Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Asım Kibar Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

ASIM KİBAR Bülent Şenver ile Sohbet
15.07.2016
Okunma Sayısı : 4480
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

ASIM KİBAR Bülent Şenver ile Sohbet
11. Liderlik Zirvesi

.

Çalışmalarını takdirle takip ettiğim,
Türk bankacılık sektörüne yenilikleri ve yaratıcığı ile damgasını vurmuş,
duayen bankacı Bülent Şenver ile
Eduworks 11. Liderlik Zirvesinde hoş bir sohbet yaptık.

Umarım siz de beğenirsiniz...
.
.

 izlemek için    

.
.

 dinlemek için  

.
.



Asım Kibar, Bülent Şenver

.
.

ASIM KİBAR 

"Başarı Tesadüf Değildir" EDUWORKS


Deşifresi

Asım Kibar (AK)
Bülent Şenver (BŞ)

EDUWORKS: Konu başlığımız; "İş Dünyasına Yön Veren Liderlerden Tavsiyeler" Oturum Başkanımız Türklider Merkezi Kurucu Başkanı , Duayen Bankacı Sayın Bülent Şenver'i yüksek alkışlarınızla sahneye davet ediyorum. Kibar Holding Kurucusu ve Onursal Başkanı Sayın Asım Kibar'ı yüksek alkışlarınızla sahneye davet ediyorum.

BŞ:
Konuşmamıza başlamadan önce ben zarf getirdim size, daha sonra tecrübelerimizi Asım Bey ile birlikte sizlerle paylaşabilmek için.  İçine kartlarınızı koyarsınız.

Daha sonra sizlerle burada sığmayan, 20 dakika'ya sığmayan  tecrübelerimizi paylaşabiliriz.

Hoşgeldiniz Asım Bey.

Asım Bey, başarı tesadüf değildir değil mi? Tesadüf olsaydı başarı bir kere olur, iki kere olur, sürdürülebilir olmazdı.

Sizin başarınız devam ediyor, daha da devam edecek.

Bunun bir nedeni olmalı, sebebi olmalı, bu sebepte sadece "Çok çalışmak" gibi kelimeler olmamalı.

Gençler artık bizlerden bunları duya duya neredeyse diyorlar ki:

"Kime sorsak başarının sırrı nedir diye başlıyorlar çok çalışın, klasik bazı şeyleri alt alta sıralıyorlar."

Ama sizin özel bir formülünüz var muhakkak.

Belki paylaşmak imkanı olmadı ama bu kadar değerli buluşmacı bir aradayken , sizin başarı sırlarınızı genel olan bu kavramlarla değil de , çok özel bir şeylerle, ince detaylarla bizimle paylaşabilir misiniz?

AK:
Tabii  memnuniyetle paylaşırım.

Benim hayatımda bir dönüm noktası diyebileceğim ilk hadise bir tekstil fabrikasının yönetim kuruluna benim haberim olmadan dostlar tarafından seçilmemle başladı.

Buraya girdiğim zaman makineler eski, yöneticiler, idareciler ve çalışanlar , tedarikçiler ve müşteriler birbirlerine bir güven eksikliği gördüm.

İlk uğraşım bu güveni tesis etmek oldu.

Dolayısıyla işçi, yönetici, idareci, müşteri ve tedarikçi, birbirlerine güven oluşturdum.

Bu güven artık söylenen her şeyin acabası olmadı.

Doğrudan doğruya kabul edilir hükümler oldu.

Onun sayesinde işin onlarla beraber mütalaa ederek , onlarla yorumlayarak nelerimizin eksik olduğunu, neleri iyileştirmemiz gerektiğini anlamaya çalıştık.

Bu sayede onlarla öğrenerek, onlarla beraber hareket ederek yeni çareleri beraber bulduk.

Bu şekilde o tesisi eski makinelerle teçhiz edilmiş olmasına rağmen üretim yapar hale getirdik.

Ondan sonra kendi bünyesinde tekstil fabrikası içerisindeyken 1,5 misli büyütmek suretiyle modern makinelerle teçhiz ettik ve daha kaliteli , daha verimli ürünler yapmaya başladık.

6 senelik çalışma hayatımın sonunda orası Türkiye'nin en iyi kazanan Tekstil fab

rikalarından  biri oldu.

Oradaki deneyimler bir üniversite eğitimi gibi, bir okul eğitimi gibi, bir meslek eğitimi gibi .

Oradan aldığım bilgilerle, onlarla beraber öğrendiğimiz ve oluşturduğumuz bilgi ve yeteneklerle o fabrika örnek bir fabrika haline geldi.

Devre bitince oradan ayrıldım, kendi işimi kurmak üzere çocuklarımın da tahsilinin ön düşüncesi ile İstanbul'a gelmeye karar verdim.

BŞ:
Demek ki şu söylediğinizden benim aldığım mesaj şu; bazen insanları tesadüf yönlendirebilir.

Sizin bilginiz olmadan bir yere yönetim kuruluna seçilmiş oldunuz ama onun devamını siz getirdiniz.

Ondan sonrası tesadüf değildi.

Bir takım oyunu gerçekleştirdiniz.

Güvensiz bir ortamda çalışılmaz deyip, çalıştığınız ortamı birbirine güvenilir hale getirdiniz.

AK:
İşin gereklerini oluşturduk.

Dolayısıyla orada başarıya ulaştık.

Yoksa insanları hayatta yapamayacakları bir mevkiiye atanmış olmak en büyük talihsizliktir.

Çünkü her koltuk, her masanın bir gereği vardır.

Ona yeteneği olmazsa, kendisini o masaya layık hale getirmezse, eğitmezse  yazık olur.

Başaramaz ve oradan kalkmak mecburiyetinde kalır.

Biz Allah'a şükür beraber çalıştığımız insanlarla işimizi geliştirdik, nedenlerini öğrendik, o kadar detaya girdik ki pamuğun yetiştiği tarladan, kumaşın  apresine kadar her şeyle alakadar olduk.

Dolayısıyla bu da benim eğitim ve gelişmeme çok katkısı oldu. İthalatı öğrendik, ihracatı öğrendik, prodüksiyonu öğrendik, fizibiliteyi öğrendik, yatırımı öğrendik, müşteri ile ilişkileri, güvenli müşterileri öğrendik.

Müşterilerden de çok şey öğrendik.

Her gün hayatta öğrenilecek bir şeyler var.

Öğrenilip değerlendirildiği zaman bir manası var bunun.

Yoksa dinlemek bir şey değil.

Hayat boyu bu böyle gidiyor.

BŞ:
Bir başka ipucu da bize verdiğiniz ; kısa sürede çok şeyi öğrenmek için meraklı olmak ve öğrenmek.

AK:
İstemek, arzu etmek.

O istek olmadığı zaman dinlemek bir şey değil.

Şevk ile dinlemek, o nedeni öğrenmek için dinlemek iyi bir şeydir.

O da insanın gelişmesine katkıda bulunuyor.

BŞ:
Son söylediğinizden ben bir mesaj daha aldım;

Belirli bir yerde birinci başarıyı kazanmanız lazım.

Başarılarınızın devam ediyor olabilmesi için önce herhangi bir şeyde başarılı olduğunuzu ispat etmelisiniz.

Eğer bu hedefi çok büyük koyarsanız, ilk olayda başarısız olursunuz moraliniz bozulur.

Onun için başarılı olabileceğiniz bir hedefi belirleyin,  orada başarılı olduğunuz gösterin, başarı bayrağınızı alın, başarı ödülünüzü elinize alın,  ondan sonra devam edin.

AK:
Başarılı oldukça, iyi ilişkiler içerisinde bulundukça etrafınızdaki insanlar size sevgiyle , güvenle bakmaya başlarlar.

Yardımcı olmaya başlarlar.

Tek başınıza hiçbir şey yapamazsınız.

Etrafınızdaki, çevrenizdeki insanlarla beraber yaparsınız.

Onlar sizin başka bir arzunuz olmadığını, sadece müesseseye başarılı olmak için çalıştığınızı hissettikleri anda onlar etrafınızda size destek veren, yardımcı olan arkadaşlarınız olur. 

İşleriniz kolaylaşmaya başlar.

BŞ:
Daha önceki son cümlenizden de ben şunu kaptım; bir çok şey kapıyorum bakın sizin söylediklerinizden.

İstanbul'a gitmeye karar verdim.

Benim için çok mühim bir mesaj bu.

Nasıl algıladım bu mesajı biliyor musunuz?

Bir insan başarılı olduktan sonra daha yüksek başarıları arzu ediyorsa bakar kör olmaması lazım.

Bağlı olduğu çevreye çok bağlı olursanız,"Burası benim burada kalıyorum" diye oradaki başarı sizi bir yerden sonra büyütemeyecek.

Daha yüksek başarılara götüremeyecek.

Dedeniz ki:

"Kayseri bu kadar, Kayseri'de ki başarı budur, bunu benim daha büyütmem lazım, o zaman benim  İstanbul'a gitmem lazım."

Diyerek daha büyük bir vizyon, daha büyük bir piyasa içinde, okyanusun içine girip orada başarılı olmak için adımlar atmaya başladınız.

AK:
Beşinci senede karar verdim buraya gelmeye fakat gerek çevrede bulunan tekstil fabrikalarının yöneticileri, idarecileri ve sendikacılar dahil kendi çalıştığım müessesedeki arkadaşlar dahil, herkes kalmam için çok arzulu, isteklilerdi.

Onları kıramadım, bir sene erteledim.

O senenin sonunda orada kalmam mümkün değildi.

Eşim de eksik olmasın destek veriyordu ve İstanbul'a gelmeye karar verdik.

İstanbul'a geldiğimiz zaman, zaten daha evvel geldim ortakları ziyaret ettim, onlara ayrılacağımı söyledim.

İşin etiği odur.

"Olmaz öyle şey, biz geliyoruz toplantıya, kabul etmeyiz" dediler ama ben kararlıydım, daha evvelki sene kararım olmakla beraber bir istek ve arzu üzerine ertelemiştim.

Başka erteleyecek halim yoktu, kararlıydım.

Buraya geldim.

Geldiğim zaman Bağdat caddesinde bir ev tutmuştum.

Akşam üstü eve gelirken, bir komşu ile rastlaştık, "Hoşgeldiniz komşu" dedi. Musevi bir dost.

"Nerelisiniz? Ne yapıyorsunuz? Nereden geliyorsunuz?" dedi.

O arada eşimde eşyaları yerleştirmekle meşguldü. Kapıyı açtı, Asım kiminle konuşuyor? Diye

Musevi arkadaş sordu "Ne iş yaparsınız?" dedi.

Ben Kayseri'de ki ilişkilerimi bitirebilmek için iş kurma, iş ayarlama, bu gibi şeylere vaktim olmadı.

İşimi derledim, toparladım, anahtarı teslim ettim, huzurla İstanbul'a geldim.

Bir işe başlamamıştım.

Eşime sordum.

"Ne iş yaparız Hanım?" dedim.

Bu soru ile cevabı biraz enteresan bir şey.

Çünkü böyle bir hazırlığı yapmaya vaktim olmadı.

İstanbul'a geldik ve başladık iş yapmaya.

Piyasa şartlarına göre kendimizi Demir Çelik'in içinde bulduk.

Daha çok ithalat üzerinde iş yapmayı düşünüyorduk. Transferler 6 ay , 8 ay bekliyordu.

Öyle bir ortamda 6 ay , 8 ay bekleyecek bir bünyeye sahip değildik.

Günde 12 saat çalışan bir insan birden bire böyle güverteye geçemezdi.

Müşterilerin güveni ve işimizi iyi yapmamız sayesinde düşünemediğimiz şekilde iş gelişti. Başka iş aramaya gerek kalmadı.

Birkaç sene içerisinde büyük meblağlara eriştik ve bir iş çevresi oluştu.

Hemen hemen Türkiye'de mal almadığımız, mal satmadığımız kimse kalmadı. 1974'senesi civarında da ithalatlar başladığı zaman aynı hafta üç ayrı geminin Haydarpaşa'da ve diğer iskelelerde mal indirdiğini gördük.

Bu tamamen etrafın verdiği güven ve  yardımlarla oldu.

Kimseden özel bir yardım almadık, samimiyetin, işbirliğinin getirdiği olanaklarla bu iş oluştu.

Birden bire yabancısı olduğum bir sektörde önde gelen firmalardan biri oldum.

Ben 6 ay, 8 ay  inşaat demirlerini 6'lık hangisi? 8'lik hangisi göremedim.

Bir yazıhaneden bunları yönetmeye başladım.

Ama dost halkası gittikçe gelişti. Nasıl denize bir taş atarsınız suyun yüzeyinde halkalar oluşur, bunun gibi dostluk halkaları gelişti.

Demek ki ticarette dostluğa ihtiyaç çokmuş, güvene ihtiyaç çokmuş, biz sadece onu oluşturduk.

BŞ:
Bu dönemde var mı ticarette öyle dostluk ve güven?

AK:
Olanlar yaşıyor, olmayanlar geçici oluyor.

BŞ:
Asım Bey'in iş hayatında aldığı kararlar arasında en zor karardı diye hatırladığı bir şey var mı?

AK:
Belli bir yaşantı var, belli bir düzen var, bu düzeni bırakıp yeni ufuklara yelken açmak kolay  değil ama başka  çare yoktu.

O adımı atmadan orada eskimek ve yıpranmak gerekiyordu.

Çocuklarımın tahsili, büyüyorlardı ve kolejlere gitmeleri lazımdı, yeni bir çizgiye erişmem lazımdı.

Eşimin de desteği ile hiç çekinmeden bunu yaptık.

İstanbul'a ayağımızı attık.

BŞ:
Demek zaman zaman "Başka çare yoktu" durumlara düşmek iyi bir şey.

AK:
Çekinecek bir şey yok hayatta.

Bir çok işlere gireriz, bir çok teşebbüslerde bulunuruz, baktığımız zaman bunlar isabetli olmayabilir ama isabetli hale getirmek için gayret sarfederek bunu isabetli hale döndürürüz.

Genelde olabilecek şeyler bunlar.

Bu döndürmede takım arkadaşları çok mühim.

Aile huzuru çok mühim.

Eğer bir insan evinden  çıkarken  bir takım sıkıntıları varsa, endişeleri varsa işine konsantre olamaz.

Yıllarca, eksik olmasın ben eşim sayesinde işime konsantre oldum.

Ben çocuklarımın eğitimini, gelişimini eşime bıraktım.

Allah'a şükür çocuklarımız da belli noktalara geldi.

Cemiyetin sevdiği , saydığı insanlar oldu.

BŞ:
Binlerce insana iş veriyorsunuz, bunun mutluluğu nasıl bir duygu?

AK:
O tarif edemeyeceğiniz kadar mutlu bir şeydir bu. İnsanların rızkına vesile olmak kadar dünyada huzur verici hiçbir şey yok.

İnsanlar para için veya mevki için çalışmak vardır ama insanların mutluluğu, insanların selameti, insanların gelecekteki huzurları için , ülkenin huzuru için çalışmak ayrı bir olanaktır, ayrı bir histir.

O çok kutsal bir düşüncedir. Hasta olursunuz, yatmazsınız, işinizi bırakmazsınız, çünkü idarecisiniz, yanlış yapacağınız bir oluşum bir takım insanların perişanlığına vesile olur.

Onun için size güvenerek müesseselerde görev almış insanların vebali sizin omzunuzda.

Dolayısıyla sakin olmak durumundasınız, sıhhatli olmak durumundasınız.

Onların hayatlarının emniyetisiniz.

BŞ:
Ne mutlu size.

Asım Kibar'ın en son en zaman gözleri yaşlanmıştı?

AK:
Mutluluk yaşları çok güzel bir şey.

Mutlu olmak, insanlara, ülkeye hizmet etmek, iyi şeylerdir bunlar .

Temenni ederim herkes bu mutluluğu tatsın.

BŞ:
Gençler bir de şunu merak ediyor; onların bugünkü önündeki  bu günkü imkanlar çok farklı, sizin önünüzdeki imkanlar o tarihte çok farklıydı.

Şuanda üniversite bitirip de "Kendi işimi kurmak istiyorum" diyen bir çok genç var.

Bir yerde çalışıp da "Benim de bir işim olsun, kendime girişimcilik anlamında bir iş yapayım" diyen genç var.

Sizin söyledikleriniz onlar için çok önemli.

Birkaç şey söyler misiniz onlara? "

"Aman boş verin, siz maaşlı çalışın" der misiniz?


AK:
Böyle bir şey düşünmem de zaten, tavsiye de etmem.

Bir kere herkes gelişmek ister.

Gençler üniversiteyi bitirmişler, okullarını bitirmişler, master yapmıştır, ondan sonra kendini belli yerlerde bulmak ister.

O yerlere gelebilmek için özverili çalışmak lazım.

Herkese güven duygusu vermek lazım ki, herkesten yardım alsın, doğru iletişimler alsın.

İnsanlar etrafına güven verdikçe, mutlu olduğu işlerin nedenlerine girdikçe, o işleri ne kadar becerirlerse, ne kadar  kaliteli yaparlarsa, etrafındaki güven halkası onunla beraber oluşmaya başlar.

O güven halkası oluştukça işler kolaylaşır.

O şekilde geleceklerini kendileri yaparlar.

Ama ilk defa kendileri özverili olarak çalışmayı esas almaları lazımdır.

Ve nedenlerini araştırmaları lazım. 

Zor değil, ama zaman ister, efor ister, gayret ister.

BŞ:
Bir zor soru sorayım size o zaman.

Asım kibar kendi kendine düşündüğünde , Asım Kibar'ın kendinin  beğendiği en önemli özelliği nedir?

AK:
İşe odaklanırım, ben işin nedenlerini araştırırım. 

Nedenlerini düşünürüm ve o işi en iyi yapmak için gayret sarf ederim.

Tepeden bir şey beklemem.

Kendi kendine bir şey olsun diye beklemem.

Eksiklerini gidermek için elimden gelen çalışmayı yaparım.

Bundan başka da formül hayatta başarı için bilmiyorum.

BŞ:
Bir de tam tersi, daha iyi yapabilirim diyebildiğiniz neler var?

AK:
Bülent Bey, hayatın her kademesinde her oluşumun bir kademe daha ilerisi var.

Dolayısıyla bulunduğumuz yerde iktifa edip kalmayacağız, bir ileri adımı takip edeceğiz, oluşturacağız.

Sonraki kademeye gelip, soluklanıp bir başka kademeyi arzu edeceğiz.

Daima isteyerek, onların gereğini yaparak ilerleyeceğiz ve örnek olacağız.

BŞ:
Burada sizi torununuzda dinliyor.

Onunla beraber geldiniz.

Torun ile birlikte olmanın bir başka duygusu var mı?

Oğlunuzla birlikte değilsiniz, o çalışıyor herhalde.

AK:
Sabah beraberdik, o uçtu, şimdi torun ile çalışıyoruz.

BŞ:
O nasıl bir duygu?

AK:
Bülent Bey, ben bütün işçilerimi, memurlarımı ve çalışma arkadaşlarımı , bayilerimi ve tedarikçilerimi seven bir insanım.

O yapıda bir insanım.

Müspet düşünceli bir insanım.

Daima onlarla beraber olduğumu düşünürüm, onları kendimin bir parçası olarak düşünürüm.

Bu bir takım oyunu, işleri kolaylaştırır.

Herkese öneririm ki, her rastladığı insanla , her çalıştığı  insanla bir takım oluştursun.

Sevgi halkası, güven halkası oluştursunlar.

Ondan sonraki işler kolay.

Güven çok mühim.

BŞ:
Güvenin dışında torununuz Kerem'e bir şey söylesenize.

Öyle bir şey söyleyin ki hayatı boyunca unutamayacak.

AK:
Sadece Kerem'e değil, bütün genç arkadaşlarıma söyleyeceğim.

İşinizin gereğini yapın, çalışın, nedenini araştırın, başarılı olmak için başarılı olmuşlardan ders alın, güven oluşturun.

Katiyen geçici bir heves içerisinde olmayın.

Güvenilir bir insan olun.

Güvenmek, güvenilir olmak her şeyin kapısını açar.

Ben bir zamanlar demir çelikte altı fabrikanın mallarını ben satardım.

Aşağı, yukarı iki sene civarı bir zaman içerisinde fiyatı kendim tespit ederdim.

Ama afaki bir tespit değildi.

Karabük, Ankara, İzmir, İstanbul piyasası oluşumlarını önüme getirir koyardım, onlara göre fiyat tespit ederdim, mal sahibinin hiç biri de bu iki sene içerisinde bir kere "Benim malımı ucuza sattın" demedi.

Onların malının pazarlamasını yaptım, fiyatını tespit ettim, işim öyle gelişti.

Ama güven çok mühim.

Ama güvene layık olanda araştırma ve gereksinimleri yapmışsanız o zaman açığa düşersiniz.

Çok şükür iş hacmi daha bir iş için ithalat ve diğer ticarete başladığım için o altı tane fabrikayı ben bıraktım.

"Artık taşıyamıyorum, bu mesuliyet büyük bir mesuliyet " dedim.

"Benim malım 6 lira ederken sen niye 4,5 kuruşa sattın? Dedirtmedim.

Böyle bir oluşum olmadı.

Onun için alt yapısını daima yaparak, o güvene layık olan sistemi kurduk.

Ondan sonra ithalata başladık ki, içeride oluşan güven dışarıda akreditif açmadan malların direk buraya yüklenmesini temin etti.

Hatırlıyorum, aynı hafta içerisinde üç komple gemi İstanbul limanlarında yük boşaltıyordu.

Depo yapmadan, gemilerden direk  sevk ediyorduk mallarımızı.

BŞ:
Buradan da bize şu mesajı vermiş oldunuz; sermaye her zaman para değildir.

Para dışı sermaye itibar, güven, işin gereğini yapmaktır.

Dolayısıyla piyasa size güvenmiş, size sermayesini vermiş.

Onların mallarını veresiye, peşin para vermeden alıp, çalıştırmışsınız.

O güven, o itibar çok önemli.

AK:
O sayede bu günlere geldik Allah'a şükür. Allah güvensizlik vermesin.

BŞ:
Amin. Allah uzun ömürlerde versin.

20 dakika o kadar çabuk geçiyor ki, ben bakıyorum patronun gözüne daha uzatalım mı diye ama sırada bekleyenler var.

Bekleyenler olduğu için uzatmamız lazım ama bu tür sohbetleri Asım Bey sık sık tekrar edin.

Üniversitelerde gençler sizi bekliyor, sizin derslerine girmenizi bekliyor.

Bu tecrübelerinizi aktarmanızı bekliyor. Üniversite öğrencilerinin  bu salonlara gelmeye parası yok.

Onun için biz sizi üniversitelere götürelim ve oradaki gençlerle tecrübelerinizi, birikimlerini ve zenginliklerinizi paylaşın.

Allah hem uzun ömürler versin diyorum hem de son sorumuzu almak üzere sizinle birlikte müsaade ederseniz öne çıkalım, bu  son soruyu da kısa bir soru olarak dinleyicilerimizden alalım istiyorum.  Salonun en genci diyeceğim olmayacak, en yaşlısı diyeceğim olmayacak. En cesaretlisi. Hemen kalkın, Asım Bey'i bulmuşuz burada. Koşun buraya gelin.

DİNLEYİCİ:
Asım Bey, konuşması sırasında beş defa aynı cümleyi kullandı.

"Nedenlerini araştırın" düşündüm, düşündüm bir anlam çıkaramadım, ya da çok dar düşündüm. Birazcık daha detaylandırmanızı rica edebilir miyim?

AK:
Her şeyin nasıl olduğunu,ne şekilde olduğunu araştırmazsanız işin kökünü bulamazsınız. 

Kökünü bulduktan  sonra diğer sayfalar kolayca aşılır.

Dolayısıyla nedenlerini sorun, daima sorun.

Her şeyi sorun.

O sorunun cevapları sizi geliştirir, doğruya götürür.

Teşekkür ederim.

BŞ:
Ben teşekkür ediyorum. Sizi buradan bırakmadan konuşmamız boyunca baktım hep bilekliğime gözünüz takıldı.

Bu bileklik Herkese Kitap Vakfı'nın bilekliği.

Üzerinde "Kitap Okuyorum Arkadaş" yazıyor.

Bunu size hediye edeceğim ama hediye etmeden önce ben size soracağım.

"Ne yapıyorsunuz Asım Bey?"

Sizin cevabınız bilekliğin üzerinde yazan "Kitap Okuyorum Arkadaş" olacak.  

Ne yapıyorsunuz Asım Bey?

AK:
Kitap okuyacağız.

BŞ:
Sorumu tekrar soruyorum.

Ne yapıyorsunuz Asım Bey?

Bunun bir kamu spotu filmi var, altı tane ünlümüz oynadı, aynen böyle söylüyorlar, o nedenle böyle söyletiyorum.

Ne yapıyorsunuz Asım Bey?

AK:
Kitap okuyorum Bülent Bey.

BŞ:
Bunu altı tane ünlünün söylediği gibi sonunda Bülent Bey yerine arkadaş
diyeceksiniz. Hazır mısınız?

Ne yapıyorsunuz Asım Bey?

AK:
Kitap okuyorum arkadaş.

BŞ:
Çok teşekkür ediyoruz.

Uzun ömürler diliyoruz.

Sağolun, varolun, teşekkürler.

11. Liderlik Zirvesi Asım Kibar ile Sohbet

.

.



.



.



.

Asım Kibar, Bülent Şenver

.


.



.


.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.




Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org