Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ali AKCA Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
MERKEZ BANKASI KAMPI, İZMİR-ÖZDERE
29.06.2010
Ali AKCA
Okunma Sayısı : 10146
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Güzel olan her şey, paylaşıldıkça daha da güzel oluyor. Yazmamın nedeni bu... Kampta iki yıl üst üste 15-25 Haziran devrelerinde onar gün kaldım.

Türkiye'de kanımca yeşil alanlar üç alanda korunuyor... Üniversite kampüslerinde, askeri alanlarda, kurumlara ait geniş arazili kamp tesislerinde... Bunların dışında özel mülklere ait tek tük yerler olsa da; rant tutkusu alıp götürmüş tüm güzellikleri...

İzmir'in girişi insanı çıldırtır. Yirmibirinci yüzyılda bu şehre gecekondular eşliğinde girilmektedir. Halbuki bu şehir doyumsuz bağlarıyla tanınmıştır. Birinci katı tuğladan yapılı beyaz sıvalı yahut sıvasız yarısı çıkmış, camları takılmamış evler tüm Bornova girişini sarmıştır. İzmir'in otogarı ilkel bir görünümde, karmakarışık ve pislik içinde, etrafı çöplüğe dönüşmüş bir kalabalık yığınından ibarettir. Çimentaş'ın çimento fabrikası ile nerdeyse koyun koyuna bir yere kurulmuştur. Sanki gelip giden yolculara, şehir havası değil de, çimento tozu ikramı yapılıyor. Sadece o olsa, üç tane çimento fabrikası birbirine çok yakın. Bornova çok kalabalık, ruhsuz ve zevksiz, estetikten uzak evlerden oluşan donuk bir kasabaya dönüşmüş. Buram buram beton, taş, toz ve madde kokuyor.

Buca ilçesine girerken insani yine taş yığınları karşılıyor. Gelişigüzel yapılmış evlerin arasında kalan minareler oyuncak gibi. Yarısı bitmiş gecekondu tipi evlere burada da rastlamak mümkündür.. Tek yeşil alan olarak "mezarlıklar" görünür, orada selviler alabildiğine uzar gökyüzüne. Gerçek hayat tüm canlılığı ile oradadır. TOKİ Ferhat gibi dağları delmiş, yüksek yüksek tepelere, yeşilliği yok edip, ağaçları keserek toplu toplu evler kurmuş. Her şehrin girişinde, TOKİ'nin kaba saba, beton kuleden evlerini görmek, buraya da ruhsuzluk hakim olmuş demek mümkündür. TOKI, orman yangınlarına eş, şehirlerin can damarını ve ruhunu  estetik canavarına teslim etmiş. Geri kalan ağaçları ise onun gelmesinden cesaret alan rant akbabaları mahvetmişler. Seri üretim beton evlerle tabiatı katletmişler.

Otobüs yolculuğu seksenli yılları aratmıyor. Belki otobüsler son model, ancak şoför ve muavinler hiç değişmemiş. Servis görevlileri donuk, güleryüzlülükten çok uzak. Uykulu, uykulu otobüsün üst bagaj bölümünden, sağından solundan "eti peykek" paketlerini toparlayarak, soğuk içecekleri ön taraftan, sıcak suyu arka taraftan getirip; portatif küçük, tozlu, plastik bir servis arabası hizmet yapmaya çalışıyorlar. Kamil Koç firmasındayız, bir bayan, güzel ve buğulu sesiyle banttan "Hoşgeldiniz, 1926'dan beri tecrübe ile hizmet veriyoruz, Türkiye'nin en iyi firması" diyor demesine, ancak hizmetin daha dün kurulan bir şirketten hiç farkı yok. Görevli tozlu portatif arabayı önce kolanyalı mendilini açarak eliyle siliyor, sonra içecek ve ikram servisini; yorgun, bıkkın, isteksiz ve donuk bir eda ile yapmaya çalışıyor. Sabaha doğru İzmir'e girerken aynı şey tekrarlanıyor. Mahmur gözleri ile yüzünü önce kolonyalı mendil ile siliyor, sonra bildik servisine başlıyor.

Gün ağarırken çevre otoyolundan önce Balçova'ya, oradan dokunulmamış, bakir ve dünyanın en sessiz yerlerden kalıntı olan Seferihisar'a doğru gidiyoruz. Sessizliği bakımından görülmeye değer Türkiye'nin beş yerinden biri burası. Bu defa yol üzerindeki evler lüks ve yeşillikler içinde. Yer yer malikhaneler mevcut. Bir güzellik hissediliyor, düzen, intizam, ahenk var. Sanki burasının önceki görüntüler ile aynı şehirde olduğuna inanmak çok zor. Aynı şehirde daha önce gördüklrimizle bu ne zıtlık... Bu çelişkiyi anlamak oldukça şaşırtıcı.    

Seferihisar'a girerken orman yangınlarından geriye kalan ve kesilen çam kökleri içimizi burkuyor. Yol kenarları tepelere doğru göz alabildiğine ormanlar feda edile edile; yavaş yavaş küçük küçük evlerin olduğu sitelere dönüşmüş. Ne acı, ormanların giderek taş yığını sitelere dönüşmesi. Şehir bir astımlı gibi nefessiz kalmış. Yapılaşma berbat, bir parça toprak alan döşüyor gelişigüzel birketleri... Türkiye gelişiyor, evler nispeten modernleşiyor. Ancak yazlıklar hep derme çatma, hep gelişigüzel bir yapı, hep yeşile karşı insanlığın tükendiği bir ürün... 

Kampların bulunduğu Özdere, sırtını dağlara dayamış, sahile uzanmış bir belde. Zeytin ağaçları, mandalina ve bağların buluştuğu, kirletilmeyen bölümleri cennetten bir köşe. Son yıllarda, burada da dağ-taş küçük küçük sevimsiz evlere dönüşmüş. Garip garip mantar gibi oluşan bu evlerin yanında; yarım yamalak bırakılmış gecekonduvari evler çöldeki Orta-Doğu şehirlerini andırıyor. biz burayı da kirletmişiz zevksiz yapılar ve hesapsız yaşam tarzımızla. Bu bir kültürün ürünü. Bunlar, şehirleşmeyi bilmeyen, beceremeyen Türklerin torun kültürünün ürünü... Ancak, kamp sayesinde bakımlı bir alan kalmış hiç değilse...

Özdere Naim Talu Eğitim, Seminer ve Dinlenme Sitesi

Merkez Bankası Dinlenme sitesi oldukça şirindir. Özdere'de büyük bir ormanlık arazi üzerinde kurulmuş, giderek yapılan yenilik ve ilavelerle bugünkü halini almıştır. Kalınacak evler, yanyana bitişik dizili, klimalı, iki küçük oda ve banyodan ibaret lojmanlardan oluşmaktadır. Lojmanlar tepelere doğru, harflerle isimlendirilmiştir. Örneğin: "A1, A2,..., Ş1, Ş2, Ş3 ve T1,T2,T3...". Gençler için lojmanların restorana uzaklığı onlara hareket imkanı verirken; Özellikle emekliler için uzak lojmanlar şikayet konusu olmaktadır. Kampın sınırları dışında, sağında ve solunda denize sıfır küçük özel villalar mevcuttur. Askeri havacı kamp çok yakınındadır. Fiziken yorulup kafa boşaltmak, zaman kavramının dışına çıkmak,  stresten uzak dinlenmek ve zevk almak için ideal bir beldedir.

Kamp ücreti, günlük ihtiyaçlara ilişkin fiyatlar nispeten makuldür. Örneğin: bir çay elli kuruş, öğlenleri çıkan köfte ekmek üç liradır. Tüm harcamalarda "çip" denilen saat görünümlü, kola takılan plastik alet para yerine kullanılır. Sahile gelen yabancılardan kamp sakinlerini ayırt edilebilmek için girişte kollara sarı bir bant takılmaktadır. Günü birlikçiler için bu bant kırmızı renktedir. Caydırıcı olması için günübirlikçilerden önemli sayılabilecek giriş ücreti alınmaktadır.

Akşam yemekleri ve kahvaltının verildiği ana restoranı, mini bir marketi, açıkhava sineması, oyun parkları, bilardo ile içiçe geçen internet cafesi, köfte servisi yapılan sahili, deniz cafesi, çamlık alanı, sahil restoranı, diskosu güleryüzlü personeli ile hizmetlerini sunmaktadır. Sahil kafede sıcak ve soğuk içecekler vardır. Çay demleme sistemi ile yapılmakta ancak keyif verici değildir. Plastik masa ve sandalyeler yemek sonraları sahilde buluşma yeridir. Yemek sonrası genleşen mideleri rahatlatmak için iskelede tur atılmakta, kamp sakini olmayan yabancılar ise denize girip balık avlamaktadır.

On günlük kamp süresi içinde Özdere'ye yahut kampa özgü bir yiyecek verilmemektedir. Belli günlerde lokma dökülür, Bodrum lokması gibi çıtır çıtır olmasa bile bu da bazen uzun sıraların oluşmasına neden olur. Soğuk mezeler hep aynıdır. Onlar hariç sıcak yemekler, hep aynı tatlılar ve meyveler iyidir. Her akşam mutlaka çorba mevcuttur. Etler Ankara'dan gelmektedir. Kamp dönemince bir kez çamlık restoranda rezarvasyon yapılması kaydıyla köy kahvaltısı yapılır. Açık büfeden tek farkı, çamların ve hamakların arasında böceklerle ve sincaplarla birlikte aynı yiyeceklerden farklı bir haz alınmasıdır. Orada ılık rüzgâr eserken çamlarda yaşayan sincapların sıçramalarını, çamlara tırmanıp inişlerini görme, izleme imkanı vardır.

Özdere'nin sahili, kampın kumsalı çok güzel değildir. Deniz temiz, taşlı kısımları yanında çamur renginde kumsalı bulunmaktadır. İskelenin iki yanında yer alan plajlardan kampın yerleşimine göre solda kalan kısımda taş yoktur. iskeleler gençlerle ve yerel sakinlerle dolup taşar. Hafta sonu, özellikle pazargünü sahil anababa günüdür. sabahları sakinleşen denizde, öğleden sonraları dalgalar hafiften başlayarak akşama doğru hızlanmaktadır. Dalgalarla kirlenen deniz, sabahları erikli suyu gibi içime hazırdır. Sahilin karşısında heybetli bir yunan adasının ışıkları geceleri görülebilmektedir. Ancak, geceler karanlık ve pusludur.

Kamp sanki bir kelebekler cenneti... Renk renk çiçekler üzerinde bir melek hafifliği ile uçuştukça insanı dinlendiren sayısız kelebekler görülüyor. Huzur var, dostluk var, insanın dertleri kelebeklerin parlak kanatlarından sıyrılıp gidiyor. Pır pır uçan kelebekler çiçeklerin balözünü ayaklarıyla tadıyorlar. Beğendikleri takdirde kıvrık duran hortumlarını uzatarak emiyorlar. incecik ve hafif vucutlarıyla, kanatları güzel renk ve desenlerle süslü sakin bir biçimde uçuşan kelebekler, onları izlerken, sanki tüm stresi insanın üzerinden atıveriyor. Çiçek nektarları ile beslenen kelebekler insanın ruhuna huzur veriyor. 

Kızıllıklar içinde tepelerden güneşin batımını, günün soluşunu, plajda kaldırımlarının önünde sıralanmış beyaz plastik masalardan izlemek zevklidir. Akşamlar altın rengine dönüşen güneş bir tepsi edasıyla kayar dağların arkasına. Sahil Restoran'da şipşak yapımı balık yerken bu manzara keyifle izlenebilir. Ayrıca, şafak sökümüne yeşillikler içinde, gümüş sabahın dokunulmamış kokularıyla eşlik etmek gerçekten doyumsuz bir neşe verir insana. İşte kafayı boşaltan bu güzelliklerdir. Vucudunun her zerresinde bunları hisseden kampı dolu dolu yaşar.

"Spor sahası" gençlerin öğleden sonra buluşma mekanıdır. Kimileri futbol, basketbol, golf, dart, masa tenisi, voleybol, veya kort tenisi oynarken, kimileri, oynayanları çimlerden izlemeyi tercih eder. Tavla, masa tenisi, futbol, ve basketbol turnuvaları yapılır. Su sporlarına ilişkin bir etkinlik sadece havuzda yapılmaktadır. Şimdilik jetski, parasailing, kano, deniz bisikleti, ringo, yarasa vb. etkinlikler yapılmamaktadır. Altı kişilik animasyon ekibi sakinleri harkete geçirmektedir. Açık hava sinemasında komedi türü eğlenceler düzenlemektedirler.

Havuzu sonradan yapılmıştır. Korku filmlerindeki gibi, kampın hakim bir tepesinde ormanlık alandadır. Bir serinlik uğruna havuza ulaşmak merdivenlerle olduğundan sıkıntılıdır. Kısa bir teleferik yapılsa çok şık olacaktır. Havuzdan Sahili izlemek, gün batımını yaşamak her yerde ulaşılamayacak bir güzelliktir. Öğleden sonraları başlayan dalgaların sahile akışı ve vuruşunda oluşan sesler rüzgârlara karışıp gider. Dalgalara güzel müziğin karıştığı oyun salonunun açık kısmında, ağaçların gölgesinde "okey" oynayıp çay içmek zevklidir. Güzel sohbetler açılabilir. İnsanı bu dalga sesleri hem yüzerek hem oyunlarla da dinlendirmektedir. Çim biçme makinaları ve ona karışan dalgalar çoğu kez gürültü oluşturmaktadır.

Insanlar "günübirlikçi," "dönemci" ve "personel" olarak üçe ayrılır. Günübirlikçiler ailelerinden çok birbirleriyle vakit geçirirler, günü tam yaşamak uğruna acelecidirler. Dönemciler 10 günün sonunda ayrılırlar. Her dönem sonunda bir eğlence yapılmaktadır. Bir akşam canlı müzik eşliğinde yemek yenir, oyunlar oynanır istekler okunur. Kamp sakinleri birbirleriyle kısa sürede tanışıp kaynaşırlar. İlerde oluşacak güzel dostlukların oluşmasına kapı aralamaktadır. Bazı tanışmalar, son gün vedalaşırken oluşur, "Tüh tanışmak için geç kalmışız!" sözleriyle vedalaşılır.

Saat başı hareket eden, bir binişte kampı dolaşabiliceğiniz görüntüsü çok sevimli ve  gürültülüsü çekilmez bir "Can Tren" traktör vardır. Çöplerin toplanması, temizliğin yapılmasına ilişkin taşıma vs. araçlarla yapılmaktadır. Geniş bir alana yayılmış olan kampın sulama, ulaşım, çim kesme vb. nedenlerle gürültüsü aşırıdır. Odalarda eski tip klimalar jeneratör gibi, nuh tufanından kalan buzdolaplarının sesi ise uçak kalkışına benzer ıslıklarla başlayarak harekete geçer. Lavobolar çabuk tıkanmaktadır. Kampta gezerken foseptik çukarlarından burunların kemiğini çatlatan lağım kokuları gelmektedir. Kırk yılı aşan kamp fiziken yorulmuştur, köklü bir bakım gerekmektedir.

Uykusu gelen dikkatli olmak kaydıyla fıstık çamlarının gölgesindeki hamaklarda dinlenebilir. Kuş sesleri doyumsuzdur. Güller, melisa, hanımeli, kırmızı beyaz zambaklar ve daha birçok çiçeklerin kokuları sarıp sarmlar insanı. Akşamları koyu mavi gözyüzünde yıldızları izlemek bir başkadır. Günlük yürüyüş kamp geniş olduğu için azımsanmayacak ölçüde yapılmaktadır.

Zaman zaman Adaland, Aqua Fantasy, yat gezileri ile Kuşadası, Çeşme, Alaçatıya geziler düzenlenir. Özdere'ye kadar gelmişken Kuşadası'nı görmeden dönmek olmaz. Özdere'den zeytin yağı alınabilir. Özdere pazarı görmeye değer, fiyatları büyükşehirlere kıyasla ucuzdur. Özdere'de banka yoktur, cami altında her gün kuyruktan geçilmeyen, her tahsilatı yapan, ellili yıllardan kalma bir PTT vardır. Özdereye acilen bir banka şubesi açılmalıdır. 

Sonuçta, iyi ve kötü yönleriyle kamp; on günde insanı arındırmakta, tüm dertleri deniz suyu çekip almaktadır. Şehirde yaşamanın oluşturduğu saldırganlık duygularının, deniz, güneş ve kumsaldan oluşan "dinlenişin üç havarisine" bıraktığı gerçek haz duygularına ulaşılan; insanın içinde yeni bir hayatın uyandığı; deşarj olup, gevşemiş ve fakat tunçlaşmış kaslarla şehre geri döndüğü doyumsuz cennetten bir köşedir.

Dönüşte insan, tüm bu güzelliklere rağmen "bir daha!" der mi bilmem...

Ben dedim ve iki yıl üst üste geldim...

Güzel gün dileğiyle... 

Temmuz,2011, Ümitköy

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org