|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Doğru Ortağı Bulmak
10.07.2013 |
|
Okunma Sayısı : |
3736 |
|
|
Oy Sayısı : |
1 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
0 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Doğru Ortağı Bulmak
. .
Harvard Business Review Türkiye Dergisinin benimle yaptığı söyleşiyi takdim ediyorum...
. .
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ile Doğru Ortağı Bulmak Üzerine… FİKİR
Tuncay Özilhan bir Türk şirketinin son dönemdeki en önemli hamlelerinden biri olarak kabul edilen SABMiller anlaşmasını anlatıyor.
Anadolu Grubu 1990'lı yıllarda yaptığı stratejik planlama sonunda aldığı kararlarla, iyi bildiği işleri yurt dışına taşıma, Türkiye'de iyi bildiği işleri de geliştirme kararı almıştı.
Bizim en iyi bildiğimiz iş şişeli mamullerin, biranın üretimi, dağıtımı ve pazarlamasıydı.
Bu kararlar alındıktan kısa süre sonra Sovyetler Birliği'nin dağılması bizim için büyük bir fırsattı.
Çünkü Rusya ve Orta Asya'daki federasyonların hepsi birer devlet haline gelmişti.
O sırada Coca - Cola Orta Asya'da yeni şişelemeciler arıyordu.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla ortaya çıkan 15 cumhuriyetin hiçbirinde Coca- Cola yoktu. Bizde bu açığı görerek Coca – Cola'dan Orta Asya cumhuriyetlerinde şişelemecilik yapmayı talep ettik. Elbette bu ilk etapta ölçek olarak son derece büyük bir işti ama insan gözünü karartmayınca bir noktaya gelemiyor.
Türkiye'deki şişeleme operasyonuna talip olmadan önce Kırgızistan, Kazakistan, ve Azerbaycan'ın haklarını istedik .
"Bunlar sıfır kilometre cumhuriyetler, biz de her şeye sıfırdan başlayacağız.
Başarılı olursak Türkiye operasyonunu da bize verin." dedik.
Bunun üzerine Almati, Bakü ve Bişkek başta olmak üzere, pazarlama ve satış nosyonunun bile olmadığı yerlerde Coca- Cola tesisleri kurduk.
Bu operasyonların yanı sıra Romanya ve Rusya'da bira fabrikası kurmak için harekete geçtik.
İlk uluslararası tecrübemizi kazanıp, enternasyonal bir şirket olmaya yönelik stratejilerimizi, politikalarımızı ve vizyonumuzu gerçekleştirmeye başladık.
1998 sonlarında Rusya'daki, ardından da Romanya'daki tesisimiz devreye girdi. Coca- Cola'nın Orta Asya'da devreye girmesi aynı döneme denk geliyor.
Onlara bölgedeki taahhüdümüzü yerine getirdiğimizi, fabrikaların çok iyi işlediğini ve Türkiye'de ki şirkete ortak olmak istediğimizi söyledik. Böylece Ege Bölgesi hariç Coca Cola Company ile ortak olduk.
Kurduğumuz fabrika ve satın almalarımızla birlikte Rusya pazarında dördüncü hale geldik. Baltika Breweries (Carlsberg Group) ilk sıradaydı.
AB InBEV ikinci, Heineken üçüncü durumdaydı. Biz dördüncü, SABMiller ise beşinci sıradaydı.
Romanya'daki bira operasyonumuz ise beklediğimiz gibi gelişmedi. Burası Rusya'dan daha konsolide bir pazardı ve biz fabrika kurana kadar rakiplerimiz epey yol almıştı.
Böylesine bir tablo söz konusuyken biz de Romanya'yı odaktan çıkarma kararı aldık. İşlerimizi ilk aşamada AB InBev'e sattık.
Önce 2000 yılında %50-50 paylarla ortaklık yaptık. 2004'de sahip olduğumuz %50 'lik payımızı da onlara sattık.
Şimdi geriye dönüp baktığımda tek pişmanlığım olarak da onu hatırlarım.
O zamanlar acemiydik, zarar etmeye dayanamıyorduk.
Yılda 3-5 milyon dolar zarar bile bize ağır geliyordu.
Bıçak kemiğe dayandı, dayanamadık sattı.
Şimdiki tecrübem o zaman olsaydı satmaz, ortak kalırdım.
Romanya'daki o tesisi bugün yaklaşık 400 milyon dolarlık bir operasyon haline geldi.
Kontrol Hissesinin Peşinde
Romanya pazarından çıkıp da Rusya'da çok önemli bir oyuncu haline geldiğimizde rekabet kızıştı. Rakiplerimiz olan Baltika'nın Pazar payı yüzde 382e ulaşmıştı.
AB InBEV'in yüzde 16, Heineken'nin ise 13'lük bir Pazar payı vardı.
Bizim Pazar payımız ise yüzde 10 civarındaydı, hemen arkamızdan gelen SABMiller'in payı yüzde 7 idi. Sanayide ölçek ekonomisi çok önemlidir, Pazar paylarıyla mücadele etmek de zor bir iş. Pazarın daha konsolide olması bizim de daha güçlü olmamız gerekiyordu.
Bazı teklifler geldiyse de satmak gibi bir de satmak gibi bir düşüncemiz asla olmadı.
Dolayısıyla satış yerine birleşme alternatiflerini değerlendirmeye başladık.
İyi bir fırsat yakalamak, birleşmek ama yönetimi de kaybetmemek istiyorduk.
Kontrol hissesi bizde olmalıydı.
Bira dünyasında hepimiz birbirimizi çok iyi tanıyorduk, zaman zaman bir araya gelip alternatifleri değerlendiriyorduk, görüşmeler yapıyorduk.
Bu seçenekler arasında en iyisinin SABMiller olacağını düşünüyorduk.
Yönetim de bizimle aynı fikirdeydi.
Bunun üzerine Londra'ya gittimm, SABMiller başkanına teklifimizi sundum. Rusya'da yönetimi ollara vermemizi istedi.
Ben de "Vermem" dedim. "Biz daha büyük bir grubuz, bizim yönetmemiz lazım" dedim.
"Olmaz" dedim. Konuşacak bir şey kalmamıştı, kahvelerimizi içtik yollarımızı ayırdık.
Görüşmeyi SABMiller başkanı ve şimdi de Anadolu Efes'te yönetim kurulu başkan vekili olan Graham Mackay ile yapıyordum.
Daha sonra onunla Güney Afrika'da toplantımız oldu. 2010 Dünya Kupası'nda bir araya geldik.
Bir sabah kahvaltısında bir kere daha buluşup detayları konuştuk, yine anlaşamadık.
Çünkü yine yönetimi istedi, biz de vermedik.
Teşekkür ettik.
Kahvemizi içtik ve ayrıldık.
Bizim stratejimiz belliydi, çoğunluk hissesinin bizde olmasını çok önemsiyorduk.
Ama kabul etmediler. Bu nedenle SABMiller'la görüşmeleri bitirdik.
Ama başka büyük bir biracı ile görüşmelerimiz bu dönemde devam etti, sürekli müzakere ediyorduk.
Sonunda, 2011 yazında bu şirket ile Rusya'daki operasyonda yüzde 50-50 ortak olmak üzere anlaşma imzalayacak noktaya geldik.
Hisseler eşit olacaktı ve beşi bizden beşi onlardan olmak üzere toplam 10 kişilik bir yönetim kurulu oluşturacaktık.
CEO yönetim kurulu tarafından seçilecek ve Rusya'daki operasyon o çerçevede yönetilecekti.
Bu kapsamda Rusya'daki operasyonlar tek şirket haline gelecekti.
Bizim tarafta değerlendirmeler yapılmaya başlandı; kimin alacaklı çıkacağı tespit edilecek ve ona göre bir taraf diğerine para ödeyecekti.
Hisse kabul etmediler.
Bizim yönetim kurulu da beni sıkıştırıyordu.
Anlaşma aşamasındayız, onlar imza atmamızı beklerken bizden hala değerlendirmeler sürüyordu.
O hafta da Coca Cola'da üst düzey bir toplantı olacaktı.
En büyük on şişelemeci İstanbul'da bir araya geliyordu.
Her şirketten bir tepe yönetici ve bir CEO olmak üzere ikişer kişi katılıyordu.
Coca-Cola tarafından da 20 katılımcı olacaktı.
Son derece önemli bir toplantıydı, zira gelecek beş ve 10 yıl içinde üretilecek yeni mamuller, yeni stratejiler konuşulacaktı.
Graham da Türkiye'ye geliyordu.
O da Coca Cola'nın on şişelemec
isinden biriydi. Beni kahvaltıya davet etti.
Şansımızı döndüren de o kahvaltı oldu.
Zor Karar
Çırağan'da bir toplantı odası ayarladık. Bizim taraftan ben, Efes Biracılık CEO'muz Alejandro (Jimenez), ve CFO'muz Can (Çaka); karşı tarafta da Graham ile onun CFO'su kahvaltı ettik.
Graham konuşurken ben araya girdim:
"Hiç yorulma, biz başka bir grup ile iş bitiriyoruz. Yani seninle burada anlaşamazsak ben gidip diğer şirket ile imzayı atacağım." Dedim.
Bu, çok önemli, tecrübe olacak nitelikte bir pazarlıktı.
Graham'a dürüstçe Rusya'da yüzde 50-50 ortak olmak üzere başka bir alternatif üzerinde anlaştığımızı söyledim.
"Şimdi sen başka bir şey teklif edersen konuşurum ama Rusya'da 50-50 ortaklık teklif edeceksen konuşmaya gerek yok." Graham ile iki, üç gün içinde anlaşmayı bitirmemiz gerekiyordu.
Çünkü diğer alternatif ile süre sınırı olan bir gizlilik anlaşmamız vardı ve bundan dönemezdik.
"Ne istiyorsun?" diye sordu.
Ben de daha evvel teklif ettiğim gibi Rusya'daki işimizi birleştirmeyi önerdim.
"Ukrayna'daki işi bize ver biz de sana Anadolu Efes'ten onun karşılığı kadar hisse verelim." Dedim. Anadolu Efes zaten halka açık , her şeyi yayınlanan, şeffaf bir şirket.
Teklifim de çok netti: "Burada da pazarlık ederiz, senin bana verdiğin operasyonların değeri neyse ben de karşılığında burada borsaya kote olan Anadolu Efes'ten hisse veririm."
Ancak bir şartım daha vardı:
Bu konuda hemen orada prensipte evet demesi, bir iki gün içinde de kabul etmesi gerekiyordu.
İkna olmaya çok yaklaşmıştı ama "Bana öyle bir şey söyle ki evet diyelim." Dedi.
Ona bu işin kurucusu iki aile olarak işi sıfırdan aldığımızı ve bu noktaya getirdiğimizi anlattım. Biz ortaklar olarak birbirimizi aile gibi görüyorduk.
Bir üçüncü ortak da bizim için ailenin yeni bir ferdi olacaktı.
Birbirimizden farkımız olmaz.
Bizi araştırmıştı, düşüncelerimizi, ortaklık konseptimizi, diğer ortaklıklarımızı, Coca-Cola'yı iyi tanıyordu. Dolayısıyla güvenilir bir ortak olacağımızı biliyordu.
"Bu bölgeyi de bu ortaklık geliştirir, büyütür, böylelikle de biz de uzun vadeli üç ailelik bir ortaklık kurarız." Dedim.
"Dengeli bir ortaklık oluştururuz.
Hem kola hem de bira işinde bu bölgedeki en güçlü oyunculardan biri oluruz." Graham zaten hazır gelmişti, dolayısıyla biliyordu ki eğer uzatmazsa bitecekti.
Sonraki süreçte onlar kendi aralarında konuşurken biz de kendi aramızda değerlendirmemizi yaptık.
Daha sonra küçük bir pazarlık süreci de oldu.
Onlar yüzde 30'da ısrar etti, biz de yüzde 20 dedik; sonuçta yüzde 24'te bitti.
Değeri 2 milyar dolar olan bir alışverişti bu.
O akşam saat sekiz civarında evde yemek yiyordum, telefon çaldı.
Diğer Biracı'dan arıyorlardı. Sanırım bir şeyler duymuşlar.
Ne oldu diye sordular.
Ben de "Size başta sunduğum teklifi kabul etmediğiniz için bu iş bitti." Dedim.
"Yapacağımız bir şey var mı?" diye sordular ama yoktu. Kısmet diyelim.
SABmiller daha sonra Ukrayna ve Rusya'dan çekildi.
O şirketi Anadolu Efes satın aldı ve Ukrayna'ya bizim yöneticimizi tayin ettik.
Rusya'daki şirketleri de devrettiler.
Onların üç fabrikası, bizimse beş bira fabrikamız bulunuyordu.
Malt fabrikalarıyla birlikte 11 fabrika olduk. Pazar payımız yüzde 10'dan yüzde 17'ye çıktı.
Premium ürünlerden dolayı değer payı daha yüksek.
Onların Premium markaları çok güçlü, bizim mainstream ve ekonomik markalarımız çok güçlü…
Böylece müthiş bir portföy ve uzun vadeli stratejik bir ortaklık oluştu.
SABMiller dünyanın ikinci büyük bira grubu. Bizim için de çok uyumlu bir ortak, çok profesyonel bir sistem.
Onun bir ayağında aile, diğer ayağında bir risk sermayesi şirketi var.
Dolayısıyla her açıdan çok önemli bir sinerji var aramızda.
Bu operasyonların Rusya'da birleşmesi çok önemli bir sinerji yaratıyor.
Rusya'da hem değer hem hacim olarak ikinci sıradayız.
AB InBEV dünyanın bir numarası.
SABMiller ise ikinci. Biz de SABMiller ile Rusya'da ikinciyiz.
Bu gerçekten güçlü bir ortaklık.
Anadolu Efes Yönetim Anlayışının Temelleri
Yetenek Transferi
Rusya operasyonumuza başladığımızda yurt dışı faaliyetlerimiz ve bu faaliyetlerde çalışanlarımız yoktu.
Dolayısıyla yetenekli ve güvenebileceğimiz yöneticilere ihtiyacımız vardı.
Grubun içinden gönüllü arkadaşları oraya göndermeye karar verdik.
Teşkilatın belirli yerlerinden alınıp üst pozisyonlara gelmelerinde artı puan olacağı yönünde motive ettik onları. İşe de yaradı.
Takım Ruhu
Takım olmak bizim için çok önemli. Takımı takım olarak bir arada tutabilmek daha da önemli. İnsana değer vermek ve hakikaten her yaptığını görmek, yetenekli insanları seçip yerleştirebilmek ve onlara yetki vermek hayati önem taşıyor.
Bu konuda Anadolu Grubunun çok doğru bir yol izlediğine inanıyorum.
Bizim tepe yöneticilerimiz hep 20, 25, 30 senelik yöneticilerimizdir.
Hepsi de üniversiteden mezun olmuş , bir yerde ufak tecrübesi olmuş, ana geneli sıfırdan kendini burada yetiştirmiş olan arkadaşlarımızdır.
Kurum Kültürü ve İletişim
2020 itibariyle hammadde kaynaklarından tüketici kullanımına ve satış aşamasına kadar ürünlerimizin yaşam döngüsüne yaptığı sera gazı etkisini yarıya indirmeyi amaçlıyoruz.
Vazgeçmemek
Ben insanın her şeyi yapabileceğine ve takım olmanın gücüne yürekten inanıyorum.
Ama bunun yanında çok önemli bir şey daha var: Asla yılmıyorum.
Irak, Sülemaniye'deki şişeleme operasyonu örneğin, çok uğraştık, arkadaşlarımı çok teşvik ettim.
Bölgedeki güçlüklerden yılsaydım bıraktırırdım ama bıraktırmadım, ısrar ettim, alacaksınız dedim.
Arkadaşlarım da sağ olsunlar, tüm enerjilerini bu işe harcayarak iş aldılar.
İnsanlara güvenim var. Yetki veriyorum.
Grubun temel karakterlerinden biri o… Neredeyse 15 ülkede yöneticilerimiz var ve gayet de iyi yönetiyorlar.
Aile fertleri ve bağımsız yönetim kurulu üyeleri bize değer katıyor"
Aile fertlerinin hepsi diğer üniversitelerden yeni mezun olmuş grubumuza katılan gençler gibi başlayıp her türlü kademeden geçip öyle yetişiyorlar.
Onların hiçbir şekilde diğer çalışanlarımızdan farkı yok; bizde herkes değerli.
Kamil Yazıcı 10 sene en aşağı kademelerden başlayıp Moldova'da genel müdür oldu.
İzzet Özilhan dört sene Rusya'da kaldı ve şimdi burada satış teşkilatında çalışıyor. İşinin sorumluluğu gereği her yeri geziyor.
Hem ailevi hem de kurumsal bir yapısı var Anadolu Grubu'nun.
Her kurumsal yapıda olduğu gibi , içinde ihtiyaç olsun ya da olmasın, şartlar oluşsun ya da oluşmasın, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin varlığı çok önemlidir.
Bizim halka açık ve açık olmayan şirketlerimizin çok değerli bağımsız yönetim kurulu üyeleri var.
Ömer Özer, Ahmet Dördüncü ve Finansbank'ın yönetim kurulu üyesi Tito ilk aklıma gelenler.
Onlar bizim için çok önemli; şirketlerimize kattıkları değeri asla göz ardı edemeyiz.
Tecrübelerine güvenimiz tam. Her türlü yetki tartışma ve kararı müzakere etme açlıkları var.
. .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|