|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Üniversitede Ateist ve Marksistken Amerika'da Liberal bir Müslüman
28.05.2016 |
|
Okunma Sayısı : |
9089 |
|
|
Oy Sayısı : |
1 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
0 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Üniversitede Ateist ve Marksistken Amerika'da Liberal bir Müslüman
. .
Dinamik Gazete'de yayınlanan benimle yapılmış bir söyleşiyi paylaşıyorum... . .
LİBERAL , MUHALİF YAZAR CÜNEYT ÜLSEVER'LE GÖRÜŞTÜK
Cüneyt Ülsever
Hızlı bir soruyla başlayalım.
Üniversitede Ateist ve Marksistken Amerika'da Liberal bir Müslüman'a dönüştüğünüzü biliyoruz.
Nasıl oldu bu iş?
CÜ: Genelde beklenen cevap şu: "Orada nurlu bir imama rastladım ve o beni ikna etti".
Ama gerçek böyle değil tabii ki.
Amerika'da okurken , Harvard'da bilim felsefesi üzerine çalışmaya başladım. Bizim ülkede çok garabet bir şey var.
Gençlerimize üniversitede bilim öğretiyoruz ama bilimin ne olduğunu öğretemiyoruz.
Bilimin ne olduğuyla uğraşırken Karl Popper, Thomas Kuhn gibi isimler ilgimi çekti ve takip etmeye başladım.
Bilimde hipotez kavramının geçici olduğunu ve mutlak bir hipotez olmadığını öğrendim.
Hatta güzel bir söz vardı . Bir hipotezin geçerliliği başka bir hipotez onu yanlışlayana kadardır.
Yani dünyada gerçeğin ne olduğu konusunda bizim zannettiğimiz gibi, , aydınlanmacı gelenekten gelen , 'bilim her şeyi çözer' gibi şeylerin safsata olduğuna karar verdim.
Mesela Karl Popper diyor ki: "Bilimin görevi hipotezi doğrulamak değil, yanlışlamaktır."
Yanlışlanamayacak bir öneri bilimin alanına girmez. Yani Marksizm ve Allah'ın varlığı yanlışlanamayacağı için bilim alanına girmez. Peki bilimsel metodolojiyle her şeyi çözebiliyor musun?
CÜ: Hayır. Onun için de bir yerden sonra yerine inanç koymaya başlıyorsun.
Yani Marksizm bilimsel bir sonuç değildir fakat insanların Marksizm'e inanmasının yani Marksizm'in insanlar için daha yararlı olacağına inanmasının önüne geçemezsiniz. Allah inancı için de aynısı geçerli.
Allah'ın varlığını biliyorum diye saçmalık olmaz.
Allah'ın varlığına inanıyorum diyebilirsin.
Sonuç olarak ben bilimin her şeyi çözemediğini gördüğüm için Müslüman oldum.
Bazı sonuçlara inançla ulaşabildiğim kanaatine vardım.
Marksizm'den de onun başkalarına onlara uymayan bir kıyafet giydirmeye çalıştığını düşünerek vazgeçtim.
Çok iyi bir eğitimin ardından medyaya girişiniz nasıl oldu, çünkü çok geç bir tarihte başlıyorsunuz medyada yer almaya?
CÜ: 1998'de 28 Şubat geldi.
Ben de askere veryansın etmeye başladım.
Bu o zamanlar Kanal 7'nin dikkatini çekti.
Kanala çıkıp konuşmaya başladım.
Bu arada Yeni Şafak'a yazılar yolluyorum onlar da basıyorlar.
Aynı yıl bir gün Ertuğrul Özkök aradı.
Daha önce hiçbir ilişkimiz yoktu onunla.
O zamanlar Hürriyet Gazetesi 28 Şubat'çı ve bir tek Yavuz Gökmen var köşe yazarı olarak buna karşı.
O da vefat etmişti. Ertuğrul Özkök de cenazede benim bir romanımı görüp sonradan okumuş .
Bakınca beğenmiş yazılarımı ve Yavuz Gökmen yerine seni adaylardan biri olarak düşünüyoruz, ne dersin dedi.
Kabul ettim tabii.
1,5 ay sonra yine çağırdı.
Ben Aydın Bey'in önünde büyük risk alıp seni seçtim dedi, her şey serbest ama bir Atatürk'e bir de Allah'a sövme.
28 Şubat'ta askere sövmek serbest demek bu.
Şimdi hükümeti destekleyen birçok yazar o zamanlar Hürriyet'te askeri destekliyorlardı.
Ben onlara benzemiyorum dediğimde Ertuğrul Özkök sen onlara benzesen seni niye işe alayım zaten demişti.
Şu anki iktidarı ilk yıllarında desteklediğinizi biliyoruz. Daha sonradansa çok ciddi muhalif yapan bir isme dönüştünüz. Ak parti hangi beklentilerinizi karşılayamadı?
CÜ: 1998-2002 arasında askere karşı yazılar yazdım.
Ak Parti'nin ilk iki yılında onların lehine yazılar yazdım.
7 tane davam vardı askerin açtığı, 46 yılla yargılanıyordum. 1999'da Erdoğan Siirt'te okuduğu bir şiir yüzünden mahkum oldu.
Çok ağrıma gitti.
Ziyaretine gittim o daha hapse girmeden, geçmiş olsun için. Tüm ana akım medya ona sırtını dönmüş vaziyette.
Akşam arkadaşlarım ne halt ettin, kendi sonunu mu hazırlıyorsun diye sordular.
Hapisten çıktıktan sonra beni aradı, buluştuk.
Bana dedi ki: "İyi ki bu 28 Şubat oldu, bizim kafamızla siyaset yapılmazmış onu öğrendim, hatalarımızı anladım.
Din üzerinden devlet üretilmez.
Ben modern Turgut Özal olmak istiyorum.
Ekonomide ve siyasette özgürlüklerden yana olacağım.
Avrupa Birliği'ne sokacağım bu ülkeyi .
Dünyaya Müslüman bir ülkenin de dünyanın ileri ülkeleriyle beraber yürüyebileceğini göstereceğim.
Bana yardım eder misin?
Ben de salakmışım ki inandım.
Kitaplar topladım okusun diye ama okumadı.
Bekliyor ki ben anlatacağım o da öğrenecek. 2004 yılında eleştirilere başlamıştım, meğer çok alınıyormuş.
O şekilde devam ettik ama 2005 de ben desteğimi çektim. Uyandım ki bunlar tamamen lafı-ı güzafmış ve beni kullanıyormuş.
Hürriyet'ten atılma süreciniz nasıl oldu?
CÜ: Özkök zamanında bana yansıyan bir şey olmadı.
O ayrıldıktan sonra ilginçtir , şimdiki CHP milletvekili Enis Berberoğlu, Erdoğan'la anlaşarak Hürriyet'te genel yayın yönetmeni oldu.
Bana ciddi sansür uygulamaya başladı.
Çok keskin konuşuyordum. Sonunda haftada bire indirdiler köşe yazılarımı.
Sık sık köşe yazılarım kayboluyordu.
Yolluyordum bize ulaşmadı deyip basmıyorlardı.
Ben de Hürriyet'te çalışmak mı yoksa Cüneyt Ülsever olarak kalmak mı daha önemli diye düşündüm.
Haftada bir yazı hakkımla 'Hürriyet bana sansür uyguluyor' diye bir yazı yazıp yolladım.
4 kere bunu yollayıp da basmayınca sonunda pes edip beni kovdular.
Sonra Oda TV ve yurt Gazetesinde devam ettim.
Boğaziçi Üniversitesinin bir akademisyeni de dahil 3 akademisyen tutuklandı. Bu tutuklamaların sebepleri teröre dayandırılırda da asıl nedenin 'Akademisyen Bildirisi'ni açıklamaları olduğunu savunan büyük bir kesim var. Sizin görüşünüz nedir?
CÜ: Ben bu hanımefendiyi tanımıyorum.
Bana göre eğer bir terör olayına karışacağına dair delil varsa devletin bunu açıklaması gerekir, bundan dolayı tutukluyorum diye.
Devlet olarak açıkça çıkıp derim ki şu kişiyi terör şüphesiyle içeri alıyorum.
İddianame hazırlanınca delilleri okuyabilirsiniz.
Hukuğa güven olması için bu şekilde ilerlemek gerekir.
Şu an hep söylemsel hep yoruma dayanan suçlamalar görüyoruz.
Bildirgeyi kişisel olarak ben desteklemiyorum, imzalamam çünkü içinde PKK'ya karşı hiçbir suçlama yok.
Esra Mungan'la sokakta karşılasak tartışırım., derim ki saçmalamışsın. Ama buradan bir hukuki suç çıkarmak yanlış.
Yorumlayarak, mantık yürüterek suçlama yapılmaz hukukta.
Türkiye'de medya özgürlüğü konusunda ciddi eleştiriler malum. Son yıllarda tutuklanan pek çok gazeteci ve yazar oldu. Siz de muhalif bir isim olarak susturulmaya çalışılmışsınız. Medyadaki durum hakkında düşünceleriniz?
CÜ: Türkiye'de medya hiçbir zaman tamamen özgür olmamıştır ama hiçbir zaman da bu kadar rezil olmamıştır.
Ama kabahatin yarısı siyasette ayrısı da medyadadır.
Bizim ki kadar suskun, korkak, medya da dünyanın çok az yerinde vardır.
28 Şubat'ta Çevik Bir'i şakşaklayanların çoğunun bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın peşinden gidiyor olması yüz karasıdır.
Biz medya olarak sağlam durabilseydik bu şekilde sindiremezlerdi.
Ben Hürriyet'ten atıldığımda bana bir telefon dahi etmekten korktular, telefonlarımız dinleniyorsa bize de sıra gelir diye düşündüler.
Siyaset biliminin en güzel iki sözü:
Milletler layık oldukları idarelere kavuşurlar.
Şimdi biz oturup sonuca bakıyoruz.
Bizim onu yaratan sürece bakmamız lazım.
Problem Erdoğan'da değil, o sadece süreci kullanan bir adam.
Son dönemdeki bombalama olaylarını sormak istiyorum. PKK'nın ve İŞİD'in yaptığı bombalamalar amacına ulaşıyor gibi gözüküyor. İnsanlar sokağa çıkmaya korkar oldu. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, hükümeti suçlamalı mıyız?
CÜ: Cumhurbaşkanı çözüm süreci sırasında valilere göz yummaları için talimat verdiklerini söyledi.
TSK o süreçte valilere 58 operasyon talebi gönderip sadece 2 izin alabilmiş.
Adeta üç buçuk sene PKK için maç durdurulmuş. , her türlü tedariği , antremanını yapmasına izin verilmiş.
Örneğin kazılmış hendekler. Bunların polise haber verilmeden , görülmeden yapılması mümkün mü?
Göz yumuldu.
Cumhurbaşkanı diyor ki Belçika teröre göz yumdu, terör onları vurdu.
Bunu Türkiye için de söyleyebilirsiniz.
İŞİD davasında herkes serbest bırakıldı ama akademisyenler hapiste.
Bir ülke önemli futbol maçını erteleyecekse güvenlik konusunda çok büyük problemler vardır.
Reza Zarrab'ın tutuklanmasında beni en çok ilgilendiren olay savcının twitter'daki takipçi sayısının 200 bin artması O kadar adalete susamışız ki yabancı bir savcının twitter'ına bile saldırabiliyoruz.
Seçimden sonra köşe yazarlığını bıraktınız artık söyleyecek bir şeyim kalmadı diyerek . Gerçekten artık söylenecek hiçbir şeyin inandıklarınızı yapabileceğine inanmıyor musunuz? Bu biraz da davadan vazgeçmek gibi değil mi?
CÜ: Ben söyleyeceğimi söyledim.
Söyleyecek yeni bir şeyim yok.
Muhalefet yapılması için ben şart değilim bu ülkede.
Gençlere yer açalım diyorum.
Dağarcığımda ne varsa 20 yıldır döküyorum ortaya.
Bana mağlubiyeti kabul etme diye çok yazı geldi.
Ben kimsenin adına konuşmuyorum, illa yazmaya devam edeceğim lafında büyük ukalalık var.
Sanki muhalefeti ben taşıyormuşum gibi.
Millet ben bunu istiyorum diyordu.
Ben kimim ki millete sen kimsin bunu istiyorsun diyeceğim.
Milli İrade'ye saygı duymuyorum dedim çünkü saygı duymak mecburiyetim yok sadece kabul etmek durumundayım.
Şu anki durumda sadece ortalaması 40 yaşın altında olan genç bir parti kurulsa destek olmak için gazeteciliğe dönerim.
. .
.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|