Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Haluk Cangökçe Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
HAYAT GÜZEL ÖMÜR KISA, ŞİKAYET ETMEDEN YAŞA...
07.02.2010
Haluk Cangökçe
Okunma Sayısı : 2944
Oy Sayısı : 134
Değerlendirme : 5
Popülarite : 10,64
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

HAYAT GÜZEL ÖMÜR KISA, ŞİKAYET ETMEDEN YAŞA...
Yazının başlığını isteyen istediği gibi anlayabilir, yorumlayabilir ve meşrebine uygun hareket edebilir.
Hayatın güzelliği, ömrün uzunluğu ya da kısalığı, şikâyet edip etmeme gibi meseleler, kişilerin dünyevi ve uhrevi görüşlerine göre değişebilir.
Bir kere şunu baştan kabullenelim. Toplumsal olayların dışında, kişilerin şahsi olarak şikâyet ettikleri, acı çektikleri, bunalıma girdikleri, çaresiz kaldıkları dertlerin çok büyük bölümü, o kişinin kendi tercihleri sonucunda meydana gelmektedir.
Hayata dair tercihlerimizin neticesinde ya mutlu oluruz ya da mutsuz. Çok basittir. İyi insanlarla birlikteysek, iyilik görürüz.
Kötü insanlarla birlikteysek, kötülük görürüz. Bu kuralın tersine işlemesi mümkün değildir. Kötüden iyilik, iyilikten de kötülük doğmaz çünkü.
Hemen şu itiraz gelecektir; "Ben hep iyilik ederim ama kötülük görürüm." Bize görünen tarafı böyle olabilir, dünya bir denge üzerindedir.
Eğer hakikaten iyilik yaptığımız halde karşı taraftan kötülük gelmişse, bu faturayı hemen o kişiye yüklememeliyiz.
Gördüğümüz kötülük ya geçmişte yaptıklarımızın karşılığıdır ya da gelecekte karşımıza çıkacak iyi bir bedelin peşin ödemesidir.
Kişiye düşen iyilik üzere olmaktır.
Bu kısmı şöyle bir cümleyle özetleyebiliriz. "Ne edersen kendine, edersin kendi kendine.
" İsteyen istediği kadar bu cümlenin üzerinde durup, bugüne kadar yaşadıklarının karşılığını kendi sermayesiyle elde ettiğini anlayabilir.
"Ömür kısa." İster yüz yaşına kadar yaşayalım, ister çiçeği burnunda genç yaşta hayata veda edelim, her iki ömür de kısa sayılır.
Mezarlıklarda bulunan milyonlarca insan, bu dünyadaki işlerini bitiremeden göçüp gidenlerdir. Onlara göre her birinin işi yarım kalmıştır.
Oysa daha yapacak çok işleri vardır.
Demek ki ömür kısaymış. İşini bitirip de ölmüş bir tek kimseyi bulamayız.
Ayrıca yine hepimiz; kendimizi "vazgeçilmez" zannederek ölüp gideriz.
Hâlbuki bu yer kürenin üstünden kimler gelip kimler geçmiştir.
Hepsi de; "Ben olmasam" diyordu. Onlar olunca da, olmadan da hayat devam ediyor işte.
Önemli olan geriye "iyilik" bırakıp bırakmadığımızdır.
Ne kadar uzun yaşarsak yaşayalım, insanoğlu ömrünün kısa olduğunu bilmeli.
Hayatını; "Korku, endişe, baskı ve şiddet ile görünen veya görünmeyen, bilinen ya da bilinmeyen, gerçekleşmesi mümkün olan veya olmayan" varsayımlarla yaşayan kişinin ömrü uzun olsa ne olur, olmasa ne olur.
"Yaşanmamış" bir ömür olmaktan öte gider mi?
"Huzurlu bir saat, huzursuz bilmem kaç seneye değer mi değmez mi?"
Huzurlu bir saat yaşamak için ilk hareketi başkalarından değil, öncelikle bizim kendimizin atması gerekir.
Yazıyı kim nerede nasıl ve hangi şartlarda okur bilmem ama mesela şu anda içinde bulunduğumuz ruh halimizi bir tahlil edelim ve soralım.
"Kendi tercihlerimiz neticesinde mi iyiyiz ya da iyi değiliz.
Veya dış müdahaleler sonucunda mı bu haldeyiz"? Eğer ruh halimizdeki olumsuzluk, hakikaten dış müdahaleler yüzünden olmuşsa, o dış müdahalelerin ne olduğunu tespit edip, bizimle ilgisine bakmalıyız.
Görülecektir ki, dış müdahale saydığımız pek çok şeyi, biz kendimiz davet etmişizdir.
Günümüzde hemen hepimizin yakalandığı amansız hastalıklardan birisi ve en önemlisi, "Kendimizi başkasına beğendirmek ve ispat etmektir.
" Bununla da yetinmeyip, üstün insan olduğumuzu görmek, duymak, bilmek ve bildirmektir.
İşte bu dert, ekserimizin başındadır ve tedavisi maddi bir şekilde çözüme kavuşmaz.
Kâinat ve ömür, Allah'ın her canlıya bir armağanıdır.
Bu hediyeye layık bir şekilde bakabilir, ilgilenebilir ve bu lütuftan şikâyet etmek yerine, şükrederek kendimizi Allah'a beğendirebilirsek, bütün dertlerimizin maddi ve manevi çözüldüğünü görebiliriz.
Şikâyet etmek ve şikâyetçi olmak, ateşin odunu erittiği gibi insanı eritir.
Tercih kişinin kendisinindir.
Hayat Güzel Ömür Kısa, Şikâyet Etmeden Yaşa...
 

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org