Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

NİHAT GÖKYİĞİT Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Doğanın en yakın sırdaşı
24.10.2007
Okunma Sayısı : 11660
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 4,5
Popülarite : 4,06
Verdiğiniz Puan :
 

 

Doğanın en yakın sırdaşı
Nihat Gökyiğit
.
.

Biz Bize dergisinde yayınlanan bir söyleşimi aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

.
.

Doğanın en yakın sırdaşı

Gökyiğit orkestra hakkında;

“Bu orkestra dünyaya barış mesajı veriyor, Filistinli’yle İsrailli yan yana, Azeri’yle Ermeni, Türk’le Yunan, İranla Irak’lı, Rusya’yla Ukrayna. Araları her zaman bozuk olan ülkelerdir bunlar. Bu ülkelerin müzisyenleri orkestramızda yan yana keman çalıyorlar ve diyorlar ki,

“Geldiğimiz bölgeye bakın, dünyanın en problemli bölgesi, biz oradan kalkıp buraya geldik ve kardeşlik şuuru, armoni ve ahenk içerisinde çalışıyoruz” Bu orkestraya her dönem yeni otantik enstrüman koyuyoruz. Bulgaristan’dan kaval, Türkiye’den ney, Suriye’den ud, İran’dan tar, Azerbaycan’dan kemança, Yunanistan’dan buzuki. “Medeniyetler niye çatışsın , işte bakın biz birbirimizi kucaklıyoruz, biz birbirimizi anlamaya çalışıyoruz ve hünerlerimizi paylaşıyoruz. Batı’nın çok rafine de olsa o senfoni musikisine adeta bir baharat gibi lezzet katıyoruz” diyorlar gözleri parlayarak.

“İlk konserimizde müzisyenlerden bir kısmı İstanbul’a gelirken maliyeti azaltmak için 2 kişilik odada kalmayı teklif ettiler. Ben de otele telefon ettim. “Mümkünse İsrail’li ile Filistinli’yi  aynı odaya koymayın” dedim. Bir saat sonra otelden beni aradılar ve dediler ki, “Bunlar yolda arkadaş olmuşlar aynı odada  kalmak istiyorlar. “

Çok düşündürücü. İnsanlar fert olarak savaşı istemiyorlar. Türk insanı da istemiyor. Yine aynı konserimiz sonrasında düzenlenen akşam yemeğinde tüm müzisyenler kendisini tanıtıyordu. Rusça konuşan Ermeni müzisyen kendisini tanıtmaya başladı. Tabii pek anlaşılmadığı için Azeri müzisyen kalktı tercüme etti. Ermeni müzisyen durdu ve şöyle dedi:

“Şu güzellliğe bir bakın ben konuşuyorum Azeri arkadaşım tercüme ediyor, daha iyi anlaşılsın diye.”

TEMA Vakfı’nın kurucu üyelerinden ve Mütevelli Heyeti Başkanı Nihat Gökyiğit , yıllardır herkesin örnek alıması gereken bir vatanseverlik örneği sergiliyor. O savunduğu davalara sadece maddi katkıda bulunmuyor; tüm zamanını, enerjisini ve bilgi birikimini bu uğurda kullanıyor. Gökyiğit TEMA projeleri hakkında bilgiler verdi.

“TEMA (Türkiye Erezyonla Mücadele , Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı)’yı şu anda bulunduğumuz odada 1992 yılının kasım ayında 30 işadamıyla kurduk.  Bu binada bir toplantımız vardı. Rahmetli Vehbi Koç, bana “Hayatımın son yıllarında iki konuya daha hizmet etmek istiyorum. Bir tanesi nüfus planlaması, diğeri ise ağaçlandırma. Bana yardımcı olur musunuz?”

Diye sordu. Biz de olumlu yanıt verdik. Vehbi Bey olaya,

“Ağaçlandırma olarak değil  geniş bir yelpazede bakmamız lazım. Yeşil örtünün merası var, çalısı var,dikeni var, ormanı var, ama birde toprağı var. Topraktan başlayan büyük bir mücadele gerekiyor. Bu konuyla ilgili bana bir rapor verin. Ama ben takvimi olmayan hiçbir işi konuşmam” dedi. Vehbi Bey’den çok şey öğrendim. Raporu onun istediği gibi hazırladım. Başınada yönetici özeti yazdım. Biliyordum ki yönetici özeti olmayan raporu okumazdı. Raporun başlıklarına baktı, “Şimdi ne olacak” dedi.

Eylem planı yapmamız gerekiyordu. İşte böyle başladı bu heyecanlı hareket ve TEMA’yı kurduk. İlk söylemimiz “Üzerinize vazife olmayan işlere karışın” oldu. Bugün 300 binden fazla kayıtlı taraftarlarımız, 550’nin üzerinde temsilcimiz, Yavru TEMA ve Genç TEMA teşkilatımız var. TEMA’da ilk 5-6 sene eğitim ve bilinçlendirmeye büyük önem verdik.

TEMA’nın tanıtımında Süleyman Demirel bize çok yardımcı oldu. Süleyman Bey ile bir seyahatte konuşurken  TEMA konusunu açtım ve bilgi verdim.

“Türkiye’nin çok önemli meseleleri var. Ama en önemlisi budur ve çok büyük bir iştir. Siz hazırlığınızı tamamlayın açılışını gelip İstanbul’a ben yapayım” dedi.

O günkü konuşmasında ,

“Susuz çatlak bir toprak vardır, suya hasret. Onun üzerine bir yağmur düşer, o toprağın bir kokusu vardır. Bir de fırından çıkan kepekli ekmeğin kokusu vardır. Ben üzerine yağmur düşen toprağı, o ekmek gibi yerim” dedi.

Süleyman Bey’in himayesinde İstanbul’da bir kaynak geliştirme toplantısı daha yapalım istedik.
O da,

“Ne demek! Ben yemeği Çankaya’da veririm siz bana bir davet listesi hazırlayın” dedi.

Bu toplantı hakikaten TEMA’nın başarısında çok önemli bir hareket oldu.

Vakfın ilk döneminde başının çok büyük desteği oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’yla yaptığımız çalışmalar sonucunda gönüllü öğretmenler ordusu meydana geldi.

Eğitimle bilinçlendirme çalışmalarının yanı sıra yeni yasaların çıkarılmasında çalışmalar yaptık. Örneğim meraların korunması ile ilgili yasa 38 sene Meclis’e gitmiş gelmiş ve çıkamamış bir türlü. Onu çıkardık.

TEMA’dan en çok sevdiğim ve bizzat idare ettiğim doğaya dost, üretim ev hizmet faslı. Hareket noktamız şu: Yoksulluktan kurtulmadan hiçbir meselemizi halledemeyiz.; ne eğitim, ne sağlık, ne de çevre sorunları. Türkiye’de 4 yer biyolojik bakımdan çok zengin: Köprülü Kanyon, Kayseri Sultan Sazlığı, Artvin Borkça ilçesi ve Kırklareli İğne Adası. Bunlardan birine gidelim dedik. Artvin Borçka’ya gittik. Öyle bir yer ki buradaki bitkilerin , böceklerin literatürde isimleri yok, orada isim verliyor. ‘Burada yaşayanlara öyle bir gelir bulalım ki, bu doğa tahrip olmasın” dedik.

Bir tane köylü geldi ve dedi ki;

“Bizim tilki kapanında bir hayvan yakalandı ve ne olduğunu biz de tam anlayamadık.”

Hocalarımızdan biri bu olay üzerine dedi ki ;

“Şu laf varya, bu biyolojik zenginlikte en üst nokta”

Oranın yerlisi, ‘Acaba bu hayvan nedir? Diye tereddüt ediyorsa bu en üst çıtadır” dedi.

Bu olay daha da heyecanlandırdı bizi. Köylü günlük ihtiyacını temin ediyordu ama fakirdi. Yani çocuğu askere gitmiş , evde hastası var, evini tamir edecek parası yok ve orman işletmesi gelsin , ormanı işletime açsın odun işçiliği çıksın diye  bekliyorlar. Ama kabul etmek lazım ki oralar mükemmel korunmuş.

9 aylık çalışma sonucunda, Türkiye’de nesli tükenmiş olduğunu sandığımız sak kafkas arısı bulundu. Bu arı uzun dili sayesinde her çiçekten bal alabiliyor, hastalıklara karşı dirençli, insanlara karşı çok uysal , her havada işe çıkabiliyor, normalin 2-3 misli bal yapıyor.

Amerika’daki doğa müzesinde bir ateş böceği resmi vardı. Resmin altındaki yazıda şöyle diyordu: “Ben enerjimin %95’i ile ışık yapar, %5’ini kendim için kullanırım. Siz insanoğlu yaptığınıız enerjinin %90’ını ısı olarak ziyan eder, ancak %10’unu kullanırsınız. Siz nerede, ben nerede.” Doğa böyle bir şey işte.

Üzerinde durduğumuz konular; Sağlıklı bal, doğa turları ve ağaç tarımı. Türkiye ormanlarının %93’ü doğal ormanlar. İnsan eliyle yapılamaz. Avrupa ormanlarının %1’i ise doğal ormanlar.

Diğer  bir konu ise henüz harekete geçirilmemiş olan meşe mantarı üretimi. Bu ağacın kendisini sıcak ve soğuğa karşı korumak için yaptığı bir kabuğu var. O kabuğun bir santimetre küpünde 400 milyon hava kabarcığı var. Ses ve ısı yalıtımı bakımından insan eli bunu henüz başaramamış. Bu kabuktan şişe mantarı tıpası üretiliyor. Ağaç Portekiz’de yetişiyor. Portekiz’de kara, Akdeniz ve Okyanus iklimi var.  

Türkiye’de de bu üç iklimden var. Turist olarak Portekiz’e giden bir arkadaşım tohumu almış getirmiş . Tohumlar Torbalı’ya gitmiş. Neden Torbalı: Abdülhamit’e İspanya Kralı üç tane bu ağaçtan fidan hediye etmiş. Abdülhamit de bir tanesini Torbalı’daki çiftliğine dikmiş. Yeni gelen tohumları da Orman Bakanlığı , ağaç orada yetiştiği için, Torbalı’ya dikmiş.

TEMA şemsiyesi adı altında çalıştığımız başka proje de Sakız Ağacı. Sakız Ağacı, Sakız Ada’sının Çeşmeye bakan tarafında yetişiyor. Çeşme, Urla gibi yerlerde bu ağacın yabanileri çok miktarda var. “Bunları nasıl geliştiririz” diye düşünüyoruz. Sakız Ağacı Osmanlı zamanında çok önemliymiş. Sakız Adası’nda özel bir gümrük teşkilatı kurmuşlar ve oradan çıkan sakızın tamamı saraya geliyormuş. Sakızı yemeklere katıyor, ilaç olarak kullanıyorlarmış. Diğer bir proje de İpek Böceği projesi.

Beni bu günlerde en çok meşgul eden , Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde yürüttüğümüz çalışmalar. Rahmetli eşimin anısına yaptırdığım bir bahçe burası. Dünyanın yol kavşakları üzerinde yapılan ilk botanik bahçesi. Rahmetli eşim adele zayıflığı nedeniyle nefes almakta güçlük çekiyordu. Her zaman temiz havaya ihtiyaç duyuyordu. Bu bahçeye 52 bin fidan diktirdim. Biliyorum ki bu bahçenin temiz havası ona bir şekilde ulaşıyordur.”  
.
.

.
.
Nihat Gökyiğit Hakkında
.
.
1925 yılında Artvin’de doğan Nihat Gökyiğit, Robert Kolej’den mezun olduktan sonra mühendislik eğitimini Micgihan Üniversitesinde yapmıştır. Genç kuşakların eğitimine büyük önem veren Gökyiğit, 1954 yılında uluslararası öğrenci kuruluşu AISEC’in Türkiye’de kurulmasına ön ayak olmuştur. Halen kuruluşunun Türkiye yönetiminin  danışma kurulu başkanıdır. Gökyiğit 1987 yılında Türk - Sovyet İş Konseyi’nin kuruluşuna öncülük etmiştir. Daha sonra Türkiye-Bağımsız Devletler Topluluğu  İş Konseyleri’ne dönüşen kuruluşun başlangıcından beri başkanlığını yürütmektedir. Türk Cumhuriyetleri’nde ona, “bilge adam” anlamına gelen “ak sakal” ünvanı ile hitap etmektedirler. Şu anda Gürcistan ve Kırgızistan’ın İstanbul Fahri Başkonsolosudur. Gökyiğit, Karadeniz  Ekonomik İşbirliği Konseyi’nin de kurucusu ve ilk başkanıdır. Bu çalışmalar çerçevesinde bir de Karadeniz Oda Orkestrası’nın kuruculuğunu yapmıştır. 1992’de kurulan orkestranın üyeleri Ermenistan, Azerbeycan, Gürcistan, Romanya, Türkiye, Moldova, Rusya ve Yunanistan’dan seçilmiştir.1993’de İstanbul Festivali’ne katılan orkestra, birçok ülkede konserler vermektedir. Karadeniz Oda Orkestrası beraberinde gelişen bir diğer oluşum da bu yıl 26 Haziran’da 10. ‘su düzenlenecek olan Enerji Konferansı’dır.

.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org