Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Serdar İnan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

ÜÇGEN STABİLİTE
08.01.2012
Okunma Sayısı : 2230
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

ÜÇGEN STABİLİTE

Serdar İnan
 

Üçgen matematikte stabil ilk geometrik şekildir, kendi başına ayakta durabilir, yıkılması bozulması zordur.

Üçgeni üç boyuta kaldırdığımız zaman üçgenler prizmasını verir.

Bildiğiniz gibi piramitler üçgen prizmadır. Zamana, erozyona karşı dirençli bir geometrisi vardır.

Hayatın iki kutbu ve teraziyi oluşturan dikmesi ile hayat da üçgenin tezahürüdür.

Yani dengenin stabilitesidir.

Tek stabil olan vardır, o da dengedir.

Ancak bu stabilite öyle enteresandır ki, terazinin iki haznesi devamlı değişmesine rağmen stabil kalır, çünkü ağır-lıklar zaman içinde dengeye gelir.

"Dinamizmin stabilitesi" de diyebiliriz bu anlayışa, hayat bize hep olayları dinamik şekilde verir, olaylar her defasında farklı şekillerde olur.

Başımıza gelen bir olayın aynısının başka bir yerde başkasına denk gelmesinin oranı yok denecek kadar azdır.

Herkesin hayat hikâyesi farklıdır, herkesin yüzü, şekli, reaksiyonu farklıdır.

Bu farklılıklar öyle boyuttadır ki, biz bilinçaltımızda hepsini farksız görürüz.

Bu yüzden tecrübelerden elde ettiğimiz sonuçların herkese şamil olduğunu zanneder dururuz.

Hâlbuki o olay o gün, o yerde, o kişiler ile cereyan etti.

Başka kişiler ile başka yerde biz bile olsak aynı reaksiyonu göstermemiz mümkün olmaz iken, rahatlıkla diğerleri için aynı tavsiyelerde bulunabiliyoruz mese-la. Rahatlıkla kendimizden örnek veriyoruz, "Bak oğlum, ben gençken böyle şöyle yaptım," diyoruz.

Hâlbuki o yıllar önceydi ve bizim çocuğumuzun zevkleri, amaçları farklı.

Neden onun illa bi-zim gibi olsun istiyoruz ki! Çünkü o şekilde kendimizi güvende hissediyoruz, o gün doğru olanın bugün yanlış olabileceğini hiç düşünmüyoruz.

Kendi sabitliğimizde kalıyoruz, hâlbuki değişmeyen tek şey vardır; o da değişimdir. Evet, sadece değişim sabittir ve biz bunu göremiyoruz. Kendimizi hep öne çıkararak, kendimiz gibi düşünerek, tek doğrunun kendimizinki olduğunu varsayıyoruz, hâlbuki kişi sayısı kadar doğru var, bilemiyoruz, bu yüzden devamlı hatalar içinde kalıyoruz. Hatalarımızdan ders alamıyoruz.

Sanki ders alsak ve değişsek her şeyimizi kaybedecek gibi oluyoruz.

Eski sözlerimiz, fikirlerimiz bize hükmetmeye başlıyor, "Ben asla kabul etmem", "Ben olsam şöyle yaparım" diyoruz.

Hayat dönüp ahkâm kestiğimiz konuyu karşımıza bize özel olarak getirdiği zaman ise eski sözlerimiz bizim geleceğimizi tayin eder oluyor.

Biz ise sözümüzden dönmeyerek etrafa ne kadar tutarlı adam olduğumuzu yanlış üstüne yanlış yaparak kanıtlamaya kalkışıyoruz.

Bunu adeta bir güç gösterisi haline getiriyoruz. "Bak ben ne dedim ne yaptım, gördün mü?" derken aslında acizliğimizi haykırıyoruz.

Hâlbuki sözler bize sahip olacağına, bizler tüm sözlerin sahibi olma şansını kaçı-rıyoruz.

Hiçbir fikir benim değil, havadaki uçuşan tüm sözlerin sahibiyim demenin asıl güç olduğunun farkına, yaşlansak bile çoğumuz varamıyoruz.

            Düşünün bir ömür yaşamış ve yanlışlarda ısrar etmişsin, kimi zaman bir söz uğruna hayatta en sevdiğin kişiye küsmüş-sün, çocuklarını evlatlıktan reddetmişsin, komşunu paylamış, belki personelinin işine haksız yere son vermişsin.

Bu saatten sonra tüm yaşamını nasıl yalanlarsın, nasıl insanların karşısına çıkarsın?

Nasıl dersin ki, "Benim bugüne kadar düşündüklerim yanlışmış, size eziyet ettim ama yanlış yapmışım, özür dilerim." İşin temelinde kendimizin kendimizi beğenmesi var güya!

Güya biz doğru bildiğimizi başkalarına kanmadan yapıyoruz!

Esas olan bizim düşüncemiz, ama hep başkaları için yaşıyoruz!

Her zaman kendimize başkalarının gözü ile bakıyoruz, başkalarının gözünde gözüpek olmamızı, yerinden kıpırdamayan güç timsali olmamızı fazla önemsiyoruz.

Çevremize eziyet ederek yüceleceği-mizi zannediyoruz.

Bu ilkel düşünce tarzı her tarafım

ızı sarıyor, bizi güçlü olmak isteği vahşileştiriyor.

Güç ve sahip olmak isteği benliğimizi sarıyor, hayatımızın akışına hükmediyor, yapacağı-mız her işte ana gerekçemiz oluyor.

Güç, aslında bizim hâkim olacağımız unsurken, bize hâkim olan unsur haline geliyor.

Tam elimizde iken, biz onun elinde olduğumuzun farkına varıyoruz.

Hatta varamıyoruz, bir ömrü, kendimizi her şeyin sahibi zanne-derek, sahip olduğumuz şeyin avucunda geçiriyoruz.

Üçgenin çıkış yeri, ana saçılmanın odak noktası: NOK-TA.

Her şeyin başı, maddenin ve onun ritmi, zamanın çıkışı. Ritim her şeyi izah eder.

Denizanasının açılıp kapanışı, kalbin çarpması, nefes alıp vermemiz vesaire, her şey açılır, açılırken saçılma, yaşam vardır; sonra toplanır, toplanırken hesap, ölüm vardır.

Devran bu şekil ile yaşar, değişir, gelişir. Âlemler bu ritim ile can bulur.

Ritim ektiğini biçmendir, attığı-nın sana gelmesidir.

Sadece zaman fark eder, araya uzun zaman girince sanki yaptığını bulmuyormuşsun gibi bir zanna kapılırız.

Tüm zamanları bir ana sığdırsan, o da tek açılış ve kapanıştır. 

Sun dileğini sana sunsun dileğini, ver sevgini versin sana sev-gini, nefret ekersen ancak acı biçersin.

Hangi ayağını atarsan o yönün öne gelir, hangi sözü söylersen o sözü dinlersin…

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Mümkün olamayan ise bizim bu kadar açık bir fikre her gün bakıp da görmememiz.

Her an yanımızda olanı bizden zannetmemiz komik değil mi?

Bu kadar basitken aradığımıza ulaşmak, onu hep uzaklarda arıyoruz.

Belki de bu mükâfatı elde etmenin bu kadar kolay olmayacağını düşünüyoruz.

Hâlbuki ne kadar kolay, elimizi atmamız ile onu tutmamız bir an, ondan sonra mutluluk ve huzur.


.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org