|
|
Bülent Eczacıbaşı Gözüyle
|
|
|
|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
'Yerli Sermaye' diye bir kategori kalmadı
06.05.2008 |
|
Okunma Sayısı : |
5427 |
|
|
Oy Sayısı : |
6 |
|
|
Değerlendirme : |
4,33 |
|
|
Popülarite : |
3,37 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
'Yerli Sermaye' diye bir kategori kalmadı Bülent Eczacıbaşı . . .
TABA dergisinde yayınlanan bir söyleşimi paylaşıyorum...
'Yerli Sermaye' diye bir kategori kalmadı'
Türkiye'de iş dünyasının fazlasıyla iş odaklı olduğu söylenebilir mi? Sanat etkinlikleri ya da sosyal sorumluluk projelerinde -son yıllarda gelişme olsa da- iş dünyasından isimleri neden pek sık göremiyoruz sizce?
BE: Toplumsal sorumluluk algılamasında, bireysel değer yargılarının tartışılmaz bir ağırlığı var. Kişiler, kendi önem verdikleri konularda sorumluluk üstleniyorlar. Bu anlayış, iş dünyamız için de geçerli. O nedenle, geniş kesimlerin günlük maddi sorunlarının giderilmesini en önemli toplumsal sorumluluk olarak gören ve bunun gereğini yerine getiren kişi ve kuruluşlar, doğal olarak, kaynaklarını öncelikle bu alanlara yönlendiriyorlar. Ancak, toplumsal gelişmenin zeminini oluşturan kültür ve sanatı desteklemeye de, giderek ağırlık veriyorlar.
TESEV ve Türkiye Bilişim Vakfı gibi kuruluşlara destek veriyosunuz. Eczacıbaşı ismiyle sporda yer alıyorsunuz. İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın festivallerinde sponsor olarak yer alıyorsunuz. Türkiye'deki sosyal sorumluluk projelerinde en fazla yer alan holding Eczacıbaşı denebilir. Bu tip konulara verdiğiniz önemi biraz açar mısınız?
BE: Eczacıbaşı'nda , ülkenin ve girişimlerimizin geleceğini, Türkiye'nin her alanda çağdaşlaşmasında görmek geleneği, kurucumuzla birlikte başlar. Bugün'de, toplumsal sorumluluk kapsamında değerlendirdiğimiz girişimlerin temelinde, bu anlayış yatıyor. Biz, Türkiye'nin mutlu bir geleceğe sahip olması için çağdaş yaşamın tüm kurumlarının benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu kurumlar arasında, ekonomik ve hukuksal olanların yanısıra , kültür ve sanat kurumları da bulunuyor. Türkiye'de çeşitli sanat dallarının toplumun geniş kesimleri tarafından özümlenmesi için, bu alanlara çalışan sanatçıların gelişiminin sağlanması da gerekiyor. Tüm toplumların , özelllikle kültürel alanda gelişebilmeleri için , olanağı bulunan üyelerini gönüllü katkıları büyük önem taşıyor. Bu aynı zamanda , o katkıyı yapanlar bakımından da, tüm toplumun gelişmesiyle , kendilerinin geleceğine yapılmış bir yatırım olarak görülmelidir. Böylece onlar, içindeki yaşadıkları toplumun gelişmesiyle, kendilerinin ve gelecek kuşakların yaşam kalitesinin yükselmesine katkıda bulunmuş olurlar. Bizim, bu alandaki yaklaşımımız böyle özetlenebilir.
Siz de TÜSİAD gibi işveren kuruluşlarında yoğun şekilde görevler almanıza rağmen Eczacıbaşı Topluluğu ne medyatik ne de siyasi bir figür öne çıkarmadı. Bu bir aile tavrı mı yoksa grubun stratejik yaklaşımı mı?
BE: Meslek kuruluşlarında ve sivil toplum örgütlerinde çalışmanın , olanak bulabilen herkes için görev olduğunu düşünüyoruz. Ve saydığınız kuruluşlarda sorumluluklar üstlenmekten kaçınmıyoruz. Ancak, süreyle sınırlı bu sorumlulukların sonradan kişisel çıkarlar için kullanıldıkları izlenimini verebilecek tutumlardan kaçınmaya çalışıyoruz. Siyasi yaşamda yer almayı ise, tamamen bir istek ve yetenek konusu olarak görüyoruz ve bunlara sahip olmadığımızı düşünerek uzak duruyoruz.
Küreselleşme sürecinin gelişimiyle ilgili bir projeksiyon yaptığınızda 'yerli' sermayenin küresel güçlerden bağımsız olarak gelişme şansı var mı sizce? Yine bu bağlamda dünyada giderek büyüyen sağlık (ve ilaç) sektöründe partnersiz var olmak mümkün mü? BE: Dünya ekonomisinin bugünkü yapısı içinde "Yerli" sermayenin, küresel güçlerden bağımsız bir biçimde gelişmesi olanağından sözetmenin güç olduğunu düşünüyorum. Hatta, "yerli sermaye" denebilecek bir kategoriden sözetmek bile mümkün olmaktan çıkmıştır. Dünya pazarındaki her ekonomik birim, doğrudan ya da dolaylı olarak, çeşitli sermaye bileşimleriyle ilişki içindedir. Bu, değer yargılarıyla değerlendirilemeyecek, teknolojideki ve finans sistemindeki gelişmeler sonucunda ortaya çıkmış olan durum hakkında, objektif bir saptamadır. Bu gelişmeler, ilaç sektörü için de geçerlidir ve sektörün tüm kurumları aslında, görünür ya da görünmez küresel bağlar içindedir. Ben, bu bağlar içinde verimli, değer üreten, istihdam sağlayan vergi ödeyen birimlerin varlığını ve gelişim güçlerini korumanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'nin şu andaki sosyal ve iktisadi kalkınma rotasını nasıl yorumluyorsunuz? BE: Türkiye'nin toplumsal ve ekonomik rotası demokratik düzen içinde, serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde kalkınmak biçiminde özetlenebilir. Türkiye gemisi bugün , geçmişte zaman zaman saptığı bu rotaya uygun seyrediyor; ancak , kaptan ve dümenci büyük güçlük çekiyorlar, çünkü gemi yeteri kadar sağlam değil. İşte o nedenle , gemiyi zayıflatan bozuklukların giderilmesi için gerekli reformların biran önce tamamlanması şart. Aksi takdirde, kaptandan ve dümenciden sürekli mucizeler beklemekten kurtulmalıyız. Burada, Avrupa Birliği normları gibi bir kılavuz olduğu için, şanslıyız. Eğer bu normları hedef alarak ekonomik ve siyasal yapıdaki reformları tamamlayabilirsek , rotadan çıkma riski de azalacaktır.
Avrupa Birliği üyeliği süreci, savunanlar açısından da karşı çıkanlar açısından da heyecan verici bir tartışma konusu olma vasfını yitirmiş görünüyor. Sürecin yeniden canlandırılması için neler yapılmalı?
BE: Gerçekten de, son yıllarda Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde, müzakere sürecinin başlarında öngörülen hızlı gelişme, gerçekleşmedi. Burada, Almanya, ve Fransa hükümetlerinin , Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi konusundaki olumsuz tutumlarının komuoyunda yol açtığı antipati, önemli bir rol oynadı. Ancak, her zaman söylediğimiz gibi, Avrupa hükümetlerinin iç politika ihtiyaçları nedeniyle dile getirdikleri olumsuz görüşlere fazla itibar etmemek gerekiyor; çünkü Avrupa Birliği'nin çıkarları orta vadede Türkiye ile entegrasyonu gerektiriyor ve bunun kaçınılmazlığı, birçok Avrupalı politikacı ve bilim adamı tarafından da dile getiriliyor. Bu nedenle , Türkiye'nin tam hakkı olan üyelik konusunda ısrarlı olması ve uyum sürecini, Avrupa tarafından talep gelmese bile, hızlı sürdürmesi gerekiyor. Bu tutum aynı zamanda, AB üyelik perspektifinin oluşturduğu ekonomik ve politik çapanın etkisini kaybetmemesi bakımından da zorunlu görünüyor. Bu konuda temel sorumluluk ise, elbette hükümete düşüyor. Nitekim , 2008 yılı başında reformların hızlandırılacağına dair açıklamalar, hükümet sözcüleri tarafından dile getirilmiş bulunuyor.
Son yıllarda iş dünyası kadınların hakimiyetine geçiyor denebilir; bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir. Kadınlar daha ileri atılımlara imza atar mı Türkiye'de?
BE: Kadınların iş dünyasında giderek daha etkin hale gelmeleri, son derecede doğal ve aslında biraz da geç kalmış bir gelişme. Buen kadınların önümüzdeki dönemde daha da büyük başarılar sağlayacaklarından eminim.
Yeni yatırımlarınız ve yeni projelerinizden bahseder misiniz?
BE: Eczacıbaşı Topluluğu'nun tüm iş alanlarındaki büyümesi ve yatırımları sürüyor. Bunlardan özellikle yapı gereçleri alanındakiler, büyük ölçüde yurtdışına yönelmiş bulunuyor. Geçen yılbaşında Engers'i bünyesine katan Yapı Grubu, bu yıl Temmuz ayından itibaren % 51 hissesini satın aldığı dünyaca ünlü seramik üreticisi Villeroy& Boch'un karo bölümüyle birlikte, karo alanındaki marka sayısını üçe, yurtdışındaki fabrika sayısını beşe, karo cirosunu ise 300 milyon'a yükselterek uluslararası stratejik pazarlarda etkinliğini arttırdı.
Temizlik kağıtları alanında da yurdışı yatırımlara yöneldik; faaliyetlerimizi Azerbeycan, Gürcistan ve Kazakistan'a yaydık ve Almati'de bir fabrika yatırımı gerçekleştirdik. Bu pazarlarda üç yıl içinde lider konumuna ulaşmayı hedef aldık. Geleneksel faaliyet alanlarımıza ek olarak "arazi geliştirme (land development)" yatırımlarınada yöneldik. Öncelikle, İş GYO ile ortak gerçekleştirdiğimiz, İstanbul kentine yaptığı estetik ve modern katkı ile gurur kaynağımız olan Kanyon'un ofis bloğunun, ortağımıza ait olan bu yarısını bu yıl içinde satın alarak tümüne sahip olduk. Bu konudaki girişimlerimiz, Zekeriyaköy'de satın aldığımız 300 dönümlük imarlı arsa ve seramik fabrikamızın Bozüyük'e taşınması ile boşalan Kartal arsası ile ilgili çalışmalarımızla, sürüyor.
Büyükbabanız ile özdeşleşen İzmir'e bir Kanyon projesi düşünüyor musunuz?
BE: Şu anda böyle bir projemiz yok, ancak, bir olanak doğarsa neden olmasın?
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|