|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
KİBAR' IN YENİ BÜYÜME STRATEJİSİ
21.03.2011 |
|
Okunma Sayısı : |
10907 |
|
|
Oy Sayısı : |
1 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
0 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
KİBAR' IN YENİ BÜYÜME STRATEJİSİ
. .
Capital Dergisi'nden Sayın Elçin Cirik'in yaptığı söyleşiyi paylaşıyorum...
. .
KİBAR' IN YENİ BÜYÜME STRATEJİSİ
Türkiye'nin en sessiz sedasız ama emin adımlarla büyüyen holdinglerinden biri Kibar Holding…2003'te 1 milyar dolar cirosu bulunan holding, 2010 yılı sonunda 3.2 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştı.
1994'te Hyundai ile yaptığı ilk yabancı ortaklığıyla dönüm noktasını yaşayan Kibar Holding, otomotivin yanında ana faaliyet dalı demir çelik sektöründe de iddialı..Öyle ki bu alanda geçtiğimiz ocak ayında Güney Koreli Pohang Iron and Steel company (POSCO) ve Daewoo İnternational ortaklığıyla Kocaeli'de 350 milyon dolarlık bir anlaşmaya imza attı.
Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan .yardımcısı Ve CEO'su Ali Kibar , "biz sektörlerimizde daha ihtisaslaşmak istiyoruz. Ana sektörümüz demir çelikte önümüzdeki yıllarda Adapazarı'na bağlı Karasu'da ve İzmit'te büyük ölçekli yatırım projelerimiz var" diyor.
Holdingin bu sektörde yatırımları yurtiçiyle de sınırlı değil…Ali Kibar, uluslararası ortamda daha uygun fiyata üretmek ve rekabet anlamında sektörde yurtdışı faaliyetlerine de başlayacaklarını açıklıyor.
"Şu an Ortadoğu ve Irak pazarını hedef alacak şekilde, Suriye ya da Ürdün üzerine bir çalışmamız var. Bu yüzde 100 bizim yatırımımız olacak. Ayrıca Kazakiskan ve Umman'da farklı yüzdelerde yerel şirketlerle yatırım yapmayı planlıyoruz" diye konuşuyor.
Kibar, projeye start vermek için Ortadoğu'nun politik anlamda biraz sakinleşmesini bekliyor.
2011 yılında Türkiye için çok ciddi bir risk olmayacağını düşünen Kibar, holding olarak bu yıl yüzde 15 büyüyeceklerini tahmin ediyor. Uzun vadede bu büyüme oranları ile yola devam etmeyi planlıyor. Holdingin geleceğe dönük yatırım planları da bu hedefleri destekleyecek biçinde tasarlanıyor. Bir yandan 2013 Nisan ayında faaliyete geçecek yeni paslanmaz çelik yatırımlarıyla ciroda 800 milyon dolarlık artış yakalanması bekleniyor.
Otomotivde ise yabancı ortağı Hyundai ile kapasite artışı ve yeni üretime geçecek model ivme oluşturacak. Tamamlanan İskenderun Limanı'nda da Avrupalı bir şirket ile uzun vadeli bir stratejik işbirliği düşünülüyor, burada yaratılacak iş kapasitesi de büyümeye destek sağlayacak.
Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve CEO 'su Ali Kibar, onunla yaptığımız görüşmede ana iş alanları otomotiv ve demir çelik konusunda gelecek hedeflerinden , yurtdışındaki şirket kurma çalışmalarına kadar yeni döneme ait tüm stratejilerini detaylı olarak açıkladı:

EC: Holding olarak 9 farklı alanda 20 şirkete sahipsiniz. Cironuzun dağılımı nasıl gerçekleşiyor?
AK:2010 yılı ciromuz 3,2 milyar doların üzerinde…Bunun yaklaşık 1,2 milyar doları otomotiv alanından geliyor. Kalanı ise ağırlıklı olarak, yüzde 80-85 oranında demir çelik grubundan sağlanıyor.
Biz saniyeye ağırlık veren bir holdingiz. Hizmet sektöründe çok düşük aktivitesi bulunan, ağırlıklı olarak üretim yapmayı tercih eden bir grubuz.
EC: Kibar Holding'i 2015'te nasıl konumluyorsunuz? Önümüzdeki 5 yıl için hedefleriniz neler?
AK: Öncelikle faaliyet gösterdiğimiz sektörlere bakarsak, otomotiv ve otomotiv yan sanayi alanlarında varlığımızı devam ettiririz. Alüminyum ve demir çelik alanında, paslanmaz demir çelikte yeni yatırımımız yakın gelecekte devreye girecek, o nedenle bu sektörde daha ağırlıklı bir konumlanmmız söz konusu olur.
Bunun yanı sıra lojistik tarafında İskenderun'daki liman yatırımımızı tamamladık, bu yıl orada çalışmaya başlayacağız. Bu yatırımızla iç taşımacılıkta ciddi planlarımız var, bu alanda da büyümemiz olacak.
Dış ticaretle lgili olarak da metal sektörü ağırlıklı pazarlamamız daha hacim kazanır diye düşünüyorum. Bir de tüm bunlara ek olarak gayrimenkul geliştirme alanına girebiliriz.
Biz sektörlerimizde daha ihtisaslaşmak istiyoruz. Ana sektörümüz demir çelikte önümüzdeki yıllarda Adapazarı Karasu ve İzmit'te büyük ölçekli yatırım projelerimiz var, onların altyapılarının oluşturmaya çalışıyoruz.
Uluslararası ortamda daha uygun fiyatla mal etmeye çalışacağız. Ayrıca rekabet anlamında metal ve alüminyum sektöründe yurtdışı faaliyetlerimiz söz konusu olabilir, bunun değerlendirmelerini yapıyoruz.
Ciro anlamında belirgin bir hedef vermiyoruz. Türkiye hala kriz ortamlarından tamamen kurtulmuş bir yapıya sahip değil.
Önemli olan sağlam bünyemizi muhafaza edebilmek; uzun vadede konjoktüre göre fırsatları değerlendirerek büyümemize devam etmek istiyoruz.
EC: Gayrimenkulde nasıl bir planınız var?
AK: İstanbul'un gelişmesi sonucu bugün şehir içinde kalan sanayi şirketlerimiz var, bunların bazılarını başka bölgelere alabiliriz diye düşünüyoruz.
Şehir içinde kalan yerlerimizi konut, rezidans gibi projelere dönüştürebiliriz.Ancak bu uzun vadeli bir plan, 5 yıl ve sonrasında bu sektöre girmeyi düşünüyoruz.
Zaten gayrimenkulu dikey büyümemizin bir parçası olarak görüyoruz, mevcut değerlerin daha verimli hale dönüştürülmesi olarak algılayabiliriz.
EC: Yeni girilecek alan anlamında başka hangi sektörlerle ilgileniyorsunuz?
AK: Biz sürekli yatırımda olan bir grubuz. Gıda sektöründe bir aktivitemiz var, kendi başına başarılı şekilde büyüyor. İnşaat malzemeleri ve metal sektöründe büyümelerimiz var; sandviç panel üretimi, galvanize veya alüminyum bazı ürünlerin boyasıyla ilgili yeni yatırımlarımız var. Birini 2010 'da bitirdiğimiz birini de önümüzdeki yıl tamamlayacağımız iki önemli yatırımımız bulunuyor. Bunların hepsi hacimli yatırımlar.
Tüm bunlar dikey büyümemiizn birer parçası…Dikey entegrasyonumuza paralel, rekabetçiliğimizi artırmaya yönelik, pahalılaşan girdi maliyetleriyle piyasadaki konumumuzu muhafaza etmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Aslında ana faaliyet sahalarımıza konsantre olmaya çalışıyoruz. Çünkü her yeni sektör için yeni bir enerji yeni bir konsantrasyon icap ediyor. Bu da belli kaynakların israfına sebebiyet verebiliyor.
EC: Çıkmayı düşündüğünüz alanlar var mı?
AK: Evet, holding yapımızın dışında kalacak alanlardan çıkabiliriz. Tüketici finansmanı alanından çıkabiliriz.
Assan tüketici finansmanı şirketimiz diğer faaliyet alanlarımızla çok örtüşmüyor.
Bu nedenle bu alandan herhalde çıkacağız. Ama na faaliyet alanlarımıza paralel yan işlerimizde büyümeyi tercih ediyoruz.
EC: Yabancı ortaklık kurma kültütrüne sahip bir holdingsiniz. Yeni farklı alanlar için de yabancı ortaklıklar kurmayı planlıyor musunuz? Bu tarz teklifler geliyor mu?
AK: Otomotivde yabancı ortağımız Hyundai ile yeni bir kapasite artışı söz konusu olacak. Otomotiv yan sanayide de yabancı ortağımız Hanil Grup ile kapasite artışına yönelik çalışmalarımız var.
Güvenlik üniteleri üreten Sicpa Assan'da İsviçreli Sicpa grubu ile ortaklığımız sürüyor. Güney Koreli Pohang Iron ans Steel Company (POSCO) ve Daewoo İnternational ile 350 milyon dolarlık yatrırımla Kocaeli'de paslanmaz çelik üretmeye başlıyoruz.
Bitirdiğimiz İskenderun Limanı'yla ilgili yakında uzun vadeli bir stratejik işbirliği söz konusu, Avrupalı bir şirketle çalışmak üzere görüşüyoruz.
Biz kendi sahasında uzman şirketlerle işbirliği veya ortaklık yapmayı tercih ediyoruz. Onlar da ülke pazarlarını iyi bilen, işinde belli bilgi birikimine sahip, sinerji yaratabilecekleri bizlerle işbirliğini tercih ediyor.

EC: Metal ve alüminyum sektöründe yurtdışı faaliyetlerimiz söz konusu olabilir dediniz…
AK: Evet, metal ve alüminyum alanlarında sıfırdan yatırım yapmak istiyoruz. Şu an Ortadoğu ve Irak pazarını hedef alacak şekilde, Suriye ya da Ürdün üzerine bir çalışmamız var. Bu yüzde 100 bizim yatırımımız olacak.
Ayrıca ihtisaslaştığımız bu iş kollarında bizim tecrübemizi arzu eden ülkeler var. Buralarda ortaklıklar kurabiliriz.
Kazakistan ve Umman'da bu anlamda farklı yüzdelerde yerel şirketlerde yatırım yapmayı planlıyoruz. Aslında bu yatırımlar için Ortadoğu'nun biraz sakinleşmesini bekliyoruz.
Yüzde 100 bizim olacak yatırım için prensip kararını aldık. Çok yakın bir tarihte bir yatırıma başlamayı düşünüyoruz. Suriye ya da Ürdün olacak bu yatırıma bu yıl başlayacağız. Diğerleri için zamana ihtiyacımız var.
EC: Halka arz için bir çalışmanız var mı?
AK: Türkiye'de halka arzla ilgili mevzuatlarda sıkıntılar var, halen tamamlanmadığını düşünüyorum. O yüzden şu an böyle bir çalışmamız yok, zamanına gelince açılabiliriz.
EC: 350 milyon dolarlık yatırımınız ne zaman devreye girecek? Nasıl bir artı sağlayacak?
AK: Daewoo İnternational ve POSCO ile ortak yaptığımız 350 milyon dolarlık yassı paslanmaz çelik haddeleme tesisi projesinde yıllık 200 bin ton kapasite söz konusu olacak. Bu da ilk etapta 2013 Nisan ayında fabrikanın aktif olması sonrası yıllık 800 milyon dolarlık bir ciro artışı sağlayacağımız anlamına geliyor.
Bu projenin ikinci fazı devreye girdiğindeyse yani en yakın 2014 y ada 2015 yıllarında üretim 400 ila 600 bin tona çıkar.
Üretim 400 bin tona çıkarsa da bu 1.6 – 1.7 milyar dolar ciro anlamına geliyor. Tabii üretim 600 bin tona tırmanırsa ciro da 2,4 milyar dolara kadar çıkar.
EC: Otomotiv alanında bu yıl planlarınız neler?
AK: 2011'de iç pazarda binek araçlarda yüzde 10'luk bir Pazar payı hedefliyoruz. Zaten şu an bu seviyelerdeyiz. 2009'da Pazar payımız yüzde 16'ya kadar çıkmıştı ama şu anda yüzde 10'luk payı korumayı düşünüyoruz.
Toplam pazarda da yüzde 8'ler civarında bir pay almayı öngörüyoruz. Tabii burada yapısal değişikliklere hafif ticari araçlara uygulanan ayrıcalıklı vergi sisteminde farklılaşma olursa binek araçlardaki toplam hacmimiz daha da artar.
Üretimde anlamında da 2011'de 95-100 bin araç üretmeyi planlıyoruz. Sanıyorum bu kapasite artışı, mevcut tesisin ek binalarını büyütme şeklinde olur.
EC: Yeni bir modelin Türkiye'de üretimine başlayacağımız konuşuluyor. Bu proje ne aşamada?
AK: Evet, yeni model için de çalışmalar yapıyoruz. Doğru modeli, bölge pazarlarına cazip maliyetlerle sunabilmek için çalışıyoruz. Çünkü bu otomobili, Avrupa'nın yanında Ortadoğu ve Afrika'ya da göndermeyi düşünüyoruz. Bu alanda yatırım rakamlarını telaffuz etmek için daha erken, biz yatırımı yapıp ardından açıklamayı net olarak yapmayı tercih ediyoruz.
EC: Gıdadaki faaliyetlerinizden memnun musunuz? Gıdada şirket satın almayı planlıyor musunuz?
AK: Gıdadan gayet memnunuz. Tek ürün salçayla 100 milyon dolar ciro yapıyoruz.
Açıkçası gıda başta olmak üzere her alanda satın almayı düşündüğümüz şirket çok değerli oluyor.
Genelde sıfırdan kurmak bizim için daha mantıklı…
Satın almalarda marka değeri devreye giriyor ve bu da alan ya da satan için çok farklı oluyor.
EC: Peki başka alanda şirket satın almayı düşünür müsünüz?
Geçen yıl boyalı saç üretimiyle tesis satın aldık, yine aynı şirketten Balıkesir'de sandviç panel üretimi üzerine olan tesisini de satın aldık. Kendi faaliyetlerimize paralel olan alanlarda fırsatlara bakıyoruz.
EC: Bu yıl ne kadarlık bir büyüme planlıyorsunuz?
AK: 2011'de yüzde 15 gibi bir büyüme yakalayabiliriz zannediyorum.

EC: Gelecek yıllarda bu büyüme hızını koruyabilecek misiniz?
AK: Paslanmaz çelik yatırımının devreye girmesiyle 2013 sonrası 800 milyon dolarlık bir ciro artışı yakalarız, bu da zaten yüzde 20 civarında bir büyüme getiriyor.
Satın aldığımız boyalı saç tesisi de aynı yıl devreye girecek , o da büyümeyi hızkandırır. Şöyle bir gerçek var ki sanayici olunca hiçbir şekilde duramıyorsunuz.
Bisikletin pedalını devamlı çevirmek durumundasınız….
Türkiye'de sanayici girdi maliyetlerinde büyük dezavantaja sahip, enerjiyi çok pahalıya kullanıyor.
Türk Lirası'nın değeri ile enflasyonun maliyetlerdeki artış oranı tam paralel hareket etmiyor. Bu da dünyada Türk sanayicisini rekabette geri atıyor. Bunu ya daha yüksek otomasyon ya da daha verimli , yalın üretim metodlarıyla aşmaya gayret ediyoruz.
EC: Son sorum…Bu yıl toplam yatırım rakamınız ne kadar olacak?
AK: Yatırımlarımızı realize ettikçe açıklamayı tercih ediyoruz. 2011'de 350 milyon dolarlık bir yatırıma start verdik, diğer taraftan Dilovası'ndaki boyalı saç tesisinde 80 milyon dolarlık yatırım söz konusu.
Otomotiv ve yan sanayisinde de bir yatırımımız olacak rakamı karar verildiğinde telafuz ediyor olacağız.
Yatırımlarımızı, imkanlarınmıza, nakit akışına paralel gidcek şekilde hesap kitap yaparak dikkatli bir şekilde yapıyoruz.
Kibar Holding'in 10 yeni stratejisi
1-Sektörlerimizde daha ihtisaslaşmak, dikey büyümek istiyoruz.
2-Demir çelikte Adapazarı Karasu ve İzmit'te büyük ölçekli projelerimiz var.
3-Otomobilde kapasite artırımı ve yeni model çalışmaları sürüyor.
4-Irak , Suriye ve Ürdün 'ü hedefleyen , metal ile alüminyum alanlarında sıfır yatırırm çalışması yapıyoruz.
5- Mevcut tesislerimizin taşınmasından sonra orataya çıkacak arazilerde gayrimenkul geliştirme alanına girebiliriz.
6-Bizim için en önemli konu, sağlam bünyemizi muhafaza edebilmektir.
7-Uzun vadede konjonktüre göre fırsatları değerlendirerek büyümemize devam etmek istiyoruz.
8-Yatırımlarımızı, imkanlarımıza ve nakit akışına paralel şekilde, hesap yaparak dikkatlice yürütüyoruz.
9-Holding yapımızın dışında kalacak alanlardan çıkabiliriz. İlk örneği de 'tüketici finansmanı'olacak.
Gıda dahil satın alarak büyüme yerine "sıfırdan kurmayı" tercih ediyoruz.
"UZAK DOĞULU ŞİRKETLERLE ORTAKLIK ÇOK DAHA ZOR"
ORTAKLIK ÖZVERİ DEMEK
Ortaklıkları sağlıklı sürdürebilmek için sorunları müşterek algılyabilmek ve üstesinden gelmeye gayret etmek çok önemli. Aslında ortaklık kurmak çok zor, tamamen özveri gerektiriyor.
Bazen siz özveride bulunursunuz, bazen karşıdan tavizler alınabiliyor. Analayış birliğinin oluşturabilmesi önemli…
Bir de ortaklıklara günlük değil, orta vadede bakmalı. Bazen başta yanlış algılanan kararlara, uzun vadede bakmak gerekiyor.
Uzakdoğu şirketlerle ortaklık çok daha zor...
Uzakdoğulularla ortaklıkların Batı'da da örnekleri daha az…Bu tabii hem şirketten hem de ülkeden ülkeye değişebiliyor.

DAHA AGRESİFLER
Özellikle Kore ile olan ortaklıklarda, yaşadıkları ve 1952'de biten harbin ciddi etkisi göz ardı edilmemeli diye düşünüyorum. Harp yıllarında okul öncesi yaşlarda veya ilkokulda olan jenerasyon, ciddi yokluk ve açlık yaşamış bir nesil.
Bugün bu jenerasyon 60- 70 yaş arasında ve iş dünyası içinde hala etkinler. Bu zor yılları yaşadıkları için de çok daha agresifler . Refah içinde büyüyen daha sonraki nesillerde ise bu özellik yok.
Bu yüzden önümüzdeki 10-20 yılda kurumsal iletişim altyapısının daha etkin hale geleceği bir Kore ortaklık kültürü oluşur diye düşünüyorum. Onlar da bir geçiş süreci içinde.
"2011, BÜYÜK KIRILGANLIKLARIN OLMAYACAĞI BİR YIL "
BÜYÜME YÜZDE 6,5 : 2011 seçim yılı…Mart ayından sonra seçime yönelik söylemler sertleşecek. Seçimleri çok sıkıntılı görmüyorum, haziran sonrasında muhtemelen mevcut iktidar , yeni bir kabineyle yeni icraat dönemine başlar.
Dünya ekonomisinde de Amerika piyasasının bir hayli iyiye gitmesi , Avrupa'da sıkıntılı ülkelerle ilgili tedbirlerin alınıyor olması, 1.35'lik Euro – dolar paritesini sürdürülebilir kılacak. Çok büyük kırılganlıkların olmayacağı bir 2011 yılı bekliyorum. Yılın üçüncü- dördüncü çeyreğinde yeniden büyüme başlar. Şahsi tahminin bu yıl Türkiye büyümede yüzde 6,5 -7'yi yakalayabilir.
NOT ARTIŞI YAKIN: İhracatın devam ettirebilmesi için Türkiye'nin dış ticaret dengesindeki açığın sürekli artıyor olması, TL'nin kuvvetlenmesi üzerinde ister istemez bu baskı oluşturacak.
Türkiye kısa zaman içinde kredi notunun da iyileşmesiyle yeni yatırımların daha hızlı çekildiği bir merkez konumuna gelecek. Not artışının öncesi, birinci çeyrek sonuna doğru olabileceğini öngörüyorum.
OTOMOTİVDE BÜYÜME YOK Otomotivde 2011'de en az geçen yıl seviyelerinde bir toplam Pazar olur diye tahmin ediyorum.
Tüketici kredilerinin maliyetlerinde Merkez Bankası'nın aldığı faiz ve karşılık ayırma kararı sonrasında, bir parça maliyet artışları oldu. Ama enflasyonla gelirlerde iyileşme söz konusu, bunlar sanıyorum birbirini eşitler.
Bu nedenle en az 2010 satış rakamlarını yakalarız; bölge coğrafyalarındaki gelişmelere paralel eğer çok büyük sıkıntılar olmazsa geçen yıldan daha iyi bir Pazar da yaşayabiliriz.
"İNŞAATÇILARA ÖZEL HEDGE SİSTEMİ KURUYORUZ"
EC: Emtia fiyatlarındaki dalgalanmlara işlerinizi nasıl etkiliyor?
AK: Biz emtia fiyatlarını, özellikle de metal sektöründe hedge ediyoruz. Fiyat iniş ve çıkışlarından etkilenmemek için yıllardır bu yöntemi kullanıyoruz, böylece risk taşımıyoruz. Ancak demir çelikle ilgili olarak hedge mekanizmasının yeterince oturmadığını düşünüyorum. Bu alanda inşaat sektörüne yönelik bir çalışma içindeyiz.
EC: Nasıl bir çalışma olacak bu?
AK: Belirli formatları oluşturacak inşaatçının bir yıllık demir çelik ihtiyacı için hedge sistemi oluşturmayı planlıyoruz. Böylece müşterilerimiz olan büyük inşaatçı gruplara yıllık fiyat garantisi verebileceğiz, sistemi bugünlerde geliştiriyoruz.
Şu anda büyük bir grupla böyle deneme yapıyoruz. Eğer sistem oturursa inşaat sektörü için bir çözüm olabilir.
Biz her alanda, ticarette bile yeni ürün geliştirmeyi tercih ediyoruz, farklılaşma olmazsa yeni değerler yaratılamıyor.
"YERLİ MARKA OTOMOBİLİN DESTEKSİZ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL"
SADECE BEYİN TAKIMI OLUŞMALI
Türkiye'de yerli marka otomobil üretilebilir, zor değil…
Benim ilgili kişilerle bu konuda nasıl bir yol haritası çizilmesi gerektiği noktasında bilgi paylaşımlarım oldu. Ancak bu tip bir insiyatifin kamu desteksiz olması mümkün değil…
Bu işin en büyük gerekliliği, Türkiye'nin bugünkü teknolojisinin geldiği noktada beyindir.
Beyinlerin bir araya gelip bu işe kolları sıvayıp girmesi gerekiyor.
Bir de bu işe destek olan gücün , sürdürülebilir olması ve projeyi doğumdan ayakları üzerinde durana kadar bir ana şefkatiyle sahiplenmesi gerekiyor.
Bugün siz Avrupa'dan ithalata sıfır gümrükle imkan tanıyor ve yerli marka yaratacağım diyorsanız, bu ürünün rekabet edebiliyor olması şart.
TEK ÜRETİMLE 'OTOMOBİL'OLMAZ
Bakıyorum biri bir tane el yapımı otomobil yapmış. "Ben yerli marka otomobili yaptım" "Farklı motor dönüşümlerini geliştirdim" gibi söylemlere giriyor. Bu otomobil yapmak değildir…
Otomobil yapmak , uluslararası rekabet edebilecek , güncel teknolojilere uygun, üretim hacmine ve pazarlama kabiliyetine sahip dişe diş bir ürünün geliştirmektir. Bunu bugün bir grup da tek başına yapabilir. Zaten otomobil üretiliyor.
Bugün Türkiye'de otomobillerde yenilik payı yüzde 60-80 arasında; Hyundai Assan'da da bu pay yüzde 60-65.
Bugün yan sanayinin yerlileştirmesinde fayda görülmeyen ürünler yurtdışından alınıyor. Ama her şey ekonomik ölçekle ilgili, yakalanacak yeni hacimle parçalar da burada üretilebilir.
ORTADOĞU STANDARTLARI FARKLI
Bu noktada yeni marka yaratmak da zor değil…
Yalnız bazı Ortadoğu ülkeleriyle bir araya gelinip marka yaratılsın deniyor.
Bu doğru değil çünkü biz EuroV nesil motor seçeneği olan Avrupa pazarına hitap ediyoruz, o pazarın ürünlerinin standartları ile sınırlarımız çiziliyor.
Oysa komşu ülkelerde Avrupa'nın ihtiyaçları karşılanamaz. EuroV standartları da komşu ülkelerde pahalı kalır.
Bu tip noktaları iyi irdeleyerek , az hata yapacak bir başlangıçla bu işe girilmediği takdirde baları sıkıntılı olur.
. .
 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü,Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüsnü Güreli , Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|