Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Zafer Çağlayan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Sezen Aksu'ya piyanomla eşlik etmek isterdim
13.02.2011
Okunma Sayısı : 14848
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Sezen Aksu'ya piyanomla eşlik etmek isterdim

.
.


Sayın Deniz Güçer'in evime gelip Vatan gazetesi için yaptığı söyleşiyi paylaşıyorum...

.
.

"Sezen Aksu'ya piyanomla eşlik etmek isterdim"
 

Kabinenin en renkli ismi Zafer Çağlayan evinin kapılarını PazarVatan´a açtı


Deniz Güçer


 
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, kabinenin en renkli isimlerinden biri. Gittiği her ülkede gördüğü piyanonun başına oturan ve birbirinden güzel eserler çalan Çağlayan'ın önemli bir özelliği nota bilmemesi. "Bu iyi bir şey değil. Ben duyduğum her eseri çalabiliyorum ama şarkının sözlerini bilmem" diyen Çağlayan, müzik seven insanın kötülük yapamayacağını düşünüyor. Kabinenin en renkli ismi Zafer Çağlayan, Türkiye'den bir 'ihracatçı milli takımı' da çıkardı.

Çıkarmakla kalmadı, gittiği her ülkede iş adamlarından oluşturduğu 'koro' ile müziği ticaretle buluşturdu. Evlerinin kapılarının ilk kez PazarVatan'a açan Çağlayan ailesiyle, bol müzikli bir sohbet gerçekleştirdik.

Eşi Songül Çağlayan'ın güzel sesiyle eşlik ettiği sohbetimizde Bakan Çağlayan'ın bilinmeyenlerini konuştuk.

Buluşmaya Zafer Çağlayan'ın kendisine çok benzeyen büyük oğlu Çağan da eşlik etti. Ama küçük oğlu Kaan askerde olması nedeniyle koronun bu seferlik dışında kaldı.

* Sizi dünyanın farklı ülkelerinde piyano başında görüyoruz?

Siyasetten önce pazar günlerini ailece geçirirdik. Hanım şarkı söyler, ben piyanonun başına geçerdim. Artık eve gelmediğim için bir yere gittiğim zaman piyano gördüm mü, kırmızıyı gören boğa gibiyim (gülüyor). Hemen oturup çalmaya başlıyorum.

* Müziğe ilgi ne zaman başladı?

1970'te 13 yaşındayken saz çalmayı öğrendim. Kendi kendime küçük bir cura ile başladım. Eğitim almadım. Nota bilmem ama bilinmesinde büyük fayda vardır. Yoksa övünülecek bir şey olsun diye söylemiyorum. Benim öğrenecek zamanım olmadı. Sonra Halk Evleri'nde folklör oynadım. Ardından Türk Sanat Müziği korosuna ve saz ekibine girdim. Ayrıca saz çaldım ve para da kazandım.

* Bunu hiç bilmiyoruz...

Şöyle... Üniversite yıllarımda ilkokulların yıl sonu müsamereleri olurdu. Sınıflara gider saz çalardık, bir grup arkadaşımızla beraber. Sonra saz grubu kurduk. Profesyonel de yaptım. Ama bir sene devam etti.

Okul ve iş hayatı girince ara açıldı. Piyanoya gelince; Kaan'la Çağan'ın müziğe ilgi duymalarını istiyorduk.

Çağan voleybol oynadı. Küçüğü basketbola götürdüm ama "Bana top atıyorlar" deyince aldık mecburen (gülüyor). Biz bütün kardeşler sporla ilgiliyiz. Ben basketbol oynadım, küçüğüm İTÜ'de basket oynadı, onun küçüğü Türkiye'nin ilk hentbol oyuncularındandır. En büyüğümüz ise boksördü.

* Siz boksa ilgi duydunuz mu?

Yok ben vurmalı kırmalı şeylere değil çalmalı şeylere, sazlara ilgiliyim.

* Piyano ise Kaan'la başlıyor değil mi?

Evet. 8 yaşındaydı, bir gün "Piyano öğrensem" dedi. Çok sevindim ve 1995'te piyano aldık. O ders alırken ben de ilgilenmeye başladım.

Bir şeyi bir defa dinlemem yeterli oluyor. Mesela şimdi bir kanun alsam mutlaka çalarım. Yeter ki seslerin yerini yakalayabileyim. Ama şarkı sözlerini bilmem. Binlerce şarkıdan bir tanesini tam bildiğim yoktur diyebilirim.

Müzikle uğraşan insanın kötülük yapması zor


* Notasız çalabiliyorsunuz her şeyi...

Evet. Kaan notalı çok güzel çalıyor. Müziği şöyle anlatayım... İnsanlar ibadet ederken o çok önemli bir zamandır. Bu anlar insanların birbirine kötülük etmediği zamanlardır.

Aynısı bence müzik ve spor için de geçerli. Mesela ben spordan dolayı takım olmayı, çalışmayı, cemiyetçiliği öğrendim.

ASO Başkanı olduğum zaman 38 yaşındaydım. Benden çok zenginler vardı. Ama oradaki üyelerle olan teşriki mesaimden dolayı seçildim. Müzikle uğraşan insanın ise kötülük yapması çok zor bir ihtimaldir. Müziğin her türünü sevdiğiniz zaman bütün dünya insanlarını seviyorsunuz.

* Siyasetin biraz daha müziğe ihtiyacı var mı?

Herkesin ihtiyacı var.

* Türk siyasi hayatı hangi müzik türüdür sizce?

Demokrasi her şeyden önce çok sesli bir müziktir. En güzel tarafı budur.

* Ama bizim siyaset biraz çok sesli galiba...

Evet. Ama demokrasinin güzel tarafı o değil mi?

Eskiden düşünemezdik bile ama artık darbuka, flüt, klarnet, saz, piyano hepsi bir arada çalıyor. Bütün mesele aynı akorttan, aynı duygudan çalmak. Bir de iyi yönetecek şef.

* Genel Kurul'un müziği var mı acaba?

Karşılıklı konuşmalar olduğu zaman, farklı notalardan sesler gibi diyebiliriz.

* Notalar tamam, peki dans var mı?

Yok beceremem.

* En çok sevdiğiniz türü sorsam...

Hepsi. Ayırt etmek mümkün değil. Ama Aşık Veysel, Neşet Ertaş çok güzeldir.

* Piyanoda Sezen Aksu çalmayı sevdiğinizi
fark ettim...

Bayılırım Sezen Hanım'a. Müziğine, bestelerine ve icrasına hayranım. Sabahat Akkiraz'a da bayılıyorum. Ayrım yapamam.

* Kızdınız mı CHP'ye gitmesine?

Yok, geçti mi? Yine yurt dışındaydım galiba.

Piyano çalarken önceleri bakan olduğum için alkışlıyorlar sanıyordum


* Kime piyanonuzla eşlik etmek istersiniz?

Sezen Aksu'ya çalmak isterim ama çok zor olduğunu da bilirim. Notasız ne kadar eşlik ederim bilmiyorum ama isterdim.

Ben piyano çalarken önceleri "Herhalde bakan olduğum için alkışlıyorlar, torpil geçiyorlar" diyordum. Ama Tunus'ta güzel bir anı yaşadım.

Yoğun bir programın ardından geceyarısı otele geldik. Baktım piyano orada, hemen oturdum. Bu sırada da yanımızda yabancı bir çift oturuyordu.

Çökertmeyi çaldım, bir iş adamımız söyledi. İhracatçılar korosu hemen toplandı. Ben rahatsız ederim diye çekiniyordum ama yan masadaki çift kalkmadı. Sonunda "Muhteşemdi" dediler. Biri İtalyanmış... O zaman "Demek ki bakan olduğum için değilmiş" dedim (gülüyor).

* Klasik müzikle aranız nasıl?

Kesinlikle çok iyi. Ama hepsinin yeri başka. Yeter ki aletten bir ses çıksın. Beğenmemek mümkün değil. En çok neyi seviyorsun dersen "Sanat müziği" derim. Halk müziği zaten benim kökenim. Bazen "Oo piyano falan..." diyorlar. "Sen bakma benim temelim sazdır" diyorum. Niyeyse yakıştıramıyorlar, bir araya getiremiyorlar. Babamın evinde piyano yoktu tabii.

* Biraz Batılı mı kalıyor piyano?

Piyanonun ve her müzik aletinin ayrı bir makamı, çalma özelliği var.

Çocuklarım hiçbir zaman bakan çocuğu havasıyla yaşamadı


* 14 Şubat geliyor, eşinize çiçek alır mısınız? Romantik misiniz?

Yok değilim. Biraz gerçekçiyim galiba. Ya da romantik olduğunu hissettirmeyenlerdenim. Mesela eşime çiçek gönderiyorum. Kartların içini kendisi yazarak dolduruyor (gülüyor).
Songül Çağlayan: Ne duymak istersem onu yazıyorum, güzel oluyor (gülüyor).

 
 
 
* Kaç yıllık evlisiniz?

27 yıl oldu. Her zaman söyledim, yine evlensem eşimle evlenirdim.

* Çocuklarınızla aranız nasıl?

Bizi hiç üzmediler. En büyük kârımız onlar. Hiçbir zaman bakan çocuğu havasıyla yaşamadılar.

* Sizin kurallarınız gereği otobüse ve dolmuşa da biniyorlarmış.

Evet öyle. Okula giderken otostop bile çekiyorlardı. Ben varlıklarıma önce Allah'ın izni, sonra kendi çabamla sahip oldum. Babamın beni kolejde okutmasını hayal edemezdim. Ama imkanların çocuklarımıza da belli aşamalarla sağlanması gerektiğini düşündüm. Bir kural koydum...

Üniversite ikinci sınıfa kadar araba yasaktı. Sonra da mütevazı bir araba alındı. Ama askerliği bitirip işe girdikten sonra kendi kazançlarıyla, kendi ödeyecekleri borçlarla araba alabilirler. Bence hak ederek olması önemli.

* Şımarık çocuklar değiller...

Çok şükür. Çağan askere gitti. Yemin törenine de bakan çocuğu belli olmasın diye gitmedim. Ama Kaan'a gittim. Bir de kızım olsun isterdim ama eskiden çok kıskançtım. Her zaman, "Allahım bana sağlıklı, hayırlı evlat ver. Ama ne olursun erkek ver" diye dua ettim.

* Hâlâ kıskanç mı Sayın Çağlayan?

Songül Çağlayan: Öyleydi. Şimdi artık kıskanmıyor.

 
 
 
Elime para geçtikçe saat alıyorum, satacak olsanız değerini kaybetmez


* Ama asıl merakınız saatlere değil mi?

Evet. En büyük merakım saattir.

* Kaç saatiniz var?

Söylemem. Bazı şeyleri seviyorsanız yapacaksınız. Benim kötü alışkanlığım yok. Sigarayı 16 yıl, içkiyi 26 yıl önce bıraktım. Kahveye gitmem, oyun oynamam... Ama elime para geçtikçe saat alıyorum. Çünkü saatte kaybınız yok.

Yatırım olsun diye almıyorum, onu da söyleyeyim. Ama Allah mecbur etmesin, bir gün satacak olsanız değer kaybetmeden satarsınız.

* Yüzüklerinizi de kendiniz çiziyorsunuz...

Evet. Geçen yıl ABD'de de Büyükelçimiz Namık Tan'da çok güzel bir yüzük gördüm. Hemen fotoğraflarını çektirdim. Sonra burada yaptırdım.

Ben izleyemiyorum ama dizilerin hepsini ihracat kapsamına aldık


* Sinemaya gidemiyorsunuz sanıyorum artık.

Her pazar sinemaya da giderdik. Hâlâ vakit buldukça yapmaya çalışıyoruz.

* Film tercihiniz var mı?

Hayır. İyi film olsun yeter ki! Türk filmleri son yıllarda ciddi bir mesafe kat etti. Ben de Dış Ticaretten Sorumlu Bakan olarak dizi filmlere, filmlerimize destek oluyorum. Hepsini ihracat kapsamına aldık. Dizilerimiz gerçekten çok ünlü. İlginç anılarım da oldu.

* En ilginci hangisi?

Dubai'deydik, meslektaşım bayan Bakan, "Sizin Türkler bizi mahvetti" dedi. "Ne oldu?" dedim. "Dizileriniz bütün günümüzü kitliyor" dedi. Önce anlamadım, "Hayırdır" dedim. Meğer insanlar randevularını Türk dizilerine göre veriyorlarmış.

Bunun üzerine dönüşte bütün dizi film yapımcılarla bir araya geldik. Şimdi yaptıkları hizmeti ihracat hizmeti kabul edip, fuarlara devlet desteğiyle götürüyoruz.

 
 
 
* Dizi izliyor musunuz?

İnanın izlemedim.

* Mesela Dubai'ye Aşk-ı Memnu'nun yıldızlarıyla bir çıkarma yapma fikri var mı aklınızda?

Ciddi olarak düşünüyorum. İlgi çekeceği için bunu ticarete çevirmek lazım. Hep şunu söylüyorum, o dizilerin ticari boyutunu iyi koymamız lazım. Mesela Harry Potter İngiltere ekonomisine birkaç milyar paund'luk fayda sağladı. Gerek turizm, gerek ürünlerin satılmasıyla.

Örneğin bizde de dizi filmlerdeki kıyafetlerin çok iyi pazarlanması gerekir. Hatıra eşyalarının en iyi şekilde satılması, ticarette paraya dönüşmesi lazım.

Herkesin ortak gayesi para kazanmak. Bizim Türkiye olarak hedefimiz bu olmalı.

* Gürültü koparan Muhteşem Yüzyıl'ı da izlemediniz mi?

Hiç izlemedim. Siyasete girdikten sonra bir diziyi tamamen izlemiş değildim.

10 yıldır resim biriktiriyorum ama bunu ticari amaçla yapmıyorum


* Koleksiyonculuğunuzla da ünlüsünüz...

Ruhumda sanat var değil mi? (gülüyor). Resim biriktirmeye 10 sene evvel başladım. Bana göre çok fazla resmim yok ama eşime göre çok oldu.

Her biri birbirinden güzel bence bu resimlerin. Ticari amaçla yapmıyorum ama resimde kaybetmiyorsunuz. Çok hızlı başlamıştım ama siyasetle beraber sergilere de gitmeye vakit bulamıyorum.

* Senelerdir nasıl aynı kiloda kalmayı başardınız?

Bence üç kilo fazlam var. Biraz hareketliyim galiba.

* Kaç saat uyuyorsunuz?

Ortalamaya vurursan alacaklıyım (gülüyor). Aslında uçağın insan üzerinde ciddi bir tahbiratı var. Çok denedim.

Uçağa binerken pet şişeyi açıp birkaç yudum alıyorum. Kalkarken veya inerken şişenin birbirine yapıştığını görüyorsunuz. O basınçla karşı karşıyasınız sürekli. Uçak yolculuklarım çok uzun mesafeler alıyor.

Mesela Kırgızistan'a gittim. 4 saat yol, 4 saat de saat farkı. Yani 4 saat kazık yemiş oluyorsunuz. En büyük üzüntüm eskisi gibi spor yapamamak. Yürüyüş herkesin haftada en az üç defa yapması gereken bir şey.

 
 
 
Ligde bu yıl Trabzonspor'u destekliyorum


* Islıklamadan sonra Galatasaraylılığınızı askıya aldınız mı?

Almadım. GS taraftarı centilmendir, kendilerine iyilik yapmış, son derece modern bir stadı bu kadar kısa sürede yaptırmış Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na -adı ne olursa olsun- bunu yapmayacak kadar centilmendir.

Tek üzüntüm ligdeki başarısızlığımız. Geçen yıl Bursaspor'u, bu yıl Trabzon'u destekliyorum. Nasıl olsa biz alamıyoruz, bir Anadolu takımının almasını istiyorum.

Kıyafetlerimi geceden hazırlarım


* Kıyafetlerinize kimseyi karıştırmadığınız doğru mu?

Doğru. Kıyafetlerimi kendim seçerim. Ama evde jüri var. Gece üç bile olsa jüri toplanır (gülüyor). Ben kıyafetlerimi saat kaç olursa olsun geceden hazırlarım. Sabaha bırakmam, çünkü bazen birden çıkmam gerekir.

Gece gömlek ve kravatları üst üste koyarım, sonra jüri gelir seçer.

Eşimle frekanslarımız çok tutuyor.

Bazen hedef saptırıyorum. Beğendiğim gömleğin üzerine asıl kravat yerine başkasını koyuyorum. Ama jüri genelde bunu yakalıyor.

Jüriye önem veriyorum çünkü dışardaki algılama önemli. Güzel şeylerin çok pahalı olması gerekmez. Kravatlarımda hiç ayrım yapmam mesela.

İşportada çok beğendiğim kravatı da, bütçeme uyuyorsa iyi bir kravatı da alırım.

 
 
 
Beni tanımayan hostes ve pilot yok


* Kitap okuyabiliyor musunuz?

Çok istiyorum ama yapamıyorum. Onlarca, yüzlerce evrak, not geliyor. Seyahat ederken binlerce evrak okumam ve imza atmam gerekiyor. Toplantıları bazen uçakta yapıyoruz arkadaşlarla. Bakanlığın ışıkları bizde sabah 3'e kadar yanar.

* Yorulmuyor musunuz?

Çalışırken bunu anlamıyorsunuz. Ama oturunca "yorulmuşum" diyorum.

* Vitamin alıyor musunuz?

Bu da çok merak ediliyor. Hiçbir vitamin kullanmıyorum. Bütün mesele işi isteyerek ve severek yapmak. Bakanlık kolay iş değil. İmza attığınız her şey Türkiye'nin geleceğini ilgilendiriyor.
Türkiye'ye karşı mesuliyetim var. 20 ayda yaklaşık 600 bin kilometre yaptık. Ama bu kadar koşturmamıza rağmen kendi adıma konuşuyorum ben sayın Başbakan'ın temposunu yakalayabildiğim kanaatinde değilim.

* Tek rakibiniz THY galiba...

Hosteslerden, pilotlardan daha fazla uçuyorum. Beni tanımayan hostes ve pilot yok diyebilirim.
Mesela bir ay içinde 3 defa Çin'e, yine bir ayda 3 defa ABD'ye gittim. Eskiden uçak yolculuğundan hoşlanmazdım. Çünkü 2-3 saat bir yerde oturmam zordur benim, sıkılırım.

Şimdi arkadaşlar "Şuraya gidiyoruz, ama yakın" diyorlar. Yakın dedikleri 6-7 saatlik uçuş. Keyif alıyorum ama en büyük problem şu...

Sabah kalktığımda nerede olduğumu bilmiyorum. Uyanınca birkaç saniye "Neredeyim" diyorum. Ülkeleri birbirine karıştırıyorum. Çünkü biri hafızanıza düşmeden diğerine geçiyorsunuz.

10 soruda Zafer Çağlayan


˜ Emeklilik: Düşünmek bile çok zor.
˜ Biber gazı: Keşke olmasa..
˜ Islıklama: Siyaset galiba.
˜ Tembellik: Kitabımda yeri yok.
˜ Galatasaray: Ligde yaşadıklarımız, birkaç yıllık başarısızlıklarımız çok üzücü. Ama fanatik Galatasaraylıyım.
˜ İthalat mı ihracat mı: Tabii ki ihracat.
˜ Meclis: Cumhuriyet'in, demokrasinin en önemli simgelerinden biri.
˜ THY: Şu anda çok iyi gidiyor. Bir dönem çok rötar vardı. THY yönetim kurulu üyelerinden daha çok uçağa bindiğim için daha iyi değerlendiriyorum. Rötar meselesi düzeldi. Dünyanın en güzel havayollarından biri olmasıyla iftihar ediyorum.
˜ Tatil: Nedir o?
˜ Aşk: Fena değil. Eşimle aşkım ise bizim aramızda (gülüyor).

.
.
.
 

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org