Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Mustafa Sarıgül Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

MUSTAFA SARIGÜL Bülent Şenver'in Odası TV Programı
13.01.2007
Okunma Sayısı : 13923
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5
Verdiğiniz Puan :
 

 

MUSTAFA SARIGÜL Bülent Şenver'in Odası TV Programı
.
.

.
Duayen bankacı Bülent Şenver'in 1984 yılından beri Boğaziçi Üniversitesinde öğrencilerine bankacılık dersi verdiğini yeni öğrendim. Bülent Şenver'in Türk bankacılık sektöründe bir çok ilklere imza attığını biliyordum. Üniversitede bankacı yetiştirdiğini ise beni gençler için yaptığı bir televizyon programına çağırdığında öğrendim.

Bülent Beyle yaptığımız güzel programı sizlerle paylaşmak istedim. 
.
.

Mustafa Sarıgül Bülent Şenver'in Odası televizyon programını izlemek isterseniz, hızlı internet bağlantınız varsa,  bilisayarınızın sesini açıp,
lütfen yandaki ikonu tıklayın
.       tıklayın izleyin
.
.

MUSTAFA SARIGÜL Bülent Şenver’in Odası TV Programı Deşifresi


.
.
Mustafa Sarıgül (MS)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.

BŞ:Bülent Şenver’in odasında Bülent Şenver’in konuğu Şişli Belediye Başkanı sayın Mustafa Sarıgül .Hoşgeldiniz Mustafa Bey.

MS:Hoşbulduk.

BŞ: Siz Türkiye’nin en çok oy alan en çok oy alan Belediye Başkanı bu nasıl oldu en çok oy.

MS:Şöyle siz hiçbir siyasi parti farkı gözetmeden din farkı, dil farkı, ırk farkı, kültür farkı, meshep farkı gözetmeden yaptığınız çalışmalar sizi % 70 oy oranına kadar taşıyabiliyor.Belediye başkanlığı heyecan .

BŞ: %70 dediğiniz tüm oy verenlerin %70’i  sizi tercih ediyor.

MS: Sandığa giden 10 kişinin 7 tanesi bize oy veriyor, 3 tanesi diğer siyasi parti adaylarını seçiyorlar.Bu benim için çok büyük bir oran , çok  güzel bir başarı Cumhuriyet Halk Parti döneminde en yüksek oy ama bu beni asla şımartmamalı, asla bu oy beni yan gelip yatmaya teşvik etmemeli aksine daha çok çalışmaya teşvik etmeli.Ben %70 oy aldığıma göre niye %80 alamıyorum niye yani ben sandığa giden 10 kişiden 7 kişi bana oy veriyorda 8, 9 tanesi niye oy vermiyor? Benim görevim bana oy veren %70’i memnun etmek, oy vermeyen %30’unda gönüllerini kazanabilmek .

BŞ:Yani illa da %100 yapıcağım diyorsunuz.

MS:Yapmak lazım niye biliyormusunuz ? Belediye başkanlığı için kimse beni zorlamıyor, siyaset için kimse sizi zorlamıyor bu bir gönül işi, heyecan işi, ülkenizi ve bölgenizi hizmet için bu heyecanınız varsa devam etmelisiniz, bu heyecanınız yoksa heyecanı olan bir arkadaşınıza bırakmalısınız.Benim felsefemde şu başarılı olan görevini yapmalı, başarısız olan görevini bırakmalı.Mesela Türkiye’de siyasi parti liderleri var, seçime giriyorlar başarı yok, seçime giriyorlar başarı yok, seçime giriyorlar başarı yok, ve hala görevlerine devam ediyorlar bu yanlış.Ne var biliyor musunuz Türkiyede’ki siyaset alanının büyük bir bölümü güçlerini bulunduğu koltuktan alıyor.Siz gücünüzü koltuğunuzdan alırsanız olmaz.Gücünüzü kendi kişiliğinizden ve yaptığınız çalışmalardan almanız lazım.Makamlar ve mevkiler gelip geçicidir kişilikler kalıcıdır onun için benim felsefem şu küçük olsun benim olsun mantığı yok .Büyük olsun herkesin olsun ve herkes mutlu olsun ve üzüldüğüm nokta şudur ülkemizde demokrasi kültürü yeteri kadar oluşmamış.Demokrasi kültürünü oluşturmak azlım.

BŞ:Peki bu günkü düzen bu günkü düzeni siz çok iyi biliyorsunuz bu günkü düzende bir kişi Belediye Başkanı olmak istiyorum derse başarılı olması için ne yapması gerekir.Belediye Başkanı seçilmesi için.

MS:Başarılı olabilmesi için bir kere maalesef  çok önemli değerler partilerdeki genel başkan suntası yıkılmadığı süre içerisinde genel başkan ve genel merkez ağırlığı yıkılmadığı süre içerisinde kolay kolay Belediye Başkan adayı  olması söz konusu değil.Niye biliyor musunuz Türkiye’de halkın demokrasisi yok liderlerin demokrasisi var.Mesela bir örnek veriyim düşünün ben 1974 yılında partiye başladım efendim o dönemde bulunan parti yöneticileri şu anda hala görev de devam ediyorlar.Aradan kaç sene geçmiş aradan 40 yıllık bir süre geçmiş, 38 yıllık bir süre geçmiş ve hala bizim çocukluğumuzdaki isimler hala görevlerine devam ediyorlar.Düşünün Sayın Süleyman Demirel 1969 , rahmetli Alparslan Türkeş 1969, 1967, sayın Bülent Ecevit geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum tekrar , o dönemde sayın Necmettin Erbakan bu versiyonla kalan politikacı bir tek Baykal var.Sayın Baykal’da bu kuşağın politikacısı o arada da Tansu Çiller Mesut Yılmaz da geldi gitti ama hala sayın Baykal görevine devam ediyor.Niye devam ediyor defalarca seçime girdiniz başarı yok ama ona rağmen devam ediyorsunuz.Alman Başbakanı Schröder bir reformda seçimleri kaybetti erken seçim istedi Başbakandı erken seçim yapıldı yine partisi koalisyon ortağı ama dediki hayır halkımın bana karşı güveni kalmadı teşekkür ederim ve Schröder  görevinden ayrıldı.İngiltere Başbakanı Tony üçüncü dönem Başbakan olmasına rağmen , üçüncü dönem partisini iktidara taşımasına rağmen, İngiliz halkı diyorki sen 15 sene Başbakanlık yaptın  başarılısın ama değişime ihtiyaç var.Türkiye’de parti genel başkanlığını eline alanlar kolay kolay gitmiyor, kolay kolay bırakamıyorlar.Onun için çok değerli çok kaliteli bölgesine çevre konusunda , tasarım konusunda, şehircilik konusunda, spor konusunda, gençlere öğreti konusunda, çok değerli isimlerin Belediye Başkanı adayları olmaları o kadar o kadar zorki.Ne var biliyormusun Türkiye’de liderlere yağ çekenler ve itaatkar olanlar köle olanlar bir yere gelebiliyorlar ondan da bir anlamı yok onun için bana göre Türkiye’nin en büyük sorunu seçim sisteminde siyasi partilerin kanunu değişmesi lazım.

BŞ:Peki siz böyle olmasına rağmen böyle olmadan nasıl Belediye Başkanı olabildiniz?

MS: Şöyle ben 18 yaşımdan beri siyasetin içindeyim.Mustafa Sarıgül büyük bir emek, Mustafa Sarıgül gençlik kolu başkanı, ilçe başkanı, il yöneticisi, millet vekili, Türkiye Büyük  Millet Meclisi Başkanlık Divan Üyesi, benim sürecimde çok önemli  bir emek var. Önemli bir siyasi çalışmalar var.Paraşütle, atamayla ve tayinle hiçbir yere gelmedim geldiğim bütün görevlere halkımızın desteği ile söke söke tırnaklarımla kazıyarak geldim.Ben 1974 yılında Cumhuriyet Halk Partisi gençlik kollarına başladığım zaman  milletvekili olucağım, Belediye Başkanı olucağım diye başlamadım.Yaptığım çalışmalar, yurttaşlarımızın takdir duygusu, beni buralara kadar taşıdı ve devam ediyim 12 Eylül’den önce  siyasi partiler daha demokratikti, şimdi siyasi partiler demokratik değil.Siz baş kaldırırsanız haksızlığa hayır derseniz lideriniz tarafından partiden ihraç edilebiliyorsunuz.Partiden atılabiliyorsunuz mesela ben iki defa partiden atıldım.Niye atıldım? Niye ihrac edildim? Genel Başkanın yaptığı yanlışlara karşı çıktığım için ve mahkeme kararıyla partime döndüm.Kimim ben %70 oy alan Cumhuriyet Halk Parti’sinde en yüksek oy alan Belediye Başkanı’yım  ama diyorum ki benim genel merkezim artık değişmeli.Benim genel merkezim 40 yıldan beri duran arkadaşlar onlar artık yorgun, onlar Cumhuriyet Halk Partisinin mevcut yönetimi değişmeli gelişmeli ve iktidara taşınmalı ama böyle deyince kötü adam oluyorsunuz.

BŞ:Siz böyle Genel Başkanlık içinde bayağı çaba sarfettiniz değil mi? Çok büyük mücadele verdiniz.Ve şöyle söylüyorum verdiğiniz bu mücadeleden sonra hangi dersleri aldınız.Bir kaç aldığınız dersi bizimle paylaşır mısınız?

MS:Tabii çok önemli bir kere yola çıktığınız zaman gücü sizde hissettiği zaman insanlar özellikle profösyonel politikacılar hemen yanınıza geliyorlar.Zayıfladığınız zaman kaçıyorlar.Onun için bizi izlemekte olan bütün yurttaşlarıma tavsiyem şu  yola çıktıkları yol arkadaşlarını iyi seçsinler.Bazıları yola çıkıyorsunuz güç sizde ama zayıfladığınız zaman hemen sizi terk edip gidebiliyorlar.Yani bir başka Anadolu deyimi ile tencereniz kaynarken , maymununuz oynarken herkes yanınızda ama tencereniz kaynamadığı zaman toplumda özellikle profösyonel politikacılar halkımız değil profösyonel politikacılar son derece vefasız  o nedenle bütün dostlarıma bütün dinleyenlere ricam şu yol arkadaşlarını mücadele arkadaşlarını ve dostlarını iyi seçsinler.Kaderde kıvançta, tasada, seviçte, üzüntüde, sırtsırta olacak delikanlılarla ve mertlerle yola çıksınlar.

BŞ:Böyle insanlar var mı?

MS: Var var böyle insanlar var.Onların sayıları ne yazıkki az.Onların sayılarını mutlaka çoğaltmak lazım.Bana ne lazım biliyor musunuz? Mücadele ve müşkülat arkadaşı lazım.Mücadele etmeli  ama o müşkülatta da sizin yanınızda olmalı.Müşkülat olmadığı zaman olmaz ama bizim şansızlığımız da şudur.Tabii ben tabandan geliyorum bir Anadolu çocuğuyum, beni kolay kolay özellikle entelektüel çevreler kabul etmiyorlar, bizi hakir görüyorlar,bizi daha dar görüyorlar, bize daha dar olarak bakıyorlar, ama sonra ben baktım inceledim bunada çokda  fazla üzülmedim.O şekilde beni hakir görenlerede çok fazla kızmadım doğaldır herkes benim gibi düşünmek zorunda değildir.Demokrasilerde böyle bir şey var yani herkes benim gibi düşünecek diye bir kaide  yok.Ama bunun içinde üzülmedim geçen gün Galatarasay Üniversite’sinden bir hocamız dedi ki bunları anlatınca Sarıgül dedi bunlara çok fazla üzülme bu Türkiye’de ilk değil bu dünyada da daha önce oldu .Nasıl oldu hocam dedim .Fransız devrimi yapılırken Fransız devrimini işçiler ve köylüler yaptı.Fransız devrimi yapılırken entelektüeller ve çok üst düzeyde kendini görenler bu devrime katılmadılar.Fransız devrimini işçiler ve köylüler yaptı daha sonra entellektüeller ve senin o bahsettiğin isimler geldi katıldılar.Bende o zaman dedim ki hocam dedim Fransız devrimi yıllar önce yapıldı şimdi dedim bizde emek harcıyazağız, masayı kurucağız masa kurulduktan sonra gelenlerde kolay kolay yer bulamazlar.

BŞ:Çok güzel söylemişsiniz.Belediye Başkanlığı’nın bu günkü hayat şartları  içerisinde zorlukları neler?

MS: Belediye Başkanlığında zorluklar şu; Bu dönemde bir yerel yönetimler yasası çıktı ama tam manasıyla çıkmadı mesela mutlaka sağlık hizmetlerinin Belediye’lere bağlanması lazım, mutlaka güvenlik hizmetlerinin bir bölümü mesela Belediye’ye bağlanması lazım.Bizim mesela zabıtamız var ama görev yetki ve sorumlulukları yok.Şöyle bir şey düşünelim. .Fransa’ya gittiğiniz zaman Şanzelize’ye bakıyorsunuz , Berlin’de bakıyorsunuz, Londra’da, Romada bakıyorsunuz siz arabanızı yanlış yere park ettiğiniz zaman orada bulunan sivil memur geliyor orada cezanızı kesiyor , 100 $ ceza yazıyor adam geliyor 100$ cezaya baktığı zaman ikinci defa oraya bırakmıyor.Biz şimdi bunu bir polis arkadaşımızla nasıl yapabiliriz onun için aksayan  bürokrasinin kanayan yaraları var.Belediyeler daha da merkezi otoriteden uzaklaşıp , yerel yönetimlere dönmesi lazım o nedenle tekrar yeni baştan yerel yönetimler reformunun yapılması lazım mesela biz emekli sandığına bakıyoruz, bağkur’a bakıyoruz sağlık ocaklarımızda ssk’lıya bakamıyoruz bunu aşmak lazım.Bunu toparlamak lazım Murat Başeskioğlu Bakanımızla  görüşüyoruz , Sağlık Bakanı ile görüşülüyor ve bir noktaya getirilmeye çalışıyoruz.Bu dönemde samimi bir şey söylüyeyim Ak Parti iktidarı döneminde yerel yönetimlerde bir iyileştirme yapılmıştır, ama kafi değildir bunu biraz daha fazlalaştırmak lazım.Bürokrasiyi  Belediyelerden kaldırmak lazım.Bürokrasi Belediyeler’den kalkarsa o zaman  çok daha fazla hadise olur, yararları olur.Okullarımız var mesela okullarımıza çoğunlukla biz bakıyoruz.Düne kadar okullarımıza biz yeteri kadar bakamazdık.şimdi yeni çıkan yasayla okullar bize verildi.Belediyeler olarak biz bakıyoruz ve destek veriyoruz.Bu da önemli bir modeldir.İkincisi Karayolları tek uygulamaları iski uygulamaları bir bakıyorsunuz bir yeri yapıyorsunuz ikinci gün iski gelip orada bir çalışma yapıyor yada elektrik idaresi bir çalışma yapıyor.Onun için bunları bir koordine halinde yapıp yeni baştan bir noktaya getirmek lazım .Bunları çözüyoruz bir problem yok aka sonuçta şehir kaybediyor, yurttaşlarımız kaybediyor, görüntü kirliliği oluyor ve israf oluyor bunu engellemek lazım.

BŞ:Bu inşaat işleri ile ilgili inşaat iskan gibi konularda hep Belediye’lerin adı bu konulara karışır oradaki sıkıntı nedir yani bir yapılaşma konusunda Belediye ile olan o ilişkiler nasıl .

MS:Bir kereye mahsus imarda iyileştirme kanunu çıkarması lazım.Adam 10 katlı 10,5 kat yapmış iskanını alamıyor, iskanını alamadığı zaman toprak tapusu devam ediyor oysa binaya baktığınız zaman orada 18 tane daire olmuş, o daireler şantiye suyu kullanıyor, şantiye elektriği kullanıyor ama bunlar yapılmış bir kereye mahsus Türkiye Büyük Millet Meclisinden imar iyileştirme kanunu çıkmalı ondan sonra imar ile ilgili en ufak bir metre fazla yapanın ağır bir ceza olmalı . Para cezasının dışında diğer cezalarda olmalı ve bunu kafamızda ve beynimizde değiştirmeliyiz.Bir Almanya’da, İtalya’da hiçbir yerde siz kaçak bina lafı duydunuz mu? Duyamazsınız öyle bir şey yok ama ne var burada bunu biz bir yerde kültür hizmeti haline getiripte yurttaşlarımızın kafasından silmemiz lazım.Bunu biz devletin zabıtası ile korumaya çalışırsak mümkün değil koruyamayız.O nedenle bunu gerçekçi olmak gerekiyor .Türkiye’nin şu anda %84’ü kaçak yapılaşma.%84’ü kaçak yapılaşma.

BŞ:Çok büyük bir rakam.

MS:Çok büyük bir rakam bunu bir kereye mahsup iyileştirip ondan sonra kaçak ile ilgili ağır cezalar koymak lazım.Yaptırım uygulamak lazım yaptırım uygularken de bunu bir kültür hizmeti haline getirip bunu şehrin ve ülkenin çarpık yapılaşmasının getireceği negatif durumu anlatmamız lazım ve yurttaşlarımızın giderek artık kaçak lafını beyinlerinden silmemiz lazım.Bir şehre gelirken bir uçağa binersiniz buradan 4 saatlik bir yolculuğa gidiceksiniz sonuçta gazetenizi okursunuz, uyursunuz ama inişe geçiyoruz dediği andan itibaren dediği zaman kaptan siz şeyleri kaldırırsınız yandaki camları açarsınız ve şehri seyretmeye gittiğiniz şehri seyretmeye başlarsınız.Bizim şimdi ,İstanbul’a geldiğiniz zaman uçakla Sefaköy bölgesi’nin şehri seyretmeye başladığınız zaman yukarıdan çok negatif bir görüntü var.Bu negatif görüntüyü mutlaka kaldırmak lazım.Ve devam ediyorum Adam mesela 5 kat yapmış ama üstte filizleri duruyor, demirleri duruyor ama o 5 katın dış çephe sıvalarını yapmamış param yok diyo param kalmadı diyor ama fırsat versen üste bir kat daha atıcak.Peki paran yoksa o zaman 4 kat yap 5. kata harcadığın o parayla 5.katın sıvalarını yap o binayı tertemiz hale getir buda yok beyinde çözmemiz lazım.

BŞ:Evet zihniyetler değişmesi lazım.

MS:Zihniyetten mutlaka çözmemiz lazım.

BŞ:Bülent Şenver2in odasında Bülent Şenver’in konuğu sayın Mustafa Sarıgül  şimdi soru yağmuru bölümüne geliyoruz.Mustafa bey hazırsanız ben sizi soru yağmuruna tutmak çalışacağım  birazcık ıslanacağız.

MS:Olay şu Bülent bey ben hazırım .Gördüğünüz gibi ne kağıt var ne kalem var,ne bir şey var ben yüreğimden geçenleri söylüyorum arzu ettiğiniz her şeyi sorabilirsiniz.

BŞ: O zaman en son kimin elini öptünüz.

MS: En son Ahmet Pekin’in düğününde çok değerli Cumhurbaşkanımız baba’nın elini öptüm.Baba kim peki?

BŞ:Hangi babanız? Sizin babanız?

MS: Benim babam yoktu babanın elini öptüm.Sayın Süleyman Demirel.

BŞ.Evet babanında kim olduğu belli olmuş oldu.Peki hiç aklımdan çıkmıyor ki dediğiniz şey nedir?

MS: Yıl 1994 dü Belediye Başkanı adayıyıydım gece saat bir di davullar zurnalar bizim şeçim bürosunun önünde çalıyordu seçimi kazanmıştık fakat 2 ‘ye doğru seçimi 0.9 puanla 311 oyla kaybettik bir saat  önce bizim önümüzde binlerce insan varken bir saat sonra seçimi kaybettiğimiz anlaşılınca sayılar giderek azaldı o gece 0.9 ‘la seçimi kaybetmiştim ona çok üzülmüştüm ama daha sonra demokrasiye inananlar seçim sandığına küsmez düşüncesi benim yolumu açtı ve 5 sen farkla ben geldim ve seçimi kazandım.

BŞ: Neyi unutmak istersiniz?

MS:Bazı yaşadığım acılar var o acıları unutmak isterim açmak istemem onları.

BŞ:Her zaman benimle birlikte olsun ne her zaman sizinle birlikte olsun.

MS:Önce ailem ve çocuklarım ve Allah hiç kimsenin ailesinin mutluluğunu, çocuklarının mutluluğunu bozmasın ve Allah hiç kimsenin çocuklarının acısını evladının mutsuzluğunu bir anne babaya  göstermesin.

BŞ.Seçim ve ölüm dışında sizi üzen bir olay nedir?

MS:Seçim ve ölüm dışında benim yaşamım hep pozitif geçti Allah’a çok şükür hep böyle üzüldüğüm olay olmadı.

BŞ:En çok sevdiğiniz ses ne sesidir.

MS: Su

BŞ:Niçin su.

MS: Çok enteresan mutlu ediyor beni akan bir su beni dinlendiriyor.Birde Anadolu çocuğu olduğum için biz tabii derelerde ırmakların kenarlarında büyüdük onun için su beni mutlu eder yani

BŞ:Peki sizi en çabuk kızdıran şey nedir?

MS:Haksızlık param parça ederim , param parça ederim, haksızlık ve nankörlük., kahpelik.Haksızlık kahpelik ve nankörlük beni paramparça eder ve öyle bir adam var.

:Var  mı?

MS:Öyle bir adam var.

BŞ:Nankör’ün  gençler için bir tanımını yapar mısınız?

MS:Vefasız, vefasız yola çıktığı dostlarını yarı yolda bırakan ve zayıf gününde böyle gelip her şeyini yapan ama güçlendikten sonra kimseyi tanımayan ve bütün gençlerden ricam şu kimseye vefasızlık  yapmasınlar, nankörlük yapmasınlar, ve yola çıktığı arkadaşlarını iyi seçsinler ve asla  onları yarı yolda bırakmasınlar.

BŞ:En son ne zaman ağlamıştınız? Ağlamışsınızdır.

MS: Çok çok .

BŞ:En son hatırladığınız ve ağladığınız an.

MS: Ben en son oğlumun mezuniyet töreninde ağladım,duygulandım.

BŞ:Nereden mezun oldu.

MS:Duygulandım o Yeditepe Üniversitesinden mezun oldu.Küçük oğlumda İnternational Komite  school’da okuyor.O ilkokulu bitirdiği zaman o törende duygulandım niye duygulandım ama biz öyle okullarda okuyamadık.Bizim okuduğumuz gariban okullar Allah’ımıza bin şükür çocuklarımız şimdi daha iyi okullarda okuyorlar.Onun için duygulandım gerilere gittim, bizim dönemimize baktım onların dönemine baktım .Bizim dönemimizdeki sınıflar 50 kişi 60 kişi bizim dönemimizde alfabeye baktığımız zaman alfabede yazıyor  ki ali yat uyu uyu  büyü onlarda da yazıyor ki uyanın, güzel şeyler öğrenin, Türkiye’yi daha iyi noktalara taşıyın.Duygulandım yani o dönemle bizim dönem arasında büyük fark var.

BŞ:Peki ellerinizi ne ile doldurmak, avuçlarınızı ne ile doldurmak istersiniz?

MS: Ben avuçlarımı sevgiyle ve halkın çoşkusuyla doldurmak isterim.Beni asla para pul mutlu etmez.

BŞ.Peki yüreğinizi ne ile doldurmak istersiniz?

MS: Yüreğimi insan sevgisi ile doldurmak isterim.Ve şey derim kızarım, bağırırım, çağırırım,sertlenirim ama asla kin tutmam. Hayatta beni bir tek üzen adam vardır o adamın dışında kimseye kin tutmam.

BŞ:Sizce insanlarda bulunmaması gereken sakıncalı olan şey nedir?

MS: Bu çok önemli bunun üzerinde duralım ve bunu bir kampanya haline getirelim yalancılık, yalancılık, Bu yalan üzerinde çalışalım bütün toplum yalan üzerinde çalışsın çoluğuna çocuğuna asla yalana teşvik etmesin çünkü yaşan beyin altına yerleştiği zaman  sonra farklı sakıncalar doğurabilir ve  yalan gençleri özellikle çocuk yaşta başlayan bir duygu bu sıkıntıya sokabiliyor yalan asla olmamalı çünkü yalan her türlü negatif olayın başlangıcı diye değerlendiriyorum

BŞ:Belki bu soruyuda onunla ilişkili cevaplandıracaksınız? Yaşam boyu en sık rastladığınız etik dışı olay.

MS:Evet yani çok şey riya da var.yağ çekmede var .

BŞ: Riya’ yıda bir gençlerimize açalım.

MS: Mesela bir makamdaysanız o makamda olduğunuz zaman makam dostlarıyla gerçek dostlarını ayırt ermen lazım, yani güçlüsünü ekonomik olarak büyük bir zirvedesiniz o zaman dostlarınız var ama zayıfladığınız zaman o dostlarınız geçebiliyor o önemli yani.

BŞ:Peki size dürüst davranmayan birine ne yaparsınız?

MS: Ben ilişkiyi keserim ve asla bir daha konuşmam.

BŞ:Peki sizi en son kim kızdırmıştı?

MS: Valla onun ismini söylemem söz konusu değil ama yazdım buraya defterini dürüceğim.Yazdım defterini dürüceğim kamoyu huzurunda söylüyorum çünkü beni kızdırmanın ötesinde benim 30 yıllık emeğimi aldı götürdü.30 yıllık emeğimi aldı götürdü.

BŞ: Öyle mi? Bir daha telafisi mümkün değil mi?

MS: Mümkün olabilir ama aradan geçen yıllar süreler var ve binlerce insanın  umudu var benim şahsi işim olsa önemli değil.Binlerce insanın umudunu aldılar götürdüler.Benim için şahsi bir olay değil ki ben gücümü bulunduğum koltuktan almam.Ben gücümü önce Allah’tan alırım sonra kendi kişiliğimden alırım.Benim için koltuk önemli bir olay değil ki ben  Koç ailesinin torunu değilim, Sabancı ailesinin de yiğeni değilim.Ben sıfırdan gelen bir ailenin çocuğuyum, gelebileceğim yere kadar bileğimin hakkıyla gelmişim sıfırdan geliyorum önemli bir noktadayım, binlerce yurttaşımızın umutlarını taşıyorum ve o umutları mutlaka iktidar yapmak istiyorum.Ben asla ve asla gücümü bulunduğum koltuktan almadım.Koltuklar önemli değil benim kendi kişiliğim önemli hakkın sevgisi ve halkın sevgisi önemli.

BŞ:Peki ben ayakta alkışlarım, siz neyi ayakta alkışlarsınız?

MS: Ben ayakta alkışlamayı çok arzu ettiğim bir tek olay var onuda 54 yıldan beri bekliyorum ben ayakta Sosyal Demokratların İktidarını ayakta alkışlamak için 54 yıldır bekliyorum.Niye biliyormusun buda şu bizi izleyen yurttaşlarımız yanlış anlamasınlar düşünün sizin bir ilkeniz var inancınız var ve yıllardan beri esasen 30 yıldır o düşünceyi iktidara taşımayı planlıyorum ve biz hala iltidar değiliz benim mensubumun Cumhuriyet halk Partisi 54 yıldır tek başına iktidar değil, uzun yıllardan beri partiyi yönetenler var ben artık istiyorum ki 21. yüzyılda  çağdaş demokrasilerde benim düşüncem tek başına iktidar olsunda bende çıkıyım böyle göğsümü gere gere alkışlıyım çünkü niye biliyor musunuz idealleriniz var, inançlarınız var, uğrunda yıllarca mücadele vermişiz o düşünceye oy veren binlerce yurttaşımız var. Sizin hizmetlerinizi bekliyorlar ve siz o hizmetlerinizi bir türlü iktidara gelip sunamıyorsunuz. Artık istiyorum ki benim düşüncelerim iktidara gelsin şöyle gür bir şekilde alkışlıyım.

BŞ:Peki Tanrı sizi neden  korusun hangi üç şeyden korusun.Tanrım beni bu üç şeyden koru deseniz.

MS: Allah’ım beni çoluğumun çocuğumun mutsuzluğundan korusun, kuru iftiralardan korusun, ve bize yapılması düşünülen en büyük yanlışlıklardan korusun.

BŞ:Tanrım ne olur beni üç şeyden mahrum bırakma.

MS:Ben diyorum ki Allah’ım beni  sosyal demokratların iktidarından mahrum bırakma, dostlarımızın sevgisinden ve sevgi sofrasından mahrum bırakma, bir de artık ayyıldızlı bayrağımızı Atatürk’ün dediği gibi muhasır medeniyetler ülkesine çıkaralım ve ne yapalım biliyormusun Atatürk istismarı yapmayalım.Atatürk’ün koltuğunda oturup yan gelip yatmayalım.Atatürk’çü olmak Atatürk’ü istismar etmek değildir, Atatürk ilkelerini daha da ileriye taşımak demektir.Üzüldüğüm bir nokta şudur özellikle çok fazla Atatürk istismarı yapılıyor buna son derece üzülüyorum.Atatürk’ü rahatsız etmeyelim.Atatürk’çü olmak Şişlide %70 oy almaktan geçer, Türkiye’de Atatürk’ün düşüncelerini iktidar yapmaktan geçer.

BŞ: Ben sizi yeteri kadar yağmurla ıslattım şimdi isterseniz kısa bir soluklanalım.Bülent Şenver’in odasında Bülent Şenver’in konuğu Şişli Belediye Başkanı sayın Mustafa Sarıgül kısa bir aradan sonra tekrar birlikte olucağız.

BŞ:Bülent Şenver’in odasında Bülent Şenver’in konuğu Şişli Belediye Başkanı sayın Mustafa Sarıgül .Mustafa bey kurulandık şimdi tekrar sorularımıza başlayabiliriz.Ben size kısa meslek etik sorusu diye bir vaka hazırladım bu hayali bir vaka gerçek bir vaka değil ama önce bu vakayı size okumak istiyorum daha sonrada siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız diye size sormak istiyorum.Hazırladığım vaka aynen şöyle.Remzi bey genç bir Belediye Başkanıdır.Partisi iktidarda olduğu için başkanlık seçimini kolay kazanmıştır.Belediye Başkanlığı görevinin zor olduğunu bilmesine rağmen büyük bir heyecanla ve görevine siyaset bulaştırmayacağına inanarak çalışmasına başlar.Göreve başladıktan 3 ay sonra Belediye2nin bir otopark ihale sorunu söz konusu olur.Tüm çalışmaları yaparken efendim derler ki sizi genel sekreter arıyor partinin genel sekreteri arıyor derler telefonda aynen şunları duyar.Başkanım hayırlı olsun başarılı olacağınıza inanıyoruz. Bir otopark işin varmış  abc şirketide ihaleye başvurmuş biliyorsun o şirketin sahibi seçim öncesi bize çok yardımcı olmuştu destek vermişti bu işi o alırsa çok iyi olacak.Başkan Remzi abc şirketini hemen hatırlar bu şirket daha önce bu tür hiçbir iş yapmamıştır , ihale şartnamesinde ki yeterliliklere de sahip değildir.Telefonda genel sekreterine şöyle söyler sayın genel sekreterim bu şirketin yeterliliği yok.Buna benzer hiçbir büyük iş gerçekleştirmemiş siz benden bunu kazanmasını istiyorsunuz bu cevap üzerine karşıdan gelen başkanın genel sekreterin söyledikleri Başkanı hayrete düşürür.Kulağına yine şunlar gelir şu sözler canım ne olacak ya şartnameyi değiştirin yada bu şirket sizin Belediye’ye benzer işi yapmış mış  gibi gösterin olsun bitsin.Başkan Remzi telefonu kapatır başını iki eli arasına alır kara kara düşünmeye başlar bu genç Belediye Başkanı yerinde siz olsaydınız Mustafa Sarıgül siz ne yapardınız?

MS: Evet ben çok teşekkür ediyorum çok güzel hazırlanmış bunlar yaşamda maalesef var ama o Genel Sekreter hangi Belediye Başkanı’na telefon açıcağını çok iyi bilir.Bazı Belediye Başkanları bazı siyasiler vardır ki un peşinde koşar bazı siyasiler vardır ün peşinde koşar.Uncu Belediye Başkanı varsa kendi ambarını doldurmaya çalışan bir genel sekreter Belediye Başkanı varsa ona telefon açabilir.Ama ün peş,inde koşan bireysel çıkar değilde toplumsal çıkarını düşünen bir Belediye Başkanı varsa bir siyasi varsa o genel sekreter kolay kolay ne yazık ki telefon arayamaz arayamaz şunun için arayamaz bilirki o Belediye Başkanı dik durur o Belediye Başkanı  bireysel çıkarcı değildir.Toplumun çıkarıdır o Belediye de adamı olanın işi değil hak edenin işi yapılır.Ama bu tip gelen sekreterler ve bu tip Belediye Başkanları dün vardır, bugünde vardır, yarında olacaktır.Nitekim işte Türkiye’de mesela Nurettin Sözen İstanbul’da Belediye Başkanıydı.Nurettin Sözen başarılı olsaydı Tayyip Erdoğan diye birisi varmıydı.Tayyip Erdoğan geldi İstanbul’u zorla mı aldı seçimle aldı.Nurettin Sözen başarılı olsaydı  Tayyip Erdoğan diye birisi varmıydı.İSKİ skandalları en zaman çıktı ben eleştiri ve öz eleştiri yapan birisiyim .Ben doğru ne ise o doğruyu konuşmakla mükellefim Belediyelerde ve kamuda bireysel çıkar yerine toplumsal çıkar olması lazım.Bakın ne var biliyormusunuz yalancının mumu  yatsıya kadar yanar.Bireysel çıkar peşinde koşan o genel sekreter ve o Belediye Başkanı yerinde uyuyamazlar.Sokağa çıktığı zaman acaba benim hangi hatam ayaklarıma dolaşır diye düşünürler ama güçlü Belediye Başkanları ve güçlü siyaset adamları kendilerinden eminse ambarlarını değilde un peşinde değilde ün peşinde koşuyorlarsa, yurttaşlarımıza hizmet peşinde koşupta sokağa çıktıkları zaman Erdal İnönü gibi gerekli saygıyı görebiliyorlarsa bu muhteşem bir olaydır.Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Sosyal Demokrasi tarihinde tarihe geçen isim Erdal İnönüdür.Başarısız oldu ve dediki teşekkür ederim ben ayrılıyorum .Bu gün başarısız olup da defalarca seçime girenler hala koltuklarını korumaya çalışıyorlar onlar herhalde öyle Belediye Başkanları arıyorlar.

BŞ: Peki bu hayali vakayı tamamlamak için farzedinki bu telefon görüşmesini buradaki genç Belediye Başkanı’nın yerindesiniz şey yaparmısınız neler söylerdiniz bende karşı tarafta Ankara ‘dayım bana siz bir cevap verin.

MS: Sayın genel sekreterim bu teflonunuzu ben duymamış oluyum.Benim mensubu bulunduğum parti’nin genel sekreteri böyle bir telefon açma hakkına asla ve asla sahip olmaması lazım.Dik duran Belediye Başkanı baş eder.Dik durmazsanız o taleplerin önü ve arkasının gelmesi söz konusu değildir.O gün o cevabı verdiğiniz zaman o genel sekreter size kızar ama 3 gün sonra derki  bravo.Çünkü genel sekreterde şey yapabilir yani yaşamda tavassut vardır, dostlara destekleme vardır, ama dostlara verilen destek aynı şartlarda aynı koşullarda açık ihaleye girmesini sağlamaktır.Aksi takdirde dostlara ayrıcalık yapmak bir Belediye Başkanı’nın ve bir siyasinin defterinde kaleminde yazmaması lazım.Mesela biz Şişli Belediyesi olarak yaptığımız bütün ihaleleri   basına ve kamu oyuna 15 gün önceden mutlaka duyuruyoruz. Şili Belediyesi çok büyük bir Belediye

BŞ:Şeffaf oluyorsunuz.

MS:Evet ve ne var biliyor musunuz? Artık öğrenci karnesini yılda bir kere alıyor.Siyaset adamı karnesini her ihalede alıyor, her sokağa çıktığı zaman alıyor.ve ne var biliyor musunuz gizli  hiçbir şey kalmaz , gizli hiçbir şey kalmaz ve her şey mutlaka duyulur duyulmasıda lazım .Siyaset adamınında her  şeyinin  açık ve net olması lazım.Ve bir kere daha söylemek isterim siyaset adamları un peşinde değil ambarını doldurma peşinde değil ün peşinde koşmalı siyasi itibar yakalama peşinde koşmalı.En büyük itibar, en büyük itibar, yanlış kazanılan paradan daha da önemlidir.Para pul çok fazla itibar değildir.Mesela Peygamber efendimizin önemli bir sözü vardır Allah insanları denemek için ya para verir ya makam verir .Makamınız çok yüksek olabilir cebinizde çok da para olabilir ama itibarınız olmazsa adam olmazsanız ne işe yarar.İtibar.

BŞ: Sevgili gençler Bülent Şenver’in odasında Bülent Şenver’in konuğu sayın Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’le birlikteyiz.Şimdi bir göster bin işit bölümümüze geldik.Mustafa bey ben size bir kutu getirdim bu kutunun içine de bir obje koydum, istiyorum ki kutuyu açıp bu objeye bakalım bununla ilgili gençlerimizin kulaklarına küpe olabilecek bir şeyler söyleyelim bakalım kutumuzun içinden ne çıkıcak.Kutu içinden bir kutu çıktı o kutuyuda şöyle açalım

MS:Tam bir imtihandayız efendim.Kan ter içinde kaldık.

BŞ:İmtihanda gibi değilmi ben yardımcı oluyum bakın bu kutunun içerisinden bir terazi çıktı.Şimdi bu teraziye biz bakıp gençlerin kulağına küpe olucak sizlerden güzel sözler bekliyoruz.

MS: Olay şu siz pazardan alış veriş yapıyorsunuz .Alış veriş yaparken teraziyi bu tarafa atarda burada bir haksızlık yaparsanız üç gün sonra eve giden o pazardan alış veriş yapan hanımefendi yada kardeşimiz onu anlar ve bir kere daha sizin tezgahınıza gelmez.Bir kereye mahsus birini kandırabilirsiniz ama ondan sonra o ömür boyu sizin tezgahınızın negatif politikası olur  onun için doğruluk dürüstlük çok çalışmak ve mutlaka ve mutlaka dürüstlüğün yanında becerikli olmak. Bir şey daha ilave etmek isterim sevgili gençler burada Türkiye’de birisi birisinle tanıştığı zaman bu çok dürüst bir politikacıdır, çok dürüst bir insan.Dürüst olmak meziyet değil ki siz Avrupa da bir adama deseniz bu dürüst , adam acaba bu sahtekarmı bu nasıl dürüstlük kendini nasıl savunmaya geçiyor onun için dürüst olmak meziyet değil herkes dürüst olmak zorunda.Becerikli ve dürüst olmamız lazım iyi bir yönetim modeli uygulamamız lazım işte terazi burada taraf lar eşit koşuya yarışa eşit başlıyorsunuz ama daha ileriye gitmek sizin elinizde çok çalışmanız lazım, çok üretmeniz lazım, tercihler vardır yaşamda televolecimi olmak istiyorsunuz? yoksa  Türk halk  müziğinden yanamı olmak istiyorsunuz? Televole kültüründen mi olmak istiyorsunuz? Türk sanat müziğinden yanamı olmak istiyorsunuz? Tercihler vardır gençler tercihlerini iyi yaparlarsa objektif ve tarafsız olurlarsa vicdani kanaatlerine önem verirlerse başarı muhteşem bir şekilde gelir diyorsunuz.

BŞ:Çok güzel şeyler söylediniz gençler için bence bunlar gençlerin kulağına küpe olucak müsaade ederseniz bende bir ilave buna yapmış oluyum.Hayatta ne yapıyorsanız yapın mutlaka dengeli yapın hiçbir tarafınız diğerinden daha ağır değil dengeli her şey de denge yani şöyle diyorum.

MS:Tarafsızlık mı efendim.

BŞ:Tarafsızlığın ötesinde

MS:Soruma  cevap almak istiyorum.Tarafsız mı olsunlar

BŞ: Tarafsız olsunlar.

MS:Ben size bir şey anlatıyım.Cennet cehennem var biliyorsunuz , cehenneme giderken sormuşlar efendim bu çok büyük bir suç işledi atın demiş cehenenmin en sıcak yerine peki demiş bu adamda cennetlik bunuda cennete gönderin,  bu demişler bu tarafsızsa bunu cehennemin en dibine  atın.Gençler taraf olsunlar ama taraf oldukları yerde kendi ilkelerini prensiplerini korusunlar, taraf olma noktasında karşı düşüncelerle kavga etmesinler.

BŞ:Benim söylediğim tam şuydu.Ne yapıyorsanız yapın bu taraf olmak olabilir, terazinin kefesine bunu ifrada varana kadar taraf olmayı koyarsanız ihaleyede taraf olursunuz o zaman işler bozulur yani bir işin doğrusunu taraf olurken doğru taraf olmak doğru işlerde doğru seviyeye kadar taraf .Her şeyde taraf olacağım demeye başlarsanız bu sefer ipin ucu kaçar yani terazinin artısı vardır, eksisi vardır .Çok neşeli adam gereğinden fazla neşeli olursanız buda olmaz dengeyi kurun.Çok iyimser bir adam gereğinden fazla iyimser olursanız oda iyi değil .Ailesine çok bağlı gereğinden fazla bağlı her şeyin bir dengesi hayatta her şeyin o manada söylemeye çalıştım .O dengeyi her manada kuralım diye çalıştım.Çok güzel şeyler söylediniz bir göster siz bin değil beşbin söylediniz gençlerimiz için şimdi benim önümde birde kulağınıza küpe olsun diye bir kutu var.O kutumuzun içerisinde de çubuklar var.Bu çubuklarda güzel sözler yazıyor şimdi ben sizden rica ediceğim çubuk oyunu bunun adıda buradan bir çubuk çekip üstündeki güzel sözü okuyalım bakalım şansımıza hangi güzel söz çıkıcak.Şimdi bir güzel söz ne kadar güzel bu güzel söz herkesin hemen hemen bildiği klasik bir söz diyorki “kötü söz insanı dininden, tatlı söz insanı deliğinden çıkarır”, diye bir söz.

MS:Burada bir örnek vermek isterim mesela benim bölgemde gayri müslüm yurttaşlarımız çok .Onlarla benim çok da iyi dialoglarım var.Mesela bizim bir şeyde iş adamı bakıyorsunuz bir çocuğa diyorki evladım su getir bakıyım öbürüde diyorki kuzum bana bir bardak su getirebilirmisin .

BŞ:Tatlı dil.

MS: Getir ve getirebilirmisin onun için tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır önemlidir bunuda biz pozitif enerji olarak değerlendirmemiz lazım, pozitif enerji olarak almamız lazım.Mesela ben belediyede şöyle bir uygulama yaptım pazartesi günü sat 12.00 ‘a kadar  ve Cuma günü asla kimseye ceza kesilmez.

BŞ:Pazartesi sabahları

MS: Pazartesi günü saat 12:00’a kadar bütün bizim zabıtamız dolaşır günaydın hayırlı işler Başkanımızın selamları var. O saatte ceza kesilmez düşünün Pazar günü tatilden çıkmış adam oraya gelmiş ve sen pazartesi günü sabahleyin adam daha dükkanında siftah yapmadan daha kahvesini içmeden, kendine gelmeden, ceza kesiyorsun olmaz, olmaz onun için tatlı dil önemli.Pozitif enerji günümüzde bu tatlı dil pozitif enerji mesela bir yere yemeğe gidersiniz tam yemeğe  oturucaksınız karşınızdaki derki ya sen  kilomu adın  ne oldu ya evladım şimdi kilonun zamanımı adam daha yeni yemeğe gelmiş.Mesele ona bir dost olarak denilebilinir ama onun bir saati var onun bir zamanı var tam yemeğe otururken yani nerede neyi söylüyeceğimizi ve hangi uslupda söylüyeceğimizi bilmemiz lazım onun için güzel bir söz.

BŞ:Müsaade ederseniz bir tane ben sizin şanısınıza çekiyim bakalım ne çıkıcak bunun içinden karıştırıyım evet bu sizin için çektiğim çubuğumuz “para zorla değil zamanla kazanılır”.

MS:Şimdi 12 eylül’den sonra bir dejerenasyonla başladı ne yaparsan yap köşeyi dön hızlı dön çabuk dön bu mantık kültür erezyonuna yol  açtı, önemli ölçüde de sıkıntılar yarattı .Çabuk kazanılan paranın keyfi olmaz.İstikrarlı kazanmak lazım üreterek kazanmak lazım, bu bir nevi haksız kazancada dur diyen bir olay.

BŞ:Zorla kazanmak haksız anlamınada geliyor mu?

MS: Haksız kazancada gelen bir olaydır.Haksız kazanılan para sizi mutsuz eder.Sizi sıkıntıya sokar, başınıza çok önemli belalar açar, ve haksızlık yapanlar bulundukları yerde deşifre olmazlarsa , haksızlık yapanlar sığınacak liman bulurlarsa bunların haksızlıkları ve zulümleri daha da çoğalır.Onun için hızlı para kazanmak değil istikrarlı para kazanmak niye alın teri ile kazanılan par kıymetlidir, alın teri bir anda çıkar mı? Alın teri zaman içerisinde ve yorgunlukla çıkar onun için çok güzel bir söz ve bütün gençlerden ricam şu siga siga , yavaş yavaş, istikrarlı, istikrarlı bu zaten hızlı olmuş olsa şöyle bir şey düşünün önce bir adam hemen usta olmuyor .Önce çırak oluyor, sonra kalfa oluyor, sonra usta oluyor o zaman çıraklık  kalfalık ve ustalık niye var onun için çok güzel bir söz.

BŞ:Çok teşekkür ediyorum ağzınıza sağlık.Bunları söylediğiniz için ben şimdi size şöyle bir şey söylemek istiyorum.

MS:Bir sözde bizim şey için çek Allah’ını seversen bir sözde bizim Anadolu için çek.

BŞ:Tamam

MS:Bizim Anadoluda şu an fındık üreten var, pamuk üretenler var, incir üretenler var, buğday üretenler var,  tarım var, hayvancılık var bir tane de Anadolu için çek.

BŞ: Ama anlatmayı siz yapın .Çektim kimde bir güzellik varsa bilsinki ödünçtür.

MS:Ödünçtür bu birazda Allah’ın hikmeti diye bakmak lazım  çünkü Allah insanları deniyor yani herkes aynı şekilde olmuyor ki o güzelliği korumak lazım, o güzelliğe bakmak lazım, ve o güzelliğide karşı tarafla da pas etmek lazım, ben güzelim diye kibirlenme ve böbürlenme olmadan da yoluna devam etmen lazım.Sen güzelim dediğin zaman hava atarsan caka satarsan o zaman seni herkes kıskanır ne kadar güzel olsan bile yalnız olursun.Güzelliği paylaşmak lazım.

BŞ:Yani o bize Allah tarafından verilmiş bir şeydir nimettir.

MS:O nimetinde kadrini ve kıymetini bilmek lazım.Mesela ben bu yaz süresi içerisinde çok Anadolu’yu dolaştım baktım Anadolu’nun dağları ağlıyor niye ağlıyor  20 sene önce Anadolu’da bir gittiğiniz zaman orada ovalarda tarım var, buğdaycılık var, hayvancılık var muhazzam bir hadise şimdi Anadolu’yu insanlar terk etmiş büyük şehirlere gelmiş.Sonra düşündümki niye böyle bir şey yapmışız büyük şehrin problemleri İstanbul’da çözülmez.Büyük illerin problemleri Anadolu’da çözülür.Oysa o insanlar Anadolu’da kalsa bir şekilde yönlendirilse onlar orada hayvancılığı tarımı kendi iştigal konusu olan konuları geliştirseler onlar da mutlu olucaklar Türkiye’de kazanıcak.Oysa onlar İstanbul’u terk edip İstanbul’a elmişler.İstanbul yada o büyük şehirler Ankara , İzmir’deki büyük şehirlerdeki çarkın dişleri arasında bir ekmek mücadelesi veriyorlar ve mutsuzlar.Orada o güzel tabiat var, o güzel imkanlar var ama bir devlet politikası olarak da onu yönlendirip teşvik etmek lazım.Teşvik etmemişiz ve Anadolu şu anda ağlıyor..Anadolu’nun dağları bayırları ağlıyor.Niye bakmadığınız zaman da çorak oluyor yani çoraklık haline geliyor ve sürekli toprakta muhazzam bir erezyon var yani.

BŞ:Evet çok doğru söylediniz.Sevgili gençler, Bülent Şenver ‘in odasında Bülent Şenver’in konuğu Şişli Belediye Başkanı sayın Mustafa Sarıgül şimdi onunla bir torba oyunu oynuyacağız.Bizim oyunlarımız bitmiyor birde torbamız  var bakın gördüğünüz gibi . Bu torbanızın içinde harfler var bu harflerden biz size bir harf çekmenizi istiyeceğiz ve bu harfi bakalım ne çıkıyorsa onun baş harfi ile başlayan T ile başlayan bir iyi davranış, bir doğru davranış bize söylermisiniz.Başı T ile başlayan bir doğru davranış veya iyi bir davranış olabilir.

MS:Temel haklar.Temel davranışlar. Temel hak ve özgürlükler.Herkesin hakkı ve özgürlüğü vardır.Herkes birbirinin haklarına temel hakları ve özgürlüklerine önem vermesi lazım.Yani ben benim gibi düşünmeyenlerin haklarına da saygı göstermem lazım.Çünkü herkes benim gibi düşünmek zorunda değil.Temek haklar ve özgürlükler diye önemli anayasa’nında belli ana maddeleri vardır.Yani herkes mesela  birbirinin hakkına hukukuna riayet etmesi lazım .Birbirinin düşüncesine riayet etmesi lazım .Herkes aynı düşünürse bunun adı ya faşizm olur, ya kominizm olur.Allah bu rejimlerden bizi korusun.O zaman temel hak ve özgürlüklerede  önem vermek lazım ve saygı duymak lazım.

BŞ:Bir tane de kötü bir davranış yanlış bir davranış için çekelim.

MS:Tam bir imtihanla karşı karşıyayız evet.

BŞ:Ne çıktı bakalım O .Kötü bir davranış yanlış bir davranış

MS:Çok zor.

BŞ:O zaman başka bir harf çekelim.E ile bir kötü davranış bir yanlış davranış .

MS:Vallahi ben artık yoruldum.

BŞ:Yoruldunuz değil mi? Son.

MS:Çünkü benim bir beyin hücrem bu kadar daha fazla

BŞ:Bunu siz Anadoluyla ilgilide düşünebilirsiniz mesaj.Yani bir mesaj E ile başlayan bir mesaj verelim.Nasıl bir mesaj verelim E ile başlayan Egemenlikle ilgili bir şey mi?

MS: Eğri oturalım doğru konuşalım.

BŞ:Bu mesajı kime veriyorsunuz?

MS:Bu mesajı ben bir nevide bu atasözüdür biliyorsunuz.Eğri oturalım doğru konuşalım şu anda aklıma geldi.Ben bunu bütün gençlere veriyorum özellikle gençlerden bütün ricam şu nerede olursanız olun hangi koşulda olursanız olun oturma şekliniz ne olursa olsun laf şu eğri oturalım doğru konuşalım.

BŞ: Eğri oturmayı bir şekilde

MS:Şekilcilik olarak değerlendirelim onu yani çok rahat olmayabilirsiniz her zaman, her zaman lüks koltuklarda oturmayabilirsiniz.Bazen tahta sandalye de vardır, tabure de vardır, bazen bağdaş kurup oturmak da vardır, ama oturma şekliniz eğri de olsa siz doğruları konuşmaktan asla ve asla çekinmeyiniz.Eğri oturun fakat doğru konuşun.

BŞ:Peki son olarak böyle neşeli bir bitiriş yapalım diye ya aklınıza gelen bir anı, ya aklınıza gelen bir fıkra,

MS: Ben bir fıkra anlatıyım o zaman olay şu 12 eylül’den sonra askerlere talimat vermişler ki bütün kütüphanelerde pardon bütün kahvelerde kütüphane olucak.Her kahvede ve kıraathanede  mutlaka kütüphane olacak buradaki amaçta şu kahveye gelenler kitap okusunlar ve mutlu olsunlar.eğitim seferberliği gibi bunu 12 eylül’den askerler değerlendirmişler.Ve Sivasta da bir kahvede bir gece ihbar almışlar ki bir kahvede Mao’nun kitapları var.Jandarma orasını başmış kahve sahibi yaşlı bizim Sivaslı hemşerimizi almış ve hakimin huzuruna getirmiş.Hakim sormuş bunun neyi var efendim demişler bu adamın kahvesinde kütüphanesinde Mao’nun kitapları var .Bu aşırı sol yayınları burada bulunduruyor .hakim beyde adam yaşlı adama bakmış bakmış şöyle bir düşünmüş adamla Mao’un arasında bir bağ kuramamış adamın okuma yazmasıda yok.Hakim bey sormuş Sivaslı hemşerimize demişki beyefendi siz Mao’ yu tanıyormusunuz ? Bizim Sivaslı kahve sahibi cevap vermiş  vallahi hakim bey o Mao dediğiniz şahıs Sivas’ın içindese tanırım köylerinden se  tanımam.

BŞ:Çok güzel.

MS:Gene öyle bir şey var siyasilerle ilgili bir fıkramız var onuda izin verirseniz zamanımız şey olmazsa

BŞ:Buyrun.

MS:Şimdi adam 40 yıl milletvekilliği yapmış.40 yılın sonunda da seçimleri kaybetmiş.Evde oturuyor ve televizyon programlarını televizyonlar da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni izliyor.Dedesi gelmiş yanına yaklaşmış demiş ki toronu gelmiş yaklaşmış demişki dedeciğim siz 40 sene Milletvekilliği yaptınız ama şimdi seçimleri kaybettiniz dedeciğim demiş sizin döneminizdeki parlementoyla bu dönem parlemento arasındaki farkı değerlendirimisiniz.Bunun üzerine dedsi demişki torunun demiş ben sana bir şey söylüyümmü dede’nin olmadığı parlementoyu sen ne yapacaksın.

BŞ:Ne kadar güzel.

MS:Bizim Türkiye’deki siyasiler diyorlarki biz 40 yıldır görevdeyiz ama hala devam edelim biz yoksak demokrasiyi ne yapalım sosyal demokrasiyi ne yapalım.Onun için buda gençlere ders olmalı ve siyasilerde güçlerini bulundukları koltuktan değil güçlerini önce Allah’tan sonra kendi kişiliklerinden almalılar.

BŞ:Yani Türkiye’nin genç liderlere ihtiyacı var.Her alanda her konuda genç lider yetiştirmeliyiz.

MS:Gençlerin bıkmadan usanmadan Türkiye’nin siyasal sosyal ve ekonomik konularında da mutlaka çalışmalarını arzu ediyorum.Gençler kafalarından şunu çıkarmasınlar üç tane güç var bütün dünyada siyasi güç, ekonomik güç, güvenlik ve askerlik güç . Askeri gücünüz ne olursa olsun, ekonomik gücünüz ne olursa olsun, siyasi gücünüz olmadan demokratik güç olmadan ülkenizi ve bulunduğunuz iş dünyasını şahlandırma imkanına sahip değilsiniz çünkü karar organı parlemento ve siyaset.

BŞ:Bende şunu hep böyle tamamlamak istiyorum diyorum ki  gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz, gençlerimize sahip çıkalım.

MS:Ama işte gençlerinde önünü açmasanız, siyasi olarak gençler destek vermezseniz, gençler bulundukları partiye kayıt olmazsa , gençlerin önü nasıl açılır.

BŞ:Çok  teşekkür ediyorum ağzınıza sağlık diyorum.Sevgili gençler Bülent Şenver’in odasında Bülent Şenver’in konuğu  Şişli Belediye Başkanı sayın Mustafa Sarıgül dü.Bizimle birikimlerini paylaştı.Bir başka programda birlikte olmak dileği ile tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.Hoşçakalın.

.

.
.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org