Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Leyla Umar Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Oğlum banka işini bitirmiş beni imzaya çağırıyorlar
12.05.2008
Okunma Sayısı : 4791
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,89
Verdiğiniz Puan :
 

 

Oğlum banka işini bitirmiş beni imzaya çağırıyorlar

Finansbank'ın sahibi Hüsnü Özyeğin, Leyla Umar ve arkadaşlarıyla sohbet ederken, gece yarısına doğru telefonu çaldı. "Peki Murat, şimdi geliyorum" diyerek telefonu kapattı ve "Yunanlı bankacıyla oğlum işi bitirmiş, beni imzaya çağırıyorlar" dedi... Leyla Umar o gece röportaj sözü aldı. Özyeğin, Yunanistan'dan döndükten iki hafta sonra Umar'ın evinde, sorularını yanıtladı ve yaşam öyküsünü anlattı. İşte, Özyeğin'in nefes kesen başarı öyküsü...


Birbirini iyi tanıyan ve seven dostlarımla yemek yemeye bayılırım.

Birkaç hafta önce seyahat şampiyonu Hüsnü Özyeğin'le, Robert Kolej'den en yakın sınıf arkadaşları olduğunu bildiğim Osman Berkmen ve Nuri Akın'ı eşleriyle masamda ağarlayabilmeyi başarmıştım.

Sohbetimiz o kadar neşeli ve derindi ki bir türlü yerimizden kalkamıyorduk. Özellikle Hüsnü Özyeğin herkesi kahkahadan kırıp geçiriyordu.

Gece yarısına çeyrek kala telefonu çaldı, Hüsnü, "Peki Murat, şimdi geliyorum" diyerek telefonu kapatıp, bize döndü: "Yunan bankacıyla oğlum işi bitirmiş; beni imzaya çağırıyorlar..." dedi.

O ne kadar soğukkanlıysa biz o kadar heyecanlıydık. Sonunda ertesi günkü gazetelerin manşetlerini sıralamaya başladık

Gazetelerden öğrendik

Hüsnü Özyeğin'in Yunan bankasıyla evliliği, basında öyle bir kıyamet kopardı ki, onunla bu konuda baş başa konuşabilmek için haftalarca bekledim. O da bu sabrımı ödüllendirmek için bir Pazar günü evime geldi ve konuştu... Konuştu...
Bazen gözleri yaşararak, bazen kahkahalarla gülerek...

Birden gözü saatine takılınca, "Eyvah, Beşiktaş maçını kaçılıyorum" diyerek ayağa fırladı. Artık onu hiç kimsenin durduramayacağını biliyordum...

En sevimli haliyle: "Yarın seyahate çıkıyorum, 3 gün sonra devam edelim bu sohbete. Sana söz veriyorum, röportajı bitirmek için gene buradayım" dedi. Ancak ne gazetenin ne de benim, Özyeğin'in seyahatten dönmesini bekleyecek sabrımız yoktu... Sorularımı hızla sıraladım. Bazen kahkahalar artarak, bazen aşın duygusallaşarak...

Sen çocukluğunu anlat bana...

Ben İzmirliyim. 1 Ocak 1945'te, bir Pazartesi sabahı dünyaya gelmişim ama nüfus kağıdımda 1 Eylül 1944 yazar. Çünkü Robert Kolej'e girerken 4 ay yaşımı büyütmem gerekti. Babam İzmir'de doktordu, tüberküloz mütehassısıydı.

Annem ev hanımı. Babam İzmir Atatürk Lisesi'nde, annem İzmir Amerikan Kız Koleji'nde okumuş. Çocukluğum hep İzmir'de geçti. İzmir'i çok severim. 10 yaşından itibaren yazları Çeşme'ye gitmeye başladık İzmirliler çok sıcak insanlardır. Rahmetli dedemin evinde otururduk, o eski
rum evlerindendi

Sert miydi baban?

Babam otoriterdi ama sevgi doluydu. Benim oğlumla olduğum gibi arkadaştık diyemem ama babam tam bir aile babasıydı.

Peki annenle ilişkin nasıldı?

Annem müthiş çalışkan bir ev hanımıydı. Annesi ve babası da bizimle yaşadığı için bütün iş onun omuzlarındaydı.

Annemin babası manifaturacıydı.

Kendimi bildim bileli, dedemin sof örlü bir arabası vardı. Hattâ, Atatürk İzmir'e geldiği zaman dedemin arabası ona tahsis edilirmiş. Zaten o zaman İzmir'de sadece 8 tane özel araba varmış.

Atatürk İzmir'den ayrıldıktan sonra dedem arabayla gezmekten çekinmiş; çünkü halk, Atatürk'ü içinde zannederek selâm verirmiş.

Neşeli bir aile miydiniz?

Tabii... Babam için belli bir saatte evde olmak çok önemliydi. Masaya hep beraber otururduk Biz her şeyi, bütün aile ile paylaşırdık. Sinemaya ve çok nadir olsa da, tiyatroya beraber gidilirdi.

10 yaşına kadar mı İzmir'de kaldın?

Evet ama arada 2 yıllık bir dönem vardır ki o da bizim ailemiz için çok hoş bir dönemdir. 1949 senesinde babam tüberküloz ihtisasını yapmak için İtalya'ya gitti. Biz de ailece iki yıl Roma'da yaşadık.

Hatırlıyor musun Roma'yı?

Hayal meyal hatırlıyorum. Roma'da, büyük ölçüde babamın imkânlarıyla yaşadık. Annemin babasının imkânları daha fazlaydı ama, babam kendi imkânlarımızla yaşamayı tercih etti. 2 yıl annem, babam ve ablamla tek odada yaşadık

Ablan yaptığın yaramazlıkları saymakla bitiremiyor...

Benimki yaramazlıktan çok muziplikti. Ama annem bana daima kendisim, başkalarının yanında hiç mahcup etmediğimi söylerdi.

Geceleri ağlardım...

Nasıl muziplikti bunlar?

Ne bileyim, mesela kuzenim nişanlısıyla telefonla konuşurken iner paralelden onları dinlerdim...

Baban nasıl razı oldu 10 yaşındaki bir çocuğu Robert Kolej'e yatılı vermeye?

Çok açık fikirli bir insandı babam. Annemin de İngilizce eğitim alması benim Robert Kolej'e gitmemi kolaylaştırdı. Aslında biraz da tesadüfen oldu. İzmir'deki ilkokulda, benden l sene önce mezun olan Edi Palaçi adında bir arkadaşım Robert Kolej'e başladıktan sonra sömestr tatillerinde bize Koleji öyle ballandırarak anlatırdı ki, ben de oraya gitmeye karar verdim.

Peki orada kendini yalnız hissetmedin mi?

Hissettim tabii... Hem de çok... Geceleri yatağımda ağlardım...

İyi ki ağlamana dayanamayıp seni oradan almamışlar...

Annem ve babam okumamıza çok önem veriyordu. Babam maaşının yansını benim ve
İzmir Amerikan Kız Koleji'nde okuyan ablamın eğitimi için harcardı...

Peki, Robert Kolej'de en yakın arkadaşların kimdi?

Genelde Anadolu'dan gelen çocuklar ve okulda daimi yatılı olarak kalanlar...

Ben hep okulda kalanlardandım. Bu yüzden spor faaliyetlerine çok katılırdım.

Yemekhanede hep birlikte yemek yerdik.

Hiç unutmuyorum, akşam yemeklerine gitmeden önce, saat 06:45'te teftiş başlardı.

Hoca gelir, yatağımızın, dolaplarımızın hatta tırnaklarımızın temizliğini kontrol ederdi.

Rona Yırcalı ile yatağımızın başucunda ve ayakta hazırol vaziyette "teftiş" beklerdik. O benim üstümdeki yatakta yatardı.

Sen sportmen miydin?

Sportmenliğim sayesinde hocamız bana Amerika'da burs bulmuştu. Çok aktif bir insandım.

Hep basketbol oynardım, futbolu çok iyi oynayamıyordum ama lise sonda futbol takımındaki bir sürü çocuk notiarı iyi olmadığı için "oynamama cezası" alırdı. İşte, o zaman futbol takımına beni de alırlardı.
.
.

Hüsnü Özyeğin
.
.
.
Leyla Umar Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları Leyla Umar Odası Lider Arama
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org