|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
ALİ'NİN DEFTERİ
06.04.2012 |
|
Okunma Sayısı : |
5170 |
|
|
Oy Sayısı : |
4 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
3,01 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
ALİ'NİN DEFTERİ Ali Sabancı
. .
Infomag gergisinde yayınlanan söyleşimi sizlerle paylaşıyorum. . .
ALİ'NİN DEFTERİ ALİ SABANCI
Petrol fiyatları 120 doları geçti. Giderleriniz içinde de yakıt çok önemli bir yer tutuyor. Fiyatların yüksek seyretmesi sizin gibi 'low-cost' havayolu şirketini nasıl etkiliyor?
AS:Hava yolu taşımacılığında en büyük giderlerden birisi uçak yakıtı. Son bir yılda petroldeki fiyat artışı yüzde 31,8 civarında gerçekleşti.
Örneğin, Pegasus'ta yakıt maliyetinin (amortisman dahil) toplam operasyonel maliyet içindeki payı 2011'de yüzde 60 olarak gerçekleşti.
Yakıt, fiyat pazarlığı yapabileceğiniz bir meta değil. Soyadınız Sabancı olsun ya da olmasın kimse indirim yapmıyor yakıtta. Filonuzun büyüklüğü de fiyatı değiştirmiyor. Bir de kurlardaki artış nedeniyle TL de devalüe oldu.
Petrol fiyatlarıyla ilgili beklentileriniz ne?
AS: Bizim için önemli olan istikrar. Yükselip aynı seviyede kalırsa, sorun değil. Önümüzü görebiliriz. Fakat sürekli yükselirse ya da aşırı dalgalanma olursa problem.
Petrol fiyatlarında 100 Doların altını görme ihtimalimiz kısa vadede zayıf. 100-125 Dolar arasında gidip gelecek şekilde dalgalı bir seyir bekliyoruz.
Petrol fiyatlarındaki artışın sizin gibi 'low-cost' havayolu şirketlerinin varlığını tehdit ettiğini düşünüyor musunuz?
AS: Neden etsin ? Bu durum sadece bizi değil tüm havayolu şirketlerini hatta ulaşım yapan tüm şirketleri etkiliyor. Biz de kendi avantajlarımızı kullanıyoruz.
Bu engelleri aşmak için siz neler yapıyorsunuz?
AS:Buna karşı yapılacak en basit ama en tehlikeli yol bilet fiyatlarını artırmak. Fiyat yükseldikçe talep azalıyor.
Çünkü bizim gibi havayolu şirketlerine iki yerden talep geliyor. Alışık olduğu hava yolunu tercih ederken aynı kalitede daha ucuz seyahat edebileceğini gördüğü için tercih ediyor.
Bir de tren ve otobüs gibi farklı ulaşım araçlarını tercih ederken uygun fiyatlarla bilet bulduğu için uçakla gitmeyi seçen kişiler bize yöneliyor. Fiyatı artırırsan bu insanları kaçırırsın.
Kur baskısı ve petrol fiyatlarındaki yükselişi göz önüne alırsak 2012'de bilet fiyatlarında artış beklemeli miyiz?
AS:Yakıt bu seviyede gitmeye devam ederse yükselmesi gerek. Siz fiyat artışı planlıyor musunuz?
AS:Pegasus'un fiyat politikası doluluk oranlarına göre değişiyor. Ortalama fiyatlarımız yükselir ama düşük fiyattan bilet satışlarımız devam eder. Çünkü doluluk oranlarımız yüzde 80 civarında seyrediyor.
Boş koltuklar kampanya düzenlemek için bir silah. Ayrıca çeşitli sigorta mekanizmalarımız var. Birinci sigortamız, operasyonel verimlilik. Burada öndeyiz, çünkü çalışanlar karın yüzde 10'una ortak. İkinci sigortamız ise bilet dışı gelirler.
Bilet dışında gelirleriniz ne boyutta?
AS: Bilet dışı gelirlerimiz çok yüksek. 2011'de 60 milyon Euro ciro yaptık bilet dışı gelirlerden . 2012 hedefimiz ise 87 milyon Euro.
Ali Sabancı
Peki operasyonel verimlilik?
AS:Operasyonel verimlilik açısından rakibimizden neredeyse üçte bir daha iyi durumdayız. Yani birim maliyetleri THY üçe getiriyorsa biz ikiye getiriyoruz. Zaten bir tane rakibimiz var. Tüm maliyet artışına rağmen geçen yıla göre karlılığımız yüzde 22 arttı. Bu performans ancak verimlilik artışı ile mümkün olabiliyor elbette. Biz maliyetlerimizi kontrol altında tutmak için ciddi çaba sarf ediyoruz.
Her şeyin paraya dönüştürülmesi kimi yolcularını sinir ediyor. Buna ne diyorsunuz?
AS:Yılda 11,3 milyon yolcu bizimle seyahat ediyor. Pazar yüzde 15 büyürken , biz yüzde 41 büyüdük. Su bile parayla satılıyor uçakta diyebilirsiniz.
Peki, nasıl oluyor bu?
Çünkü misafirlerin gerçekten ne istediğini çok iyi biliyoruz. Yoksa pazarın 2,5 katı hızla nasıl büyüyebilirim? Mutsuz olanlar yok mudur? Vardır.
Bu da olacak zaten. Ekşisözlük'teki adam da yazacak, başkası da. Bir adam temmuz ayında bir Cuma günü karar veriyor. 'bu hafta sonu Bodrum'a gideyim en iyisi' diyor.
O gün alacağı biletin fiyatıyla dört ay öncesinden alacağı biletin fiyatı aynı değil. İsyan ediyor sonra. 'Ben bir sürü para ödedim. Başka bir arkadaşım aynı bilete 49 lira ödemiş'diyor. Ama o arkadaşın o bileti aylar önce almış.
Misafirlerimizin çok büyük bir kısmı da teşekkür ediyor. Çünkü biz uçakla seyahat etmeyi lüks olmaktan çıkardık. Bizim reklam kampanyasında vaat edip de yapmadığımız bir şey var mı? Biz vaat ettiklerimizden sorumluyuz. Misafirler de o vaatleri satın alıyor zaten.
Bazı rakipleriniz reklamlarında yemek ve suyu parayla satmanıza yönelik göndermede bulunuyor. Ne düşünüyorsunuz bu reklamlar için?
AS: Teşekkür etmek lazım. Reklam yaparken başka birini referans alıyorsan, kamuoyunun bildiği birini alırsın. Kullandığı referansı insanlar biliyor diye kullanıyor.
Araştırma sonuçlarında da Pegasus'un bilinirliği ön planda. O reklamda diyor ki, 'sıcak sandviç istiyorum'. Yani bizi referans gösteriyor.
Biz vaatlerimizi aşmıyoruz. Bunlar çok oluyor. Türk kültüründe bu var. Türk kültüründe 'bravo, eline sağlık' diyen az.
Geçtiğimiz kış başka bir havayolu iç hatlara başladı: Sky Hava Yolları. Şirketin sahibi televizyonda şirketi anlatıyor.
Orada soruyorlar, Sabiha Gökçen'de uçacaksınız, iç hatlarda rekabet yoğun.
Pegasus var diyor. THY var…. Bu beyefendi diyor ki, "Ali Bey, saygı duyduğumuz bir aileden geliyor. Ama onun yaptığı iş modeliyle bizimki bambaşka. Biz yolcularımıza saygı duyacağız."
Ona bunu sormuyorlar ki. Sonra şirketin reklamları çıkıyor. Avrupa'da ödül almış diye. Ödüle ekstra para öder misiniz uçak bileti alırken?
Bu bir meta. Ondan sonra adam işi bırakıyor. Bu iş; operasyonel verimlilik işi, haddini bilme işi.
Sektörde kar marjları çok düşük. Buna karşın yatırım yapılması gereken seviye çok yüksek. Kurlara ek olarak petrol fiyatlarında birkaç dolarlık artış bile şirketler için milyonlarca dolarlık ek maliyet demek. Fiyatlarda artış olmazsa şirketler kendilerini nasıl çevirecek?
AS:Kar marjları çok düşük, doğru. Biz, 2011'de 600 milyon Euro cirodan yaklaşık 18 milyon Euro kar elde ettik. Ama bu rakamlara sadece 75 milyon TL sermaye ile ulaştık. Burada iki nüans var. Birincisi finansman imkanları .
Bizim aldığımız uçakların tanesi ortalama 90 milyon Dolar . 10 tane sipariş verseniz 900 milyon Dolar eder. Fakat finans piyasaları yeni uçakların finansmanında çok daha bonkör… Sipariş ettiğimiz uçağın sadece yüzde 15'ini özseryamizle ödüyoruz. Geri kalanını 12 yıl vadeli alıyoruz. Kredi fiyatlarını bilseniz.
Neden kredi almıyorsun diye adamı dövecekler nerdeyse. Bunun için ayakları yere basan bir hava yolu şirketi olmanız gerekiyor. İkinci unsurda uçak fiyatları…
Gerçek fiyat ile etiket fiyatı arasında fark var. '3,2 milyar Dolara 40 uçak siparişi verdik diye açıklama yaparken etiket fiyatını söylüyoruz. Ya da bir başka havayolu şirketi '12 milyar Dolara 100 tane uçak aldık' diye açıklama yaparken aslında etiket fiyatını söylüyor.
Yine milyar dolarlar seviyesinde uçak siparişi veriyorsunuz ama etiket fiyatları üzerinden çok ciddi indirimler yapılıyor.
Bahsettiğimiz indirimler de yüzde 10 ya da 20'ler değil, çok daha fazla. Gerçek fiyatları ise kimse söyleyemez çünkü sipariş verdiğiniz firmalarla gizlilik sözleşmeleri imzalıyorsunuz.
Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Uzun vadede ikili bir yapı bekliyor musunuz?
AS:Şu an iç hatlarda, Türk Hava Yolları ve Pegasus'un toplam pazar payı yüzde 69. Sun Expres de eklenince o da yüzde 5-6 olsa yüzde 75 ediyor.
Bence beş sene sonra daha az sayıda çok büyük oyuncular olacak.
Bu aynı zamanda ölçek işi. Artık düzenlemeler de bunun büyük ölçekli işletmeler tarafından yapılacağını gösteriyor. Avrupa'da da bu böyle.
Sektörde haksız rekabet olduğundan şikayetçisiniz… Size göre haksız rekabet hangi alanlarda yaşıyor?
AS: Biz Pegasus olarak rekabeti seven ve daima teşvik eden bir şirketiz. Rekabetin olmadığı yerde gelişme ve iyileşmenin olmayacağı açık.
Türkiye'de, 2003 yılında Ulaştırma Bakanlığımız tarafından başlatılan libarelleşme politikaları sayesinde Türkiye'de uçakla seyahat bir lüks olmaktan çıktı ve iç hatlarda seyahat 5 milyondan 25 milyona yükseldi. Bu durum, yurtiçi uçuşların rekabete açılması sayesinde gerçekleşti.
Maalesef yurtdışı, yurtiçi ile hala yanı noktada değil. Yurtdışına yapılacak uçuşlar, ülkeler arasında yapılan Hava Ulaştırma Anlaşmaları ile düzenleniyor.
Bu anlaşmalar ile uçuş yapılacak nokta, uçuş sıklığı, kapasitesi, hatta kaç hava yolunun uçuş yapabileceği imza altına alınıyor. Avrupa dışında diğer bölgeler, Ortadoğu , Kafkaslar, Rusya, Türkiye Cumhuriyetler ile olan hava ulaştırma anlaşmaları maalesef kısıtlayıcı hükümler içeriyor. Biz bu konuda Türk Sivil Havacılığına tüm desteği vererek bu anlaşmaların bir an önce liberal anlaşmalar haline getirilmesini istiyoruz.
Rekabet Kurulu, yaptığı soruşturma sonucunda THY'ye herhangi bir ceza vermedi ancak sektörde sağlıklı bir rekabet ortamının tesisi için slot tahsisleri , uluslararası ikili havacılık anlaşmaları gibi hususlarda hem ilgili şirketlere ki burada en önemli pay sahibi THY hem de kamuya gerekli bildirimi yapacağını duyurdu.
Dolayısıyla sonuç bu haliyle de sektörde rekabete aykırı bir duruşun sürdürülebilir olmadığını gösteriyor.
Yurtiçinde rekabet nispeten tamam ama yurtdışında sıkıntı var gibi bir sonuç çıkıyor bu söylediklerinizden.
AS: Şimdi şöyle bir durum var: Hava yolu sektörü stratejik bir sektör olarak değerlendirildiği için yurtdışı uçuşları planlanırken ülkeler arası anlaşmalar yapılmış ve yapılmaya devam ediyor.
Türkiye de son birkaç yıldır artırdı bu tür anlaşmaları. Ülkeler arasında yapılırken o zamanki ülkelerde havayolları kamuymuş. Bu ikili ulaştırma anlaşmaları yapılırken kimse Pegasus gelsin de uçsun diye beklememiş. Pegasus 2005'in Kasım ayında başladı tarifeli iç hatlarda uçmaya.
Dış hatlara uçmaya başlamak isteyince neyle karşılaştı? Bir ülkeyi örnek olarak alalım. Hadi Azerbaycan olsun örneğimiz.
Bir tarafta Türk Hava Yolları var, karşıda Azerbaycan Hava Yolları var. Biz Pegasus olarak diyoruz ki Azerbaycan'a uçmak istiyoruz.
Ne yapabiliyoruz?
Gidip o anlaşmayı revize etmemiz gerekiyor. O anlaşmayı revize etmeye kalktığınızda ise iki şeyle karşılaşıyorsun.
O anlaşmayı revize edebilmek için karşı tarafın da 'peki' demesi lazım. Anlaşmayı revize etmekten kastım şu:
Tek havayolu buradan tek havayolu oradan yerine çok havayolu buradan çok havayolu oradan olsuna çevirmek istiyoruz.
Öbür taraf kararını kendi havayolunun gücüne göre veriyor. Eğer yeterince güçlü değilse sizi kısıtlamaya çalışıyor.
Havayollarının daha güçsüz olduğu ülkeler mi bunlar?
AS: Aynen. Yaşadığım bir örneği anlatayım. İki ülke arasında anlaşma sağlandı, biz de Ürdün'e gittik. "Bak ben Türkiye'den izin aldım. Bana şu saatler arasında izin ver" diye karşı tarafın sivil havacılığından izin alıyorsun.
Adam dedi ki "Olmaz!" "Niye olmaz?" dedi ki , "ben bu izni daha önce sizin gibi yabancı bir 'low-cost" şirketine verdim.
Bütün karımı aldı götürdü." İyi güzel de yolcunun suçu ne? Bizim istediğimiz, yurtdışı uçuşlarda sivil havacılığın önünü açacak çok daha fazla liberal anlaşma yapılması.
Özellikle hangi ülkelerde zorlanıyorsunuz?
AS:Ortadoğu'da havacılık az gelişmiş olduğu için, orada rekabet olmadığı için zorlanıyoruz. Türkiye Cumhuriyetlerde zorlanıyoruz.
Rusya yavaş yavaş açılıyor ki Rusya ile Türkiye arasındaki havacılık aslında altın yumurtlayan bir tavuk. Şu anda orayla burası arasında havacılık yapılmıyor dahi.
İç piyasa nasıl liberalleştiyse dış piyasa da öyle liberalleşsin istiyorsunuz.
AS:Aynen öyle. Ama bu konu sadece sivil havacılıkla ilgili değil. Dışişlerini de ilgilendiriyor. İki ülke arasındaki siyasi ilişkileri de ilgilendiriyor.
Ankara'yı eleştirmek kolay. İstanbul, Ankara'yı, bürokrasiyi eleştirir: 'Şunu yetersiz yapıyorsunuz çünkü tek amacın Türk Hava Yolları'nı korumak ' demek kolaya kaçmak olur. Halbuki adamın elini kolunu bağlayan başka şeyler var.
Eskiden kalma bazı alışkanlıkların etkisiyle hareket edebiliyorlar ama Ankara'daki sivil havacılığa da haksızlık etmemek lazım.
Peki, aşılabileceğine inanıyor musunuz bu sorunların?
AS:Aşılıyor, aşılacak. Bu sorunların aşılmasının insanların ve ekonominin yararına olduğunun herkes farkında .
Dünyada gelişmekte olan ülkeler dahil havacılık sektörünün büyüme oranı yüzde 6. Türkiye'de ise iç ve dış hatta her yıl yüzde 10'un biraz altında büyüme öngörüyoruz. 2025'e kadar ise sektörün yüzde 50 büyüyeceğine inanıyoruz.
Dünyada da trend böyle. Uçak siparişlerinin sayısındaki artışa baktığınız zaman bunu daha net görüyorsunuz. Bu nedenle sektör liberalleşmek zorunda. Önemli olan bunun ne kadar çabuk olacağı…
Birkaç yıldır dış hatlarda da güçlü hedefler koydunuz . 2011 yılı değerlendirmesi ve 2012 hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
AS: Altı yılda misafir sayımız altı kat arttı. 2010'da 8.6 milyon misafirimizi diledikleri noktaya uçururken, 2011'de yüzde 31 artışla 11,3 milyon yolcu taşıdık. 2006-2011 yılları arasında yurt içinde seyahat eden misafir trafiğimiz yıllık yüzde 41, yurtdışı misafir trafiğimiz de yıllık yüzde 26 oranında artarak büyümesini sürdürdü. 2011 yılına göre yüzde 3 artarak yüzde 23'e ulaşırken , aynı dönemde dış hatlardaki pazar payımız yüzde 1 artarak, yüzde 8 oldu. Şu an iç hatlarda yüzde 23 Pazar payı ile net ikinci konumda bulunuyoruz. 2012 yılında 13,6 milyon misafir taşımayı hedefliyoruz.
2012 yılında yeni uçak siparişleriniz olacak mı? Toplam kaç uçak teslim alacaksınız?
AS: 2007'de verdiğimiz 3,2 milyar dolarlık 40 yeni nesil Boeing 737-800 siparişi ile Türk özel havacılık sektörünün en büyük çaplı yatırımına imza attık.
Bugün itibarıyla bu siparişin 28 adedini teslim aldık.
Bu sene içinde 6 tane yeni nesil Boeing 737-800 teslim alacağız. Şubat 2012 itibariyle filomuzda bulunan 42 uçaktan Boeing 737-800'lerin yaş ortalaması 2,58.
Şu anda Türkiye'de tarifeli havayolları arasında en yeni filo bizimki.
Halen 2016-2024 yılı arası uçak alımları için görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
2012'de yeni destinasyonlar söz konusu olacak mı? Özellikle hangi destinasyonları mercek altına aldınız?
AS:2011'de Avrupa, Rusya, Ortadoğu ve Balkanlar'da toplam 23 ülkede 50 noktaya tarifeli seferler düzenledik. 2012'de de büyümeye devam edeceğiz. 2012 Şubat ayında yeni uçuş noktamız olan Kazakistan-Almatı seferlerimiz başladı. 51'inci noktamız olan Şanlıurfa uçuşlarının biletlerini satışa açtık, 2 Nisan'da uçuşlara başlayacağız.
Yurtdışında ise yaz döneminde Tel Aviv uçuşlarımız başlayacak.
Ayrıca Mart sonu itibariyle Londra ve Paris'e her gün gerçekleşen uçuşlarımız günde iki sefere çıkıyor.
Küresel kriz pek çok havayolu şirketinin iflas bayrağı çekmesine neden oldu. Mali yapısı güçlü şirketler içinse uygun fırsatlar sundu. Sizin de yurtiçi ve dışında çeşitli girişimleriniz olduğunu duyuyoruz.
AS: Bizim son beş senede üç satın alma maceramız var. Bir tanesi gerçekleşti. O da Air Berlin zaten. Biri de direkten döndü:
Onur Air. Şimdi iyi ki Onur olmamış diyorum. Çünkü bize büyüyen pazarlar lazım. Bizim için Sabiha Gökçen büyüyen bir Pazar.
Orada hala bizim gibi senede yüzde 42 büyüyen hava yolu şirketlerine yer var.
Atatürk Havalimanı'nda ise yok. Onur'u almış olsaydık rötarlar artardı, networkümüzü büyütemezdik.
Sabiha Gökçen'de de rekabet var ama en azından serbest ticaret yapma imkanı var.
Onur Air ile neden anlaşamadınız?
AS: O zaman Onur Air'a 150 milyon dolar teklif etmiş ve anlaşmıştık.
Son anda 10 milyon dolar daha istediler. "Niye?" dedim. Dediler ki: "150 milyon dolar verdin.
Bir 10 milyon daha verirsin." Teşekkür ettik, çıktık.
Bu gün bakınca 'Allah bizi korumuş' diyorum. 150 milyon doları oraya vereceğimize öz kaynağımızı kullanarak uçak siparişine yoğunlaştık.
Şimdi onlar nerede, biz neredeyiz ortada.
Rusya, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu 'daki havalimanlarına tarifeli uçuş başlatmak için çalışmalarımızı sürdürüyorsunuz. Air Berlin'dekine benzer bir ortaklığa gitmeyi planlıyor musunuz?
AS: Bundan 2-2.5 sene evvel Kırgızistan'da bir havayolu işine girdik. Şirketimiz vardı ama izin alamadık. O zaman işler çok masa altı işliyordu Kırgızistan'da. Şimdilik cumhurbaşkanı iyi… Şirket hala orada duruyor. Ama uçak yada pilot yok.
Şimdi 2.5 sene evvel beceremediğimiz havayolunu tekrar canlandırmaya çalışıyoruz. Pegasus orada operatör olarak olacak.
Yani hem hissedar olacak hem de operasyonu yapacak. Oradaki mesele, Bişkek ile İstanbul arasında uçmak değil sadece.
Oradaki heyecan, Dubai-Bişkek, Bişkek-Rusya uçmak. Çünkü orada yağmur yağdığı zaman tarifenin yarısı iptal oluyor. Makineler çok eski çünkü orada. Kırgızistan'da nüfus küçük…
Sadece 5.5 milyon insan yaşıyor ama İsviçre'de nüfus küçük olmasına rağmen İsviçre bir aktarma merkezi olarak kullanılıyor.
Yani şimdi diyeceksin ki "Ali, Bişkek'ten Dubai'ye kim gider? Ya da bir baktın mı, kaç kişi gitmiş Dubai'den Bişkek'e" diye.
Bugünkü rakama bakmayacaksın. Çünkü bugünkü rakamın üçte birine uçabileceksin. Diyebilirsin ki 'bu iş fiyata bu kadar hassas mı?" Evet, insanlar fiyat ucuz diye uçuyor.
Peki, potansiyel pazarlar neresi olacak?
AS: Dubai, Moskova, Seul, Almatı ve Urumçi. Sadece bu bölgede değil Ortadoğu'da da olacağız. Bizim en büyük avantajımız, İstanbul. "Şimdi Ali'cim, kim Ürdün'e uçar kardeşim?" diyebilirler.
Yanlış soru. "Kim İstanbul'a uçar?" Doğru soru bu. Cevap veriyorum: Bir sürü insan İstanbul'a uçar.
2012 yılı içinde seferler başlar mı?
AS: 2012'de başlayabilir ama önce Kırgızistan'da uçuş hakkını almamız gerekiyor. Aldıktan iki ay sonra da uçuşlara başlarız zaten. Çünkü başka havayolu şirketi yok.
2011'de tam halka açılırken neden vazgeçtiniz?
AS:2011 yılında Türkiye ve dünya menkul kıymetler borsalarında yaşanan olumsuzluklar, ortamın halka arz için uygunluğunu ortadan kaldırdı.
Bu nedenden dolayı halka arz kararımızı tekrar gözden geçirmek üzere SPK ve İMKB'ye yaptığımız başvuruyu geri çektik.
Nedir uygun olmayan şartlar?
AS: Bir yandan borsalar düştü, diğer taraftan halka açılma maliyetlerinde artış oldu. Maliyetler arttıysa, paraya çok acil ihtiyacınız da yoksa bu ortamda halka açılmanın bir anlamı yok dedik. Ama vazgeçmiş değiliz.
Ne zaman halka açılmayı planlıyorsunuz?
AS: Bir kere ağzım yandı. Bu nedenle 2012'de zor görünüyor. Ama yıl içindeki gelişmelere göre yılın son çeyreği için küçük de olsa bir opsiyon koyalım.
Halka arzdan elde edeceğiniz gelirle ne yapacaksınız?
AS: Şirketi büyütürken temettü dağıtmak ilk hedefimiz olmayacak. Zaten bu kadar büyük yatırımlar yaparken bu rasyonel de olmaz.
Bu nedenle yatırımcılar orta ve uzun vadeli bakmalı. Halka arzdan elde edeceğimiz geliri yatırımlar yaparken bu rasyonel de olmaz.
Bu nedenle yatırımcılar orta ve uzun vadeli bakmalı. Halka arzdan elde edeceğimiz geliri yatırımlar için kullanacağız. Filomuzu ve uçuş ağımızı genişleteceğiz.
Girişimci deyince akla gelen ilk isimlerdensiniz. Şu anda Esas Holding bünyesindeki işleriniz dışında işleriniz var değil mi?
AS: Esas Holding'de yatırım kriterleri koyduk. O yatırım kriterleri dışındaki işe bakamıyoruz. Yani 20 milyon Euro sermayenin altında işlere bakamıyoruz. Ama Comnet döneminden üç ortağımın ikisiyle ben hala başka konularda ortağım.
Onlar dışında başka ortaklarım da var.
Çağrı merkezi işimiz var hep birlikte. Bu alandaki şirketimiz Callpex'te benim payım yüzde 20'nin biraz altında. Onun dışında Türkiye'nin en büyük doküman arşivleme şirketinin ortağıyım.
Peki, ben çocuklarıma arşivleme şirketi mi devredeceğim?
Yok. Zamanı gelince Callpex'i de satıp çıkacağız. Bu dokuman işlerinden de.
Yarın bir gün Pegasus'u da satıp çıkarız. Biz Sabancı Holding'in aksine satmayız, ebediyen buradayız demiyoruz.
Biz değer yaratacağız, iz bırakacağız. Pegasus havacılık sektöründe bize iz bırakma izni verdi.
Uzun vadede Pegasus'u satmayı mı planlıyorsunuz.
AS: Mevzu değer yaratmak. Değeri nasıl yaratacağız? Halka arzla yapacağız bunu. Yani halka arzla parayı içeriye alacağız.
İlk adım halka arz. Hissenin tamamını satabilir ya da yüzde 3'ünün 4'ünün satabilir. Bugünlerde 2016 ile 2024 arasındaki uçak siparişini konuşuyorum.
Bunu konuşan birinin şirketi yarın satma arzusu olabilir mi?
Ama doğru zamanda doğru fiyata satabilmek için 2016-2024 planını yapman lazım.
Değer yarattıktan sonra Pegasus'u bile satabilirim diyorsunuz yani…
AS:Neden olmasın?
28 şubat sürecine ilişkin soruşturmalar açılıyor. Yazı dizileri, belgeseller yayınlanıyor. Bu sürece giderken Türkiye'yi sarsan en önemli olaylardan biri de merhum Özdemir Sabancı 'ya yönelik suikasttı. Haberi nasıl aldınız?
AS: 27 yaşındaydım. Yurtdışından İstanbul'a döneli çok olmamıştı. O zaman Beyoğlu Bahçekapı şubesinde uzmandım.
Olayın olduğu gün 1996 yılı 9 Ocak günü sabahı Özdemir amcam ile telefonla konuşmam gerekiyordu. Bugün gibi hatırlıyorum, üzerimde yeşil bir Ralf Lauren takım elbise vardı. Haber geldi.
Ne hissettiniz?
AS: Haberi duyduğumda donup kaldım, şok oldum… İlk şokta bir şey hissedemedim, biliyor musun…
Buz gibiydi, her şey.
Hani, doktor nasırını yakmak için likit buz kullanır ya. İçinden , "buzla nasıl yakar, yakabilir?" diye geçirirsin. Konumlandıramazsın.
Yakmak… ateş… buz… Soğuk… ama buzu koyduğu zaman da yanıyor.
Fakat sen bu hissi yaşayacağını düşünmüyorsun. Sadece hazır değilsin. Bu hisse nasıl alışabilir ki? Sonra bir müddet çok önemli bir güvensizlik duygusu yaşadı, tüm aile…
Ama insanoğlunda, o güvensizlik hissi bir süre sonra nötrleşiyor ve hayat maalesef devam ediyor. Kimi 6 ay sonra normalleşiyor kimi de hiç normalleşemiyor.
Demir Sabancı ile ilk konuşmanızı hatırlıyor musunuz?
AS:Demir, suikast gerçekleştiğinde Los Angeles'taydı. CNN İnternational flaş haber geçmiş. Babasının rahmetli olduğunu o zaman duymuş.
Hemen telefon açtım. Demir, birgünde 25 yaşından 35 yaşına gitti. Benim hissettiklerim ne ki? Ateşin düştüğü yer ailesi. Amcamın çocukları Demir ve Serra ve Sevda yengemin yuvasına düştü o ateş.
Olayın aydınlatıldığına inanıyor musunuz?
AS: İnanmıyorum. Wikileaks belgelerinden derlenen Sızıntı diye bir kitap yayımlandı. Onu okuyorum bu aralar. Kitabı okuduğun zaman olayları da hatırladığın için "demek bu adam bunu bu yüzden söylemiş, şu olay olduğu için" diyorsun.
Suikast ile ilgili detaylar o kitap da da var. Rahmetli amcama ilişkin yaşananların dışında Türkiye'de öyle garip , karmaşık şeyler olmuş ki.
Sabah işe geliyorsun, akşam eve dönüyorsun. İyi bir şeyler yaptığını düşünüyorsun.
Halbuki senin etrafında seni de etkileyen öyle garip şeyler oluyormuş ki farkında değilsin. Biraz etrafa bakmak gerek, zaman zaman da birilerinin bize anlatması…
"siyaset hayalim…"
AS:Siyaset benim hayalim. Arkamda bir iz bırakmak istiyorum.
Bu dünyadan giderken 40 değil, 400 uçağın olsa ne olur. birilerinin hayatını daha iyi yönde değiştirmek istiyorum. Ama bu ille de politikada olacak diye bir şey yok. Bunu TOBB Girişimcilik bünyesinde üniversite geze geze de yapıyorum.
Konuşmaya başladığımda gençler mutsuz, kafada gelecek var.
Dört gençten biri üniversiteden sonra muhtemelen işsiz kalacak. Konuşma bittiğinde daha umutlu ve mutlu olduklarını görüyorum. Yumurta atan yok mu? Var. Olsun da…
Teklif geldi mi? Gelse Ne dersiniz? ,
AS:Politikanın idare etme tarafını yapabileceğimi düşünmüyorum. Ankara'yı bilmem, teklif de almadım, teklif gelse ne derim, bilmiyorum. Ama henüz 42 yaşındayım.
Futbolu seviyor musunuz, maçları takip ediyor musunuz?
AS:İzliyorum ama maç izlemenin bir zevki kalmadı. İş öyle bir boyuta geldi ki Aziz Yıldırım 2,5 milyon dolar bu çantaya sığar mı diye savunma yapmak durumunda bırakıldı.
Şike iddianamesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
AS: İddianamede garip detaylar var.
Dinlemelerde "Bilyoner'i kapatın da maçı kutlayalım"diyor. Ama halbuki Bilyoner Levent'te bir otelin eğlence mekanının ismi… o an Şamdan da diyebilirdi. Adam partiye gidecek, okuyan bahis sitesi diye anlıyor.
Şike olduğuna inanmıyorsunuz, yani!
AS: Bilemiyorum, bu insanların yapacağına inanmıyorum. Bu kadar hırslı olduklarını sanmıyorum. Ama son üç yılda maç başı gol ortalamaları neydi?
Bu yıl ne? Bugüne dek Türkiye'de hiç şike olmadı mı?
Bilemiyorum, muhtemelen şimdi daha az gol oluyordur.
Niye acaba? Şike faktörü ortadan kalktı diye mi? Bakmak gerek.
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'dan yönetime girmeniz için teklif geldi. Neden kabul etmediniz?
AS:İlk kez teklif aldım, doğru. Yüz yüze de görüştük. Ama sonra anladım ki bana göre bir iş değil. Bunu da izah ettim kendisine.
Bir marka geliştirdiğimi söyledim. "Yönetici olma ama bir mevkiin olsun" dediler.
Bu bir evlilik gibi, mesai harcaman gerek. İkincisi bir futbol kulübü yöneticisi olarak zaman zaman kamuoyu önüne çıkıp inanmadığım şeyleri söylemek durumunda kalacağıma inanıyorum.
Bu yüzden girmedim. Şimdi huzurluyum. Ama mutlaka yönetici olmama gerekseydi, Ünal Bey ile olurdu.
Yönetimi nasıl buluyorsunuz?,
AS:Ünal Bey çok değerli bir insan. Kurumsal…
Konuşması gerekince konuşuyor, konuşmak için konuşmuyor. Etrafındaki Galatasaraylılar için aynı şeyi söyleyemem. Çünkü onların hepsinin gözü o koltukta. Kendisine de söyledim bunu.
Yine de Galatasaray'a desteğiniz sürüyor. Statta 12 bin kişilik Pegasus Tribünü de var.
AS:Açıkçası orada yanlış yaptık, pişman olduk.
Sporun pazarlamaya daha yatkın olduğunu düşünüyorduk.
Sahanın içinden daha fazla görünürüz dedik, olmadı.
Galatasaray'ın da pazarlama faaliyetlerine yatkın olduğunu düşünüyorduk, o da olmadı.
Çok ciddi paralar ödedik.
Sözleşmede "iki taraf da ilave pazarlama faaliyetleri yapabilir" diye bir madde vardı.
Kulübe öneriler götürdük ama duvarla karşılaştık.
Zaten sözleşme iptal edildi. Bu yıl yenilemeyeceğiz sözleşmeyi.
. .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|