Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bahadır Kaleağası Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
EĞİTİMLİ İNSANLAR ÜLKESİ
12.03.2008
Bahadır Kaleağası
Okunma Sayısı : 1420
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

  RADIKAL    YORUM        9 Şubat 2008

BAHADIR KALEAĞASI

EĞİTİMLİ İNSANLAR ÜLKESİ

Eğitim en önemli bir toplumsal kalkınma aracıysa, Türkiye'nin siyasal gündeminde vahim bir sorun var demektir.

Eğitimde çağın gerektirdiği atılımların siyasi partilerin rekabet veya işbirliğinin temel hedefi ve ihtirası olmaması ülkenin geleceğini sarsıyor.

Eğitim ekonomidir. Dolayısıyla bir Avrupa Birliği konusudur.  Aynı zamanda bir ulusal güvenlik meselesidir.

Tüm bu alanların temelinde eğitim belirleyici bir etkendir. Çünkü:

    I.                Eğitimde çağını yakalayamayan ülkelerin ekonomisi batar. Çağının ötesine geçemeyenler ise sıradanlaşır. Ekonomik büyümenin, istihdamın ve küresel rekabet gücünün temeli insan sermayesidir.

   II.               Türkiye’nin AB üyeliği süreci yalnızca bir mevzuat uyumu programı değildir. Genç nüfus sadece niceliksel bir veri. Ancak niteliksel bir artı değere dönüşürse AB sürecinde anlamı var.

  III.              Ekonomisi eğitim ve girişimcilikle güçlenemeyen ve bilhassa seçmenlerin bilgili ve bilinçli olamadığı bir ülke için ciddi bir ulusal güvenlik sorunu var demektir.

Türkiye’yi eğitim meşalesiyle aydınlatan en önemli kurumlardan biri olan Türk Eğitim Derneği’nin (TED) Ocak ayı sonunda Ankara’daki 80. Yıl Uluslararası Eğitim Forumu’nda bu konular yurdun dört bir yanından gelen binal tıyüzü aşkın katılımcı ile tartışıldı. Bir kere daha görüldü ki ülkenin geleceği sahipsiz değil.

Bilgi temelli ekonomi

Küresel eğilimler malların, sermayenin, hizmetlerin, insanların, haberlerin, görüntülerin, örgütlü suçun, biyolojik ve dijital virüslerin, karbondioksitin ve terörün çok daha rahat dolaşabildiği bir gezegen yaratmakta. Bu ortamda hareket alanı küreselleşen en önemli olgu ‘bilgi’. Her çağın insanları ve kurumları için bilgi ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel bir artı değer oldu. Bilgiye ulaşmak; bilgiyi sorgulamak, kullanmak ve geliştirmek artık her zaman olduğundan çok daha etkili bir güç kaynağı.

Dünyada tüm ülkelerde eğitim öncelikli bir alan olarak her ekonomik kalkınma stratejisinin odağında yer almakta. Avrupa Birliği’nde siyasal gündeminin temel hedefi “dünyada en önde gelen bilgi temelli ekonomi” olmak. Girişimcilik, eğitim, insan sermayesi ve bilgi toplumu bu stratejinin temel direklerini oluşturuyor.

Avrupa Özel Sektör Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE) için de doğal olarak eğitim öncelikli bir alan. Çağdaş dünyanın yeni siyaset kavramlarından birisi “mezunların işe alınabilirliği”. İş dünyası geçen yüzyıla göre köklü bir değişimden geçmekte. Yoğun teknoloji, süreç yönetimi, çok yönlü bilgi birikimi ile ihtisaslaşmayı eşzamanlı gerekli kılan, yaşam boyu eğitimin, sorun çözücülük ve çok kültürlülük niteliklerinin makbul olduğu bir çalışma yaşamı şekillendi. Üniversite mezunlarının toplumdaki oranı Japonya’da yüzde 36, ABD’de yüzde 38, AB’de ise yüzde 25. Üstelik son yıllarda Avrupa’dan Atlantik'in öteki yakasına bir beyin göçü gözlemleniyor. Avrupa’da gündemde kaçınılmaz olarak köklü bir eğitim reformu var.

Uluslararası rekabet

Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri eskimiş ekonomilerine rağmen Türkiye’yi AB sürecinde geçerken en önemli nitelikleri toplumlarının yüksek eğitim seviyesiydi. Asya’dan Latin Amerika’ya yükselen ekonomilerde eğitim stratejik güç kaynağı. ABD’de başkan adayları eğitim alanındaki ayrıntılı vaatleriyle de yarışıyorlar. Özellikle Hillary Clinton ve Barack Obama bu konuya öncelik vermekte. Clinton önerdiği politikalar sayesinde 1,4 milyon üyeli Amerika Öğretmenler Federasyonu’nun desteğini aldı. ABD ulusal gelirinin yüzde 2,6’sını yüksek öğrenime harcıyor. Bu oran AB’de yüzde 1,2. Fakat özellikle orta öğrenimde ABD’de ciddi sıkıntılar var. Siyaset tehlikenin farkında.

İsveç, Finlandiya, Norveç, Danimarka ve İzlanda özel sektör kuruluşlarının ‘Küresel Başarı için Kuzey Reçetesi’ başlıklı raporunda önemli bir bulgu var: “Eğitim sayesinde İskandinavya bugün dünyanın en başarılı ekonomik modeline kavuştu. Bundan sonra da ancak eğitime yapılacak yeni yatırımlarla küresel başarısını devam ettirebilir”.

Fransa’da gündemin birinci maddesi, her aklı başında ülkede olduğu gibi ‘ekonomik büyüme ve istihdam’. Cumhurbaşkanı Sarkozy partiler arası kısa vadeli siyaseti aşmak amacıyla akademi, özel sektör, sivil toplum ve gençlerden oluşan bir bağımsız komisyona rapor hazırlattı. ‘Fransa’da Ekonomik Büyümenin Özgürleşmesi Komisyonu’nun başına Jacques Attali geldi.  Bankacı, mikro-finans uzmanı, girişimci, kırk kadar roman, siyasal, tarihsel ve ekonomik araştırma, tiyatro ve çocuk kitabının yazarı ve eski cumhurbaşkanlarından Mitterand’ın danışmanı Attali’nin ismiyle özdeşleşen rapor büyük etki yarattı. Rapor “Fransa dünyanın değişim hızının gerisinde kaldı, derhal reform!” diyor ve üçyüzü aşkın somut, sonuçları ölçülebilir, kaynakları ve takvimi belli siyaset ve mevzuat önerisi getiriyor. Bunların altında toplandıkları başlıkların ilki evrensel nitelikte: ‘Önce Bilgi: Yaratıcı ve Özgüvenli Kuşaklar Yetiştiren Bir Eğitim Sistemi’.

Attali Raporu “ekonomik büyüme gençliğin bilgi birikimine, geleceğe iyimser bakışına, yaratıcılıktan duyduğu hazza, bilimsel yenilikçilik yeteneğine ve toplumdaki mesleki ve kişisel başarısına bağlıdır” diyor. Arkasından Fransa’yı uluslararası rekabette güçlendirecek eğitim önceliklerine dikkat çekiyor: İngilizce, matematik, ekonomi, bilişim teknolojileri, takım çalışması, internet kullanımı, okul dışı sosyal etkinlikler, ders saatleri, sınav ve not sistemi, eğitimcilerin maddi koşulları, iş dünyası ile okul ortamı arasındaki bağlar... Üniversitelerin 21. yüzyıla uyumu için daha fazla özerklik, yaratıcılık, girişimcilik, ar-ge, rekabet, uluslararası açılım, finansman, teknoloji ve mükemmeliyet kutupları, ...

Çin de eğitimin ne anlama geldiğini daha iyi anlamaya başladı. Yeni yatırım için gelenlere ülkenin geleceği hakkında güven vermek isteyen yetkililer her zaman eğitim stratejilerini de vurgulamakta. Örneğin Çin zorunlu İngilizce eğitimini her yıl giderek daha erken yaşlarda, daha üst düzeyde sağlama çabasında.

Cumhuriyetin mayası

Türkiye Cumhuriyeti’nin de var oluşunda eğitimin rolü çok önemli. Henüz 1921’de Kurtuluş Savaşı sırasında, dört bir yanı işgal güçlerince kuşatılmış Ankara’da eğitim kongresi düzenleyen, asıl savaşın cehalete karşı olacağına dikkate çeken Mustafa Kemal’in tarihsel dehası parlıyordu. Kuruluş döneminin en cüretkâr reformlarda eğitim hep önplandadır. Türkiye bu sayede çağını yakalamış, küresel rekabette birçok ülkeyi geçmiştir. Türk çocukların tamamen fonetik bir alfabeyle okuma-yazma öğrenmeleri kendi başına çok önemli bir güç etkenidir. Bugün de değişen dünyada yepyeni, yaratıcı ve cesur atılımlar zamanı geldi.

Elbette birçok alanda Milli Eğitim Bakanlığı, yüksek öğrenim kurumları ve ilgili sivil toplum kuruluşları son derece bilinçli ve hareketli. Birçok yenilik tasarlanmakta, projeler uygulanmakta ve eğitimin bütçe içindeki payı artmakta. Fakat küresel ortam çok daha hızlı değişiyor. Rekabet koşulları çok daha yüksek. Çok daha kapsamlı ilerlemeler ve maddi kaynak gerekiyor. Ülkenin istikbali söz konusu.

Hedeflere bir kerede ulaşılamasa da bir yerden başlamak gerek. Zamanla, aşamalı olarak yüksek oranlarda başarı seviyelerine erişilebilinir. Dikkate alınabilecek birçok öneri var. Aşağıdakiler yalnızca kişisel, eksik ve yetersiz bir demet:

1.             Zorunlu öğrenim daha erken başlamalı, üniversiteye kadar sürmeli. İlkokul öncesinde anaokulu en az bir yıl zorunlu olmalı. Çocuklar Türkçeyi beş-altı yaş arasında rahatlıkla öğrenebilirler. Türkçenin fonetik özelliği buna son derece uygun. Bu ayrıcalığımızı değerlendirmeliyiz.

2.             İngilizce de anaokulunda başlamalı. Çocuklar yedi yaşına kadar üç dili anadil seviyesinde öğrenme yeteneğine doğal olarak sahipler. İlkokulda tüm kaynaklar seferber edilerek İngilizce eğitimine olabildiğince yoğunlaşmalı. Bu konu çok ciddi. Küresel gelişmeler gösteriyor ki, önümüzdeki on-onbeş yıl içinde uluslararası nitelikli iş piyasasında İngilizceyi erken yaşta anadil seviyesinde öğrenmiş olanlar, daha sonra yabancı dil olarak bilenlere göre çok büyük üstünlük sağlayacak. Hiç bilmeyenler ise dışlanacak. Türk çocukları birinci grupta olmalı. Zor bir reform fakat derhal bir yerden başlamak gerekiyor.

3.             İlkokul’da sıralarda disiplin içinde oturulan ciddi ortama hemen geçilmemesi daha iyi olur. En azından dokuz-on yaşına kadar çocuklar anaokulununkine benzer bir rahat ortamda daha üretken, yaratıcı ve mutlu oluyorlar. Bu ortamda not baskısı olmadan, ortak çalışmalara, araştırmaya, öğrenmenin yöntemini öğrenmeye dayalı bir sınıf düzeni dünyada giderek yaygınlaşmakta.

4.             İlköğretimin ilk beş yılı sonunda çocuklar 21. yüzyıla uygun bir eğitim içeriği ile yeteneklerini şu alanlarda geliştirmiş olmalı: Türkçe yazılı ve sözel iletişim, sayısal zeka, yoğun İngilizce, fen ve sosyal bilgilere yönelik araştırmacılık, bilgisayar, takım çalışması, sanatsal yaratıcılık ve spor alışkanlığı.

5.             Orta öğrenimde bunlara ek olarak: ikinci bir zorunlu yabancı dil,  ekonomi ve girişimcilik, araştırma-geliştirme projeleri, bilişim, felsefe ve sosyal sorumluluk etkinlikleri (çevreyi koruma, yaşlılara yardım, yoksullukla mücadele gibi). Ayrıca tarih ve coğrafya dersleri çağdaş, ezbercilikten arınmış, çok boyutlu, sorgulayıcılığı ve araştırmacılığı teşvik eden bir içeriğe kavuşmalı. Örneğin tarih derslerinde toplumları yüzyıllar boyu etkileyen ekonomik üretim biçimleri ve ilişkileri, düşünce akımları, dinler, salgın hastalıklar, teknolojik gelişmeler, sanat ve müzik, Avrupa bütünleşme süreci, kadın hakları, demokrasi ve 20. yüzyıl tarihi gibi etkenlere savaşların tarihi kadar önem verilmeli.

6.             Seçmeli ders modülleri geliştirilebilinir. Örneğin A modülü: daha yoğun İngilizce ve yabancı dil. B modülü: Bilişim ve uygulamalı matematik. C modülü: Din kültürü. D modülü: bazı illerde yeterli ilgi varsa yöresel diller. Böylece velilerin tercih ettikleri alanda çocuklarının haftada beş-altı saat ek ders alması talepleri karşılanabilinir. Bu durumda yalnızca mesleki eğitim boyutunda yeterli olacak sayıda imam hatip lisesi hizmet vermeye devam edebilir.  Toplumdaki önemli bir kutuplaşma eriyebilir.

7.             Meslek eğitiminde köklü bir reform ile iş dünyası, sanayi bölgeleri, teknoloji parkları ve AB projeleriyle sinerji içinde yeni bir sistem kurmanın zamanı çoktan geldi. Örneğin Bursa’da BEGEV bu açıdan bir başarı modeli oluşturmakta.

8.             Yüksek öğrenimde tıp ve hukukta yeni uzmanlıklar, bilişim ve iletişim teknolojileri, enerji, turizm, bio-teknoloji, nano-teknoloji ve nöro-bilim gibi alanlara özel özen gösterilmeli. İş dünyası ile üniversiteler arasındaki etkileşim kurumsallaşmalı. Üniversiteler bireysel özgürlüğün, bilimsel yenilikçiliğin, yaratıcılığın, uluslararası işbirliğinin, yerel kalkınma projelerinin, yaşam boyu öğrenimin ve Türkiye’nin küresel saygınlığının kalesi konumuna gelmeliler.

Eğitim Ateşi

Eğer eğitim önemli değilse Türkiye doğru yolda demektir. Gayet önemli bir siyaset gündemine sahiptir. Siyasetçilerin çoğu da son derece olgun, uzak görüşlü, geldikleri veya talep ettikleri mevkileri hak eden kişilerdir.

Aksine eğer eğitim en önemli bir toplumsal kalkınma aracıysa; eğer eğitim küresel rekabet gücünün anahtarıysa; eğer ülkenin en önemli sermayesi insanlarıysa, çocuklarıysa... O zaman Türkiye’nin siyasal gündeminde vahim bir sorun var. Eğitimde 21. yüzyılın gerektirdiği atılımların siyasetçiler ve siyasal partiler arasında rekabet veya işbirliğinin temel hedefi ve ihtirası olmaması ülkenin geleceğini sarsıyor.

Küresel analizi, ulusal gereksinimleri, çağdaş müfredat içeriği, altyapı öncelikleri, eğitimcililik mesleğinin yüceltilmesi, sivil toplumsal açılımları, iş dünyası ile bütünleşmesi, fırsat eşitliği, somut hedefleri, kaynakları, uygulama takvimi ve hesap verebilirliği ile eğitimde köklü reform stratejilerinden yoksun bir ülke olmanın bedelini tüm Türkiye ödeyecek. Suçlu kim?

Yurtseverlik “eğitimli insanlar ülkesi” olmaktan gurur duyacağımız bir Türkiye’dir.

Bu bir demokrasi, ekonomi ve ulusal güvenlik meselesidir.

Dr Bahadır Kaleağası
Brüksel
kaleagasi@tusiad.org

.
.
Tüm Yazıları

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org