hatta tanrılaştığını bilendir.
• İnsan; Nefsi-canlılığı adına düşkünlüğünü bilendir: Nefsine düşkünlüğünü, düşüşlüğünü, düştüğünü bilendir. Öteki cana karşı; canının derdine, sevdasına kapılıp, karşısındaki cana canavarlaştığını, kötülüğünü bilendir.
• İnsan; bildiğini bilendir: Hayvanat ve nebadat ve mahlukat bilgiye sahiptir ama insan; bildiğinin bilgisine sahiptir.
• İnsan; nefsine nelerin nefis olduğunu bilendir: Nefsine nefis olan şeylerin; yemeğin, paranın, eşin, sözün, dünyanın, yaşamın nefsini: Tuvalette, saltanatta, sohbette, işrette, oynaşta, ticarette bırakın gayri meşru olanını meşru olanın bile nasıl kirlettiğini bilendir.
• İnsan; kirlendiğini, kirlettiğini bilendir: Temiz olmak, mis gibi kokmak, tertemiz yemek, temizlenmek için dünya paralar harcadığını, deterjanlar, sabunlar, deodorantlar, temizlikler satın aldığını bilendir.
• İnsan; kervanda eşkiyanın kendisi-nefsi olduğunu bilendir: Nefsinin kendisine neler fısıldadığını, hakkı batıla nasıl karıştırdığını, gerçeği nasıl ters yüz ettiğini bilendir.
• İnsan; biliyor olmasından dolayı kendi kendisinden, nefsinden sorumlu olduğunu bilendir: Sorumluluğunu, sınırını, haddini, yolunu, korunağını tam tersine sorumsuzluğunun, taşkınlığının, haddi aştığını, yolunu şaşırdığını, korunmasını, salınmasını terk ettiğini bilendir.
• İnsan; isyan ve insaf sahibi olduğunu bilendir: İnsan biliyor olmasından dolayı tüm varlık onun karşısında mazlum olarak insafına kaldığını bilendir. İnsan; tüm varlığa karşı insafını kaybettiğinde Bir Hakka karşı isyan ettiğini bilendir.
• İnsan; “Kul Hakkı” olduğunu bilendir: Göz Hakkı, gönül Hakkı, nefis Hakkı, yaşam Hakkı, söz Hakkı, komşu Hakkı, garip Hakkı, yolcu Hakkı, can Hakkı, kul Hakkı olduğunu bilendir.
• İnsan; “benim” dediğini bilendir: Kimsin sen; Ahmet, Mehmet, ali, veli, deli, taş, toprak, mısın? Ahmet kim? Mehmet kim? Taş kim? Toprak kim? İnsan; bu cisim ve isimde düşünmeden anlamadan benlik iddiasına kalkıp “benim” diyemediğini belendir.
• İnsan; bildiğini bir şey sanıp sonra aslını bilmediğini bildiğinde bildiğinden başka bir şey bilmediğini bilendir: Bilginin ise bildirilen, bilinen, bilen olarak bildiğini bilendir. Eğer; bilmediğini bilmiyorsa yada bildiğini bilmiyorsa insan; bildiğini sanıyor olduğu halde kendisini bilendir.
• İnsan; nefsinin çok zalim, kıskanç, doyumsuz, paylaşmasız, bencil, utanmaz, sıkılmaz olduğunu bilendir: Bunları bildiğinden dolayı toplum içinde nefsini temize çıkarıp kendi gerçekliğinin, nefsinin aslını gizleyip, örten, saklayıp, paklayan olduğunu da bilendir.
• İnsan; nefsi adına can pazarında, can hıraş bir biçimde cana can, başa baş can kavgasına düştüğünü bilendir: Nefsinin dehşeti kuşanıp canavarlaştığını, şehveti kuşanıp cananlaştığını ağzında; öteki can için diş kendi canı için lezzet olduğunu bilendir.
• İnsan; ne olduğunu ne durumda kaldığını, hangi ikileme düştüğünü, mecburiyetini nefsinden emin olmadığını bilen olduğu için mümin olduğunu bilendir: Mümin, yani emin olmak için, emniyet içinde kendi nefsinden ve başkalarının nefsinden emin-emniyet sahibi olmak için eman, aman, iman ile yalvarıp; afla, merhametle, bağışlanmayla dua ettiğini bilendir.
• İnsan; kendi nefsi adına iyiliği; bir başka varlığın nefsine karşı kötülükle yaptığını, ısırdığını, yok ettiğini, yaktığını, kırdığını, kan akıttığını, yediğini, tükettiğini yani canlı olarak canlı hayvanlar içinde kendini bilen canlı, hayvan olduğunu bilendir: Ah! Ah! ; insan hayvan olduğunu bilince bilerek hayvanlardan da aşağıya düştüğünü bilendir.
• İnsan; canlılığının, nefsinin ne olduğunu bilince; eşref-i mahlukat olduğunu bilendir: Eşref-i mahlukat olduğunu bilince; ayıplarını, günahlarını, kötülüklerini cennet yapraklarıyla, anlamlarıyla, inançlarıyla, özlemleriyle örten, gizleyen, temizleyen, gayret eden olduğunu bilendir.
• İnsan; hesabı, kitabı, alacağı, vereceği, borcunu, borçlusunu bilendir: Ah! İnsan Ah!. O kârını, zararını, israfını, kazancını bilendir. Davasını, mahkemesini, şikayetini, hakkını hukukunu, yargısını ve cezasını bilendir.
• İnsan; acziyyetini, mağduruyetini, muhtaçlığını ve bu nefisler aleminde bu çatışma ve hengamede bu toz duman ve kavgada paylaşılamayanın cennet nimetleri olduğunu bilendir: Nefsi adına cenneti cehenneme çevirdiğini bilendir.
• İnsan; açıkça o tarifi canlılıkta mümkün olamayan ve kendi nefsi adına bile olsa rahmet ve merhamet, iyilik ve güzelliğe, sükunet ve afiyete, huzur ve rahata, barış ve kardeşliğe, hak ve adalete, temizlik ve güvenliğe iman ettiğini, inandığını bilendir: İnsan bu bahsi geçen değerlerin nesnel gerçekliğine, canlılığına ters geldiği halde onlar olmadan insanın olamayacağını bilendir.
• Ah! Ah! ; İnsan bir Hakk için ah ettiğini bilendir: İnsan; bu dünyada huzuru âlâ olmadığını ve yaşamın insana yakışan en güzel isimlerle süslemek eşref-i mahlukat yani insanlıkta direniş, sabır olduğunu ve sabredemeyip, direnemeyenlere karşı direndiğini bu direnişte şahit, müşahit, şehit olduğunu bilendir.
• İnsan; cenneti ve cehennemi bilendir: İnsan cehennemin üzerinden cennete geçen köprüsünü bilendir. İnsan; şeytanlık ve meleklik arasında gerilmiş ipin üzerinde yürüdüğünü bilendir.
• İnsan; arafat’ta arif olduğunu bilendir: Kendi vücud dağında, şimdilik arafatta, ikilemde; iyilik ve kötülüğünün cennet ve cehenneminin arasında olduğunu bilendir.
• İnsan; nefsinin şartlarını, şeraitini, şerrini bilendir: İnsan kendi şartlarını, canlılığını, şeraitini, nefsini, şerrini bilince Rabbini; yani kendisini hangi toprakla yoğurup sürüp, pişirip hangi baharatlar ile terbiye edenin kim olduğunu da bilendir.
• İnsan; mutlakın, kemâlin, birliğin, Hakkın, adaletin ne olduğunu da bilendir: İnsan; mutlakın, kemâlin saf birliğin, tam adaletin, cenab- ı Hakkın ne olduğunu vasıfları ile bilince O’nu; nesneliğinden, gerçekliğinden, canlılığından, bilmediğinden, bildiğinden, ikileminden, kirlerinden, nefsinden, korkulardan, pisliklerden, sanrılardan, tanrılardan, kendinden, kibrinden Tenzih ve tevhid ettiğinin, bilincinin ne olduğunu da bilendir.
• İnsan; Hicazlı yetim zâdenin, çoban zâdenin, Hira’nın halvet zâdesinin, gecelerin efkâr zâdesinin, insanların rahmet zâdesinin, ağzından dökülen sözlerin mefsine, kendisine ait olmadığını, her bir mananın gönlünün arzına yağan rahmet damlacığı olarak göklerden, gaiblerden, Cenab-ı Mevla’dan indirildiğini, vahy edildiğini de bilendir.
• İnsan; kendi kendisine malik olamadığını bilendir: Bilgisininde kendisine ait olmadığını bilendir. Böyle olunca;
Amin demesinin ne olduğunu da bilendir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|