|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
DÜNYAYI KURTARACAK LİDER YOK
05.01.2012 |
|
Okunma Sayısı : |
3478 |
|
|
Oy Sayısı : |
2 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
1,51 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
DÜNYAYI KURTARACAK LİDER YOK Tuncay Özilhan
. .
CBNCE Business dergisi benimle bir soylesi yaptı.
Sizlerle paylaşıyorum.
. .
DÜNYAYI KURTARACAK LİDER YOK Tuncay Özilhan
2012'de dünyayı neler bekliyor, sizin gözünüzle bir dünya turu yapalım mı?
TÖ: Dünya ekonomilerinde 15-20 senedir çok hızlı bir büyüme temposu yaşandı.
Finansal yapıların, sermaye piyasalarının, bankacılık sisteminin, yatırım bankacılığının borsaların gelişmesi bilhassa gelişmiş ekonomilerde öyle bir düzen yarattı ki, Amerika ve Avrupa'da insanlar tüketime zorlandı.
Banka kredileriyle konut, otomobil, tekne vs alındı ve dünyada büyük bir balon oluştu. Finansal oyuncular tarafından tüketicilerin ahlakı bozuldu ve bu arada finansal oyuncular da önemli paralar kazandılar. Dünyanın en gelişmiş finansal yapılarının olduğu ülkeler tahmin edilmesi zor büyüklükte kaldıraçlar kullanıldığını daha sonra rakamsal olarak gördük.
Kaldıraçlar derken sermaye yeterliliklerini mi kastediyorsunuz?
TÖ: Bir bankanın sermayesi bir lira ise Türkiye'de en çok sekiz misli kredi verilebiliyor.
Avrupa ve Amerika'da ise bir lira sermayeye 30-40 hatta bazı yollarla 100 misline kadar krediler verilmiş .
Büyük bir varlık oluşturulduğu zannedilmiş.
Sonuçta bu oyun kötü sonu hazırladı ve 2008'de finansal sıkıntıların gündeme gelmesiyle de bütün resim ortaya çıktı. Banka batışlarıyla da cerahat ortaya döküldü.
2011'e gelirsek neler oldu, özellikle Avrupa nerelerde hata yaptı?
TÖ: Avrupa'nın yapısı Amerika'dan farklı. Amerika'nın bir başkasını, bir merkez bankası (FED) ve bir çabuk karar alıp uygulayabilen idari bir yapısı var.
AB'de ise 27 ülke para açısından kendi içinde karar alamıyor, uygulayamıyor ve sorunlara çözüm bulamıyor.
Yunanistan, arkasından Portekiz, İtalya ve İspanya'yı görüyoruz.
Milli gelirlerin üstünde borçlanmış bir yapıyla borçlarını çeviremez hale geldiler.
Hızlı karar alınamadığı için hastalık giderek yayıldı ve belki de bir iki küçük ülkede yaşanacak sorun büyük ülkelere de sıçradı.
AB'nin iki süper gücü Fransa ve Almanya'nın dahi notunu düşürebilecek noktalara gelindi.
Sonrası bir felaket zaten, dev bankalar sıkıntıya girmeye başladı…
TÖ:Devlet borçları arttı.
Ülkeler bu paraları ödeyemeyeceği ya da çeviremeyeceği için Avrupa'nın büyük bankaları sıkıntıya uğradı.
Bulaşıcı hastalık gibi.
Finansal sistemin güvenirliği bozuldu.
Avrupa, 2011'de yoğun şekilde ortaya çıkan problemi bana göre en az beş sene daha çözemeyecek.
Türkiye bu sorunları yaşamadı ama başka dertler baş gösterdi.
Tam da Türkiye'nin Ortadoğu'nun rol modelliğine, liderliğine soyunduğu bir dönemde, bölgesel sıkıntılarımız da artacak mı?
TÖ: Hakikaten dünya her açıdan değişiyor.
Kim bize bir sene evvel Mısır'da, Tunus'ta, Libya'da insanlar sokaklara dökülecek, lider, hükümetler devrilecek diyebilirdi. Bunları yaşadık.
Toplumların gücünü görebiliyorsunuz, liderlerini düşürebiliyorlar. Türkiye'nin etrafında da çok önemli gelişmeler yaşanıyor.
Türkiye Arap ülkelerinde rol modeli ülke olarak görülen veya onlara bu şekilde sunulan bir ülke konumunda.
Bölgede liderliğe soyunduk. Komşularla sıfır sorun politikası dedik.
Ama rüzgar öyle bir ters esti ki, çok iyi ilişkiler kurduğumuz Suriye ile bizi karşı karşıya getirdi.
Orta Doğu şu an çok karışık bir bölge. Seçimler yapılıyor.
Bu ülkeler ne zaman, ne kadar istikrara kavuşacak, kimler gücü eline geçirecek, Batı'yla ilişkileri , Türkiye ile ilişkileri ne yönde gelişecek hissedemiyoruz.
Ama kaosu yönetmek mecburiyetindeyiz.
Herkes gücü eline alma peşinde
Irak'ta "Bahar" yok ama ABD askeri çekiliyor…
TÖ: Amerika Irak'tan çekiliyor, boşluk oluşacak .
Güç kimde olacak?
Ilımlılar mı gücü eline geçirecek yoksa İran' mı etkisi görülecek?
Dolayısıyla Türkiye'nin Irak'ta ne kadar etkisi olacak zamanla göreceğiz.
Herkes güç peşinde.
Herkes dünyanın en zengin petrol rezervlerinin olduğu bu ülkeden pay almak istiyor.
Hiç beklemediğiniz anda Suriye'ye Rus gemileri gidiyor, limana demirliyor, oyunda ben de varım, diyor.
Çin ise oradan Suriye'ye ben de destek veriyorum diyor.
Peki bu kaos nasıl sona erecek, dünya nasıl kurtulacak? Kapitalizm çözüm üretemiyor mu artık?
TÖ: Öncelikle güçlü lider yapısı gerekiyor.
Dünyanın önemli ülkelerinin başına güçlü liderler gelmeli.
Maalesef Avrupa ve Amerika'da da güçlü liderler yok.
Siz Obama, Sarkozy, Merkel ya da Putin, hiçbirini güçlü bir lider olarak göremiyor musunuz?
TÖ:Göremiyorum. Amerikan liderini de o kapasitede göremiyorum, Avrupa'dakileri de…
Rusya ise tekrar "masadayım" diye geliyor, bu arada Çin de uyanıyor.
Belki 15-20 yıl sonra dünyanın bir numarası olacak ve baktığınız zaman dünyada sanayi ve üretimi o yöne doğru kayıyor.
Afrika'da yatırım yapıyor ve orada bir güç unsuru haline geliyor.
Kısacası dengeler bozuluyor.
Dünya problemler yumağı halinde ve gerçekten bunu çözmek için güçlü bir liderlik yapısı gerekiyor.
Amerika ve Avrupa 'da eski güçlerini ortaya koyacak , G-20'de problemleri masaya yatırıp çözebilecek liderlere ihtiyaç bulunuyor.
Ama herkes kendi ülkesinin sorunlarını çözmeye çalıştığı için makro sorunlar giderek büyüyor ve daha da büyüyecek.
Türkiye'nin etkilenmemesi mümkün değil.
Bu noktada Türkiye "teğet"le açıklanan durumunu korumaya devam etti mi?
TÖ: 2012 sıkıntılı bir sene olacak, artık bunu herkes görüyor.
Türkiye istikrarlı yönetimin etkisiyle iyi bir büyüme yakaladı. Üç-dört sene bu büyümeyi iyi yönetti, güven oluştu ve bu güne geldik.
Ama gördük ki bu büyüme hızı başka sorunlara yol açtı ve cari açık rekor seviyeye ulaştı.
Bu finansal yapının sürdürülme zorluğu ortaya çıkınca 2011'in son yarısından itibaren Türkiye yavaş yavaş frene basmaya başladı.
Doğru kararlar alındı, ekonomi soğutulmaya çalışılıyor. Son çeyrekteki hız kesmeyi özel sektör de hissetmeye başladı. 2012'nin birinci ve ikinci çeyreğinde de hissedecek.
Türkiye büyümesi yavaşlıyor.
Yüzde 8'lerden 2012'de yüzde 4'e gelecek ki, bu rakamla da cidden başarılı bir iş yapmış oluruz.
Türkiye'nin ekonomide frene basışı 2012'de daha mı çok hissedilecek?
TÖ:2012 sıkıntılı bir sene olacak, artık bunu herkes görüyor.
Tasarruf sıkıntısı çeken bir ülke olduğumuz için büyümeyi devamlı dışarıdan fonluyoruz. Bu yüzden cari açığımız 70-80 milyar dolara çıktı.
Önümüzdeki dönemde çevrilmesi zor. Türkiye'nin temel sorunu bu. Fakat diğer ülkelere göre daha az etkilenecek.
Avrupa'ya baktığımız zaman 2012'de neredeyse hiç büyüme gözükmüyor ve 2011 yılındaki büyümeleri de yüzde 1.5'lara kadar düştü. Amerika yine yüzde 3 büyüyor ama büyük ihtimalle onlarında büyümesi düşecek.
Türkiye ihracatının yüzde 50'sini AB'ye yapıyor. Bu ülke bankalarından fon bularak büyümesini çeviriyor. Fonlar düşüp , azalmaya başlayınca Türkiye'ye yeterli fon gelmeyecek. Gelse bile pahalı olacak.
Bütün dünya enflasyondan etkileniyor ve Türkiye'de de enflasyonun arttığını görüyoruz.
Çift haneler yine ortaya çıktı.
Hepsi üst üste koyduğunuz zaman bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sıkıntı yaşanacak.
Bugüne kadar minimum etkilendik ama sorunları görüp ona göre karar ve tedbirler alınması lazım ki yine minimum etkilenmede kalalım.
Biraz da sizin grubu konuşalım. Anadolu Efes dünya devi bira grubu SABMiller ile ortaklığa gidiyor. Neler yapacaksınız birlikte? Hangi pazarlara gireceksiniz?
TÖ:SABMiller hem Rusya hem de Ukrayna operasyonunu aldık ve karşılığında Türkiye'de Anadolu Efes'ten yüzde 24 hisse verdik.
Onların Rusya operasyonunu 1.9 milyar dolar, Türkiye'yi 8 milyar dolar olarak değerlendirdik. Eğer üç ülkenin de rekabet kurumları onaylarsa başlayacak.
Rusya'da Pazar payımız yüzde 18-19 olacak.
Onların Rusya'da üç fabrikası var, bizim beş. Bizim 120 distribütörümüz var, onların 100.
Rusya çapında düşündüğünüz zaman çok büyük bir organizasyon.
Doğru Avrupa ülkelerinde beraber yatırımlara gitmeyi planlıyoruz.
SABMiller nasıl bira grubu?
TÖ:SABMiller 75 ülkede 70 bin kişiye iş veren, 200'den fazla markası olan dünyanın ikinci büyük bira grubu.
Miller, Peroni, Grolsch, Aguila, Lech, Tyskie, Eagle, Foster,', Castle gibi onlarca premium marka üretiyor.
Yılda 218 milyon hektolitre bira satıyor.
Sizin Rusya'da ki bira satışınız Türkiye'deki toplam satışınızdan biraz fazlaydı…
TÖ: Doğru. Geçen sene yüzde 20'den fazlaydı. Türkiye'de 2011 satışımız 800 milyon litre civarında.
SABMiller ile birlikte Rusya'da 1 milyar 800 milyon litreye çıkacağız.
Kaç ülkede kaç tane bira fabrikanız oldu? TÖ:SABMiller hariç, 15 ülkede 16 bira fabrikası, 7 malt fabrikası, 20 de Coca Cola şişeleme fabrikamız bulunuyor.
Anadolu Grubu'nun toplam cirosu nedir? Anadolu Efes'in grup içinde, payı ne kadar?
TÖ: Anadolu Grubu'nun cirosu 5.5 milyar dolar civarında. Anadolu Efes'in 4 milyar dolara yakın.
Pazara alkolsüz birayı da soktunuz, nasıl beğenildi mi? Tüketiliyor mu Türkiye'de bu bira?
TÖ: Yavaş yavaş büyüyor.
Çok kaliteli üretim yaptığımız Rusya'dan ithal ediyoruz.
Bu yıl 1.5 milyon litre sattık. İnsanlar alıştı, içiyorlar.
Çünkü gerçek bira keyfini veriyor; köpüğüyle kokusuyla, fark yok.
Araç kullananlar tercih edebiliyor.
Sporda Anadolu Efes'in isminden memnun musunuz? Efes Pilsen ismi tekrar geri gelsin ister misiniz?
TÖ:Yeni isim oturdu. Taraftarlarımız da, basın da alıştı. Efes Pilsen'in geri geleceğini tahmin etmiyorum.
Anadolu Efes ismine TAPDK pozitif görüş verdi, dolayısıyla sorun çözüldü.
Enerjide ciddi yatırım hamleleriniz var, iki tane hidroelektrik bir de çok tartışılan Sinop Gerze'deki termik santral projesi. …
TÖ: Yatırımları devam eden HES'lerimizden biri Doğuş – Doğan ortaklığıyla Giresun'da 100 MW, diğeri Gürcistan'da, yine 100 MW'lık bir proje.
Gerze'de planlanan termik santralimiz ise 1200 MW gücünde olacak.
Gösterilen hassasiyeti çok iyi anlıyorum, fakat ileri teknolojiyle yapacağımız santralın çevreye zarar vermeyeceğini birçok kez ifade ettim.
Eski Doğu Avrupa teknolojisiyle yapılmış, ciddi anlamda çevreyi kirleten , eski termik santrallerin etkisinde kalınarak tenkit ediliyor.
Gözlerin yeni dünyaya çevrilerek, dünyada yeni kaç termik santralın , hangi teknolojiyle yapıldığının , çevreyi kirletip , kirletmediğinin incelenmesini istiyoruz.
İyi yapılmış termik santral örneklerini gösteriyoruz.
Eren Holding'in Gerze'ye 200 kilometre uzaklıktaki , Çaycuma 'da kurulu santrali birebir bizim planladığımız ile aynı, bacasından su buharı çıkıyor.
Dileyen bu santrali gezebilir.
Çevreye duyarlı ve en son teknolojiye sahip olduğunu göreceklerdir.
Sıvı atık ve kömürden ortaya çıkan külü ne yapacaksınız?
TÖ:Devlet bu konularda çok hassas ve standartları o belirliyor.
Ben de bu yatırımı, Türkiye şartlarının üstünde, Avrupa Birliği standartlarında yapacağımı taahhüt ediyorum.
En ufak bir sapma gösterdiğin zaman devletin gelip kapatma yetkisi bulunuyor.
Yabancı bankalar da fonlama için en yeni teknolojiyi ve gelişmiş standartları istiyorlar.
Sonuçta ikna edebilecek misiniz? Ya da ikna edilebilecek misiniz?
TÖ: Biz çevreci bir grubuz.
Fabrikalarımızda bir gram suyu arıtmadan dışarı vermiyor hatta içilecek su haline getiriyoruz.
Grup olarak çevre için büyük yatırımlar yapıyoruz.
Bu nedenle Gerze'deki termik santrale hayır diyenler keşke ikna olsalar, ya da bizi ikna etseler.
Peki enerjideki yatırımlarınız devam edecek mi?
TÖ: Ancak termik santralı bitirdikten bir süre sonra tekrar HES bulabilirsek devam edeceğiz.
Rüzgar enerjisinin ise tek başına yeterli olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü rüzgar varsa çalışıyor.
Türkiye'de yaşanan büyük enerji açığı ve bağımlılık nedeniyle nükleer enerjiden de yararlanılması gerektiğine inanıyorum; bir hatta iki santral olabilir.
Alkollü İçecekler krize dayanır
Tucay Özilhan
İNŞAAT : İnşaat sektörü bu tip krizlerde ilk etkilenen sektörlerden.
TOKİ'nin Ak Parti hükümetinin yaptığı iyi işlerden olduğuna inanıyorum. Sağlıklı projeler geliştirerek , Türkiye'yi planlı şehirleşmenin gelişebileceği bir yapıya oturttular.
Bunun yanında inşaat sektörü de çok hızlı gelişti.
Düşük faizli, uzun vadeli kredilerle, insanları ev sahibi olmaya teşvik eden projeler üreterek lokomotif sektör fonksiyonu gördüler.
Ancak önümüzdeki dönem bir miktar frene basacaklar.
Neticede faizler yükselmeye başladı. İnsanlar sıkıntılı ortamda para harcamaz.
Tasarrufa yönelerek cebindekini tutmaya çalışır.
BANKACILIK:
Hükümet bankacılık sektörünün büyüyeceğine dair gayet açık sinyaller verdi.
Yüzde 30 üzerine çıkılmayacak , tüketici kredileri artmayacak, bunları teşvik edecek modeller geliştirilmeyecek diyerek bankacıları haklı olarak kontrol etmeye, frenlemeye çalıştı.
Çünkü sektör biraz yokuş aşağı giden freni patlamış kamyon gibiydi. Kontrol edecek bir yapı gerekiyordu.
Hükümetin 2012 hazırlığı olarak yorumluyorum. Bunun sonucunda ihracat sektörü de önemli bir şekilde gelişti.
OTOMOTİV:
Otomotiv, Türkiye'nin ikinci lokomotif sektörü.
Avrupa önemli ihracat pazarları ama ekonomilerde büyüme olmadığı için daralma yaşanıyor.
Dünya da düşük büyüme trendinde.
Durgunluğunun yoğunlaşmasıyla dünyada otomotiv sektörü frene basmak durumunda kalacak, belki de basmışlardır.
Zaten iç pazarda vergi artışıyla frene basıldı.
TEKSTİL:
Tekstilde de çok önemli ihracatımız Avrupa'ya. Dolayısıyla orada da yavaşlama olacak.
,Tekstil büyümede çok iyi bir trend yakaladı.
Bu arada eski sorunlarını da çözmüşlerdi. Ama ihracatın yavaşlaması, iç pazarın daralması sıkıntı yaratacak.
Türkiye'nin her tarafında, Kahramanmaraş'ta, Denizli'de Anadolu Kaplanlarında bu sorun görülüyor.
GIDA VE TURİZM:
Gıda krizlerden en az etkilenen sektördür. İnsanlar yemeden yaşayamaz.
Dayanıklı tüketim malları ise durgunluktan çabuk etkilenir.
Turizm de öyle.
Türkiye'ye turistin yüzde 50-60'ı Avrupa'dan geliyor. Bunda da bir düşüş olacak.
İnsanlar tatillerinden vazgeçip tasarrufa yönelecekler.
ALKOLLÜ İÇECEKLER:
Kriz dönemlerinde yüzde 5-10 daha az satarız ama diğer sektörlerde olduğu kadar etkilemez.
Temel ihtiyaç maddelerinden biri diye bakıyorum. İnsanlar nasıl yiyor, içiyorsa bira da alkol de tüketiyor.
İki şişe içeceğine bir şişe içiyor ama tüketiyor.
Bunlara biraz da krize dayanıklı sektörler diyoruz.
AB'nin Türkiye ile uğraşacak hali yok çünkü evlerinde yangın var
Avrupa'nın en önemli sıkıntısı para birliğinin oluşup, siyasi birliğin oluşmaması.
Siyasi birliğin oluşamadığı yerde para birliği oluşmuyor. Bunu da gördüler.
Demek ki zaman içinde daha fazla siyasi birliğe gidecekler.
Daha sıkı kontrol disiplini koyacaklar. Disiplin vardı ama birbirlerini aldatmışlar, birbirlerini görmezden gelmişler. Yunanistan'a ba
kın 300 milyar dolar milli geliri olan bir ülkenin 375 milyar dolar borcu var.
Mümkün değil, batık bir şirkete para vermişler!
Bu nedenle birlik büyük bir siyasi birliğe doğru gidecek.
AB zamanla çok önemli bir değişim geçirecek.
Bir takım kopmalar da olacak, belki Euro Bölgesi'nden ihraçlar da olabilir.
Üç tane beş tane yasası birbirine benziyor diye, dev gibi ülkelerle küçücük ülkeleri aynı potaya koymak hataydı.
Aslında sistem doğru kurulmamış.
Bunların hepsi milliyetçi ülkeler.
ABD gibi yapmak için 50-100 sene lazım.
Her bir ülkenin eyalet olmayı kabul edip bir yerde birleşmesi gerekiyor.
Bugün buna isyan edenler zamanla o sıkıntıları gördükçe kabullenmek mecburiyetinde kalacaklar.
Nasıl Türkiye 2001'de gitti duvara çarptı, ondan sonra her şeyini reforme etti, onlar da duvara çarptı ve her şeylerini yeniden reforme edecekler.
Avrupa sorunlarını çözecek .
Orası nasıl bir yapıya kavuşacak onu görmeden Türkiye'nin bir karar almasını zor buluyorum. Fakat, Türkiye'nin demokratikleşme konusunda o sisteme yetişebilmesi için noksan kalan yasalarını değiştirmesi, gereken yasalarını çıkarması, Anayasa'yı değiştirip o modern demokrasiye ulaşacak yolları da açması lazım. Türkiye, kendini AB ile mukayese etmeli. Amerikalıların dediği gibi benchmark yapmalı.
Çağdaş yasaları hedef alarak oraya doğru gitmeli.
Sonraki aşamada alıp almamalarının bir önemi yok.
Biz kazanımları elde edelim gerisi onlara kalsın.
Şu anda zaten kendi dertlerindeler.
Türkiye ile falan uğraşacak kimsenin ne hali var, ne görüşü var, çünkü evlerinde yangın var…
Aksiyon filmlerine bayılırım
Senede üç hafta tatile gidiyorum. Ağustos, holding'in tatil ayı. Hep birlikte tatile çıkıyoruz.
Ben hep denizdeyim.
Ayağım toprağa değmesin , hiç umurumda olmaz.
Bizim sahiller, Yunanistan sahilleri, geziyoruz…
Gençliğimde balık avlardım şimdi bıraktım.
Üç- dört saat, bazen beş saat denize giriyorum.
Beni en çok dinlendiren deniz, bir senenin yorgunluğunu alan deniz.
Denizin ortasında 10 gün telefonum kapalı.
Dünyayla hiçbir bağlantı kurmuyorum.
Uzaklaşıyorum, işle ilişkimi kesiyorum.
10 gün eşimle tatile gidiyorum, ondan sonra arkadaşlar geliyor.
Bazen de çocuklarım geliyor. Biz onlara gidiyoruz.
Deniz dışında tatilim yok.
Sinemayı çok seviyorum.
Daha çok DVD'den izlerim ama fırsat bulursam sinemaya da giderim.
Genellikle yabancı film seyrediyorum, hareketli, bol aksiyonlu, akıllı kurgusu olan filmleri severim.
Fazla bilim kurgu izlemiyorum.
Hele akıllı kurgusu olmayan, abartılı filmler hiç tarzım değil.
Şimdi dört gözle Görevimiz Tehlike'yi bekliyorum.
Casus filmleri hoşuma gider.
24 saat dizisi favorim. Her bölümü aksiyon.
Sezonu çıkınca, gidip onu alıyorum.
Hafta sonu oturup tüm sezonu bir seferde bitiriyorum.
İyi bir okuyucu olduğumu söyleyebilirim.
Genellikle pazarlama, satış yönetim ve liderlik tarzı kitapları tercih ederim.
Üç şehrim var.
Biri İstanbul, rakibi yok, çok seviyorum.
Ah bir de trafiği olmasa tadından yenmez.
New York müthiş bir şehir, Moskova da öyle.
Bunların üçünde de yaşarım.
Moskova'nın her yanı farklı, yazı, kışı, karı, soğuğu, güneşi, nehri, ormanları, binaları…
New York'ta da saatlerce yürüyorum.
Sarar'dan giyiniyorum
Giysi alışverişimi kendim yapıyorum.
Sarar en sevdiğim markalardan biri. Son seyahatlerimden birinde Amerika'daki Sarar mağazasına girdim.
Baktım ki Cemalettin Sarar kasada.
Benim için hoş bir sürpriz oldu. Çok başarılı bir marka.
Sekiz-on ayakkabı birden alanlardan değilim.
Her seyahate gittiğimde bir-iki gömlek yahut bir ayakkabı satın alıyorum.
Her şeyi kontrol edebiliyorum da kalem satın almayı kontrol edemiyorum.
Benim için özel bir duygu, adeta bir tutku.
Harika kalemler görüyorum ve hemen alıyorum.
Teknoloji kültürüm ve kabiliyetim yok denecek kadar az.
Allah'tan İPad çıktı ve bizi kurtardı. , Grupta önümüzdeki yıldan itibaren tüm raporları İPad'e taşıyacağız, e-maille raporları göndereceğiz.
Kağıdı kaldırıyoruz.
Hem tasarruf, hem çevre için herkese tavsiye ediyorum.
İPad ile teknolojiyi ucundan da olsa yakaladım.
.
Tuncay Özilhan
.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|