Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Pınar Eczacıbaşı Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Soyadım dezavantaj oldu


25.11.2012
Okunma Sayısı : 5306
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Soyadım dezavantaj oldu


Pınar Eczacıbaşı

.
.


Sayın Şükran Pakkan benimle Milliyet gazetesi için bir söyleşi yapmıştı.

Sizlere sunuyorum...

.
.

 Soyadım dezavantaj oldu



Aile şirketiyle yollarını ayırıp kendi kanatlarıyla uçan Pınar Eczacıbaşı "Soyadımın iş hayatında avantajı olmadı. Hatta kendimi çok zor  kabul ettirdim. Neyse, ikna   oldular da, işsiz kalmadım" diyor 



Aile geleneğini devam ettirecekti; ABD'deki University of New Hempshire'da kimya eğitimi aldı, Türkiye'ye dönünce de ailenin ilaç şirketinde işe başladı.

Ancak enerjisi dört duvar arası laboratuvara bir türlü sığmıyordu.

Gözünü kararttı, istediği işi yapacak, kendi kanatlarıyla uçacaktı.


Hayallerini gerçekleştirme yolundaki ilk durağı Boğaziçi Üniversitesi oldu, işletme master'ı yaptı. 

Ailesinden yardım almadan iş hayatına başladı; burs veren uluslararası bir kurumun sınavlarına girdi, kazandı, İtalya'da bir bankaya staja gönderildi.

Türkiye'ye döndüğünde de "torpil" istemedi. 

20'li yaşların başında, bankaların güvenlik görevlilerine CV'sini bırakarak iş arıyordu.

İşsiz kalma korkusu yaşadı, iş bulunca da yeri geldi zam tartışmaları yaptı, yeri geldi şefinden azar işitti.


Bu hırslı ve gözü kara kadının soyadı; Eczacıbaşı'ydı...
Pınar Eczacıbaşı; Vedat Eczacıbaşı'nın kızı, Bülent Eczacıbaşı ile kardeş çocukları. Yıllarca çalıştı, didindi ve finans sektörünün önemli isimlerinden biri haline geldi.

Genç Yönetici İşadamları Derneği'nin (GYİAD) ilk kadın başkanı, geçen hafta da DEİK Belçika-Türk İş Konseyi Başkanı oldu. Kendine güveni, yaşadıkları,  ve zekâsı nedeniyle attığı adımlar çok dikkatle izlenmesi gereken bir kadın. Örnek bir kadın...



Çocukluğunuzdan hatırladığınız...


Acayip yaramaz, acayip haşarı bir çocuktum.

Arkadaşlarım erkekti, bebekten çok su tabancalarıyla oynardım.

Çete başı gibiydim.

Annem çığlık çığlığaydı, çünkü salıncakları 180 derece döndürmeye çalışırdım.

Oysa ablam tam tersi, çok sakindi, bütün haşarılıklar bana kaldı

.

İşkadını olacağı belli bir çocuk mu?


Biraz. Okula başladığımda bir ciddiyet geldi, öğrenmeye hevesliydim.

İngilizce kursuna kendi başıma gitmeye başladım mesela.

Çok başarılıydım, her şeyi abarttığım gibi onu da abartmıştım.

Akademik olarak da çok iyi bir öğrenciydim, okul birincisi olmuştum.

Geriye dönüp baktığımda o kadarına gerek yokmuş diyorum.

Ama sosyal bir tarafım da vardı. Hani o "inek" diye tabir edilen bir öğrenci değildim.

Eczacıbaşı genç takımında voleybol oynuyordum, tiyatro ve şiirle ilgileniyordum. 



Amerika
'da kimya okudunuz, buna rağmen neden kimyager ya da şirketlerinizde yönetici olmadınız?


Ben kimya okumayı sevdim, kimyager olmayı sevmedim.

Bir süre sonra monotonlaşıyor yaptığınız iş.

Ama okumayı seviyordum, hatta doktor olayım diye bile düşünmüştüm, Nejat amcam da çok sıcak bakmamıştı ona.

Daha sonra, insanlarla birlikte olmak istediğimi fark ettim.

Oysa kimya laboratuvarları çok izole bir hayat.

Ekonomi ve işletme bana çok iyi geldi.



Peki neden bankacılık?


Boğaziçi'nde okurken öğrencileri yurtdışına götüren AISEC'in sınavlarını geçtim, bana tesadüfen İtalya'da bir bankada staj düştü, çok sevdim.


Türkiye'ye geri döndünüz. İş için bankaların kapısını çaldınız. Sonra? Eczacıbaşı soyadı işinize yaradı mı?


Size şöyle söyleyeyim, soyadımdan kaynaklanan hiçbir torpili kabul etmiyorum.

22 yaşında bankalarda iş ararken, güvenlik görevlilerine CV'mi bırakıyordum.

Görüşmeye çağırdıklarında, "Gerçekten bankacı olmak istiyor musunuz, yoksa tecrübe kazanıp, aile şirketinize dönecek misiniz?" diye soruyorlardı.

Çok haklılar, yabancı bankalar size çok ciddi yatırımlar yapıyor, iki yıl eğitime gönderiyor, Londra'da evinizi tutuyor, sizinle uğraşıyorlar. 



O zaman soyadınız önyargı ve dezavantaj anlamına mı geliyor?

Tabii, soyadımın iş hayatımda hiçbir avantajı olmadı, tam tersi dezavantajı oldu.

Hatta kendimi çok zor kabul ettirdim.

Neyse ikna oldular da, işsiz kalmadım. 



Aileniz ne diyordu bu ısrara?


Nejat amcam o zaman hayattaydı, bana "Bu kadar iş imkânı varken niye gidiyorsun?" diye sordu, ama ben kafama koymuştum, kendi kanatlarımla uçmak istiyordum.

Ama amcamın hiç hoşuna gitmedi. İnsanlara da garip geldi, çalışma arkadaşlarım "Sen niye buradasın?" diye soruyorlardı.

Herkes "Birkaç yıl çalışır, sonra kaçar" diye düşünüyordu. 



Şefinizden azar işittiniz mi hiç?


Olmaz olur mu?

İş hayatı çok zor bir hayat, hele bankacılıkta.

Kredi departmanından, sıfırdan başladım.

Mesela bir şefim vardı, anlaşamadığım bir tipti.

Bana ağır gelen şeyler olurdu, tatile gidersin, "Tam zamanında dön" gibi şeyler...



Maaş sıkıntısı yaşadınız, isyan ettiniz mi kazancınıza hiç?


Tabii, herkes kadar ben de çata çat "Ne zaman zam alacağız?" diye uğraşıyordum.

İsyan ediyordum arada, herkes ne yaşıyorsa ben de onu yaşadım.



Peki içinizden geçer miydi, "Ne çekiyorum bunları, sonuçta öbür tarafta koskoca şirket var"...


Hayır, hiç.

Ama aile şirketine de gitseydim farklı olmayacaktı, orada da çalışarak hayatımı kazanacaktım.

Bizde öyle bir şey yok.

Ben Nejat amcamla birlikte büyüdüm, çok prensipliydi ve aynı disiplinle, hatta daha fazlasıyla, çalışacaktım.

Aile şirketinde de sıfırdan başlamıştım.



Aileyi ıskaladım Başınıza bir şey geldiğinde, ya da iş başvurusu yaptığınızda aile büyüklerini aradınız mı hiç?

Asla, asla.

Belki benim bilmediğim açılan kapılar olmuştur ama ben hiçbir zaman başvurmadım, bize böyle öğretilmedi.

Amcam da yapmazdı zaten.



Sizin hikâyenizi olağan karşılamalı mıyız?


Türkiye şartları açısından mı? Tabii ki olağan değil.

Çünkü malesef Türkiye'de çocukları himaye etmek, işin içinde tutmak gibi kurallar çok hâkim. Ama bizim ailede böyle değil, başarı ön plandaydı.

Ben de başarısız olsaydım, aile şirketinde halen kalite kontrol bölümünde çalışıyordum.

Uyandığım zamandan uyuyana kadar aklımda iş var, sürekli çalıştım. 

 Pınar Eczacıbaşı



Geriye dönüp baktığınızda, neyi ıskalamışsınız sizce?


Özel alana fazla konsantre olmadım.

Aileyi ıskaladım.

Pişman da değilim, çünkü gerçekten o inancım olsaydı, eksiklik hissetseydim yapardım. Ama ideali her iki hayatı da dengelemek olurdu.



İşkolik misiniz siz?

Hayır değilim.

Kafama taktığım işi mutlaka bitiriyorum ama tatilimi mutlaka yapıyorum mesela.



Erkeklerin çok hâkim olduğu bir iş dünyasındasınız. Bu dünya sizi erkekleştiriyor mu?


Sizce?

Hayır, erkekleşmedim.

Farkında olmadan olmuşsa, çok üzülürüm.

Ben iş dünyasına kadın eli değmesini istiyorum. İş kadını, kadınsılığını kaybetmemeli. 



Kadın başkanları olacağını hiç düşünmemişler
 

Adı işadamları olan bir derneğin kadın başkanı olmak nasıl hissettiriyor ?


Sanırım ne GYİAD, ne TÜSİAD kurulurken kadın başkanları olacağını düşünmemişler.

İş insanı demek lazım ama kulağı tırmalıyor.

Yine de, eskiden bu kadar çok kız evladını işinin başına getiren baba yoktu.

Artık, 30-35 yaşlarında kızlar babalarının yanında ve çok aktif bir şekilde iş hayatının içerisindeler.

İş dünyasının katı ve sert sorunlarına kadın bakış açısıyla farklı bir yön getirecekler. Kızların daha başarılı olacakları görülecek.

 



Siyaseti de denediniz, son seçimlerde DP'den adaydınız. Pişman mısınız?

İyi ki denedim.

Ben sağda boşluğun kapanması için ANAVATAN-DYP birleşmesine destek vermek istedim ama olmadı.

Bense yola çıkmıştım bir kere ama geri dönemezdim. 



DP sizin iç dünyanızı, politik görüşünüzü yansıtan bir parti mi?


Bazı taraflarıyla. Ben sağdaki birleşme için aday olmuştum.



Neler yapıyorsunuz gün içerisinde?


Çalışıyorum.

Genelde iş yemeklerindeyim.

Ancak haftada iki kere spora, sinemaya gitmeye çalışıyorum.

Okuyorum, laf ola beri gele dergiler de okuyorum.

Ama şöyle oluyor, bazen bankada toplantı bekliyorum, Newsweek'in arasına magazin dergisini koyup çaktırmadan okuyorum. 

 Pınar Eczacıbaşı



Nasıl bir sosyal baskı var üzerinizde böyle?


Çok enterasan.

Bankada elinizde o dergiyle olmuyor işte...  



Hırslı mısınız?


Başarı için evet.



Kendinizi nasıl tanımlarsınız?


Hayata karşı hep bir enerjim var.

En zor zamanımda bile bir çıkış buldum.

Aynaya baktığımda bu enerjimi görüyorum.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org