Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Necmettin Türkoğlu Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
DENGE TEORİSİ
31.12.2008
Necmettin Turkoglu
Okunma Sayısı : 5209
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 1
Popülarite : 0,6
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Bu kitabı büyük bir heycanla yazmaya başladım. Ama amaç-maksatım insanlara faydalı olmaktı. kitabı bitirmeyi bekleyemeyecegim ve yaymaya ve yayınlamaya karar verdim.
Necmettin.

DENGE TEORİSİ

Vektörel BOYUT
Thernary düşünceler
Levent ESEN
               
DİPOLİTE
Necmettin TÜRKOĞLU
 
                       2008

        

Bu kitabı okuyorsanız kutucuğu uygun  işaretleyiniz!

0   Turuncu yazar Necmettin Türkoğlu' yu  okuyorum.

0   Mor yazar Levent Esen' i okuyorum.

0 Hiçbirisini okumuyorum.

0   Her ikisini okuyorum.

.

       
                            BAŞLARKEN

          Cumhuriyet in kurulduğu 29 ekim gecesi  yazmaya başladığım bu kitabı yazmaya karar verdiğimde ;
Cumhuriyetin temellerini atıldığı Sivas'tan Ankara'ya gelirken karar vermiştim.

           Yıllardır yazmayı düşündüğüm üçlü sistem adı verdiğimiz, balanslı evren, denge, ternary, sekar gibi isimler ile ifade etmeye çalıştığımız dipol yani iki kutuplu olgunun anlatılması ve gerçeklerini ortaya koymaya çalışacağız.

           Kitabın kapağını tasarladığım az evvel den beri ve şu an farkında oldum ki Bugün 29 Ekim Cumhuriyet bayramı. Bugünün cumhuriyet bayramı olduğunu bilmeyen yok. Benim farkında olduğum kitabı yazmaya başlamam ile cumhuriyet bayramının çakışması.

            Üçlü sisteme ait olgu ve işleyişlerin anlatılmasına nerden başlayacağımı düşünürken, Cumhuriyetimizin kurucusu  Büyük ATATÜRK  ten başlayacağımı hiç te aklımda yoktu.

           Sekar felsefesi'ni anlayan, bulan yaşayan ve bana anlatan anlamamı sağlayan sayın hocam Hayati Bingöl' ü rahmet ile anıyorum.

            29 Ekim Günü vizyona çıkan Mustafa filmi ilk gün söylenene göre 150 bin kişinin izlemesi ile bir rekor kırdı. Bu durum Mustafa'yı haliyle ATATÜRK' ü yeniden ana gündem yaptı.
            Benim de bu kitabı yazmaya başlamam sebebi ile bilgisayarımın ağır aksak çalışmasının virüsler ile dolmuş makinemin çökmesi bana birkaç gün kazandırdı. Makinenin formatlanması ve yeniden çalışır hale gelmesi ve diğer yoğunluğumdan dolayı yazı yazmaya birkaç gün kadar ara vermek durumunda kaldım. Bu vesile ile sevgili eşimi, çocuklarımı anne ve babamıda alarak heyecanla hiç vakit kaybetmeden bu pazar gecesinde MUSTAFA Belgeselini seyrettim.

         Mustafa dizisinin ilanının bilbord da gördüğümde  (yoldaki ilan panosu) vay ve ne harika isim dedim. Belgeselden haberim yoktu. Benim ilk aklıma gelen İktidar partisinin cumhuriyet bayramı mesajı olarak algıladım. Mustafa ismi ne de hoş olmuş dedim. Bende ikinci beyin fırtınası Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün "İki Mustafa'yı birleştireceğiz. " Sözü olmuştu. Herhalde dedim bu fikir neticesinde Mustafa ismi ön plana çıkmış.

            Akşam haberlerden anladık ki bu bir belgeselmiş ve belgesele ait bir reklâm afişiymiş.

       29 Ekim Günü Can Dündar''ın röportajında şu ifadeler dikkatimi çekti.Bir büyük ve saygın firmanın neden sponsorluktan çekildi!? Sorusu üzerine İyi niyetli olarak çekildi. Atatürk'ü yıpratmaktan korktu dedi. Firma kimden korkmuş olabilir sorusu üzerine ise Belki Müminlerden beklide Atatürkçülerden. Bu beni hayret düşürdü. ASLINDA KİTABIN KAPAGINDAKİ BALANS VARDI BİR CÜMLEDE. Ama denge varmıydı. Yoksa tam bir dengesizlik durumu muydu? Bunu zaman gösterecek.

Kitabı yazmaya kitabın diğer yazarı Levent ile beraber kapağı tasarlayarak başladık. Mor sayfaları hayal ve ötesi olarak Sevgili Levent yazacak. Ben ise Turuncu olarak gerçeği yazacağım. Bunu yazı ve zaman gösterecek. Gerçek mi hayali esir alacak yoksa hayal gerçeğimi hapsedecek. Bunu birlikte göreceğiz.

            Kitabı yazmaya karar verdiğim Dadaş Turizme ait otobüste ilerlerken orta koridor da otobüsün ortalarında oturuyordum. Gece yarısına az bir zaman kalmışken otobüs Kırıkkale'yi geçmiş kıvrımlı dönemeçlerden süzülerek Ankara' ya doğru ilerliyordu. Koridorda yanan yeni nesil kaliteli led lambalardan süzülen mavi ışıklar yazacaklarımın kafamda olgunlaşmasını sağlarken bir an önce ve varıp bilgisayarımın başına geçip yazmaya başlamayı arzuluyordum. Levent ile Telefonda görüşüp ertesi gün Diyanet e Kuran metni hakkında görüşmeye gider iken kapağı tasarladık ve kâğıda çizdik.

            Tüm yorgunluğuma rağmen bilgisayarımın başına oturup aklımda kaldığı kadarı ile kitabımın kapağını tasarlamak ile başladım.

          Nereden başlamak önemli ve bir o kadar da zor idi Denge teorisine başlamak.!!!

            Oğlum kanepe de uzanmış yatıyordu. Karnının ağrısından mırıldanırken ben kapağı tasarlamıştım. Yandan bakarak bana baba: o yeşil şey nedir dedi. Bende yeşil bir şey yok dedim. Oysa LCD ekranda yandan bakılınca mor tam bir yeşil, turuncu ise pembe görünüyordu. Kalkarak bana geldi ve baba bir kapak ta ben tasarlayım dedi.

            Bende onun istek ve heyecanını kırmamak adına olur dedim. Bilgisayarı ona bırakarak, yatak odama doğru ilerledim. Bu ilerleyiş esnasında o an televizyonda Mustafa ile ilgili yoğun konuşmaları dinliyordum. Bir an düşündüm. Biz neden Atatürk 'ün yaptıklarını anlamıyoruz. Neden onu anlatmıyoruz. Diye hayıflandım. Atatürk' ün yaptıkları film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Yaptıkları yaşadıkları zorlukları ve yalnızlıklarını bir an ruhumda ve bedenimde hissettim.

            Ve o an karar verdim. Yıllardır uğraştığım anlamaya ve anlatmaya çalıştığımız Sekar felsefesi'ni neden biz yaymak için en az Atatürk kadar emek sarf etmeyelim ki.

            Neden bu uğurda inancımızın sonsuz olduğu ve emin olduğumuz evrensel teknik devrime hayatımızı feda etmeyelim ki. Neden vaktimizi nakdimizi heyecanımızı ve hayatımızı bahşetmeyelim ki.

            Atatürk bir büyük mucizeyi gerçekleştirdi. Var olan bildik bir düşmana karşı somut olarak karşı koydu. Didindi, mücadele etti, savaştı kazandı ve barıştı.

            Bizde var olduğunu bildiğimiz dev bir binary imparatorluğuna karşı çok cılız teksel olarak ve birkaç kişiyiz. Bu cılız destek ile ternary üçlü teoriyi ortaya koyarak bedeli ne olursa olsun kime neye maal olursa olsun yıkmaya başlamayalım ki.

            Bizi güçlü kılan var olduğunu bildiğimiz 3 lü ve dengeli yeni mükemmel bir sistemin mükemmelliğinden gelen denge durumudur. Bu simetri simetri kuralına göre simetri olmayan yok olmaya en müsaittir. İlkesine göre simetriyi hiçbir şekilde barındırmayan barındıramayan binary mantığı ve bu mantığın doğurduğu boolen cebrinin doğal olarak hızla ölüme gitmesidir. İkili sisteme ait mantık ve matematiğin yıkılması ve yok olmasını biz ortaya koymuyoruz. O zaten yapısal olarak yok olmak ve yıkılmak zorunda. Biz bunu fark etmiş ve doğrusu olan ternary ye benzer Sekar tabanlı bir sistemin doğuşunu felsefesini ve uygulama örneklerini ortaya koyarak insanlığa faydası olması için erken davranmaktayız.

            Bizim başlattığımız denge teorisini önümüzdeki günlerde binlerce bilim adamı ve insanlar irdeleyerek en mükemmel olanı uygulamalarını ortaya kayacaklarıdır. Bu gelişme çığ gibi büyüyerek inanılmaz bir şekilde binary bozuk sistemini yutup yok ederek kendi mükemmel sistemin yerine koyacaktır.

            Bu mükemmellik bu teoriyi ortaya atan bizim ekibimizin çok zeki veya dahi olduğundan değil, sistem 19 adı verilen yeni simetri denge sisteminin doğal olmasından dengeli olmasından doğaya bire bir uyumlu olmasında, negatifliği bünyesinde bulundurmasından, yok sayılan negatif durumu var saymaktan sıfırın yokluk olarak değerlendirilmesinden veya nötr olarak alçılamasından kaynaklanan bir mükemmelliğin neticesidir.

            Hangi konuda hangi bilim dalında hangi sektörde ele alır iseniz alın simetrik sistem denge teorisi sizin yolunu bir bir açacaktır. Uzman olduğunuz konulara da yapacağımız çalışmalar, düşünceler, algoritmalar, yazılımlar ve sonuçlarını görünce sizde şaşıracaksınız.

Sorunlar tıkır tıkır çözülecek ve mükemmel yeni açılımlar karşısında şaşkına döneceksiniz.

Verimliliği anlayarak hissedeceksiniz.

Bu kitabı kimler okuyacak derseniz, Mustafa örneğinde olduğu gibi Müminler mi yoksa Atatürkçüler mi derseniz. Böyle bir ayrım yapmak bile çok dengesiz bir durum olduğunu anlayacaksınız.
İşte bu kitabı Müminle ve Atatürkçüler hepsi zevkle okuyacaklar ve Beklenen sinerji ülkemiz adına sağlanacaktır.

Türk milletinin Dil ve düşünce yapısına çok uygun olan Ternary düşünce yapısını uygulama noktasın d a anlama noktasın hiçbir zorluk çekilmeyecektir.

Denge teorisi düşünce sisteminin dipol özelliğinin çıkış ilham kaynağı olan Kuran –ı kerimdir. Sekar diye ifade edilen "o ne kor ne bırakır "(Müddessir suresi) ayeti ile ifade edilen denge kavramdır.Bu kavram 19 sayısı ile ifade edilen onlu (decimal) tabanı açıkça zikreder.

Kitabı vah yen alıp insanlığın anlamasına aracılık eden Hz Muhammet Mustafa ile Yine Müslümanların militan lideri olan Mustafa Kemal in Müslüman ve emperyalizme karşı ve özgürlük mücadelesi ortak tabanında buluşması İslam'ın anlaşılması yaşanması ve insanlığa huzur ve mutluluk getirmesi noktasında örnek ve tekerrür eder.

Evrensel haklar özgürlükler noktasında değerlendirdiğimiz Denge teorisi, Hak ile Batılın süregelen REKABETİNDEN gelen olumsuzlukların aydınlatılmasında kilit rol alacaktır.

Bu vesile ile kitabın İNSANLIGA VE EVREN E FAYDALI OLACAGINI UMAR TÜM OKURLARIMA SAYGI VE SEVGİLERİM ARZ EDERİM.

Necmettin Türkoğlu.

           

                             DENGE NEDİR ?

            Denge nedir ? Sorusuna cevap verirken kapıldığın derin düşüncemin ufkunda kaybolup gitmeden hemen Türkçe Sözlüğe bakarak tarifi buraya kopyalamak istiyorum.Benim tarifimin karmaşa ve kargaşasından en basit anlamı ile dengeyi tarif etmek çok kolaydır. Ama zor olan kolayı anlamaktır.TDK nın sözlüğünde ifade ile ;

Denge;

1.       Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hâli, muvazene.
2.       Birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu olan durma hâli.
3.       Zihinsel ve duygusal uyum, istikrar.
4.       Bkz. toplumsal denge.
5.       Siyasî güçlerin, yetkilerin birbirini sınırlayacak biçimde dağıtılması.
6.       Ekonomik hayatın uyumlu düzeni.
7.       Vücudun en küçük dayanak yüzey veya yüzeylerinde düşmeden durması.
http://www.tdksozluk.com/index.php?qu=+denge&ne=a&Submit=Ara

Dengenin tariflerini bende sizler ile birlikte okudum.Tekrar tekrar okudum. 2. madde biraz ilgimi çekti.Ama tam heyecan uyandıracak bir kelime bulamadım.

      Sevgili kızım yanıma geldi kitabın kapağına baktı okudu ve sordu?
-baba balans ne demek?

- Kızım balans denge demektir.

Bizde aslında da bu sorunun cevabını arıyorduk.

Şu an hemen soruyorum.

Kızım; Denge ne demek?

Denge bir şeyin dengesi demektir. Mesela bizim bir dengemiz vardır.

Bakarımsınız cevaba yaş 8

—Dünyanın dengesi vardır.

-Başka?

Kısaca; her şeyin bir dengesi vardır.

Ve aynı soruyu oğluma soruyorum.

Olgum denge ne demektir.

-Asude sözlüğü ver bir.

-Olmaz oğlum ne biliyorsan onu söyle.
 
Önce Annem söylesin. Ben düşünüyüm

—evet

—Baba bir şeyin eşit hizada ve eşit ağırlıkta bulunmasına denge denir.

—Başka ilave edeceğin bir şey yok mu?

—Yoktur. Kısaca anlattım

Biz bu işi sevdik elimizde bir kağıt, bir kalem önümüze gelene sorarız kitap biter bizim sorularımızı bitmez

Biz biraz daha bakalım; Nerde sözlük,

Masada İlköğretim Türkçe sözlük Yazarı Metin Şahinbaş İpek yolu yayın dağıtım. arıyoruz sayfa 107 ortalarda

Denge(i.)

1. Düşünmeden ve yıkılmadan ayakta durabilme durumu.

2. Akıl ve fikir sağlığının yerinde olması.

Burada da düşünmeden kelimesi ilginç.

İrdelemeye devam ediyoruz. Bakalım başka neler bulacağız.
Google a yazdım denge ile ilgili
 "denge için yaklaşık 3.550.000 sonuçtan 1 - 10 arası sonuçlar (0,05 saniye) "

3.550.000 adet kelime buldu.

Yalnız Türkçe sayfaları aradığımızda "denge için, Türkçe dilindeki yaklaşık 2.620.000 sonuçtan, 1 - 10 aralığı (). (0,20 saniye)"

2620000 sayısına ulaştık genelde marka olarak kullanılan denge kelimeler ön plana çıkmış.

Birde İngilizcesine bakalım. Ne gördük . Balans İngilizceymiş.

Kelime denge
Kök denge
Anlam 1. equilibrium, balance. 2. sports balancing.

Denge kelimesi geçmişten geleceği evrensel bir ifadedir. Denge hep vardır. Denge hep vardır. Dengenin bozulması asla mümkün değildir. Denge nin bozulması ateis düşünceye göre yok oluşu ifade eder. Teis düşünce sisteminde ise denge kıyameti andırır. Denge bozulduğu anda kıyamet gelmiş kabul edilir.

Denge, bir olgunun, olayın durumun stabile hale geçebilmesi durumudur. Dengenin bozulmasından asla bahsedilemez. Denge bozulması diye ifade edilen durum Dengenin; bozulmaya çalışılması esnasında dengenin gösterdiği direnç, bu dirençten oluşan potansiyel fark, sosyal tepki ,anarşi ,haykırış ,hürriyet,enerji , duruluş ,silkiniş ,üzerinden atma ,yüklenme durumlarıdır.

Dengenin bozmaya yönelik sosyal ve maddesel her tülü davranış o eylemin büyüklüğü kadar şiddetle geri çevrilir. Asla denge bozulmaz. Denge yi sağlayan unsurların yapısal, kütlesel, fiziksel veya fikirsel artış ve azalışları beklenen olağan bir durumdur.

Şimdi dengeyi bu yönüyle ele alacağız. Denge değişmez, Değiştirilemez. Değiştirilmesi bile düşünülemez. Dengenin değiştiği gibi yanlış alışılagelmiş yanlığı normaldir ve toplumsal kabul görmüş bir genellemedir.

Bir konuda dengenin değiştiği toplumsal kitleler tarafından kabullenmişse işte orda müthiş bir yanılgı müthiş bir gizlenme veya devasa bir bakiye vardır. Bu bakiye artarak devleşmektedir. Bu bakiye artıyor ise yanılgı artıyor gerçek daha çok gizleniyor tabiî ki bu gizleme için daha büyük bir efor sarf ediliyor demektir. Bu bakiye azalıyor ise yanılgı azalıyor demektir.

Dengeye karşı bakiyeyi mutlaka toplumda birileri biliyordur. Bu bakiyeyi hiç kimsenin bilmemesi mümkün olmaz. Bu sıkıntıyı bilenler bundan fay dalanlardır. Bu açıktan faydalananlardır.

Denge yi sağlayan bakiyenin birikmesini toplumlarda akıllı kişiler veya tecrübeli simsarlar fark ederek faydalanırlar. Karşı tarafta ise bilgi sahibi kişiler bunu fark eder. Ortaya koyar. İnsanlığın faydasına imkânlar ve yetkileri kabiliyetinde sunarlar.

Bu bakiyenin belirlenmesinde ölçü sıfırdır. Sıfır denge durumudur. Bu bakiye sıfır ise sorunsuzdur. Negatif veya pozitif bakiye verebilir. Bu bakiyenin negatif veya pozitif olmasının kişinin doğrusuna bakış açısına göre değişir. Her insan doğru olduğuna kalben inandığını tereddütsüz yapar. Hata yapan, yaptığı alenen bilinen hatanın hatalı olduğuna inandığı için yapmaz. Yaptığının kendisi için doğru olduğuna inanır ve yapar.

 Lila devrimin çıkışı bilgiye dayanır. Bilgi madde ve mana içerisinde vardır. Gizlenendir. müddessirdir.Saklanandır veya apaçıktır. Her ikiside aynı anlama gelir.

yazının tamamı için linki tıklayabilirsiniz.
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=391&mid=2598&ItemID=11539&ItemIndex=3

                           Lila devrimin ekonomik dayanağı,

Lila devrim bilgiyi önemser. Verimliliği bilgi ile ifade eder.Bilgiyi derler toplar geri yayar. İnsanların istifadesine sunar. Bilginin sistematikleşmesini sağlar. İnsanların bilgilenmeye yönlendirir. Ortaya koyulan bilgilerin incelenmesine tasniflenmesine araştırılmasına ve aktarılmasına ön ayak olur. Bilgi shibini korur. Haklarını tescil eder. Paylarının tahsiline ve dagılımına taraf olur. Bilginin saklanmasını önler. Bilgiden bilgi dogar.

Bilginin yayılması ve paylaşılması ekonomiyi güçlendirir. Bereket anlamında katma deger yaratır. İnsanların refahını sağlar.

Madde kendi içerisindeki bilgileri muhafaza eder. Organik veya inorganik  herşey bir maddedir. Mana ise bunların ötesinde ama yinede bilgidir. Henüz tanımlananamış olması onun bilgi olmadığını göstermez.

Doga madde arasındaki ilişki ekolojik gerçekler ve dengelere göre bilgiler temas noktaları itibari ile etkileşirler degişe ugrarlar .Bazen ayrılırlar .Bazen birleşirler. Bu bilgi bazen digerini kapsar .Ortalama alır. Ortayı bulur. Bazaende entermediyer dedgimiz durum yeni ortak bambaşka bir ürün ortaya çıkar. İnsanlarda bu başkalaşımdan faydalanır.Yada , kumdan chip ,chipden bilgisayar ,bilgisayardan ekran (SEKAR ), ekrandan bilişim ,bilişimden de harikalar üretir.

İnsanlar madde ve manada bulunan bilgileri alır inceler . Başka bilgiler ile yogurup yepyeni bilgi ve ürünler ortaya koyabilir. Örnegim topraktan demir demirden vagon vagondan tren üretmek gibi.

Örnegin ,tarlaya atılan bir bugday tanesi , su ile şişer , içindeki enzimler ile embriyoyu harekete geçirerek canlanır ve yeni yeşil bitki oluşur. Çogalarak yeni daneler oluşur. Buday danesinden oluşan yeni bitki ,önce degişerek yeşil aksam oluşturmuştur. Sonra genetik bilgiyi kullanarak çevreden su ,bitki besin elementi ,karbondioksit ve güneş enerjisi alarak yeni bir hesap ile yeni daneler oluşturmuştur. Bu yeni ortalamadır. Bugday 1 iken suyun ,gübrenin ,karbondioksitin ve ışıgın yeni ortalaması 10-12 bugday olmuştur. Bir buğday 12 bugday oldu gibi görünsede u bir yanılgıdır. 12 YENİ BUGDAY  bir çok başka faktörnün bilgi ile yoğrulması sonucu yeni oratlamadır. Neden ortalamadır. Sadece bugday girip buğday çıkmaz, su girer karbondiokit girer .selülöz çıkar ,oksiyjen çıkar.Sonuç ortalama  bakıa göre degişir. Önem bugday tanesi ise bugday sayısı ortalamasına bakılır. Temiz hava ise giren karbondioksit ve çıkan oksijene bakılır. Bir olay ile alakalı evrensel sonsuz etkileşimden söz edilebilir.Önemli olan neye bakıldıgıdır.

Bilgi sahibi kişiler ise önce bilgiyi öğrenirler, bir durum karşısında bilgiye ulaşmak şöyledir;

Bilgi birey ile olay /durum/madde veya mana arasında ki karşılıklı tanışma toklaşma ve paslaşmadır. Bir olguyu anlamak ve onu bilmek için sen onu ne kadar tanırsan oda sana kendisini sana o kadar tanıtır.

Bu tüm insanlar için geçerli bir kuraldır. Bir durum hakkında bilgi sahibi olmak her insan için tam bir bakirlik durumudur. Her insan ilk karşılaştığı durum karşısında aynıdır. Başka değişle her insan her bakir durum karşısında cahildir. Bir durum karşısında bazılarının hızlı ve hemen hüküm verebilmesi veya en doğru hükümleri verebiliyor olması o kişinin daha önce o ve benzeri durumlar karşısında bilgi ve birikiminin olması demektir.

Bilgi tam anlamıyla birikim kelimesi ile ifade edilebilir.

İnsan duruma bakar. Durum da ona bakar. Arada sisli bir perde vardır.

Birey duruma bakar. Durumda bireye öğrenmenin asla başka yolu yoktur. Birbirlerine batıkça sis perdesi aralanır. Biray durumu daha net görmeye başlar. Bakar bakar bakar. Baktıkça bilgi akar akar akar.

Bireyin nede durumun birbirine asla imtiyazı veya torpili olmaz. Böyle bir sistem yoktur. Bilgiye ulaşma

Başkası tarafından iletme/aktarma

Düşünde /rüyasında /ilham yolu ile görme

Tesadüfen fark etme/deney ile

         Gibi yollar ile olabilir. Bu olguların test edilmesi şarttır. Kabullenme ile öğrenmek ve inanmak bilgiye ulaşmaktaki en basit ve bana göre geçersiz bir yoldur. O bilgi her ne kadar doğru kabul edilse bile insan beyninde bir muamma olarak kalır. Veya istatistik olarak % 50 ihtimal ile kabul edebiliriz.Olayı görmek eve emin olmak zorundayız.Olayı ne kadar açık ve net görür isek o kadar inanırız.

            Felsefe adını verdiğimiz bilgi ve bilgiye ulaşma adı verilen bilim dalının ana alt kollarından biri olan din felsefesinde de İMAN ETMEK böyle bir durumdur.

            Ezberci olarak/hissetmeden /onu tanımadan /başkalarının aktarması ile/görmeye çalışmadan yapılan iman; iman olmaktan öte saf bir inanıştır. Gerçek iman ın tanımı ise onu tanımak, onun hakkında bilgi sahibi olmak, onun gücünü kudretini büyüklüğünü hissetmek, kabul etmek ve ona teslim olmak Geçek İmandır. Kuran ifadesiyle gerçek iman edenler direk cennettedir.

            Bu vesile ile arz edeceğimiz TESBİT ŞUDUR Kİ; Kuran bize bilgi ye ulaşma noktasında bir rehber, bir metod, bir yoldur. Kuran – ı ezberden kabullenmek yerine onu anlayarak okumak ve bu okuma noktasında bilgiye ulaşmak esastır.

            Uranın başka bir vaadi ise bilgiye ulaşma noktasında çaresiz kalır iseniz siz Kuranı okumaya devam edin, o nu Rab sizin kalbinize gömecektir der.

            Bir bilgiye ulaşma birey için miras değil
oku-mak ile mümkündür. Başkalarının bilgi ve birikimini yayması ve aktarması bireye miras yolu ile kalmaz. Bu aktarım yeni bireyin sadece işini kolaylaştırır.

            Bu bilgi akarımı başta en mükemmeli ile DNA da olmak üzere tüm olgular için evrensel bir gerçekliliktir.

         Bilgi ye ulaşmadaki tılsımı tekrar arz edecek olursak ifade ile:

       Bilgi vardır ve oradadır. Bilgiye ulaşmak isteyen ona sessiz sedasız kibarca onu seyrederek onu severek ve şev kat ile anlamaya çalışır. Çünkü bilgi bilgilendirmek için tasarımlanmıştır. Bilgiyi dikkate aldıkça bilgi kendini teker teker açar. Bu açılış bir filim plakaları gibidir. Üzerindeki şeffaf filim tabaları açıldıkça bilgi netleşir güzelleşir.

             Bilgiye ulaşmak demek dengeye ulaşmak demektir. Bilgi demek dengeyi anlamak demektir. Tarihten beri birçok olaylar yaşanmıştır. Bunlar değişik dengeler üzerindedir.

            Tarih denge üzerine değişmiştir.. Birçok savaşlar. Bu büyük savaşların dengeye hükmedebilme acziyeti veya bilgiye sahip olabilme memnuniyeti üzerinedir.

            Var olan dengeyi bozma kabiliyetine sahip olabilme isteği komik ve bayağıdır. Kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Dengenin kendinde olduğunu sananlar er-geç yanıldığını anlarlar. Bunu ortaya koyan yegâne unsur zamandır.

Şu ana kadar;

Denge
Bilgi
Zaman konuları üzerinde durduk.

            Bu üç kelimeden şu önermeyi çıkarabiliriz.

            "Bilgiye sahip olanlar, bulundukları zaman içerisinde dengeyi anlatırlar"

04 Kasım 2008. saat 02 00 ANKARA.

           

      DECİMAL –BİNARY –TERNARY SAYI NEDİR?
     

            Decimal 19 dur.   Decimal denilen 10 lu taban adı verilen sayı sayma sistemine verilen addır bunlar sayma sayıları olan (1,2,3,4,5,6,7,8,9) sayılarının oluşturduğu kümeye verilen bir addır.İnsanlar işlemlerini hafızasından decimal yapar decimal anlar ve decimal düşünür.

            Decimali ve binary anlatabilmek için önce sayı nedir? Matematik toplama işleminden bahsetmek gerekir.

           Sayı , varlıkların miktarı hakkında bilgi vermeye yarayan yalın basit saf bir durumdur. 1 sayısı tek başına ne ifade eder. .78,99 , 73 ne ifade eder. Başlı başına sayılar bir anlam ifade etmez
. Ama 1 elma 1 armut ,1atom , 5 demir atomu çok şey ifade eder.Bugün sayının ne olduğunu ne anlama geldiğini ne büyü bir durum olduğunu herkes biliyor . Lakin sayı nedir dediğiniz zaman salt tarifleyin deyince herkes bir durup düşünüyor.
Temel sayı nedir ,pozitif sayı nedendir. Negatif sayı varlığı nedendir. Birde sıfır.

            Denge deyince akla ilk gelen dik durmak ,daha sonra tadderevallinin ortasındaki orta noktası ve karşılıklı eşitlik akla geliyor. Daha sonra hareket ve peşi sıra fizik. Fizik ve hesap deyince de sayı kaçınılmaz oluyor.

            Denge ve ifadesi anlamında sayılar iç içe bir durum.

Sayı var olduğu kabullenen bir büyüklüğe ait kabullenmeye , büyüklüğü küçüklüğü ,nesli cinsi her şey olabilir var kabul edilerek ekleme sistemine denir.

            Sayı varsa toplama da vardır.Toplama deyince ne aklımıza geliyor eklemek .Yan yana koymak .Büyütmek. Çıkarma deyince eksiltmek teker teker almak.

            Her sayı aslında eşit hacme büyüklüğe ve enerjiye sahip kabul edilir. Sayıya anlamı yükleyen nitelediğidir. 10 kğ , 5 metre ,10 televizyon ,34 gün gibi. 34 Gün kavramında büyük olan 34 gün değildir. 34 tane 1 gün 34 gün eder . Büyük olan bunların toplamıdır.

            Her varlık veya olgu için bir büyüklük vardır. Biz bir büyüklüğü en küçük ne kadar görebiliyorsak o kadar bölebiliriz. O kadar küçük sayabiliriz. Atomu nötronuna protonuna ve en fazla şimdilik kuarkına kadar fark edebilmekteyiz. Bu da bizi en küçük sayı ya karşılık gelen büyüklüğü bilgi anlamında bilebilmek anlamında görebildiğimiz en küçük kuark a ait büyüklük olarak ifade edebiliyoruz deriz.
Bunun tam terside büyüklüktür. Görebildiğimiz ,anlayabildiğimiz veya en fazla hayal edebildiğimiz en büyük kadar büyüğüde kabul edebiliriz . Evren gibi ,Samanyolu gibi. Bu büyüklüğüde 1 kabul edebiliriz.

            Büyüklüklere direk görüp duyup dokunabilip sayabiliriz. Bunlara çıplak duygular ile tanıyabildiklerimiz diyoruz. Birde mikroskopla , veya ışık ile vs anlayabildiklerimiz var.Örnek verecek olursak renkler ve frekansları bazı renkleri göz ile görebiliriz. Bazılarını ise görmeyiz mor ötesi gibi. Ses frekansları da böyledir. 20- 10000 Hz arası frekansları duyabildiğimiz halde daha düşük ve yüksek frekansları duyamayız.

Bunların bugüne kadar ortak bir paydası henüz tam yoktur. Şimdilik ne ile ifade ediyoruz. Her olgunun kendisine has bir birimi ve bunun kendi içindeki sayı değeri ile ifade ediyoruz.

Oysa kainatın tasarımının bir matematiği ve bu matematiğe ait bir sayı ve bu sayıya ait bir sistem yok mu. Bu sistem nedir. Bu sistem onlu dediğimiz decimal sistemdir. Biz buna sistem 19 adı veriyoruz.
Sistem ondokuz nedir. Decimal sayıların oluşturduğu içerisinde negatif pozitif temel sayıları ve sıfırı bulunduran en temel kümeye diyoruz.

            Bize göre decimal 10 sayı değil toplam 19 sayıdır. Bu sayılar (-9,-8,-7,-6,-5,-4,-3,-2,-1,0,1,2,3,4,5,6,7,8,9 ) DEDİĞİMİZ BALANSLI SAYILARIDIR. İşte bu sebepten biz buna denge , Bu teori yede Denge teorisi adı veriyoruz.

            Sayı kavramı içerisinde Denge teorisinin ana kuramı olan sistem19 dan biraz bahsettik. Sitem19 a ait detaylar başlı başına bir bölüm halinde ayrıca, incelenecektir.

            Sayılar kendi içinde amaçlarına göre, durumlarına göre sınıflara ayrılır. Tek sayılar,çift sayılar,nötr sayılar,pozitif sayılar,negatif sayılar,asal sayılar,ondalık sayılar,rasyonel sayılar gibi bir çok gruba ayrılır.

Bu sayılar tabanlarına göre de gruplara ayrılır. Tabanlarına göre 2 li 3,lü 9 lu 10nlu 16 lı 50 li yüzlü gibi sayı sistemleri olabilir.
Dijital elektronikte dört çeşit sayı sistemi kullanılmaktadır.

Bunlar: Bilinenler.

 a) Desimal Sayı Sistemi 10 lu.(1,2,3,4,5,6,7,8,9)
 b) Binary Sayı Sistemi              2 li. ( 0,1)
 c) Oktal Sayı Sistemi               8 li.  (0 1 2 3 4 5 6 7  )
 d) Hexadesimal Sayı Sistemi 16 lı. (0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A B C D E F )

            Denge teorisine göre ise

Ternary, üçlü , balanslı sayı sistemi    (-1 0 1)

Geçek decimal (sekar sayı sistemi) (-9,-8,-7,-6,-5,-4,-3,-2,-1,0,1,2,3,4,5,6,7,8,9 )

Sayılardır. Bugün binary sistem adı verilen  0, 1 ler den oluşan  sistem elektronik ve bilgisayarlar teknolojisinin temelidir. Bu sayı sistemi tüm insanlığı bilgisayarlar aracılığı ile esir almıştır. 0 ,1 ile hiçbir simetrisi olmayan yanılgı  insanlık tarihinin Denge başlığında izah edilen en büyük BAKİYEYİ vermesine neden olmaktadır.

Binary sayı tabanlı elektronik tasarınlar, bilişim cihazları, yazılımlar balanssız bir sayı sitemine ait olduğundan verimsizdirler.

            Denge teorisinin ana amacı; binary imparatorluğunun büyük bir yanlış ve yanılgısının ortaya koyulması , sorunlarının tespiti ,çözüm yolu sunulması ve uygulamanın başlatılmasıdır.

      Binary sayılar ile 10 lu sisteme ait sayılar , ternary sayılar  (balanlı) ile sekar tabanlı sayıların bilinmesi bu vesile ile çok büyük önem arz etmektedir.

            Lojik elektonik denilen uydurma ve kabullenme matematik boolen cebri kurallarına göre bir zorlatmadan öte bir şey değildir. İçerisinde tek tük doğru olması bütünü kapsamaz. Binary tabanlı çalışan doğruluk tablolarında balan yoktur bu eksik ve hatalıdır. Ayrıca verimsizdir. Lojikte
0 yokluğu ifade eder iken 1 varlığı ifade eder. Bu elektrik devresinde 0 şeytan şalteri açık iken 1 de şeytan şalterini kapalı kabul eder. Bu elektronikte 0 iken 0 volt, 1 iken 5 volt olarak kabul edilmektedir.

            Sayı sistemlerinde kullanılan binary i anlamak ve uygulaması olan bilgisayar teknolojileri hakkında bilgi almak için chip tasarımını yeni bölümde anlatacağız.

            Denge teorisini anlatırken ilk uygumla örneklerini de elektronik ve ürünü olan bilgisayar ile vermeye çalışacağız. Denge teorisine ait sekar sayılara ait sistem19 ilk olarak bilgisayarda uygulanacaktır. Bundan sonra kimyada, felsefede dilde ve matematikte de çığ gibi büyüyecektir. Esas büyük açılımın genetik dalında DNA nın yapısının incelenmesinde yeni geliştirilecek balanslı tasarımda olacağı kanaatindeyim (Hayati Bingöl )

                 BİLGİSAYAR VE CHİP TASARIMI.

Sözlük anlamı ile bilgisayar;

Bilgisayar    
is. bl. Çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran elektronik araç, elektronik beyin.

Daha basit anlamı ise bilgilerin depolandığı ve kolayca ulaşılabildiği cihaz.

Chip ise Türkçe anlamı ile yonga sözlükte şu şekilde ifade edilir.

yonga   İng. chip Fr. pastille, microplaquette 

Bir tümleşik çevrimi taşıyan yarıiletken gereç. Kırmık sözlüğü de bu anlamda kullanılmaktadır, bk. tümleşik çevrim.

Bilgisayarın ana parçası olan chipler en temelde transistor lerden oluşmaktadır. Günümüzde milyonlarca transistor lerin bir elektrik anahtarı gibi kullanılması ile  bu chipler veri bilgi ve dataları alır saklar , işlem yapar sonuca ulaşır . Aldığı veriyi ses ,resim ,yazı gibi formatlara çevirerek insanlığın istifadesine sunar.
Mademki chip i oluşturan en temel parça transistor o zaman transistor ün tarifine de bir bakalım.

transistör   
is. Germanyum veya silisyum elementlerinin yarı iletkenlik özelliklerinden yararlanılarak imal edilen, elektronik tüplerin elektrik titreşimlerini genişletmekte kullanılan, sağlam yapılı ve uzun ömürlü alet.

Bence sözlük pek tarif edememiş. Birde biz tarif edelim.

Transistör; Silisyum, Germanyum gibi Atomlardan karasız yarı iletken elementlerin, bu yeteneğinden faydalanarak imal edilen Atomların, elektrik potansiyeli ile yönlendirilebilmesi sonucu anahtarlama yapabilen basit en temel elektronik elemanlardır.

        Bu kitabın okuyucusu şu an bu yazdıklarımı okur iken terimlerden ve açıklamalarınızda sıkılmış olabilir. Bu detayları anlatmamızın sebebi şu; Karşıma bakıyorum, bilgisayar sağa baktım cep telefonu, az daha sağa cevir wireles internet ver i aktarma cihazı onun altında cd çalar karşımda televizyon oğlumun elinde kumanda kafamı 0 cm sağa kaydırıp masaya baktım dijital fotoğraf makinesi az ötesinde eşime ait cep telefonu. Yerimden devinmeden gördüğüm transistor kökenli cihazlar bunlar. Hemen sağımda çok genel olmamakla birlikte bana özel 2 adet mikrokontroler elan mikroçip, solumda döndüm tasarımı ve üretimi bana ait olan babaküs elektronik ışıklı abaküs az daha ötede şarj cihazları duruyor. Aşağıya bakıyorum 6 lı çoklu priz ve 4 tanesi dolu her biri transistor ler ile donatılmış adaptörlere gide kablolar. Malumunuz üzere arapsaçı kablo yumağı. Biraz uzunca bir liste oldu ama sözün özü her yer transistorlarla dolu cihazlar ile kaplı. Evi dolaştığımızda her yerin transistor tetiklemesi ile çalışan cihazlar ile kaplandığını göreceksiniz.

        Son yıllarda transistor den öten binlerce transistor lerin bir araya gelerek oluşturduğu bütünleşmiş devreler, yine transistorlerden oluşturulan elektronik kapılar ve bu kapıların bir araya gelerek oluşturduğu tüm devre tasarımları ile dolu.

        Şahsen ben ve birçok insan gerek ülkemizde gerekse dünyada son yıllarda mikrotransistörlerden oluşan mikroçiplerden üretilen cihazlara milyonlarca Dolar ödedik. Ödüyoruz ve ödeyeceğiz. Aslında TL veya YTL ödedik demek isterdim ama maalesef transistor üretimi noktasında Türkiye ye ait üretim olmadığı çin TL şansımız yok. Uzunca bir sürede olmayacak. Milyar dolarları oluk oluk akıtmaya devam edeceğiz.
        Evet milyarlarca dolarlarımızı içinde nanometre ölçüde transistorların bir araya gelerek 2 li (binary ) sayı tabanlı çalışan ve matematik ve mantık kuralları ile çalışan, programlanan, programlanabilen cihazlara paralılarımız gidiyor.

        Bende dahil isteyerek, mecburen bu sistemleri her geçen gün alıyorum ve almaya devam edeceğim. Muhtemelen şu an transistor tabanlı bilişim –iletişim cihazlarına ödediğimiz para gıda ya ödediğimiz yıllık bütçeyle eşitlendi. İşimiz ve ilgimiz elektronik ulunca muhtemelen elektronik cihazlara ödediğim para gıda veya giyecekten daha fazla bir bütçe de olabilir.

        Tüm dünyayı kasıp kavuran silisyum (kumdan) üretilen transistor te önemli mini ve makro bilgisayarlar ,cep telefonları ,mp4 ler vs ler için talep ve para tüm dünyanın var olan dengesindeki çok farlı ve harmonik bakiye yığılmalarına sebep olacaktır.

        Bu bakiyelerin noktasal birikimleri, akıl dışı iş ve eylemlerin oluşmasına neden olacaktır. Orta yol dediğimiz ortalama dediğimiz en ideal durumdan marjinal noktalara doğru her iki kutba giden bir yönelik olacaktır. Böyle gider ise bu yönelişin grafiği hızla yükselecektir.

        Benim itirazım bu bugün için teknoloji harikası olarak değerlendirilen cihazların üretimi kullanılması para kazanılması ve bu cihazların bozulması değil;
Peki, neye itiraz ediyoruz.
Biz bu büyük emek ve bütçenin eksik hatalı bir sisteme yatırılması. Böylesine verimsiz bir binary sistem üzerine kurulmuş dev bir teknoloji imparatorluğunun kurulması. Dayatma kabullenmelerden oluşan mantık adı verilen lojik matematik teknolojisinin yanlış bir temel üzerine bir kanser gibi büyüyüp gitmesi. Bu kontrolsüz büyüme devleşmiş ve çaresiz hale gelmiştir. Transistor tasarımlarından oluşan bu milyonlarca chipler teknolojiler geliştikçe daha verimli çalışacağı yerde daha çok ısınıyor. Har yapıyor. Açıkçası hararet yapıyor. Bu hararetin köküne inmek yerine ateşi ikiye bölmek diye adlandırdığımız çift çekirdek yöntemine gidiliyor. 2 çekirdek 4 olur prallax ta olduğu gibi 8 çekirdekli de olabilir. Bu sadece arayı fiziksel olarak açmaktan kaynaklanan fiziksel soğutmadan başka bir şey değildir.Bize göre ısınmaın temel sebebi  gerekesiz binary çevrimlerdir. Bilgi veri ve datalar hep decimaldir. Deimal girer.

05 Kasım Çarşamba  2008  00 23.,
06 Kasım perşenbe 2008   22 25
Necmettin.

                              EGİTİM

        Günümüzde ,özellikle ülkemizde eğitim kelimesi yozlaştırılmış. Eğitim öğretmek paylaşmak ve bilgi aktarmak yerine;
Bildiklerini bildiği ve işine geldiği kadar aktarmak ve bu doğrultuda imtihan etmektir. Bu tam bir hödük durumdur.

İnsanlar insanları imtihan edemez. Ancak birbirlerine yardımcı olurlar. Eğer bir başarı ölçülecek ise öncelikle öğretici imtihan edilmelidir. Öğrenen tabi tutularak öğreticinin bilgisi ve öğretebilme yeteneği değerlendirilmelidir.

                        UTANMA

Utanma duygusu, ile hakkını arama ve cesaretsizlik birbirine karıştırılmamalıdır.

                             RENKLER

                              SESLER

                             ŞEKİLLER

                              SİMETRİ
                             BİTERKEN

1.      Turuncu son


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org