Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

UMUR TALU Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Türklider TV Programı UMUR TALU
17.07.2007
Okunma Sayısı : 13277
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 4,5
Popülarite : 4,06
Verdiğiniz Puan :
 

 

Türklider TV Programı UMUR TALU

Duayen bankacı Bülent Şenver, üniversiteden öğrencileri ile benimle bir televizyon programı yaptı. Sizlerle paylaşıyorum.

.
.
Bu programı izlemek isterseniz, bilgisayarınızın sesini açıp,
lütfen bu satırı tıklayın.
 
.
 


UMUR TALU Türklider TV Programı
Deşifresi
.
.
Umur Talu (UT)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.

BŞ: Türklider programına hoşgeldiniz.Türkiye'nin gençliderlere ihtiyacı var her alanda her konuda genç lider yetiştirmeliyiz.Genç liderleri yetiştirmek ise hepimizin sorumluluğu  gençlere imkan vermeliyiz.Gençlerin önünü açmalıyız.Gençlere el vermeliyiz.Gençler ile tecrübelerimizi  birikimlerimiz paylaşmalıyız. Bu program da gençlere örnek olmuş bir lider konuğumuz olacak gençler ile tecrübelerini, birikimlerini paylaşacak. Türkiye'de toplumun doğru bilgilendirilmesi doğru düşünmesini sağlamak maksadıyla sarf ettiği çabalar, gazetecilik mesleğine verdiği emek ve mesleğini yaparken etik değerlere ve etik kurallara uyum konusunda gösterdiği hassasiyet nedeni ile Umur Talu Türklider seçilmiştir. Programımıza hoş geldiniz Umur bey. Umur bey biz sizi tanıtmak için sohbetimize başlamadan önce bir kaset hazırladık isterseniz hepbirlikte o tanıtım kasedi izleyelim.

UT:Tabii mennuniyetle.

BŞ:Türklider programında Umur Talu ile birlikteyiz. Umur bey ben sizin  özgeçmişinize baktım , özgeçmişiniz o kadar gazetecilik ile basın ile dolu dolu ki ama yine istedimki sizin ağzınızdan sizin hayatınızdaki  kilometre taşlarını sizin ağzınızdan sizin için önemli olan köşe taşları nelerdir hayatınızda onları sizden dinleyelim

UT:Şimdi herkesin doğumu önemlidir tabii ama ben bir gazeteci aile içine doğdum. İki yaşından babamın öldüğü 6 yaş  biraz öncesine kadar gazetelere gittim o eski binalara radyolarda maç anlatırdı onun için İnönü stadyumuna 3 yaşında gittim yanında oturuyordum. Altı yaşındayken o öldü ama bir dönüm noktası başladı o öldükten hemen sonra Galatasaray Lisesi İlkokuluna girdim. Oniki yılım orada geçti yatılı olarak .Benim bütün belki hayatıma damga vuran aile de orasıdır. Sonra Akedemik kariyer  yapmak istiyordum Boğaziçi üniversitesinde ekonomi okudum ama o arada dışarıda  çalıştım Türkiş'e bağlı emir yolu sendikasında, Marmara belediyeler birliğinde . Onlar bana aslında gazeteciliği öğreten deneyimler oldu yani.İnsanlara bildiğiniz veyahut öğrendiğiniz bir şeyi basitçe ve yaygın bir şekilde anlatmanın yollarını orada öğrendim. Akademik kariyerim yarım kaldı yani üniversiteyi bitirdim ama  tam yaparken tesadüfen gazeteciliğe başladım. Sonra da çok hızlı gelişti yani Günaydın   gazetesinde başlamıştım, Güneşde ekonomi şefi oldum kurulduğunda arkadan Cumhuriyet, Milliyet de işler ekonomi şefliği, yazı işleri müdürlüğü

UT:Evet Milliyet 'ten ayrılmıştım bir gazeteyi kurmak için daha 29 yaşındaydım o zaman . O başarısız bir tecrübe oldu.Hürriyet'e  geldim yazı işler müdürlüğü, sonra milliyet'e tekrar yazı işleri müdürlüğü işte 34 yaşımda genel yayın yönetmeni oldum. Kendi isteğimle iki sene sonra bıraktım. İşte o günden bugüne bir onkusur senedir dipsiz kuyu yazılarını yazıyorum.
    

BŞ: Dipsiz kuyu

UT: Evet  üniversitelerde ders verdim. Ana hatları bunlar

BŞ: Ben sizin özgeçmişinizde okuyunca bir çok ödül gördüm. Şimdi bunların bazılarını sizlere okumak istiyorum.Türkiye gazeteciler cemiyeti Türkiye basın özgürlüğü ödülü bu yetmemiş daha sonra Medya dan iletişim özgürlüğü ödülü, daha sonra Marmara üniversitesi iletişim fakültesi zirvedekiler onur ödülü, daha sonra çağdaş gazeteciler derneği barış kalemleri ödülü, daha sonra Türkiye yazarlar birliği basın fikir ödülü , daha sonra Türkiye gazeteciler cemiyeti en iyi köşe yazarı ödülü, ve daha sonra çağdaş gazeteciler derneği Mustafa Ekmekçi köşe yazısı ödülü sahibisiniz bunlar sadece birkaç tanesi belki unutmuşsunuzdur bile bu ödülleri bu ödüllerin manası nedir?

UT: Şimdi aslında bu ilginç bir şey çünkü ben mesleğimin önemli bir kısmında hiç ödül almadım. Çünkü muhabirlikle başladı ama çok kısa bir sürede yazı işleri yöneticiliği yaptım. Genellikle içerde kaldım haberle ilişkim daha çok o şekilde oldu. Ve ödül alan çok sayıda haber, fotoğraf , yazı elimden geçti ve bunlarla hep gurur duydum .Attığım başlıkla ödül alan bir haber alan yani  bir başka arkadaşım bunları hep çok büyük bir zevkle paylaştım ve hiç böyle ödül diye bir dünyam yoktu sadece o dünyayı paylaşıyordum.Ama işte bir on senedir yazı yazıyorum bu yazılarla işte hem kanaat hem beğeni zevklek bir takım kanaat şeyler oluşmuş duygular .Tabii iyi bir duygu ama mesela sonra aldığım ödüllerde bir ölüm olayı üstüne  yazdığınız bir yazıdan ödül alırken bir burukluk hissediyorsun çünkü orada küçücük bir çocuk ölmüş ve siz onun üstüne yazdığınız bir yazıyla ödül alıyorsunuz hatta bir kelime oyunu yapmıştım yani harflerin yerini değiştirdiğimizde hani ödülün yerindeki harflerin yerini değiştirdim öldü oluyor çok kolay bir biçimde bu da belki yazının ve hayatın dialitiği biraz .

BŞ:Evet ödül almak insana bir motivasyondur. Beğenilmek bir moralizasyondur.

UT:Elbette, elbette uzun yıllar hep  birlikte çalıştığım arkadaşlarımın aldığı ödüllerle hakikatten de zevki bu günkünden daha fazla gurur duydum.

BŞ:Türklider Umur bey diyorum ben size sizde çok büyük anlatılabilecek anlatabileceğiniz, gençlerle paylaşabileceğiniz bir zenginlik var ben bunu biliyorum ama bu kadar kısa bir süre içinde bu zenginliklerin sadece bir bölümünü gençlerimiz ile paylaşma imkanını burada bulabileceğiz onlar soru göndermişler bu sorulara bakıyorum gelen sorular o kadar çok ama onlar içinden seçmek zorundayız.Bir kaç tanesini seçtik .Size o birkaç tanesini sormak istiyorum.Birinci soru , birinci soru bir şekilde sizin bu sevdiğiniz aşık olduğunuz mesleğiniz ile ilgili ve tecrübenizi sizinle paylaşmak isitiyor bu sorumuzu size Tolga Şenver size sormak istiyor.

TOLGA ŞENVER: Sayın Umur Talu  benim değerlendirmelerime göre Türkiye'de gazetecilik mesleği yapılması zor mecakatli, çalışanlarına fazla para kazandırmayan, zaman zaman siyasilerin kızdığı zaman zaman okurların eleştirilerine maruz kalan zaman zaman çıkar çevreleri tarafından menfaat  temin etmek için kullanılabilen henüz tam anlamıyla bağımsız özgür ve kurumsallaşmamış bir görüntü sergiliyor. Size göre bu dönemde Türk basın sektöründe yaşanan  önemli sorunlar nelerdir?  Ve sektörün gelişmesi için neler yapılaması gerekir?

UT: Aslında biraz siz saydınız zaten sorunları .Şimdi gazeteciliğin tabii  birkaç yönü var tabii bunların hepsini çok hızlı bir şekilde özetlemek zor ama bir kere toplumun gözü kulağı, artı eleştiri kanalı .Basit bir ayna dan öte gazetecilik demokraside çok sessizliğin ana mecrağı  onun üzerinden bir kamusal alan yaratılıyor.Dolayısıyla çok sayıda gazetenin çok sayıda televizyonun, çok sayıda görüşün, çok sayıda haberin olması gerekiyor.Bu açılardan Türkiye zaman zaman  kritik dönemlere   girdi geçmişte yani demokrasi dışı yönetimlerin olduğu dönemler en açıkları ama medyanın kendi içinde karkelleştiği, dönemlerde bu anlamda tehlike yarattı . Bir kere bunların olmaması en önemli  sorun.Bir daha tekerrür etmemesi en önemli sorun . Südjektifliğe  ben karşı değilim yeterki namuslu, ahlaklı ve dürüst olsun elbet hepimizin hayata farklı bakış açıları olucaktır.Bazı şeyleri önemseyceğiz bazı şeyleri önemsemeyceğiz, yeterki toplumdaki bu farklı sesler azınlık bile olsa medya ortamına kamusal alana yansıyabilsin.Bu açıdan gazeteciliğin birinci sorunu demokratik çoğulcu bir ortamda var olabilmek ve o ortama katkıda bulunabilmek. Ama medya sektör diye bahsettiğimize göre fiilen gazeteciliğin ötesinde bir sürü yapıyı da barındırır oldu.Şimdi bunların içinde gazeteciliğin hakikatten kamusallığını özel şirketler ile yapılsa dahi gazetecinin vicdanını mesleki ahlakını bütün bunları korumamız lazım .Son senelerin üstümüzde bıraktığı bir sorun olarak tortu bu.Bunun altında bir çok insan yıprandı bir çok müessese yıprandı.Hatta meslek fatura da tabii sadece Türkiye ye ait değil ama itibar kaybetti dolayısıyla bir birey gazeteci bilgili ve cesur olucak , bilginin cesaretin veyahut korkak bilgininin bence hiçbir faydası yok.Bilgili ve cesur olacak. İki bu bilgi ve cesareti koruyacak hukuki yapılar olması lazım aynı zamanda gazetecinin topluma veyahut bireylere haksız saldırısını engelliyecek bir özdenetim mekanizması kanunlardan önce öz denetim mekanizmasının benimsenmesi ve yerleşmesi lazım. Bir de şeyin tabii piramitin biraz daha bastırılması lazım ordan kastım şu  sorunuzda dediniz ki çok düşük ücretler piramitin tepesi aşırı yüksek gelirler var piramitin altında da fazla düşük halbuki benim başladığım yıllarda veyahut daha çocukken tanık olduğum dönemlerde bu kadar keskin bir piramit yoktu.Dolayısıyla herkes mesleki bir dayanışma içindeydi ve birbirinden hayat tarzı yahut çıkar menfaat açısından da çok kopmuyordu.bu piramitin aşağı biraz yükseltirken yukarınında artık anormal artık Türkiye'de kimsenin hak etmediği ücretlerden, gelirlerden, menfaatlerden arındırılması lazım.

BŞ: Diyorsunuz yani basında gelir dağılımı bozuk diyorsunuz.

UT:Çok belki Türkiye'den bile keskin.

BŞ:Daha mı keskin?

UT:Daha keskin.

BŞ:Bu soruların bir tanesi de size yine gazetecilik ile ilgili ama sizin geçmiş dönemde yapmış olduğunuz görev ile ilgili.O görevden elde ettiğiniz tecrübeler ile ilgili.Siz genel yayın yönetmeniydiniz Milliyet gazetesinin genel yayın yönetmeniydiniz.O tecrübe ile ilgili Begüm Kadıoğlu size sorusunu sormak istiyor.

BEGÜM KADIOĞLU:Sayın Umur Talu siz bir dönem  Milliyet gazetesinde genel yayın yönetmenliği yaptınız. Sizce bir gazetenin ideal  genel yayın yönetmeni nasıl olmalıdır. ? İyi bir genel yayın yönetmenin de hangi özellikler olmalıdır. Başarılı olması için nasıl çalışması gerekir.? Bize anlatabilirmisiniz?

UT: Bu şöyle çok zor bir soru. Ben bu deneyimi sadece kendim yaparken yaşamadım, farklı genel yayın yönetmenleri ile çalışırken de yaşadım en azından işte Rahmi Turan, Güneri  Civaoğlu, Çetin Emeç, Doğan Eper, Hakan Cemal, bir çok sayıda genel yayın yönetmeni de gördüm çalıştığım ve dolaştığım gazetelerde. Burada benim söyleyeceklerimden ne kadar yeterli olduğundan emin değilim açıkçası şundan emin değilim ben genç yaşımda oldum genel yayın yönetmeni yazı işleri müdürüydüm .Çocukken amca dediğim insanların yöneticisi olmak zorunda kaldım. Bütün bunlar çok da keyifli idi, çok da mutlu oldum. Keşke diyorum bu günkü bilgi ve olgunluğumla girebilmiş olsaydım o işe.Tabii o zamanlar daha genç heyecanları vardı daha dinamiksiniz bedensel olarak ve zihinsel olarak en azından daha dinamiksiniz. Ama benim tarzımla benim anladığım genel yayın yönetmenliği ile maalesef Türkiye'de sonradan kurumlaşan bir genel yayın yönetmenlik zihniyeti  ve tarzı arasında çok ciddi çelişki var. Bu gün baktığınızda ben sonuçta genel yayın yönetmenliğini bırakmış bir takım ölçülere göre başarısız olmuş biriyim. Kendim bıraktım amam arkanızda devam edenleri başarılı saymanız mümkün. Benim anlayışıma göre gözüken başarı gerçek başarı değildir.Görünen başarı gerçekten insani vicdani, ahlaki ve mesleki değerlerle dolu bir başarı olmayabilir kimseyi burda suçlama anlamında söylemiyorum. Bir gazetenin genel yayın yönetmeni televizyon deneyimim yok ama özellikle gazete için söyleyebilirim gerek mesleğini elbette müessesesini , çalışanları ve kendi saygınlığını, kendi direncini koruyabilecek bir kişi olmalı. Tabii ki bir ülke ye müesseseyi hukuk açacak ama aynı zamanda o ulus da birtakım siyasi ekonomik yahut müessese içindeki yan müdahaleleri engelliyebilecek direnci olmalı.Ben bu direncle donandığımı bu gördüğüm örneklerden de deneyimi edindim zannediyordum, ama Türkiye''de başka bir tarz yani gazete yapma gazetecilik yapma yeteneğinden çok bürokrasiyle siyasetle reklam dünyasıyla ilişki kurma ve bu şekilde müessese çıkarlarını ön plana sürme yeteneği biraz daha önemsendi ben bunu yanlış buluyorum. Bu günde yanlış buluyorum ama  o şekilde geçenlerde bir gazetede röpörtaj da sordular bir daha yaparmısınız dediler çok severek yaptım, çok severek yapabilirim ama bu koşullarda yapmayı asla düşünmüyorum tekrar ama bu demek değil ki bir şeyler evrilecek değişecek düzelecek , daha yerli yerine oturacak, reytingsiz ve daha kuşağımız içinden başkaları birtakım hem becerilerle hem değerler ile birlikte o noktalara gelicek .Dolayısıyla değerler ve bilginin bu üçünün sentezi her meslekte olduğu gibi belki medya yönetiminde daha adil daha doğru biçimde yansıyacak onu umuyorum.

BŞ:Sorular arasında yine çok ilginç bir soru var. O soruda Türkiye'de konuşulan bazı cümleler bazı kavramlar var ki bizim gençlerimiz bunu içine sindiremiyorlar.Ve bu konuşulan cümleler ve kavramlardan bazılarını almış sorunun içine koymuş Evrim Demirci ve o şekilde öyle güzel soru hazırlamış ki yaklaşık altı tane cümle oturtmuş bu altı tane cümle ile ilgili sizin görüşlerinizi almak istiyor. Evet Evrim.

EVRİM DEMİRCİ: Sayın Umur Talu ben size Türkiye'de insanların kabullendiği ve ısıtıp söyledikleri bazı cümleleri okumak istiyorum.Bu cümleler ile ilgili görüşlerinizi bizle ile paylaşırmısınız? Cümleler şunlar "gemisini kurtaran kaptan" "kısa sürede köşeyi dönmek" " "Burası Türkiye burada her şey olur" " Boş ver Türkiye'yi sen mi kurtaracaksın" " Bal tutan parmağını yalar" "Devletin malı deniz yemeyen domuz"

BŞ:Evet bu cümleleri ben tekrar etmek istiyorum.çünkü bayağı kritik cümleler bunlar sen çok güzel okudun ama bir de ben okuyum istiyorum. "gemisini kurtaran kaptan" "kısa sürede köşeyi dönmek" " Burası Türkiye burada her şey olur" " Boş ver Türkiye'yi sen mi kurtaracaksın" " Bal tutan parmağını yalar" "Devletin malı deniz yemeyen domuz"

UT:Şimdi bunların hepsi tabii çok güncel şeyler değil .Geçmişten kalan sözler de var şimdi bunlara böyle toptan baktığımda iki ana eksen görüyorum bir tanesi vahşi bireycilik , ikinciside bireysel yılgınlık.Kaçınılmanız gereken belki iki şey de belki bu. Eğer insanlara ve topluma sorumluluk duygunuz varsa.Çok ama çok değer verdiğim bir kavram adalet duygunuz varsa .Vahşi bireycilik en azından 80 'lerden sonra dünyada hakim olan bir bazen saygın bir biçimde liberallik ile ifade edilen bazen eleştirilen ama bireysel gelişmeye ufuk açmak kadar bireylerin birbiri ile didişmesine birbiri ile rekabet  içinde birbirini hor görmesine ve  yıpratmasınada  çok fazla yol açan bir düzen ve zihniyet ile ilgili bir şey  bu sözlerin çoğu bunlara göre çok eski olsa dahi . Şimdi benim bunlara ilişkin söyleyebileceğim şey bir burası Türkiye burada bence çok birikim var sorumluluk var her şeye rağmen iki yılgınlığın içinden kendi bireyselliğinizi her zaman bireysel özellikleriniz çok önemli karakteriniz, özlemleriniz, kendi yazacağınız hikayeniz ama bunun dışında başkalarını hor görmek aşağılamak  yahut başkalarının sorunlarına hiçbir sorumluluk duymamak ahlaki veyahut insani vicdani  bütün bunlar hakikatten bu ülkenin de burası Türkiye dedirttebilecek  cinsten çürümesine yol açmış şeyler dolayısıyla bu kavramların özü bireysel ve toplumsal çürüme onun için red edilecek şeylerdir.Bir tek gemisini kurtaran kaptan'ın ikili bir anlamı var. O yine bireysellik bencillik için söylenmiş bir şey ama tersinden de düşünebiliriz evet her kaptan ile bir gemiyi kurtarabilirsek gemilerde batmayabilir.

BŞ:Olumlu yönlede bakılabilir.Ben o zaman bunu size küçük bir oyun olarak yapalım diyorum aynı cümleleri yalnız şöyle yapalım ben cümleleri okuyum siz bu cümlenin karşısına kendinizden bir cümle söyleyin ama fazla açıklama değil bir cümle.Cümlemi okuyorum gemisini kurtaran kaptan sizin cümleniz

UT:Kurtaramayan tayfa

BŞ: Benim cümlem kısa sürede köşeyi dönmek sizin cümleniz

UT:Duvara çarpmak.

BŞ:Benim cümlem burası Türkiye burada her şey olur.

UT:Her şeyin iyi şeyler olması dileğiyle.

BŞ:Benim cümlem "boş ver Türkiye'yi sen mi kurtaracaksın sizin cümleniz.

UT:Biz kurtarabiliriz

BŞ:Benim cümlem bal tutan parmağını yalar sizin cümleniz .

BŞ:Bırakın o yalasın ama siz balı paylaşın.

BŞ:Benim cümlem devletin malı deniz yemeyen domuz sizin cümleniz .

UT:Deniz bitti aslında ama domuz var hala.

BŞ:Evet şimdi hemen Candan Kançeşme'nin sorusuna geçiyorum.Bakalım o da tecrübeleriniz ile ilgili ama konu gezetecilik olmayabilir genel bir tecrübe  paylaşım izliyor Candan

CANDAN KANÇEŞME: Sayın Umur Talu biz gençlere ben hayatımda yapamadım siz muhakkak yapın veya ben hayatım da yaptım siz sakın yapmayın diyebileceğiniz iki şey söyleyebilirmisiniz.

UT:Bu çok zor söylemek de istemem belki söyler gibi olacağım şimdi ama neden söylemek istemem herkes umarımki kendi öyküsünü yazabilme, kendi istediği şekilde  gibi yazabilme  imkanına fırsatına ve donanımına sahip olur .Dolayısıyla her hayat saygınlığıyla , zaaflarıyla, yanlışlarıyla, doğrularıyla, bir öykü ama kendi öyküsünü yazarken insan bir başkasından kopya çekmemesi gerektiği kadar bir başkasının öyküsünün içine etmemeli açıkçası dolayısıyla ben de çok hata yaptım ama şu anda tek öykündüğüm şey şu çok kitabım var ne kadar sürem olduğunu bilmiyorum.Onun için çok daha erken başlayabilirsiniz okumaya ve  teşhir etmeye .Sanırım ömrüm yetmeyecek ama yinede mutluyum yetecekmiş gibi o kadar şeyi okumaktan .

:Onun için okumaya  çabucak başlayın diyorsunuz ve belki umur bey ileride bir teknoloji çıkar o teknoloji sayesinde bir sandalyeye otururuz okumak istediğimiz kitap ile ilgili beynimize birkaç tane şey yapıştırırlar , önümüzdeki ekrandada sorar hangi detayda okumak istiyorsunuz on saniyelik okumak istiyorum . ve beyninin içine.

UT:Olmasın olmasın öyle yine biz böyle çabalayalım yetişemeyelim ama çabalayalım daha iyi.

BŞ:Ben size buraya gelmeden önce bir ev ödevi verdim.Eksik olmayın sizde bu ev ödevini yerine getirdiniz. Türkiye'de gençlerimizin acaba kaybediyormuyuz diye endişe duyduğumuz bazı değerlerimiz var bu değerlerimize sahip çıkmak istiyoruz.Herkes bu değerlere sahip çıkarsa Türkiye'nin daha  iyiye gideceğine inanıyoruz. O nedenle ben elimden geldiği kadar bu değerleri listelemeye çalıştım. ve 37 tane değerin ismini listeye koydum, ve size gönderdim ve size bir soru sordum dedimki bu değerlerin içerisinden size göre başarılı olabilmek için deseler ki mecburen sadece altı tanesini alın biliyorum çok zor hepsi önemli değer hepsinide almak lazım ama mecbursunuz altı tanesini seçin deseniz ne seçersiniz diye eksik olayın siz de seçtiniz .Bakalım hangi altı tanesini seçtiniz .Bana gönderdiğiniz listeden bu altı tanesini okuyorum. Birinci değer olarak adalet ve hakkaniyetliği seçtiniz,ikinci değer olarak duyarlılığı seçtiniz, üçüncü değer olarak demokratikliği seçtiniz, dördüncü sorumluluk, beşinci özgürlük ve altıncı mertlik dediniz.

UT:Tabii sıraya koymadım açıkçası ama altısı bir arada.

:Altısı bir arada bunlar dediniz.Şimdi ben birazcık daha zorlaştırıyım olayı diye dedimki farzedinki dünyadan başka gezegene yaşamaya gidiyordunuz ve diyorlarki o yeni gideceğiniz gezegende yanınıza sadece üç değer  alabilirsiniz fazlasını alamazsınız hangi üç değeri alıp o gezegene yaşamaya gidersiniz dedim siz şu üç değeri alırım dediniz.Bir demokratikliği alırım demokratiklik iki özgürlüğü alırım üç sorumluluğu alırım.Şimdi ben size sormak istiyorum gençlerimizde merak ediyordur.Niçin bu üç tanesi diye sizin muhakkak bir nedeniniz vardır , demokratiklik alır giderim dediniz niçin?

UT: Gittiğiniz gezegenin durumuda belirleyici olacak.Zaten demokratik ortamın olduğu bir yere gidiyorsak ne ala yoksa yine bir sürü şeyi üstlenmek yüklenmek.

BŞ:Güzel bir şeymi demokratik.

UT:Elbette amam ben sizin o değerlerin hepsine baktım.Tabii üçe indirince insan kendini yoksullaşmış hissediyor açıkçası ama bazı değerler diğerlerinide  yanlarında  taşıyabilir.Yani demokratiklik çok kullanılan bir şey bence.

:Nerelerde kullanılır.

UT:Ben şunu anlıyorum demokratik rejim değil bildiğimiz anlamda elbette o da var ama demoktarikliğin içinde adil  oradaki değerlerden bir olan  hakkaniyet , başkalarına saygı ama kendi sorumluluğunu bilmek bireyselliğini geliştirmek kadar paylaşmayı bilmek bütün bunları kapsayıcı bir  kültür olarak bakıyorum demokrasiye.o yüzden Türkiye'de demokrasi var ama siyasi partiler demokratik değil mesela kendi içlerinde.Türkiye'de medya demokrasi ile bir sür şey yazılıp çiziliyor hepimiz yazıp çiziyoruz ama medyanın düzeni hiç demokratik değil .Liderleri görüyorsunuz liderlik seçim atanmayla neyse yetenekle gelinen nokta ama oradan insanlara bakışları örgüt içi toplum içi veyahut ne biliyim riyarşinin altı hissediyorsunuz orada çok büyük çok güçlü bir demokratiklik yok. Demokratiklik bu anlamda aslında bütün değerleri kapsayabilir.Uyum kadar aykırılık evet itina kadar cesaret bütün bunların hepsi demokratik kültürün içinde vardır bireysel ve toplumsal .

BŞ:Peki özgürlüğü alırım dediniz niçin özgürlük.

UT: Tabii bütün bu değerlerinizi savunabilmeniz için hem bireysel hem nasıl bir toplumun içinde yaşıyorsanız  orada hem diğerlerinin hem sizin hareket alanınızın olması lazım.Üstünüzde baskı, elinizde kelepçe ayağınızda zincir bunları simgesel söylüyorum illa metal ve madde olmaları gerekmiyor.

BŞ:Peki özgürlükler sınırlandırılmamalımı?

UT: Şimdi o klasik demokratiklik içindeki özgürlüğün sınırının başkasının özgürlüğünün başka bir yerde  evet özgürlük sınırlandırılmamalı ama basın özürlüğünde de biz çok tartışıyoruz basın özgür olsun iyi de basın da zarar veriyor .Neden zarar veriyor çünkü özgürlüğün içinde demokratik vicdani kültür  eksik kalıyor.Dolayısıyla özgürlük sorumlulukla beslenmeli.Özgürlük bir takım değerler  ve öyle bir kültürle beslenmeli. Özgürlük hani ben ormanda özgürüm özgürlüğü değil.Kanundan ben açıkçası korkuyorum kanun.

BŞ:Bu yeni çıkacak kanundan.

UT: Kanundan değil özgürlüğün sınırını verecek işte insanlara ahlak öğreten ahlakın sınırlarını belirleyen yasalardan korkarım çünkü yasalar somut maddeler olmasına rağmen çok yorumlanabilen , kullanılabilen araç alet haline getirilebilen şeyler tabii fiilen  böyle olacak böyle yaşayacağız ama benim için edeali insanın şurasında kendi sınırlarını ve kendi yolunu çizebilmesi hem de başkaları ile birlikte neyi paylaşıp neyi paylaşabilmeyeceğini adil karar verebilmesi.Şurası ile şurası ikisinin bir arada olması lazım.

BŞ:Üçüncüde sorumluluk dediniz.Bu ne demek sorumluluğun bir tanımını  yaparmısınız.

UT:Sorumluluğun iki tanımını yapıyım bir tanesi  yaptığınız işi hakikaten adam gibi hakkıyla düzgün yapabilmek ikinciside başkalarının yaptığı işler yapamadığı işler maruz kaldıkları maduriyetleri ile ilgili de  insani dayanışmacı paylaşıcı bir duygu duyabilmek.Korede olan bir şey Endonezyodaki deperem bizi etkiliyormu? İlgilendiriyormu? Bunun için dahi bir dünyanın minicik bir parçası olarak bir sorumluluk duygusu duyabilmek.Bu insanı yoran üzen ama çok da geliştiren çok da zenginleştiren bir duygu diye bir değer diye bakıyorum.

BŞ:Her liderin bir projesi vardır üzerinde çalıştığı düşündüğü zaman içerisinde bu projeler değişebilir yenilenebilir .Türklider olarak şu an sizin üzerinde çalıştığınız düşündüğünüz hangi projeniz var.Bu projenizi biz sizden alıp proje kutumuza koymak istiyoruz.

UT:Çok teşekkür ederim başta bir takım nitelikler sıralayarak beni seçtiğinizi beyan ettiniz ama ben fiilen şu anda  lider konumunda değilim aslında açıkçası söylemek gerekirse .Evet benim de öncü olarak söylemek istediklerim , geçmişte yapmaya çalıştıklarım, yapamadıklarım var ama şu anda bir liderin aynı zamanda hemen yanına yakıştırıyoruz ya yöneticilik sıfatı olması gerekir gibi algılıyoruz  öyle bir sıfatım yok.Daha çok manevi düşünsel , zihinsel bir şeyler söylemeye çalışıyorum.

BŞ:Ben hemen pardon sözünüzü şöyle keseceğim bu program içerisinde Türkiye'de anlaşılmış olan liderlik tanımından biraz değiştirmek istiyoruz.

UT:Evet anladım aslında o açıdan da mutlu oldum.

BŞ.Sizde çünkü bazı geniş kitleleri bir şekilde aydınlatan yönlendiren düşünceye sevk eden birisisiniz onun için sizde lidersiniz.

UT:Çok teşekkür ederim.o bağlamda büyük projem yok ama sayıyım size projelerimi bir iki tane kızım var onları hakikaten doğru dürüst bir yetiştirmek değilki illa çok varlıklı zengin bir şey olsunlar ama doğru düşünen biraz önce saydığım değerler hemen yakın projem ikincisi her yazı veyahut yazıyı sürdürmem aslında bir proje burada kendime ihanet etmemek istiyorum mesleğime ihanet etmemek  istemiyorum bu yüzden de sürekli ben kendimi bir yatırım gibi görüyorum Ne ile yatırım yapıyorum bilgi ile öğrenerek yeni sorularla tabii üçüncüsü şunu söyleyebilirim bundan çok emin değilim ama bu mesleğin eleştiri yaptıkça sevimsiz de oluyorsunuz.Bende zaman zaman öyle olduğumuda farkındayım.Ama hakikaten bu mesleğin bir yere oturması için tabiki biz Türkiye'den bahsediyoruz ama uluslararası çaptada bir takım iş birliktelikleri  dayanışmalar ve yahut neyse bunların içindede olabilmeyi istiyorum diye düşünüyorum ama hepsini özetliyim şu andaki en büyük projem gerçekten özgür ve bağımsız olabilmek ve buna devam edebilmek.

BŞ:Ne güzel.Türklider Umur Talu görüyorum önünüzde bir kaset var.Biz size demiştikki bize bir sürpriz kaset hazırlayın bu kasetle gençlerimize üç tane değişik mesaj verin.O kasedi ben sizden alıyım o kasedi yayına hazırlıyım bakalım gençlere bu kasetle hangi mesajı vericeksiniz.Kısa bir aradan sonra bu kasedi hep birlikte izleyelim.

BŞ.Türklider programında Türklider Umur Talu ile birlikteyiz.Kendisi bize bir sürpriz kaset hazırladı.Süpriz kasetin içinde bazı mesajlar vardı o mesajları şimdi gençler ile paylaşmak istiyoruz.Bu sürpriz kaset ile hangi üç mesajı gençlerimize vermek istediniz.

UT:Şimdi verdim de sonra da düşündüm aslında .Verdikten sonra da doğrumu verdim diye düşündüm aslında .

BŞ:Olsun paylaşalım

UT:Tabiki tabiki şunu söyleyerek parantezi açarsak tabii artık bu yaşımda bunca deneyimden sonra , bunca mutluluk ve hayal kırıklılığından sonra bunları veriyorum dolayısıyla sizlerinde bire bir beklentisine yaşamına uygun olmaya bilir birincisi boyun eğdirmemek  aslında bakarsanız bütün dinler ve ahlak sistemleri boyun eğdirmemek adına çok şey söyler. Ama baktığınızda tarih insanların ülkelerin toplumların ve onların boyun eğmesi veya eğdirilmesi ile geçer benim söylediğim tabi bireylere ilişkin bir şey. Dediğim şu sadece otorite makam güç ve imkandan ötürü başkalarının zihnine kalbine bedenine geleceğine fikrine  ve ilimine tahakkuk etmeyin. Her  hirarşilerin , otoritelerin birtakım emir talimat gibi şeylerin bunlar var hayatta ama sadece orada olduğu için bir insan bir başkasının hayatının her anının tahakkuk etme şeysini duyması lazım bu aile içinde geçerli iş yeri içinde geçerli.

BŞ:Yani güç bende deyip öyle değilmi?

UT:Eğitimde de bence bunun en önemli alanı eğitim.Ailede kazalar daha çok oluyor ama eğitim bu yapılabilir.İkincisi tabii öteki tarafa geçiriyoruz herkese göre değil ama boyun eğdirmek isteyenler var. Dolayısıyla ikinci mesaj boyun eğmeyin.

BŞ:Boyun eğmeyin.

UT:Boyun eğmemek de haklı olan her şeyi direnmek, meşru olan her şeyin karşısında diklenmek değil ama şunu söylemeye çalıştım.Haksızlık, adaletsizlik karşısında vicdanınızın sesini öldürmeyin.İnanç fikir ve eylemlerde tahakkünü biraz önceki manada tahakkünü kabul etmeyin kendi sesiniz sözünüz olsun ama elbette bunun içinde öz eleştiri, yanlışını kabul etme bir başkasının eleştirine saygı bazen onun bilgisinden kaynaklana otoritesi ve deneyiminden kaynaklana otoritesine saygı elbette var ama sırf birisi sizin üstünüz amiriniz veya devlet devlet memuru neyse silahlı, külahlı diye boyun eymeyin ikinci mesajımda buydu.Üçüncü hepinizin zaten çok kolay söyliyebileceği bir şey sorumlu olmaya dair bu yukarki iki mesaj ile bağlantılı .Kendi vicdanına ve başkalarının hayatlarına karşı  duyarlılık ve sorumluluk geliştirebiliyor bir insan bunuda bilgiyle takip edebiliyor zaten boyun eğme ve eğdirme sorumluluklarının dışında ciddi adımlar atmış olur. Bu yüzden de üstüne düşeni yerine getirmek bu manada sorumluluk ve aklını fikrini ve vicdanını da sürekli geliştirmek , olgunlaştırmak zenginleştirmek ben hakikaten tabiki karekterimiz  7 yaşına kadar oluşuyor falan bunları biliyoruz ama sonrada insanın  ciddi bir sosyalleşme süreci içinde olgunlaşma süreci içinde çok şeyi yeniden öğrenebileceğine inanıyorum. Kendi hayatımda da yaşadım .Soruyorsunuz merak ediyorsunuz hayal kırıklığı yaşıyorsunuz bir duvara çarpıyorsunuz bütün bunların üstüne  yıkılmak kırılmak  bozulmak ve yılmak değil hakikaten yeni bir öğrenme süreci kendi içinizde insanı yeniden zenginleştirme, insanı çoğaltma imkanı duyuyor.Dolayısıylada böyle bir ufuk var, ihtimali var en azından.

BŞ: Çok teşekkür ediyoruz bunları paylaştığınız için gençlerimiz ile . Ben şimdi programımızın böyle yavaş yavaş sizide eğlendirebilecek , gençlerimize bazı süprizler yapabilecek bir bölüme geldik bu bölümümüz şöyle; Ben size bir obje görtereceğim ve bu göstereceğim objeye beş saniye bakın diyiceğim ve bununla ilgili gençlerimize bir mesaj verin diyeceğim.Size bir obje getirdim.Görmeye hazırmısınız?

UT: Tabii tabii

BŞ:Bu size getirdiğim bizim için çok değerli olan, bütün vatanımız için çok değerli olan , hepimiz için çok değerli olan Türk Bayrağı.Lütfen Bayrağımıza Türk Bayrağına beş saniye bakın ve bu Bayrak ile ilgili gençlerimize bir mesaj verin.

UT:Sadece beş saniye değil tabii çok bakıldı çok baktık benim hissettiğim şu elbette dünya ile paylaşacağımız paylaştığımız çok şey var ama  öncelikle birbirimiz ile paylaştığımız tarih birbirimiz ile yakınlıkların hem toprak hem doğa hem insan olarak zenginliğimizin ve yoksulluğumuzun, onurumuzun ve yanlışlarımızın hepsinin bir arada simgesi şunu söylemek istiyorum çok da güncel bir simge üstünde gerilimler ve tartışmalar yaşandı. Bir herkes elbette bir değer veracek, ama bizde şunu bileceğizki yanlış yapanı ile doğru yapanı ile bu Bayrağın altında olan herkes ile değer görmeyi saygı görmeyi hak etmeli.Dolayısıyla içinde hem titizlik var hem hoşgörü olmalı.

BŞ:Evet bu çok değerli bizim için .Sizde çok güzel bununla ilgili mesajlar verdiniz.Bu Bayrak aslında Türkiye'de yaşayan hepimizin Türkler için çok önemli son dönemlerde yaşanan belki bazı gazetelere yansımış olaylar nedeni ile bizi üzen belki bazı davranışlar oluyor ama bu bizim için değilmi bir simgedir, bunun altında hepimiz birleşmeliyiz,hepimiz tek vücut olmalıyız, bununla ilgili son cümle ne dersiniz.

UT:Çok değer verdiğimiz bir şey bir simge çok şeyi simgeliyor dedik.Biz de bireyler olarak hakikaten o değerlere belki laik olabilmenin daha insani yollarında siyasi yollarında bulunmalıyız. Bir örnek vereceğim bununla ilgili değil  televizyonların  sol üst köşesine Atatürk resmi  konulduktan sonra bu bir saygıdır tamam buna ben de  çok katılıyorum ama onun altında fesvai bir program yapıyorsanız anlatabiliyormuyum onun altında sufhi bir şey yapıyorsanız o saygıda o değer vermede biraz samimiyetsilkik oluyor.Değer verdiğimiz şey sadece sembol olmamalı onun altında somut bir vatan var, somut bir toprak var ve maalesef  üç beş milyon değil yetmişmilyon her türden çeşitli renklerden , çeşitli imkan ve imkansızlıklardan yetmişmilyon kusur insan yaşıyor.Dolayısıyla bayrağa değer vermek toprağa vatana tarihe insanların tümüne birden aynı anda değer verilmek demek .Bu da bireysel olarak kendimizi geliştirmek kurtarmamız dışında hakikaten bu ülkeyi açısından halkını daha mutlu yaşatacak kamusal bir mutluluk yolunun da düşünülmesi demek.Sizler daha gençsiniz işte bizler daha çok şeyler gördük.Simgeleri öne çıkaranlar her zaman bu ülkeye ve insanlarına yeteri kadar değer vermediler benim yaşadığım en büyük hayal kırıklıklarından biri o. Bayrak, millet, vatan  bütün bunlar söylenirken altta ciddi çürümeler yaşandı bu ülkede dolayısıyla simgeler tamam, değerler tamam ama ne yapıyoruz orada da o soruları sürekli sormak lazım.

BŞ:Bayrağımıza laik davranmamız lazım değil mi o bayrağa sahip çıkıyoruz ama bizlerde davranışlarımızı .

UT:Bir o iki de yani hakikaten insan olmanın değerlerine laik olmak lazım yani bir şeyi ayırt etmesi lazım anlatabiliyormuyum çok ciddi biçimde hayatımızın hakikaten süreliğine bu süreliğinin içinin hem bireysel mutluluk hem toplumsal katkıyla doldurulabileceğine idrak etmemiz lazım. Çok sık söylenir ya yani ölmayecekmiş gibi yaşa ama öleceğiz yani bir gün de öleceğiz.

BŞ: Yarın ölecek miş gibi.

UT:Evet dolayısıyla  değer sadece cebimize attığımız değer değil.Değer kattığımız değer. Bu da her zaman her zaman maddi değil insani bir takım değerlerdir.

BŞ:Her kişinin bir değiştirmek istediği hayatta bir şey var.Türklider Umur Talu siz de muhakkak bir şeyleri değiştirmek istiyorsunuz. Elinizde olsa size deselerki ne derseniz değişecektir öyle bir sihirli gücünüz olsa şu anda Türkiye'de neyi değiştirmek isterdiniz?

UT:Ben hiçbir zaman bireysel olarak müthiş  şeylerin değiştirilebileceğine inanmadım, bunun için de toplu şeyleri tercih etmeye çalıştım.Ama şunları yapmak isterdim hakikaten bu ülkede o kadar birikmiş şey varki iyi şeyler var  anlatabiliyormuyum.

BŞ:İyi şeyler var.

UT: İyi şeyler var kolay değil bunlar sonradan olma bir yer  değil.Hani geçmişinden uzun bir tarihten beri sadece toprağın altında değil kalbimizde zihnimiz de de bir sürü şeyin birikmiş olması lazım.Dolayısıyla daha iyi bir yeri hak ediyor insanları da bu ülkede herhalde onun adına bir şeyler yapabilmek isterdim.Öyle herksin söyleyebileceği bir şey bu değneyi vur ülke değişsin o zaman daha somut değinelim.Çeşitli meslek gruplarından çeşitli durumlardan insanların maddi veyahut ne ise kültürel durumlardan insanların kendilerini ve ülkeyi aynı anda değiştirebilecekleri, dönüştürebilecekleri ve tabiki iyi bir şey adına bunu bir kere idrak edebilmelerini isterdim. İdrak olduktan sonra dediğim gibi ömür kısıtlı ama tarih uzun biz görsek de görmesek de böyle bir sürecin olduğunu hiç olmazsa umut etmek isterdim.

BŞ:Peki değişim kutusuna bu söylediklerinizi ben koyuyorum. Önünüzde bir torba görüyorsunuz bu da bizim eğlenceli bölümlerimizden bir tanesi şimdi merak ediyorsunuzdur bu torba içinde ne var gençlerimiz de merak ediyor .Tabii onu açın ben hemen söyleyeyim içinde harfler var oradan bir harf çekin ve baş harfi o harfle başlayan iyi bir davranış söylemenizi istiyoruz.Hangi harf çıktı size?

UT: A çıktı.

:A harfi ile başlayan bir iyi davranış doğru davranış.

UT:Ahlak demiyeceğim m Adalet diyeceğim.

BŞ:Adalet diyeceksiniz.

UT:Ama iyi de oldu her şeyin başı o zaten.

BŞ:Evet şu anda Türkiye'de o söylediğiniz kelimenin değerlendirilmesi yeri sizce nasıl? Sizi tatmin ediyormu adalet.

UT:Hayır etmiyor.Yani nisfi  bir şey dir tabii ki Irak'la karşılaştırırsanız Türkiye çok daha adil ve demokratik bir ülkedir.Ama tatmin etmiyor yani şu açıdan tatmin etmiyor benim başıma bir şey geldiğinden veyahut gelebileceği kokusuyla medya'ya zeya  olucakta ben öyle bir şey değil .Söylediğim şey şu biz unutuyoruz tekrar söylüyorum bu ülkede yetmişmilyon insan yaşıyor.Şu A  adalet'e ilişkin duygu bunların  kaçında gerçekten yüreğinde var. En önemli şey adalet duygusudur ben aile yaşamımı, doğumu mu, sağlığımın, eğitim koşullarımın, kendi kültürel gelişimimi, elbette bir aile kurma bunu çeşitli anlamlarda zenginleştirebilme açısından bu ülkede adaletin ne kadar var olduğuna inanıyorum bu sorunun cevabı önemli ama daha önemlisi maalesef  siyasette de medyada da yahut hayata müdahale edebilecek başka mesleklerde de bu soru sorulmuyor bile veyahut çok az soruluyor bu.

BŞ: Ben şimdi size meslek etik sorusu sormak istiyorum.Hazırmısınız?

UT:Tabii

BŞ: Meslek etik sorusunu ben hazırladım size okuyum ve sonunda diyicem ki siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız? Gençler sizde dinleyin bu meslek etik sorusunu şimdi etik soruyu vaka küçük bir vaka bu okuyorum. Ertuğrul bey büyük bir holding'in genel müdürüdür.Holding'e ait bir gazete ve bir de televizyon kanalı vardır.Holding'e ait gazete de bir köşe yazarı devamlı  holding'in gireceği bir ihale hakkında yazılar yazmaktadır.Yazdığı yazılar holding'in ihaleyi kazanmasını olumsuz etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. İhaleyi kazanmak holding için çok önemlidir.Ertuğrul bey basın özgürlüğüne inanmaktadır , basının bağımsız  olması ve doğru bildiğine yazması gerektiğine de inanmaktadır ancak kendi gazetesinde bu köşe yazarının yazdıklarıyla artık holding'e de zarar verir durumuna gelmiştir.Ertuğrul bey durumda ne yapması gerektiğini düşünür, düşünür ve bir türlü karar veremez Türklider Umur Talu Ertuğrul bey'in yerinde siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız?

UT: Şimdi ben Ertuğrul bey'in yerinde olmak istemezdim açıkçası ama şu ben gazeteci penceresinden baktığımda müdahale olmamasını tabiki tercih ederim ama burada kırital şudur yazdığı şey doğrumu, yazdığı şey adilmi, yazdığı şey gazetecilik ölçülerine uyuyormu, yani zaman açısından doğruluk açısından , niyet açısından ama bir holding yöneticisi bu açıdan bakmaz , bakmadı da fiilen yani  bir sürü Ertuğrul bey oldu Türkiye'de bakmadılar .onu da kendi açısından haklı bulurum çünkü Ertuğrul bey'in burada holding yöneticisi olduğu için o Ertuğrul bey'in medya ahlakını medya etiğini meslek ilkelerini koruma gibi bir kaygısı olmaz onun görevi şirketini korumaktır.Ama bir gazete veya medya kuruluşu yöneten bir Ertuğrul bey onun gibi düşünemez yani artı Ertuğrul beyler'in olması lazım.

BŞ:Yani Ertuğrul bey'in yerinde siz olsanız o .

UT:Bundan hoşlanmazdım.

BŞ:Köşe yazarına müdahale .

UT:Olduğunuz zaman edersiniz.

BŞ:Edersiniz peki.

UT:Olduğunuz zaman edersiniz ama bir gazete yöneticisinin yada şeyinin de doğruyu yapmak ve müdahale ettirmemek kendisine.

BŞ:Ben size çok teşekkür ediyorum.

UT:Ben size teşekkür ediyorum.

BŞ:Gençlerimiz ile zenginliklerinizi paylaştığınız için.

UT: Ben mutlu oldum.Sağolun.

BŞ: Çok teşekkür ediyoruz.Ben şuna da inanıyorum sizler topluma bilgi aktardığınız için, yüzlerce insana bir şekilde yol gösterip fikir paylaştığınız için siz de bir lidersiniz .Türklider Umur Talu'ya çok teşekkür ediyorum.

UT:Ben teşekkür ediyorum.

BŞ: Bizim gazetemiz, Türklider gazetemizin birinci sayfası hazır, şimdi Türklider gazetemizin birinci sayfasını hep birlikte okuyacağız,.Gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz.Gençlerimize sahip çıkalım unutmayalım gençler bu ülkeyi bu günkü durumundan daha ileri ve daha iyi bir  Türkiye haline getirecek kişilerdir.Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.Hoşçakalın.

.
.


Bülent Şenver ile


Gençler Arasında


Hoş bir sohbet


Gençlerle


Gençlerle Sohbet


Gençlerle Birlikte


Türklider Şeref Defterine Duygularını Yazarken


Gençlerin sorularını dinlerken


Gençleri Dinlerken


Televizyon Çekim Öncesi Gençlerle


Gençler Arasında


Bülent Şenver ile bir belgeyi incelerken


Gençleri Dinlerken


Gençler Arasında


Gençlerle Birlikte


Gençlerle Birlikte


Türklider Şeref Defterini incelerken


Bülent Şenver ile


Stüdyo önünde


Stüdyo önünde gençlerle


Canon Power Shot Pro1 fotoğraf makinasını incelerken


Bülent Şenver ile Türklider TV Programında


SKYTÜRK Çekim Öncesi Stüdyo Önünde Gençlerle


Gençlerle Şakalaşırken


Bir talimat verirken


SKYTÜRK Stüdyosunda Çekim Sonrası


SKYTÜRK televizyon stüdyosunda Bülent Şenver ile


HP Tabloid PC'ye Gençlere Mektup yazarken 


Program Yönetmeni Aybike Savaşır ile


Televizyon Çekimi Sonrası Gençlerle


Bülent Şenver ile


Stüdyoda


Gençlere Mektup Yazarken


Stüdyodan Ayrılırken

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.


.
.
.
UMUR TALU Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları UMUR TALU Odası Lider Arama

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org