|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Doksanlık Fırtına
22.12.2012 |
|
Okunma Sayısı : |
5764 |
|
|
Oy Sayısı : |
1 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
0 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Doksanlık Fırtına Aydın Boysan
Vehbi Koç ile ilişkilerimiz 1954 yılında başladı. Dile kolay. Ben o zaman genç bir adamdım, Vehbi Bey ise orta yaşlı, ama yine de çok ünlü bir kişiydi.
O günlerden beri neler değişti diye düşünüyorum da, tek cümlelik bir özet yapabileceğimi anlıyorum: Ben yaşlı bir adam oldum, Vehbi Bey ise hala orta yaşlı kaldı.
Eğer erkaza değerli hekimlerimizin yazdığı bir kitapta benim adımı görürse ne olacağını biliyorum, "İşe bak! Ne işi var doktorların arasında?" diyecek.
Benim halime şaşmakta haksız değil. Koç camiasına ait bazı büyük tesislerde imzam olduğunu unutmuyor. Ondan sonra da 10 yıl sürekli gazete köşe yazılarımın yayınlandığını, 13 kitabımın basıldığını , televizyon programlarına katıldığımı gördükçe, nasıl bir mimar olduğumdan kuşkulanıyor.
40 yılın sonunda varılan bu gelişmenin beni sevindiren yanı şu:
Bereket versin diyorum , önce mimarlık planlamalarını yapmışım da, sonra ötekileri… Eğer sıra ters olsaydı, o yapıları şimdi kesinlikle başka mimarlar yapmış olacaktı.
Son yıllarda artık Vehbi Koç Bey'le iş ilişkilerimiz bitti, yalnız kişisel ilişki sürüyor. Ara sıra kaçsam da, yürüyüş mangasındaki piyade neferliğinden terhis olmadım. Bazı yemeklerde ve tatillerde de birlikte oluyoruz.
Sayın Vehbi Koç ile 40 yıl sürebilmiş bir ilişkiden bazı sonuçlar çıkarmamak mümkün değil. Eminim ki kendisi bütün ömründe programlı yaşayabilme başarısını göstermiştir.
Zorunlu esneklikler bile program kavramının ilkeleri içinde yapılmıştır. Herkese eşit dağıtılmış zaman hazinesini kullanmayı çok iyi bilir, isterse tatilde olsun, randevularına dakikasında gelir.
Kişisel olarak benim de programlı yaşayabilme çabalarımda Vehbi Bey görgüsünün önemli katkısı vardır.
Ancak Vehbi Bey'den bile hiçi öğrenemediğim bir emniyet, ölçülü yaşama başarısıdır. Vehbi Bey ne kadar ölçülüyse, ben o kadar ölçüsüzüm. Özellikle sofrada… Kadeh içeriği tüketiminde…
Kendisinin sağlık şartlarına kesinlikle uygun ölçülü yaşam iradesine ben hep hayran kaldım. O da benim ölçüsüzlüğüme hep hayret etti.
Üstelik benim ayarsızlığımın tehlikelerini uyarma konusunda gösterdiği yakın ve sabırlı ilgiden dolayı mahcup oldum. 1975 yılı Mart ayında, Uludağ'da bir haftalık tatile gitmiştik.
Birkaç gün sonra, 23 Mart 1975 günü oteldeki odamda bir zarf buldum.
Bu Vehbi Bey'den gelen, yaklaşık 500 kelimelik bir mektuptu. Bana ölçüsünü kaçırdığım içkinin tehlikelerini sabırla anlatıyor, düzgün yaşama öğütleri veriyordu.
Aynı otelde, aynı tatilde olduğumuz halde söylememiş yazmıştı. Mektubun müstesna bir başka yanı, suretinin kapalı zarf içinde benimle aynı odada kalan eşime yollamasıydı.
Benim mektubu eşime göstermeyeceğimi düşünmüş ona ayrıca yollamıştı (Galiba Vehbi Bey bunda da haklıydı)
Vehbi Bey'in 30 yıldır yaz tatilinde iki hafta Erdek Pınar Otel'de kaldığı bilinir. Dört yıl önce benim de bu programa katılmamı arzu etti.
Ben de dört gün Pınar Otel'de kaldım. Bir sabah erken ayrılırken otel hesabımı istedim. "Ödendi" deyip para almadılar. Anlaşıldı ki Sayın Koç lütufta bulunup ödemiş.
Aradan beş – on gün geçti. Bir hafta sonunda yine İstanbul'da yürüyüşe katıldım. Kendisine "Beni mahcup ettiniz. Erdek'teki otel hesabımı demişsiniz," der demez cevabı bastırdı, "Sen onu bırak şimdi… Amma çok ekstra içmişsin ha!..." deyiverdi.
Bu tepki üzerine ben kahkahayı bastım ama, bazı izlenimlerim perçinlendi. Vehbi Bey'in ömründe kontrol etmeden hesap ödediği görülmemiştir. Miktarı ne olursa olsun, savurganlıktan hiç hoşlanmaz. Bana verdiği cevapta herhalde benim ölçüyü kaçırışıma bir iletişi de vardır. Oranı ne olursa olsun…
Sayın Vehbi Koç'un tutumlu oluşu onun terk edilmez huyudur. Bir yandan trilyonlara imza basarken, öte yandan miktarı ne olursa olsun, "boşuna" olduğuna inandığı harcamaları kesinlikle kabullenmez.
Sanırım ki Koç camiasının bu denli gelişmesinde Vehbi Bey'in bu davranışlarının da bir etkisi olmuştur. Ancak yine sanıyorum ki bazı önemsiz harcamalar dolayısıyla Vehbi Bey'in gösterdiği aşırı gözüken tepki "tedrisat mahiyetinde" olmaktadır.
Evet, benim Erdek sefasının ertesi yılında Vehbi Bey yine gelmemi isteyince ben çekindim. Bedavacılığa alışmanın tehlikeleri yanında, yudumlar boğazımdan geçmez olacaktı. Sonunda bir ara formül bulduk.
Oteli Vehbi Bey ödeyecek, ekstralarımı ise ben kendim ödeyecektim. Mali bağımsızlığıma ancak üçüncü Erdek seferinde kavuşabildim.
Sayın Vehbi Koç'la ilgili anılarımı bu yazı ölçüsünde konular dizisi biçiminde sunmak ya da tarih sırasına dizmek mümkün değil. Ama şimdi yine bir başka mektubundan söz açabilirim. Vehbi Bey bana bir Pazar yürüyüşünde, yine iki sayfalık bir not verdi. 1.12.1992 tarihli bu notta, Antalya'ya gittiğini, oradaki müdürleriyle bir akşam yemeğinde buluştuğunu, "politika ve ekonomik fikir teatisinde bulunduğunu" belirttikten sonra, konunun bana intikal ettiğini anlatıyordu.
En iyisi benim konuşmayı aktarmamdansa, Vehbi Bey'in notundaki üç paragrafı aynen aşağıya almamdır. Şöyle: "GÜN OTO'nun muhasebe müdürü Osman Cirit Bey, 'Aydın Boysan Bey'in TV konuşmalarını dinliyorum, çok enteresan, çok güzel konuşmalar yapıyor," dedi ve 'bu arkadaşı tanıyor musunuz?" diye sordu.
'Yakından tanıyorum. Sen de tanımak istersen bir Cuma günü gelip pazartesi günü dönmek üzere Antalya'ya davet edersin. Davetini kabul ederse hasbıhal edersiniz,'dedim. 'Memnuniyetle,' karşılığını verdi. "Aydın Boysan beyi birkaç sene evvel Erdek'te Pınar Oteli'ne davet ettiğimi, yemek-içmek ve otel parasından daha fazla içki parasının tuttuğunu anlattım. Osman Cirit Bey, 'Ne yapalım, çekeriz' dedi.
"Ondan sonra Aydın Boysan Bey'in kitaplarından bahsedildi. Bu kadar güzel konuşmalar yapan, bu kitapları yazan zatın mimar olmasına hayret ettiğimi söyledim ve, 'Sana fazla yük olmaması için Aydın Bey geldiği zaman ben de Antalya'ya gelirim. Uçak parasını ben çekerim, üst tarafını sen çekersin' dedim."
Evet, bir bölümünü yukarıda aktardığım bu sevimli yazıyı aldıktan sonra, ben de daveti kabul ettim. Böylece artık "yazılı bir akit" de doğmuş oldu.
Öyle ya, Borçlar Kanunu'na göre "İcap ve kabul ile akit vaki olur."
Ancak rastlantılar işi biraz karıştırdı. Ben o günlerde bir başka davet yüzünden Antalya'ya gittim. Osman Cirit Bey'i de telefonla arayıp teşekkür ettim. Hatta kendisiyle bir öğlen yemeğinde birlikte olduk.
Notun bir suretini aldığı için Osman Bey durumu biliyordu. Ancak anlamadığı şey Vehbi Bey'in benim uçak masrafımı neden kabul ettiğiydi. Kendisini en parlak biçimde aydınlattım: "Çünkü uçak parasının ekstrası yoktur."
Evet, ben Antalya'ya gittim geldim ama, akit şartları geçerliliğini aynen korumaktadır. Ben yaklaşık bir yıldan beri Vehbi Bey ve müdürlerinin Antalya davetini bekliyorum. Bakalım daha ne kadar bekleyeceğim?...
Emsalsiz "Doksanlık Fırtına"mız, eşi bulunmaz çalışma ve bellek gücü, programlı ve ölçülü yaşama, çok iyi kullanarak her şeye zaman bulma yetenekleriyle ortalığı kasıp kavurmaya devam etmektedir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|