Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ali Kibar Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Yerli ortak, yabancı sermayeye güç verir
07.05.2008
Okunma Sayısı : 6426
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Yerli ortak, yabancı sermayeye güç verir
Ali Kibar

.
.

Teknoloji Haber'de yayınlanan söyleşimi paylaşıyorum:

.
.
.

Yerli ortak, yabancı sermayeye güç verir


Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin gelişimine baktığınızda gelinen durumu nasıl değerlendirebilirsiniz?

Yabancı sermayenin Türkiye'deki gelişimine baktığımızda rakamların çok cılız olduğunu görüyoruz. Gümrük Birliği'ne girdiğimiz tarih olan 1996'dan önceki süreçte yabancı sermayeyi ülkemize çekemedik. Özellikle 1990'larda demir perde gerisinde olup sonraki dönemde açılım yapmış devletlerin yabancı sermayeyi çekme kabiliyetlerine bakın. Türkiye ile karşılaştırdığınızda bizden fersah fersah ileriye gitmiş olduklarını görüyoruz. Çünkü özelleştirme karar ve hareketleri çok daha seri oldu. Bunu takip eden süreçte ülkelerine yabancı sermaye girişi arttı ve mevcut yatırımlar 'yabancılarla ortaklıklara gidilerek' sürdürüldü. Bugün aynı ülkelerde yeni yabancı sermaye yatırımlarının inşaasını gözlemleyebiliyoruz.

Türkiye'de ise gerek bürokratik gerekse ekonomik endişelerden kaynaklanan birtakım engeller vardı. Geçtiğimiz bir-iki yıllık sürece baktığımızda özellikle özelleştirme konularının ön plana çıkması ile yabancı sermayenin Türkiye'ye bakışında biraz farklı yaklaşım görmek mümkün. Evet, Türkiye'ye öncelikle 'mevcut pazardan pay almak' için gelenler var. Bu noktada ise şunu unutmamalı: Türkiye'deki işçilik maliyetlerini dünya ile karşılaştırdığımızda artık birçok ülkeyle rekabet edecek konumda olmadığımızı görüyoruz. Enerjide maliyetlerimiz çok yüksek. Geçmişte finansmanda da çok yüksek maliyetlerimiz vardı.

Bugün belki biraz daha iyi hale geldi. Sonuç itibariyle yabancı sermayenin, ekonomik iyileşmelerin de etkisiyle Türkiye'ye karşı daha pozitif bir yaklaşım sergilediğini görüyoruz. Yatırım için gittikleri ülkelerde, elbette belli bir teşviğin sağlanması koşulunu arıyorlar. Yoksa 'Ben geldim, yatırım yapacağım' gibi bir düşüncesinin olması mümkün değil.

Kendimize baktığımızda yabancı sermayeye sağladığımız koşulların onları çekmek için yeterli olduğunu söyleyebilir misiniz?

Öncelikle şu soruyu sormak lazım: 'Yatırım yapılabilir bir ülke durumunda mısınız?' Bu sorunun yanıtına bugün 'teklif' olarak bakarsanız 'Evet'. İkinci soru şu: 'Yatırım yapan ülke, kazanımlarını kendi ülkesine transfer ederken sıkıntı çekiyor mu?' Şu anda sıkıntı yok. Bununla ilgili mevzuatlar uyarlanmış durumda.

Üçüncü olarak, yabancı sermaye yapacağı yatırımların bünyesinde kullanacağı ana gelirin maliyetlerine bakar. Bunlar ise işçilik, enerji, hammadde, aldığınız hizmetlerin bedel gideri vb'dir.

Dördüncü konu, Türkiye'de yatırımlar için verilen teşviklerdir. Baktığınızda birçok gelir dolaylı yolla vergilendiriliyor. Özellikle enerji ve sosyal hizmetlerin üzerinde, tüketicinin karşı karşıya kaldığı zorlayıcı vergi oranları var. Bunların kolaylaştırılması lazım. Yatırım indiriminde kolaylaşma söz konusuydu ama bunların hepsi kalktı. Gelir Vergisi'nde bir indirim söz konusu oldu.

Önümüzdeki süreçte yeni vergi yasa tasarısının gündeme gelmesiyle belki bazı kolaylaştırmalar olabilir. Ancak kimse 'Olasılık var' diyerek bir yere yatırım yapmaz. Bunların tedbirini önceden almak lazım.

Türkiye'ye şu anda gelen yabancı yatırımcılar ne için geliyor?

Birincisi; mevcut tesislere ortak olmak, sahip olmak, pazar payından istifade etmek için gelebilir.

İkincisi; Türkiye'nin geleceğine dönük olarak yatırım yapmak amacıyla gelebilir.

Üçüncüsü; bölgesel-stratejik lokasyonundan dolayı Türkiye'yi cazibe merkezi olarak görebilir.  Bugün sermaye dünyada serbest bir şekilde bölgelerden bölgelere hareket edebiliyor.

Türkiye'de cazip olabilecek değişik bölgeler var. Şu anda 49 ile verilen teşvik var. Bu bölgelere verilen teşvik yatırım yapılabilmesi halinde bir anlam ifade eder. Dolayısıyla önemli olan pazarın büyüyebilmesidir. Bir ürünü büyütmek sizin için bir anlam ifade etmez.

Makinenizin kapasitesini ne kadar doldurabiliyorsunuz? Ürettiğiniz malı iç ve dış pazarda ne kadar  satabiliyorsunuz? Bu ve benzeri soruların yanıtlarına göre kapasite kullanım oranlarını yükseltmek için rekabet yaratabilirsiniz.

Hyundai örneğine bakalım. Çok önemli bir kriz döneminde Türkiye'ye yatırıma gelmiş ve yaklaşık 260 teklif arasından Kibar Holding'i seçerek ilk adımı atmış. Uzun süre bürokrasiyi beklemiş. Nasıl bir süreç yaşandı? Hyundai Türkiye'yi yatırım ortamı olarak nasıl buluyor? Türkiye'de olmaktan mutlu mu?

Hyundai örneğine baktığımızda Türkiye'ye ilk gelişi distribütörlük şeklinde oldu. Söylediğiniz gibi 260 civarında müracaat varmış. Biz o tarihte şirketin demir-çelik bölümüyle işbirliği içindeydik. 1986'dan bu yana Kore'yle iş yapıyorduk. Bizim bu tip bir hizmete talip olmamız, onların bizimle çalışan başka bir bölümünün iş tecrübeleri ve işe yaklaşımımız bir şekilde yollarımızı birleştirdi. Bize güvendiler. Türkiye'deki bazı bürokratik sıkıntıların aşılmasında yerli ortak olarak destek olduk. Yabancı sermaye Türkiye tarzı ülkelere gittiğinde yanında yerli bir ortak olması büyük avantajlar sağlıyor. Bunu da vurgulamak lazım. Yurtiçindeki teşvik mevzuatları o dönemde farklı bir ölçeğe getirilmişti. Biz bürokratik müracaatı ve prosedürü tamamladık. Burada böyle bir yatırım çağrısının izninin alındığını ve bu yatırımı birlikte yapmak istediğimizi söyledik.

Yerli ortak çok önemli dediniz. Yerli ortak olmaması halinde Hyundai ya da bir X yabancı şirket Türkiye'deki süreçlerden bıkarak başka bir tarafa gitmeyi tercih edebilir mi?

Bizim şu anda İskenderun'da yapmaya çalıştığımız bir liman projesi var. Bu proje ile ilgili çalışmalara, yani bürokratik izinlerin alınmasına 1993'te başlamışız. İzin 13 yıl sonra, yeni çıktı. Yatırımcı bazen haksız sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliyor ama Türkiye'de, Türkiye'nin şartlarının gerektirdiği şekilde mücadele etmek gerekiyor. Bu her ülke için böyledir.

Gelişmekte olan ülkeler kategorisindeki gruplar için yatırımcının mutlaka yerli biriyle işbirliğine gitmesinde büyük fayda var. Yalnızca yerli temsilciler yetmez. Bugün Hyundai için geriye baktığımızda, bizimle yaptığı ortaklıktan, bizim memnuniyet oranımımızın çok daha ötesinde memnun olduğunu düşünüyorum.

Bunun arkasında yatan en önemli şey nedir?

Uyumlu iş birliği.

Türkiye'de Sabancı ve Koç gibi büyük firmalar otomotiv sektöründe uzun bir dönem yabancı ortaklar veya kendi yatırımlarıyla pazarın önemli bölümüne hakim oldu. Hyundai'nin yatırım kararı almasında nasıl bir strateji vardı?

Hyundai'nin yatırımlarında arazilerin bedeli son kuruşuna kadar ödenerek şirketimiz tarafından satın alındı. Almış olduğumuz teşvik belgesinde, devletin tahaaütlerinden bazıları yerine getirilmedi. Bazı şirketler bu taahhütlerin yerine getirilmesinde başarılı oluyor, bazıları olamayabiliyor.

Otomotiv sektörü açısından bakarsak yabancı sermaye açısından avantajların bittiği bir ülke durumuna gelmek üzere miyiz?

Hayır. Pazar büyüdükçe Türkiye genişlemeye başlayacak. Önemli olan ülkenin sıhhatli pazar yapısına kavuşması. Şimdi insanlar 700 - 800 bin araçtan şikayet eder durumdalar. Trafik çok deniyor ama 2-3 yıl sonra araç sayısı 1 milyonun üzerine çıkacak.

Peki, o zaman ne olacak?

Yolları yapacaklar, bu kadar inşaat yapılıyor. Bu kadar insan oralarda ikamet edecek, karısı çocuğu o bölgeye gidip gelecek. Toplu taşıma imkanlarımız ne kadar ki? Yani istenilse de istenilmese de pazar büyüyecek. Dolayısıyla herkese yeni iş imkanları çıkacak.

Geleceğe baktığımız zaman otomotiv Türkiye açısından hala cazip bir yatırım mı?

Başkalarının değişik düşünceleri olabilir ama bana göre öyle. Bizim kendi gözlemlerimize göre Türkiye otomotivde önemli merkezlerden biri.

Diğer sektörler açısından baktığımızda Türkiye yabancı sermayeyi çekebilir mi?

Elbette çeker. Ancak Türkiye'nin işgücünde maliyetler artar, rekabet zorlaşırsa bize alternatif ülkeler çıkar. Örneğin; son dönemde Avrupa'da Slovakya gibi merkezlerde büyük kapasitede tesisler kuruluyor. Bundan sonraki süreçte Rusya pazar olacak. Çin ve Hindistan'daki kapasitelerde büyüme göreceğiz.

Türkiye ortamında engellerden söz edilirken bürokrasinin tek başına etken
olmadığını söyleyebilir miyiz? Bir takım süreçlerde kanun ve bürokrasi açısından da sorun yaşandığı söyleniyor. Bu durum yalnızca bizde mi var?


Kanun ayrı, kanunu icra etmek ayrıdır. İcraatın içindeki müdahalelerle başa çıkmak, onları aşmak ayrı işlerdir. Hangi konuyu ele alırsanız alın bu böyledir. Birçok ülkede buna benzer konular yaşanabilir. Yani kanunlar her türlü yatırıma müsait olur veya olmaz. Bugün hukukta bir konu için iki farklı karar alınabiliyor. Bu tür esneklikleri iyi analiz etmek lazım.

Bürokratik sorunlarda, özellikle zaman sorunlarını nasıl aştınız?

Kendi plan ve programlarınız doğrultusunda kararlarınızı uygulatma gücünde olmanız bütün sorunları çözer. Bu kadar basittir. Netice itibariyle sorunları çözen siyasi otoritedir. Bürokrasi, siyasi otoritede bu dirayeti gördüğü zaman ona göre hareket etmek durumdadır. Çözüm yolunu bulmaya veya çözümle ilgili önerilerini sunmaya çalışır.

Kore'den 2.7 milyar dolarlık bir ithalatımız, 60 milyon dolarlık ihracatımız söz konusu. Bu noktada Türkiye için nasıl bir katma değer yaratıyorsunuz?

Kore yıllık ihracatı yaklaşık 260 milyar dolar, ithalatı 120 milyar dolar olan bir ülke. Bana  göre ihracatçılarımız birçok Kore malını kendi ihraç ettikleri ürünlere rakip görüyor. Bu nedenle Kore pazarında aktif hale gelmeyi düşünmüyorlar. 'Bu fiyatla ihraç ediyorlarsa, iç piyasada daha da rekabetçilerdir, bizi hiç sokmazlar' felsefesi var. Bence böyle bir şey yok. 120 milyar dolarlık ithalatın içine hangi ürünümüz gitmez ki. Her ürün gider. Buraya bir sürü ithalatçı heyetler geliyor, ziyaretler oluyor. Bakıyorum toplantılara kimse katılmıyor. Türkiye'de Kore yatırımları arttığı sürece, bazı idari imkanların getirilmesiyle durum daha farklı hale gelebilir.

Yabancı sermaye Türkiye'ye hangi amaç için gelmeli?

Yabancı sermaye buraya kaynakları israf etmeye değil, kaynaklara değer katmaya gelmeli.

Kore Fahri Başkonsolosunuz. Bu özellik, özellikle yabancı sermaye açısından düşündüğümüzde fayda sağlıyor mu?

İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde önemli faydalarımız olduğunu sanıyorum. Örneğin Kore ile Türkiye arasındaki havayolu trafiği haftanın her günü ulaşıma olanak verecek hale geliyor. Bu iletişim ve ulaşım olarak çok büyük avantajlar sağlayacak. Kore Havayolları Türkiye'ye direk uçacak. Charter taşımacılık seferlerinde tarifeli uçak sistemine dönüşüm var. Dolayısıyla gerek Korelilerin yatırımları, gerek buradaki bazı müsaadelerin alınması, gerekse zaman zaman buradaki belli sıkıntıların giderilmesi gibi konularda faydalarımız oluyor.

'Kendim için değil Türkiye için çalışıyorum' diyorsunuz. Bu sözü biraz açar mısınız?

Bu cümleyle, Türkiye'nin refah seviyesi yüksek ülkelerin düzeyine ulaşmasını kastediyorum. Bunun için hepimiz daha çok çalışmalıyız. Ülkemizi şimdikinden çok daha ileri bir noktaya getirmemiz lazım. Ancak o zaman  çocuklarımıza daha farklı bir ülke, daha güzel bir gelecek  bırakabiliriz. Ülkemizin tarihine bakarsanız, üzerinde birçok senaryonun yazıldığını görürsünüz. Bulunduğu yer itibariyle en önemli merkezlerden biri. Bizim bunları iyi değerlendirebilmemiz lazım.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org