Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Kemanın Sesi...
07.12.2010
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 7432
Oy Sayısı : 19
Değerlendirme : 4,79
Popülarite : 6,12
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Sonbaharın güzelliğinin bir türlü bitmediği, hava sıcaklığının yaz sonlarında olduğu gibi ışıl, ışıl bir Adana sabahı. Hep sonbaharın ağaçlardaki renklerini görmeyi çok sevmişimdir. Ama Adana da bunu görmek pek mümkün olmuyordu. Bu sene gerçekten ağaçlarda bütün renkleri görebiliyoruz. Sarının, turuncunun, yeşilin her tonu o kadar güzel yansımakta ki, hepsinin bir arada olduğu öyle muhteşem bir güzellik.

Sabahın erken saatleri ve herkeste çok büyük bir telaş, kimi işe yetişme derdinde, kimi okula, kimi iş yerlerini yeni açıp kapı önlerini süpürmekte. Dolmuşlar hızla duraklardan ya yolcularını alıyor, ya da bırakıyor. Çocuklar okul servislerinin camlarından olabildiğince enerjileri ile bağırıp şarkı söylüyorlar. Arabadan etrafa dikkatlice bakıyorum, renklere, desenlere, insanlığın o hareketli haline, kiminde hüzün, kiminde sabahın neşeli halleri.  Sonbaharın çığırtkan enerjisi yavaş, yavaş içimize dolmakta…
Ve yeni bir gün daha başlamakta…

Her sabah olduğu gibi kızımla trafikte ilerlerken, o kadar hızlı bir trafik var ki, arkadan kızım söyleniyor, baba ne kadar duyarsız insanlar değil mi? Gerçekten çok sabırsız ve aceleci, sanki sadece o insanlar bir yerlere yetişecek. Hâlbuki biraz daha toleranslı, biraz daha hoşgörülü olsak belki hepimiz ahenk içinde daha hızlı hareket edeceğiz. Ama bazen öyle kişilerle karşılaşıyoruz ki, ilkokul kitaplarımızda yazan inatçı keçilerin hikâyesine dönüyoruz. Hiç kimsenin kimseye tahammülü ya da toleransı yok gibi…

Bu arada da arabada keyifle müzik dinliyoruz, bir ara çok fazla hoşlanmaz bu müzikten deyip, tam müziği değiştirmek istediğimde aniden kalsın baba tepkisiyle karşılaştım. O an şaşırtmıştım, çünkü kızımın dinlediği müzik türü değildi. Aslında bir gün öncede aynı müziği dinlediğini fark etmiştim, o yüzden ikinci günde aynısını dinleyince aslında biraz içimden keşke bu tür müziği dinlemese diye geçirmiştim. Ama ısrarla babacığım ne olur o müzik kalsın dedi. Tabi biz babalar her zaman ki özgür bırakmayız ya, hep bizim istediğimiz olsun, bizim dediğimizi yapsın… O an içimden kızım keşke bu müzikten hoşlanmasaydın diye içim içimi yerken, dayanamayıp sordum. Kızım bu tür müziği sen hiç dinlemezdin, hoşlanmazdın dedim. Hep şunu söylemesini bekliyorum, evet babacığım bu müzik güzel değil… Ama o tam da bu sırada baba ne kadar güzel değil mi dedi. O an bir hoş oldum olmasına ama çaktırmadan da hala soruyorum, kızım çok güzel değil bence diye… Ama bu arada bende bir düş kırıklığı sürüp gidiyor. Okula kadar geldik kapıdan içeri girerken hala içim içimi yiyor, bir türlü anlayamıyorum. En son dayanamadım ve :

"Babacığım, bu müziğin nesinden hoşlandın?" diye sordum ve ben hiç beğenmedim diye de arkasından ekledim.

Çünkü belki ben beğenmedim dersem o da öyle diyecek ve beni rahatlatacak ve bende gönül rahatlığı ile işime gideceğim. O an bana dönüp babacığım sana inanmıyorum o kemanın sesini nasıl beğenmedin deyince yüzümdeki şaşkınlıktan ne diyeceğimi şaşırmış bir durumda hem çok sevinmiş, hem de bir o kadar üzülmüştüm… Bende böyle keman çalabilecek miyim deyip koşup sınıfına gitti.

O gün kızımdan bu duygularla ayrılıp, işe gidene kadar tekrar, tekrar düşündüm…
Her zaman yaptığımız hayatın içindeki renkleri yine fark etmemiştim, yine sadece kendi gözümle görmeye, kendi kulağımla duymaya odaklanmıştım. Hâlbuki kızım masumane sadece keman sesini duyuyordu, bense şarkının kaosunu yaşıyordum. Bazen kendimizi öyle bir kaptırıyoruz ki hayatın akışına, bazı güzellikleri hiç fark etmeden es geçebiliyoruz. Çok küçük diye gördüğümüz şeyler aslında hayatın güzellikleri, farklı tatları, onları atladığımız anda yaşam monotonlaşmakta ve tatsız tuzsuz olmakta. Bazen çok kötü diye bildiğimiz birisine bile farklı bakarsak mutlaka güzel bir yanını görebiliriz, yeter ki bakmasını bilelim.
Hayat renklerden oluşmakta aslında, hem de o kadar güzel renkler ki…
Yaşamda öyle değil mi? Kaos içerisinde güzellikleri yaşamak. Etrafımıza bakarsak yaşam o kadar karmaşık ki, ama karmaşıklık içinde biz güzelliklerle bu hayatın tadına varıyoruz.

Niçin çocuklarımızın bizim istediğimiz gibi davranmasını dileriz ki, hep aynı hatayı tekrarlayıp duruyoruz… Her şeye anne baba olarak biz karar vermeye çalışıyoruz. Sonra da ileride hayatta niçin kendi ayakları üzerinde duramıyor bu çocuk diye ah vah ediyoruz.
Ön yargılarımızdan ne zaman kurtulacağız acaba, ne zaman odaklarımızı değiştireceğiz. Sonra düşündüm, acaba o müziği kızım için mi istemedim, yoksa kendim sevmediğim için mi istemedim.

Mevlana, yaşadığımız hayatı bir dağın eteğinde durup haykırmaya ve sonra kendi sesimizin yankısını duymaya benzetiyor. Ne söylersek, ne duyarsak aynısını yansıtıyor yaşam bize. Telaş ettikçe telaşımız artıyor, kızdıkça kızgınlığımız artıyor, sıkıldıkça sıkılganlığımız, dert ettikçe derdimiz, sevdikçe sevgimiz artıyor. Güzellikleri fark ettikçe hayatımızda güzellikler artıyor. Hoş görü gösterdikçe herkesten aynı karşılığı görüyorsunuz.

Hiç tahmin etmeyeceğimiz birisine sabah içten bir günaydın deyip, nasıl olduğunu sorduğumuzda, ondan alacağımız karşılık bizim içtenliğimizin eminim iki katı olacaktır. Yaya geçidinde bize yol veren bir araç şoförüne küçük bir selamın etkisinin büyüklüğü…

Gelin etrafımızda sesimizi daha da yankılandıralım, sonbahar renklerine de, kışın, ilkbaharın renklerine de daha da alıcı gözlerle bakalım. Bu kadar karmaşada, kaosun içerisinden çıkıp hayatın ihtişamına içimizden geldiği gibi farklı köşelerden bakalım. Yudumlayalım kahvelerimizi ama kahvenin kokusunu içimize çekerek, hayatı yudum, yudum yaşayalım…

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org