Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

HAYRETTİN KARACA Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

BAŞKA BİR DÜNYA DÜZENİ MÜMKÜN
22.02.2006
Okunma Sayısı : 3612
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

Yeni Bir Tüketim Ahlakı Geliştirmeliyiz

Bizler yaşamlarımızı sürdürebilmek için tüketmek zorunda olan varlıklarız. Açlığın giderilmesi, ısınma ve barınma en temel ihtiyaçlarımızdır. Bunları elde etmek için dünyanın bize cömertçe sunduğu doğal kaynaklardan yararlanırız.

Ancak, her ne kadar bu kaynaklar "sınırsız" olarak kabul edilse de, biz çevreciler aşırı tüketim sonucu bunların giderek insan yaşamını tehdit eder noktaya ulaştığını gözlemlemekteyiz. Yerküremiz bugün insanoğlunun doymak ve tükenmek bilmez ihtirası sayesinde pek çok yaşamsal sorunla karşı karşıyadır.

Bu sorunlar yumağı, küresel ısınmadan başlayarak, iklim değişikliği, doğal gen kaynaklarının yok olması, toprak aşımı, su kaynaklarının kuruması, ozon tabakasının tahribine  kadar uzayıp gider. Doğal kaynaklar üzerindeki bu baskının insan hayatına yansıması ise, soluduğumuz havadan tutun da, aldığımız gıdaya kadar tüm yaşantımızı giderek daha anlamlı bir şekilde etkiler. Günümüzde bu etkilerin sonuçlarını açlık, kuraklık, yoksulluk, hastalık ve hatta savaş gibi bedellerle ödemek zorunda kalıyoruz.

İşte bugün bir sonuç olarak karşımıza çıkan tüm bu sorunların kökeninde günümüz tüketim anlayışı yatar.  Ancak neden insanoğlu kendi yaşamı için mutlak olan bu ekolojik dengeleri şuursuzca tahrip etmektedir? Sorunun cevabını 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika'da yeşermeye başlayan ve yeni Amerikan yaşam felsefesini vurgulayan pazarlama stratejicisi Victor Lebow'un sözlerinde açıkça bulabiliriz: "Aşırı derecede üretken olan ekonomimiz... tüketimi yaşam tarzı haline getirmemizi, malların satın alınması ve kullanılmasını bir ayine dönüştürmemizi, tüketimde manevi tatmini, egomuzun tatminini aramamızı istemektedir... Bir şeylerin artan biz hızda tüketilmesine, yakılıp bitirilmesine, yıpratılmasına, yenisiyle değiştirilmesine ve hurdaya çevrilmesine ihtiyacımız var."

İşte bugün dünyamız, adına ekonomik kalkınma dediğimiz yapay ve sonu gelmez bir hedefe varmak için, istikameti 1950'li yıllarda Amerika tarafından verilmiş, "sürekli tüketme" politikasının acısını çekmektedir. Ekonomik kalkınma yani, zengin olma hedefine ulaşmak için toplum, sürekli olarak daha çok tüketmeye doğru yönlendirilmekte ve hatta özendirilmektedir.

Çünkü ekonominin yakıtı tüketimdir. Ancak bu anlayış, doğal kaynaklar üzerinde gittikçe daha fazla baskı oluşturmakta ve ekolojik sistemi yukarıda sıralanan sorunları doğuracak ölçüde tehdit etmektedir.

İşte bu döngüyü farkına varan bizler, rotamızı ekonomik kalkınma hedefinden çıkarıp, sürdürülebilir bir yaşam anlayışına doğru yeniden belirlemeliyiz. Yeni bir paylaşım anlayışı içerisinde, kendimizin de doğal yaşam zincirinin bir parçası olduğu idrakine vararak, farklı bir tüketim ahlakı geliştirmeliyiz.

Bugün yaklaşık 1,2 milyar insan günlük 1 dolardan daha az bir gelirle yaşamak zorundadır. Başka bir çarpıcı veri ise, dünyadaki açlığın ve yetersiz beslenmenin tamamen ortadan kaldırılması için gerekli olan toplam tutar 19 milyar dolarken, makyaj malzemesine harcanan yıllık tutar 18 milyar dolar'dır. Günümüzde 1 milyar civarı insan açlıkla mücadele ederken, ABD'de kişi başına yıllık gıda harcaması 21.500 dolar seviyelerindedir ki, bu rakam toplam tüketim harcamalarının yüzde 13'üne denk düşmektedir.

Aynı tüketim Tanzanya'da yıllık 375 dolara isabet ederken, bu miktarın toplam tüketim harcamaları içindeki payı da yüzde 67'dir. Örneklerden de anlaşılıyor ki, ekonomik kalkınma sayesinde elde edilen gelir, sadece taraflardan biri lehine oluşurken, diğerinin yaşam alanını daraltmakta. Neticede asıl önemli olan ekonomik faaliyetler sonucu elde edilen hasılatın ne kadar arttığı değil, nasıl paylaşıldığıdır.

Tüketimi yönlendiren ve talep oluşumunu sağlayan en önemli araçlardan biri reklamdır. Reklam harcamalarının 2002 yılı küresel toplamı 1950 yılına oranla dokuz kat artarak 446 milyar dolara ulaşmıştır. Bu özetle şu demektir: Sonumuz yaklaşıyor! Sınırsız tüketimi ekonomik kalkınmanın temeli olarak hedef almış bir anlayış, hiç şüphesiz insanoğlunun sonunu hazırlayacaktır. İnsanların tüketim düzeyinin küresel ekosistemler üzerindeki etkisini hesaplayan ve "ekolojik ayak izi" olarak adlandırılan bir ölçüm sistemine göre, toplam tüketim düzeyimizin gezegenimizin ekolojik kapasitesini çoktan aştığını göstermektedir.

Küçük ama çarpıcı bir örnekle bunun kısaca ne anlama geldiğini belirtmek isterim. Günümüzde altın, yüzde 80 ziynet veya süs eşyası, yüzde 19 yatırım aracı ve sadece yüzde 1 oranında da endüstriyel kullanım alanı bulan bir madendir. Bu madenin çıkarılması ve işlenmesi esnasında son derece zehirli ve tahrip gücü yüksek bir madde olan siyanür kullanılır.

Bu siyanürlü atık doğada bir daha yok olmamak üzere hapis olur ve zamanla nehirlere, toprağa sızarak içme suyu rezervlerimizi ve gıda üretimi yaptığımız verimli topraklarımızı etkiler. Altın madenini çıkarma ve işleme esnasında ortaya çıkan atık miktarı o kadar yüksektir ki, kullanımını mantısız kılar. Yapılan hesaplamalar bir tek alyans için gerekli olan altın üretiminde ortaya çıkan atık miktarını yaklaşık üç ton olarak bildirmiştir. Yeni bir tüketim anlayışı geliştirmek zorundayız.

Tüketimi körüklemek bir başka deyişle doğal kaynakları sömürmek demektir. İşte bu sebepten dolayıdır ki, biz çevreciler ekonomik kalkınma yerine sürdürülebilir bir yaşam modelini hedef almaktayız. Bu anlayışın temelinde paylaşma ve gerektiği kadar tüketme yer alır. Ben buna "yeni bir tüketim ahlakı" diyorum.

Gerçek ihtiyaçlarımızı belirleyip, tüketim alışkanlıklarımızı bu çerçevede yeniden gözden geçirmeliyiz. Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak adına bilinçli bir tüketici olmamız gerekmektedir. Vicdan sahibi kimseler olarak kendimize soralım; yeterli olması için daha ne kadarına sahip olmalıyım? Çoğu zaman göreceğiz ki, aslında hiç gerçek ihtiyaç duymamışız bile.

Unutmamak gerekir ki, olanın olmayana borcu vardır. Bu sorumluluk anlayışı içerisinde tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmenin, dünya sorunlar yumağına ivedi bir çözüm olacağı düşüncesindeyim. 

www.hayrettinkaraca.com

.
.

.
.

HAYRETTİN KARACA Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları HAYRETTİN KARACA Odası Lider Arama

.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org