Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Prof.Dr.Asaf Savaş AKAT Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Prof.Dr. Asaf Savaş Akat Bülent Şenver'in Odası TV Programı
02.08.2007
Okunma Sayısı : 10265
Oy Sayısı : 7
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,23
Verdiğiniz Puan :
 

 

Prof.Dr. Asaf Savaş Akat Bülent Şenver'in Odası TV Programı
.
.
Usta bankacı Bülent Şenver ile onun odasında gençler için bir televizyon programı yaptık.

Duayen bankacı Bülent Şenver, değişik soruları ve eğlenceli oyunları ile bana hoş bir elli dakika yaşattı. Sizlerle paylaşıyorum.

.
.
 Prof.Dr. Asaf Savaş Akat Bülent Şenver'in Odası TV Programı

.
.
.

 dinlemek için 

.
.
.
  

.
Prof.Dr.Asaf Savaş Akat Bülent Şenver'in Odası TV Programı
Deşifresi
.
.
Prof.Dr.Asaf Savaş Akat (ASA)
Bülent Şenver (BŞ)
.
.

BŞ: Bülent Şenver'in odasına hoşgeldiniz. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat. Hoşgeldiniz hocam.

ASA: Hoşbulduk.

BŞ: Nasılsınız?

ASA: Sağolun teşekkür ederim siz nasılsınız?

BŞ: Siz hep böyle ekonomi konusunda, ekonomiyi prıme tıme taşıma slogan ile ve hakikaten de taşıyarak toplum önüne çıkıyorsunuz.

Sadece Bilgi Üniversitesindeki derslerinizle değil aynı zamanda bilgilerinizi ekonomi konusundaki bilgilerinizi daha geniş kitlelerle paylaşabiliyorsunuz televizyon sayesinde.

ASA: Teşekkür ederim iltifatlarınıza.

BŞ: Ben o zaman size şöyle soruyla başlamak istiyorum bu hoş sohbetimize. Sizin hayatınızda bazı kilometre taşları olmuştur.

Şöyle gözünüzü kapatıp o kilometre taşlarından önemli olanlarını bizlerle burada paylaşırmısınız ?

ASA: Herhalde bir tanesi o benim kararım değil tabii kilometre taşı ailenin kararı beni Galatasaray lisesine ilkokulu  bitirdiğimde  yollama kararı başka bir şey olabilirdi  ve o ekip hayatımın daha sonrasını çok etkiledi .

Yatılı olmak etkiledi hem Galatasaray kendine göre uslubu olan bir okuldur, o uslup kimi sever kimi sevmez ama yani  bir yerde kalıba dökülmesinde etkili bir olaydı ikinci önemli olay yani kilometre taşı diyebileceğimiz olay AFS bursudur. 1960 yılında ben AFS bursuyla ben Kaliforniya,

High School'a lise bitirmeye gittim 1960 yılı Türkiye'si bugünkü gibi değil, bugün netice itibariyle buradan Amerika'ya gidildiğinde, Amerika'nın en gelişmiş yöresine bile gidildiğinde aradaki fark esas itibariyle bir incelik farkı oluyor .

Burada da çok araba var, orada da çok araba var, orada daha çok araba var.

Burada da çok televizyon radyo var, orada da çok radyo televizyon var burada daha çok var 1960 yılında öyle değildi burada araba yoktu orada araba vardı, burada telefon yoktu orada telefon vardı, burada televizyon yoktu orada Losencılıs ta 13 kanallı televizyon vardı, burada radyo birtaneydi orada esas sayısını kimse bilmezdi oradaki farklar kalitatifti, kantitatifin ötesinde

BŞ: O size vizyonmu getirdi?

ASA: Tabii orada bir yıl yaşamanın getirdiği birtakım şeyleri birinci elden görmenin getirdiği gelişmiş toplum yapısını insan ilişkilerini  birinci elden görmenin bence önemli bir daha sonra yaşamımı etkileyen bir şey.

Herhalde ingilizce öğrenirdim o açıdan değil ama O formatif yıldaki gördüklerim daha sonra hayatımı çok önemli anlarda bana çok yararı olduğunu düşünüyorum herhalde onun dışındaki kilometre taşıda hayatınızın kilometre taşı dediğiniz zaman hayatınızı değiştiren anlamında  12 Eylül dür.

O zaman kalıcı olduğunu zannettiğimiz geçiçi olduğunu  bilmediğimiz tabii geçici olarak üniversiteden ayrılmak zorunda kaldık.

Kimi arkadaşlar 1402'lik oldu ben daha 1402'lik olmadan bıraktım.

Çokta kızmıştı 1402 tebliğe gelenler nasıl istifa edersin biz onu atıcaktık diye.

BŞ: Sizi atamadılar yani

ASA: Beni atamadılar ben Temmuz başında istifa ettim,

Ağustos başına 1402'lik liste oldular iki ayla kurtardım o tabii önemli çok önemli bir özel teşebbüse soktu, hatta siyasete soktu, bunlarda başarılı olduk olmadık ayrı dava ama

BŞ: Siyasete değimli bulaştınız .

ASA: Bulaştık böyle bir etkileyici olay oldu hayatım açısından

BŞ: Yeni bir hareketti değil mi?

ASA: Tabii yeni bir demokrasi hareketi  evvela Sosyal Demokrat Halkçı parti biraz bakındık sonra bu Turgut bey'in kuracağı mutasarlar partiyle şeyimiz oldu derken yeniden ÖKS partisi kuruldu orada görev yaptık ama o sürecin başında üniversiteden ayrılma var özellikle.

BŞ: Sonra siyaset bana göre değil mi dediniz. 

ASA: İnsanın kabul etmesi lazım ki bazı işleri yapıyor, bazı işleri yapamıyor . Zannediyorum ki hayatta başarılı olmanın önemli koşullarından birtanesi insanın yapmayı sevdiği ve yapmaya yeteneği olduğu yani hem motivasyonunuz olacak hemde becerinizin olduğu yönünüz olacak.

Eğer beceriniz yoksa  istediğiniz işi yapamıyorsanız istediğiniz kadar motivasyonunuz olsun neticede patinaj yapıyorsunuz.

BŞ: Başarılı olamıyorsunuz Peki o zaman

ASA: Eğer yeteneğiniz olsa bile sevmiyorsanız o zaman mesela ben siyaseti önemsiyordum sevdiğimi zannediyordum içine girince hem sevmediğim çıktı ortaya, beceremediğim, yapamadığım çıktı ortaya.

İş alemide öyle ; o neticede iş aleminin başarının getirdiği gerektirdiği vasıflardan bir bölümünün bende olmadığı için içine girince daha görülür hale geliyor.

BŞ: O zaman iki tane soruyu şöyle yöneltiyim size birincisi şu;

Siyasette nasıl bir beceri gerektirirki siz bu beceriler bende yok dediniz birkaç beceri söylermisiniz iyi bir siyasetçi olmak için.

ASA: Tabii benim gördüğüm kadar, görebildiğim kadar, içinede girdikten sonra görebildiğim kadar siyaset yeryüzünün hiç değişmeyecek çok ender mesleklerinden biri. 

Ne teknoloji ne bir şey siyaset insanlarla yapılıyor, siyaset insanlarla uğraşmayı severek ve insanlarla uğraşmayı becererek mümkün başka türlü mümkün değil.

Siyasetin bir tek malzemesi var başka hiçbir malzemesi yok. İnsandan başka malzemesi yok, bir şekilde o insanlarla iletişim kurmak, onları ikna etmek, onlara dokunmayı bilmek, onları hatırlamak, onların sorunlarını anlamak , yüz hatlarından onların tepkilerini okumak  yani böyle insanlarla ilgili bir şey .

Benim o tarafta çok başarılı olmadığım ortaya çıktı  ben halbuki kavramlarla falan çok iyiyimdir yani soyut sembolleri bir gomblor gibi dolaştırmayı çok iyi beceren insanım ama ilişkilerim de o özelliğinin olmadığını

BŞ: İnsan ilişkilerinde gençleri seçtiniz ve ilişkilerinizi gençlerle sürdürmeyi

ASA: Aslında netice itibariyle Akademisyenlik demek gençlerle ilişkiniz daha basit, sıradan , bir ilişki neticede ben anlatıyorum onlar dinliyor, soruyu ben soruyorum onlar cevap veriyor, notuda ben veriyorum.

Siyaset öyle şey değil birde o çok beni etkilemişti bir sürü bana benzer benim gibi siyasete hevesli ama siyasete müsait olmayan insanın girdikten sonra gördüğü bir olay  vardır oda şu; aslında siyasette aslında  zaman bizim bildiğimiz işi yapmadan geçer .

Siyaset bir şey yapma yeri değildir.

BŞ: Yapmama yerimi? Yapar gibi görünme.

ASA: Hayır siyaset insanlarla birlikte olma yeridir esas itibariyle , saatlerce insanlarla oturup konuşabilmeniz lazım. 

O bir şey yapmaktır orada.

Çünkü bir ilişki kuruyorsunuz. 

Sonra ileriki bir tarihte omuz omuza vereceksiniz halbuki daha böyle kendi dünyası içinde benim için  aksiyon, okumak, yazmaktır işte iş aleminden giden insanlar için aksiyon iş yapmaktır siyasette ille öyle değil.

BŞ: Laf yapmakmı siyaset?

ASA: Laf yapmakta, iş yapmakta ama hepsinden önemlisi insanlarla  o ilişkiyi işte yarın öbür gün o beraberliği, o vefayı, o beraberliği temin edecek o ilişkiyi kurmanın sanatı çünkü beraber çalıştığınız arkadaşlarınızla kurmuyorsunuz en önemlisi oy verenlerle kuruyorsunuz.

Onlar bakacaklar ve sonunda size güvenecekler  bu adam beni iyi yönetiri diyecekler, onu artık vucut dilinizlemi yapacaksınız  dünya'nın en gelişmiş ülkesi Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı seçilecek adam en az  4-5 milyon insanın elini sıkmak zorunda. 

Elini sıkmadan Cumhurbaşkanı olmuyor.

Birde hani televizyon hani internet hani bunlar çok önemliydi?

Yok böyle bir şey.

Siyaset adam size dokunacak.

Dokunan birini görecek. 

O farklı bir olay.  Hakikaten farklı bir olay.

Benim siyasette başarılı olan insanlara büyük bir saygım vardır .

Orada kalmanın oraya gelmenin ve orada kalmanın ne kadar zor olduğunu içerden görmek lazım halbuki toplumda genellikle  küçümsenir, siyasetin ne kadar rekabetçi bir iş olduğu yukarda kalanların orada yerlerine ne kadar çok aday olduğu ve bütün bu adayları tasviye ederek orada kalmanın en kadar büyük bir beceriye tekavül ettiğini insanların alanaması lazım.

: Özveri gerektiriyor, belki taviz veriyorlar değimli kalmak için taviz

ASA: Her şey her şey ama onu istemekte lazım.

O da bir kişilik yani ben istiyorum .

Bakın o bende büyük bir eksiklikte ben zaten kendimi bir şey olduğumu düşünüyordum belli bir aradan sonra ayrıca vekil olmak millet vekili olmak fazla bir derdim yoktu.

İster olsun ister olmasın.

Zaten adamım halbuki siz bir yere aday değilseniz sakın siyaset yapmayın tavsiye etmem.

Siyasetçi bir kere bir yere aday olacak. 

Evvela seçilecek.  Nereye seçilecek?

Cumhurbaşkanlığına aday olmaya seçilecek, olamıyorsa Başbakan olacak.

Olamıyorsa Bakan olacak, milletvekili olacak.

O komple resmi  her yere aday olması lazım kolay değil seniz  siyaset yapıyorsun.

BŞ: Gençlerimiz için şimdi ben senden 3 yap 3 yapma sorusunu soracağım.

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat 'layız

Şimdi 3 yap 3 yapma.

Asaf hocam diye bir şey söylemeniz gerekse hayatları için kendi hayatlarında muhakkak bu üç şeyi yapın ne dersiniz onlara?

ASA: Bir kendine yatırım yap derim, özellikle eğitim, meslek eskilerin  altın bileyzik dedikleri bir şey vardır , bu altın bileyzik denilen bir şey ilginç bir şeydir arsa alırsın yatırırsın deprem olur değeri düşer, istimhak olur üzerinden köprü geçer, borsada şirket alırsın batar. Geri kalan her şey risklidir , bir tek senin mesleğin sen yaşadığın sürece senindir ona yaptığın yatırım mimarsan mimarsın, profösörsen profösörsün, iktisatçıysan iktisatçısın futfolcuysan neysen  iyi müzisyensen iyi müzisyensin sizden kimse alamazki Dolayısıyla kalıcı olan insanın kendine yaptığı eğitim yatırımıdır, genel anlamda sadece diploma anlamında demiyorum onu çok önemsemeleri düşünüyorum. İkincisi deminde konu açıldı gençlik döneminde gençliğin hakkını verin derim.

BŞ: Gençliğin hakkını verin ne demek?

ASA: Gençlik bir kere biyolojik bir kavram o biyolojinin hakkını vermek lazım gençlik dediğiniz bütün lezzetlerin, bütün tatların, yeni tadıldığı ve yeni tatmanın getirdiği heyecanının yaşandığı bir dönemdir.

BŞ: O heyecanları yaşayın mı diyorsunuz.

ASA: Yaşamak lazım çünkü onlar daha sonra eski tadlar olacak, hiçbir zaman öyle heyecanlar olmayacak. İkisi arasındaki dengeyi iyi kurmak lazım. Geleceğe yatırım yapmakla bugünün hakkını vermekle ilgili dengeyi iyi kurmak lazım. Sadece geleceğe yatırım yapan birinin geleceğininde çok parlak olacağından emin değilim. Kuru bir insan olur.

BŞ: Gençliğinizi yaşayın diyorsunuz

ASA: Kuru bir insan olur, kuru bir insan olur o açıdan baktığımızda .

Belki şunuda söylemek lazım  gençlerin içinde sizi izleyenlerin, programı izleyenlerin potansiyel lider adayları olduğunu düşünürsek lider dediğimiz zaman  siyasi lider anlamında demiyoruz.

Toplumun seçkini olmak, şeçkinler  içinde olma  başarılı olma  eğilimi taşıyacaklarsa   orada bir uyarı yapma aşırı uzmanlaşma kötüdür, aşırı uzmanlaşma hukuk kapatır yani şöyle söyleyeyim üniversite mezunu niyetinde teknik bilgiler çok önemli olabilir ama daha sonra kariyerinde yükselenlerin hiç biri teknik bilgileriyle yükselmezler , vizyonlarıya yükselirler vizyonda teknik bilgiden gelmez. Vizyon edebiyattan gelir, vizyon tiyatrodan gelir, sinemadan gelir, müzikten gelir, tarihten gelir, hobilerden gelir vizyon başka biy yerden gelir onun için bu kendine yatırım kısmında dar anlamıyla bir mesleki teknik bilgi yatırmı halinde görmenin fevkalade hatalı olduğunu düşünüyorum.

BŞ: Çok yönlümü olmalılar.

ASA: Özellikle bu nesil açısından bu son derece önemli  İnsanlar hep bilinmeyen bir gelecek için karar alırlar zaten risk deiğimiz olay hepsi budur.

Geleceği bilmeyiz hayat böyledir bunun çareside yoktur bireysel açıdan da bilmeyiz genel açıdanda bilmeyiz .

Şimdi baktığınızda kararı alırken , meslek seçerken, aslında siz dün ve bugünün trentleri ve nedretleri içinde nadir bulunmaları içinde değerli olan şeylere yönelirsin büyük bir ihtimalle 10 sene sonra onlar hiçbir işe yaramaz vasıflar haline dönüşür.

Teknoloji hızlandıkça, değişim hızlandıkça, sizin öğrendiğiniz bilginin işe yaramaması olma ihtimali kısa sürede işe yaramama ihtimali artar dolayısıyla gelecekle ilgili seçkin olacak insanın hayatın ani dönüşlerine karşı birden fazla tarafta bezi olmasında yarar vardır.  Hayatın size ne sürpriz getireceğini bilemezsiniz.

Ben hayata başladığımda üniversite dışında bir kariyerim olacağını hiç düşünmemiştim. Üniversitede  iktisat fakültesinde normal kariyerimde  giderken yönetici olmak aklımın ucundan geçmemişti, hiç kendimi müteşebbis diye tayin etmemiştim, tüm hayal gücümü kullansamda bir gün  bir televizyon yıldızı muamelesi göreceğim aklıma gelmezdi.

Bir kariyere bakıyorsunuz benim neslim nispeten daha  bu konuda rahattı sonraki neslin başarı hikayelerinde çok daha büyük sıçramalar olucak bir içtan bir uça.

Hakikaten çok farklı yerlere gidebiliyor dolayısıyla o geniş bilgilenmeyi  tutmak lazım , önündeki  ufku kapatmamak lazım,

Öndeki ufku hep açık tutacak muhtemel devrimci gelişmelere çabuk ayak uyduracak şekilde tetizizatlandırmış kendini.

BŞ: Kendine yatırımı bu şekilde yapacak.

ASA: Bu şekil bir dar alana girde şey olalım anlamında değil , vizyonu yakalayacak o çeşitliliği yakalayacak,hayattan zevk almasını öğrenecek , çalışkanlığı ineklik haline dönüştürmeden haz peşinde koşmayıda  kendine yatırımı engelleyecek duruma düşmemeli.

O dengeleri iyi tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

BŞ:  Üç tane keşke sorsam size dünyayla ilgili keşke diyebileceğiniz ne var?

ASA: Kendimle ilgilimi, dünyayla ilgilimi?

BŞ: Önce dünya, sonra yavaş yavaş Türkiye ve kendinize geleceğim.

ASA: Keşke dünyada her şeye rağmen bütün bu küreselleşmeye rağmen hala dünyada feci halde sınırlar var.

BŞ: Sınır var.

ASA: Evet sınırlar var dünyanın sınırlarla bölünmüş olmasını tabii bu sınırların arkasında sadece sınırlar yok biliyorsun sınırlarla beraber olarak sen Müslümansın ben Hıristiyanım.

BŞ: Ayırımcılık

ASA: Sen Türksün, Ben kürtüm sen siyahsın ben beyazım, sen erkeksin sen kadınsın daha böyle bir ben ruhen kozmopolit ve evrenselciyimdir yani hep kozmopolitliğimi taşıdım ben kozmopolitim, ben kozpolitliği severim diye hep söyledim.

BŞ: Onu biraz açarmısınız nedemek ?

ASA: Babil kulesi gibi çok farklı , farklı aidiyet  duyguları olan insanların bereberce bir arada müşterek aidiyetlerini  keyifle yaşamaları hali kozmopolitiktir.

BŞ: Türkiye'de keşke ne dersiniz?

ASA: Türkiye keşke demokratikleşmesini bizim istediğimiz süratle yapsaydı derdim.

Bizim orada bizim nesilin orada bir üzüntüsü. 

Biz Türkiye'nin daha çabuk daha hızlı demokratikleşmesini, bugün olduğu yerden çok daha iyi bir yerde olmasını istedik ama bir şekilde bizde yapamadık.

Orada içimde bir şey var uhte kaldı . Şunu söylemek istemiyorum Türkiye çok yol aldı , benim içine doğduğum ve gözümü açtığım 1946, 1947 Türkiye'sinle 60 yıl sonraki 2007 Türkiye arasındaki mesafe hakikaten inanılmaz bir mesafedir.

Ama bana hala öyle geliyorki daha da hızlı gidebilirdik bir şekilde onu beceremedik.

Biz mi beceremedik, ağabeylerimiz mi beceremedi, bizden ufaklar mı beceremedi artık o önemli değil ama  beceremedik fena gitmedi ama beceremedik.

Keşke biraz daha demokratik olsaydık.

Daha somutlandırırsak mesela keşke tek keşke derseniz bana keşke Bülent Ecevit ve arkadaşları 1978 yılında Avrupa Birliği gelip yalvardığında girseydi biz o zaman Yunanistan'la beraber İspanya'dan önce üye olacaktık sorumlusuda belidi rbu keşke'nin ama neyse.

BŞ: Ben şimdi sizi soru yağmuruna tutmak istiyorum bazı sorular soracağım yağmur damlaları gibi kısa kısa sizden cevaplar istiyorum.

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat  şimdi soru yağmuru.

Yağmur damlaları başlıyor.

Size göre üniversitede eğitimi daha kaliteli yapabilmek için değiştirilmesi gereken en önemli şey nedir?

ASA: ÖSS kaldırılmalıdır, YÖk sistemide dağıtılmalıdır.

BŞ: Türkiye'de gelir dağılımı adaletsizliğini düzeltmek için sizce yapılması gereken en önemli şey?

ASA: İstihtam dostu iktisat politikaları uygulanmalıdır.

BŞ: Çok parası olan bir insan parasını hangi konuda kullanırken cömert olmalıdır.

ASA: Bilmem vallahi.

BŞ: İnsan davranışlarından hoşunuza gitmeyen çok kızdığınız iki davranış ?

ASA: Göz göre göre haksızlık yapılması gözün kör parmağına haksızlık yapılması birde yalan beni çok rahatsız eder .

Kendim yalan söyleyemem başkalarıda yalan söylerse rahatsız olurum.

BŞ: Peki ülkemizi yönetenlerin yerinde ben olsaydım ben bunu yapmazdım dediğiniz aklınıza gelen bir şey varmı? Ben olsaydım yapmazdım.

ASA: Hiçbirini yapmazdım diyeceğim ben.

BŞ: İş aleminde sizin dışarıdan gördüğünüz bir hoca olarak etik olmayan en sık görülen davranış nedir?

ASA: Türk iş aleminin bu konuda maşallah sabıka dosyası kabarık.

Birincisi bunların başında vergi kaçağı hikayesi gelir hepsi değil ama Türk iş alemi vergi kaçırıyor .

Gelir vergisi sonuçlarında  kayıt dışı ekonomi  var  bunuda kim yapıyor, bunuda gariban çalışan işçilermi kayıt dışında tabiki  patronlar .

En büyükler yapmıyor en büyüklerin içinde yapanlar var yapmayanlar var  bu vergi kaçırdığına göre bir sürü hukuksuzluk  yapıyor demektir.

Seçkini toplumun değil mi? Hukuku koymuyorsa hukuk kurallarının oluşmasında etkini olan esas uyması gereken eğer kanunlara uymuyorsa aşağıdaki adam değil mi imamla cemaat hikayesi bu .

Sen hukuğa uymayacaksın başkaları uysun isteyeceksin o konuda Türk iş hayatı, Türk iş alemi pek parlak değildir.

BŞ: Devletin malı deniz yemeyen domuz zihniyetinin yok olması için ne yapmak gerekir.

ASA: Bir vergi aslında devletin malı gibi bir şeyin olmadığını paranın bizden çıktığını anlaşılması lazım bir defa.

Vatandaş kendini vergi mükellefi gibi hissetmediği sürece kamunun yaptığı harcamanın hesabını sorma eğiliminde olmayacaktır.

Ne zamanki bu paranın dağıtılan paranın kendi  kendinden çıktığını anlar dolayısıyla vergi mükellefiyle olma duygusuyla suistimalin durma duygusu arasında azalması arasında çok güçlü bir ilişki vardır.

BŞ: Hesap sormak mı gerekir?

ASA: Tabii parayı sen verdin eğer parayı sen parayı vermediğini düşünüyorsan ondan sonra avantaymış al alabildiğin kadar  bu işin bir boyutu birde toplumla genel bir bedavacılık zihniyeti yani şu çevre yoluna girdiğinizde sağdan kayıp girme herkes bunu yapıyorsa .

BŞ: Bir fırsatçılık

ASA:  Herkes kuyruğa girsin ben avantadan öne geçiyim bu genel bir zihniyetse bu devletin malı deniz yemeyen domuz şeyi yapılmaz .

Buda tabii toplumun gelişmesiyle beraber muhakkak değişmesi gereken bir zihniyet çünkü bir toplum bu zihniyetle kişi başı gelirin 5-6 bin dolar  üstüne çıkamaz.

Herkes bedavacı olduğu sürece ne trafik çalışır, ne kanunlar uygulanır hiçbir şey olmaz.

Dolayısıyla sopayı yiye yiye bunlar öğrenilir diye düşünüyorum.

BŞ: Asaf hocam en son ne zaman ağlamıştınız?

ASA: Arada sırada hırsımdan ağladığım olur en sonunu hatırlamıyorum ama bazen hırsımdan bazen üzüntümden gözlerimin yaşardığı olur. Galiba bu Hrant'ın vurulmasında hakikaten gözlerim yaşardı.

BŞ: Olmamalıydı bu dediniz.

ASA: Şahsende arkadaşımdı çok sevdiğim bir insandı  O çocuğun böyle bir sonla karşılaşması o beni üzdü orada ağladım.

O üzüntüden , üzüntü ve hırs hem üzüntüden ağlıyorsunuz hem hırsınızdan .

BŞ: Ben sizi yağmurla epeyi ıslattım isterseniz biraz kurulanalım sonra hoş sohbetimize yeniden devam edelim.

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenevr'in konuğu Sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat kısa bir aradan sonra yeniden birlikte olacağız.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat ben sizi sorularımla ıslattım, şimdi kurulandık.

Kurulandıktan sonra hoş sohbetimize devam ediyoruz.

Ben size hayali bir vaka hazırladım bu hayali vaka etik bir vaka kafamdan hayali olarak hazırladım gerçek bir şey değil ama bunu okuyum müsaade ederseniz daha sonra soracağım bu durumda siz olsaydınız siz ne yapardınız?

Bu vakamız şöyle Ahmet bey ülkenin en büyük  bir otomobil fabrikasının genel müdürüdür, şirketin yarattığı yeni bir otomobil modeli vardır , piyasada çok tutmuştur satışlar patlamıştır.

Ahmet bey şirketin başarısını kutlamak için hatta tüm personeline bir maaş vermek içinde yönetim kuruluna gidip onlardan yetki almaya hazırlanmaktadır.

Birgün kalite kontrol müdürü Ahmet Bey'in odasına girer  ve derki efendim ürettiğimiz arabalarda önemli bir sorun tespit ettik . Nedir der sorun?

Arabaların benzin deposu  hazneleri yeterli sağlamlıkta olmadığı için arabalara eğer arkadan çarpılırsa yangın çıkma ve patlama riski var efendim der,

Ahmet bey düşünmeye başlar sağlam bir depo yapmanın bedeli ne kadardır der , müdür yaklaşık 300 YTL ye yeni bir depo yapılabilir der .

Bugüne kadar bu arabadan tam 100 bin adet satılmıştır, satılan arabaları geri çağırıp depolarını değiştirmek yaklaşık 30 milyon YTL bir ek maliyet yükü getirecektir.

Bunu yaptıkları taktirde ise şirket o yıl zarar etme durumunda kalacaktır. Hatta beklide ortaklarından yeni sermaye çağırma durumu söz konusu olacaktır.

Ahmet bey bu olay piyasada duyulursa kendi marklarının satış cirolarınında düşebileceğini tahmin etmektedir.

Acaba sadece yeni arabaların benzin depolarınımı sağlamlaştırsak yoksa satılmış arabaları gerimi çağırsak ne yapsak diye düşünmeye başlar

Sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat bu genel müdürün yerinde siz olsaydınız bu durumda siz ne yapardınız?

ASA: Bu çok güzel bir konu çünkü buna benzer vakalarla sürekli karşı karşıya kalırız. 

Bizim kısa dönemli çıkarlarımız vardır ama bir taraftanda birtakım değerlerimiz vardır bazanda uzun dönem çıkarlarımız vardır, uzun dönem çıkarın daha değere benzer olması güzel olması daha soyut olması , daha zor olmasıdır.

Bunlar çeliştiği zaman ne yapacağız tipik bir şey.

Şimdi bu örnekte tereddütsüz masrafı yapmak lazım.

İki sebepten yapmak lazım bir eğer yapılmaz sonra bilinipte yapılmadığı ortaya çıkarsa önemli cezai sorumluluk gelecektir.

İnsanlar haklı olarak bir kaza oldu Eskişehirde patladı araba adam öldü o arada çıktıki şirket biliyormuş ama değiştirmemiş dava açtıklarında hem tazminat alabilecekler artı kamu davasıyla hapise girmesi Ahmet Bey'in sözkonusu olabilecektir.

Demek ki Ahmet bey'İn uzun dönemli çıkarları açısından evvela kendini hapise girmekten korumasında yarar olduğu için ikincisi ahlaki değer dediğimiz şimdi burada 3 milyon 5 milyon kaç paraysa ortada bir para var.

Ama kaç kişinin hayatınıda kurtaracağınıda bilmiyoruz , dolayısıyla her ikiside bunun yapılması geriye dönerek yapılması gerektiğini söyler hem ahlaki değerlerimiz hemde uzun vadeli çıkarlarımız ama şimdi Türkiye'de ne olur?

Türkiye'de es geçilir bu.

Niye es geçilir?

Diyelimki patlasa buradan cezai sonuç çıkmaz.

Mahkemelerde bu iş sürünür.

Yargı etkin işlemediği için, doğru mahkeme temiz temin soru vardı iş adamlarının sorunları nedir diye doğru mahkemeye gidilir.

Avukatlar netice itibariyle uzun dönemde bir risk yoktur. Hapise girmek Türkiye'de.

Ahlaki değerler ise bizim kamu alanında böyle sorunlarımı  zaten genelde yoktur.

Bedavacılık üzerine inşa edilmiştir.

Ondan sonra başkasının gasbı üzerine inşa edilmiş bir ahlaki değerin uslubu yaygındır.

Dolayısıyla sen bunu ses etme diye geçiştirilme eğilimi var.

Tabii böyle yapanların zaman içinde böyle yapan firmaların böyle yapmayan firmaların karşısında zaman içerisinde bir zafiyetleri oluşacaktır .

Türkiye küreselleşme içerisinde baktığınızda Toyota bunu yapmıyorsa sizin yerli üretiminiz bunu yapıyorsa bir süre sonra sizin firmanız batar, uzun dönemde insanlar Toyota 'ya daha çok güvenirler.

Sizin bu tip hikayeleriniz çıktıkça piyasada sorunlarınız çıkar.

Küresel rekabet, küresel rekabetlerin avantajlarından biri bu tip davranışarıda cezalandırmasıdır.

Zaman içinde marka önem kazandığı , markanın önem kazanması ne demek ? markanın önem kazanması demek siz mevcut kalitenizden zarar etme pahasına icabında zarar etme pahasına taviz vermeyeceksiniz demek.

Şimdi ben senin marka olduğuna niye inanmam.  

Sen bugün bunu bana kaliteli veriyorsun ama yarın işine gelirse kalitesizide vereceksin. Verirsen ben sana niye inanayım senin markana niye güveneyim.

Niye Türkiye'den marka çıkmıyor hiç çıkmaz tabii . Markanın buna razı değil ki adam diyorki ben fırsatını bulduğumda bedavacılığa oynarım kısa dönemde oynarım diyor.

O zamanda marka olmuyor gidiyorsun gidiyorsun bir defada aldığında dört beş defa et yiyorsun et iyi altıncı hamburgeri yediğinde et bozuk çıkıyor.

Dolayısıyla bir türlü Mcdonalds'la rekabet edemiyoruz çünkü onu sağlıyor neyse maliyeti onu ödemeye razı çünkü şunu biliyor o güveni verdikten sonra senin sattığından daha pahalıya satacak hamburgeri sen o güveni vermediğin sürecede o güvensizliğin risk bölümünü ödeyeceksin.

BŞ: Asaf hocam sizinle bir kelime bir cümle oyunu oynamak istiyorum .

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Prof. Dr. Asaf Savaş Akat şimdi bir kelime bir cümle.

Ben size bir kelime söyleyeceğim sizinde karşılığında bir cümle söylemenizi isteyeceğim. Bir kelime bir cümle oyununa hazırmısınız?  

ASA: Olalım bakalım.

BŞ: Kelimeniz üniversite cümleniz.

ASA: Cümlemiz İstanbul Bilgi Üniversitesini  çok seviyorum.

BŞ: Kelime ekonomi cümleniz.

ASA: Türkiye ekonomisi gayet heyecanlı bir konudur, bol dalgalıdır.

BŞ: Kelimeniz dürüstlük cümleniz.

ASA: Zor bulunan fevkalede bir kıymettir.

BŞ: Kelime Aşk cümleniz.

ASA: Aşk güzel şeydir.

BŞ: Kelime aldatmak  cümleniz.

ASA: Aldatmakta çok lezzetli bir şey galiba.

BŞ: Kelime televizyon cümleniz.

ASA: Televizyon deyince akıla eko diolog gelir.

BŞ: Kelime iktisat cümleniz.

ASA: İktisat, iktisat fakültesinden mezun oldum.

: Kelime gençlik cümleniz.

ASA: Güzel şey gençlik, benim yaşımdan bakınca güzel şey gençlik.

BŞ: Kelime ölüm cümleniz.

ASA: Fazla ölümü düşünmemek lazım, hele yaş 65'i bulunca o konuya girmemek lazım.

BŞ: Kelime Asaf Savaş Akat cümleniz.

ASA: İyi çocuktur severim.

BŞ: Çok teşekkür ederim ben bakıyorum masaya dikkatinizi çekmiştir, masanın üzerinde kutular var bu kutlar içerisinde birtanesi var  kulağınıza küpe olsun yazıyor üzerinde orada bir çubuk oyunumuz var , isterseniz şimdide onu sizinle oynayalım.

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat şimdi çubuk oyunu. Bu çubuk oyunu içinde çubuklar olduğu için çubuk oyunu diyorum .

Bir tane şansınıza bir çubuk çekin bakalım .

Bu çubukların üzerinde güzel sözler yazıyor birlikte o güzel sözü iki tarflı mı?

Birinci tarafında başlıyor.

ASA: "Başarılı isen çözümün, başarısız isen sorunun bir parçasıdır."

BŞ: Ne demek bu ?

ASA: Güzel bir laf bu.

Şunu demek istiyor başarılı dediğimiz insanlar karmaşık durumlarla karşılaştıklarında bunları çözmeye çalışırlar, çözdükleri içinde başarılı olurlar veya ileriye götürüler .

Başarısız dediğimiz insanlarsa böyle zor durumla karşılaştıklarında bir şey yapamazlar yapamadıkları içinde tam tersi sorunların bizzat  büyümesine neden olurlar.

BŞ: Müsaade ederseniz bir tanede ben sizin şansınıza çekiyim.

ASA: Yine bana.

BŞ: Yine size ama onuda ben çekmiş oluyum ben okuyayım sizin şansınıza çıkmış olan  "Keskin kılıç yumuşak ipi çekmez."  Ne anlamda söylenmiş olabilir?

ASA: Herhalde şöyle diyor ; keskin kılıçı şey yaptığında yumuşaksa kesmez ip kayar .

BŞ: Bundan ne ders çıkarmak gerekir?

ASA: Bu atasözü herhalde deminki şey içinde fazla sert olma esnek ol, şartlar uyum sağla, durumu idare et, yalan söyle, sahtekarlık yap,

Türk kamu ahlakının derinlerine nufus ettiğini demin sözünü ettiğimiz zihniyet sorunlarının gösteriyor diye tefsir edebilir. Nerden enreye geldik.

BŞ: Kesilmek istemiyorsanız  yumuşak olun. Yumuşak olmaz bir şekilde esnek olmak.

ASA: Esnek olun. İcabında yalan söylemek neyse şartların gerektiğini yapmak, icabında hırsızlık yapmak, devletten çalmak mahsuru yok devletin malı deniz deminde konuştuk.

Türk kamusal ahlakının özdeyişler çok önemli o bakımdan , Türklerin bireysel ahlak anlayışlarıyla kamusal alandaki anlayışları arasında çok büyük bir asimetri  vardır. Hırsızlık  çok kötüdür ama vergi ödememek ayıp değildir.

Mahkemede yalan söylemek ayıp değildir, kamu önünde ama aile içinde yalan söylemek çok ayıptır.

Özel olarak yasakladığımız ahlaken kamu önüne çıktığımızda bunlar yapılabilir ve ahlaksızlık olmaz.

Adam suçüstü yakalanmış ama ben yapmadım der. Onur diye bir şey vardır yaptım der, yapmadım der kimsede ayıp demez aferin bak ne güzel korudu.

BŞ: Bu kılıç açısından da düşünürsek ben şöyle bir değerlendirme yapayım biraz farklı bir görüş .

Eğer  kesmek istiyorsan  uygun ağacı kullan, bir bak bakalım karşındaki nasıl kesilir eğer karşındaki yumuşaksa ona sert kılıçla gidilmez değil mi?

ASA: Şimdi iş yapan insan yönetici tavrı benimki ise laf yapan insan.

BŞ : Estağfurullah ama gençlere iyi şeyler söylüyoruz burada değişik perspektiflerle veriyoruz.

Şimdi ben yine burada değişik kutumuzu ele almak istiyorum .

Bu kutumuzun adı bir göster bin işit kutusu . Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu sayın Prof. Dr. Asaf Savaş Akat 'la birlikteyiz şimdi bir göster bin işit oyununu oynayacağız.

Bu kutunun içerisinde ben isze bir obje getirdim istiyorum ki bu objeye siz bakıp gençlerimize bu objeyle ilgili bir mesaj verin. Bakalım açalım  kutunun içinden hangi obje çıkacak.

Bunu alın elinize bakalım objemizi.

ASA: Ne kadar güzel bir köpek .

: Canlısını koyamadım içine.

ASA: Nedir bunun cinsi bilmiyorum.

BŞ: Bende bilmiyorum ama hoş bir köpek sevimli bir köpek. Şimdi bununla ilgili gençlerimize nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

ASA: Bilmiyorum mesaj bulmakta zorlanıyorum ama ille bir mesaj bulacaksam hayvan sevgisi konusunda kendi tavrımı açıkça söyleyeyim hayvanları herhalde sevmek önemli ama bu hayvan sevgisinin abartılmamasınında gerektiği kanatindeyim.

Özellikle alerjisi olan insanın çok sayıda insanın hayvana alerjisi vardır ona dikkat etmeleri lazım .

Biraz böyle hayvanlarla sevgi ilişkisinin bir yerde insanlarla sevgi ilişkisi kuramamanın riskinide gözden tutmamak lazım.

Özellikle batı toplumunda gördüğümüz o bireyin atomlaşması diğer insanlarla arasında bizde çok yaygın olan dokunma ilişkisinin ortadan kalkması o zaman insan dokunacak bir şey arıyor mecburen bir hayvana dönüyor.

O biraz kayıp gibi geliyor bana . Hayvanı sevmeye itirazım yok ama biraz daha dengeli ben dengeli tavrımdayım zaten bugün.

BŞ: Şunu vurgulamak istiyorsunuz ben onu algıladım . İnsana hayatta bir dost lazım  ama tercihen bu dostun insan olan insanın  insan dostu olması daha birinci planda olmalı diyorsunuz.

ASA: Hayvan sevgisinin onun yerini almasın .

Olmayan insan dostlarının yerini şöyle bir malukla şey ilişkisi olmasın.

Benim çok uzun süre hayvanım vardı, hayvanlarıda çok severim ama o hale koymamaya da uyarmak istiyorum.

BŞ: Ölçülü olmak lazım diyorsunuz bu konuda .

Dengeler önemli.

Ölçü ve dengeler önemli diyorsunuz.

Sizin muhakkak yaşadığınız çevrede bir çok olaylar oldu hem dediniz hem siyasi üniversitede ben hep soruyorum sorduğum zamanda hatırlaması zor oluyor ama bir anı , paylaşabildiğiniz, paylaşabileceğiniz

BŞ: Nasıl bir anı? Anı çok.

ASA: Siyasetten olur, üniversiteden olur herhangi bir anı, bu yaptığınız televizyon programlarından anı olur, ilk aklınıza gelen bir anınızı Özal'la ilgili olur , başkasıyla ilgili olur bir anı varmı böyle hemen bizlere anlatacağınız.

ASA: Anı'dan bol bir şey yok, seçmek çok zor.

BŞ: İlk aklınıza gelen bir tane.

ASA: Hayattan anı, yad anı anıdır bir manası olmaz.

BŞ: Bu iş hayatınıza girişiniz olabilir veya diyelim ahaytınız değiştiren bir şey olabilir.

ASA: Ben üniversitedeyken Barış Manço ile birlikte müzik hayatına başlamıştık saksafon aldım.

: Siz müzik yaptınız mı?

ASA: Tabii saksafonum vardı Barış ile beraber müzik yaptık, Barış'ın ilk plaklarını yaptık 1961, 62, 63,

BŞ: Hala evde varmıdır saksafon.

ASA: Saksafon var çalamıyorum ama duruyor, o zamanki saksafon duruyor atmadım yani.

BŞ: Üfelmiyor musunuz hiç?

ASA: Devamlı üfelemek lazım az üfleyince dudak yetmez ona , hafatada en az 10-15 saat üfeleyeceksinki dudak en az 10 saat üfeleyeceksin dudak formda olsun, dolayısıyla da onu yapmıyorum .

Üniversitede de işte böyle bir müzik orkestralar vardı bir taraftanda asistan olmak istiyordum üniversiteye İdiz hocaya gitmiştim Allah rahmet eylesin küçük Ömer'e oda beni Sencer hocaya Divitçioğlu hocaya havale etmişti üçüncü  sınıfta kağıtlarımı okuyormuş.

Üçüncü sınıfta çağırdı beni.

Dördüncü sınıfa geçerken Sencer Divitçioğlu hala hocayla görüşüyoruz hocam yani sonra işte kürsüyede girdim. 

Çağırdı ne yapmak istiyorsun dedi.

Karar veremedim.

Hocam dedim ya müzisyen olucam isteğede gitmişiz IAX  satajınla İşveç, Danimarka Cazcılık orada çok popüler , caz maz yapıcam.

Yani müzik kariyeri yapacağım.

Yada sizin kürsüye gelip asistan olmak istiyorum.

Dediki oğlum bu müzisyenlik gençken iyidir dedi ama yaşlılığı bunun zordur dedi sen boşver onu gel burada asistan ol dedi .

Sonra düşündüm haklı hoca gidiyoruz o zaman bir sürü müzisyen karavan pavyonda , barlarda, pavyonlarda çalıyorlar saat 3 lere 4 lere kadar dansöz oynatıyorlar .

Müzisyen olursan mecburen dansözde oynatacaksın baktım 50-60 yaşıma gelmişim pavyonlarda dansöz oynatıyorum bu işet iş yok dedik profesörlüğe girdik işte.

BŞ: İyiki girdiniz gençlere daha faydalı şeyler öğretiyorsunuz.

ASA: Müzikte fena değildir canım

BŞ: Dediniz ki gençler her iki tarafınıda geliştirsin.

Bakın burada son oyunumuz torba oyunumuz diye bir oyunumuz var .

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın prof. Dr. Asaf Savaş Akat ile beraberiz

Şimdi torba oyunumuz.

Torbanın içerisinde harfler var, bu harflerin bir tanesini çekmenizi isteyeceğim ve o harfle başlayan bir iyi davranış bize bir doğru davranış ,

Hangi harf çıktı şansınıza ?

"O" harfi ile bir doğru davranış veya bir iyi davranış  hatırlayabiliyormusunuz?

ASA: Oyunu kurallarına göre oyna.

BŞ: Bu çok güzel bir şey.

Bir tanede kötü bir davranış için çektireceğim yanlış davranışta olabilir.

Baş harfi bakalın neyle başlıyacak bunun "P" harfi ile başlayan kötü bir davranış, yanlış bir davranış . İsterseniz başka çekelim, bunu hemen alıyorum bir tane daha çekin nedir?

ASA: "U"

BŞ:  İyi bir davranış olmasın bu. Uçarılık olabilir, uyumsuzluk mu desek.

ASA: Uyumsuzluk demeyelimde unutkanlık. Unutkanlık aslında gerçek olmayabilir, unutkanlığı bir yalan söyleme bahanesi , olayları zor göğüsleyiğ göğüsleyememe  bahanesi getirmemek lazım.

Diyelim gitmeyeceksen gelmek istemiyorum de unuttum deme, unutmamışsındır çünkü.

Arada bir unutulurda unutmamışsındır hastalığı bu işle bahane yapmamak lazım.

BŞ: Çok güzel ben çok teşekkür ediyorum gençlerle zenginliklerinizi paylaştınız.

ASA: Televizyonda bizi izleyen gençlere, ihtiyarlarada diyelim olmaz mı? Hepimiz genciz.

BŞ: Gönlümüzde ve aklımızda gençlik.

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu sayın Prof. Dr.  Asaf Savaş Akattı, gençlerle  tecrübelerini birikimlerini paylaştı. 

Unutmayalım.

Gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz, gençlerimize sahip çıkalım .

Bir başka programda birlikte olmak dileğiyle hoşçakalın.

.
.
.

.

.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org