Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Sinan Aygün Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

SİNAN AYGÜN Kulağınıza Küpe Olsun Televizyon Programı
15.12.2006
Okunma Sayısı : 19108
Oy Sayısı : 12
Değerlendirme : 4,92
Popülarite : 5,31
Verdiğiniz Puan :
 

 

SİNAN AYGÜN Kulağınıza Küpe Olsun Televizyon Programı
.

.
.
Türkiye'de ilk defa Resimli Kredi Kartını icat eden duayen bankacı Bülen Şenver bey ve öğrencileri ile hoş bir televizyon programı yaptık. Bülent Beyin elinden semaverde demlenmiş çay içtiğim bu programı sizlerle paylaşmak istedim.
.
.

 izlemek için  

.
.

SİNAN AYGÜN Kulağınıza Küpe Olsun TV Programı Deşifresi
.
.
Sinan Aygün (SA)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.

BŞ:Kulağınıza küpe olsun programına hoşgeldiniz.

Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var her alanda her konuda genç lider yetiştirmeliyiz.

Gençlerin önünü açmalıyız.
Gençlere imkan sağlamalıyız.
Gençlere el vermeliyiz.
Gençlerle tecrübelerimizi birikimlerimizi paylaşmalıyız.

İşte kulağınıza küpe olsun isimli bu kitabı bu maksatla yazdım.

Türkiye'de ilk defa Habertürk bir kitabı televizyon programı yaptı. Ve iş adamlarımızın tecrübelerini gençlerle paylaşmalarına imkan sağladı.

Her hafta kulağınıza küpe olsun kitabında yer alan bir iş adamımızı davet ediceğiz misafirimiz olucak, gençlerle tecrübelerini paylaşıcak.

Bu günkü misafirimiz sayın Sinan Aygün hoşgeldiniz .

SA:Sağolun.teşekkür ediyorum.

BŞ: Efendim çok teşekkür ediyorum öncelikle kulağınıza küpe olsun kitabına öğütlerinizi  yazdığınız için teşekkür ediyorum.

SA:Biz teşekkür ediyoruz bize kitapta yer verdiğiniz için çok güzel bir kitap çünkü baştan sona kadar okudum bir ansiklobedi.

BŞ:Ayrıca ben kitabımızda yer alan 152 iş adamımızada buradan teşekkürlerimi göndermek istiyorum.Hayatta olmayanlara da Tanrı'dan rahmet diliyorum.

SA:Allah rahmet eylesin.

BŞ:Sinan bey bu programda sizinle iyi şeyleri güzel şeyleri ve hoş olan şeyleri paylaşmak istiyoruz.Stüdyomuzda gençlerimiz var size biraz sonra sorularını sorucaklar.

Programın bazı yenilikleri var bazı yaratıcılıkları var, misafirin misafiri diye bir bölümümüz var, bu bölümde size misafirinizi buraya davet etmenizi istiyeceğiz bakalım bize kimi davet ediceksiniz.

Programımızda 120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümü var, bu bölüm geldiğinde ne kadar çok sayıda soruya cevap verirseniz o kadar çok sayıda çocuğumuz eğitim gönüllülerin birmilyon kampanyasına katılmaya hak kazanacaklar.

Yine bir bölümümüz gelicek kaset bölümü sizin hazırladığınız sürpriz bir kaset.Biz size bir kaset hazırlamanızı istedik gençlerimize mesaj vermek için bakalım nasıl bir kaset bize hazırladınız.

Yine programın ilerleyen dakikalarında ilk defa açıklıyorum bölümü geldiğinde bize burada ilk defa bir açıklama  yapıcaksınız  bakalım bu açıklama ne olucak, sizle birlikte açıklamanızı paylaşıcağız.

Programın sonuna doğru ise bir hayalim var bölümünde size hayalinizi sorucağız.

Herkese her zaman bir misafire ikram yapılır.bizde size burada ikram olarak çay vericeğiz ama bizim çayımız çok özel burada odun kömürü ile ısınan bir semaverimiz var .Orada demlenmiş size çay yapıcağız.

İlk çayı ben kendi ellerimle size ikram etmek istiyorum, ben çayınızı doldururken de gençlerimiz kendilerini size tanıtsınlar.

MÜGE ALTINAY:Ben Müge Altınay 1979 İzmir doğumluyum 1997 yılında Ankara Atatürk Lisesinden mezun oldum. Şu an Boğaziçi üniversitesi işletme bölümü 4. sınıf öğrencisiyim.Ben kitap okumayı ve spor yapmayı seviyorum ve ileride denetim ve danışmanlık alanları ile ilgileniyorum, ileride bu alanda çalışmayı düşünüyorum.

SA: İş bulursanız tabii.

MÜGE ALTINAY: Tabii iş bulursam.

AHMET KEREM COŞAR: Ben Ahmet Kerem Coşar  1979 yılında Ankara'da doğdum. Liseyi İstanbul'da Alman lisesinde okuduktan sonra şu anda okumakta olduğum Boğaziçi üniversitesi işletme bölümüne girdim hala son sınıf öğrencisiyim.Ben mezun olduktan sonra iktisat alanında yüksek lisans yapmak istiyorum ve ilerde de akademik kariyer ile birlikte uluslararası finans kuruluşlarını çalışmayı düşünüyorum. Bende kitap okumayı özellikle tarih, ekonomi, politika konularını okumayı ve basketbol oynamayı seviyorum.

EMRE ÖZGEN:Ben Emre Özgen 1979 Ankara doğumluyum.1997 yılında Ankara Anadolu lisesinden mezun oldum. Şu anda bende arkadaşlarım gibi Boğaziçi üniversitesi işletme bölümü son sınıf öğrencisiyim.Başlıca hobilerim kitap okumak seyahat etmek ve spor yapmak  Özellikle basketbol oynamaktan hoşlanıyorum.

CEREN ZEYTİNCİ: Ben Ceren Zeytinci 1979 İzmir doğumluyum.İlk orta ve lise öğrenimimi tamamladıktan sonra 1997 yılında Boğaziçi üniversitesi işletme bölümüne girdim. Bende arkadaşlarım gibi Boğaziçi üniversitesinde işletme bölümünde son sınıf öğrencisiyim. Doğa'yı spor'u ve sanat'ın tüm dallarını seviyorum. İleride çok uluslu bir şirketin yönetici olmayı hayal ediyorum. Bu arada uluslar arası bir markanın da yaratıcısı olmayı istiyorum.

SA:Çok güzel.

BŞ:Sinan bey gençler kendilerini tanıttılar.

Sayın Şermin Kahraman sizinle ilgili bir tanıtım kasedi hazırlamış isterseniz hep birlikte o kasedi izleyelim.

BŞ: Sinan bey gençlerimiz soru sormak için heyecanla bekliyorlar ama ilk soruyu size ben sormak istiyorum. O soruyuda kulağınıza küpe olsun kitabına yazdığınız öğütlerden sormak istiyorum.

Sizin bölümünüz kitabın 426. sayfasında yer alıyor, ve orada verdiğiniz öğütlerden 8 numara benim ilgimi çekti.

Düyorsunuz ki "Yakınlarınızı büyük yetki ve sorumluluk getiren konumlardan uzak tutun .Kesinlikle profesyonel alt kadrolar ile çalışın."

Şimdi siz biliyorsunuz bizim holdinglerimizde gruplarımızda yakın ile çalışmak bir anane haline gelmiş gibi damatlar, gelinler, oğullar, bu konuda siz herhalde bir takım Türk iş aleminde bir takım eksiklikler bir takım aksaklıklar  gördünüz bu konuyu biraz açıklar mısınız?

SA: Şimdi sizin verdiğiniz örnekler tabiki doğru örnekler ama bu örneklerden Türkiye'de kaç tane holding sayabiliriz şöyle düşünmek gerekirse 1.200.000 Türkiye odalar ve borsalar üyesi var. Bu 1.200.000 şirket demektir. 1.200.000 şirketten hangisi bu şekilde çalışıyor, bunun oranı çok azdır az olduğunu biliyorum.

Artı çevremizde iş yapan şirketlerden iki kardeş iş yapıyorsa bir müddet sonra ayrılıyorlar.

Enişte kayınbirader iş yapıyorsa ayrılıyorlar.Baba oğul iş yapıyorsa ayrılıyorlar.

Türkiye'de bu sistem gelişmedi. Bunu şundan dolayı verdim eğer yanınızda yakın birsi çalışıyorsa mesela kız kardeşinizin beyi yanınızda çalışıyor kız kardeşinizin eşi yanınızda çalışıyor .

Bir akrabalık var eğer o insana iş yerinde bir takım yaptırımlara zorlar isen veyahutta diğer personele davrandığın gibi davranır isen bunun iş hayatı ev hayatına kesinlikle yansıyor, ve iş hayatındaki olumsuzluk kız kardeşinize ulaşıp onun yuvasına etki edicek.İki kardeş çalışıyorsanız iki kardeşin birbirine tepkisi evdeki karılarımıza yansıyacak o yüzden ben ilke edindin kesinlikle kan bağı olan insanları yanımda çalıştırmıyorum.Ama onları daha iyi imkanlara sunmak için yakınlarımın yanına yani iş arkadaşlarımın yanına çalışmak için tercih ediyorum.O iş arkadaşlarım da kendi akrabalarını benim yanımda çalıştırmayı tercih ediyor. Çünkü aradaki akrabalıktan dolayı  emir verememe, görev verememe, kızamama, kendini ikaz edememe durumuna düşüyorsun .

Gündüz berabersin gece eve gidiyorsun.Gündüz kızdığınızı düşünün geve akrabasın eve gidiyorsun gündüz biz seninle atıştık gece aynı sofrada yemek yiyoruz o yüzden benim böyle bir görüşüm vardı bunuda etrafımda gelişen gelişmelerden dolayı böyle bir şey yazdım oraya.

BŞ:Bu gençlerimize şöyle bir küpe oluyor, eğer sizlerinde babanızın yada yakınlarınızın bir iş yeri varsa okulu bitirir bitirmez sakın hemen oraya girip çalışmayın. Birazcık dünyayı görün başkalarının yanına girip çalışın dönüceksenizde daha sonra dönün. Şu anda bir başka bölümümüze geldik. Siz çayınızı yudumluyorsunuz.

SA:Çok güzel yalnız.

BŞ:Güzel değil mi?

SA:Gerçekten son zamanda içtiğim güzel çaylardan bir tanesi .Ben demin kalktım baktım kömürden yanıyor gerçek hakiki kömürden.

BŞ:Hakiki odun kömürü bunu yapmak için hakikaten ekip çok özveri ile çalışıyor derler ya emekle yapılan her şeyin tadı olur , emekle yapılan her şey güzeldir. Onun için de bu çay güzel oldu.Afiyet olsun.

Şu anda 120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümümüze geldik. Ben size 120 saniye içinde sorabildiğim kadar çok soru sormak istiyeceğim ve sizden bu sorulara cevap vermenizi istiyeceğim .Ne kadar çok soruya cevap verirseniz o kadar çok sayıda çocuğumuz Türk eğitim Gönüllüleri vakfının bir milyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazanıcaklar.

SA:Çok sorumlu bir iş biliyorsunuz ne kadar çok verirsek o kadar çok çocuğu kurtarmış olucağız.

BŞ:O nedenle ben sorabildiğim kadar süratli sormaya çalışacağım, lütfen sizde bütün sorulara cevap verirken çok kısa cevap verinki bu sorulardan çok sayıda çocuğumuz yararlanmış olsun. Sinan bey 120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümüne hazırmısınız?

SA: Ben hazırım.

BŞ: Evet sorunuzu sormaya başlıyorum. Bir liderde olması gereken en önemli üç vasıf nedir?

SA: Dürüst, hızlı, çalışkan

BŞ: Nefret ettiğiniz insan davranışlarından üç tanesini söylermisiniz.

SA: Yalan, riyakarlık, dedikodu.

BŞ: İyi bir patronda muhakkak bulunması gereken en önemli iki özellik nedir?

SA: Dürüstlük ve çalışkanlık.

BŞ: Dünyada bir şeyleri değiştirmek için size özel bir güç verilseydi hangi iki şeyi değiştirmek istediniz?

SA: Bir  dünyadaki kavgayı durdurmak isterdim, ikincisi bunun yanında kardeşliği öne çıkartırdım.

BŞ: İyi bir insanın en önemli üç değeri ne olmalıdır.

SA: Doğru konuşmalı, şeffaf olmalı, çok çalışmalı.

BŞ: Doktorunuz size bir hafta sonra öleceğinizi söylerse ömrünüzün son bir haftasında neler yapmak isterdiniz?

SA: Devamlı çalışırdım daha fazla çalışırdım.

BŞ: Başarılı bir iş adamının unutmaması gereken iki önemli şey nedir?

SA: Bir geldiği yer, iki gideceği yer.

BŞ: Türkiye etik değerler merkezi kurucu üyesi Bülent Şenver size gelip Türkiye'de iş ahlakı bilincini geliştirmek istiyoruz. Yapmamız gereken en önemli ve öncelikli iki şey ne olmalı diye sorsa ondan hangi iki şeyi yapmasını isterdiniz?

SA:Bir şirketlerin yani iş aleminin şeffaf çalışmasını iki bu iş aleminin tüketiciye karşı çok iyi davranmasını isterdim.

BŞ:Bir şirketin başarılı olabilmesi için sahip olması gereken en önemli üç değer nedir?

SA: Yine sağlam kaliteli mal üretmek iki dürüst olmak üç fiat istikrarlı mal üretmek .

BŞ: Sizin asistanınız olarak çalışan bir kişi size yardımcı olurken onun hangi davranışınızı gördüğünüzde işine son verirdiniz?

SA: Bir işi kaytarması, iki yalan söylemesi, üç işini sevmemesi.

BŞ: Siyaset hayatına atılıp ilerde Başbakan olmak isteyen bir üniversite öğrencisine sonu ol veya sonu sakın olma kelimeleri ile biten iki öğüt verirmisiniz.

SA: Dürüst ol sahtekar olma.

BŞ: Şirketinizin toplumsal sorumluluğunu yerine getirmek için 500 milyarlık bütçeniz olsa bu bütçeyi öncelikle hangi konuda harcamak isterdiniz.

 
SA. Eğitim iki sanat.

BŞ. Evet oniki soruya cevap vermiş olduk. Bu şekilde 12 öğrencimiz, 12 gencimiz, 12 çocuğumuz.

SA:Nasıl başarılı mı?

BŞ:Başarılı.başarılı olsunuz

SA: Çünkü zeval altında kalmayalım. Belki 20 soruya cevap veremedik 8 kişiyi götürmeyelim dedik iyi o zaman.

BŞ. Gayet başarılı oldu 12 çocuğumuz Eğitim gönüllüleri vakfının bir milyon çocuk kampanyasına katılamaya hak kazandılar. Ben hem size teşekkür ediyorum hem Microsoft a teşekkür ediyorum.Şimdi gençlerimiz size soru sormaya başlıyacaklar ilk soruyu Ceren ile sorabiliriz.

CEREN ZEYTİNCİ: Sayın Aygün biz gençler elbet sizin tecrübelerinizden yararlanmak istiyoruz. Merak ettiğim hayatınızda hata olarak değerlendirdiğiniz şeyleri yapmak istemiyoruz aksine sizin hayatta başarmayı istediğiniz yapamadığınız şeyleri başarmak istiyoruz bu noktada ben yapamadım amam mutlaka siz yapın ve ben yaptım ama sakın siz yapmayın diyebileceğiniz neler var.

SA:Şimdi Türkiye maalesef büyük bir sıkıntı yaşadı .Bu sıkıntının olmasında da hepimizin payı var.

Benim yaptığıma inanıyorum yaptığımı söylüyorum öncelikle hiç vurdum duymaz olmadım.Eğer Türkiye'de bir haksızlık var ise oda Başkan olmadan önce de buna tepki gösterdim ve de doğruya yaptım.

Özetlemek gerekirse kısaca anlatmak gerekirse bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile hareket etmek gayet yanlış veyahutta devletin malı deniz yemeyen domuz mantığı ile düşünmek yine yanlış.

Eğer Türkiye'deki yanlışlara tepki göstermiyorsanız bir şekilde üstüne düşenin bu hatadır.Sizden benim ricam nerde bir olumsuzluk görür iseniz olumsuzluğun üzerine gidin yani bana dokunmadı benimle ne alakası var  komşuma hırsız giriyor benim malım duruyor derseniz o hırsız alışır ertesi gün sizin yanınıza gelir.

Yılan yanınızdan geçer sizi sokmadı ama arkadaşınızı sokucak ne olucak yılan onu sokunca arkadaşınız olduğu için onu alıp hastaneye götürüceksiniz bakın yine dokunuyor size ucu ona yardımcı olmak zorundasınız veyahutta eğilip o zehri emmek zorundasınız.

Size tavsiyem Türkiye'de olan olaylara duyarsız kalmayın ben şahsım olarak oda başkanı olarak duyarsız kaldım sadece çalışmak ve sadece para kazanmaktı ama gördük ki Türkiye sahip olunması gerekiyormuş. İşte bu son 4 yıldır bunu yapmaya çalışıyoruz.Bunu düzeltmeye çalışıyoruz.

EMRE ÖZGEN: Sayın Aygün Bülent hoca'mın yazdığı kitabın 426. sayfasında şöyle bir tavsiyeniz var. "İnsanları ödüllendirirken cömert cezalandırırken ise cimri davranın" diyorsunuz.Ödüllendirirken cömert ve cezalandırırken cimri davranmanın ölçüsü nedir, böyle davranmanın yararları nedir?

SA: Bunu yazarken insanların hatalarından dolayı çok fazla rencide etmemeyi insan hata yapar  ama uygun dille söylemeyi uygun ikazlarda bulunmayı gururunu, onurunu  şerefini kırıcak şekilde ikazlarda bulunmamayı hoşgörüyü burada vurgulamaya çalışıyoruz bu cezalandırırken ödüllendirirken de ödül hayvanlarda bile vardır at iyi koşar şeker verirsiniz.

Köpek bir sürü şekil yapar haraket yapar bunun sonucunda bir ödül verirsiniz maalesef Türkiye'nin sıkıntısı bu Türkiye'de cezalandırılması gereken cezalandırılmıyor ödül verilmesi gereken ödül verilmiyor.

Türkiye bundan dolayı biraz daha  geri kaldı siyaset bulaştı bazı şeylere insanların bir yerde ki başarıları kariyerleri ile ölçülüyor siyaset desteği ile ölçülüyor bir takım daire başkanlıklarına başarılı diye değil o partinin insanı diye getirilen insanlar var. Bu da devam ediyor işte bu kurumlar kuruldu bu kurumlar bu parti diyorki benim adamım olsun bu parti diyorki benim adamım olsun dam yok çalışan olsun .

Türkiye'nin belirli noktalarına belirli kariyerde kişlerin  gelmesi lazım onun için bunu söylemek yazmak durumunda kaldım.

BŞ:Evet ileride muhakkak siz yönetici olucaksınız.Yönetici olduğunuz zaman birlikte çalıştığınız insanları ödüllendirmeniz gerektiğinin bilincinde olun ve her insanın ödüllendirilmesi için muhakkak onların yaptığı güzellikler iyilikler vardır onları görün görmesini bilin ve gördüğünüz andada ödülünüzü onlara iletinki onlarda motive olsunlar sizle birlikte çalışmaktan memnun olsunlar bir takım ve ekip oyunu olarak sizi lider olarak görsünler sizi yönetici olarak görsünler.Ama tersinide muhakkak yapın yani kötü bir davranış yanlış bir davranış olmaması gereken bir davranışı şirketinizde gördüğünüz zamanda onun muhakkak cezasını vakit geçirmeden bir biçimde vermeniz lazım ki iyi ile iyi olmayan arasındaki fark ortaya çıksın, sizde iyi bir yönetici olun.

MÜGE ALTINAY: Sinan bey ben çok hoşuma giden bir öğüdünüzü   aynen okumak istiyorum. "Güleryüzlü olun , kaygılarınızı ümitsizliğinizi yorgunluğunuzu dışa vurmayın kırıcı moral bozucu ve sorun yaratıcı olmayın sorun çözücü olun" bu söyledikleriniz yapabilmek herkes için pek mümkün değil gibi görünmüyor .Bunları yapabilmek için bizlere önereceğiniz neler var.

SA:Herkes dediniz ama benim için yapmak mümkün değil oraya yazdım ama duygularım düşüncelerim o ama bu ortamda bunları yapmak gerçekten zor.

Güler yüzlü olun kaygılarınızı dışarıya vurmayın bunu elimizden geldikçe yapmaya çalışıyoruz ama Türkiye'nin içinde bulunduğu bu ortamda hele benim gibi bir görev bu konumda görev yapıyorsanız 125.000 üyeniz varsa bir ay içinde 1600 kişi ile telefonla konuşuyorsanız 350 kişi odanıza giriyorsa bu istatislikle çıkarılmış bir rakamdır 600 kişiyi ben arıyorsam şayet tabi insanda bir etden kemikten kandan yapılmış bir yaratıktır..Bunları yapmanız mümkün olmuyor.

Düşüncelerim hissiyatım bunların böyle olması .Ben şahsım olarak bunun böyle olması. Ama gün geliyor bizde kantarın topuzunu kaçırıyoruz dedimya kaçırıyoruz. Çünkü akşama kadar gelen taleplerde insanlar yılgın, insanlar bitmiş, insanlar iflas etmiş ekonomik kriz yaşıyor çeklerini ödeyememiş senetleri ödeyememiş mecbur kalıp dışa vuruyoruz kırıcı elimden geldikçe olmuyorum kırdığımıda  tahmin etmiyorum ama gün geliyor moral bozucu olabiliyoruz eğer moral bozucuyu siz şöyle anlıyorsanız onuda tartışırız .

Doğruları söylemek insanın moralini bozuyor.Gerçekler hep acıdır biliyorsunuz  gerçekler insanı acıtır o yüzden doğru söylemek ile moral bozuculuk arasında bir tercih yapmamız gerekiyor. Hiç sorun yaratıcı olmamaya çalışıyorum sorunları  çözücü olmaya çalışıyorum .

Aşağı yuları 4,5 yıldır görevdeyim bu 4,5 yıl içerisinde hep çözücü ama önce sorunları ortaya koyucu önce hastalık teşhis edici çünkü hastalığı teşhis etmeden kesinlikle ilaç veremezsiniz.Biz bir konu için hüküm vermeden önce yanlıları söylüyoruz ondan sonra çözümleri söylüyoruz.

Böyle devam ettiriyoruz tabii ben bu söylediklerimi büyük bir kısmına uyabiliyorum tabii uyamadığım maddeler de var. Keşke hepsine uyabilsek  diye düşünüyorum.

BŞ:Evet sizler gençler ileride  yönetici olduğunuz zaman Sinan bey gibi bir göreve geldiğiniz zaman bu kadar çok sayıda kişi ile insan ile değişik ortamlarda ve değişik konularda çalışmak zorunda kalıcaksınız.Ve sanki hayatta yaşarken ve bir yöneticilik  yaparken  bir tiyatro eseri oynuyormuşsunuz gibi hani perdeler vardır 1. perde 2. perde 3. perde gibi  belki bir gün içerisinde 58 perdelik  bir oyun oynuyormuşsunuz gibi ve her perdede değişik insan olmak zorundasınız .Siz siz olsanız dahi bir toplantıda gelen konu ile başka toplantıda gelen konu birbirinden çok farklı oluyor.

Şunu da hiçbir zaman unutmayın size her gelen belki o sizden almak istediği şeyleri almak için geliyor ama sizin ondan önceki neler yaptığınızı hangi sıkıntılardan geçtiğinizi, hangi toplantılarda hangi sıkıntılar ile karşılaştığınızı bilmeden geldiği için ilk gördüğü kişi siz gibi davranılmasını istiyor, ilgi istiyor, itimam istiyor onunla ilgilenmenizi bekliyor ve o nedenlede Sinan bey gibi yerlerde olan yöneticilere çok büyük görevler düşüyor.Ben eminin sizlerde günün birinde böyle bir yönetici olduğunuzda bu becerileri zaman içerisinde kazanıcaksınız.

SA:Umut burada.

AHMET KEREM COŞAR:Sayın Aygün kulağınıza küpe olsun kitabının 426. sayfasında iş yerinde görev yetki ve sorumluluk dağıtın alt kademelere insifiyatif kullandırın , ekip çalışmasını destekleyin bu tür çalışmaları mümkün kılacak yatay organizasyonları benimseyin demişsiniz.Bu kavramları sorumluluk yaratmak insifiyatif kullanmak ve yatay organizasyon kavramlarını bize açıklarmısınız.

SA:Bu şirketlerde genelde böyledir.Düşünün bir Sakıp Sabancı'yı onlarca fabrikası var hangi birine bakabilsin hangi birinin hesabını edebilsin fabrikalarını gezmeye kalksa saati ve zamanın yeteceği mümkün değil .

Eğer büyümek istiyorsanız çok çalışmak çok üretmek üretilen malı tüketmek veya ihraç ettirmek istiyorsanız kesinlikle alt kadroyada sorumluluk vermeniz lazım .

Yalnızlık Cenab-ı Hak ka mahsustur.Kesinlikle insanların yalnız bir şey yapması mümkün değildir.

O yüzden insifiyatini verin, sorumlulukları verin ama denetçi olun bakın.Bakmıyorsanız bile bakıyormuş gibi yapın, denetlemiyorsanız bile denetliyormuş gibi yapın kesinlikle başarıya ulaşırsınız.Öbürkü ne idi.

AHMET KEREM COŞAR:Yatay organizasyon.

SA: Burada geniş tabana yaymak sorumlulukları sorunları ve sorun önerilerini onu kastettik.Eğer bunu geniş tabana yayarsanız sorumluluğu dağıtırsanız size bir iş veren olarak bir iş sahibi olarak rahat ederseniz ama her şeyi ben yapıyım her şey benim kontrolümden geçsin diye düşünürseniz kesinlikle başarılı olamazsınız ve bir müddet sonra insan belli bir bilgisayardır bilgisayara diyorlar belli bir zaman sonra beyni doldu .

Biz ilk bilgisayar çıktığı zaman bilgisayar aldık 1984 de beyni doldu nasıl beyni dolar dedik ve gerçekten bilgisayara sorduğun zaman o kadar yaşa düşüyorduki 30 saniyede bir bir satır geliyordu sonra megabaytını yükselttik onun .İnsanın da kendi beynini doldurmaması lazım ne yapması lazım sorumluluklarını görev alanlarını dağıtması lazım kendini rahatlatması lazım.O zaman çok daha başarılı olursunuz.

BŞ:Evet bu sorumluluk dağıtmak delege etmek yetki vermek hakkatten çok önemli bunları kullanmadığınız takdirde tek başınıza işleri yapmak durumunda olursunuz ama sonunda anlarsınız ki tek başınıza hiçbir şeyin üstesinden gelemiyorsunuz.Ancak bu sorumluluk vermek delege etmek ve bir şekilde başkalarının bu işleri yapmasına olanak sağlamak eğer doğru bir şekilde bunları yapmıyorsanız da tehlikeli ve risklidir.

Biraz önce sizin de ifade ettiğiniz gibi muhakkak onların kontrolunu yapmanız lazım ve muhakkak bunları yapacak olan ekiple çalışırken  o ekibin içindeki elemanların kaliteli iyi ve bu işi yapacak ehil insanlar olması lazım .

Ehil olmayan bir insana işi bir devir ederseniz, ehil olmayan o işten anlamayan veya o işi çok iyi yapamayacak bir insana belirli bir yetkiyi verirseniz ondan sora sonuçları sizlerin arzu ettiği gibi olmaz ve o zaman çok üzülürsünüz.

O nedenle sizler eminimki ileride yönetici olduğunuz zaman işin ehli ile ekibinizin içinde çalıştığınız insanların o işi en iyi bilenleri ile ekiplerinizi kurucaksınız onlara delege ediceksiniz görevleri ve takip yapıcaksınız ondan sonra siz ve ekibiniz başarılı olucak .

Evet son soruyu tekrar ben Ceren'e vermek istiyorum.

CEREN ZEYTİNCİ: Kulağınıza küpe olsun kitabında şöyle demişsiniz. Tüm ilişkilerinizde dürüst, söz ve randevularınıza sadık,personelinize davranışlarınız da ise adil olun .Bu sözünüzde kullandığınız iki kelimenin dürüstlük ve adalet  kelimelerinin sizin için ne anlamı ve hangi davranışları ifade ettiğini anlatırmısınız.

BŞ:Dürüstlük ve adalet.

SA: Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntı dürüst olmamam ve adalet olmama , adaletsizliğin çok olması ve bu çok karşımıza geliyor.

Ve iş hayatında da hep kazandım ben 1978 yılında ticarete başladığımız zaman bir tane toplu iğnemiz var ise 81 de üç tane oldu 90 da onüç oldu 2004 de onaltı oldu şimdide düşmeye başladı krizden dolayı ama bizim hatamız dan değil.Bunu kazanırken de açık ve şeffaf oldum. İnsanlara mal satarken yada insanlar benden mal alırken benim söylemiş olduğum rakamın doğruluğuna inandı.

Öyle gün geldiki demin de söylediğim gibi benim konum inşaat malzemeleri satıyoruz artık fiat alma olayı yok malı yolla olayı var.

BŞ:İnsanları kandırmayın diyorsunuz.

SA:Hayır kesinlikle

BŞ:Açık olun şeffaf olun tüm bilgileri paylaşın onlarla

SA:Eğer insan size güvenirse siz çok büyük paralar kazanırsınız bunu art niyet edinmemek şartıyla.

Her malın bir kar hatti vardır %3 , %10  kazanırsınız ama 100 liralık bir malzemeyi siz 400 liraya satarsanız bir kere kandırırsınız ve bir kere para kazanırsınız .

İşte bizim hayat çizgimizde aşağı yukarı benim bu 78 den beri 24 yıl ticaret hayatındayım.78 den beri bu işle uğraşıyorum.Hep yükseldim yükselirken de hep şuna baktım hep elimdeki değerlerim arttı açıkçası hep para kazandım kazanırkende parayı hep dürüstlükle kazandım, kimseyi kandırmadım.Eğer kandırmış olsaydık bir noktadan sonra geri geri gitmeye başlar kimse gelmez sana artık .

Benim müşreti sayım ilk dükkan açtığım zaman 5 kişi iken bu gün için bu rakam 6.000, 7.000 rakamına çıkmış.Ve her yılda 300 10 150 200 artarak devam etmiş onu söylemeye çalışıyorum dürüstülükle onu kastetmeye çalışıyorum.Adaletten bahsediyorsunuz hem yanındakilere karşı hem de çevredeki dostlarıma karşı yanımdakilere karşı adaletli davranmak hep benim işime geldi.

Ve yanlış yüzüne bile olsa bakın sizin yaptığınız yanlıştır yani hiç riyakarlıktan yana yada bir politikadan yana olmadım neyse yapılan hata yüzüne söylemeye önem gösterdim ve bunu adaletli bir şekilde yaptım.

Adalette doğruları söylemektir zaten o yüzden her iki konuda başarılı olduğuma inanıyorum ki beni buraya çağırdınız daha sonra ticaret odası başkanı oldum demekki tüccar bize güvenmiş ki 125.000 üyelik  odanın  başkanıyım.

İki seçimdir üst üste seçiliyorum ve karşıma aday çıkmıyor yani ne demek aday çıkmaması yani bu adam bu işi yapıyor daha iyi ben yapabileceğim deyipte  çıkabilen kimse olmaması bu işimizi iyi yaptığımızı ticaret hayatımızdan sonra oda hayatımızda da adaletli davrandığımızın nişanesi diye düşünüyorum.

BŞ:Çok teşekkür ediyoruz nazar deymesin diye de tahtaya vuruyoruz. Sinan bey bize bir kaset hazırlamanızı istemiştik o kasetin içinde gençlere vereceğiniz mesajlar vardı şimdi gençler merak ediyor acaba Sinan bey bize nasıl bir kaset hazırladı ve kasetle bize ne mesaj vermek istiyor diye ben kasedinizi sizden  alabilirmiyim?

Evet biz Sinan bey'in hazırladığı bu kasedi hazırlarken hep birlikte reklamları izleyelim.Kulağınıza küpe olsun programda sayın Sinan Aygün ile birlikteyiz. Sinan bey biz kasedinizi hazırlıyoruz merak etmeyin o yayına biraz sonra verilecek ama önce biz size bir misafir davet etmenizi istemiştik sizde bir misafir davet ettiniz bize kimi davet etinizi misafirinizi tanıtır mısınız ?

SA: Evet misafirim yanımda oturuyor Sayın Kamer Genç ben kendisine abi diye hitap ederim, gerçekten Türkiye için çabaları ve Türkiye'nin bir  ucra köşeleri Tunceli ile ilgili çabaları takdire şahandır.Kendisi ile bir çok programlara katıldık .

Dürüst konuşması cesur konuşması ve Türk halkının anlayacağı dilden protokol çerçevesi dahilinde değil yürekten içten ciğerden gelen konuşması bir Tunceli'nin bir doğunun güney doğunun halk çocuğu tipi ile konuşması ve devamlı oradaki yörenin insanlarının dertlerini  meclis kürsüsünden devamlı dile getirmesi bende çok büyük bir etki bıraktı.

O yüzden kendisi ile Ankara da da  olduğu için sık sık istişare ederiz konuşuruz dertleşiriz konuşuruz, yemeklerde beraber oluruz, kokteylerde  Ankara'da bu protokol işleri orada hep ayak üstü Türkiye meselelerini konuşuruz .

O yüzden buraya da hem Türkiye sevdalısı hem dürüst hem sözünü esirgemeyen ama ona nazara da  duruyor hem mahkemeler herhalde maaşınızın bir çoğuda oraya gidiyor o yüzden Kamer Genç milletvekilim ama önce ağabeyimi buraya getirmeyi uygun gördüm.

BŞ:Efendim biz teşekkür ediyoruz.Misafirimizin misafiri bizim de misafirimizdir hoşgeldiniz.

KAMER GENÇ: Hoşbulduk efendim.

BŞ:Efendim sizi herkes tanıyor ama biliyoruz ki siz çok önemli mesajlar veriyorsunuz ve her katıldığınız toplantıda bu mesajlarınızı tekrar ediyorsunuz ama böyle gençlerimiz ile bir araya gelip bu gençlerimizin ileriye yönelik yapmak istediği işlerle ilişkili olarak çok büyük beklentileri var .Sizinde hayatın çok çeşitli dönemlerinde yaşadığınız çok çeşitli tecrübeleriniz var. Şimdi ben istiyorum ki gençlerimiz bizim her şeyimiz, en değerli hazinemiz ve gençlerimize hepimiz sahip çıkmamız gerekiyor onlara bu tecrübe birikiminizden bu gece kulaklarına küpe olabilecek neler söyleyebilirsiniz?

KAMER GENÇ: Efendim çok teşekkür ederim bu programı düzenlediğiniz için Sinan beyfendiye ayrıcada şükranlarımı arz ediyorum .

Hakkatten beni misafir olarak çağırması benim için çok onurlandırıcı bir sonuç .Kendiside benimle ilgili aslında herkes kendisinin övünmesinden haz alır bizde bu hazı aldık tabii herkesin kurallarına uyduk Çok teşekkür ederim tabii biliyorsunuz gençler bir ülkenin can damarıdır.

Devletimizin kurucusu yüce Atatürk Cumhuriyet'i ve devlet'i gençlere emanet etmiştir.

Tabiki arkadaşlarımız gençlerimiz şu anda öğrenciler öğrencilik hayatında belli bir davranış biçimleri var. İş hayatında var iş hayatında çeşitli meslek guruplarına göre çeşitli davranış biçimleri var .Tabii ben kendi deneyimlerime göre konuşmak zorundayım.

Gençlerimize öncelikle yüksek tahsilliği ve tahsili safhasında hayatı tanıyarak okumak lazım yani ezbercilikle bir yere varılmaz yani bir çok fakülteyi bitiren insanlarımız mesela ben danıştayda hakimlik savcılık yaptığım zaman bir bakıyorsunuz genç avukat olmuş fakat dilekçe yazmasını beceremiyor hepsi için demiyorum ama.Öbür tarafta hayatı tanıyarak hayatın gerçeklerini yaşıyarak  hem tahsil yapan hem de okuyan ki gençlerimiz çok böyle ne biliyim yani çok olgunluk safhasına gelmiş bir çok yıllarca meslekte çalışmış insanın sahip olduğu bilgi deneyim den daha fazla  bilgi ve deneyime sahip olarak insanların karşısında bir takım davranış biçimlerini ve mesleğini yapmak usullerini bilen bir insan olarak görünce insan bunlar bir deneyim oluyor.

Şimdi iş hayatında tabi ondan sonra öğrencilikten sonra bir aile hayatı ve iş hayatı başlıyor.

Aile hayatında en önemli şey ailede sevgi saygı olma meselesi çok önemli , işte eşlerin birbirlerine çok saygılı olması bir defa ailede huzur olmadıktan sonra bir memlekette nasıl harp olduğu zaman insanlar huzursuzsa bir ailede de huzur olmayınca hiçbir başarı o ailenin fertlerine nasip olur diye bir iddiada bulunmak çok zor. Olurda çok istifayi anlar onun için eşlerin karşılıklı birbirine karşı sevgi saygı hudutları içinde çocukların tabii sevmek o çocuklara büyüklerin  çok sağlıklı eğitim vermek durumunda bırakılması lazım.

Özellikle meslek hayatı çok önemli .Meslek hayatında da her mesleğin kendine göre bir takım şeyleri var mesela ben politikayı ben önce memuriyetten geldim sonra dan 16-17 sene hakimlik yaptım, yedek subay öğretmenlik yaptım, maliyecilik yaptım, bir çok meslek gruplarında bulundum.Şimdi insan olarak bir insanın toplumda sesinin gür olabilmesi için gür sesle çekinmeden konuşabilmesi için çekinecek bir kusurunun olmaması lazım, yani kusurlu olan bir insanın ne biliyim naksesi olan bir insanın sesi yüksek çıkmaz.

Toplumda daima silik bir durumda durmak zorunda çünkü arkasında ayıbı olan kusuru olan bir kişi çıkıpta birisinin karşısında konuştuğu zaman acaba bende aynı kusurum var buda benim yüzüme söylermi diye bir şüphe içinde olur bir tedirginlik içinde olursa bir defa ne fikir üretir ne konuşur ama hayatı boyunca mümkün olduğu kadar dürüst çalışmış mümkün olduğu kadar kendisine ailesine çevresine vatanına hizmet  sağlıklı hizmet etmiş insanlar daima ben o toplumda onların gerçekten her zaman için özgürce bir konuşabileceği çekinebileceği bir durum olmayacağını hep bende hayatımda hissettim.

Özellikle bu politikada çok önemli yani politikada bu gün Türkiye'de en fazla politikacının hayatı çok şeffaf çünkü her gün basının karşısındasınız en ufak bir şeyiniz hemen basının karşısına geçiyor onun için her nasıl olursa bir yerde attığınız yanlış adım bir gün karşınıza çıkıyor mesela bir gün vatandaşın birisi geliyor meclise işte ben Tunceli milletvekiliyim o güne karşı hatalı bir davranışım olduğu zaman  bir bakıyorsunuz

Tunceli dağının bir köyünde hiç ummadığınız yerde vatandaş size orada hatanızı söylüyor.Onun için mümkün olduğu kadar hata etmeden vicdanınız sesine inanarak doğru bildiğiniz şeyleri söylemek lazım, doğru bildiğimiz hareketler içinde olmamız lazım.

En birinci şeyde vatanımızı sevmemiz lazım, en birinci şey devletimizi çok sevmemiz lazım.

Devletimize karşı görevlerimizi kusursuz yapmamız lazım.

Bu çok önemli bir şey şimdi benim gördüğüm bir kolaylık var herkes devlet yapsın diyor.Mesela işte gidiyorsunuz köye köyün vatandaşın yolunun üstünden bir su geçiyor suyun ortasına bir taş düşmüş bunlar bana göre çok önemli şeyler o taşın çevirdiği su o yolu yıkıyor.

Allah rızası için birisi çıksa dese yahu o taşı oradan alsa o yol tahrip olmaz  birileri bekliyor ki işte devlet dedikleri kimse onlara göre devlet gelsin yapsın.Evinin önünde mesela bir pis su kanalı geçiyor ufak bir açıklık var onun üzerine bence orada kahvede oturupta bence bunlar benim için çok önemsediğim için bir kürek ufak bir şey alsa.

BŞ:Peki hazır bunu söylemişken siz ben şunu size sorarak gençlerimize bir şekilde bir görev verip bu güzel sohbetinizi sonuçlandırmak istiyorum.O da şöyle burada oturan gençlerimizin her birine değişik bir ödev bir görev verirmisiniz.Burada Ceren oturuyor Ceren kızım şunu şunu şunu yap, deyinki Emre oğlum şunu yapın Müge kızım şunu diye dördüne çok ama kısa olsun basit olsun kolay bir şey olsun onlara bir ödev verin, bir görev verin gençlere.Birer tane değişik görev ama.

KAMER GENÇ: Mesela Ceren öğretmen olsun da eğitimle ilgili.

BŞ: İleride gençleri iyi ve güzel eğitecek güzel bir insan ol eğitime katkı.

KAMER GENÇ: Toplumun temeli.

BŞ:Ceren eğitime katkı yapsın Emre ne yapsın.

KAMER GENÇ: Emre'de maliyeci olsun.

BŞ:Maliye vergimi toplasın.

KAMER GENÇ: Devletin maliye politikasını düzenlesin.

BŞ:Evet maliye politikasını düzenle herkesin düzgün adaletli vergi vermesini sağla.Müge ne yapsın.

KAMER GENÇ:Müge de siyasetçi olsun.Bakan olsun devleti yönetsin.

BŞ:Başbakan olsun mu?

KAMER GENÇ:Bir hanım Başbakan seçersek seçtik de zaten daha iyi işler yürüyeceğine inanıyoruz.

BŞ: Kereme hangi görevi veriyorsunuz?

KAMER GENÇ: O da kültür konuları ile ilgilensin.

BŞ:O da kültürle ilgilensin.

KAMER GENÇ: Tabii kültürde bir devletin temel olgularında eğitim ve kültür çok önemli bir şey.

BŞ:Evet hepiniz görevinizi aldınız bir sürü göreviniz olucak belki ama bence hayatınız boyunca Kamer bey'den aldığınız bu görevleri sakın unutmayın diyorum.Sinan bey kasediniz hazır hep birlikte kasedinizi izleyelim.Evet Sinan bey çok ilginç şeyler gördük ama bunların anlamını siz anlatıcaksınız bunlarla gençlere hangi mesajları vermek istiyorsunuz?

SA: Önce gördüğünüz orman gördük, önce bir tek ağaç gördük sonra ormana çevrildi orman tekrar tek ağaca çevrildi.

Buradaki vermiş olduğumuz mesaj ormana bakarken ağacı da gör ağaca bakarken çoğunuda gör, yani detaya in ağacı gör ama orman içindede bütün birlikteliği gör .

Ufak ufak ağaçların ufak ufak çalılıkların çok güzel bir orman olduğunu ve çevreyi tabiatı ve doğayı hava durumu dengelediğini göstermeye çalıştık.Bir ağaç birleşti orman oldu .Daha sonra atlet oldu. Ondaki amacımızda devamlı koşmamız gerekli, devamlı çalışmamız gerekli, devalı yol almamız gerek o mesajı vermeye çalıştım.

Atatürk'ü gösterdim ki Atatürk  cesur  atak bileği kuvvetli ve en büyük özelliğide affedici olmasıydı.Yunanistan'ı İzmir'i Yunanlılardan silip süpürdüğü zaman yerde Yunan bayrağı duruyordu, Atatürk o bayrağı aldı dediki bir ülkenin onurudur şerefidir bayrağı o bayrağı aldı katladı ve geri teslim etti ama bugün görüyoruz bizim Genelkurmay başkanımızın resmi Paris de yerde ayaklar altında sürünüyor ben şahsım Sinan Aygün olarak çok düşünüyordum bugün veya yarın Paris'e gidiyim bir şekilde o resmin üstünü boyuyum veyahutta sökme imkanım olsun diye ama gördüm bugün birkaç tane genç arkadaşımız onu yapmış onlarada buradan teşekkür ediyorum.

Bir de kaplumbağa gördünüz bu kaplumbağanın da evinin sırtında olması hayatının garantide olması ve işinide evinide beraber götürmesi yani kaplumbağa işini hep evi ile beraber yapıyor, sırtında çünkü gösterişsiz olması ve kaplumbağanın dış etkenlere karşı çok konu olması sırtındaki biliyorsunuz o kabuk bayağı sert bir kabuktur .

Bir tehlike altında hemen kaplumbağa kendini kısar bir ağacın altına girer kendini korur .Bu da güveni ve gösterişsiz olmasına rağmen kaplumbağanın evinin ama ne kadar güvende olmasını gerektiği için yaptım ama benim için en önemli olan Atatürk'ün resmidir orada  ulu önder'in yaptığı gibi bizde insallah  Paris'deki Genel kurmay başkanımızın resmini sökmeye başarırız diye düşünüyorum.

BŞ: Evet çok teşekkür ediyoruz.

KAMER GENÇ: Tabii bu devletin yani bize karşı devletimize karşı yapılan bir saygısızlıktır aslında Fransa'nın yaptığı o hareket .Tabii devletin onların bize karşı bu ve buna benzer saygısızlık yapmamaları için evvel devletimizin kişiliğini korumamız lazım.

Ekonomik gücümüzü korumamız lazım.

Maalesef bu gün işte teslim olmuş bir durumdayız.

İşte İMF nin o kurallarını  uygulayarak bu gün genel konuşmak istedik bu kötü taraflarımızıda konuşmak istemiyorum ama gençlerimizin de her şeyden haberdar olmaları lazım.

Bana göre çok okumak lazım.Türkiyede'ki bütün meseleler ile ilgilenmek lazım.Bu hepimizin görevi yani Türkiye'yi yönetmek Türkiye'yi yüceltmek Türk insanının görevidir başkaları gelipte hiçbir zaman bizim yapmamız gereken hizmetleri yapamaz.

Bu gün Amerika'nın bir tek vatandaşının bir yerde ayağına taş değdiği zaman Amerika o vatandaşının hakkını koruyor.Ama bizim Genel Kurmay başkanımızın o fotoğrafı orada ayaklar altına alınıyor birde bir Başbakan yardımcısı diyor olur diyor önemsemeyin böyle şeyleri .

Bizdeki hakkatten bu anlayış ve bu zavallı düşüncelerle bu Türkiye'yi hep küçülttük o yüzden gençlerimize büyük görevler düşüyor .

Evvela birbirimizi seveceğiz geçmişte sağ sol diye birbirimizi ayırdılar bu sağ ve sol kavgasını yaptırarak Türkiye'yi böldüler yüzlerce binlerce gencimizin kanına girdiler ondan sonrada sırası geldiler can ciğer oldular birlikte nimetleri paylaştılar onun için bence bugün çağımızda en önemli olay dürüst olmak, dürüst olmak  dürüst olmak, yurt sever olmak yurdunu sevmek ve kimsenin hakkını yememek yani mümkün olduğu kadar birbirimizle fikirlerimiz çelişe bilir aramızdaki sevgi bağını kaybetmememiz lazım.

Birbirimiz sevmek lazım ve kimsenin hakkınıda yememek lazım.Onun için devletimiz ne kadar büyürse büyüsün her ne kadar iş adamlarımız diyorlarki devleti küçültelim diyorlar ama devleti ekonomik yönde küçültmemek lazım.

BŞ:Devletin itibarı büyüsün.

KAMER GENÇ:Evet itibarını büyütelim.Bakın biz işte her yerde gidiyoruz maalesef gidiyoruz bütün Avrupa ülkeleri bize vize koymuş niye koymuş işte ekonomik yönde çöküntü içinde olan gücü olmayan bir devlet .

SA:Ankara'da görmüyormusun elçiliklerin önünde sabah'ın üçünde giriyorlar yatak yorgan seriyorlar orada sabah 3'te

KAMER GENÇ:Ve orada o insanlara Allah rızası için bir belediye çıkıpta bir baraka bile yapmıyor.

SA:Bir bardak su vermiyor.

KAMER GENÇ: Bunlar hep zaaf hep insanlarımızın içine düştüğü hatalar ama tabii bana göre yeni yetişen gençlik işte bu eksiklikleri görerek görev başına gelirse inanıyorum başarıcağız. Her şeyin başı güvendir.Güven ve dürüstlüktür yani ama burada maalesef medyamızıda söyleyelim.Bu gün medyada bir takım gerçekleri yazmıyor onlarda yazmaması dolayısıyla yani yalanı doğru doğruyu yalan yazıyor.Hırsızı dürüst dürüstü hırsız hitap ediyor.Böyle bir basın ahlakının olduğu bir yerdede gerçekleri bulmak çok zor. Buda çok zor.

BŞ:Gençlerimiz ileriye yönelik yetişiyorlar.

KAMER GENÇ:Gençlerimiz bu gerçekleri bile bile bunları düzeltmek için mücadele etmek zorundalar.

BŞ:Gençlerimiz bunları düzeltmek için ileriye yönelik bence hızlı bir şekilde koşuyorlar. Ben hepsine onlara güveniyorum.Bu arada Sinan bey'in bir bölümü var o bölümünü ben kendisine sormak istiyorum ilk defa açıklayacağım bölümüne geldik Sinan bey burada ilk defa burada bize bir şey açıklayacak , birlikte açıkladığı şeyi paylaşıcağız.Bize ne açıklaycaksınız?

SA:Uzunca süredir Türk ekonomisinin bulunduğu durumu eleştiriyoruz.Ama yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda Türkiye'nin gerçekten karamsar bir ülke olmadığını, Türkiye'nin en kısa zamanda toparlanacağına, ve Türkiye'nin yerinin altındaki kaynakların Türkiye dünyanın sör ülke yapacağına uzunca süren çalışmalar sonucunda bulduk.Bunlardan en önemlisi Bor'u madeni ki yapmış olduğumuz çalışmalarda Almanya'da Bor  yakıtıyla araba imal edilmiş ve o arabalardan 3.000 tanesi Almanya sokaklarında geziyor.Bizde müracat ettik Türkiye önümüzdeki ay bor yakıtlı araba getiriceğiz , onuda kendi makam arabam yapıcağım, bor  yakıtlı araba olarak Ankara sokaklarında belki İstanbul sokaklarında gezdireceğiz çünkü Türkiye'nin kurtuluşu gerçekten yer altında .

Ben gençlerimize şunu söylemek istiyorum hiç umutsuzluğa kapılmayın bu Türkiye kurtulucak, bu Türkiye'ye bir şey olmaz.Çünkü yer altındaki kaynaklarımızın ancak %'de yarımını kullanmışız % 99'u burada duruyor.

BŞ:O zaman Sinan bey siz hemen öteki bölümümüze geldiniz.Biz sizi hep geçmişle değil birde ileriye yönelik bir hayalim var dediğiniz zaman Sinan bey'in hayali nedir?

SA:Benim hayalim bu ülkeyi çok seviyorum bir kere, tabii  herkes bu ülkeyi çok seviyor, ama şunu çok istiyorum bu ülkenin halkı bu şekilde idare edilmeye ve bu yoksullukta yoksul bir halk olmayı hak etmiyor.

Dünya'nın işte 93. sırasına geldik bir Güney Afrika bizi geçti, bir Bulgaristan bir Macaristan bir Polonya bizi geçti .Benim hayalim ki buna inanıyorum eğer doğru politika uygulanırsa Türkiye 1 yılda ayağa kalkar,2 yılda yürür 2 yıl sonra  koşar.

Yani 5 yıllık süreç içerisinde iyi politikalarla, hangi politikalarla savurganlık politikası, yolsuzluk politlikası, yer altı kaynakları, tasarruf politikası işte enerjide bir sürü bir şeyler var gazeteler yazıyor hepimiz okuyoruz bunlar halledilirse benim önümde Türkiye'nin önünde gerçekten çok açık sayfa var.

Ve dünyanın sayılı ülkelerinden olabilecek durumda.Hem coğrafi olarak hem iklim olarak  36 milyon genç nufusumuz var.Sizden önce program dan önce konuştum arkadaşlarla ne iş yapıcaksınız kimse dudağını büktü bakın bu gençlere o kadar çok iş var ki Türkiye'de işte önümüz çok açık.Ama güçlü iradeli , gen, dinamik,  masaya vurabilecek hiç kimsenin karşısında boyun eğmeyecek eğer o ülkenin Genel Kurmay Başkanı'nın resmini yere astığı zaman buna tepki gösterebilecek açıp o ülkenin Başbakanı'na o resmi oradan kaldır seninle ticari ilişkimi, sosyal ilişkimi, kültürel ilişkimi kesebilecek  siyasi liderler başımıza geldiği anda bu ülke düzelecek.Oda gelecek bu ülke geçiş sürecinde bu sancılı oluyor ama bunun temennimiz sancısız olması.

BŞ:Hayliniz o hedefe Türkiye'nin ulaştığını görmek .

SA: Ulaştığınıda görüceğim ben inanıyorum buna.Sadece inanmamış olsam bu kadar konuşturmayız.

KAMER GENÇ. Her şeyin başı eğitim.Bir bakıyorsunuz Türkiye'de şeyh'in ayaklarını yıkayarak suyunu içen zihniyetin artık bitmesi lazım.Görüyoruz değil mi bu kadar aşağılıkça zihniyetin Türkiye'de bitmesi lazım buda müsbet eğitimle olur.

SA: Kuvvetli nufusumuz var.Bunları başaracaklarına inanıyorum.Bizde buradayız zaten.

KAMER GENÇ: Neme lazımcı olmamak lazım.Yani herkes kendi görevini yapacak yani bir genç bir vatandaş bir süistimal bir haksızlık gördüğü zaman ona tavır koyacak.Biz yalnız icat etmiyoruz Almanya'da vatandaşlarımız var bir arkadaşımız orada otobüs şöförü çalışıyordu otobüs şöförlüğü yapıyordu ben diyor durağa 1 dakika geç girdiğim zaman hemen telefon ediyorlar otobüs 1 dakika geç geldi .Bir araba birisine vurupda kaçtığı zaman hemen trafiğe polise şey ediyorlar.

BŞ:Birbirimizi kontrol ediceğiz.

KAMER GENÇ: Evet kontrol bir defa vatandaşlık görevimizi yapacağız devlet gelsin yapsın diye bir şey yok devlet hepimiz .

BŞ:Efendim çok teşekkür ediyoruz biz burada bütün bu programı yaparken çok değerli bir kişi sayın Kamil Çakmak orada bütün program boyunca hem bizi izledi hem de çok güzel programın karikatürünü yaptı.Şimdi o yaptığı karikatür çok güzel tabiki çok hoş bir karikatür ama bununla da yetinmedi bununlada yetinmedi kendisi birkaç gün uğraştı ve yağlı boya olarak Sinan bey'in çok güzel yağlı boya olarak resmini yaptı, bir eserini yaptı.Bakın bu çok hoş çok güzel, bunu size hediye ediceğim ben bu akşamın hatırası olarak sizde kalıcak.

Siz Ankara Ticaret Odası Binası'nın en tepesine gökdelen gibi çizilmiş en tepesinde duruyorsunuz  ve bir şekilde orada yerinizi almışsınız.Sizde söylediniz birkaç dönem diye insallah daha uzun o görevlerde bulunursunuz.Çok güzel bir şey ben kendisine çok çok teşekkür ediyorum.Bunu hatıra olarak size hediye etmek istiyorum.

KAMER GENÇ :Gerçekten güzel tebrik ederiz.

BŞ:Ben hem Sinan bey size hem Kamer bey'e gençlerle tecrübe paylaştıkları için teşekkür etmek istiyorum.Gençlerimizede burada teşekkür etmek istiyorum .

KAMER GENÇ:Biraz önce konuşurken gençlikten baskettiniz gençlik  gençlik çok güzelde bunun yanında  deneyimde çok önemli, bilgi de çok önemli.Bilgisiz deneyimsiz hiç bir mesleği yapmak mümkün değil.

BŞ: O nedenle ben onlara da teşekkür ediyorum çünkü onlar da sizlere sorular sordular.Kamil çakmağa teşekkür ediyorum karikatürler yaptılar.Habertürk ekibine teşekkür ediyorum çünkü bu programa hayat verdiler.Gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz gençlerimize sahip çıkalım.Haftaya kulağınıza küpe olsun programının misafiri sayın Yılmaz Ulusoy .Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.Hoşçakalın.
.


.
.

oturanlar soldan sağa (Bülent Şenver, Sinan Aygün, Kamer Genç)
.

.

.

.

Şeref Defteri
.

Sanatçı Kamil Çakmak


.
.

Tüm Yazıları

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org