Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Serdar İnan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

HAYATIN BİZDEN İSTEDİĞİ
30.11.2011
Okunma Sayısı : 1938
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

       HAYATIN BİZDEN İSTEDİĞİ

İlahi tasarım bize bizi tanıtırken, harcanan zaman ile aslında izin sahibini gösteriyor. O ize bakarken gör-düğümüz onun arkasındaki olabilmeli. Ona rağmen harcanan nefese gösterdiği sabır ile aslında bize verilen zaman mükâfatımızdır.

Biz bir şekilde bu isyanımızla başkalarının pa-rabolüne malzeme de olabiliyoruz. İsyanımız başkasına yanlışın ne olduğunu gösterebiliyor, hatta   tüm paraboller bir kişiye odaklanabiliyor.

Tek kişinin refaha ermesi neticesinde diğerle-rinin ışık verebilme şansı da ortaya çıkıyor. Bizim gösterdiğimiz isyana karşı sistemden gelen reaksiyon her zaman yumuşak olamıyor, bizdeki anlayışsızlığın yüksekliği sonrasında reaksiyon sertleşebiliyor.

Karşımıza çıkan sorunlarda ve gözyaşlarımızda işte o reaksiyon var. Kazanılan kalpler muhaceresinde, imtihan şiddeti azalabiliyor ve program zamana yayılabiliyor veya destek kuvvetler yanımıza veriliyor.

Destek ile alınan eğitimin artan şiddeti ile oluşan çemberlere cevap, bize verilen sıfatların hakkını vermekle oluyor.

Bize verilenleri mükâfatımızmış gibi görme-meli; verilenler ile yapma becerimizin artması beklenmekte, as-lında emeğimizin miktarının ve kalitesinin artışı gerekmektedir.

Bizden beklenen bazen başka parabollerin harekete geçirilmesi olabiliyor, eğer siz, size verilenlere bakarak sizden bekleneni bile-mez iseniz, işini yapamayan bir personeli işten çıkardığınız gibi, sistem de size verilenleri geri almaya başlıyor.

Bize verilen güce bakarak hedeflerimizi karartmamalıyız, tehlike, gücün hâkimiyet zorluğu ile başlar, imtihan keskinleşir, aslında güç ile mütevazı gibi gözükmeye çalışsak da, bazı kalpleri gücü-müz ile kırabileceğimizi unutmamalıyız.

Kazanılan kalplerin bize verdiği bonusu iyi kullanmalı, yenilerini kazanmaya çalışmalı, yoksa müflis bir tüccar gibi iflas edebileceğimizi bilmeliyiz.

Parabolümüzü takip etmeli, bizi ileriye taşıyan çizginin yönünü hep yukarıda tutma becerisi göstermeliyiz. Çok kafa yormalıyız. Hayatta hep iyi bir gözlemci olmalıyız.

Maddi ve manevi isteklerimize verilen cevapları ve zamanları irdelemeliyiz, etrafımızda oluşan çemberlerin maddi ve manevi olması bizim çizgimizin yönünü belirleyecektir.

Ailevi çemberler yaşıyor olmamız aslında bizim parasal hedeflerimizin olduğuna ve bu hedefleri amaç almamız gerektiğine delalettir.

Parasal gü-cün bizde tahrifat yapmasını engellemeli, gövde genişliğimizin etraftaki narin vücutları ezmesine engel olmalıyız.

İnsanlara karşı taarruza geçmeden önce olayları araştırmalı, kişinin hayat dengesini değiştirmemeli, kısaca ilahlık yapmaya soyunmama-lıyız.

Kazanılan her kalp ve affedilen her nefis bize bir kazançtır, geyiğin peşinde koşan avcı misali bu güzellikleri aramalı, biriken güzelliklerin bizi saracak yangınlara su olacağını bilmeliyiz.

Dinin görsel ve şekilci temaları, aslında idrak seviyesi zayıf be-denlerin deniz seviyesinde zarara uğramadan yön bulmalarını sağlar, dinde bulunan soyut kavramlar, idraki artan kalplerde her irtifada daha başka ufuk görüşleri sağlamaktadır.

Zeminden bakılarak görülen dünyanın düzlüğü yukarı çıktıkça değişir ve ovalleşir, tam karşı açıdan bakışta ise zemin anlamını yitirir, kavramlar coşar ve insanı sarmaya başlar.

Eteğin santiminde, ya da suyun vücut karelerine dokunma oranında aranan din temaları anlamını yitirmeye başlar atmosfersiz  ortamda, güne-şin yüksek radyasyonu insanı yakar, arkada sadece Allah'a karşı duyulan aşk kalır.

Allah'ın istediği oluşur, istenenin yapılmasının insan ruhunda meydana getirdiği huzur, çoğu zeminsel zevkin yerini alır, Allah kendini bizde seyreder, esmalarını bizde görür ve sevgisel bir maddesizlik ortamı oluşur.

Böylece kişi huzur ortamına gark olur ve erme (yanma) süreci başlar. Erenlerimizin maddiyattan uzaklaşma sebebi bu şekildedir. Ancak günümü-zün maddi hegemonyası maddiyata da hükmedebilen erenlerin oluşmasını gerekli kılmaktadır.

Hayatta insan adedi kadar dini algılama çeşidi mevcuttur. Her nefis, her kalp dini ayrı algılar. Karakter çeşidi kadar yoğun olan bu inanç sisteminde ortak dili oluşturan Kuran bile ilmen yakın olan kişiler tarafından değişik açıklamalar ile yorumlanmıştır.

Hâşâ Allah bunun böyle olacağını bilmemiş midir? Bence böyle istemiştir. Dini temalar olmadan, uzak ormanlarda çocuk yetiştirelim. Her çocuğa reşit olunca Kuran'ı okuyalım ve yorumunu soralım. Farklı önyar-gıları olmadan yetişen bireylerde, yorum da tamamen farklı olacaktır.

Aslında din aynıdır ama yorum farklıdır. Yorumun değişik olması dini değiştirmez, aynı temaya yazılan binlerce şiirdeki gibi herkes istediğini ya da istenileni alır, yazar. Kaderin farklılığında gösterilmesi gerekecek reaksiyon farklarında yanın-da götürülmesi gereken teçhizatın farklılığını ortaya koyar; bu da Allah'ın yüceliğine, bizim aczimize bir örnektir.

Manevi kuvvetimiz aslında vazgeçmeye razı olacağımız mad-diyatta gizlidir. Bir insan çok zengin olabilir veya bir komu-tanın ordusu çok kalabalık olabilir, ancak o ordunun kuvveti, gösterdiği tehdide karşılık düşmanın gösterdiği karşılık kadar kısıtlıdır.

Eğer düşman göstermelik güce aldırmaz ve saldırır ise artık güç mantığı değişir. Eldeki asker sayısı kadar değil, ölmeye razı asker kadar güçlü olursun. Canından vazgeçebilecek asker miktarı savaşın kaderini çizer, bu sayede tarihte büyük ordular hezimete uğratılmıştır.

Bize manevi güç verecek öğe kalbimizdir, ayaklarımızı yere yapıştıran ise nefsimiz. Yerde kaldığımız müddetçe görüşümüz körleşir, dünyanın düzlüğüne diğerleri gibi inanmaya başlarız. Yerde kalış ile halimizden memnuniyet duyarız, tüm sıkıntılara rağmen turşu suyu içenler gibi susar, içmeye devam ederiz.

İstek ve arzularımız bizden istenenleri gölgeler, herkesin kalbindeki ilahi damlanın mevcudiyetini zora koyar.

Birçok insanın katili olan bir kadın bile çocuğuna bakarken caniliğini bir tarafa koyar ve kalbindeki o damlanın tesirine girer.

Aslında o kadın onda onu görür.

Her ruh, eğitimle potansiyelini arttırabilir, yeter ki görünmeyeni görebilen bir gözü olsun, kalbi kararmamış olsun.

.
.
.

                              

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org