Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Cüneyt Ülsever Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Türkiye nereye payidar? (I)
05.01.2010
Okunma Sayısı : 4520
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

Türkiye nereye payidar?

2009 yılına ekonomik krizin damga vurması gerekirdi.

% 4 büyüme tahmini ile yola çıkan Hükümet'in % 4 civarında bir küçülmeyi hazmetmek zorunda kalarak büyüme tahmininde % 200 yanılması esasında Başbakan'ın ekonomi ekibine "Ne teğet geçmesi, alın ananızı da gidin!" dedirtmesi lazımdı ama "bizim oğlanlar" dünyasında bu kadarcık yanılma sineye çekilir. İşsizlik ise resmi rakamlarla % 13.4! Bu oran gençler arasında % 25'e ulaşıyor. OECD ülkeleri arasında Türkiye İspanya'dan sonra en yüksek işsizlik oranına sahip. Ama, bu korkutucu rakamlar bile medyanın gündemini fazla işgal etmiyor.

Neden? Türkiye'de hırçın bir iktidar kavgası veriliyor da ondan!

Hem de göz çıkarmacasına bir kavga!

* * *

Siyasi iktidarın
hâlâ kimde olduğunu tam kestiremediğimiz bir ülkede yaşıyoruz.

Bu ülkeyi seçilmiş hükümet mi yönetiyor, yoksa atanmış bürokratlar mı, belli değil. İstanbul burjuvazisi ile Anadolu burjuvazisi anlaştı mı, yoksa 28 Şubat kavgası devam mı ediyor, o da ortada. Medyadaki kavgada üstünlük kimde, bu konuda da bir mutabakat yok!

* * *

Kimileri diyor ki: "Ülkemiz uzun yıllar askeri vesayet altında yaşadı, artık bu dönem bitiyor, ülkeye normalleşme/demokrasi geliyor!"

Genellikle, hükümete gönülden yakın duran/hükümetten nemalanan/askerden intikam almak için tutuşan kesimlerce ifade edilen bu görüşün ben ilk iki gözlemine aynen katılıyorum:

1) Ülke uzun süre askeri vesayet altında yaşadı.

2) Artık askeri vesayet dönemi bitiyor.
Ancak, "Hükümetçi liberaller" ile üçüncü gözlemlerinde ayrılıyorum.

3) Bana göre ülke normalleşmeye/demokrasiye doğru gitmiyor. Demokrasinin henüz kimsenin genlerine işlemediği ülkemizde askeri vesayet sona ererken, korkarım yeni bir vesayet başlıyor.

Sivil vesayet! Tek Parti vesayeti! Bir parti ile cemaatler/dini hareketlerin koalisyon yaptığı yeni bir otokrasi dönemi!

* * *

Ergenekon Davası
ile başlayalım!

Türkiye'nin demokrasiye doğru yön aldığını iddia edenler Ergenekon Davası'na alkış tutuyorlar, artık bir komediye dönüşen TSK baskınlarına zırva senaryolar yazıyorlar, geçmişte kendilerini maddeten/manen ezdiğine inandıkları her olguya, her fırsatta içlerindeki kini kusuyorlar. (Ertuğrul Özkök'ün gidişine alkış tutan çaylakların haset duygularını bir nebze anlıyorum ama beni Mehmet Barlas gibi bir ustanın Özkök'ü yerden yere vuran genel geçer sözleri ve bu uğurda açıkça dedikodu yapması çok şaşırtıyor.)

Ergenekon Davası
'nda sanık durumunda olan bazı kişiler üzerinden darbelere, faili meçhullere, JİTEM'e ulaşabilinir ve bu teşebbüsler tarih önünde hem akıllara, hem de vicdanlara hitap eden bir süreç içinde mahkûm edilirse Türkiye büyük kazançlar elde edecek. Ancak, ısrarla söylediğim gibi:

1) Ergenekon İddianamelerindeki bazı açık tutarsızlıklar, maddi bazdan yoksun iddialar, iddianamelerin büyük oranda telefon dinlemeleri gibi hukuki mesnedi olmayan delillere ve ne idüğü belirsiz kişilerin "gizli tanıklıklarına" dayanması davayı oldukça yaralıyor. Bazı Hükümet karşıtı insanların neden sanık olduklarını aylardır anlayamıyorum.

2) "Darbelerin davası" bugüne dek neden 28 Şubatçılar ile ilgili hiçbir işlem yapmadı, 27 Nisan e-muhtırasının yazarı neden hâlâ sorgulanmadı, bilmiyorum.

3) Darbe günlüklerinde yer alan komutanlar hakkında hâlâ bir iddianame hazırlanmazken, darbe girişimlerinde mesai arkadaşları oldukları iddia edilen Eruygur, Tolon, Ersöz paşalar neden sanık durumunda?

Türkiye nereye payidar? (II)

Türkiye'nin nasıl bir bocalama dönemi içinde olduğunun en güzel göstergesi Ergenekon Davası'dır. Bazı gerçek darbeciler (bazıları ise her nedense hâlâ dokunulmazlık zırhı taşıyorlar) ile ortak noktaları hükümet karşıtlığı olan bazı insanlar karmakarışık iddianamelerle yargılanırken, insan Silivri'deki Mahkeme'de Türkiye'nin hali pür melalini açıkça görüyor.

* * *

Türkiye'de askeri vesayet bitiyor. Zira, artık bu ülkede askeri vesayetin bir işe yaramadığını aklı başında herkes gördü. Ayrıca, komünizm sonrası dönemde, uluslararası merkezler açısından da askeri vesayetin faydadan çok zarar getirdiği anlaşıldı.

Bilgi teknolojileri çağında artık insanların düşüncelerine ipotek koymak o kadar kolay değil!

Askeri vesayet döneminin bittiğini görmeyenler varsa onlar da teker teker teşhir olacaklar.

AKP Hükümeti'nin de askeri vesayetin sona ermesinde katkıcı bir rol oynadığı şüphesiz. Askeri vesayeti bitirme çabaları zaman zaman intikam duyguları ile bezense de bugün ülkede bazı tabuların artık açıkça tartışılabilinmesinde AKP'nin katkısı reddedilemez.

Ancak, yaşananlar beni demokrasi mücadelesinde umutlu kılmıyor! Kılmıyor, zira AKP'nin omurgası demokrasiye talip değil. Daha önemlisi, AKP'nin omurgasını oluşturan yapının tahayyülündeki projeler ile demokrasi çelişiyor.

Kim ne derse desin, AKP'nin omurgasını Milli Görüş'ten ayrılan, Erdoğan'ı Erbakan'a tercih eden ama muhafazakâr dünya algılamasından kopmamış kesimler oluşturmaktadır.

Muhafazakârlık tarif gereği illa ki demokrasiyi boşlamaz ama İslam'da dinin siyaset yapma iddiası olduğu için, bizdeki muhafazakârların çoğunluluğu dünyevi siyaseti de dinsel semboller/değerler/âdetler ile algılar. Unutmayalım, hiçbir din demokrat değildir, istese de demokrat olamaz. Benim görüşüme göre, AKP'nin hedefi şeriat devleti değildir, böyle bir talep Türkiye'de kök tutmaz. Ancak, AKP dünyevi olguları da alaturka muhafazakâr değerler ile kavramaktan kendisini kurtaramamıştır.

Bunun içindir ki AKP'nin demokrasi peşinde koştuğu söylemi içi boş bir hayaldir.

* * *

Milli Görüş Türkiye'nin görüp göreceği en güçlü örgüt yapılanmasından birisidir. Bugün AKP'ye hayatiyet veren en büyük güç de, devşirilmiş olsa bile, Milli Görüş'tür. AKP'de hiçbir güç Milli Görüş'e rağmen veya onu dışlayarak siyaset yapamaz. Milli Görüş benim çok saydığım bir yapıdır ama demokrat değildir. Demokrasi Milli Görüş'ün hamuruna uymaz. Devşirilmiş ama özü değişmemiş Milli Görüş üzerine oturan AKP'nin bugüne dek somut demokrasi söylemleri sadece muhafazakâr talepler ile şekillendi. Demokrasi talepleri türban ile katsayı arasında sıkıştı kaldı. Bırakalım Çingeneleri, eşcinselleri, basın özgürlüğünü, siyasi partiler kanunu, dokunulmazlıklar, Anayasa değişikliği ve diğerlerini; AKP bugüne dek Aleviler ve Kürtler ile ilgili içi boş ?açılımlar? üretmekten bile ileri gidemedi.

Özgürlük içine sinmediği için AKP'nin demokrasinin en güzel dışavurumu sanatta ve kültür alanında da bir şey üretilmesine 7 yıldır vesile olamadığı ilk kez bu köşede dile getirilmiştir. (?Köksüz Muhafazakârlar?-16-17 Eylül 2009)

AKP Hükümeti kendi anlayışı ile şekillenen emir komuta zinciri içinde ?tek adam?, ?tek parti? kültleri yaratarak ?Yok aslında başkasından farkımız? şiarı ile yine merkezden beslenen Milli Görüşçü işadamı üretmeyi en büyük eseri olarak ülkeye sunmuştur.

Türkiye nereye payidar? (III)

Tezim: Türkiye?nin askeri vesayetten kurtulurken geldiği yol ağzında hızla ?tek parti?/ ?tek adam? esasına dayanan bir sivil vesayete doğru hızla yol almakta olduğudur.

Zira, AKP?nin omurgası demokrasiye talip değildir. AKP?nin omurgasını oluşturan yapının tahayyülündeki projeler ile demokrasi çelişir. AKP?nin omurgasını Milli Görüş?ten ayrılan, Erdoğan?ı Erbakan?a tercih eden ama muhafazakâr dünya algılamasından kopmamış kesimler oluşturmaktadır.

AKP hükümeti, esas icraatı olarak, kendi anlayışı ile şekillenen emir komuta zinciri içinde ?yok aslında başkasından farkımız? şiarı ile, eskiden olduğu gibi, merkezden beslenen Milli Görüşçü işadamı üretmektedir.
AKP?nin bunun dışında belirgin bir projesi yoktur. Ortadaki sanal projeler hükümetin iktidarını pekiştirmek için uydurulan pragmatist girişimlerdir.

* * *

Konu ile ilgili bugünkü son yazımda AKP?nin demokrasiden ne kadar uzak olduğuna dair tezimi pekiştirmek için bir örnek vereceğim.
Örneğim, hükümet yalaklarının AKP?nin ?demokrat? olduğunu ispat etmek için yırtınırken kullandıkları örnek:
?Kürt Açılımı?, ?Demokratik Açılım?, ?Barış ve Kardeşlik açılımı?, benim söylemimle ?Kuzey Irak Açılımı?. Kısaca: Açılım!

* * *

Açılım, 7 yıldır aklına ?Kürt meselesini? getirmeyen, 2009 Mart seçimlerinde bile Kürt meselesine ?Ya sev, ya tek et!? şiarı ile bakan AKP?nin, ABD?nin 2010 yılında Irak?tan çekilirken müttefiki Türkiye?den beklentilerini karşılamak amacı ile gündeme düştü.
Açılımı uluslararası konjonktür körüklemiştir. Ama, AKP?de mangal gibi yürek olsaydı konjonktür ?tarihi fırsat?a dönüşebilirdi. Hükümet ABD?ye bazı sözler vermiştir, ABD de, işbirliği çerçevesinde, PKK?yı izole etmek için Türkiye?den siyasi reformlar yapmasını istemiştir.

İşte hükümet burada tıkanmaktadır. Mayıs ayından beri ?açılımı? ağzından geveleyen hükümet kendi yandaşlarına bile açılım için ?içini herkesin dolduracağı boş bir çuval? dedirtmek zorunda kalmıştır. Neden? Bu köşede başından beri savunuyorum ki, reform yapmaya en büyük engel bizzat AKP?nin Milli Görüşçü omurgasıdır.
Yoksa, ?reformlar?ın çok büyük bölümü sadece AKP oylarıyla TBMM?den geçecek kanun değişikliklerine bağlıdır. (Örn: Seçim Kanunu)
Ben çok basit bir alt örnek vereceğim. Bugüne dek, açılım çerçevesinde, TBMM?den tek bir kanun değişikliği bile çıkaramayan AKP?nin elinde bir kanun değişikliği var:
?Taş atan çocukların terörist muamelesi görerek yargılanmasını önleyecek kanun değişikliği!?

Gösterilerde taş atan çocuklara terörist muamelesi yapılmaması çok masumane bir istektir.

Zannediliyordu ki, hiç olmazsa AKP bu kanun değişikliğini yapacak ufacık cesarete sahiptir. Ama olmadı. Kanun değişikliği önce ertelendi, şimdi de rafa kalktı. Neden? AKP açıklamasına göre:
?PKK?lıların molotofkokteylli saldırılarının neden olduğu ölümlerin yarattığı hassasiyet!?
Konu ?çocukların taş atması?, gerekçe ?molotofkokteylli saldırılar?!

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Ne alaka?

Üstelik, kanun değişikliği çocukların artık taş atmayacağını söylemiyor, tersine bundan böyle taş atmaya çalışacak çocuklara terörist muamelesi yapılmamasını öngörüyordu. Ama, AKP?nin Milli Görüşçü omurgası masumane bir kanun değişikliğine bile izin vermiyor.

AKP?nin Türkiye?yi demokrasiye taşıyamayacağının bundan güzel örneği olamaz!



Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org