Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
SEVİMLİ ALINTI YAZILAR....
05.11.2012
Figen METE
Okunma Sayısı : 10540
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,89
Verdiğiniz Puan :
 

 

 


▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▓ ▓ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▓ ▓ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓

ARAP ÜLKELERİNDE FACEBOOK

''Canım resmime maşallah dermisin? ''
"Haldun Allah'ın izniyle Rümeysa'yı dürttü".
"27 ortak mümin kardeşiniz var."
... "Mümin ilişki durumunu 4 eş'li olarak değiştirdi"
''Ali Rıza kardeşin seni cuma namazı etkinliğine davet etti.''
"Ahmet size Selamün Aleyküm dedi"
- Ve Aleyküm Selam De - Allah'a Havale Et - Şeytan Görsün Yüzünü olarak İşaretle"
"Parolanız yanlış ya da abdestsiz giriş yaptınız..."

*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
kız sen istanbul' un neresindensin

İSTANBUL'un Neresindensin?

* İnsanlar Ters Ters Size Bakıp Kürtçe Konuşuyorlarsa; BAĞCILAR

* İnsanlar bir Caddeden Aşağıya Akın Seli Halinde İniyolarsa; TAKSİM

* Kadın Elbiseleri Giymiş Çıplak Abiler Varsa; TARLABAŞI

* Kimse Kimse İle İlgilenmiyor Herkes Kendi Halinde İse; BAHÇELİEVLER

* Sokakta Gördüğün Kızlar Manyağa Benziyorsa Uykulu Gözüküyorlarsa; FLORYA

* Tereddütlü Bi Şekilde İnsanlar Birbirine Bakınıyor ve Bi Sokağa Dalıyorlarsa Çaktırmadan; KARAKÖY

* Bir Elde Dalga Bir Elde Sigara Kafalar Bir Milyonsa; ZEYTİNBURNU

* İnsanlar Kaldırım Yerine Genelde Sokak Ortasında Yürüyorlarsa; OKMEYDANI

* Etrafta Burnu Havada KravatLı Takım ElbiseLi AdamLar ve Kokoş BayanLar Varsa; MASLAK

* Etrafınızı Kartpostal Satıcıları Çevirdiler ve Etrafta Rus Kızların Populasyonu Çok Yüksekse; Beyazıt LALELİ

* Ramazan Ayı ve Mübarek Gün ve Geceler İle Pazar Günleri Sabah Namazı Vaktinde Trafik Varsa Hatta Sokaklarda Yürümek Bile İmkânsız Hâle Gelmişse; EYÜP

* Daha Vapurdan İner İnmez Ruhunuzun Dinlenmeye Başladığını Hissettiyseniz; ÜSKÜDAR

* Etrafta Bir Sürü Mal Varsa; MALTEPE

* Yarısı Modern Yurdum İnsanı Yarısı Modern Olmaya Çalışan Ama Beceremeyen Yurdum İnsanın Olduğu; Kızlarının Ben Emoyum Beeaaa Diye Sokakta Bağırdığı Yer; AVCILAR

* Son Parasını Mabede Gidip BiLet Alıyorsa BeşiktaşLa İlgili Bişey Sorduğunuzda Size SaatLerce BişeyLer AnLatıp DuyguLanıyorLarsa BiLin ki; DOLMABAHÇEDE`SİNİZ

* Bütün yollar Boğa heykeline o yol da her nasılsa Şükrü SARAÇOĞLUNA çıkıyorsa; iskeleden kendinizi coşkulu insan seline bırakıp gözleriniz kapalı bile stada gitmeniz mümkünse; KADIKÖY

* Belli bir bölümdeyseniz ve hep bayrak varsa orası; GÜNGÖREN`DİR ve şehitlerine ağlıyordur..

* Buram buram tarih kokuyorsa burası yarımada; FATİH`TİR

* Yolda yürürken her an kaza ile dünyayı değiştirebileceğin yer olduğunu hissedersen orası; DOLAPDERE

* 1.derece afet ulaşım yolunun her iki tarafın da araçlar park edip 3 şeritlik yoldan tek şeritte ilerleyemiyorsan ÜMRANİYE'desin en kısa zamanda terket
-


-
-
-
-
-
-

ÖLMEDEN ÖNCE CEVAPLANMASI GEREKEN 41 SORU

Aşağıda ölmeden önce kendimize mutlaka sormamız gereken en önemli soruları bulacaksınız.

1 - Nereden geldim ve nereye gidiyorum?

2- Bu dünyaya ben ne için geldim?

3- Kendim için istediğimi başkaları için de istiyor muyum?

4- Toplum ve insanlık için ne yaptım?

5- Arkamdan beni hatırlatacak neler yapıyorum?

6- Bir asır önceki insanlar, şimdi neredeler?

7- Hayatımda en çok neye değer veriyorum?

8- İçimdeki 'ben' ile yaptıklarım uyuşuyor mu?

9- Bir gün sonra öleceğimi bilsem, ne yapmak isterdim?

10- Yaptığım yanlışların hesabını verebilecek gerekçelerim var mı?

11- Hayatta en çok önemsediğim şey nedir? Neden?

12- Pişmanlık duyduğum olumsuzlukları, tekrar tekrar yapıyor muyum?

13- Elimde çok büyük imkânlarım olsa başkaları için ne yapardım?

14- Elimde olan imkânların, öldükten sonra bana ne yararı olacak?

15- Kendi duygularımla başbaşa kaldığımda en çok neyi düşünüyorum?

16- Hatalarımdan dersler alıyor muyum?

17- Kendimde değiştirmek istediğim en önemli şey nedir?

18- Kendimi manen tatmin etmek için neler yapıyorum?

19- Kendime örnek alabileceğim biri var mı?

20- Başarılarım mı onurum mu önemli?

21- Başkalarıyla en çok neyi paylaşıyorum?

22- En çok beni ne mutlu ediyor? Neden?

23- Yanlış yapmamak için ne gibi tedbirler alıyorum?

24- En çok neyi seviyorum? Niçin?

25- En çok neden korkuyorum? Neden?

26- Kendi duygularımla baş başa kaldığımda neleri düşünüyorum?

27- Ahirete göç eden akrabalarımı ve yakınlarımı hatırlıyor muyum?

28- Ben de ahirete göç ettiğimde beni hatırlatacak bir şeyler yapıyor muyum?

29- Kötü alışkanlıklarımdan vazgeçmem için ne yapıyorum?

30- Hangi iyi alışkanlıklarım var, başkalarına yararları oluyor mu?

31- Hayatın anlamı nedir, ben ne için yaşıyorum?

32- En çok birlikte olduğum 5 kişinin özellikleri nelerdir?

33- Yaşlandığımda benimle en çok kim ilgilenir?

34- Sevdiğim kişilerle daha fazla zaman ayırabilmek için neler yapıyorum?

35- Kapı komşumla ilişkilerim nasıl?

36- Yaptığım hatalardan özür diliyor muyum?

37- Halimden memnun muyum, şikâyetçi miyim? Neden?

38- Kendimi kimlerle mukayese ediyorum?

39- Gelecekte kendimi nasıl bir insan olarak görmek istiyorum?

40- Kazancımın ne kadarı alın teri?

41- Sabah ilk kalktığımda neler düşünüyorum?

-
-
-
-
-
-

Nefret Ettiğimiz Tuşlar!

Windows'u özellikle fare değil de klavye ile kullanmak isteyen kullanıcılara daha ilk sürümlerinden beri gelen klavye kısayolları, ya da diğer adıyla tuşkombinasyonları, son derece faydalı bir özellik. Ama özellikle Windows 7 ile beraber gelen ve Windows tuşuna işlevsellik katmayı hedefleyen klavye kısayolları en ters zamanlarda kullanıcıların başına iş de açabiliyor. Bugün bu tuşlar arasında yanlışlıkla en çok basılanları ve ortaya çıkardıkları problemlerin nasıl giderileceğine dikkat çekmek istiyoruz.

Ekran bir anda dönerse!

Ctrl + Alt ve ok tuşlarından birine yanlışlıkla bastığınızda ekranın bir anda tepe taklak olduğunu göreceksiniz. Bu problemi çözmek için Ctrl + Alt + Yukarı ok tuşuna basın, görüntü eski haline gelecektir.

Şifremi kabul etmiyor!

Aslında şifreyi doğru giriyorsunuz ama CAPSLOCK tuşu açık kalmış, tüm karakterleri aslında büyük harfle yazıyorsunuz. 'aman canım, hiç olur mu öyle şey' demeyin, bu en çok yapılan hataların başında geliyor.

Numerik tuş takımı çalışmıyor!

Günümüzde bazı laptoplarda bile numerik tuş takımı bulunuyor. Num Lock tuşu bu tuş takımını açıp kapamaya yarar ve genelde numerik tuş takımının hemen sol üstünde yer alır ve klavyede özellikle Delete, Home gibi tuşlara ulaşmaya çalışırken hatayla en çok basılan tuştur.

Ekranımdaki karakterlerin boyutu değişiyor!

Sorun aslında Ctrl tuşunun takılı kalmış olmasından kaynaklanıyor. Bu tuş basılıyken fare tekerleğini yukarı veya aşağı çevirdiğinizde karakter boyutu büyür veya küçülür. Ctrl tuşuna birkaç kere hızla basmak sorunu genelde çözer.

Excel raporlarım sayfa boyu kayıyor!

İşte Excel kullanıcılarının en çok nefret ettiği problem. Hücreler arasında dolaşmaya çalışırken üzerinde olduğunuz hücre sabit kalıyor, onun yerine tüm Excel raporu ekranda dolaşıyor, değil mi? Sorunun nedeni Scroll Lock tuşu. Bu tuş laptop klavyelerinde hemen hemen her yerde olabilir, önce bulup sonra da basıp kapatmak size kalmış...

Türkçe karakterler çıkmıyor!

Sisteminde hem İngilizce hem Türkçe klavye düzeni yüklü olanların (yani Türkiye'deki bilgisayar kullanıcılarının yaklaşık yüzde 98'inin) başına sık sık gelen bir problemdir. Windows altında Alt + Shift tuş kestirmesi yüklü klavye düzenleri arasında geçiş yapmaya yarar ve bu tuşlar el ayasına yakın oldukları için aynı anda yanlışlıkla basılmaya müsaittir. Eğer klavyeniz bir anda ç yerine. işareti basmaya başlıyorsa hemen bu tuş kestirmesine basın, her şey eski haline dönecektir..


-
-
-
-
-
-

Arkadaşlarımla birlikte yazdığımız bir bayram atışması....

Mendil verdi oyalı
Yarin gözü boyalı
Daha iflah olmadım
Yar bu derde koyalı...MUSTAFA HOŞOĞLU

Bayram geldi yağmurla
Koş misafir ağırla
El öptüm harçlık aldım
Taşınmıyor bavulla........MELTEM

Neylesin bayramı yoksul
Tarlada kurumuş mahsül
Çoluk çocuk hep aç sefil
Hadi bakim çık bayrama...AHMET COŞKUN

Onbir ay hep cimri gezer
Cebinde kuruşlar gizler
Lakayit hep üsten süzer
Merhaba bayram güzeli...AHMET COŞKUN

Deryacığım tatlı yapar
Kemal hocam dürüm sarar
İzabel servis yaparken
Hamza bir köşede yatar....MELTEM

Kurban keser payı kemik
Şekeri dükkandan artık
Gülüşü yüzden yırtık
Buda bayramın tüccarı...AHMET COŞKUN

Bayram geldi bize dostlar
Misafirler pek de hoşlar
Buyurun gelin evimize
Baş üstünde yeriniz var.. NALAN UZER

Bayram gelmiş haydin gülün
Sofraları bolca kurun
Küsler bugün barışacak
Hiç etmeyin mırın kırın...AHMET COŞKUN

Bayrama yaptık kavurma
Gelen gıden yesın dıye
Bıraz da sana ayırdım
Sen de buyur gel ye dıye...DERYA

Bayram bayramı kovalar
Çocuklar harclıklar arar
Ahmet şiir yazar durur
Meltem bulaşık ovalarrr...DERYA

Söz biter mi hiç bayramda
O kadar komşu akraba
Neler neler anlatılır
Muhabbetler kıvamında..AHMET COŞKUN

Üç, beş, on, tepsı baklava
Yanında da yaprak sarma
Bunlar yetmez gıbı bir de
Gelen ıster kuzu dolma....DERYA

Meltem bu şiir çok uzar
Uzunluğu antoyu aşar
Gel bu bayram böyle kalsın
Öteki bayrama kadar...AHMET COŞKUN

Biz toplandık bayramlaştık
Bayrama atışma yazdık
Teşekkürler arkadaşlar
Gerisi seneye artık..... MELTEM

HUZURLU BAYRAMLAR :)


-
-
-
-
-
-
Tesadüf, inançsızların kadere taktıkları isimdir'

Tesadüf, inançsızların kadere taktıkları isimdir' (Andre Suares)

Amerikan Adlî Tıp Derneğinin 1994 te San Diego da tertiplenen ödül yemeğinde dernek başkanı Don Harper Mills, aktardığı acayip bir ölüm olayındaki adlî komplikasyonlarla dinleyicilerini şaşkına çevirmiştiKaderin adaletine dair ince bir nükte taşıyan bu yaşanmış öykü, sanırız sizleri de hayrete sevk edecektir

23 Mart 1994 te Ronald Opus un cesedini inceleyen adlî tabip, onun kafasından yediği kurşunla öldüğü sonucuna vardıMüteveffa, on katlı bir binanın tepesinden, intihar niyetiyle aşağıya atlamıştı (Umutsuzluğunu, geride bıraktığı bir notta açıklıyordu) Ancak, dokuzuncu katın önünden geçerken pencereden gelen bir kurşun başına isabet etmiş, hayatı bu kurşunla sona ermişti Apartmanın sekizinci kat penceresi düzeyinde cam silicileri korumak için konulmuı bir ağ vardı; ama bu ağın varlığını ne silahı çeken, ne de müteveffa biliyordu Açıkçası, kurşun olmasaydı, Opus'un intihar girişimi başarılı olamayacak; zemine çakılmadan, sekizinci kattaki ağa takılıp kalacaktı Bu durumu anlattıktan sonra, 'Normal olarak,' diye devam etti Dr Mills, 'intihar etmeye karar veren biri, mekanizma tasarladığı gibi olmasa da, bunu eninde sonunda başarır'

Opus un dokuz kat aşağıda yere çakılmayıp da dokuzuncu kattan düşüyor olduğu anda başına gelen kurşunla vurulmuş olması, muhtemelen, onun ölüm modunu intihardan cinayete çevirmeyecekti Fakat, Opus'un intihar girişiminin başarılı olmayışı, savcıyı elinde bir cinayet vakası olduğu düşüncesine itti Silahın patladığı dokuzuncu kattaki odada yaşlı bir adam ve karısı yaşıyordu Tartışıyorlardı ve adam kadını silahla tehdit ediyordu Öyle sinirlenmişti ki, tetiği çekti; fakat mermi kadını ıskalayarak pencereden dışarı yöneldi ve Opus'a isabet etti Bir insan A şahsını öldürmeye teşebbüs eder, fakat B şahsını öldürürse, o B şahsını öldürmekten suçlu sayılmalı idi Savcının ulaştığı sonuç buydu Dolayısıyla, dokuzuncu kattaki yaşlı adam, cinayetten suçluydu

Bu suçlamayla karşı karşıya kaldığında, adam da, karısı da çok şaşırdılar

Çünkü, tetiği çekerken adam da, karısı da silahın dolu olmadığından kesinlikle emindiler Yaşlı adam uzunca bir süreden beri boş silahla karısını korkutmayı alışkanlık haline getirmişti Bunu karısı da bilir, o yüzden adamın tehdidine pek aldırmazdı Kısacası, adamın karısını öldürme kasdı yoktu; silahın dolu olduğunu dahi bilmiyordu Böylece, Opus'un öldürülmesi bir kaza oluyordu; silah kazara doldurulmuştu

Araştırmalara devam edilince, ölümcül kazadan yaklaşık altı hafta önce yaşlı çiftin oğlunu silahı doldururken gören bir tanık ortaya çıktı Anlaşıldığına göre, yaşlı kadın oğlundan mali desteğini çekmişti ve babasının annesini silahla korkutma temayülünü bilen oğul, annesini cezalandırma kasdıyla, babasının annesini vuracağını umarak, gizlice silahı doldurmuştu Annesi ölecek, baba cinayetten suçlanacak, mallar oğula kalacaktı Artık olay yaşlı çiftin oğlunun Ronald Opus cinayetinden sorumlu olduğu noktasına gelmişti

Tam bu sırada savcının karşısına yeni bir viraj çıktı Araştırmalara devam edilince, geçen altı hafta içinde anneyle babasının silahla tehdide varan bir tartışma yaşamamaları, dolayısıyla annesinin ölümünü bir türlü başaramayışı nedeniyle, oğulun umutsuzluğunun arttığı anlaşıldı

Bu, onu 23 Mart'ta on katlı binanın tepesinden atlayarak intihar etmeye itmişti

Ancak, ölümü planladığı gibi olmamıştı; dokuzuncu katın önünden geçerken babasının boş zannettiği silahı tetiklemesiyle annesine isabet etmeyip pencereye seken kurşunun kafasına isabet etmesi nedeniyle, Ronald Opus'un hayatı sona ermişti

Dosya intihar olarak kapatıldıDüşünenlere ibret ola!

ALINTIDIR
-
-
-
-
-
-
bir sırrı kaç gün saklayabilirsiniz?

Kaç Gün Sır Tutabilirler?

'Kimseye söylemeyeceğim' dedikten en fazla 47 saat sonra verdiğimiz sözü bozuyoruz.

Yeni bir araştırmaya göre kadınların kendilerine verilen sırrı 47 saat 15 dakikadan fazla tutamadığı ortaya çıktı.

Sırları en önce söyledikleri insanlar arasında
erkek arkadaş,
koca,
en iyi arkadaş
ve
anne yer alıyor.
18 ve 65 yaş arasındaki 3000 kadın üzerinde yapılan araştırmada kadınların onda dördü kişisel ve gizli olsa bile sır tutamadıklarını itiraf etti.

Aynı zamanda sır vermeyi tetikleyen en büyük etkenlerden birinin alkol almak olduğu da çıkan sonuçlar arasında.

Satın alınan şeylerin gerçek fiyatı aşk yaşamı ve cinsellik verilen sırların en başında yer alıyor. Sır paylaşımı genellikle yüz yüze yapılan sohbetlerde, telefon ya da mesaj yazılarak oluyor. Kadınların dörtte biri ise kendilerine verilen sırrı ertesi günü hatırlamadıklarını açıkladı

-
-
-
-
-
-

Mesleği ne? (Yaşanmış hikaye)

Eski bir zaman içinde Bir gün kütahya valisinin hanımı vefat eder, aradan bir süre sonra Kütahya eşrafı vali beyi yeniden evlendirmek ister, Vali beyin onayı alınır, ona uygun kültürlü ve güzel bir kız aranır ve bulunur, bu bayan eski meydan mahallesinde bir çobanın kızıdır eşraftan ileri gelenler toplanıp kızı vali beye istemeye giderler.
_Efendim ziyaretimizin sebebi, Allahın emri Peygamber efendimizin kavli ile kızınızı valimize istiyoruz.
yaşlı çoban yorgundur takkesini kaldırır damat adayının, mesleğini merak eder
_Mesleği nedir?
_Amca mesleği Vali
_İyide mesleği ne oğlum mesleği ne?
_Yaa amca Kütahyanın en büyük mülki amiri Kütahyada her şey ondan sorulur.
_İyide evladım mesleğini söyleverin bana bi.
_Yaa amca amma aksiymişsin ya VALİ diyoruz VALİ
_Bana Mesleğini söyleverin.
Bunun üzerine eşraf kızar ve evden ayrılırlar durumu olduğu gibi vali beye aktarırlar, Vali beye Huysuz laf anlamaz ihtiyarın teki vali diyoruz hala mesleğini soruyor derler Vali bey
_yarın birde hep beraber gidelim.
der ertesi gün olur Eşraf damat adayı Vali beyle beraber tekrar çobanın kapısını çalarlar.
_Efendim biz tekrar rahattsız ettik bu Vali beyimiz
_ALLAHIN emri Pegamber efendimizin kavli ile kızınızı vali beyimize istiyoruz.
çoban
_Evladım mesleğin ne?
_Bey amca ben Kütahyanın valisiyim.
_Tamam da yavrum ben mesleğini öğrenmek istiyorum.
_VALİ VALİ
bunun üzerine çoban hiddetlenir
_Bende MISIR'ın valisiydim Sürüldüm bak burada çobanlık yapıyorum yarın sende sürülürsen kızıma ne ile bakacaksın? bir meslek edin sonra gelin.
Eşraf düşünür taşınır en kısa sürede nasıl meslek sahibi olunabileceğini Nalbantlık kararlaştırılır damat adayı bir kaç gün orada işi öğrenir eski mısır valisinin önünde ata nal çakar ve
çoban_ şimdi kızımı sana veriyorum.
BU YAŞANMIŞ HİKAYE SAYIN MERHUM MEHMET DUMLU BEYEFENDİNİN TELEVİZYON SOHBETİNDEN ALINTIDIR.

-
-
-
-
-
-
BİLETİ OLUP TİTANİC'E BİNEMEYEN TÜRK YOLCU KİMDİR?

Titanik?te 2223 yolcu vardı.
Ama aslında gemide 2224 yolcu olması gerekiyordu.
Satılan bir biletin yolcusu Titanik?e binmedi, bu bilet bir doktor tarafından Avrupa seyahati sırasında alındı.
Ancak doktor Fransa?dan başladığı yolculuğunu kötü hava koşulları nedeniyle Southampton limanına kadar sürdüremedi ve gemiyi kaçırdı.
Bileti olduğu halde gemiye binemeyen tek yolcu Türk doktor Besim Ömer Akalın idi.

-
-
-
-
-
-
Nesli Tükenen İnsanlar

*Sigara içmeyen şehirler arası otobüs şoförü
*Bu kıyafet size yakışmadı diyen tezgahtar,
*Emniyet kemeri takan taksi şöförü,
*Trafikte küfür etmeyen araç şoförleri,
*Kadınların dişilikten daha çok insan olduklarını düşünen erkekler,
*Şarkıları, müzikleri ile sözlerini bağdaştırarak söyleyen şarkıcılar (günümüzde bu olay' altı şişhane üstü kasımpaşa' niteliğinde) ,
*Verdiği üç kuruşu vergi zannetmeyen esnaf-tacir
*Yalan söylemeyen politikacı(böyle bir şey hiç oldu muydu ki)
*Bayramlarda el öpünce para veren yaşlılar...
*'Tabiî ki de' ve ' atıyorum' demeden konuşabilen genç
*Traş olmuş ve koku sürmüş taksi şoförü
*Kapısında toplanmış kedileri uzaktan gördüğünde ne dükkanı olduğunu anladığın güvenilir mahalle kasapları,
*Siz söylemeden çiçek alıp gelen erkek arkadaş
*Yağmurlu ve karlı havalarda da sizi almaya can atan taksiler
*Yolların ve trafik kurallarının kendilerine özel olduğunu zannetmeyen sürücüler
*Sabah sabah tanımadığı insanlara günaydın diyerek gülümseyen insan türü
*İşi bilmeyen ama kendi hatalarını açıkça söyleyip, kabullenen patronlar
*Karısı çirkin ve şişman bile olsa, gözü ondan başka kimseyi görmeyen erkekler
*Bayan yolcuları dikiz aynasından dikizlemeyen muavin
*Altın günleri yerine evde oturup kitap okumayı tercih eden ev kadınları
*Yaya geçidinden geçen yayaları/yayayı görüp geçmesi için yavaşlayan hatta duran şoförler.
*Hep daha fazlasını istemeyen, sadece ve sadece halkını düşünen politikacılar.
*Sağa, sola manevralarda 'sinyal' veren, etrafını kontrol ederek, gerektiği gibi araç kullanan, gereksiz klakson çalmayan, makasa girmeyen minibüs şoförü.
*Güleryüzlü devlet çalışanı. (Bu canlının soyunun tükenmesinde devlet etmeni büyük rol oynamıştır.)
*Bayan adı ve maili kullanarak kurbanın bilgisayarına girmeye çalışmayan erkek hacker türü. (HackeropatusKiddus)
*Belediye otobüsüne bindiğinizde selamınızı alan şoförler... (ben genelde günaydın falan derim de)
*Çayınıza kaç şeker attığınızı bilen arkadaşlar :-)
*Psikolojisi normal olan insanlar
*Hastanede görevi hastabakıcılık olup da hasta yakınlarından para almadan iş yapan bakıcılar..
*'Abi ben karşının şoförüyüm' yalanını söylemeden erkekçe 'abi ben yeni başladım' diyen taksi şoförleri..
*Vatandaşı 'oy pusulası' olarak değil de insan olarak gören politikacılar..
*Km.saati ile oynama yapmadan 2.el araç satan galericiler...
*Asıl görevlerinin büyük şirketlere eğitim vermek değil de, üniversite öğrencisi yetiştirmek olduğunu düşünen ve uygulayan Hocalar..
*5 dakika korna çalmadan ilerleyebilen minibüs şoförleri
*Simidini paylaşan amca...
*Sırtınızı sıvazlayan dost...
*İstemeden zam veren patron
*Dizini dövmeyen babalar
*Küfretmeyen Taraftar,
*Taraf tutmayan Hakem,
*Rüşvet almayan gümrük memurları
*Yerlere çöp ve sigara izmariti atmayan düşünceli insanlar___

-
-
-
-
-
-
Fırtınada uyuyabilir misiniz? ...

Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu. Kaynakwh:
Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce
çalışmaktan vaz geçiyor,
- burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur,,,,,,,,,,diyorlardı.

Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın
haline bakıp
-'çiftlik işlerinden anlar mısın? ' diye sormadan edemedi
çiflik sahibi.
- 'Sayılır' dedi adam, 'fırtına çıktığında uyuyabilirim'.
Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boşverip çaresiz adamı işe aldı.
Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü
de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar

Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla
uyandı. Öyle ki, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın
odasına koştu:
- 'Kalk, kalk! Fırtına çıktı. Herşeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.' Adam yatağından bile doğrulmadan mırıldandı:

-'Boşverin efendim, gidin yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim ya.'
Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı. Ertesi sabah ilk işi onu kovmak olacaktı, ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.

Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: A-aa! Saman balyaları birleştirilmiş, üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı. Ahıra koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına yattı. Fırtına uğuldamaya devam ediyordu.
Gülümsedi ve gözlerini kapatırken mırıldandı:
-'Fırtına çıktığında uyuyabilirim'...

Sıkıntılara zihnen (bilgi, plan) , mânen (dua) , maddeten (tedbir) hazırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hayatınız boyunca.

(KIZGINLIKLA KARAR ALMAYIN, MUTLULUKTAN UÇTUĞUNUZDA
SÖZ VERMEYİN. İKİSİ DE SARHOŞLUK ÂNIDIR, AKIL BAŞTA DEĞİLDİR)
-
-
-
-
-
-

70 li yıllar... :)

*Arnavut kaldırımlı taş sokaklarda düşe kalka, dizinizden ve dirseklerinizden yaralar eksik olmadan geçtiyse çocukluğunuz
*O yıllara ait siyah beyaz albümünüzdeki tek renkli fotoğraf Almanyadan gelen yakınınızın makinasıyla çekildiyse
*Annenizin elinden tutup yağ, şeker, tüpgaz kuyruklarına girdiyseniz
*İstiklal marşını TRT'nin kapanışında görüp ayakta bağıra bağıra söyleyerek ezberlediyseniz
*Sokakta oynanan en favori oyunlar sek-sek, yakantop ve mendil kapmacaysa
*Antenleri olan ve elektrik kesintisi yüzüden sürekli yolda kalıp trafiği mahveden traleybüse bindiyseniz
*İspanyol paça pantolonlar, mini etekler, apartman topuklar modaysa
*Annenizin zoruyla komşu teyzeye gidip 'Bir maniniz yoksa annemler size gelecek' dediyseniz
*Cumartesi sabahları erkenden kalkıp çocuk programlarının başlamasını beklediyseniz
*Cebinizde değil ama evinizde bir telefon olması acayip bir ayrıcalıksa
*Zırt pırt kesilen elektrikler yüzünden transistörlü radyoya pil takılıp dünya radyoları dinlerirken, mum ışığında ellerinizle duvarda gölge oyunu oynadıysanız
*Tiyatronun radyoda olanını biliyorsanız ve arkası yarın kuşağını heyecanla dinlediyseniz
*Herşeyin o yıllarda yerli malı olduğu güzel memleketimizde okulda 'Yerli Malı Haftası'nı kutladıysanız
*Anadol arabanın sıfırını gördüyseniz
Siz de 70'li yıllarda çocuktunuz...

--
-
-
-
-
-
Erkekler Neye Bakar..

Kadın bir evin mutfağına, erkek yatak odasına

Kadın bir evdeki oda sayısına, erkek tuvalet sayısına

Kadın banyo fayanslarının dizaynına, erkek klozetin rahatlığına

Kadın mutfağın ferahlığına, erkek yatak odasının ferahlığına

Kadın salonun ışığına, erkek televizyona ışık yansıyıp yansımayacağına

Kadın odaların konumuna, erkek yatak odasının ses geçirip geçirmeyeceğine

Kadın eve uyan perdeye, erkek içeri ışık sızdırmayacak perdeye

Kadın çocuk odasının genişliğine, erkek banyo/tuvaletin genişliğine

Kadın çocuk odasının yerine, erkek çocuk odasının yatak odasına olan mesafesine

Kadın mutfağın konumuna, erkek ebeveyn odasında banyo tuvalet olup olmamasına

Kadın balkonun genişliğine, erkek balkondan kaç metrelik takım bayrağı sarkıtabileceğine

Kadın annesine yakınlığa, erkek annesine uzaklığa

Kadın taşınma kolaylığına, erkek ulaşım kolaylığına

Kadın okula olan mesafeye, erkek işine olan mesafeye bakar.

Kadın ve erkeğin; hayat, yatak ve ev konusundaki görüş farklılığı işte bu kadar net. Sanırım karım da ben de bu konuda çok inatçıyız. Ev arıyoruz ve nedense (!) bulamıyoruz. Kavga etmekten de, ev gezmekten de bıktım.

Alıntı :)

-
-
-
-
-
-

BEN KARADENİZLİYİM

Karadenizliyim! Lazca konuşma merakım hiç olmadı.

Ana dilde lazca isteğim olmadığı gibi.

Karadeniz diye adlandırılan topraklarda hep gurbeti yaşadım.

Bazen inşaatçı oldum, bazen hamal. Bazen yurt dışına göç eden emekçi. Bazen milletvekili,
bazen mühendis.

Patika yollarla doludur yaşadığım yer. Keçi yolu diye tabir edilen yolları hiç keleş ile dolaşmadım. Pusu atmadım askere, polise.

Senin gibi açlığı iyi bilirim. Beraber yüklendik memleketin en ağır yükünü.

Emekçileri oynadık nesiller boyu. Sen susuzluktan yakınırken ben sellerin sürüklediği molozlar arasında kaybettiklerimin cesetlerini aradım.

Senin adın sınır kaçakçılığıyla anılırken, ben yasa dışı silah kaçakçısı olarak tanındım.

Silah ürettim evimin ahırında, namlu taktım oyuncak silahlara.

Sen Irak, Suriye topraklarında gezinirken bende Gürcistan topraklarına uzanmışım ara sıra. Bazıları bizi çok özdeş kabul eder.

Lazlar Kürt'ün deniz görmüşüdür der bilirsin.

Benziyor muyuz gerçekten? Hemde çok, hemde hiç!

Benziyoruz; sen karnı burnunda anne adaylarını kızak ile hastanelere taşırken ben sırtımda taşıyorum. Benzemez miyiz?

Memleketin en ağır işlerini beraber sırtlandık.

Sen beton dökerken ben duvarcılık yapıyordum. Sen duvar örerken ben demir döşüyordum.benzemez miyiz?

Senin çocukların ile benim çocuklarımın kaderi de aynı, aynı hastalıklardan kırılırlar, aynı hastalıklardan Sakat kalırlar, aynı eğitimsizlikten mağdur) olurlar.

Benzemez miyiz hiç.

Sana ulaşma konusunda devletin nasıl geç kaldığını iddia ediyorsan benim de farkım yok bilesin.

Devleti hep jandarma diye bilir yörem insanı. Sizdeki gibi.

Benzemez miyiz? Aynı gelenek yüzünden silahına sarılıp binleri öldürdük namus anlayışı gereği.

Silaha merakımız, silahı hayatın parçası görme anlayışımız hep aynı.

Benzemezmiyiz. Çok benziyoruz çok. HİÇ BENZEMİYORUZ ASLINDA HEMDE HİÇ!

Ana dil hiç sorun olmadı benim için, bahane de olmadı.

Kültürel haklar gerekçesi ile hiç cana kıymadım ben.

Hiç pusu atıp mayın döşemedim körpe delikanlılara, yiğitlere. vatan için

görev yapanlara. Hiç işyeri yakmadım. Hiç kepenk kapatmadım insanların yüzüne.

Hiç yollara düşüp caniliği, canileri savunmadım.

Hiç Mehmetçik ile puştu bir tutmadım, yakıştıramadım vicdanıma.

Hiç benzemiyoruz hiç! .Çanakkale'de bende öldüm.

Yetmedi Pontus çeteleri ile mücadelede öldüm. Ruslara karşı öldüm.

Yetmedi Kore de öldüm, Kıbrısta öldüm.

Bunu iğrenç ayrılıkçılık anlayışına kılıf uydurmak için malzeme konusu yapmadım.

Zafere ulaşmak için her yol mübah demedim, diyemedim.

Çocuklarımı sokaklarda taş atsınlar, barikat kursunlar diye yollamadım.

Bayrakları çiğnesinler, Milli Marşı söylemesinler diye öğütlemedim.

Lazlığımı Türklüğümün önünde görmedim hiç bir zaman.

Ben dağa çıkmadım. Memleket memleket dolaşıp vahvahlarımı anlatmadım.

Bir oğlumu dağa bir oğlumu üniversiteye birini askere yollamadım.

Devlete vergiden kaçıp eşkiyaya haraç vermedim. Ekmeğine yağ sürmedim.

Gece dağda gündüz kurumda olmadım. hastaneleri basmadım, okulları yakmadım,
şantiyeleri havaya uçurmadım.

''ÇÜNKÜ BEN YEDİĞİM EKMEĞE HİÇ İHANET ETMEDİM... BİZİM İÇİN TEK BAYRAK, TEK DİL, TEK VATAN. BİZ KARADENİZ ÇOCUĞUYUZ...

-
-
-
-
-
-
-
-
yurdum şöförlerinin ortak özellikleri :)

ARACINA BESMELEYLE BİNER KÜFÜRLE İNER.
ESKİDE OLSA KENDİ ARACINI BEĞENİR.
KAZA YAPINCA HEP KARŞI TARAF SUÇLUDUR.
ARACINI SÜSLEYEREK YENİ BİR EKOL YARATTIĞINI ZANNEDER.
KENDİ HATA YAPARSA O KADAR OLACAK DER, BAŞKASI HATA YAPINCA GÜRLER VE KÜFREDER.
ARACININ ARKASINA REFLEKTÖR YERİNE YAZILAR YAZAR(RAHMETLİDE SOLLARDI.TEK RAKİBİM THY) GİBİ.
HIZI SEVER CEZA YAZILINCA İTİRAZ EDER.
EMNİYET KEMERİNİ EMNİYETİ(TRAFİK) GÖRÜNCE TAKAR.
ARACINI YILLIK MUAYENEYE SOKARKEN İLKYARDIM SETİNİ YANGIN SÖNDÜRME TÜPÜNÜ VS. ÖDÜNÇ ALIR.
LASTİKLERİ ESKİDİĞİ ZAMAN ÖNLE ARKA LASTİKLERİN YERİNİ DEĞİŞTİRİR.
ARACINA YAKITIN İYİSİNİ KULLANIR FAKAT ARACIN PERİYODİK BAKIMINI YAPTIRMAZ.
ARACI ARIZALANMADAN SERVİSE GİTMEZ.
ARACINDAKİ ÇİZİK VE GÖÇÜKLERİ ORJİNALLİĞİ KAYBOLUR DİYE YAPTIRMAZ.
ARACINDAN GELEN SESİ HAREKET HALİNDEYKEN KAPIYI AÇARAK BULMAYA ÇALIŞIR.
ÇOÇUKLAR İSTİYOR DİYE ÖN KOLTUKTA SEYAHAT ETMESİNE İZİN VERİR VE GRUR DUYAR.
AMBULANSA YOL VERMEZ ONUNLA YARIŞIR.
KIRMIZI IŞIKTA ÖNDEKİ ARACA ÇABUK HAREKET ETSİN DİYE KORNA ÇALAR.
SELLEKTÖR YAKINCA GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜM VAR ZANNEDER.
ŞEHİR İÇİNDE UZUN HÜZMELİ FARLARI YAKAR, İKAZ EDENEDE KÜFÜR EDER.
FARLARI RENKLİ VE FLAŞÖRLÜ YLE DEĞİŞTİRİR.
CAMLARA FİLİM ÇEKEREK ARACIN İÇİNİ KARANLIKLAŞTIRIR.
İŞİNİN HEP KISA SÜRECEĞİNİ ZANNEDER VE GELİŞİGÜZEL PARKEDER.
DÖRTLÜLERİ YAKINCA ARACININ GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ VE PARKETME SERBESTLİĞİ OLDUĞUNU ZANNEDER.

-
-
-
-
BİR ŞAHESER VE HİKAYESİ..BİLİYORMUYDUNUZ?

Şemsi Paşa Camii ~(Kuşkonmaz Camii)

İstanbul Üsküdar'da yer alan bu camiiye kuşlar konmuyor.

Acaba niye? Gerçek ismi Şemsi Paşa Camii. Diğer adıyla 'Kuşkonmaz' Camii...

Onu diğer tarihi eserlerinden ayıran ise 'çılgın' bir projesinin olması. Söylenenlere göre, camiye 'Kuşkonmaz' denmesinin sebebi var.

Fazlasıyla titiz bir kişi olan Şemsi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ile rekabet halindedir. Zaman zaman şakayla karışık atışırlar.

2. Selim ve 3. Murat döneminde sadrazamlık yapan Sokullu Mehmet Paşa'nın Azapkapı semtinde yaptırmış olduğu bir cami vardır.

O cami ile ilgili sohbet anında Şemsi Paşa, Sokullu'ya ithafen der ki, 'Efendim bir cami yaptırmışsınız. Ama kuşlar caminizi kirletmiş pisletmişler.'

Sokullu da, 'Efendim, Allah'ın yarattığı mahlukattır.
Olur böyle şeyler der.'O gün sohbet meclisinde konu kapanır.

O an kapanır ancak, gün gelir Şemsi Paşa cami yaptırmak ister. Hatırına ise o sözleri gelir.

Şemsi Paşa, 'Eyvah' der. 'Ne yapacağız? ' Çözüm her zamanki gibi Mimar Sinan'dadır.

Mimar Sinan'a gider der ki, 'Efendim böyle bir cümle ifade ettik. Üzerinde kuşların uçmayacağı bir semt var mıdır? '

Mimar Sinan da 'Efendim var öyle bir semt' der. Koca Sinan konuşturur ilmini.
Kısa bir araştırmadan sonra kuzey-güney rüzgârlarının kesiştiği noktayı bulur. Dalgaların kıyıya çarpmasıyla meydana gelen titreşimleri inceler ve camiyi yapmaya karar verir.
'Üsküdar'ın kıyısında kuzey ve güneyden rüzgarların kesiştiği bir noktada dalgalarında hemen kıyıyı dövdüğü bir noktada çıkan sesten kuşların rahatsız olacağı bir köşe var. İşte oraya caminizi inşa edebiliriz' der.

Boğaz'ın kenarında kimi zaman serin, kimi zaman ılık ama hep rüzgar alan, kimi zaman kızgın dalgaların duvarlarını dövdüğü camii işte böyle ortaya çıkar.

Kuşkonmaz Camii hala ayakta ve Üsküdar'ın simgelerinden biri..Sizinde birgün yolunuz düşerse 'Kuşkonmaz Camii ne' uğrayıp bir namaz kılmanızı tavsiye ederiz. 1580 yılında ibadete açılan bu cami yaklaşık 430 yıldır. İbadet hizmeti vermekte olup 430 yıldır. bahçesine kuş konmamıştır.

Efendim, bilmeyenler ve merak edenler için bilgiler bu şekilde. Bizlere de tekrar görmek nasip olur inşaallah.
-
-
-
-
-
-

AZERBEYCANDA' DA ŞİFA BULMANIN YOLLARI.

EĞER BAŞIZ AĞRİSE
Bir avuç üzüm sirkesini geniş nefes alarah, var guvvetizle genzize
çekeceksiz. Eğer başız yarım ağrise; iki tene it gavunu havanda ezip
lapa yaparah ağrıyan tarafıza yapıştıracahsız.

EĞER GULAĞIZ AĞRİSE
Bi çay gaşuğu rakıyı, gulağızın tortiğine tökeceksiz.

EĞER GÖZÜZ AĞRİSE
Bi haftaluğ doğum yapmış garının, sıcağı sıcağına ağrıyan gözüze üç
damla südünü sağdırup gözüzü açıp yumun ki südü içeri gide.

EĞER BURNUZ AĞRİSE (TATAR HAMI OLMUŞSAZ)
Meşe közüne bi top gahve şekerini atıp dumanını geniş,
geniş burnuzdan nefes alacah şekilde içinize çekin.

EĞER SAÇIZ TÖKİLİSE, YAHUT GAFAZ DAZLAĞSA
Bi avuç eşek fışgısı, iki yumurta sarısı, yüz gram gara saggız, elli gram çirişi garuşturup
gafasaza saracahsız. Heç çıhartmadan bibuçuh ay gafazda galacah. Sona
sökeceksiz, ondan sonra yeni saçlar çıhar.

EĞER DİŞİZ AĞRİSE
Çorap cağını ataşda eyice gızdırıp ağrıyan dişizi dağlayacahsız. O
dişiz bidaha heç ağrımaz.

EĞER GÖGSÜZ AĞRİSE
Haşıllı bi havluyu, gızgın su buharında eyice gızdurup, üstüne toz
garabiber töküp sıcağı sıcağına göksüze sarın. Dilizin altınada
garanfil gonciği alıp emerekten yatın. Bismillah artuğ gendizi
üşütmiyene gadar bidaha da gösgüz ağrımaz.

EĞER SIRTIZ AĞRİSE
Zobayı eyi yahın, odayı eyice gızdurun, belden yuharı soyunup sırtızı
sobaya verin. Ağrızın böyüklüğüne göre iki yada üç tene kupa, bi lohma
gazete kağıdı anaza yada bacıza yahutta köroğluna, gazete kağıtlarını
kupaların içine atıp yahar yahmaz alavlu alavlu ağrıyan yerize kupayı
basdurun. Düşene gadar kupa orada galsın. Düşdükten sona yerine
tendirdiyot sürüp üşütmemek için yün guşahdan eyicene sarın.

EĞER GARNIZ AĞRİSE
Bi kesme şekere, zencefil ezip bu şekeri zencefil tozuna beleyip
emmeden yudun. Heç bişeyiz galmaz geçer.

EĞER VIRİGE DÜŞMÜŞSEZ
Bi havanın içinde limon duzunu, çig gahveden beraber dögüp sabahleyin
aç garnına bi gahve gaşuğu ağzıza atın. Eğer yudamisez bu garışımı heb
yapıp geçi gılliği böyüklüğünde susuz olarah yudun. Eğere içiz daş
kesmezse bu kerede bu ıngıbazlığa geçürmek içün başga bi ilaç söliyem yapın

EĞER INGIBAZSAZ (GABIZ OLMUŞSAZ)
Guyruh yağından kıkırdağ yapıp
ekmeksüz olarak bol bol yeyeceksiz.

EĞER BELİZ AĞRİSE
İki tutam çejli yünü yıhamadan, bi gaşuh gara biberi yünün üstüne
sepip gine yün guşahnan belize sarın.

EĞER BÖBREGİZDE GUM VARSA SANCILANİSEZ
Gölgede gurumuş mısır püskülünü çay gaynatır gibi gaynadıp, dölbentte
süzüp iki gece ayazda bekledip, sabahdan ahşama gadar su içmemek
şartıynan hergün bir çay bardağı içeceksiz. Ne gadar daş ve gum varsa
söker atar.

EĞER BASURUZ VARSA
İkiyüz elli gram gavrulmamış çedene, gine o gadar böğürtlen kökünün
yumrusunu beraber bi çaydanlıhda gaynadın sona suyunu dölbentle
süzdükten sona her sabah aç garnına birer bardah için. Ne ağru galur
nede meme.

EĞER NASIRIZ VARSA
Bi üsgük tosbağa tüpürüğü, nasırızın üsdüne töküp elize bi cımbız alıp
bekleyin, nasıl gaşınmaya başlayınca cımbızla zıpbiginden çekip
löpbidek alın.
TOSBAĞA NASIL TÜPÜRÜR
Bi tene elöpeni tutup tosbağanın garşısına getirin elizde bi fincan
tosbağanın ağzına tutun elöpeni görünce tosbağa gafasını çıharıp ağzı
şoriklenmeye başlar. Sizde o vakit fincanızı doldurun. Sona nasırıza
dökün.

EĞER BARMAĞIZA DOLAMA ÇIHMIŞSA
Bi bağ soğanı gızgın külde eyice haşlayıp, zıllıgini çıharıp,
zılliginin yerine dolamalı barmağızı sohup barmağız zongluyana gadar
iki üç gün elece soğanın içinde bekletin. Sonra sökün. Dolamayı ne
goymuşsuz ne bulasız.

EĞER COCOZU TUTAMİSEZ
Gara sakgız, çiriş, çavdar kepeğini garışdırıp ataşda gızdırın. Eriyen
bu maddeyi haşıllı Amerikan bezine bastuğ serer gibi serip poçigizin
üstüne bağlayın. Bi daha cocozu gaçırmazsız. Bu ilaca aynı zamanda
poçik yahısıda denir.

EĞER İHTİYARSAZ; ŞEREET DÖŞEĞİNDE MAHÇUPSAZ
Saf zeytinyağının içine guvvet eksüklüğüze göre on veyahut daha fazla
guru inciri atın. Bi hafta gavanozun içinde zeytinyağı galmayana gadar
incirler beklesin. Sona her sabah aç garnına bi inciri çeynemeden
yudun. Eğerki mıh gibi olmazsaz boşunada uğraşman sizi teneşür pekler.


*
*
*
*
*
*

Doğmamış bebekten güldüren mektup :)

Müstakbel anne ve baba, Beni dünyaya getirmekten siz her ne kadar mutlu gözükseniz de benim fikrimi almamış olmanız bana yaptığınız ilk terbiyesizlik. Gelmeme az bir süre kaldı. Sürekli benim için bir şeyler alıyorsunuz. Oysa ki ben kendi kıyafetlerimi kendim seçmek isterdim. Etti ikinci bir terbiyesizlik.
Fotoğraf makinesine benzeyen birseylerle beni izlediniz beni kız olarak bekliyorsunuz. Doğduğumda erkek olduğumu gördüğünüzde ne yapacaksınız merak ediyorum.
Sevgili babacım, paraya kıyamayıp odamı kendin iğrenç bir şekilde boyadın. Yoruldun biliyorum ama şimdi o pembe boyayı kapatıp nasıl mavi yapacaksın onu da çok merak ediyorum. Annemin ismi koyacam diye annemle boşuna kavga ettiniz. Nasıl olsa ikinizde babalarınızın ismi olarak eski hiçte modern bir isim olmayan isimden birini koyarsınız bende ömür boyu sizden nefret ederim.
Annecim sana gelince, sanki benim sana bir zararım varmış gibi yalandan binbir türlü naz yaptın çıkınca bunları birbir anlatacam babama. Ama anlaşabiliriz tabi herseyin bir karşılığı var.
Daha durun bu başlangıç. Neler yapacam size...

Not: Bebek arabasının kliması olsun bari... :)
*
*
*
*
*
*
internette babaanne anıları?.. :)))

] ]Babaannem nişanlısından hamile kaldığını anlayana kadar
karnındaki bebek dört aylık olmuş. Kilo almasına rağmen böyle bir şey hiç
aklına gelmemiş çünkü 'evlenmeden' hamile kalınmaz sanıyormuş.
]
]____________________________________________________________________
Babaannem tam bir laz kadınıdır. Her zaman elleri ve ayakları
] ]kınalıdır.
] ]'Bir kadın öldüğü zaman ellerinde nişan yoksa (tırnaklardaki
kınayı kastediyor) zebaniler ellerini rendeleyecek' der.
] ]Babaanne vallahi Stephen King halt etmiş yani yanında.
]
]____________________________________________________________________
Babaannem namazında niyazında bir kadındır. Ziyaretine gittiğimizde ev
kalabalık da olsa hep televizyonlu odada namaz kılar. Alışmış olsa gerek,
sesten falan hiç rahatsız olmaz. Bir gün o namaza durmuşken biz
televizyon izliyorduk. Kanalları gezerken birden babaannemin ahenkli sesi
dua ile karışık bir şekilde bizi dumurlara yelken açtırdı: 'Velem
yuleeedd?.Kanalı değiştirmeeee? Velem yekunlehu? Ajans
başlayacaaak?Kufuven ahad! '
]
]____________________________________________________________________
Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaannem var. Ne kadar modern olsa da
gelişmiş teknolojiye ayak uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel örnek
evimi aradığında telesekretere bıraktığı not:
] ]'Babaannesi aradı dersiniz.'
]
]____________________________________________________________________
Brezilya-Almanya final maçını izliyorduk. Brezilya'nın önemli bir atağını
yavaş çekim gösteriyorlardı. Babaannemin söylediklerini aynen yazıyorum:
] ]'Bu oğlanlar da amma yavaş oynuyorlar. Bizim yavrularımız aslan
gibiydi.
] ]Yine de elendiler.' Canım babaannem seni çok seviyorum ama
teknoloji işte, çocuklar ne yapsın.
]
]____________________________________________________________________
Ilkokuldayken Commodore 64 bilgisayarımla sık sık 'Ghost'n Goblins'
oyununu oynardım. Bu oyunda amaç, mezarlıkta dolaşırken dirilen ölüleri
yeniden öldürmekti. Babaannem de ben oynarken izler, arkamda sürekli
Fatiha suresini okurdu. 'Babaanne onlar gavur, anlamazlar' deyince de
sinirlenip terlikle kovalardı. Tonton babaannemi çok özlüyorum.
]
]____________________________________________________________________
Babaannem 58 milyon vererek aldığım gözaltı kremimi ellerine sürüp
bitirmiş
]
]____________________________________________________________________
Izmir'deyken televizyonda Ajda Pekkan'ı seyreden, birkaç gün sonra
Ankara'ya döndüğünde televizyonda yine Ajda Pekkan'a rastlayan
babaannemin yorumu:
] ]Buraya da mı geldi bu zilli? ! Nereye gitsem peşimde!
]
]____________________________________________________________________
Bir spor programında Rıdvan Dilmen şu talihsiz cümleyi kurdu: 'Ben
Washington'a inanan bir insanim.' 85 yaşındaki babaannemim tepkisi ani ve
keskin oldu: 'Allahsız herif! Geber e mi! '

*
*
*
*
*
*
Çocukken futbol kurallari :)

1. Iyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.

2. Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.

3. Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.

4. Hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi.

5. Uç korner bir penaltıydı.

6. Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.

7. `Frikiklerde açıl biraz` denince `Burası Ali Sami Yen mi` şeklinde cevap verilirdi.

8. Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.

9. Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe `Açılsana 3 kere sektirdim` derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.

10. Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `? şe işe! ` diye bağırırdı.

11. Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.

12. Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.

13. Tanju, Rıdvan, Metin, Ali, Feyyaz, Hagi, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.

14. Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.

15. Klişe laflar vardı: `At bakayim abinin kıllı göğsüne! `

16. Elin avantajı olmazdı.

17. Bel üstü gol sayılmazdı.

18. Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.

19. Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.

20. Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak Algida Max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu.

21. Pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı.

22. Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi? Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım 'sen tuvalete de mi böyle gidiyon? ' diyerek ortalığı kızıştırırdı.

23. Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

24. Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip 'adamın gol diyo' diyerek golü alırlardı. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.

25. Varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: 'hakeme gözlük, eline de sözlük' tü.

26. Oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.

27. Penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. Ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: 'Merak etme olm, teknik vuracam.'

28. Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. Kalecilik sırası 'Sonum bir Allah' diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı.

29. Dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda) . Bu durumlarda ilk sektirmek isteyen 'Birim bir Allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap' derdi.

30. Kaleci oyuncu kavramı vardı. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı.

31. Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: 'Adamın devam ediyor.' derdi.

32. Milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır. Önce maçlar yapılır? Centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu.

33. Atan alır spor vardı. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.

34. Mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi. Aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi.

35. Skor ne olursa olsun akşam saati yaklaştığında 'Golü atan kazanır.' kuralı işlerdi.

36. Maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.

37. El kasti değilse (bunu da o zamanlar nasıl ayırıyorsak hiç anlamış değilim) o top direkt kaleye kullanılmaz, 'kasti değilki oğlum, gol olmaz.' denirdi?

38. Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı.

39. Kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat gene de gol sayılmazdı. Karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi.

40. Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.

*
*
*
*
*

HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI?

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem
gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu
kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması
karmaşıktı, anlatmaya başladım:

Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı
'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak.
Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan
işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da
ondan karşılığını alırsın.

Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...

Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı,
birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o? '
demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda
kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip
olanları gösterecek hayat ona.

Her şeyin bir sonu olduğunu öğret.
Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini,
kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu.

Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi
tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
Kitaplardan keyif almasını.
Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret
ona.

Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç
al ona bilgisayarı.Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver,
sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların
bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi
içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak
kokusundan keyif almasını sağla.

Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece
sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine
sarılırlar,bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret
ona.Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok
daha keyifli olduğunu öğret.Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu
öğret.Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin
vermemesi gerektiğini öğret,başkalarını da kendi doğruları üzerinden
yargılamamayı....

Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi
eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.
Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona...

Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata
satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini
öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken
dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.

Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...
'İstemiyorum','hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi.

Sevdiğinde ise'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon
ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi...
El yazısı ile notlar yazmayı...
Lafı dolandırmamayı....
Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona.

Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını.

İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile
kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini
sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini.
..Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini...
Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için
yemek hazırlamayacağını...Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli
olduğunu öğret ona...
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Yolda kaybolan ?Erkek? halleri :)))))

* Arabaya biner, yol haritasını arka koltuğa fırlatır...
* Ben biliyorum, doğru yol buuu? diye bağıra-çağıra yanlış yola girer...
* Ormanın içine dalar, hALA doğru yolda olduğunu iddia eder...
* Bu yolun sonu doğru yola çıkacak diye 5 mil daha gider...
* Camı açar sağdan-soldan geçen adamları görür ama bir şey sormaz... Çünkü camı sadece hava almak için açmıştır...
* Bu arada ormanın sonu doğru yola çıkacak ya, biran önce orman yolu bitsin diye gaza bastıkça basar...
* Yol kenarındaki büfede durur, koca bir sosisli sandviç alır, adama elindeki haritayı uzatır ve nereden gitmesi gerektiğini haritada göstermesini ister...
* Arabaya geri döner, Al işte... Haritaya ne gerek var, şuradan sapacakmışız diye büsbütün kelalaka bir yola girer....
* Bir saat de o yolda gittikten sonra, artık hava kararmaya başlamıştır ve ıssız yollara girilmiştir...
* Bu arada bir geyik ezmekten kılpayı kurtulur... Geyiğe küfür eder...
* Yanlış tarif etti diye büfeciye söylenir...
*Bu arada da Zaten o evde kalmış kızkardeşine sırf sen istediğin için gidiyoruz diye bir itirafta bulunur..

* Yolda birilerine daha rastlanır... Tekrar arabadan inip yol sorulur...
* Arabaya geri dönüp İlerden dönecekmişiz, ordan da sağa dönecekmişiz diye söylenir...
* İlerden dönünce sağa dönüş olmadığını görür...

* Ve büyük itiraf gelir; Galiba kaybolduk?...

-
-
-

-
-
-
-

UYUKLAMA ...‏

10-20 saniye: Hani kisa mesafeli yolculuklarda basimizi soyle sevdigimizin omzuna yaslayip, gozumuzu kapatiriz ya, iste o uykunun romantizm disinda bir faydasi var mi bilinmiyor:)

2-5 dakika: Hani simdi ogle yemeginden geldiniz ve uzerinize bi agirlik coktu ya, soyle basinizi masaya koyup bir kac dakika uyuklayin; zira bu, o uzerinizdeki uyku agirligini ativeriyormus!

5-20 dakika: Veriminiz dustuyse ihtiyaciniz olan bir on dakikalik kestirme, sonrasi cin gibi gozlero_O

20 dakika: Sadece uzerinizdeki agirligi atmak, cin gibi olmak yetmezse, soyle kafanizi gereksiz bilgilerden arindirmak, gerekli hafizayi cagirmak isterseniz, alin yastiginizi kivriliverin bi 20 dakika.

50-90 dakika: Bu bize gore degil! Bildigin tembel uykusu.. Saka bi yana kemik, kas gelisimi icin gerekliymis benden soylemesi:))

Gercekler:

- 1 saat uyu 10 saat uyuma, cin gibi ol!

- Pilotlarin 25 degil, 27 degil, tam 26 dakika uykusu onlara yetip de artiyormus bile!

- 14 Mart Ulusal Kestirme Gunu! Patronunuzdan israrla isteyin!

- Butun memeliler gun icinde kisa sureli uyurmus; en iyi yapani da pisilermis:)
Insan vucudunun bu sureleri ise geceleri 2-4 arasi, gunduzleri ise 1-3 arasi. Yani su an sizin uyuklama icin hakli bir sebebiniz var!

- Basketbolcu, futbolcu, hokeyci olup uyumak vardi bu hayatta!

- Uyuyarak 1000? kazanan Ispanyollar var, biz oyle ayakta uyuyalim!

- Haydi her eve bir hamak! Uykusuz gece (hatta gunduz) kalmasin diye;)

- Yunanlilarin bi bildigi var: haftada iki-uc kez uyu, kalp hastaligi riskin %37'ye kadar dussun!

-
-
-
-
-
-
-
-
-

Yaşlandığınızı gösteren 50 belirti
İngiltere?de 50 yaşın üzerindeki kişilere sigorta hizmeti sunan bir şirketin 2 bin kişi üzerinde yaptırdığı araştırma bir kişinin artık yaşlanmaya başladığını gösteren 50 belirtiyi ortaya çıkarttı.

Araştırmaya katılanların 10?da 8?i "Herkes hissettiği yaştadır" dediyse de, uzmanlar verilen cevaplardan yaşlanmaya başlayanların gösterdiği birçok ortak özelliği belirledi. İşte o 50 özellik:

Sürekli bir yerlerinizin tutulması

Eğilirken inlemek

"Ben gençken bu işler böyle değildi" demek

Benim zamanımda diyerek bir cümleye başlamak

Saç dökülmesi

İlk ondaki hiç bir şarkıyı bilmemek

Kulaklarınızın, burnunuzun kıllanmaya başlaması

Gürültülü barlara tahammül edememek

Ağrıyan eklemlerden bahsetmek

İnsanların adını unutmak

Polisin, doktorların, öğretmenlerin "çocuk gibi göründüğünü" iddia etmek

TV karşısında uyuyakalmak

Öğle uykusuna ihtiyaç duymak

Gençlerin ne konuştuğunu anlamamak

Teknolojik aletleri kullanmakta zorlanmak

Tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonları bir türlü çözememek

Daha fazla şikayet etmek

Gözlüklerinizi boynunuza asmak

Yeni müzik gruplarının adını bilmemek

Belime dokunur diye birşey kaldırmaya yanaşmamak

Televizyon programlarının kalitesizliğinden şikayet etmek

Sürekli birşeyler kaybetmek

Gençlere yönelik kanallardan daha ciddi kanallara yönelmek

Çok yavaş araba kullanmak

Gece dışarı çıkmak yerine evde kalıp bir masa oyunu oynamayı tercih etmek

Antikaya ilgi duymak

İş arkadaşlarınızın sizin eskiden sevdiğiniz şekerlemeleri hayatlarında görmemiş olduklarını fark etmek

Birinin evine misafirliğe giderken terlik götürmek

Kültürel radyo programları dinlemek

Bir kadeh şaraptan sonra uyuyakalmak

Asla bir mont almadan dışarı çıkmamak

Biri çorap hediye edince mutlu olmak

Hızlı kilo verememek

Bazen bir bardak çay içme ihtiyacını hissetmek

Dışarda geçirilecek bir günde yanınıza bir termosta çay ya da kahve almak

Bir kulübe üye olmak

Bahçe ile uğraşmaya merak sarmak

Yaşlanma karşıtı ürünlere para harcamaya başlamak

Gezmek yerine mobilyaya para harcamak

Hava durumuna uygun giyinmeye aşırı önem vermek

Sürekli evdeki eşyaları yanlış yerlere koymak

Kuş beslemek

Bulmaca çözmekten zevk almak

Sürekli sağ şeritte kalmak

Çocukların kabul edilmediği taril turlarını tercih etmek

Kulakların büyümesi

Tarihi eserlerin korunmasına önem vermek

Likör içmek

Kibar olmasa da herkese aklına geleni söyleyebilmeyi bir hak olarak görmek

ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı

~~ Pratik Bilgiler ~~

1) Gözlüğünüzün vidası çok çabuk çıkıyorsa vidayı takmadan önce, vidanın gireceği deliğe renksiz oje damlatın. Vidayı öyle takın.
2) Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyor ise onları bir kaç dakika buhara tutun.
3) Makasınızı bilemek istiyorsanız, zımpara kâğıdı kesin.
4) Halıdaki sigara yanıklarından,­ yanık­ y­er­ler üzerinde zımpara kâğıdı ile dairesel hareketler yaparak kurtulabilirsiniz.
5) Mobilyaların yerlerini değiştirdiğinizde halıların üzerinde iz bırakır. Bu izleri yok etmek için izlerin üzerine bir parça buz koyun ve erimesini bekleyin. Daha sonra üzerinde elektrik süpürgesini gezdirin. İzden eser kalmadığını göreceksiniz.
6) Fermuarlı giyeceklerinizi çamaşır makinesine koymadan önce kapalı olup olmadığını kontrol edin. Açıksa zedelenebilirler.
7) Üst üste koyduğunuz bardaklar yapışıp çıkmıyorsa bir leğenin içerisine koyun. Üstteki bardağın içerisine buz koyup leğenin içerisine yavaş yavaş sıcak su koyun. Bardakların kolayca çıktığını göreceksiniz.
Satın aldığınız plastik ve cam eşyaların üzerine yapıştırılan etiketlerden kurtulmak için etiketin üzerine yemeklik margarin sürün ve 15 dakika bekletin. Bir bez ile ovalayıp yıkayın. Üzerinde hiç bir leke ve çizilme oluşmayacaktır.
9) Ütü yapmayı kolaylaştırmak ve süreyi azaltmak için ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun. Sıcağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır.
10) Bez pabuçların temizlenmesi sorun oluyor ise pabuçları bir yastık kılıfının içerisine koyun. Kılıfın ağzını kapayın ve çamaşır makinasında yıkayın. Yeni gibi olacaklardır.
11) Buz kalıplarınızı su ile doldurmadan önce bölmelere portakal, limon ve dilediğiniz meyve parçacıkları yerleştirirseniz dekoratif buzlar elde etmiş olursunuz.
12) Eğer ayaklarınız çok ısınıp şişiyorsa onları saatlerce sıcak suda bekletmeyin, aksine kolonya ile ovalayın. Bilekleriniz ve ayaklarınız şişmeyecektir.
13) Eğer ayaklarınız çok hassas ise, sıcak havalarda şikâyetleriniz artıyorsa, her sabah bir kaç damla zeytinyağı ile ovalayın.
14) Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için ilk yıkamada bir gece soğuk suyun içerisinde bekletin, sonra yıkayın, çekmeyeceklerdir.
15) Dirsek ve topuklarınızın sertleşmesini istemiyorsanız, bir dilim limon ile ovun. Böylece yumuşacık olacaklardır.
16) Yeni bir tava satın aldığınızda ilk önce içinde bir miktar sirke kaynatın. Bu işlem ilerde kızartmalarınızın tavaya yapışmasını önleyecektir.
17) Cevizle dost olun. İçindeki yağ beyin hücreleri için çok yararlıdır. Kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarına da uzmanlar tarafından tavsiye edilir.
18) Duvarınıza çivi çakacağınız zaman işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın. Çiviyi öyle çakın. Böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.
19) Kızartma yağını bir kaç kez kullanabilirsiniz. Kullanılır durumda olup olmadığını anlamak için kızgın yağın içerisine bir dilim ekmek atın. Ekmekte kara lekeler oluşmuyorsa kullanabilirsiniz.
20) Cevizlerin kabuklarını kolayca açabilmek için onları bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin. Böylece içleri de dağılmayacaktır.

KAVUN KOKUSU
Buzdolabındaki kavun kokusu son derece rahatsız edicidir.
Bunu gidermek için, dolaba sirke ile ıslatılmış bir peçete koymanız yeterli olur.

SOĞAN KOKUSU
Pek çok kişi pişmekte olan soğanın kokusundan hayli rahatsız olur.
Bunu önlemenin çok kolay bir yolu var: içine bir-iki karanfil atmak.

TUZLU YEMEK
Yemeğin tuzunu fazla kaçırdıysanız, tencerenin dibine birkaç dilim çiğ patates koyup pişirin. Yemeğin tuzu çekilecektir.

BALIK KOKUSU
Bıçağınızdaki balık kokusunu çıkarmak çok zordur.
Fakat kuru bir beze bir parça karabiber ekerek bıçağınızı iyice ovarsanız hemen çıkar.

BALIK YERKEN KOKUSU ELİNİZE SİNMEMESİ İÇİN
Balığı yemeye başlamadan önce elinizi limonla silerseniz. Elinize balık kokusu sinmez.
Yıkayınca balık kokusunun elinizde olmadığını göreceksiniz. Aslında bıçağınıza da bu yöntemi tatbik edebilirsiniz.

BALIK PİŞİRİRKEN
Balıkları kızartmak üzere yıkadıktan sonra kurulamanızda fayda var.
Bu surette balığın una ve yumurtaya daha iyi bulanmasını sağlamış olursunuz.

KİRLİ ELLER
Eliniz katran gibi yapışkan bir madde ile kirlenmiş olabilir.
Önce vazelinle güzelce silin. Ardında da sabunla yıkayın. Katrandan iz kalmaz.

ÇAMUR LEKESİ
Çamur henüz kurumamış ise, ipekli ve yünlü kumaşlarda iyice kurumaya bırakılmalıdır.
Sonra çamur sert bir fırça ile fırçalanır ve sirke sürülür.

YAPIŞAN BARDAKLAR
Üst üste koyduğunuz bardaklar yapışıp çıkmıyorsa bir leğenin içerisine koyun.
Üstteki bardağın içerisine buz koyup leğenin içerisine yavaş yavaş sıcak su koyun. Bardakların kolayca çıktığını göreceksiniz.

SÜTÜN TAŞMAMASI İÇİN
Sütü kaynatacağınız tencerenin ağız kısmına sıvı yağ sürerseniz sütün taşmasını önlemiş olursunuz.

ÜTÜ YAPARKEN
Ütü yapmayı kolaylaştırmak ve süreyi azaltmak için, ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun.
Sıcağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır.

CAM SİLERKEN
Camlarınızı silerken suyun içine biraz tuz koyarsanız hem daha kolay temizlenir hem de tertemiz, pırıl pırıl olur.

SARIMSAK KOKUSU
Ellerdeki sarımsak kokusunu çıkarmak için avucunuza biraz tuz alıp, hafifçe nemlendirdikten sonra iyice ovalayın.
Sabunla da iyice yıkarsanız sarımsak kokusunun çıkmış olduğunu göreceksiniz.

ARI ve SİVRİSİNEK SOKMALARI İÇİN
Kesme şekeri hafif ıslatın, sokulan kısmın üzerine hafifçe bastırın zehiri alır ve kaşınmayı şişmeyi önler.

TER KOKUSU
Ter kokusuna neden olan bakterilerden kurtulmak için pamuğu şekersiz ve alkol bazlı bir ağız gargarası ile ıslatın ve koltuk altlarına sürün.
Koltuk altlarını jiletle yeni temizlediyseniz, bunu denemek için bir gün bekleyin.

I
I
I
I
I
I
I
I
I
I
INSANI YORGUN DUSUREN 11 ENERJI DUSMANI‏

İnsanı YORGUN düşüren 11 enerji düşmanı

İnsanı yorgun düşüren 11 enerji dusmani Cep telefonu, floresan ışık, küf gibi etkenler enerjimizden çalıyorlar.

...
Bilim adamları, kronik yorgunluk ile tüm bu etkenler arasında şaşılacak bağlantılar olduğunu tespit ettiler. Seninle dergisi bu konuyu yeni sayısında sayfalara taşıdı.

1- Derin uykuda bizi rahatsız edenler
Gürültü stres yaratır ve stres tansiyonu yükseltir. Sonuçta sürekli halsiz ve uykulu oluruz. Bunun için size önerimiz, yatak odanızdan saat gibi ses çıkarabilecek tüm eşyaları kaldırmanız olacaktır.

2- Kahve ve çay: 6 fincandan sonrası zarar!
Kafein uyarıcı etki yapar, yani beyne daha fazla enerji emri verir. Günde 3 fincan kadar çay veya kahve içersek, bu canlandırıcı özellikten iyi şekilde faydalanırız. Fakat miktar ikiye katlanırsa, kafein ve tein, vücudumuzdaki demiri emer. Bu durumda beyin ve kalbe yeterli oranda oksijen gitmez. Sonuçta kendimizi çok yorgun hissederiz.

3- Karbonhidrat uyku hapı etkisi yapar
Tüm karbonhidratlar, aç karnına yenildiği zaman ağırlık yapar. Siz siz olun, aç karnına bu besinleri tüketmemeye özen gösterin.

4- Su eksilirse dikkatiniz de dağılır
Her gün yaklaşık 8 bardak su içmemiz gerekiyor, yoksa hissedilir bir biçimde enerji boşluğuna düşeriz. En iyisi, her saat başı içine biraz limon suyu sıkılmış bir bardak su içmektir.

5- Cep telefonu hipnozdan beter
20 dakikadan uzun telefon görüşmelerinin uyku hipnozu gibi bir etki yaptığı ortaya çıktı. Dolayısıyla, uzun süreli ve sık olarak telefonla konuşmak bizi yorar.

6- Duş alacağımıza yatağa geri dönelim daha iyi
Suyun sıcaklığı vücut sıcaklığının çok üzerindeyse bünyemiz uyku getiren hormonları fazlasıyla salgılamaya başlar. Akşamları iyi uyumak için sıcakla, sabahları enerji depolamak için ılık suyla yıkanın!

7- Bazı besinlere karşı dayanıksız olabilirsiniz
Her şeyi doğru yaptığınız halde zinde değilseniz, "çölyak" hastası olabilirsiniz. Bu bünyenizin tahıl nişastalarını işleyememesi anlamına gelir. Baş ağrısı ve yorgunluktan şikayet eden bu kişilerin buğday, arpa gibi tahıllardan uzak durması gerrekir.

8- Kola bünyeyi aside boğar
Az harekete bir de aşırı kola, çay ve et tüketimi eklenirse, bünyede aşırı asit meydana gelir. Sonuçta da dolaşım bozuklukları, migren, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi rahatsızlıklar yaşanır.

9- Gürültü de yorar
Uzun süreli gürültüye maruz kalan insanların enerjisi tükeniyor. Bağıra çağıra konuşan insanların arasında olmak bile insanı yormaya yetiyor.

10- Floresan ışığı kronik esnemeye neden olur
Floresan ışık, öğrenme ve konsantrasyon yetimizi yüzde 60 oranında düşürür. Gün içinde saatlerce bu ışığa maruz kalan birinin bağışıklık sisteminin zayıfladığı ispatlandı. Bu da kronik yorgunluğa neden olabilir.

11- Küften uzak durmalı
Bulunduğunuz ortam yeterince havalanmıyorsa küf oluşabilir. Bünye, küfe tıpkı mikroplarda olduğu gibi karşılık verir, bununla mücadele eder. Bu da açıklanamayan sürekli yorgunluğa neden olabilir.

BİR ÖNERİ
Zencefil ve karanfilli bir kek vücudunuzdaki mutluluk hormonlarının üretimini artırır, sizi canlandırır. Muskat da "myristicin" adı verilen bir madde içerir ki, bu madde doping ile çok büyük benzerlik taşır.

I
I
I
I
I
I
I
I
I
I

ERKEK YALANLARI

Kadın-erkek ilişkileri yüzyıllardan beri hala tam olarak çözülemedi. Birbirini tamamlayan bu iki yarım elmada ufak tefek eksiklikler yok değil!Bunlardan biri yalan söyleme zaafı...

Bazı erkekler hiç yalan söyleyemez, hemen gözlerinden, hal ve hareketlerinden anlaşılır. Bazıları da kendi kişilik değerlerini artırma amacıyla zararsız yalanlar söylerler. Erkeklerin en çok hangi konularda yalan söylediklerini belirlemek için yapılan araştırmada ilginç sonuçlara varılmış.

İşte erkeklerin en sık söylediği yalanlar:

Statü yalanı
Erkekler olayları biraz şişirmeye meraklı. En büyük arabalar onların, en önemli iş yerlerinde onlar çalışır. Bu gösteriş hevesi kendilerini başkalarıyla kıyaslama düşüncesinden kaynaklanıyor.

Bilgi yalanı
Hiçbir bildikleri olmasa da, erkeklerin yüzde 84'ü bilgi sahibiymiş gibi davranıyor. Kendilerini sorun çözme konusunda yetenekli görüyorlar.

Duygu yalanı
"Bir problemin mi var?" erkeklere sorulduğunda, genelde "Hayır, yok!" derler. Zaaflarını açığa vermeyi sevmediklerinden bunları gizlerler.

Korku yalanı
Erkekler, cesur olmaları gerektiğini sanırlar. Onun için korkularını ve fobilerini (örümcek gibi) saklarlar.

Tembellik yalanı
Yaptıkları her şeyi abartılmış gerekçelerle savunmayı hoşlanırlar. Beyinlerinin arkasında yatan düşünce: Yaptıkları her şeyin bir anlamı olmasını isterler.

Kaytarma yalanı
Uzun süreli tartışmalardan kaçmak için, soruları hemen kısa bir "Evet" ile cevaplandırırlar. Örneğin "Beni halen seviyor musun?" veya "Bu elbise bana yakıştı mı?" suallerini.

Ağzından çıktığıyla aklından geçirdiği

Yalana ilişkin yapılan çeşitli araştırmalarda, erkeklerin söylediği ve aklından geçirdiği arasında dağlar kadar fark olduğu ortaya çıktı. Bunlardan bazı örnekler:

Söylediği: "Ben daha çok evime bağlı bir insan sayılırım"
Düşündüğü: "Kahvehanelerin çoğunda bana ayak basma yasağı konulduğundan beri".

Söylediği: "Neden bu kadar kıskanç olduğunu gerçekten anlamıyorum?"
Düşündüğü: "Sibel, Burcu ve Hülya Allah'tan öyle değiller".

Söylediği: "Çok çalıştığını görmek beni üzüyor".
Düşündüğü: "Sen temizliğini yaparken ben televizyon izleyeyim bari"

Söylediği: "Ne, çocuk yine ishal mi oldu?"
Düşündüğü: "Oysa bira içtikten sonra ne güzel hemen uykuya dalmıştı..."

Söylediği: "Her zaman için arkadaş kalabiliriz"
Düşündüğü: "Beni telefonla aramadığın sürece"

I
I
I
I
I
I
I
I
I
I

BÖBREK TAŞI OLANLAR LÜTFEN DİKKAT****

Arkadaşlar Eşkina balığının kafası içerisindeki kürecikte iki adet elmas şekline benzer şekilde taş ( kemik ) bulunur bu taşlar böbrek taşlarını kesinlikle düşürüyor ..hem de herhangi bir cerrahi müdahale vb. Tedavilere gerek kalmadan...

Maalesef çoğu insan bunu bilmiyor. Geçende arkadaşlarla konuşurken konusu geçince sizlerle paylaşmak istedim.Belki çevrenizde hasta olan varsa faydası olur.

Benim bildiğim uygulama şu şekilde:

Bir çay bardağına geceden 1 tane taş atıyorsun ve üzerine 1 limon sıkıyorsun, sabaha kadar bu taş limon suyunda eriyor....aç karnına bunu içip 1 saat bir şey yemiyorsun. 1 ay içinde böbreklerde hiç bir şey kalmıyor.

Arkadaşımın babaannesi için şöyle uygulamış: bir kavanoza 8 adet taş atıp 8 limon sıkmışlar ve üzerine 100 gr. Toz çemen ( toz çemenin NE olduğunu ben bilmiyorum aktarlarda satılıyormuş) buz dolabına koyup taşlar eriyene kadar arada kavanozu çalkalamışlar....taşlar eridikten sonra günde 1 yudum içilmiş ve doktorların operasyondan başka çare yok dediği taşlar 6. gün dökülmüş. Sadece taşlardan boşalan alanda iltihap oluşma riskine karşı iltihap kurutucu ilaç tedavisi görmüş.

Sizlere yazmadan önce Google DA şöyle bir bakındım benzer yöntemler anlatılıyor ve taşlar harici olarak farklı fiyatlardan satılıyor......ilgilenen arkadaşlar biraz araştırıp daha geniş bilgiye ulaşabilir. Umarım birilerine yardımı dokunur... Esen kalın.

Sevdiklerinizi bilgilendirmek için PAYLAŞINIZ ...

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org