Tüm Yazıları
ShareThis
|
Kulağınıza Küpe Olsun TV Programı TEVFİK ALTINOK
25.06.2009 |
|
Okunma Sayısı : |
13194 |
|
|
Oy Sayısı : |
8 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
4,52 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Kulağınıza Küpe Olsun TV Programı TEVFİK ALTINOK Tevfik Altınok . . İzlmemek için tıklayın. . . .
Bölüm 1 . Bölüm 2 . Bölüm 3 . Bölüm 4
. . .
Kulağınıza Küpe Olsun TV Programı TEVFİK ALTINOK Deşifresi . .
Tevfik Altınok (TA) Bülent Şenver (BŞ) . .
BŞ. Kulağınıza Küpe Olsun programına hoşgeldiniz. Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var, Her konuda, her alanada genç liderler yetiştirmeliyiz, genç liderleri yetiştirmek ise hepimizin sorumluluğu. Gençlere imkan sağlamalıyız, gençlerin önünü açmalıyız, gençlere el vermeliyiz. Gençlerle tecrübelerimizi, birikimlerimizi paylaşmalıyız. Kulağınıza Küpe Olsun isimli kitabı bu maksatla yazdım. Her hafta Kulağınıza Küpe Olsun Kitabında yer alan bir işadamını davet edeceğiz, misafirimiz olacak. Gençlerle tecrübelerini paylaşacak. Bu haftaki konuğumuz Tevfik Altınok. Hoşgeldiniz Tevfik Bey.
TA: Hoşbulduk.
BŞ: Tevfik Bey bu kitaba öğütlerinizi yazdığınız için ve programa katıldığınız için size çok teşekkür ediyorum.
TA: Aslında ben size teşekkür ediyorum, böyle bir fırsatı yakaladığım için ve gençlerle birlikte olma şansına sahip olduğum için.
BŞ: Ayrıca bu fırsatı bulmuşken Kulağınıza Küpe Olsun kitabında yer alan diğer 152 işadamınada teşekkür etmek istiyorum, hayatta olmayanlara da Tanrı'dan rahmet diliyorum. Tevfik Bey burada sizinle biz iyi olan şeyleri ve hoş olan şeyleri paylaşmak istiyoruz. Stüdyoda gençlerimiz var, size sorular soracaklar.
TA: İnsallah çok sıkıştırmazlar.
BŞ: O gençler ileriye yönelik, bizlere dahi yol gösterici soruları muhakkak soracaklar. Ayrıca sizlere bazı süprizler , bazı yenilikler bu programda getirdik. Misafirin misafiri diye bir bölümümüz var.
TA: Evet, beni bir haftadır çalıştırıyorsunuz, çünkü misafirin misafirini seçmek de kolay bir olay değil. Çok değerli bir arkadaşım bugün bizlerle birlikte olacak.
BŞ: Bu bölüm geldiğinde misafirinizi davet etmenizi isteyeceğiz. Yine bir bölümümüz var, Microsoft 120 saniye soru yağmuru bölümü. 120 saniyede ben size sorabildiğim kadar çok soru sormaya çalışacağım, sizden ricam siz de lütfen cevap verebildiğiniz kadar çok soruya cevap verin. Ne kadar çok soruya cevap verirseniz o kadar çok sayıda çocuğumuz Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın bir milyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazanacaklar.
TA: Çok güzel bir girişim, onun içinde Microsoft'a çok teşekkür ederim.
BŞ: İlk defa açıklıyorum bölümü gelecek ve bize burada ilk defa bir açıklama yapmanızı isteyeceğiz. Programın ilerleyen dakikalarında size bir kaset hazırlamanızı istedik, şu nedenle açıklamanızı istedik Dedik ki "Bu kitapta gençlere öğütler vermişsiniz ama bir de görsel olarak bir kaset hazırlayın ve bakalım o kasette gençlere nasıl mesaj vermek istediniz ,hep birlikte kasedinizi izleyeceğiz.
Biz bütün bunları yaparken karşımızda bütün program boyunca, devamlı bizi izleyen çok değerli bir insan Sayın Kamil Çakmak hem bizi izleyecek hem de bu programın bir karikatürünü yapacak, o karikatürü size hediye edeceğiz.
Misafire ikram bizde adettir, biz de size burada çay ikram edeceğiz. Çayımız çok özel. Odun kömürü ile ısınan bir semaverimiz var, ben ilk çayı kendi elimle size ikram etmek istiyorum. Ben çayınızı dolduruken de gençlerimiz kendilerini size tanıtacaklar.
SUDE BARBEYTAN : Merhaba ben sude Barbeytan. 1980 İstanbul doğumluyum, Şuan Boğaziçi Üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler sosyoloji bölümlerinde 3. sınıf öğrencisiyim. Öğrenimime mastır yaparak devam etmek istiyorum fakat şuanda tam hangi alanda yapacağıma karar vermiş değilim.
TA: Bazı tavsiyelerim olabilir.
SUDE BARBEYTAN: Sevinirim. Spor yapmayı özellikle tenis oynamayı çok seviyorum.
ORAL UZAL: Tevfik Bey, ben Oral Uzal. Ben de İstanbul doğumluyum. Galatasaray Lisesi mezunuyum. Şuanda Boğaziçi üniversitesi işletme bölümünde 3. sınıfta okuyorum. Tenis oynuyorum bende, futbol oynuyorum. Üniversiteden sonra eğitimime uzun vadede stratejik yönetim, orta vade de elektronik ticaret alanında yoğunlaşmak istiyorum.
CAN BURAK GİZEL: Ben Can Burak Gizel. Bende Boğaziçi üniversitesinde okuyorum, uluslararası ticaret bölümünde. Oral ile Galatasaray Lisesinden dönem arkadaşıyız. 1988 mezunuyuz. Boş zamanlarımda hobi olarak yelken, lisanslı voleybol satranç gibi uğraşlarımın yanısıra hem okuyup hem de profesyonel olarak web sitesi yapıyorum. Avrupa , Amerika ve Türkiye'deki firmalara. Doğal olarak ticareti güncel olduğu için ama geleceği ekonomik ortamda Türkiye'nin yakalayacağına inanıyorum ve bu konuda çalışmak istiyorum.
BERNA YILMAZ: Ben Berna Yılmaz 97 İstanbul lisesi mezunuyum . Şuanda Boğaziçi üniversitesi işletme bölümü son sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda iki senedir Boğaziçi Spor Kulübünde lisaslı sporcuyum, yelken yapıyorum. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkedeyiz ama bunun değerini bilmiyoruz. Hele komşu ülkelerle karşılaştrdıığımız zaman. Artık bu eksiğimizi gidermek için devletin, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektörün ve bireylerin el ele vererek bir çaba gösteremsinin vakti geldiğine inanıyorum.
TA: Gençler hakikaten pırıl pırıl.
BŞ: Tevfik Bey gençler kendilerini tanıttılar. Sayın Şermin Kahraman sizi tanıtan bir kaset hazırlamış. İsterseniz hep birlikte bu kasedi izleyelim.
BŞ: Tevfik Bey gençlerimiz bayağı heyecanlı, bu kadar geniş tecrübelerinizden sonra sormak istedikleri şeyler var ama ondan önce ilk soruyu ben sormak istiyorum. Kulağınıza Küpe olsun kitabın da size ayrılan bölümde kitabın 448. sayfasında bir fıkra anlatmışsınız. Bu fıkra benim çok hoşuma gitti. Önce fıkrayı okumak istiyorum daha sonrada sorumu size sormak istiyorum. Fıkranın İsmi "Adam Olamamışsın."
Köyün birinde çocuğunun ileride adam olamayacağını anlamış dertli bir baba varmış .
Çocuğunun düzgün olmayan davranışlarını her gördüğünde onu yanına çağırır, öğüt verirmiş "Oğlum ilerde çok paran olabilir, büyük bir iş adamı olabilirsin, devletin başına bile geçebilirsin ama sakın unutma önemli olan adam olmaktır. Gerisinin pek önemi yok dermiş.
Bu sözler çocuğun bir kulağında girer, öbür kulağından çıkarmış.
Gel zaman , git zaman aradan çok yıllar geçmiş çocuk büyümüş ve evini terk etmiş, gurbete gitmiş.
Baba iyice yaşlanmış birbirlerini 20-30 yıl görmemişler , birbirlerinden haber bile alamamışlar.
Çocuğun nasılsa talihi yaver gitmiş ve Padişahın ordusuna kumande eden bir paşa olmuş. Birgün babasının bulunduğu köyün yakınlarına ordunun çadırlarını kurdurunca aklına babası gelmiş, bir bölük asker gönderip gidip babasını getirmelerini emir etmiş.
Askerler babasını alıp paşa'nın çadırına gelmişler. Babasını karşısında gören paşa "Baba, ben sana dememişmiydim adam olacağım diye , sen de bana adam olmazdın diyordun bak paşa olsum demiş."
İhtiyar adam başını kaldırıp oğluna şu cevabı vermiş: "Oğlum, sen paşa olmuşsum ama hala adam olamamışsın . Adam olsaydın beni ayağına getirtmez, sen yanıma gelirdin" demiş.
Çok anlamlı bir fıkra. Türkiye'de hayatımız içerisinde her sahada , meslekte, her görevde Paşa olmuş ama insan olamamış insanlar yok değil, var.
Bizim gençlerimiz diyor ki ; "Bizler Paşa olmak istiyoruz ama adam olan paşa olmak istiyoruz."
Tevfik Bey siz gençlerimize bu fıkrayı yazdınız ve gençlerimize hem paşa hem adam nasıl olacaklar bu konuda onlara bazı kulaklarına küpe olacak öğütler verirmisiniz
TA: Aslında fıkra çok açık ve seçik. Orada paşayı değerli gençler sadece askeri kişilik olarak düşünmemek durumundalar zorumdalar.
Orada ki paşa bir müsteşar olabilir, bir işadamı olabilir ama önemli olan burada verilmek istenen mesaj anenelerimize, kurallara, birbirinize olan hele ailenize olan saygıyı hiçbir zaman kaybetmeyin.
Olay o kadar basit bir olay değil. Bir şey daha vardır ben hep söylerim "Çingeneyi Bey yapmışlar,ilk gitmiş babasını asmış" derler. Türk toplumunun oluşturduğu bu atasözlerinin çok derin anlamları var.
Hiç şüphe olmamalıdır ki hepimizin başından geçen pek çok güzel olay vardır ama önemli olanı , benim açımdan baktığım zaman hep gençlerin kendilerine saygıları olacağı kadar ailelerine, kendilerine, çevrelerine, aynı saygıyı ve sevgiyi göstermeliler.
Bunu becerebilirlerse zaten sanıyorum olayın büyük aşamasını geçmiş olurlar ve başarılı olmalarıda benim her zaman en büyük dileğim ve isteğimdir.
BŞ: Gençler hakikaten ileride merdivenleri süratle çıkacaklar ve belirli mevkilere gelecekler . Bu mevkilerde muhakkak çevrelerindeki insanları sevecekler, onlara değer verecekler, Sizden hatırladığım bir söz vardı "Merdivelerden çıkarken gördüklerinizle, merdivenlerden inerken onlarla tekrar karşılaşırsınız" diye
TA: Bunları her zaman söylemişimdir. "Bazen siz yeni başladınız bu yola , ben o yolu iki kere gittim geldim" dediğim çok arkadaşım vardır. Bunun anlamıda büyük .
Siz yeni başladınız ama ben yeni başladığımda bu yolları bana söylemiş kişiler çıkacaktır.
Sayın Şenver'in dediği gibi merdivenleri bazı kişilerle çıkarsınız, inişlerinizde aynı kişiler olabilir, bazıları yukarıya çıkıyor olabilir.
Önemli olan, burada vermek istediğim mesajın temelinde olan sakın olaki amirlerinize, beraber çalıştıklarınıza saygısızlık etmeyesiniz. Bu çok önemli bir değer, kendi açımdan yitirdiğimi zannetmiyorum ama başkalarınında yitirmesine hiç tahammül edemiyorum.
BŞ: Size Berna bir soru soracak
BERNA YILMAZ: Tevfik Bey biz sizin tecrübelerinizden gençler yararlanmak istiyoruz. Sizin yapmış olduğunuz hataları tekrarlamayalım, siz yapmak isteyip yapamadıklarınızı ise biz başaralım. Bizlere ben yapamadım siz yapın, ben yaptım ama sakın siz yapmayın Ben yaptım siz yapmayın, diyeceğiniz neler var?
TA: Bunu şöyle söyleyeyim; bir kere ben patron olmadım. Devlet kapısında bakarsanız kendinize göre bir patronluğunuz var ama benim yapamadığım sizlerin yapmasını arzu ettiğim, gönlümden geçen ilerde kendi işinizin patronu olmanızdır.
Ben yaptım siz yapmayın. Ben o hatayı yaptım , sakın ola iki kere müsteşar olmayın.
Çünküsünü anlatmayayım ama ikinci defa gittiğinizde farklı bir ortam buluyorsunuz, beklediğiklerinizin bir kısmını bulamıyorsunuz. Bazı kızgınlıklarınız olabiliyor, onlara gem vurmanız icab ediyor.
O yönleriyle düşündüğümde benim yapamayıp da sizin yapmanız gereken patron olmanızdır. Benim yapıp da sizin yapmamaınız gereken iki kere müşteşar olmamanızdır. Hele aynı kere sakın.
BŞ: Biz bu iki kerer müsteşar olmayın sözünü genişletirsek, iki kere aynı görevi gitmek sizi üzebilir, sizleri yıpratabilir. Hatta ve hatta iki kere başkabakan olmayın bile diyebiliriz sizlere.
TA: O kadar ileriye gitmedim, o benim haddim değil, Profesyonel yaşantınız da iki kere aynı görevi yapmamaya çaba gösterin.
Ben bir anımı hatırladım.
Benim her zaman saygıyla andığım benim ilk genel müdürüm hazinede Sayın Cafer Tayyar Sadıklar'dı.
Kendisi ile uzun yıllar birlikte olduk, eski bir maliye müfettişidir.
Hazine genel müdürlüğünden Washington baş müşavirliği'ne tayini çıkmıştı, sonrada Merkez Bankası başkanlığı'na geri çağrıldı, terfiğen gelişi sözkonusuydu. Bana "Sakın ha , yurtdışındaki görevden seni hangi kadro için çağırırlarsa çağırısınlar geriye gelme. Ben geldim yanlış yaptım" demişti.
Sanki bunları hiç duymamış gibi Washington maliye ve ekonomi baş müşavirliğinden, hazine genel sekreterliğine çağrıldım.
Ben de Tayyar Bey'in yaptığı hatayı yaparak geri geldim.
Sadece o kadar söyleyeceğim.
BŞ: İki kere gelmeme konusunda gençlerimize güzel mesaj verdiniz. Ben de hemen bir anımı ifade etmek istiyorum. O da gençlerin kulağına küpe olabilir.
Biz Türk Amerikan İşadamları Derneğinde görev yaparken, derneğin tüzüğünü değiştirmiştik. Tüzükte dedik ki genel başkanlar iki dönemden fazla başkanlık yapamaz diye.
Aynı görevde uzun kalmanın getirdiği sıkıntıları ortadan kaldırmak için düşünülmüş bir tedbir. Tevfik Bey hazırsanız 120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümüne geldik.
Heyecanlı bir bölüm . Bu bölümde ben size 120 saniye içerisinde sorabildiğim kadar çok soru sormaya çalışacağım ve sizden de kısa ve her soruya cevap verecek şekilde süratli bir biçimde cevap vermenizi isteyeceğim.
TA: Rekorun kimde olup olmadığını sormuyorum. Öyle bir rekorda kırmak niyetinde olmadığımı söylemek istiyorum.
BŞ: Sayın Tevfik Altınok 120 Saniye Microsoft soru yağmuru bölümde soruları süratli ve her soruya cevap verecek şekilde hazırmısınız?
TA: Hazırım.
BŞ: Bir şirketin başarılı olabilmesi için sahip olması gereken en önemli üç değer nedir?
TA: Akıllı bir patron, çok değerli profesyonel kadro ve karlı çalışan bir sistem.
BŞ: Nefret ettiğiniz insan davranışlarından üç tanesini söylermisiniz?
TA: Yalan, riya ikiyüzlülük ve namuzsuzluk.
BŞ: Bir yatırım kararı almadan önce soracağınız iki soru ne olurdu
TA: Fizibilitesi var mı? Karlı mı?
BŞ: Türkiye Etik değerler Merkezi kurucu üyesi Bülent Şenver size gelip, Türkiye'de iş ahlakını bilincini geliştirmek istiyoruz, yapmamız gereken en önemli iki şey ne olmalı diye sorsa, önecelikle hangi iki şeyi yapmasını isterdiniz.
TA: Eğitime eğilmesini , işadamlarını etik kuralları öğretmesini
BŞ: Sekreterinizde bulunmasını istediğiniz üç önemli vasfı sayar mısınız?
TA: Çalışkanlık, doğruluk ve mesaisine bağlılık.
BŞ: Dünyada bir şeyleri değiştirmek için size özel bir güç verilseydi hangi iki şeyi değiştirmek istediniz?
TA: Modern Türkiye yaratırdım, kavgasız bir dünya oluştururdum.
BŞ: Bir liderde olması gereken en önemli üç vasıf nedir?
TA: Akıllılık, demokratiklik ve modern görünüş.
BŞ: Doktorunuz size bir hafta sonra öleceğinizi söylerse, ömrünüzün son bir haftasında neler yapmak isterdiniz?
TA: İstiharat ederdim , bir de ibadet ederdim.
BŞ: "Devletin malı deniz , yemeyen domuz" zihniyetini Türk toplumundan tamamen söküp atmak için yapılması gereken iki öncelikli işi söylermisiniz
TA: Siyasiler, demokrasiler ve işadamları doğru olsunlar.
BŞ: İş hayatında gördüğünüz etik değerler ve iş hayatına uymayan davranış biçimlerinden en sık karşılaştığınız iki davranış biçiminini açıklarmısınız.
TA: Riyakarlık ve maalesef bir birine kazık atma diyeceğim. Çok amiyane olacak ama yaklaşımları.
BŞ: Bakanlar kurulu kamu görevlilerinin görevlerini tam yapmaları için istediğiniz üç değişikliği yapın deseler hangi üç değişikliği yapardınız?
TA: Başbakanlığı değiştirirdim, finans açığını kapatırdım, Devletin yapısını ve teşkilatını değiştirirdim.
BŞ: Süremizin sonunda ben bu son soruyuda cevaplanmış sayıyorum . 11 tane çocuğumuz eğitim gönüllülerin Vakfı'nın birmilyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazandı ben hem size hemde Microsofta çok teşekkür ediyorum.
TA: Bende teşekkür ederim.
ORAL UZAL: Bülent Hocamızın kitabında size ayrılan bölümde biz gençlere öğüt vermiştiniz. Devlete karşı suç işlemeyin, suç işlenmesine de müsaade vermeyin. Siz kamuda birçok önemli görevlerde bulundunuz. İleride bizde bu görevlere geldiğimizde devlete karşı suç işlenmemesi için biz neler yapmalıyız?
TA: Bir kere benim kafamda hep şu var , hala var, hiçbir zamanda değişmedi. Devlet memuru tarafsız olmalıdır.
Özellikle bunun altını çizmek istiyorum. Siz o görevlere geldiğiniz zaman belirli kişileri, belirli siyasi görüşleri , belirli yaklaşımları sakın olaki tutuyor , onların yapmaları, gerçekleştirmek istedikleri bazı düşünceleri gerçekleştirmelerine ön ayak olan onları gerçekleştiren kişiler durumunda olmayasınız. Tarafsız olasınız.
İkincisi ; yasalara uygun hareket etmeniz esas. Zaten ister devlette olun, ister özel sektörde olun nerede olursanız olun, suç işlememek esas olduğuna göre demekki hukuka saygılı olmak ve mutlak surette yasalara uygun hareket etmek şart. Bunları göz önünde bulunduran hiç kimsenin ben kolay kolay suç işleyeceğine inanmıyorum. Hele hele ben kurallara riayetkarsanız, kurallara uyan kişilerseniz yasalar tamam birde onun dışında kaidelerimiz ve kurallarımız var, onlara uygun hareket ediyorsanız hiçbir zaman suç işlemeyeceğinizi ve başkalarınada işlemesinee izin vereceğinize inanmıyorum.
SUDE BARBEYTAN: Tevfik Bey Bülent Bey'in yazdığı Kulağınıza Küpe Olsun kitabına işadamların duayeni Sayın Vehbi Koç beyefendi ile ilgili bir anınızı yazmışsınız. Devlete Saygı Başlıklı bu anıyı size okumak istiyorum kitaptan. "Sayın Vehbi Koç Bey ile tanışmam 20 Ağustos 1984 tarihinde oldu. Hazinedeki görevimden o gün istifa etmiş ve Koç Toplulu'ğunda çalışmaya karar vermiştim. Odasında kendi ağzından duyduğum şu cümleyi hiçbir zaman unutmadım, unutamam" "Biz seni devletten koparıp almadık değil mi? Sen kendi isteğinle bizimle çalışmak istiyorsun." Bu devlet saygısı olan büyük bir insanın düşüneceği bir yaklaşım tarzıydı ve her zaman kendisinden bu tarzı gördüm ve yaşadım. Nur içinde yatsın."
Siz Vehbi Bey ile uuzn yıllar çalımışsınız, şimdi size soracağım soruya hayal gücünüzü kullanarak cevap vermenizi istiyorun. Eğer Vehbi Bey, bugün yaşasaydı , Kulağınıza Küpe olsun programına katılabilseydi, bize kulağımıza küpe olacak ne gibi öğütler verirdi?
TA: Her zaman bunu her vesileyle söylüyorum ve rahmetle anıyorum Vehbi Bey'i. Çünkü çok rahat çalışma ortamını bana hazırlayan işadamıydı. Patronumdu, her zaman her kolaylığı ben kendisinden yakından gördüm. 15-16 senem Koç Toplulu'ğunda geçti.
Yazdığı kitaplarla olsun, her vesileyle yanında çalıştığı gençlere ilk söyleyeceği şey "Çok çalış". Değiştirdiğini görmedim.
Her zaman çok çalışın derdi.
İkincisi tasarrufa çok riayet ederdi. "Lüks yaşamayın ama rahat yaşayın." Derdi.
Müsrif olmak başka bir şey. Vehbi Bey , çok erken yatan kişilerden biriydi.
Benim de huyum öyle olduğu için çok hoşuma giderdi .
Sıhatinize çok diikat edin derdi.
Sanıyorum m en fazla dikkat etmesi gereken hususlardan birtanesi o olsa gerek. Çünkü sağlığınız olmadığı sürece Vehbi Bey'in bir rakamı vardır; sıfırları istediğiniz kadar birin arkasına yazın, trilyonlar yazın, katrilyonlar yazın, baştaki bir'i kaldırdığınız zaman hepsinin değeri sıfırdır.
İlk sırada olan sağlık ve sıhat. Eğer sağlığınıza dikkat ediyorsanız ne mutlu size şeklinde bir yaklaşımı olurdu. Buna benzer tavsiyeleri var ama benim aklıma gelen üç tane, dört tane söylüyorum , en önemlilerin başında olan bunlardı zannediyorum.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum, Vehbi Bey'i de andık, Allah rahmet eğlesin. . Vehbi Bey'in kitaplarından derlenmiş öğütlerini de ben bu kitabıma koymayı bir görev bildim. Gençlerimiz ondan çok şeyler öğrenecekler.
TA: Mutlaka. Ben açık açık söylemekten hiç çekinmedim, ömrümde tanıdığım sayılı kişlerden biridir Vehbi Bey. Yanında çalışmak benim için bir şerefti.
BŞ: Cem Burak senin bir sorun vardı.
CAN BURAK GİZEL: Benim sorum profesyonel yaşantınız ile iligili. Bülent Hocamızın kitabında da yazdığı gibi, az önce ekranda da gördüğümüz gibi gerek devlet sektöründe gerek özel sektörde pekçok görevlerde bulunmuşsunuz ve dolayısıyla her iki sektörde de tecrübe sahibisiniz. Biz gençler için bu iki sektörü kıyaslayabilir misiniz? Aralarındaki farklılıklar nelerdir?
TA: Onu çok sık yaparım. Özel sektör ile kamu sektörü birbirinden tamamen farklı iki kesim olarak görülmesi gerekiyor. Aralarındaki en önemli fark nedir? Diye sorarsanız bir kere kamu kesiminde özel sektördeki gibi yaptığınız işin aldığınız kararın karlı olup olmadığına bakma gibi bir yönünüz yoktur.
Burada en büyük farklılık birinde karın ön planda oluşu, diğerinde kamunun yararının ön planda oluşu.
Ayrıca başka bir şey daha çok söylerim Hazine müşteşarı her zaman devletin lehine değil, alehine olmak durumundadır.
Kamu yararını düşündüğünüz zaman bunun karşılığında bir şeyler vermek zorundasınız. Kimden veriyorsunuz? Devletten veriyorsunuz.O zaman o devletten verdiğiniz bir masraf kapısıdır, buda her seferinde devlete bir şeye mal olacak demektir.
Dolayısıyla ikisinin arasındaki en büyük farklılık nerdedir diye sorduğunuzda ; özel kesimde kar çalıştığınız şirket açısından esas olmakla beraber, kamuda böyle bir karlılık bir yana birazda masraflısınızdır.
BŞ: Tevfik Bey biz sizden bize bir sürpriz kaset hazırlamanızı istemiştik. Masanın üzerinde hazırlanmış. O kasedi sizden almak istiyorum. Bu kasedi biz yayına hazırlarken hep birlikte reklamları izleyelim.
BŞ: Kulağınıza Küpe Olsun programında Sayın Tevfik Altınok Bey ile birlikteyiz. Tevfik Bey kasedinizi unutmadık, o hazırlanıyor. Şimdi misafirin misafiri bölümündeyiz. Sizden bir misafir getirmenizi istedik. Misafirinizi bize tanıtır mısınız?
TA: Tuğrul Bilen Ünal.
BŞ: Misafirimizin misafiri, bizim de misafirimizdir. Hoşgeldiniz.
TUĞRUL BİLEN ÜNAL: Teşekkür ederim.
TA: İzin verirseniz Tuğrul Bilen Ünal'ı nerede, ne zaman , nerede, nasıl tanıdım ve nerelerden geçerek darphane ve damga matbaası genel müdür oldu onu kısaca özetleyeyim. .
Kendisinle tanışmam benim 1967 yılındadır. Maliye müfettiş muavini olduğu zaman bende o zamanlar çiçeği burnunda bir maliye müfettişi olarak birlikte çalışma fırsatını yakalamıştım. 1945 doğumludur.
Daha sonra Amerika Birleşik devletlerinde lise eğitimini bitirdikten sonra siyasal bilgiler fakültesinin hariciye bölümü dediğimiz bölümünden mezun olup maliyeci olan ender kişilerden birtanesi.
Aslında bizde maliyeciler maliyeci, idareciler vali, kaymakam, harciyecilerde büyük elçi olurlar. Ama Tuğrul bey maliye müfettişi oldu ve sonrada sayın bakanımız Ziya Müezzinoğlu'nun özel danışmanı olarak görev ifa etti.
Arkasından devletten ayrıldı özel sektörde Tokar grubunda çalıştı .Rahmetli SayınTokar'ı bu vesile ile anmış oluyorum. .
Arkasından tekrar biz birlikte çalışma imkanı elde ettik. Koç Topluluğunda Garanti Koza İnşaat'ın genel Müdür Yardımcısı olarak birlikte olma şansını yakaladık tekrar.
Sonra oradan da ayrıldı, devlette bazı hizmetleri oldu. Bu arada Emlak Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Darphane ve damga matbaası genel müdürlüğüne atandı ve 1999 dan bu yana da Darphane ve damga matbaası genel müdürü. Bunun yanında da gemi kurtarma işletmelerinde de ek görev olarak da yönetim kurulu üyeliği yapıyor.
BŞ: Sizin göreviniz şuanda çok ilginç. Gençlerimiz sizi bu şekilde görünce belki parayla ilgili sorular sormak isteyecekler ama ben onlara müsaade etmeyeceğim, çünkü muhakkak onların sorularını soracağı bir zamanı siz onlar için ayıracaksınız.
Ben istiyorum ki Tevfik Bey çok güzel öğütler gençlerimize verdiler, ben istiyorum ki sizinde geçmiş tecrübelerinizden gençlerimizin kulağına küpe olacak , onlara vereceğiniz bir çok mesajlarınız vardır.
Ben sözü size bırakıp, onlara bir değil birkaç küpe vermenizi isteyeceğim.
TUĞRUL BİLEN ÜNAL: Teşekkür ederim. Sizleri de sevgiyle selamlıyorum. Benim bir iki ısınma turumdan sonra lisede istatistikde görev yapmıştım. Üniversite de okurkende Esenboğa'da kulede trafik teknisyeni olarak hizmet yapmıştım.
Kalıcı olarak hizmet görmek üzere girdiğim ilk yerde de Sayın Altıonkla beraber olmanın mutluluğunu tattım. Yine sık sık beraber oluyoruz. Buraya da beni davet ettiği için ayrıca teşekkür ediyorum.
Genç dediğinizde ben hemen bir şey söylemek istiyorum; Gençliğin tanımı ile ilgili bir şey söylemek istiyorum. Ben yöneticilik yaptığım için şuanda, ben kendi dalımda kendi değerlendirmeme kendi anlayışıma göre gencim. Çünkü şöyle düşünüyorum; ben yaptığım işe göre enerjiye sahipsem, bu işin gerektirdiği akla sahipsem, ben genç sayılmam gerekir yaptığım iş ile ilgili.
Ben burada futbolcu olarak oturuyor olsaydım aynı şeyi söylemem mümkün olmazdı diyeceğim ama son zamanlarda 40 yaşındaki futbolcuların transfer edildiğini duyunca orada dahi gençlik iddiasında bulunabiliriz diye düşünüyorum.
Benim algılamam dışında bu konun birde ikinci bir yönü var, gençler tarafından genç görülme ve onlarla da bir çatışma içerisinde olmama. Ben o anlamda kendi düşündüğüm kadarıyla kendi çocuklarım başta a olmak üzere gençlerle de uyumlu bir diyalog içerisinde olduğumu düşünüyorum.
Bunları söyledikten sonra başta söylediğime dönersem, enerji ve akıla dönersem bunları elde etmenin tutmanın , sağlıklı bir biçimde korumanın bana göre belli yolları olduğunu düşünüyorum.
Ondan sözederek kendi düşüncemi aktarma anlamında bir şeyler söylemek isterim. Aklın salimen sürdürebilmesi için kişinin çok ciddi bir uğraşa sahip olması gerekiyor. Genelde yaygın tabiriyle hobi deniliyor ama ben o hobiyi yabancı sözcük olduğu ve anlatacağıma tam karşılık olmadığı için kabul etmiyorum.
Bundan şunu kastediyorum, pul koleksiyonculuğunu ve çiçek kurutma sanatını kastetmiyorum. Onlar söz konusu olduğunda kurutulan çiçekten veya biriktirilen puldan çok daha farklı, enetresan şeylerin üretilebilmesini kastediyorum.
Genelde emeklilik döneminde işe yarayacağı düşünülen bir uğraş olduğu için herkes böyle bir uğraş sahibi olmayı devamlı öteler. Ben öyle düşünmüyorum. Aklım salim kalması için bu ğraşın devamlı edinilmesi ve devamlı olarak kullanılmasını düşünüyorum. Ben bu anlamda çok ,iyi bir marangozum.
Marangozluğumun iyi olduğunu söyleyebiliyorum.
TA: Ben Tuğrul Bey'in atölyesini bildiğim için açıkça söyleyeyim , hakikaten ne isterseniz size üretir masadan sandalyeye kadar .
TUĞRUL BİLEN ÜNAL : Bunlarda şöyle bir özellik var, asla bilinen sandalye veya bilinen masa olma durumnda değil. Ben kendi çapımda kendi değerlendirmeme göre hep ilki, yeniyi üretmeye çalışıyorum. Bunu çalışırken yaptığım gibi, Sayın Altınok'un söylediği uzun iş hayatım içerisinde zaman zaman değişiklikler yapma amacıyla işi bıratığım günler oldu. Özellikle o günlerde son derecede işe yaradığını söylemek istiyorum. Madden sağlıklı bir şey size vermese dahi aklen sağlıklı kalmak için müthiş gerekli olduğunu düşünüyorum.
Enerji konusuna gelince enerjiyi belirli düzeyde tutabilmek için de başka renkli , renkliyi şunun için söylüyorum çalırşırken ihtiyacınız olduğunu düşündüğünüz enerjiyi ancak o şekilde renkli dallarda bulabileceğinizi düşündüğüm için söylüyorum.
Ben bu anlamda uzun süre kendi arabamın altına yatarak kendi bakımımı yapma anlamında bir uğraşım vardı. Yakın zamanda uğraş konularım iki tane var. İlizyonistlik yapıyorum.
BŞ: Paraları kaybediyor musunuz?
TUĞRUL BİLEN ÜNAL: Paraları kaybedemiyorum. Perküsyon öğreniyorum. İlizyonistlik bütün yaşamınız boyunca yanlış angılanmaktan korkarken insanlara yanlış algılamayı verebilmek için bir uğraşmak olmakta bence çok ilginç. Perküsyon çok gürültü sayılabilecek, hatta çok kişinin gürültü dediği seler arasında inanılmaz dinlendiriyor, inanılmaz enerji veriyor.
İkinci şeye aileye geçmem gerekiyor. Bunlar zaten iş yaşamında ayrılmaz birer parça. Aillenizde düzen, huzur, mutluluk yoksa iş yaşamınızda da başarılı olmanız kesinlikle söz konusu değil.
Bizim ailedeki düzenimiz içerisinde konularımızı hep genel kurulda hallediyoruz. Bizim genel yemeklerimiz ailenin genel kurulunun olağan olarak toplandığı anlar oluyor. Genel kurulda ben seçimle gelmiş başkan olarak bulunuyorum. Medeni yasada yapılan değişiklik beni pek fazla o anlamda ilgilendirmiyor. Ama heran görevden alınabilirirm.
BŞ: Gençler sizlerden aldıkları küpe ile ilerideki yaşlarda muhakkak bir uğraş sahibi olmak, ciddi bir uğraş sahibi olmak yani uğraş dediğimizde sizin yaptığınız şeylerin o uğraşı ileri dereceye götürecek kadar , o işi çok ciddi yapacak kadar güzel güzel bir uğraş elde etmek.
Ben televizyon seyrediyorum, kitap okuyorum dan ziyade bir konuyu seçip o konuyu en ileri dereceye kadar götürebilmeyi öneriyorsunuz. Çok teşekür ediyoruz, gençlere verdiğiniz bu tavsiyeler için.
Ben şimdi Tevfik Bey'in sürpriz kasedini yayınlamak istiyorum. Bakalım ne var?
BŞ. Tevfik Bey dört tane güzel görüntü gördük.
TA: Gençlere kısaca söyleyeyim; müsrif olmayın diyorum. Bunun anlamı bakıyorsunuz koca dağ bile eriyip yok olabiliyor. Bu nedenle hazıra dağ bile dayanmaz. Sürekli müsriflikle hazırda var , ben ileride bunlarla yaşarım düşüncesine kapılırsanız yanılırsınız. Bundan kaçınmanızda büyük yarar var diye düşünüyorum. Bir ambulans gösterdik , orada hem üzerinde durduğumuz husus akıl ve beden sağlığına dikkat et. Gençler için en önemli konulardan bir tanesi o olsa gerek. Aklen ve bedenen sürece herşeyi yapma, Vehbi Bey'de de söyledik , o bir'in önemini hiçbir zaman unutmayın. Arkadaşlarınızı iyi seçin, çevrenizdeki ilişkilerinize dikkat edin . Daha sonrada dedik ki çok çalışın, demir işlerse pırıl pırıl olur, işlemezse de paslanır.
BŞ: Evet çok güzel dört tane mesaj vermiş oldunuz. Gençlerimizin aklında kalacak bence bu , üzümleri unutmayacaklar, dağı unutmayacaklar . Ben şimdi size söz verdiğim bir soruyu sormak zorundayım. İlk defa açıklıyorum bölümüne geldik. Bize burada ilk defa açıklayacağınız ne var?
TA: O zaman önce ben bir şey göstereyim arkasından ne olduğunu açıklayalım. En güzel olanını kameraya tutayım. Bunlar Tevfik Altınok'un boş zamalarında yaptığı hobisi diyelim, sulu boya ile yapılıyor.
BŞ: Evet, çok ince bir iş, bankacılar hiç bilmiyorduk bu tarafınızı sizin.
TA: Başka bir defterim daha var, orada da benim bugüne kadar gittiği filmler yazılı. Diyeceksiniz ki böyle şey olurmu? Ama 1957'den beri hangi iflme gitmişsem filmlerin yazıp yıldızlar koymuşum.
BŞ: Eskilerden bir film okuyabilir misiniz?
TA: Mesela hoşuma gitmiş o zamanlar "Enayiler Kralı Bahriye'de" yabancı film olarak, hemen altınada "Adanalı Tayfun kardeşler" Öztürk Serengil oynamış , Türkan Şoray, Efkan Efekan. Rejisöründen tutun gittiğim sinemaya kadar herşeyi yazmışım, verdiğim para dahil .
BŞ: Bence gençlerin buradan alması gereken mesaj şu; İnsan bazı konularda titizliğini , merakını bu tür konularda göstermesi lazım. Size göre bunlar bir değer, başkasına göre bir değer olmayabilir am aönemli olan sizin için değer olan, sizi rahatlacak , sizin zihninizi meşgul edebilecek, sizin için önemli olan bir şeyi muhakkak yapmak için adım atın ve bu konuda çaba sarfedin.
TA: Bunları Hazine'ye geçtikten sonra bıraktım, pek fazla desenlerin üzerinde çalışma şansım olmadı, ama belki emekli olunca yeniden çizeriz. Tevfik Bey hep geçmiş tecrübelerinizden konuştuk ama her insanın ileriye yönelik hayalleri vardır, ileriye yönelik bazı beklentileri vardır. Tevfik Bey'in hayali nedir?
TA: Türkiye, hem siyasi açıdan, hem ekonomik açıdan.
BŞ: Sizce böyle bir imkan kısa sürede olacak mı? Var mı?
TA: İyi yönetilirsek evet.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum, Sayın Kamil Çakmak bütün program boyunca bizleri izledi, güzel karikatürümüzü yaptı, ben eminim bu karikatür güzel bir hatıra olacaktır sizlere . Kamil Çakmak bununla da yetinmedi, kendisi dediki burada yaptığım karikatür çok değerlidir ancak ben Tevfik Bey'e daha değerli olan , daha çok üzerinde emek sarfettiğim , sadece 55 dakika değil günler harcadığım bir eseri hediye olarak vermek istiyorum dedi.
Sizin için çok güzel, çok hoş, anlamlı bir karikatür yapmış. Bu karikatürde siz bir atletsiniz ve koşu yapıyorsunuz. Koşu yaparken arkanızda Urfada'ki Harran Üniversitesi, Harran Üniveristesi dünyanın ilk üniversitesi. Elinizde birçok bayrak var, o bayraklar bugüne kadar aldığınız bütün görevlerle ilgili, diğer elinizde de Kulağınıza Küpe Olsun kitabı onunla koşuyorsunuz. Ben de yanınızda 120 saniyeyi tutuyorum size. Bu size programın hatırası. Lütfen kabul edin.
TA: Çok teşekkür ederim. Hep unuttuğum bir şey oluyor, burada onu söylemek isterim; ben iki ünvanlı müsteşarlık yaptım, birisi hazine diğeride dış ticaret. Ben hep hazineyi kullandığım şeklinde bir tenkit alıyorum, özellikle dış ticaretçi arkadaşlarımdan. Buradan bir kere daha sesleniyorum, ben yanı zamanda dış ticaretinde müsteşarlığını yaptım. Hem hazine müşteşarıyım, hem dış ticaret müşteşarıyım.
BŞ: Biz Tevfik Bey'e ve misafiri Tuğrul bey'e gençlerle tecrübelerini paylaştıkları için , gençlere sorular sordukları için , Sayın Kamil Çakmak bey'e bize karikatür yaptığı için, yayında ve yapımda emeği geçen herkese , bu programa hayat kattıkları için çok teşekkür ediyoruz.
Gençler bizim herşeyimiz, en değerli hazinemiz.
Gençlerimize sahip çıkalım.
Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.
Hoşçakalın.
. .
soldan sağa, Tevfik Altınok, Tuğrul Bilen Ünal . .
soldan sağa, Tevfik Altınok, Bülent Şenver . .
. .
. .
. .
. .
. .
. .
. .
. .
. .
soldan sağa Tevfik Altınok, Bülent Şenver . .
. .
. .
. .
Bülent Şenver, Tevfik Altınok . .
. .
Bülent Şenver, Tevfik Altınok . .
Tüm Yazıları
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|