Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Nilgün Nart Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
BARIŞ ve HUZUR - I "Bilincin Evrimi"
03.07.2010
Nilgün Nart
Okunma Sayısı : 2082
Oy Sayısı : 7
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,23
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

BARIŞ ve HUZUR  -  I "Bilincin Evrimi"

"Barışa giden bir yol yoktur. Barış tek yoldur."
Mahatma Gandhi

İnsanlar birbirinden uzak. İlişkiler tükenmiş, idealler kaybolmuş, ütopya vizyondan silinmiş. Sanki, artık bu dünyada yaşayabileceğimiz ve gidebileceğimiz bir yerler kalmamış gibi. Hatta dış dünyamızda yaşananlar, zihinlerimize, yüreğimize kadar girmiş. Gözümüzü kapattığımızda bile; çatışma, savaş, huzursuzluk, endişe, korku ve yalnızlığımız en sinsi şekilde, tıpkı bir gölge gibi bizi takip ediyor.

Her geçen gün, biraz daha kayboluyoruz içimizde ve dışımızda.

Kimiz biz?
Neden, bu şiddet dolu dünyada yaşıyoruz?
Biz nereye gidiyorduk ki yolumuz buraya çıktı?
Neden kaybettik kendimizi, yönümüzü?

Kim kurtaracak bizi? Kurtulacak bir şey kaldı mı? Peki kurtarıcı var mı?

Şu anda dünyada yaşanan ve insanlığın ortak zihnini tamamen kaplamış olan görüntü ve yansımalar bu şekildedir.

Peki "Siz" tek başınıza, bütün bu gözlerinizin önünde olmakta olanla ve içinde yaşadığınız gerçekle ne yapabilirsiniz?

Yukarıda kaba sınırlarını çizmeye çalıştığım ve içine pek çok kendi yaşamınızla ve içinizdeki korkularla, şüphelerle, çelişkilerle kendi karanlığınızı boyadığınız tablo, "toplumsal bilincin matrixi"dir.

Dünya toplumu, tek tek bireylerden oluşur. Birey bir gerçekliktir. Ama, toplumun felsefi açıdan, bir gerçekliği yoktur. Dünya toplumu bir kitledir. Kitleler eğitilemez. Çünkü bir gerçekliği yoktur. Bireyler yaratır, yapar, kitleler yıkar. Kitlesel eğitimle veya adına ne derseniz deyin; kitlesel ile başlayan her şey, sanal olarak konuşulan ve amacı olmayan, kitleleri oyalama ve uyutma uğraşlarıdır. Kitle ne kadar çok uyursa, toplumsal bilincin eğilimlerinden ve eylemlerinden çıkar sağlayanların çıkarlarına o kadar hizmet etmektedir.

Bir tek, birey gerçektir. Ve gerçek eğitim, bireye verilebilir. Ve gerçek değişimi Bireyler gerçekleştirebilir. Gerçek bireysel eğitim; kendinin hakimi, iradeli bireylerin yetişeceği ortamları ve sistemleri oluşturmakla başlar. Ve Birey karar verme ve seçme gücünde olandır. Kısaca, değişimi elinde tutandır.

Ve "dünyayı değiştirebilmek" ise; dünyanın ötesine geçmekle, şu anda bilinenin ve yaşanılan algının ötesine geçmekle mümkündür. Matrix'in dışına çıkmanız gerekir.

Matrix - toplumsal bilinç, dünyada yaşanılan her şeyiyle, dışarıda ve içimizdeki şartlanmalar, kalıplar, sınırlar, korkular ve şüpheler yoluyla içimizde olduğuna göre, bu döngüden nasıl çıkacağız? Nasıl bireyselleşeceğiz?

Basitçe, gerçek kendimize sessizce yürüyerek, yüreğimizin sesini dinleyerek, içimizde bize ait olmayanları ayıklayarak, kendimizi yeniden tanımlayarak, yeni tanımladığımız kendimizi ifade ederek ve yaşayarak, nasıl bir dünyada yaşamak istediğimizi unutmadan ve "Anka kuşu" misali küllerimizden yeniden doğarak, kendimizi gerçek kılabiliriz. Bireyselleşebiliriz.
Yoksa bu dünyada, nereye gidersek gidelim, içimizdeki kendi küçük benlerimizden oluşan egomuzda dahil, toplumsal bilincin - matrixini bulacağız.

"Gerçek kendinizin kapısı"nı cesurca, kuvvetle, kendinizle gerçekten yüzleşmekten emin olmanın güveni içinde çaldığınızda, yüreğimizin kapısı açılacaktır. Kapının açılma olasılığını ve kendinize yolunuzun belirmesini samimiyetiniz ve kararlılığınız belirleyecektir. Yola çıkmadan önce, zihninizin işleyiş yapısını ve dinamiklerini bilmek, güveninizi ve kararlığınızı artıracaktır.

Ve size "Kapı" açılıp, "Yol" göründüğünde, "Gerçek Siz", Yüreği olan Siz, "Toplumsal Bilincin Matrixi"nin ne kadar şişirme, sanal ve çok iyi tasarlanmış, fakat bir o kadar da zayıf ve sabun köpüğü gibi bir illüzyondan oluştuğunu, aynı zamanda da sizi nasıl hapsettiğini ve yalnızlığa, acılara, korkulara ittiğini göreceksiniz. Kapı açılana ve yol oluşana kadar (eğer geri dönmemeyi başarabilir, sıradan bir insan olarak, bu dünyadan yaşayıp geçmenin, yalancı rahat cazibesine kapılmazsanız) toplumsal bilinç sizin için, aklınıza gelebilecek her türlü zorlukla ve olayla karşınıza çıkacaktır. Sizi "yüreğinize çıktığınız yol"dan döndürmek için, ikna etmek etmeye çalışacaktır. Zihniniz (ego-nefs) ve ait olduğu toplumsal bilinç; sizi her seferinde içinizde ve dışınızda bölmeye ve bölünmeye götürecektir.

Çünkü; ego, sizi içinizde, toplumsal bilinci ise dışınızda bölerek, kendi gerçekliğini sürdürebilir. Bölünme; iyi-kötü, doğru-yanlış, çirkin-güzel, savaş-barış, toplumsal bilinç (size betimlenenler, öğretilenler ve bu yolla yaşadıklarınız) sizin gerçeğiniz (yüreğinizde yaşamak ve OL'mak istedikleriniz) arasında, sürekli bölüneceksiniz. Gidip geleceksiniz. Hangisi doğru? Hangisi iyi? Benim doğrum. Benim yaşamım. Benim. Siz ve diğerleri.

Bu gidiş ve gelişlerinizde, sürekli bir yerlere TARAF olmak durumunda kalacaksınız. Ya iyide duracaksınız ya da kötüde. Herkes kendince "kendi iyisinde" duracağı için, karşı taraf bu arada, hep yanlışta kötüde duruyor olacak. Herkes kendi iyisinde (kendi gerçekleri zannettiğin de, inançlarında, sınırlarında, seçimlerinde) taraf olduğunda karşıki kişi veya şeyler kötü taraf (kötü tarafta kendisine göre iyi tarafta durmaktadır ve ona göre de diğer taraf kötü taraftır. Yanlıştır. Onun düzeltilmesi gerekmektedir) olacaktır.

Kendinizce "iyi tarafta durma haklılığı"nızdan dolayı, kötüleri ve yanlışları düzeltmeye çalışacaksınız. Ya da kendi tarafınıza almaya çalışacaksınız. Size benzetmeye çalışacaksınız. Bunu yapmak için her zaman bir nedeniniz olacak. En basit, doğal ve gerçekçi nedenle, huzur ve sevgi bulmak için bunu yapacaksınız.

Zihin (ego-nefs) kendini bölerek, gerçek kılmaktadır. Herkes de kendisini iyi taraf zannettiği için, toplumsal bilinci her geçen gün beslemektedir. İyi de ve kötü de durmanız, hiçbir şeyi değiştirmez, çünkü bir taraftasınız ve diğerleri var…

İyileştirme sanrısıyla, düzeltmeye çalıştığınız sistem, sizin iyi tarafta durduğunuzu sanmanız ile beslenmektedir. İyi şeyler yapanlar, kötü şeyler yapanlar. Ve her zaman olduğu gibi, kendini kabul etmek ve zafer kazanmak için olan savaşlar. Egomuz bizlere çok büyük bir oyun oynamakta. Bu demek değil ki; iyilik adına çalışmayalım. İyilik yapmayalım. Sistemin çözülmesi için, bir tarafta durmayı bırakıp, öncelikle anlayış ve kabul geliştirmeliyiz. Anlayış ve kabul gerçekleştirildikten sonra, olanın ne olduğu görülüp, bir çözüm ve çözümle birlikte değişim gerçekleştirilebilir. Değişim, egonun aşılması ile olabilecek bir şeydir. Egonun aşılması, egonun dengelenmesidir. Denge insanın nötr olmasıdır. Nötr hal; bütünsel bir anlayışı gerçekleştirdiği ve yüksek bilinçle herkesin "en yüksek hayrı"na eylemde olduğu haldir.

İyileştirmenin koşulu; karşı tarafta kötü bir şeyin ve değiştirilecek, kabullenilemeyen bir olgunun olmasına bağlıdır. Yoksa iyileştirme eyleminin kendisi olmaz.
Bu bölünmeden çatışma, mücadele ve savaş doğar. İçimizdeki savaş, dışımızdaki savaş. Dünya insanlığının kendisini ve yolunu kaybettiği, içinde binlerce seneden beri ağladığı, acı çektiği, hayal kırıklıkları, ölüm, şiddet, kıtlık, yoksulluk ve zavallılıklarımızın bulunduğu bölünmüş bir dünya ortaya çıkar.

Yapılması gereken tek şey, bölmekten ve bölmeye zemin hazırlayan her şeyi, ne olursa olsun (iyi ve doğruda durmak da; taraf yaratıyorsa eğer, bizi bölünmeye götürür) bırakarak ve gerçek kendimizi, bizi bölen inançlardan, kurallardan ve eylemlerden ayıklamaktır. Bölme eyleminin ve taraf olmanın gerçek doğasını, olmakta olduğu gibi gördükten ve idrak ettikten ve olaya teşhis koyabildikten sonra, ne yapabileceğimize yönelebiliriz. Bunun dışında her şey; herkesin, yine bir şekilde "kendi iyisi"ni gerçekleştirmeye çalıştığı ve akabinde herkesin kendi çıkarları için savaştığı bir dünya olacaktır. Bizler hepimizin; kendisi olarak var olduğu ve kabul gördüğü, ortak iyiliğimiz ve selametimiz için çalıştığımız, yaşadığımız bir dünyayı yaratabiliriz. Bu dünya, hepimizin yüreğinden gönüllü onaylanırsa (kavranırsa) gerçek kılınabilir.

Egomuzun bizim düşüncelerimizi, eylemlerimizi ve nihayetinde dünyamızı bölmesiyle ilgili sorunu görmek, bize çözüm yolunu açar. Soruna sahip olduğunuzun "farkındalığı", sorunun aynı zamanda çözülmüş olduğunu gösterir. Çünkü sorun ve çözüm, bir paranın iki yüzü gibidir. İkisi birlikte gelip giderler. "Birisini tanımlayıp idrak edebilirseniz, diğerini de görebilirsiniz."

Çözümün idrakle, farkındalıkla gelen bir yapısı vardır. Farkındalık, insanın yaratıcı doğasıyla da ilgilidir. Çünkü, farkındalık insanın içinde taşıdığı güneşe benzer. İçinizdeki gün ışığı, dikkatinize gelen "şeyleri" besler ve büyütür ve bu dünya için, gerçek kılar. İçinde yaşadığımız dünya dualistiktir. Her şey birbirinin zıddıyla vardır. Beyazı görmek için siyahı, doğruyu anlamak için yanlışı, iyiyi hissetmek için önce kötüyü deneyimleriz.

Bu, bizim zihnimizin mana oluşturmak için kullandığı "var" olma duygusunun deneyimlenmesi için, kullandığı bir modeldir. Zihin doğası gereği, her seferinde tek tarafta olabilir. Asla ikisini birlikte göremez, ikisini birlikte gördüğü nötr halinde olamaz. Halbuki "kötünün ardında iyi, çirkinin ardında güzel ve sorunun ardında çözüm" bulunur. İki kutup, tıpkı bir sopanın iki ucu gibidir. Ego, "sopanın bütünü"nü göremez ve onun sopa olduğunu bilemez. Böler ve taraf olur.

Zihnin çalışmasının farkındalığına ulaştıktan sonra, siz değişmeye başlarsınız. Çünkü fark etmek, bilmek demektir. Bildiğiniz zaman, asla bilmemiş gibi olamazsınız.

Sizin kendi içinizde dokunduğunuz, farkındalığın ışığına getirdiğiniz, her karanlık ve bölünmüşlük, dünyanın karanlığına ve bölünmüşlüğüne bir IŞIK yakmaktır. Çünkü kendi bölünmüşlüğünüze ve karanlığınıza dokunmanız, aynı zamanda toplumsal karanlığa ve bölünmüşlüğe de dokunmaktır. Toplumsal bölünmüşlük, toplumda tek tek her bir "bireyin kendi karanlığı"nın toplamıdır. Ve bu şekilde kendi adımıza toplumsal bilinci "kendi karanlığımız"la (bölünmüşlüğümüzle) beslemeye son veririz.

Değişim başlar. Siz değiştikçe, dünya da değişmeye başlar. Değişim; "insan-insan bilincine evrimleşmek"tir. Eski yapıları ve bölünmüşlüğü bırakmaktır. Eski zihinsel alışkanlıkları ve kolaylıkları, gerçek insan olmak için terk etmektir. Daha bütün ve daha tam olmaktır. Kendiniz olmaktır. Neyseniz o olmaktır. Yüreğinizdeki gerçeğiniz olmaktır.

Dolayısıyla, dünya adına yapılacak iyileştirme için; eskinin daha iyi bir modeli değil, yeni bir doğum gereklidir. Yeni bir bilinç gereklidir. Çünkü, eskiyi ne kadar iyileştirirseniz iyileştirin, eski eskidir. Özü eskidir. Modeli eskidir. Eski, evrim tarihinde yerini alacak ve yeni; bütün yaşam gücü ile birlikte açığa çıkacaktır.

Bizler bir evrim geçiriyoruz. "Hayvan-insan doğamız"ın etkisi altında olan varlık bilincimizden, "İnsan-İnsan bilinci"ne geçiyoruz. Dönüşüyoruz.
Yeni dünyayı, yeni yaşamı, yeni bilinci hep birlikte doğuruyoruz.

İnsan-İnsan bilincinde bölünme yoktur. Bölünme olmadığı için, çatışma da yoktur. Ve en önemlisi, ayrılık olmadığı için, savaş ta yoktur.

Gerçek değişim ve yeni bir bilinç, tek tek bireylerde gerçekleşebilir.

Her bireyin yaktığı ışık, kendi içinde ve ortak yaşadığımız dünyada ve toplumsal bilinçte bir fark yaratır.

"Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, önce kendinden başlamalıdır."
Sokrates

Ve kendinize yürüyüşünüz sırasında, yüreğinizden dünyasal BARIŞA da bir kapı açılacaktır. Bir şans doğacaktır. Dünyanın şansı sizin kendinizi, insan-insan bilincine dönüştürmenize ve gerçek kılmanıza bağlıdır.

Dünyanın sizden başka şansı yoktur.

Her birey bunu idrak etmedikçe gezegenimize ve yaşamlarımıza sahip çıkamayız.

Yazan Nilgün Nart
"Daha Geç Olmadan" 2008 - Küresel Isınma Kitabından
www.kuresel-isinma.org

****************************************************************


PEACE – EASE

I "Evolution of Conscious"

"There is not a road to peace. Peace is the only road."
Mahatma Gandhi

Diseases are spreading in the world. Human beings are getting armed at an unforeseen pace. The global warming is melting the glaciers down and changing climates. There is no peace or security left in major cities. Concrete is covering all around the world. The green fields are shrinking.

Famine, war, pain, death, epidemics, animosity, conflicts, struggles are everywhere. People are distanced from each other. Relationships are extinct. Ideals are missing. Utopia is out of sight.

It is as if we do not have anywhere on this planet that we can go to and live. What has been going on in our outside world made their way into our hearts. Even when we close our eyes conflicts, war, unrest, worry, fear and our loneliness follow us like shadows in the dark in the sneakiest way possible.

We are lost, inside and outside.

Who are we?
Why are we living in this world full of violence?
Where were we going when we ended up here?
Why did we lose ourselves, our direction?

Who will save us? Is there anything left to be saved from? Is there a savior?

This is the vision that is being lived in the world and that covers the common mind of humanity.

What can you do on your own with what has been going on in front of your eyes and the truth you have been living in?

Above I tried to draw rough lines of a painting and you colored it with the darkness of your own lives, inner fears, doubts, and contradictions. This is the Matrix of Societal Consciousness.

The global society is made up of single individuals. The individual is a reality. However, the society has no philosophical reality. The global society is a mass. Masses cannot be trained because they have no reality. Individuals create and make, masses tear down. Mass education or however you may name it, anything that begins with mass is an artistic activity without any purpose to distract and deceive the masses. The longer masses sleep, the more profiteers of inclinations and actions of the societal conscience benefit.

Only the individual is real. And the real training can be given to the individual. Individuals can realize the real change. The real individual training starts with creating environments and systems where self-possessed and resolute individuals can flourish. Individual has the power to decide and choose. In short, it holds change within one's hands.

Changing the world is possible by going beyond the world and the currently known and experienced perception. You have to get out of the matrix.

How are we going to get out of this cycle since matrix – societal consciousness is inside us with everything that is being lived in the world, our conditionings, thinking patterns, limits, fears, and doubts? How are we going to become individuals?

We can realize ourselves simply by silently walking towards "the real us", by listening to the sound of our hearts, by cleaning what does not belong to us on the inside, by redefining ourselves, by expressing and experiencing the redefined ourselves, without forgetting what kind of a world we would like to live in and by reviving from our ashes like the phoenix. We can become individuals.

Or else, wherever we may go on this world, even in our egos made up of the small "we"s in us, we will find the Societal Consciousness – Matrix.

When we knock on the "door" of the real us with courage, with strength, confident with being sure of facing the truth, the door to our hearts will be opened. Your sincerity and determination will designate chances of the door being opened and the road appearing before you.

Knowing the structure and dynamics of your mind before you hit the road will increase your confidence and determination.

When the door opens and the road appears the real you, you with a heart will see how inflated an illusion the matrix of the societal consciousness is while at the same it is a very well designed but weak reality imprisoning and pushing you to loneliness, pain and fear. The societal consciousness will present any difficulties and barriers before you until the door opens and the road emerges (if you manage to get back and do not be tricked by the false comfort of leaving this world as an ordinary human being). It will try to convince you to turn you heart from the road it took. Your mind (ego-cravings) and the societal consciousness it belongs to will take you to division inside and outside at every time.

The MIND can continue its reality by dividing the societal consciousness. You will be always divided between good-bad, right-wrong, ugly-beautiful, war-peace, societal consciousness-your reality (living in your heart and things you want to BE). You will shuttle. Which one is right? Which one is good? My right. My life. My. You and the others.

During your shuttle movements you will constant have to be SIDES to somewhere. You will either stand by the good, or by the bad. Since everyone will stand by "one's own good" the other side will always be standing by the bad or wrong. When everyone stands by one's own good (reality, beliefs, limits, choices), the other people or things stands by what he thinks to be the bad side (the bad side is standing at the good side according to him and in one's opinion the other side is bad, wrong, and needs to be corrected).

Because of your right to stand by the good side in your opinion, you will try to correct the bad and the wrong. You may do this to find peace and love. You may try to take them on your side. You may try to make them resemble you.

The mind (ego-cravings) realizes itself by dividing. Since everyone thinks he is the good side, he feeds the societal consciousness every day. It does not matter if you are standing by the good or the bad because you are on one side and there are the others.

The system you are trying to ameliorate feeds on amelioration. The system works by dividing. It has to be a side. The mind cannot grasp integrity.

Amelioration depends on the other side having something bad that is not being accepted and will be changed. Otherwise amelioration action cannot exist. The mind is still divided here.

This division creates conflicts, struggles, and war. It creates the war inside and the war outside. It creates the world where human beings have lost themselves and their way and been crying and suffering with disappointment, death, violence, famine, poverty, and misery for thousands of years.

What needs to be done is to leave whatever it is (is standing by the good and the right creates sides, then it leads us to division) that divides and creates grounds for division and clean the real us of them. After we see as it is and comprehend the real nature of dividing and being sides, we can focus on what we can do.

Determining and seeing that something is a problem also opens us the way to solution. Your "awareness" of having this problem also shows that the problem is solved. Problem and solution are like the two sides of a coin. They come and go together. If you can define and comprehend one, you can also see the other.

Solution, due to its nature, comes with awareness. Awareness has to do with creative nature of humans. Awareness is like the sun humans carry inside. The sunlight inside us feed, grows and realizes for this world "things" that draw our attention. The world we live in is dualist. Everything has its contradiction. We have to see black to see white, understand the wrong to understand the right and experience the bad to feel the good.

This is a modal our minds use to create meaning and experience the "existence" feeling. The mind is on just one side at a time. It can never see the two together. However, there is good behind the bad, beautiful behind the ugly and solution behind problem. Two poles are just like two ends of a stick. The mind can be on one end at a time. It cannot see the entire stick and know that it is a stick. It divides and becomes a side.

After you reach the awareness of the works of your mind, you start to change. To notice is to know. When you know, you can not be ignorant. And knowing is changing.

Every darkness and division you touch and bring to the light of awareness inside you sheds LIGHT on darkness and division of the world. When you touch your own division and darkness, you also touch societal darkness and division. Societal division is the sum of the darkness of every individual in the society. Thus, you stop feeding the societal consciousness.

Change begins. As you change, the world starts to change. Change is evolving to the new human and to human conscious. It is leaving the old structures and division. It is quitting old mental habits and means to be the real human. It is becoming more complete and integrated. It is being you. It is being whatever you are. It is being your reality at your heart.

Thus, what the world needs is not amelioration or a higher modal of the old, but a rebirth. It needs a new consciousness. Because, no matter how much you ameliorate the old, it remains old. Its essence is old. Its modal is old. The old will take its place in the history of evolution and the new will come about with all the power of life it has.

Due to the worldly evolution, transit from the conscience that is under the influence of our animal-human nature to human-human conscious has to do with creating the new world and the new consciousness.

There are no divisions in human-human consciousness. Since there are no divisions, there are no conflicts. And the most important of all, there are no wars because there are no divisions.

The real change and a new consciousness can be realized in individuals one by one.

The light by every individual makes a difference on one's inside, on the world we live in together and the societal consciousness.

"Who wants to change things has to start from oneself."
Socrates

During your walk towards yourself a door will be opened from your heart to the global PEACE.

Author Nilgün Nart
On behalf of Global Warning Awareness Change Action
BEFORE IT IS TOO LATE
İstanbul / Turkiye 2008
www.globalwarmingvideos.org


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org