Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ali AĞAOĞLU (inşaat) Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

TRT HABER ALİ AĞAOĞLU Söyleşi
13.05.2011
Okunma Sayısı : 10961
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

TRT HABER ALİ AĞAOĞLU Söyleşi

.
.

 izlemek için

.
.

TRT HABER ALİ AĞAOĞLU Söyleşi

Deşifresi

TRT HABER : Yanımızda inşaat dünyasının  en renkli simalarından biri var. Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ali Ağaoğlu bizlerle birlikte. Hoşgeldiniz

AA: Hoşbulduk. İyi akşamla, iyi yayınlar diliyorum.

TRT HABER : En renkli simalarından dedik  ama renkisz bir konu var gündemimizde, Japonya'ada meydana gelen deprem. Konuyu inşaat sektörü üzerine yoğunlaştırdı. İstanbul depremi de gündeme geldi.

SÖ: O büyük depremi yaşadıktan sonra birçok şey konuşuldu. Daha sonra dünyada olan depremlerde de şiddetli depremler olduğunda Japonya'da , Amerika'da binalar yıkılmadıysa, Bizde neden yıkıldı? Diye sorguladık, konuştuk.

Alt yapısı bizim gibi olan ülkelerde de çok fazla ölü oldu, kayıp oldu ama pek bir şey yapılmadı. Ali Bey , önce İstanbul'un bina yapısını bize anlatın. Sonra da neden yapılanmıyor, neden bu kentsel dönüşüm gerçekleşmiyor yıllar geçti , önümüzde bir genel seçim var.

AA: Ben Karadeniz kökenli bir ailenin çocuğuğum. Babam 1946 'da İstanbul'a gelmiş ve iş hayatında başarılı olmuş bir insan babam. Babam da inşaatçı olduğu için benim de neredeyse çocukluk yıllarım inşaatta geçti. Şunu çok net bir şekilde söyleyebilirim ki işin mutfağından giren bir insan olarak Türkiye'de, İstanbul'da konut inşaatlarını en iyi bilenlerdenim.

İstanbul'da hatta Türkiye'de mevcut binaların yüzde 70'i kaçak, deprem yönünden güvenli olmayan ve vasıfları çok düşük binalardan oluşuyor. Bina stoğumuzun çoğunun durumu bu.

Özellikle 70'li senelerde aşırı göçün yaşandığı İstanbul'da doğru düzgün planlama yapılmadığından dolayı yapılan binların çoğu, kullanılan malzemelerin çoğu çok kalitesiz. Bugün İstanbul'da Reina diye herkesin bildiği yerde 70'lerde kum depoları vardı. Boğazın iki tarafı da kum depolarıyla doluydu.

Denizden kumu çıkarırlardı, depoya koyarlardı, oradan direk inşaata giderdi. Kullanılan kum, çakıl yüzde 30'u midye kabuğu, yüzde 20'si balçık, ve tuzlu sudan oluşan şeyler. Bunlar  hiç yıkamaya tabii tutulmadan direk inşaatlara gidiyordu.

70'li senelerde  Karabaük'ten demir çelik almak karneye bağlıydı. O dönemleri bilenler hatırlar sana yağ bile karne ile satılıyordu. Karabük'ten demir çelik alamk için karne ile sıraya girerdiniz 6- ayda , 8 ayda demir verirdi. Dolayısıyla merdiven altı dediğimiz atölyelerde çekme demirler yapılırdı. İşçilikte daha çok  kürekle karıştırılmış betonlardan yapılırdı, tenekelerle katlara beton çekip yapılırdı.

Kum kötü, demir kötü , işçilik kötü. İnşaatlarımızın hemen hepsi bu şekilde yapılıyordu. O dönemde malzeme buydu ve bunlar resmi yapılıyordu.

Sektörün oyuncularından biri olarak sende yaptın mı? Ben o zaman babamla çalışıyordum evet ben de yaptım. O zaman malzeme buydu, herkes böyle yapıyordu.

OK: Japonya'da sonuç olarak baktığınızda 9 büyüklüğünde bir deprem var ama depremden yaıkılan bina yok aslında. Tsunami'den yıkılan bina var. Bizde fiziksel bir ölçüm ile 9 şiddetinde olma depreminde yok. 7 nin üzerinde bir depremde İstanbul'da kaç tane bina yıkılır?

AA: Önce teşhisi doğru koyarsanız, tedaviyi yapmak daha kolaydır. Adamın apandisiti patlamış, sen  mademcik ameliyatı yaparsan hastayı kaybedersin. Binalarımızın durumu bu. Gecekondulardan bahsetmiyorum, Bağdat caddesinde yapılan, Etiler, Ulusta yapılan binalardan bahsediyorum. Buradaki binalarımızın bile durumu bu. Maalesef  yandan sağdan gelecek darbeyi değil, binalar kendilerini zor taşıyor.

Japonya'da 9  şiddetinde deprem oldu, depremden yıkılan binlar çok az. Asıl orada zarar veren tsunamidir. 9 şiddetindeki depremde can kaybı çok az. Bizde 5 şiddetindeki bir depremde mal ve can kayıpları oluyor.

Japonya'daki faylar çok daha şiddetli depremler üreten faylar, Türkiye'deki faylarda 7 ve 7.5 şiddetinde deprem üretebilir. Bizim binalarımız 5 şiddetinde depreme dayanmıyor.

Haiti'de deprem oldu, ben gidemedim ama teknik heyet adamlarımı gönderdim, binaların durumunu incelettirdim. İnanın oradaki binaların durumu İstanbul'dan daha iyi. 7 şiddetinde bir depremde 500 bine yakın bir can kaybı oldu. Yıkılan şehrin nüfusu 1.5 milyon. Üçte biri gitmiş.

OK:Siz diyorsunuz biz de yaptık ama o zamanlar İstanbul deprem bölgesi bile değildi. Hatta Süleyman Demirel'in önemli bir sözü var. "Altımız fay hatlarıyla doluymuş, haberimiz yok"

AA: Deprem yönetmeliği 1998 senesinde çıkarıldı. 1998 öncesi ve 1998 sonrasındaki statik hesaplardaki emniyet kat sayısını  bugün burada anlatmak mümkün değil. İnanılmaz arada katsayı farkı var.

TRT HABER: 1998 sonrasında yapılan binalara emniyetli diyebilecek misiniz?

AA: Şunu söyleyebilirim; özellikle 1999 depreminden sonra konut inşaat sektörü kendini çok geliştirdi. Hesaplarda çok büyük güvenilirlik var. Bunun yanında da sektör kendini çok yeniledi. Mimarlık inşaatlara girmeye başladı.

Ben sektörden biri olarak bırakın büyük inşaatları  5 daireli apartmanlara bile bakıyorum, artık bir mimari estetik var, bir mühendislik var. Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki Türkiye'de şuan yapılan inşaatlar çok güvenilir, doğru yapılıyor. Etrafımdaki projelere bakıyorum, birbirlerini kopyalayan projeler var ama kötü inşaat hemen hemen yok..

OK:Biraz önce de semt isimleri verdiniz. Yüksek bedelli ev alınca yada yüksek kirada oturunca anladığım kadarıyla insanlara bir güven geliyor. Aslında bu semtlerin çoğunun da yapım tarihi sizin  bahsettiğiniz yıllara dayanıyor. İstanbul'da lüks bir semtte oturan bir insanın , daha az gelir düzeyi yerde oturan bir insandan farkı var mı deprem açısından?

AA: Eski binalarda 1970 – 1980 lerde yapılan binalarda  Etiler Ulus  gibi yerlerdeki binalara normal dar gelirli vatandaşın oturduğu apartmanlarla çok farkı yok. Binaların çoğunu beton numuneleri alınıyor ve beton denilecek şey kalmamış.

Etilerde Uçak Savar yeri var, 1960'larda yapılan bir yer binalar kendi ağırlıklarını taşıyacak durumda değiller.

TB: İstanbul'un üzerinde durduğu büyük risk tam dediğiniz yer. Mevcut binaların yüzde 70'ine yakınının hem fiziki ömrünü tamamladığını söylüyorsunuz,  hem de depreme dayanıksız olduğunu söylüyorsunuz. İstanbul 15 milyon ve büyük bir şehir ve sürekli göç alan bir şehir. İktidarlarında çözemediği yer burası. Bu insanları ne yapacaklar? Bu binaların yerine yeni binalar nasıl yapılacak? Kentsel dönüşüm ile ilgili sizin bir öneriniz var mı?

TRT HABER: Siz dediniz ki o tarihlerde biz de inşaat yapıyorduk  ve belli sorunlar sizin yaptığınız yerlerdede geçerliydi. Siz eski  konutlarda oturanları yeni projelere yerleştirip , kendi adınıza kentsel dönüşmeye katkıda bulunmayı düşünüyor musunuz?

AA: Kentsel dönüşüm yasası çıktı ama eksikleri var. Burada özellikle Kadir Topbaş bunu dile getirmeye başladı. Benim gibi bir insanın söylemesi ilginçtir ama eğer benim yetkim olsa kesinlikle demokrat bir insanım ama yetkim olsa başta mimar odası olmak üzere sivil toplum örgütlerini kapatırım. En kötü plan beil plansızlıktan iyidir. Maalesef  sivil toplum örgütleri çıkıyorlar her yapılan şeye itiraz ediyorlar. Ama bunun burası kötü böyle yapalım dese bende şapka çıkarırım.

Bu kentsel dönüşümü yapmamız için çok mali kaynağa ihtiyacımız yok. Doğru düzgün bir planlamayla bunu yapabilecek yeteneğimiz var. Deprem yıkmadan biz binalarımızın yüzde 70'ini yıkıp kendimiz yenileyebiliriz. Burada sadece bunu belediyelere bırakmamak lazım. Bu artık 1 sene 10 sene sonra olur ama bu kaçınılmaz, bilim adamları söylüyor.

Sayın Kadir Topbaş son dönemlerde inanılmaz çalışıyorlar ama mevcut kat mülkiyeti kanunu bizim değiştirmemiz lazım.

10 daireli, 20 daireli bir apartmanda bakıyorsunuz o bina oturulacak gibi değil, 19 kişi bu apartmanı yıkıp yeniden yenileyelim diyor, bir kişi istemiyor. 19 kişinin lafı boşa gidiyor, bir kişinin dediği oluyor. Bir kişi yüzünden orada yaşan 19 ailedeki insanlar resmen madur oluyorlar.

Bunun yanında bunu kaynak ayırmadan yapmanın yoluda şudur. Vatandaşa rant vereceksiniz. Rant deyince başta medya olmak üzere vatandaşın tüyleri diken diken oluyor. Siyasetçilerin  ve yöneticilerin görevi nedir? Halkın refah düzeyini yükseltmek. Kişiye rant demiyorum, Ahmet, Hasan Hüseyin değil , bir bölgeye rant verilerek bu ancak sürdürülür.

O binaları polis yolula yıkamazsınız, zabıtayla yıkamazsınız ancak rant vererk olur. İki tane apartman var, bir tanesinde 10 daire, diğerinde 10 daire , gel birleş  ben size 20 daire yerine 30 daire vereceğim. Daha çok birleşirsen bu kadar vereceğim.

Sayın Kadir Topbaş'ı kutluyorum, son beyanatlarında hep bu var. Bunu sadece yerel yönetimler yapacak değil.

Bir yer yıkılıp yakıldıktan sonra mı biz oraya afet yönetmeliği uygulayacağız. Biliyoruz ki İstanbul'u deprem bekliyor. Yıkıldıktan sonra mı afet bölgesi ilan edeceğiz. Testiyi kırmadan tedbir alamıyor muyuz?

Bunu devlet politikası haline getirmeliyiz. Kaynağa ihtiyaç yok. Doğru düzgün bir planlama yaparak mesela bir bölgede 100 tane gecekondu var, o bölgeye çağdaş şehirşilik ilkelerini koruyarak, 100 tane gecekondu yerine 200 dairelik çağdaş bir plan yapılsın.

Vatandaş gelip oraya kaçak gecekondu yapmışsa, devlet göz yummuştur. Siyasi rant uğruna, siyasi oy uğruna, o vatandaşa göz yumarak suçuna iştirak etmiştir. O vatandaşı alıp oradan bir yere götüremezsin. Oraya 200 tane ev yapacaksın. Gecekondu ne kadar yapıyor 100 lira. Gel ben sana imarlı daha güvenli daha sağlıklı bir konut veriyorum.

OK:Sizinde böyle bir projeniz var. Bu dediklerinizi yaptınız mı?

AA: Yaptık evet.

OK:Nasıl yaptınız? Ne kazandınız?

AA: Ayazağa'da bir projemiz var. 1940'lı senlerden beri orada gecekondu vardı. Kendi aralarında  birleştiler araziyi maliye bakanlığından satın aldılar, ödemesini de biz yaptık, oradaki vatandalara sağlıksız gecekondu yerine her birine daire verdik.

Özel sektör bunu tek başına yapamaz. İnsanlar biraraya gelmişler, kooperatif oluşturmuşlar, belirli bir noktaya geldiler ve bize geldiler  parasal yönden biz destek olduk onlara.

TOKİ bunu başarılı bir şekilde yapıyor ama bu sadece TOKİ'nin altından kalkacak boyutta değil. Bunu devlet politikası haline getirip sürdürmemiz lazım.

SÖ: İnşaat ve konuttaki bütün oyuncuların bu işe gireceği bir sistem oluşturması lazım.

AA: Bizim millet olarak çok büyük özelliklerimiz var ama millet olarak bizim en büyük eksiğimiz, biz uzlaşma ve kollektif çalışma kültürümüz maalesef zayıf. Onun için burada bir otoritenin olması lazım. Bu otoritenin de devlet olması lazım.

OK: Uzlaşma derken, son günlerdeki uzlaşmazlık konusuda nükleer santral. Japonya'daki depremin ardından bir nükleer felaket meydana geldi. Yaklaşık 14 metrelik dalgalar santralin su basmasına neden olmuş. Bizde de fay hattına yakın bir yerde nükleer santral yapılması var . Bir şey sormak istiyorum. Türkiye'de nüklerer santral yapacaksak Türk müteahhitleri de dahil yıkılmayacak bir bina yapma imkanı  var mı?

AA: Şuanda Türkiye dünyanın 15. büyük reformu. Hedefimiz Cumuhuriyetin 100 yıldonumünde dünyanın 10 ekonomisinin arasına girmek. Demek ki Türkiye hızlı bir şekilde kalkınacak. Bu ne denektir? Enerji ihtiyacı hızlı bir şekilde artacak. Şuanda kişi başı enerji tüketimi kişi başı 2700 kilovat , bu batı ülkelerinde 8 bin  civarında.

Eğer 10. büyük ekonomist olacaksak ihtiyacımız hızlı bir şekilde artacak. Türkiye'nin kendi milli kaynakları bunu karşılamaya yeterli değil. Bu sürdürülebilir enerjiyi sağlaması lazım Türkiye'nin. Fransa enerjisinin yüzde 70'ini  nükleerden sağlıyor. İngiltere yüzde 60'ını nükleerden sağlıyor. Yani Türkiye  kendi kaynakları yetmediği için muhakkak nükleer enerjiyi sağlıklı enerji temini konusunda Türkiye bu nükleerden kaçamaz. Kaçmaması lazım diye düşünüyorum.

Japonya'daki bu felaketten sonra daha dikkatli hareket etmemiz gerektiği ortaya çıktı. 9 şiddetindeki  bir depremde yıkılmayacak binayı yapmak mümkün. Türk müteahhitleri  bunu yapar. Kaldı ki Türkiye'deki faylar 9 şiddetinde deprem üretecek faylar değil. Daha kısa, daha kesik faylar. Ama şu var, Japonya'daki  nükleerde oluşan hasarda depremden oluşmadı. Hemen okyanus'un ürettiği  inanılmaz büyüklükteki dalgalardan hasar gördü.

Bilim adamlarının söylediğine göre 9 şiddetinde bir deprem olmaz, o büyüklükteki bir tsunamiyi de denizlerimiz üretmez. Bunu yaparken de tabiki her  zaman daha iyisini yapalım. Biz yapmasak hemen yanımızda Ermenistan'da var. Türkiye kalkanacaksa, kalkınmanın ana lokomotifi de enerjidir.

Benim şahis firkim tabiki hesaplarımızı daha doğru yapalım, daha sağlamını yapalım, yeni teknoloji ile bunu kuralım. Ama Türkiye bu konudan kaçamaz diyorum.

SÖ: Ali Bey, depremden biraz uzaklaşalım. 2009 krizinde korktuk ama farklı formüllerle satış rakkamı yakaladınız.Bazı arkadaşlarınızda bunu yakaladı. 2010 da fena geçmedi, 2011 satışları nasıl gidiyor? Acaba konut piyasası canlı gidecek mi? Yoksa, daha mı durulacak?

OK: Merkez Bankası bugün bir karar aldı, piyasadan 19.1 milyar lirayı çekti. Bunun da kredilerdeki faizin artmasına neden olması bekleniyor. Bu sizin satışlarınıza yansıyacak mı?

AA: 2009 – 2010 özellikle 2009 krizin en yoğun yaşandığı dönemde dair inşaat sektörü Türk ekonomisinin lokomotifi oldu. Krizin teğet  geçmesini sağlayan sektörlerden biri oldu. 2010'da iyi geçti. Ben 2001'de de bunun yine iyi olacağını düşünüyorum.

Bir projenin başarılı olması için tek kriter yetmiyor. Birçok doğruyu bir araya getirmeniz gerekiyor., Türk insanının en büyük sorunu erişebilme sorunu. Alım gücünün yetersizliğidir. Faizler bizim beklediğimizden daha hızlı bir şekilde düşüyor.

Ben 1954 doğumluyum, yaşım 22. faizler aylık 0,70'lerle  müşterilerimize konut kredisi kullandırıyoruz.

Faizlerin hızlı şekilde aşağıya gelmesi insanların alım gücünü yukarıya doğru taşıdı. Dünyanın en zengin ülkelerinde bile gayrimenkul uzun vadeli uygun kredi ile finanse edilir. Bu kararların alınmasıyla tabiki bankaların üzerine gelen belli bir yük olduğu anda doğal olarak kredilere yansıyacaktır. Tabiki bir olumsuz etkisi olacak. Gelen kararın bir miktar sektöre olumsuz etkisinin olacağını düşünüyorum. Ama çok da büyük bir etki olmayacaktır. 0.70'lerden 0.73'lere tırmandı. 2011'de de sektörün başarılı geçeceğine inanıyorum.

TRT HABER: Konut kredileri gördüğümüz en düşük kredileri yaşadı. Bu yüzden de ev alma zamanı diye konuştuk ama konut kredilerine baktığımızda birçoğu yüksekliği ile birbirleriyle yarışır durumda. Bu anlamda orta ve dar durumlu kişilere projelerin az olduğundan yakınılıyor. Ne dersiniz?

AA: Şuanda piyasada satılan konutların büyük bölümü yüzde 80'ni mertekare satış fiyatı 1000 dolar ile 2000 dolar arasındaki ürünler satılıyor. Bunlar b gelirli kesimlere hitap eden projeler. Ben burada 3000  doların üzerindeki konut piyasadaki arzı üretimin yüzde 5 civarındaır. Çok az sayıdadır.

Ağırlıklı satılan ve üretilen projelerin çoğu 1000 dolar  ile 2000 dolar arası projelerdir. Yani ayda 3 bin 4 bin lira ödeyebilen insanlar bu projelerden yararlanabiliyor. Güzel projeler yapılıyor. Türkiye'de kötü yapılan proje yok.

TRT HABER: Ayda 3 bin 4 bin ödeyebilmesi için gelirinin iyi olması gerekiyor.

AA: Türkiye'de özellikle İstanbul'da özel sektörün yani biz B grubuna proje üretiyoruz. Karı koca çalışan , ayda 3 bin lira gibi bir taksit ödeyebiliyorsa , konutun yüzde 15'i gibi bir birikimi varsa bu tür konutlardan alabiliyor.

Asıl potansiyelin büyüğü C geliri grubunda ama şuanda İstanbul'daki arazi fiyatlarından dolayı , açık söyleyeyim benimde isteğim daha az gelirli kişilere proje üretebilmek ama arsa fiyatlarından dolayı özel sekterön C  gelirli grubuna proje üretmemiz çok zor.

Kentsel dönüşüm olursa, devletin elinde çok büyük araziler var, maalesef çoğu işgal altında. Bunu özel sektörle paylaşırsa biz görev almaya hazırız.

Dediğim gibi son günlerde 1000 liranın altında ürün yelpazesi var. O konuda bizim ciddi endişelerimiz var. Bugün demirin tonu üç ay önce 800 liralardaydı, şuanda 1400'e çıktı. Irak, Tunus ,Mısır Libya olaylarından dolayı 1200 liraya indi. Emtiyaya gelen fiyat artışlarından dolayı o segmentte üretilen konutların teslimi ile ilgili benim şahsi fikrimdir.

TRT HABER: Konut fiyatlarında yüzde 10, 15 bir artış bekleniyor. Bunun sebebi olarak da demir fiyatlarının ve çimento fiyatlarının  yüzde yükselmesi olarak gösteriliyordu. Aslında bunun konut projelerinde etkisinin biraz abartıldığını söylerler. Ne dersiniz?

AA: İnşaat denilince ilk akla gelen demir çimento .  Sadece demirde artış yüzde 50, yüzde 60 'ları buldu, çimento da yüzde 35- 40'ları buldu. Bunun yanında inşaatta kullanılan binlerce çeşit malzeme var. Diğer kalemlerde de fiyat artışı bunlardan aşağıya değil. Pimapen de böyle, cam da böyle .

TB: Ali Bey'in 2011 için bir süprizi vardır.  Ev hayali kuranlara veya grup olarak sektöre vereceğiniz vir ivme var mı Ali Bey?

AA: Var. Önümüzdeki günlerde sektörün yine ikikatı büyüyeceğini inanıyorum. Maslak'da bir proje şekillendiriyoruz. Burada bilinen konsepttinde dışına çıkıp ayrı bir proje ile İstanbul'u emlak dikine çıkaracak bir proje orada tasarlıyoruz. Proje büyük ölçüde tamamlandı.

24 saat yaşayacak bir proje tasarlıyoruz. Eski alıştığımız sokak ve cadde kültürünü , mahalle kültürünü öne çıkaracak bir proje.

Kısmet olursa bu senenin ilk yarısına yetiştirmeye çalışıyoruz.

TB:  Fiyatlar nasıl olacak?

AA: Biz her zaman çok miktarda yapıyoruz, çok hızlı yapıyoruz, kaliteli yapıyoruz, çok alım yapıyoruz, alım yaparkende peşin yapıyoruz maliyeti aşağıya çekiyoruz, müşterilerimizle o karımızın bir kısmını paylaşıyoruz. Onun için erişilebilir bir proje yapacağız.

Biz yaptığımız ödeme modelleri ile  de insanların o konuta erişebilirliğini sağlıyoruz. İnsanların cebinden mümkün olduğu kadar az peşinat çıkararak yaptığımız ödemleride inşaatın teslimine yayarak insanların erişmesini sağlıyoruz.

Reklamını oynadığım projede Ayazma'da bir haftada 2000 konut sattık.

OK:  Bunda reklamlarında çok önemi olduğunu biliyoruz. Basın İlan Kurumu'ndan reklam ödülü aldınız. Reklam başarınızı herkes takdir ediyor.  Şunu merak ediyorum; 8-9 ay evvel çıkıp televizyonlara "Ben Ali Ağaoğlu" diye başladınız, o tanıttığınız projenin önünde o gün kuyruklar oluştu.

Bugünlerde başka bir reklam daha oynuyor televizyonlarda "Ben Kemal Kılıçtaroğlu" ne hissettiniz reklamı görünce? Beni taklit etmiş dediniz mi?

AA: Taklit demeyeyim de bizim reklamı çağrıştırdı. Ama o reklam hakikaten çok başarılı oldu. Biz orada bir hafta içinde 2000'e yakın konut sattık ama o reklamın asıl başarısı bizim orada sattığımız 2000 daireden ziyade Anadolu'nun bir çok yerinden müteahhitler Van'dan, Konya'dan, Trabzon'dan meslektaşlarım beni aradı "Abi 9 aydır bir tane daire satamamıştık, senin sayende daire sattık" dediler. İnsanların psikolojisini alım yönünde harekete geçirdik.

Van'daki vatandaş  gelip İstanbul'dan daire almadı ama gitti Van'daki müteahhitten daire aldı. Böyle bir sektöre katkısı oldu.

TB:  Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin başına geçti genel kurulda, havuzlu villam olmayacak hatta villalı havuzum olmayacak gibi yanlış bir ifade kullandı.

AA: Benim reklamda oynamam, oradaki duruşum, oradaki samimiyetim insanlar beni kendinden biri olarak gördü.Ben de onların içinden gelen biriyim. Projede benim de oynamam dikkatleri o projeye çekti ama sadece benim oynamam değil , beni değil eğer ürün doğru değilse olmaz. Yeri doğru olacak, projen doğru olacak, ödeme şartların doğru olacak, beş tane doğruyu biraraya getirdiğin zaman  her şey olacak.

OK: Yani  Ben Aliağaoğlu yada Ben Kemal kılıçdaroğlu demek yetmez.

AA: Önce ürünün doğru olacak. Doğru ürünü vatandaşa sunarsan vatandaş bunu kabul görür.

OK: Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir aile sigorta kavramı var 600 TL vereceğim diyor.

AA: Siyasetçinin görevi halkın refah düzeyini yukarı taşımaktır. Halkı daha sağlıklı, daha güvenilir, refahını yukarı taşımaktır. Bunu yapabiliyorsa onu kutlamak lazım. Ben bunada inanıyorum.

SÖ: Arabalar konusunu bir açalım. Sizin garaj kaç milyon dolarlık oldu?

AA: Ben çocukluğumdan beri iş hayatının içindeyim. Ortaokulu yatılı kolejde okudum , bugün hala o alışkanlığım devam eder saat 7'i 1 geçe kalktığımı hatırlamam 7'de kalkarım.Günde de 15-18 saat çalışıyorum. Benim hayatımın büyük bir bölümü iştir. Babamda varlıklı bir insandı, Allah uzun ömür versin şuanda sağ. Onun için çocukluğumdan beri güçlü araba, kaliteli araba kullanmayı seviyorum. Onun için şuanda hayatımda işimin dışında en fazla keyif aldığım, dinlendiğim şey , kendimi ödüllendirdiğim şey arabalardır.

20'nin üzerindedir arabalarım, hakikaten araba sınıfına  değil harika makineler sınıfına  giren arabalardır. O arabaları kendim kullanırım. Bazı insan vardır arabayı alır, garajda sever.Ben arabaları alır şantiyeleri de gezerim.

OK: Oğlunuzu da işinize soktunuz galiba. Üçüncü kuşak da inşaatçımı oldu? Benim bildiğim Londra'da bir arsa satın aldınız. Oraya bir kule dikiyorsunuz.

AA: Londra gibi gelişmiş bir yerde iki tane kule yapacağız. 370 kusur rezidans daire, 210 odalı bir otel yapıyoruz. Bunu özellikle de Türk mimar ile yapıyoruz.

OK:  Adında Türkiye ile ilgili bir çağrışım olacak mı?

AA: Muhakkak olacak.

TB: İşadamları servetlerini göstermek istemezler. Hangi işadamı ile görüşseniz işler çok kötü vs. der. Siz deki bu gösteriş merakı değil, sizin doğallığınızı bildiğim için söylüyorum. Bu kadar serveti göstermeyin diyen danışmanlarınız yok mu?

AA: Yapı olarak , kişilik olarak ben "Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol" felsefesine inanan insanım. Dediğinize katılıyorum bazı insanlar belirliyere gelince daha soyutlanırlar, özel yaşarlar. Ben neysem oyum. Ben o arabayı kendimi ödüllendirmek için alıyorum , niçin gizleyeyim ki onu. Garajımda mı seveceğim onu, aldıysam tepe tepe bineceğim.

 TRT HABER: Altın kaplama cep telefonunuz, yayın sırasında cebinizden çıkardığınız nakit paralar, yada genç sevgilileriniz. Bunlarla da gündeme geliyorsunuz.

AA: Ben dediğim gibi haktan gelen bir insanım. Ben onu saklı yaşarsam o zaman ben, ben olmam. Ben hayatımın her döneminde pozitif oldum, doğruyu konuştum, doğruya inandım onun için mücadele ettim.

Ben 1 Mayısta üstü açık arabayla Gazi Mahalle'sinde arazi bakıyordum. Ben halkın içinden biriyim, insanlar beni o şekilde kabul etti. Ben onu eğer gösteriş olarak yaparsam insanlar o farkı algıyorlar.

SÖ: Param olsa ben şu arabayı alırım, param olsa ben şunu yaparım denilenleri siz yapıyorsunuz. O da bir doğallık.

AA: Ben günde 15 saat çalışıyorum. Bu ülkede çalışıyorum. Adam gibi vergimi de veriyorum. Bazı işadamı vardır yatı vardır. Benim öyle bir lüksüm yok. Ben bir hafta yatta geçirecek vaktim yok. .

TRT HABER: Kameraman arkadaşlar yayından önce hatırlattılar Ali Bey  arabalarını gelin arabası yapmak için 1 günlüğüne veriyormuş . Doğru mu?

AA: İsteyen olursa veririm. Şförüm alı isteyeni gezdirir. Malımın esiri olmadım, olmama da.

OK: Üçüncü kuşak da inşaatçı oldu Ali Ağaoğlu ailesinden . Yurtdışındaki Türk müteahhitleri çok gündemde , ama daha keşfedilmemiş, daha az gelişmiş ülkelerde inşaat yapıyoruz. Londra'ya girmek büyük bir iddia aslında. Bu işten para kazanabilecek misiniz?

AA: Türk inşaat sektörü Çin'den sonra dünyadaki ikinci konumdayız. Başka sektörde dünya ikinciliğimiz yok. Yurtdışında inşaat işi yapan çok başarılı müteahhitlerimiz var. Türkiye'ye büyük istihdam sağlıyorlar, Türkiye'ye büyük miktarda döviz kazandırıyorlar.

Biz proje geliştiren bir grubuz. Geliştirdiğimiz projeyi kendimiz inşaa ediyoruz. Londra'da böyle bir fırsat doğdu. Bir arazi satın aldık. Bir fizibilite yaptık, karlı bir proje.

Orada bir taşla üç kuş derler öyle bir fırsat doğdu. Benim oğlum Alican üniversiteyi Londra'da bu sene bitirdi. Normalde gelip bizim şirkette çalışması gerekiyordu. Benim yanımda ikinci , gölgede kalacak. Ben yetkiyi bile versem müdürler ona patronun oğlu muamelesini yapacaklar. Halbuki Alican donanımı çok güçlü bir çocuk.

Ben babam'dan 1977 senesinden ayrılmıştım, kendi işimi kendim kurmuştum. İstedim ki Alican orada kendi olsun, kendi kararlarını kendi versin, kendini orada kanıtlasın. Türkiye'ye geldiği zaman benimle rekabet etmesi zordur. Kendi ayaklarının üzerinde dursun.

Tabiki kuruluşunda ben ona destek olacağım kadro kurmakta ama orada en azından başarının tadını alır orada. Çocuk yüzme öğrensin diye derin suya atacaksın derler.Ben Alican'ı okyanusa attım. Ama inanıyorum ki o o donamıma sahip.

Markamızı Londra'da da tescil etme  imkanı  da doğdu.

TRT HABER: Vaktimiz azaldı ama bir soru ile devam edelim. Londra'dan bir e-mail de deniliyor ki "Bu akşam Ali Ağaoğlu'nu izlerken rahmetli Sakıp Sabancı 2yı andım. Başarılarının devamını dilerim" diye.

Siz kendinizi yeni Sakıp Ağa olarak görüyor musunuz?

AA: Benim baban Karadeniz'den İstanbul'a geldi ev gerçekten ticarette çok başarılı olmuş bir insandır. Kendini örnek aldığım bir insandır. Babamdan sonrada rahmetli Sakıp Sabancı'yı kendime örnek aldım. Türk iş aleine örnek olmuştur, büyük katkı sağlamıştır. Çok saygı duyduğum birisi .

Ben Ali Sabancı'yı rahmetli Sakıp Sabancı'ya  daha çok benzetiyorum.

TRT HABER: Çok teşekkür ediyorum programımıza katıldığınız için.

.
.
.
 Ali Ağaoğlu

.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org