Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Nilgün Nart Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
MEVLANA VE SEVGİ
28.08.2007
Nilgün Nart
Okunma Sayısı : 6059
Oy Sayısı : 21
Değerlendirme : 4,81
Popülarite : 6,36
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

MEVLANA VE SEVGİ


 

2007 senesi Mevlana’nın doğumunun 800 yılıdır. Aynı zamanda Unesco tarafından Mevlana Dünya Sevgi ve barış senesi olarak ilan edilmiştir.

Mevlana’nın engin insan sevgisini, hoş görülemeyeni hoş gören anlayışını, af edilemeyeni tekrar tekrar dergahına sevgiye ve aşka davetini ve insanı yaşamı aşkı ve sevgiyi aziz tutuşunu anlamak belki de bir ömrü harcamayı gerektirir.
En zor olanı ise Hazretin insanın özüne olan sevgisini kısacık bir zamanda aktarabilmektir.

Aşk ve sevgi nasıl anlatılabilsin ki. Aşk ve sevgi anlatılamaz olandır. Tanımlanamaz olandır. Yaşanması gerekir. Hissedilmesi gerekir.

Sevgi Şifadır. Sevgi Güçtür. Sevgi değişimin sihridir.
Ve sevgi nedensiz nedendir.
Sevginin bir nedeni yoktur. Gündemi yoktur. Düşünceye duyguya ve maddi şeylere bağımlı değildir.
Evrenin nedeni yoktur. Sadece basitçe vardırlar ve akarlar. Olurlar. Sevgi gibi.
Sevgi dağda açan bir çiçek gibidir. Hiç kimse o çiçeği koklamasa, muhteşem renklerinin farkına varamasa da, ÇİÇEK AÇAR. Sevgi Ruhun Duruşudur.

Mevlana der ki
“Sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünürsen gülistan olursun, Diken düşünürsen, dikenlik olursun.”

Ne düşünürseniz O’sunuz.

Sevgiyi düşündüğünüzde ve tüm ruhunuzda hissettiğinizde sadece seversiniz. Ve sevgi olursunuz.
Doğal olan sevgidir. Sevmektir.
Çünkü sevgi Hayattır. Evrenleri, dünyayı ve bedenlerimizi bir arada tutan güç İlahi Sevgidir.
Sevgi dünyaya bağışlanmış 5. Elementtir. Ateş-Su-Toprak-Hava dan oluşan dünyamızı bir arada tutan çekim gücü sevgidir.

Doğal olmayan İnsanoğlunun sevgiden sapmasıdır.

Binlerce yıldır yeryüzünde süregelen şiddetin, acımasızlığın, sefilliğin, savaşların ve her birimizin kalabalıklar içinde yalnız olmamızın ve bu dünyada artık gidecek bir yer bulamamızın nedeni sevgiden ayrılmamızdır.

Birbirimizi, insan kardeşlerimizi sevmeyi unuttuk. Yaşamın gerçek özünü ve manasını unuttuk.
Mevlana der ki “Sevgiden acılar tatlılaşır; sevgi yüzünden bakırlar, altın olur; sevgi yüzünden tortular durulur, arınır; sevgiden dertler şifa bulur; sevgi yüzünden padişah kul kesilir.
 İnsanın gerçek bir insanoğlu olabilmesi için bize öğütte bulunur.
Der ki;

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol
Hoşgörülülükte güneş gibi ol
Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol    

Bütün mesele insanoğlunun dürüst olmamamsından kaynaklanır. Çünkü insan kutsal kitaplarda anlatılan nefsinin etkisi altındadır ve uyumaktadır. Nefs insanı hayatı boyu çıkmaz sokakların karanlıklarında dolaştıran, acıyla kederle mücadeleyle düşmanlıkla nefretle kinle beslenen ayıran bölen bir benlikler topluluğudur. İsteklerinin ardı arkası gelmez. Bütün dünyayı verseniz yine de mutlu olmaz.
Bu nedenle nefsi terk etmek, gerçek insan olmaktır. Ve nefis terk edildiğinde Ruh yani Efendi güneş gibi karanlıkların içine doğar.  Güneş sevgidir. Sevgi Kendiniz olmaktır. Ne iseniz o olmaktır.

Kendiniz olmanın temel şartı da dürüst olmaktır. Dürüstlük insan olmanın en büyük erdemidir.

Yaşadığımız yüzyılda herkes, her şeyi kendi gözlüklerinin ardından ve kendi egosal dürüstlüğüne göre değerlendirmekte ve dürüstlük kendi çıkarlarımıza ve arzularımızın tatmin edilmesine uygun olarak şekil değiştirmektedir. Ve bin bir kılığa girmekte. Neden, nasıl dürüst olmamız gerektiği ise çoktan unutulmuş durumdadır. Gerçek insan olmak için, İnsanoğlu olmak için dürüst olmalıyız.

Yoksa Mevlana’nın dediği gibi ikiyi Bir edemeyiz.  “Nice insanlar gördüm üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm içinde insan yok…”

Dürüst olmak ve “Kendimiz” olmak hem elbisemizin olması hem de içinde gerçek İnsan olan bizim olmamız demektir.

Neden dürüst olmalıyız biliyor musunuz?

Dünya gezegeninde insan onuruna yakışır bir şekilde, insan tadında yaşamak, gerçek bir insan olmak için ve diğer insan kardeşlerimizin yaşamasına da yardımcı olmak için dürüst olmamız gerekiyor.

Ne ekerseniz onu biçersiniz. Tasavvufa göre dünya bir aynalar evrenidir. Siz kendinizde dürüstlüğü ve kendine samimiyeti yaşadıkça ve “oldukça”  size diğer insanlardan gelen yansımalarda dürüstlük ve samimiyet olacaktır.
Ayna size, sizden başkasını gösteremez.

Dürüstlük bulaşıcıdır ve güçlü – cesur kişiliği de beraberinde getirir.
Siz dürüst olunca diğerleri de dürüst olmak zorunda kalacaktır.

Ve bu yıldan başlayarak Mevlana’nın engin insan sevgisinin ve bilgeliğinin, İnsanoğluna yol göstermesini diliyorum.

Mevlana yüzyıllar öncesinden “Sevgi ve merhamet insanlığın; hiddet ve şehvet ise hayvanlığın vasıflarındandır” der ve savaşın, çocukların kavgasına benzeterek; hepsini de anlamsız ve saçma olduğunu söyler

Savaş yeryüzüne ve yüreklerimize kederden açıdan ve sefaletten başka bir şey getirmemiştir. İnsanlığın kendini bilmekten, bildikten sonra değişmekten başka çaresi yoktur.
Hatırlaması gereken şey ise İnsanın sevgi olduğu ve sevginin her şeyin çaresi olduğudur.
Senin canının içinde bir can var, o canı ara!
Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara!


Hazine sevgidir. Sevgi Ruhtur. Ve ruh barıştır. Ruh huzurdur.

Ve dünyamızın barışa, huzura ve sevgiye ihtiyacı var. Yani her birinizin içindeki sevgiyi açığa çıkarmanıza ihtiyacı var.

Siz sevgi olduğunuzda nihayet İnsan kardeşlerinizle insan tadında huzur içinde bu dünyada yaşayabilirsiniz.
Ve yaşadığınız gezeğenin, gezegen üzerinde var olan her bir canlının, cansızın değerini bilirsiniz. Çünkü siz her şey ile dengedesinizdir. Her şey siz olan bütünün eksiksiz bir parçasıdır.

Mevlana gibi herkesi ve her şeyi kabul edebilecek ve bağışlayabilecek, hoş görecek, Evren kadar geniş bir yüreğe sahip olursunuz.

Hiç bir zaman geç kalmadınız….kaç kere yoldan dönmüşte olsanız, kaç kere döndürülmüşte olsanız, dünyanın bütün günahını taşıyor da olsanız, hayatınızdaki her şeyden kendinizi suçlu hissediyor da olsanız, kendinizin “Yüreğiniz” tarafından kabul edileceğine  inanmıyor olsanız da…siz yine de “Kendinize-Yüreğinize” yürüyün. Hiç kimse size inanmasa da siz kendinize inanın.

“gelin, ne olursanız olun yine gelin. İster kafir olun ister Mecusi ister puta tapan olun yine gelin. Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değil. Yüz kere tövbenizi bozmuş olsanız da yine gelin.
Hepimizin gönlü hepimize Mevlana kadar açık olsun.
Çünkü hepimiz Mevlana’nın dediği gibi Tanrı’nın sırrının sırrıyız. Ve İlahi güzelliğin aynasıyız.

Mevlana’nın insanı gönül dergahına sevgiye çağırışında ki aşk öyle bir aşktır ki, ham iken pişmeyi ve yanmayı gerektirir.

Sevgiyi aşkı bilmeyen gönül hamdır. Aşk ateştir. Eriyiştir. Erimek, şimdiye kadar bildiğimiz her şeye ölmek demektir. Yeni olmak yenilenmek yeniden doğmak demektir.

Dünyada hiçbir şey yeni değildir. Yeni gibi görünür ama her şey eskidir.  Her gün aynı karanlığı acıyı sefaleti yozlaşmayı didişmeyi mücadeleyi yaşamaktan yorgun yüreklerimiz, sıradan günlerin ve olağan duygusuzlukların içinde tükenip biter. Bütün mücadele kendimizi oyalayıştır.
Ve Yeni İnsan, Evrensel İnsan, Aşktan doğacaktır.
Şimdiye kadar sahip olduğu ve bildiği her şeye aşk için ölerek ve aşk içinde eriyerek küllerinden yeniden doğacaktır.

Küllerinden yeniden doğan insanlık medeni ve uygar bir insanlık Medeniyetini de kuracaktır.

Dünya gezegeninde savaşları çıkartan, açlığa sefilliğe neden olan açgözlü insanoğlu medeni değildir.

Medeniyet ve uygarlık; bir takım toplumların gurupların kişilerin zenginliği refahı ve yüksek teknolojisi demek değildir.

Hiçbir insan ve hiçbir ülke, diğer bir insanın ve dünyanın sefalet,  korku, açlık, hastalık, savaş baskı altında yaşadığı bir dünyada, onunla aynı mekanı paylaştığı ve yaşadığı sürece; ne medeni sayılır ne de uygar.

Uygarlık; topluluğu oluşturan varlıkların düşüncelerinde, yaşamlarında bir biri ile ilişkilerinde ve ürettikleri değerleri paylaşımlarında ve kullanma amaçlarında, üzerinde yaşadıkları gezegen ve Evrenle bütünleşmelerinde ne kadar bilinçlerinin gelişkin olduğu ile ilgilidir.

Medenileşmek, diğerleriyle, yaşamla, gezegenle, Evrenle ilgili “sorumluluk almak” demektir;
Sorumluluk almak, diğerlerini, Yaşamı- Gezegeni, Evreni de yükseltmek, yüceltmek ve tüm güzellikleri sevgiyle paylaşabilme Bilincidir.

Ne zaman ki insanoğlu dünyaya hükmetmez, dünyanın ve diğerlerinin bir hizmetkarı olur sevinci coşkuyu tamamlanmayı diğerleriyle bütün olmakta ve hizmetin sevincinde bulur ise,

Ne zaman ki insanoğlu dünyayı zalimce tüketmekten ve yok etmekten vazgeçip, yeryüzünde yaptığı bütün pislikleri temizler ve gezegeni yüreğine alabilirse,

Ne zaman ki İnsanoğlu silahını savaş meydanlarından, savaşmanın mantıksızlığını ve yıkıcılığını görerek ve diğerleriyle kucaklaşarak terk eder ve bir daha asla dönmezse,

Ne zaman ki İnsanoğlu geçmiş binyılların acı hesaplarını kapatır, sınırları yüreğinde eritir, yürüdüğü yolların çıkmaz sokaklarından dönebilirse,

Ve Hazret der ki “halkın ayrılığı, aykırılığı addan meydana gelir, manaya ulaşan esenleşir”  Halkların ayrılığı manaya ulaşıldığında, insan kendisi olduğunda kaybolur. Çünkü Birlik ve hakikat Güneş gibi bilenlerin görenlerin kalbinde parlamaya başlar.

İşte o zaman, İnsanoğlu medenileşir.
Bundan başka ne şekilde anlatılırsa anlatılsın ne yapılırsa yapılsın boştur. Acı bir düşün içinde oyalanıştır. Ve İnsanlığı oyalayıştır.

İnsanoğlu için bundan sonra;
Bir gün daha hayatta kalmak yetmez, gözlerini sonsuzluğa çevirmesi gerekir.
Bir adımlık nefes kesmez, bin adımlık bir nefes çekmesi gerek
Bir damla su kandırmaz, okyanusun sevginin sularına dalması gerek
Önünü görmek yetmez, başını kaldırıp dimdik, özlemle uzayda kaybolan ufuk çizgisine bakmak gerek.
Dört duvara ve bir avuç toprağa ait olmak da yetmez, kendini hesapsızca bilinmezin kucağına savurması gerek.

Kitaplardan önce kendimizi okumaya çalışalım! Der Mevlana. Kendini okumak, kendini bilmektir.
Ve sizler yüreğinizden okumaya başladığınızda; bütün insan kardeşlerinize sevgiyi okursunuz. Sevgi olursunuz.

Ve siz dünyada bir fark yaratırsınız. Daha güzel bir dünyada insan tadında yaşamak için Fikirleriniz eylemleriniz fark yaratır
“Fikir ona derler ki bir yol açsın, yol ona derler k; bir hakikate ulaştırsın.”

Ne mutlu gören gözlere bilen kalplere, ne mutlu kendini bilenlere.
Ne kutlu ölmeden önce ölenlere ve gerçek insanoğlu olarak doğanlara.

Ölmeden önce ölebildiğinizde ve gerçeği cümle görünüşte, yüreğinizde bildiğinizde Mevlana ‘yıda yüreğinizde bulursunuz. Mevlana’nın sizi çağırdığı yer gönlündeki koşulsuz sevgisidir. Gönlündeki ebedi dergahıdır. Ve gönül dergahlarımızda yalnızca sevgi vardır.

“Gelmez sana bir ziyan ilahi Aşktan gönlüm, can gitse de korkma, başka bir candır ölüm.”


“Öldüğüm zaman beni toprakta aramayın. Benim mezarım ariflerin gönüllerindedir.” Mevlana


Yazan Nilgün Nart



 

*************************************************************************************
 ***İNGİLİZCE ÇEVİRİSİ*** 
*************************************************************************************


MEVLANA AND AFFECTION
 
2007 is the 800th anniversary of Mevlana.Additionally it has been denounced as the year of Mevlana World Affection and Peace year by Unesco as you all know.
 
It may require a lifetime to understand the boundless philantrophy of Mevlana , to understand his approach of tolerating the intolerable, his embracing the unforgiven to his convent, to love and affection and his cherishing the human, life, love and affection. The toughest one is to transfer Hazret’s affection on human essence to you in a brief fracture of time.
 
How may love and affection be explained.Love and affection are the ones that are inexplicable.That are indescribable.They need to be experienced.They need to be felt.
 
Affection is the cure.Affection is the strength.Affection is the glamour of change.
And affection is the cause without a cause.
Affection has no specific cause.Has no specific agenda.It is not bound to the thought and materiality.
The universe has no specific cause.It simply eventuates and flows.It exists.As affection.Affection is like a flower blooming on a mountain.It BLOOMS, even if no one smells that flower or its magnificient colors are not perceived by anyone.Affection is the Posture of the Soul.
 
Mevlana says that
“You consist of  thought.The rest remaining is the flesh and bone.You become rose garden if you think of rose, you become thorn patch if you think of thorn.”
 
You ARE what you think of.
You only love when you think of affection and feel it in your whole soul.
Love is the rational one.To care.
For love is the Life.The Divine Love is the connecting bond between our souls and the earth.
Love is the 5th Element that is granted to the world. Love is the attraction strength holding our world consisting of Fire-Water-Earth-Air intact .
 
The irrational one is the earthborn’s decline of love.
 
The reason for the everlasting violence, atrocity , abjectness, battles for thousands of years and the isolation of each of us from mass cohorts and lacking a place to shelter, is our decline of love.
 
We have forgotten to care for our human siblings.We have forgotten the actual essence and meaning of the life.
 
Mevlana says that “The agonies become delightful with affection;for love the copper becomes gold, the sediments clarify, purify; for love the banes are cured ; for love sultan becomes the vassal.”
He preachs us for the human to become a real human being.
He says that;
 
Be as a river on benevolence and munificence
Be as the sun on benignity and compassion
Be as a night on concealing the blots of the others
Be as the dead on anger and fury
Be as the earth on humility and modesty
Be as the sun  on tolerance
Be as you look or look as you are
 
The whole matter emerge from the dishonesty of the humanity.For the humankind is under the hold of the essence mentioned in the holy writs and he sleeps.The essence is a dividing assembly of personalities that makes human wander in the darkness of the blind alleys.It feeds on the pain , anguish, struggle, animosity, hatred, grudge. Its aspirations go on incessantly. One can not make it content even if it is given the whole world.
For this reason , being a real human is to abandon the essence.When the essence is abandoned the Soul meaning the Master rises into the darkness like the sun.The sun is affection.The affection is to be the Self.To be whatever you are.
 
The main condition for being yourself is to be honest. Honesty is the capital merit for being human.
 
In the century we live in, anyone evaluates everything from his own perspective and in  accordance with his own egocentric honesty.The honesty transforms in accordance with our own benefits and the satisfaction of our desires.On the other hand, why and how we should be honest has been forgotten for very long. We have to be honest and sincere to be a real human, a real human being.
 
Otherwise we can not make a One out of two as Mevlana said. "Many people i have seen, without clothes on. Many clothes i have seen, without people in them.."
 
Being honest and our “Self” means both that we have our clothes on and that we are in them as a real human.
 
Do you know why we should be honest?
 
We need to be honest to live in such a way worthy of human dignity , in human nature , to be a real human and to help our other human siblings to live in such a way.
 
You would harvest what you farm. Accorging to Sufism, the world is a universe of mirrors. As long as you experience honesty and sincerity in yourself and you "exist”, there will be honesty and sincerity on the reflections reaching to you by the other  human beings.The mirror can not show any other person to you than yourself.
 
Honesty is contagious and brings forth the strong- brave personality together. The others will have to be honest too when you are honest.
 
And from this year on, i wish Mevlana’s boundless human affection and wisdon to guide the Humanity.
 
Mevlana said that “Affection and compassion is among the qualities of the humanity; and the anger and lust is among of the bestiality" centuries ago .He compares the battles to the children fights, and said that each one is incoherent and frivolous.
 
 
War has not brought anything more than agony, anguish and poverty into our hearts and the earth. Humanity has no other resort other than to realise his self and to change following this realization.
The point he needs to remember is that Human is affection and the affection is the cure for anything.
 
There is a heart inside of you, search for that heart!
There is a treasure inside your mountain, search for that treasure!
 
Treasure is affection.Affection is the Soul.And the soul is the peace.The Soul is the tranquility.
 
Our world needs peace, tranquility and affection. So, each one of you needs to reveal the affection inside.
 
You may eventually live in this world peacefully in human nature together with your Human siblings when you are the affection.
And only you know the value of the planet you live on and of each single alive or dead being on that planet. For you are at balance with everything.Everything is a complete fragment of the whole that is you.
 
You will have a heart wide as the Universe, enough to accept and forgive, tolerate everything and everybody  such as of  Mevlana.
 
You are never too late.... even if you have deviated from the path, even if you have been made to deviate for numerous times, even if you have been bearing the whole sins of the world, even if you are feeling guilty of everything in your life, even if you believe that you would not be accepted by your own “Heart”...Walk into your “Self-Heart” still. Believe in yourself even if no one believes in you.
 
“come, come still whatever you are.Come still even if you are blasphemer or Zoroastrian or idolatrous.Our convent is not a convent of misery. Come still even if you have broken your repentance."
May all our hearts become open to every one of us as wide as Mevlana.
For each one of us is a secret of God as Mevlana said.And we are the mirror of the Divine beauty.
 
The love in Mevlana’s summoning the human to his heart convent is such a love that it requires to be baked and burnt when you are rough.
 
The heart without the knowledge of love is rough. Love is the fire. It is deliquation. Deliquation means to die to everything we know of up to now. To become fresh means to be reborn.
 
Nothing in this world is fresh.It may look like fresh but everything is old.Our hearts are exhausted of living the same darkness, agony, misery, degeneracy, strife and struggle each day and they consume and ceases themselves in these ordinary days and regular apathies. The whole struggle is a distraction of ourselves.
And the New Human , Universal Human shall be born out of Love.
He shall be reborn from his ashes by dissolving in love and dying for love to the everything he know and everything he holds on up to now.
 
The humanity reborn from his ashes shall then form a just and civilized human Culture.
 
The greedy humanity that have picked wars ,caused poverty and misery is not civilized.
 
The culture and the civilization does not mean the abundance, prosperity and the advanced technology of several community, groups or the prople.
 
No human or country may be respected as civilized or just, so long as they live and share the same space with another human or community who experience misery, dread, poverty, disease, war and a feeling of restraint.
 
Civilization is about; how much their consciences are developed  on their integration with this planet and the Universe ,and on the sharing and the utilization purpose of the values the existences comprising the community produce in their thoughts,the personal affairs in their lives.
 
 

To be civilized means to “take responsibility” about the others, the life, the planet, the Universe;
 To take responsibility is to elevate and dignify the others, Life-Planet and also the Universe , and  the Conscience to share all the beauties with affection.
 
On the time that the humankind would not rule the earth,and would find the joy , the glamour, the completion in the complement with all others and in the joy of the servitude,
 
On the time that the humankind could abjure the cruelly consuming and destructing the earth and could clean all of the contamination by taking the planet into his heart,
 
On the time that the humankind would abandon his arms on the battle grounds realising the irrationality and the destruction of war by embracing the others and would not head back ever again,
 
On the time that the humankind could settle the bitter accounts of the past thousands of years , could melt down the borders in his heart and could back down from the blind alleys he has wandered on;
 
Hazret says that “the discrepancy, discreteness of the community concurs from the frame, the one reaching the spirit becomes sound.” Human is lost when the discrepancies of the communities reach the spirit, when the human becomes the self.For the Unity and the gospel begins to shine like the Sun in the hearts of the ones seeing  and knowing.
 
On that time the humankind would get civilized.
No matter what are made other than this or no matter how they are told, it would be in vain. Anguish is the distraction in a dream. The distraction of humankind.
 
From now on for the humankind;
Another day alive shall not be enough, he should turn his eyes up to the eternity.
Another breath for one more step shall not be enough, he should breathe for a thousand steps
Another drop of water shall not deceive, he should dive in the love waters of the ocean.
Seeing just ahead shall not be enough, he should rise his head up and yearningly look for the skyline.
To belong at a handful of land and a room shall not be enough, he should rashly cast himself in the arms of the unknown.
 
May all of us try to read ourselves before the books! Says Mevlana.To read yourself is to know yourself.
And you shall read the affection to all your human siblings when you begin to read from the depths of your heart. You shall be the affection.
 
And you shall make a difference in the world.Your Ideas, actions shall make a difference to live in a more beautiful world in human nature.
 
“It is called the idea if it breeds a path, it is called the path if it conveys to an essence.”
 
Rejoice for the seeing eyes knowing hearts, rejoice for the ones knowing theirselves.Bless the died ones before passing away and the reborn as the real human beings.
 
You shall find Mevlana in your hearts when you manage to die before you actually pass  and to see the truth on the pure figure and when you know it in your heart.The place Mevlana invites you  is his unconditional love in his heart.His eterneal convent in his heart. And in our heart convent there is only love.
 
“Do not search me under the soil when i pass. My grave shall lie in the hearts of the wise.” Mevlana
 
 
Written by Nilgün Nart
 


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org