Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   


 

Sunay AKIN Gözüyle 


Resmimi Düzenleyeyim
Okuduğumuz her kitap Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere hediyesidir!
Okuduğumuz her kitap Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere hediyesidir!30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun...   Okuduğumuz her kitap Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere hediyesidir! ..Okuduğumuz her kitap Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere hediyesidir!...

1126 defa okundu.

yazının tamamı...
İnsanı Düzeltince Dünyada Düzeliyor!
İnsanı Düzeltince Dünyada Düzeliyor!..   İnsanı Düzeltince Dünyada Düzeliyor!..İnsanı Düzeltince Dünyada Düzeliyor!...İnsanı Düzeltince Dünyada Düzeliyor!

722 defa okundu.

yazının tamamı...
Mahya Işıkları
Mahya Işıkları..   Mahya Işıkları   ..Mahya Işıkları  ..

1641 defa okundu.

yazının tamamı...
Ahmet Dede yatırı
Ahmet Dede yatırıYıl 1955 ...İstanbul'da bir sokak umuma açık tuvalet gibiydi..Bahçe duvarları nedeniyle her taraftan görülmeyen sokakta gelen geçen küçük tuvaletini duvarlara yapıyordu..3 numaralı evde oturan emekli İhsan Ergün beyin eşi Makbule hanım, gelen misafirlerine dert yanıyordu.."Yoldan geçenler küçük abdestini bahçe duvarına yapıyor. Belediyeye başvurduk.. Buraya işemeyiniz diye levha astırdık ama hiç faydası olmadı.. Bu bizi çok rahatsız ediyor."Misafirlerin arasında bulunan İhsan beyin yeğeni mühendis Namık bey ayağa kalktı, "Ben bu işi hallederim" dedi ve aşağıya indi..Hemen kazma kürekle işe soyundu..Yere mezara benzer bir tümsek yaptı..Duvardan taşlar alarak tümseğin çevresini çevirdi..Etrafındaki ağaçlara bezler bağladı..Yukarı çıktı "Tamam bu iş oldu" dedi..Gerçekten de o

9753 defa okundu.

yazının tamamı...
SUNAY AKIN Aktif İleti Şirketi Gecesi Sunumu
SUNAY AKIN Aktif İleti Şirketi Gecesi Sunumu.. izlmek için     ..SUNAY AKIN Aktif İleti Şirketi Gecesi Sunumu

7353 defa okundu.

yazının tamamı...
Beyoğlu'nun Ayakkabıcı Dükkanları
Beyoğlu'nun Ayakkabıcı DükkanlarıSunay AkınSalah Birsel, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu adlı kitabında, bu semtin kafelerini, pastanelerini, çay bahçelerini, birahanelerini ve bu tür mekanlarda yiyen, içen, sohbet eden edebiyatçıları, sanatçıları tadına doyum olmayan bir dille anlatır.Beyoğlu'nu Tünel'den Taksim'e ve Osmanlı'nın  son döneminden Cumhuriyet'in  aydınlanma yıllarına kadar uzanan bir dönemde dile getiren kitapta bir ayakkabıcı dükkanına y ada edebiyatçı kahvelerinden birinin köşesine kurulmuş ayakkabı boyacısına rastlamayız. Ne var ki Salah Birsel, "Aynalıdolap" şiirinde, kıyafetlerine şükranlarını sunarken, ayakkabılarını da unutmaz:Siz sıkılmadan bedenimi sarıyorsunuzSiz gömleğim siz pantolonum siz ceketim Sizedir minnettarlığımSiz kaç kez beni  gülünç olmaktan kurtar

4730 defa okundu.

yazının tamamı...
Armstrong ve Yaşlı Ayakkabıcı
Armstrong ve Yaşlı AyakkabıcıSunay Akın25 Ocak 2005 gününün sabahı, Fitzwilliam Müzesi, kapılarını o gün büyük bir felakete açtığını bilmiyordu!...İngiltere'nin Cambridge kentinde bulunan müzeyi gezen bir ziyaretçi ayakkabısının  çözülen  bağına basarak merdivenlerden düşer.Bir iki basamak yuvarlanan ziyaretçi ayağa kalktığında sapasağlamdır ama dengesini kaybettiğinde tutunmaya çalıştığı Çing hanedanına ait 300 yıllık porselen vazo yanındaki iki antika vazoyla birlikte düşmüş ve tuzla buz olmuştur.Müze Müdürü Duncan Robinson, o günü şöyle tanımlar:"Bir müzede yaşanılacak en korkunç kabus işte budur."Bağcığı çözük bir ayakkabının  sebep olduğu bu müze felaketine,  hiçbir ayakkabı müzesinde yer verilmez.Bir müzede dergilenen en ilginç ayakkabı ise Güney Kore'nin Andong k

4730 defa okundu.

yazının tamamı...
Siyah, 42 Numara?
Siyah, 42 Numara?Sunay AkınOğlunun öldüğü haberi gelince, evdeki herkes, bir köşede oturan 85 yaşındaki Güllü Hanım'dan  bakışlarını kaçırır.Ailenin ortak kararı şudur: Ölüm haberi yurtdışındaki oğlunu yıllardır görmeyen bu hasta ve acılı anneden  gizlenecektir.Güllü Hanım, komodinin üstünde duran oğlunun resmine sarılarak öpmekte, postacı kapıyı her çaldığında, ondan  bir mektup  gelip gelmediğini heyecanla sormaktadır.Yüksek tansiyonu olan yüreği yaralı anneye hiç kimse oğlunun artık yaşamadığını söylemeye cesaret edemez. Eve ziyarete gelen  akrabaların ve komşuların  sohbet esnasında oğlunun  öldüğünü ağızlarından  kaçırmalarından endişe duyulan aile, yaşadığı  kenti terk  edecek,  Güllü Hanım'ı  İzmir'e götürecektir.Yaşl

4922 defa okundu.

yazının tamamı...
Savaş Sonrası Yalınayak?
Savaş Sonrası Yalınayak?Sunay AkınBayan Miep, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Amsterdam'daki bir evin arka odalarında ailesi ve dostlarıyla birlikte gizlenen Anne Frank'a, kırmızı renkli, yüksek topuklu bir ayakkabı armağan eder.Sokağa çıkamadan, o daracık odalarda iki yıl Nazilerden gizlenmek zorunda kalan on beş yaşındaki Yahudi kız çocuğu, kendilerine yardım eden, dışarıdan yiyecek taşıyan Bayan Miep'in verdiği o ayakkabılarla özgürlüğe adım atamayacak, yakalanmalarının ardından gönderildiği Bergen-Belsen toplama kampında öldürülecektir.Adorno, "Auschwitz'den  sonra şiir yazılmaz," demiş olsa da, katledilen yüz binlerce insandan  geriye kalan saçların ve ayakkabıların da sergilendiği , tarihin  en büyük "utanç" kampını ziyaret eden Johannes R. Becher'in "Depo/ Auschw

5360 defa okundu.

yazının tamamı...
Tapınağın Kapısındaki Ayakkabı
Tapınağın Kapısındaki AyakkabıSunay AkınTanrılar tanrısı Zeus, dünyayı yönettiği tahtına çıplak ayağıyla otururdu. Antikçağı, bir arada ibadet eden Grekler, temiz kalpli olduklarını tanrılara göstermek amacıyla tapınaklara çıplak ayaklarıyla girerlerdi. Romalılara göre de çıplak ayak kutsanmışlığın ve temiz kalpliliğin simgesiydi ve tapınak önlerinde sandaletlerini çıkarırlardı?Budizm inancında da, mabede ayakkabıyla girilemez. Bunun nedeni kutsal kitaptaki şu anlatımdır: "Buda doğar doğmaz ayağa kalktı ve çıplak ayaklarıyla uçarcasına dört yöne doğru yedi adım atarak yeryüzünü kutsadı."Kutsal mekanlara girerken ayakkabıları çıkarmanın  tarihinde daha pek çok bilgi sunabiliriz. Bu kültürün genlerini incelediğimizde karşımıza Yahudi dininin Eski Ahit'i de çıkar. İşte, kutsal kita

5300 defa okundu.

yazının tamamı...
Bir Palyaçonun Ayakkabıları
Bir Palyaçonun AyakkabılarıSunay Akınİngiliz casus Lawrens'ın "bir aydan fazla dayanamaz" dediği Medine'nin teslim olmayışının üstünden iki ay geçer.Kenti kuşatan İngiliz ordusu şaşkındır!Lawres'in bilgisine göre içerideki Fahrettin Paşa ve askerlerinin yiyeceği, içeceği en fazla bir ay yetecek kadardı. Oysa iki ay geçmişti aradan ve Medine'nin direklerinde hala teslimiyeti simgeleyen beyaz bayrak yerine Türk bayrağı dalgalanıyordu!Kuşatmanın dördüncü ayında İngilizler Medine'nin kendilerine "ha bugün, ha yarın" teslim edileceğini beklerken, direniş altıncı ayını da tamamlar!Sekiz ay geçer aradan? On ay? Ve tam bir yıl!...Fahrettin Paşa ve askerleri yiyecekleri bitince develeri, atları, yemeye başlar, öyle ki, direniş son döneminde çekirge yiyip, kaynattıkları at sidiğini bile

4676 defa okundu.

yazının tamamı...
Bir Çift Hitit Ayakkabısı
Bir Çift Hitit AyakkabısıSunay AkınAnkara'da, Sıhhiye Alanı'nın ortasına konulan ve Hitit Güneşi olarak sunulan anıt, aslında Hitit Uygarlığı'na ait değildir! Bilimsel çalışmalarını heykelin yakınındaki Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nde yapan Ord. Prof. Dr. Sedat Alp, burmalı  bir çemberin içinde, iki boğanın  ortasında duran geyik heykelinin Hatti uygarlığına ait bir mezar hediyesinden esinlenerek hazırlandığını kanıtlar. Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen ve heykele ilham kaynağı olan bu eser, Alacahöyük kral mezarlarında yapılan kazılarda bulunmuştur. Söz konusu kazıların başlaması için gerekli olan parayı Mustafa Kemal Atatürk kendi cebinden karşılamıştır. Ülkemizde Hititoloji konusunda ilk bilimsel çalışmayı, 1933 yılında Alman bilim insanı Prof. Dr. Helmuth Theo

4561 defa okundu.

yazının tamamı...
24 Çift Beyaz Lastik Ayakkabı
24 Çift Beyaz Lastik AyakkabıSunay AkınSamsun'da spor malzemeleri satan bir mağazadan içeri giren 24 genç insan , 24 çift beyaz renkli lastik ayakkabı satın alırlar. Kente otobüsle, sabah 08:30'da gelmiş olmalarına rağmen, aynı gün yürüyerek ayrılırlar Samsun'dan, ayakkabıları gibi yüreklerinde taşıdıkları bembeyaz umutlarla?Ankara yolunda yürüyen 24 çift beyaz renkli lastik ayakkabının en önünde ay yıldızlı bayrak taşınırken, arkasındaki pankartta şu yazılıdır: "Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü"? Gençler, 30 Ekim 1968 günü başlattıkları yürüyüş gerekçesini şöyle açıklarlar: "Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, Türkiye'nin istiklalinin zedelendiğini, elden gittiğini görüyorduk. Onun için atılması gereken devrimci adımın 'İstiklali Tam Türkiye' için olacağına, ger

4726 defa okundu.

yazının tamamı...
Yeşilçam'ın Ayakkabı Boyacıları
Yeşilçam'ın Ayakkabı BoyacılarıSunay AkınŞiirimizin birer sokak gibi uzanan dizelerinde ya da şiirdeki kıtaların köşe başlarında artık ayakkabı boyacıları çıkmaz karşımıza. Çünkü şiir, Orhan Veli'nin Sait Faik'in, Nazım Hikmet'in ya da Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun dizelerindeki sokak kokusunu ve rengini yitirdi çoktan.Ne demişti Orhan Veli, Yaprak dergisinin ilk sayısında:"Salon verir, sokak alırız?" Dizeci ve süslemeci anlayışın zabıtaları, bir ayakkabı boyacısının, salonlaştırdıkları şiirin bir köşesinde sandığını kurup oturmasına izin vermezler."Leflef" marka cilayla parlattığımız bu sözler, "Meçhul" adlı şiirimi okumamız içindir:Mahalledeki çocuklarınpiç diye kızdırdığıayakkabı boyacısıbabasının  özlemiyleönüne kurar sandığınımeçhul askeranıtınınBir dağdan haykırırsanız sesiniz

3399 defa okundu.

yazının tamamı...
Resim Sanatı ve Ayakkabı Ustası
Resim Sanatı ve Ayakkabı UstasıSunay AkınMüzeyyen Halam anlatır; bayramlaşmak için bizim eve geldiğinde, sokak kapısının eşiğinde otururken bulur beni. Elimde suluboya takımı, önümde sıralanan mahalle arkadaşlarımın ayakkabılarını boyuyormuşum.Halam, "Ne yapıyorsun Sunay?" diye sorduğunda, yanıtım şu olmuş:"Hala benim ayakkabılarım yeni. Neden onlarında güzel ayakkabısı olmasın?"Herkesin vardır bir bayram ayakkabısı öyküsü.O unutulmaz heyecanı dizelerde de buluruz:Paşabahçe'de doğmuşumSayı bilmişim sünnet olmuşumKoynumda pabuçlarımUyanık uykular uyumuşum arife geceleriSadri Alışık'tır şairimizin adı!...Ama, o  beyazperdedeki başarılı aktörlüğüyle tanınır.Ressamlığı gibi şairliği de pek bilinmez sanatçının. 1971 yılında, Sadri Alışık'a, sinemada Nasrettin Hoca'yı oynaması teklif edildi

3271 defa okundu.

yazının tamamı...
Yaşar Kemal Ayakkabılarını Boyatırken
Yaşar Kemal Ayakkabılarını BoyatırkenHiç kovboy filminde, beyaz çerçeveli gözlük takan kovboy olur mu? 1970 yılında çekilen Kralların Öfkesi adlı Yeşilçam filmi, vahşi batıda, bir soygun sonrasında ortadan kaybolan çete reisinin öyküsünü anlatır.Başrolünü Murat Soydan'ın oynadığı  filmde, kovboylardan  biri film boyunca beyaz çerçeveli gözlüğüyle görülür. Oyuncu, gözlüğünü çıkarmayı unutmadığı gibi, bu yönde yapılan hiçbir uyarıyı dinlememiş ve Amerikan kovboyları arasına beyaz çerçeveli gözlüğüyle adını yazdırmıştır! Filmdeki adı "Camgöz" olan bu oyuncu Cem Karaca'dan başkası değildir!Yeşilcam'ın yanı sıra Türk çizerler de kovboy dünyasına ilgi duymuş ve bu konuda çizgi roman kahramanları yaratmıştır.Bunlardan biri Sezgin Burak'ın çizdiği ve İtalya'da yayımlanan El Cougar adlı k

3354 defa okundu.

yazının tamamı...
Sultan Süleyman Platon'a Karşı?
Sultan Süleyman Platon'a Karşı?Yeniçeriler divanda çorba içmemekle kalmaz, tasları da ayaklarının altına alıp iyice ezerler.Kanuni Sultan Süleyman, bu isyan üzerine ayran gibi köpürerek, duyanların gözlerinin fal taşı gibi açıldığı şu sözü haykırır: "Edepleriyle olsunlar, yoksa vallahi hepsini pabuççu bekarlarına kırdırırım!"Ayakkabı dikicileri esnafı, Mercan Çarşısı'nda olup, Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde bildirildiğine göre 3.400 dükkandır. 7 bekarhanede kalan 8.000 pabuççu bekarının hepsi de silahlıdır! Kanuni'nin sözü kulaklarına gider gitmez sadece pabuççular değil, tüm dikici esnafı saraya koşar. Bir anda, pabuççu bekarları önderliğinde 40.000 silahlı insanın toplandığını duyan Sultan Süleyman, aralarından  kemerbaşıları, serkellebaşıları ve odabaşıları huzuruna dave

3122 defa okundu.

yazının tamamı...
Külkedisi'nin Ayakkabıları
Külkedisi'nin AyakkabılarıÜvey annesinin çok kötü davrandığı öksüz kız, saraydaki bir düğüne katılır. Eve dönerken, ayağındaki  terliğin  birini havuza düşürür. Padişahın oğlu av dönüşü havuzdaki terliği bulur ve sırmalı terlik kimin ayağına olursa onunla evleneceğini tüm ülkeye ilan eder.Masalın sonunda sırmalı terlik öksüz kızın ayağına uyar ve padişahın oğluyla evlenirler?Haklısınız, Külkedisi masalının neredeyse aynısı olan, yukarıda okuduğunuz Öksüz Kız masalının  eski bir Türk masalı olduğu söylenir.Bu eskilik, 1967 yılında derlediği ve içlerinde Çizmeli Kedi ile Kırmızı Başlıklı Kız'ın da yer aldığı  sekiz masaldan biri olan Cendrillon, Türkçe adıyla Külkedisi'ni ya da Sindirella'yı yazan Fransız yazar Charles Perrault'dan öncesine mi dayanır, bilemiyoruz.

3301 defa okundu.

yazının tamamı...
Ölen Kocanın Ayakkabıları
Ölen Kocanın AyakkabılarıSunay AkınDalmaçya'nın Nadin kentinde yaşayan Maria adlı dul kadın, sancak beyinin ahırında çalışan çocuğun ayaklarının çıplak olduğunu görünce çok üzülür.Herkes tarafından horlanan kimsesiz çocuğu elinden tutarak  evine götüren kadın, ona ölmüş kocasının  ayakkabılarını verir? Ve o günden  sonra çocuğun  ayaklarını bu ayakkabılar, yüreğini de dul kadından gördüğü anne şevkati ısıtır.Günlerden  bir gün, sancakbeyinin konağına İstanbul'dan  gelen bir kapıcıbaşı konuk olur. Adam, her gün çok sevdiği atını görmek için  ahıra gitmekte ve bakımıyla yakından ilgilenmektedir. Ayağında büyük ayakkabılarıyla ahırda koşturan ve işini iyi yapan çocuk , kapıcıbaşının  gözünden kaçmaz.On üç yaşındaki  Joseph Maskovic adlı çocuğ

3221 defa okundu.

yazının tamamı...
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa
Sarı Çizmeli Mehmet AğaSunay AkınAmerika  Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Türkiye'ye yaptığı ziyaret programında, Ankara'daki  Millet Meclisi'nde bir konuşma yapar. Konuşmasında, ülkesinin kuruluş yıldönümü  anısına Washington'da yapılan bir anıta, dönemin padişahı Abdülmecit'in  tuğrasını gönderdiğini anımsatır.Obama kürsüden alkışlarla iner ama Meclis'te bulunan  hiç kimsenin aklına söz alıp  şunları söylemek gelmez: "Az önce bu kürsüden  Abdülmecit'i andınız. Size teşekkür ederiz ama atalarınız ten rengi  kara olduğu için ülkenizde Ku Klux Klan  tarafından diri diri yakılırken ve ordunuz İkinci Dünya Savaşı yıllarında kara tenli vatandaşlarınızdan  aşağılık ırk saydıkları  için kan bağışı kabul etmezken, an önce adını andı

3296 defa okundu.

yazının tamamı...
Kar yağıyor ?Abidin Pehpur
Kar yağıyor ?Abidin PehpurKış, beyaz bir oyuncaktır çocukların ellerinde. Karın yağmadığı, saçakların buzdan dişlerini takmadığı bir kış mevsimi, oyuncaksız bir çocuk odasından farksızdır. Bu yüzden olsa gerek, fotoğraf albümündeki çocukluk fotoğraflarımıza bakar gibi dalar gideriz kar kürelerine. "İstanbul'da Bir Zürafa" adlı kitabımın kapağı için bir kar küresi düşünmüştüm; başını kaldırmış, kar serpintisini şaşkınlıkla seyreden bir zürafa ve arkasında İstanbul'un silüetinin görüldüğü bir kar küresi. Sahi, içinde İstanbul'un olduğı bir kar küresi neden yapılmaz? İstanbul'un beyaz şalını omuzlarına aldığı günlerde, sokaklarda, bahçelerde en çok oynanan oyun kartopudur. Ama, 1935 yılında kartopu oynayan çocuklardan şikayetçi olanların sayısı öylesine artar ki, 17 Şubat gününde, soğum

2722 defa okundu.

yazının tamamı...
Kız Kulesi'nin Ayakkabıları
Kız Kulesi'nin AyakkabılarıSunay AkınYüzyıllardır denizin içindeki kayalıklarda oturur durur da hiç kimsenin aklına gelmez, "Bu kızın ayakkabıları nerede? Diye sormak?İstanbul üzerine yazılan hiçbir kitapta, ayaklarını Boğaz'ın serin sularına daldıran Kız Kulesi'nin çıkardığı ayakkabılarının nerede olduğuna dair bir yazı, bu sırrı ortaya çıkaracak bir araştırma okuyamazsınız. Bu konu da aydınlığa kavuşturmak bize düştü?Her şey, Ankarada'ki ulaştırma Bakanlığı'nın , İstanbul'un trafik  sorununa çözüm olarak bulduğu "Marmaray" ve metro projeleriyle başlar. Kız Kulesi'nin ayakkabılarının  bulunmasına giden  yolun Ankara'dan  başlamasına şaşırmayın, çünkü "Kız Kulesi  Sokağı" da zaten İstanbul'da değil, Ankara'dadır!Tarihi yarımada içinde, toprağa değen her

3036 defa okundu.

yazının tamamı...
Kısa ve Çabuk Adımlar?
Kısa ve Çabuk Adımlar?Sunay AkınMevsimin ilk kar taneleri Londra Köprüsü'nün  kulelerinde birikirken, Oakley Sokağı'ndaki tek odalı  bir evde iki erkek çocuk kırmızı kadife ceketini terzi makasıyla kesen annelerini seyretmektedir. Kadının,  büyük oğlu Sydney'e ceketini bozarak  diktiği pantolon  ortaya çıktığında bodrum  katındaki  odadan  hıçkırık sesleri yükselir: "Okuldaki  arkadaşlarım  beni böyle görünce ne düşünecek?"Ertesi sabah, okul  yolundaki Sydney'in giydiği yalnızca annesinin ceketi değildir. Ayaklarında da, annesinin,yüksek toplukları kesilen ayakkabıları vardır.Alkolik  olan baba erken yaşta öldüğü için öylesine yoksullardı ki, Sydney okuldan arta kalan zamanlarında Londra'nın  kırmızı otobüslerinde gazet

3774 defa okundu.

yazının tamamı...
Boyacı Sandıklarında Kaybolan Efsane
Boyacı Sandıklarında Kaybolan EfsaneSunay AkınHer biri Nuh'un Gemisi olan boyacı sandıklarına artık İstanbul sokaklarında rastlayamazsınız!.. Çünkü, sandıkların üstüne simgelerle Nuh'un Gemisi efsanesini yazan son usta Cemil Yıldız'ın ölümüyle bu gelenek sona ermiştir. ,Sultan Reşat döneminde küçük buharlı  gemilerde çalışan  Rizeli Reşat Kaptan, yanına aldığı  oğlu Cemil'i, Tahtakale'de Cideli Abdullah Usta'nın yanına çırak olarak verir.Abdullah Usta'nın  yaptığı tavlaların ünü, İstanbul'da dilden dile dolaşmaktadır.. Cemil Bey, kırk yaşına kadar tavla yapar. Dergaha girince,  hocası zar  atılan aleti yapmaması için onu uyarır. Cemil Usta, o günden sonra da boyacı  sandığı yapmaya koyulur.Yıldız Cıbıroğlu, Doğan Kardeş  dergisinde çalıştığı yıllarda

3207 defa okundu.

yazının tamamı...
Galat Köprüsü'ndeki Boyacı Sandıkları
Galat Köprüsü'ndeki Boyacı SandıklarıSunay AkınHer ne kadar , sakallı kadınlar, cüceler, yapışık ikizler gibi görmeye alışık olmadığımız insanların sergilendiği sirkler, 19. Yüzyılın sonunda Amerika'da ortaya çıksa da, bu tarihten önceleri de, böylesi açık hava sirkleri vardı. İstanbul'da, Eminönü'ndeki Yeni Camii'nin çevresi de, işte böyle bir yerdi.II.Mahmut döneminde, Eminönü'nün en ilgi gören insanı Kürt Ali'dir!Hamallık yapan Kürt Ali'nin ayakları tam yarım metre uzunluğundadır. Bu büyük ayaklı adamı görmek isteyenler, caminin bir duvarının gölgesine oturmuş, İstanbul'a gelen Fransız şair ve ressam Theophile Gautier'nin "iki ayaklı deve"adını  verdiği hamalların önünden geçmeyi adet edinmişlerdir. Kürt Ali'nin ayakkabısının içine kundaklı bir çocuğun konulduğu ve rahat rahat sığd

2885 defa okundu.

yazının tamamı...
Nuh'un Gemisi'nin Sırrı
Nuh'un Gemisi'nin SırrıSunay AkınNuh'un Gemisi'nin  nerede olduğunu  çocukluğumdan beri merak eder dururum. Ne mutlu  bana ki,  insanlık  tarihinin  bu sırrını  da çözdüm  ve Nuh'un Gemisi'nin yerini  buldum! Biliyorum ki, şu an kimilerinin yüzünde hafif de olsa alaycı bir tebessüm  belirmiştir. Ya da "Eh " demiştir birileri "adam  bu kadar kitap  okur, müze gezer,  ayrıntıların  okyanusuna dalarsa olacağı  buydu, kafayı yedi  sonunda"..Rodi'nin  Düşünen Adam  heykelini, ünlü heykeltıraşın  müzesinde gördüm. Bu heykelin  kopyalarının pek çok  ülkesinde üniversitelerin  bahçelerinde de gördüm. Düşünen  Adam heykelinin kopyası müze önlerinde de çıktı, karşıma, kütüphane girişler

2729 defa okundu.

yazının tamamı...
Ayakkabı Dolabı
Ayakkabı DolabıSunay AkınFotoğrafta görülen iki genç insanın ortasındaki yaşlı adamın adı Orville Wright'tır. 77 yaşındaki Wright'ın solunda  18 yaşındaki Neil Armstrong, sağ tarafında da bıyıkları yeni terleyen 14 yaşındaki Yuri Gagarin durmakta.Yuri Gagarin ve Neil Armstrong, aralarında duran  bu yaşlı adamla bir fotoğraf çektirdikleri için çok mutludurlar. Çünkü Orville Wright, 1903 yılında kendi yaptığı uçakla, sabit kanatlı ve motorlu ilk uçuşu gerçekleştiren pilottur. Wright kendisine hayran olan ve yanında iki kanat gibi duran bu delikanlılardan  birinin 1961 yılında uzaya, ötekinin ise 1969'da Ay'a adım atacaklarından habersiz, fotoğrafın  çekildiği 1948 yılında dünyadan ayrılacaktır?İlk uçağı yapan Orville Wright, uzaya çıkan ilk insan olan Yuri Gagarin v

3111 defa okundu.

yazının tamamı...
Boyacı Sandıkları
Hayat Ağacının GölgesindeFilizlenen İnsanlık veBoyacı SandıklarıSunay AkınNazım Hikmet'in bisikletli insanlarının şiirini yazdığı  İsviçre dağlarında yol alan bir arabanın içindeyiz? Bu dönemeçli  dağ yollarında direksiyonu dans eder gibi bir sağa, bir sola çeviren adamın adı Schwerzman'dır. Ak sakalıyla Noel Baba'yı  andıran  Schwerzman, Flims Kasabası'ndaki çocuklara armağan götürmektedir? Ama Noel Baba'nın  aksine yüzü gülmemektedir Schwerzman'ın! Götürdüğü armağan da arabasının arka koltuğuna yatırılmış  bir çocuk heykelidir.Schwerzman bir heykeltıraştır ve Çin'de görev yaparken bir kaza sonucu  çocuklarını kaybetmiş İsviçreli  bir karıkocadan, çocuklarının  anısına bir heykel siparişi almıştır.Heykeli tamamlayan sanatçı, yüreği

3010 defa okundu.

yazının tamamı...
Abdülaziz'e Her Yer İstanbul
Abdülaziz'e  Her Yer İstanbulSunay AkınBeylerbeyi Sarayı'nı ziyaret edenler tarihimizdeki ilk ve tek padişah  heykeliyle karşılaşırlar. 1871 yılında, heykeltıraş C.F. Fuller'in yaptığı bu küçük heykelde, at üstünde oturan adam  Osmanlı İmparatorluğu'nun otuz ikinci padişahı  Sultan Abdülaziz'dir. Sarayı ziyaret edenler bu bilgileri edinebilirler ama bakmak ile görmek arasındaki o büyük duvar burada da karşımıza çıkar. Abdülaziz, sadece  heykelini yaptırtan tek padişah  değil, ziyaret  amacıyla Avrupa'ya giden tek sultandır da.Beylerbeyi Sarayı'ndaki heykel de, birbirinden  ilginç pek çok öyküyü barındıran  bu seyahatin işlerini taşır?Boğaz kıyısındaki Paşabahçe Cam Fabrikası'nda hummalı bir çalışma vardır. Pencerelerden içeri giren güneş,

2497 defa okundu.

yazının tamamı...
Tutuklular Çemberi
Tutuklular ÇemberiSunay AkınDoktor Sugita Genpaku elinde tuttuğu anatomi kitabındaki resimlere, günlerdir bakmaktadır. Hiçbir geleneksel Japon resmi , kitabın sayfalarındaki çizimler kadar etkilememiştir doktoru. Alman meslektaşı Johann Adam Kulmus'un  yazdığı anatomi kitabını, ülkesi Japonya'da yalnızca bir tane olduğu için  gözü gibi korumakta, kitabın insan  organlarının resimleriyle dolu sayfalarının meraklı bir doktor tarafından yırtılıp çalınmasından korkmaktadır.Takvimler  1771 yılını gösterir? Tanrı'nın  mızrağının ucundan düşen bir su damlasından oluştuğuna inanılan Japonya, okyanusun  ortasında duran bir sandık gibi kapalıdır dış dünyaya. Doktor Genpaku, anatomi kitabındaki  çizimlerin  doğru olup  olmadığını anlamak için  k

3563 defa okundu.

yazının tamamı...
Gözleri Oyulan Freskler
Gözleri Oyulan FresklerSunay AkınEdebiyat sınavlarının en beylik sorusudur: Şair burada ne demek istemiş? İşin  aslını  ararsanız, tarih boyunca hiçbir şair, yazdığı  şiirlerde ne demek istediğini kendi de bilememiştir. Şiirde anlam aramak, evin duvarlarına renk  beğenmek için bir resim sergisi gezmekten farksızdır. Çünkü, şiirde anlam arayanlarla duvar örüp ufku daraltanlar aynı sığ  suların balıklarıdır. Şairin  derdi bir şeyler anlatmak olsa kağıda düzünden  girer, yani düzyazıya başvururdu. Bu şiir üzerine elbette konuşulur, düşünce belirtilir. Ama aynı şiir hakkında birbirinden farklı olan düşünceler arasında bir puanlama yapılamaz.Örneğin, "Türkiye neden bu hallere düştü?" sorusunun yanıtını vermek için kurban edilen bir şiir vardır:Orda bir köy var

2836 defa okundu.

yazının tamamı...
Her Teras Bir Havaalanı
Her Teras Bir HavaalanıSunay AkınDoğ u Karadeniz Dağları'nın eteğine kurulu Trabzon'da düz alan bulmak kolay değildir. Bu yüzden, teraslı evler çoğunluktaydı. Çamaşırların asıldığı, yaz akşamlarında sofraların kurulduğu teraslar, çocukların da oyun alanıydı, bir zamanlar. Trabzonlu, teraslarda giderirdi, düz bir alana duyduğu özlemi?Uçağı ilk kez o teraslardan birinde görmüştüm. Çamaşır asmak için terasa çıkan annem, evde tek başına kalacak yaşta olmadığım için beni de yanında götürürdü. Annem bana zaten hep "çantam" derdi.Uçak, ipe asılı çamaşırlar arasından bir görünüp bir kayboluyordu: Babamın pantolonu, uçak? Ağabeyimin gömleği, uçak? Annemin eteği, uçak?Anneme uçağın nereye konacağını söylediğimde "havaalanına yavrum" yanıtını almıştım. Havaalanı!.. İlk kez duy

2727 defa okundu.

yazının tamamı...
Düşen Uçaktaki Şair
Düşen Uçaktaki ŞairSunay AkınBeşiktaş'taki Deniz Müzesi binası, 1950'li yıllarda "Veraset ve İntikal Vergi Dairesi" olarak kullanılmaktadır. Raflarındaki resmi dosyaların solgun bir tarlayı andırdığı, daktilo seslerinin boyaları çatlamış duvarda yankılandığı ve damga pulu kokan odalardan birine konuk oluyoruz.Ankara'dan gelen iki müfettiş, dairenin işlemlerini teftiş etmektedir. Onların varlıklarının memurlar arasında yarattığı ürperti, sabah oldukları tıraşın yüzlerde bıraktığı jilet kesiklerinde ve ceket düğmelerinde bile hissedilir. Müfettişlerin bulunduğu odanın kapısı aniden açılır ve içeriye güler yüzlü bir genç adam girer!Yaşı, bir devlet dairesinde çalışmaya hiç de uygun olmayan delikanlının elinde tuttuğu üç defter müfettişlerin gözüne takılır. İsteği üzerine bir sandalyeye oturan

3204 defa okundu.

yazının tamamı...
Bulutlar Boncuk, Uçaklar İp
Bulutlar Boncuk, Uçaklar İpSunay AkınKristof Kolomb, Amerika'ya yaptığı ilk seferden geri dönerken, altın yerine birkaç Kızılderili taşıyordu gemisinde? Ben ise, New York'a yaptığım ilk yolculuktan aradığını bulmanın mutluluğuyla, müzemde sergilediğim antika oyuncaklarla dönüyordum İstanbul'a?Necdet Diyarbakırlıoğlu'nu işte bu yolculukta tanıdım. Necdet Kaptan, gecenin siyah perdelerinin içinde yol alan uçağın kokpitinde, altımızdan ateşböcekleri gibi geçen uçakları göstererek şunları söylemişti: "Bu saatte Amerika'ya Doğu'dan uçuş olmaz. Bunlar olsa olsa, Irak'tan dönen uçaklardır."Necdet Kaptan'ın pilotluğu da büyük, yüreği de, bedeni de? O Türk Hava Yolları'nın en usta, en çok uçan, en tecrübeli, en bilgili pilotudur. Meslektaşları onu çok seviyor ve saygı gösteriyor&#

2964 defa okundu.

yazının tamamı...
SUNAY AKIN Kendi Şiirleri Kendi Sesinden
SUNAY AKIN Kendi Şiirleri Kendi Sesinden..izlemek için  ..dinlemek için  ..SUNAY AKIN  Kendi Şiirleri Kendi SesindenDeşifresiKömürYine bir kömür kütürdedi sobadakayıp bir madencinin kalbi rast geldiatıverdi sıcak odada*******************************Bilerek mi yanına almadın giderkenbaşının yastıktabıraktığı çukurGüveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar Beni senin gibibir de annem terk etmiştiki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalançukur ****************************Büyüklerle ben yapamıyorumÇocuklar da almıyor beni oyunlarınaDevlet dairesindeyangından kurtarılmayacaksıkışmış bir çekmece gibiyimaçılamıyorum sana*******************************Kabuğunu koparmadan Ne bir elmayı soyabildimne de iyileştirebildim bir yaram

3163 defa okundu.

yazının tamamı...
AKTİF İLETİ 15. Kuruluş Yıldönümü Gecesi
AKTİF İLETİ 15. Kuruluş Yıldönümü Gecesi...Aktif İleti şirketinin 15. kuruluş gecesine şirketin kurucusu Sayın Yusuf Köse beni davet etti.Kuruluş gecesinde yaptığım sunumu sizlerle paylaşıyorum...  izlemek için  ...dinlemek için  ..SUNAY AKIN SUNUMUAKTİF İLETİ 15. KURULUŞ YILDÖNÜMÜDeşifresi..SUNAY AKIN SUNUMU AKTİF İLETİ 15. KURULUŞ YILDÖNÜMÜSUNAY AKIN: 1990'lı yıllarda Amerika'nın Atlas Okyanusu kıyılarındaki Orlando'da Kennedy uzay üssünden bir uzay mekiği gökyüzüne doğru yola çıkar. Bu uzay mekiği içinde değişik ülkelerden bilim insanlarını taşımaktadır. Amaçları belli, uzay'da çalışmalar yapmak. Birkaç gün uzay'da kaldıktan sonra uzay mekiği dünyamıza geri döner. Basın toplantısı düzenler bilim insanları. Gazeteciler toplanmış, herkes meraklı , neler getirdiler bize

3416 defa okundu.

yazının tamamı...
SUNAY AKIN Oyuncak Müzesi
SUNAY AKIN Oyuncak Müzesi..izlemek için  ..SUNAY AKIN Oyuncak MüzesiDeşifresiSUNAY AKIN: "Param olsa satar mıydım Kahverengi elbisemi.? Damalı gömleğimi giyerdim Kuşdili Çayırına giderdim. Param olsa satar mıydım Kahverengi elbisemi?"İyi bayramlar. Oktay Rıfat'ın dizeleri ile merhaba dedim sizlere ve Kadıköy'de Kuşdili Çayırı'ndayız. Kalkedon Deresi, İstanbul'un  en eski derelerinden, daha doğrusu günümüzde kalmış derelerinden biri. Arkamda görmüş olduğunuz Kuşdili Çayırı. Bugün ne çayır var ne de kuş. Bayram zamanı İstanbullu burada toplanırdı. Sadece bayram zamanı değil, yaklaşık 100 yıl önce İstanbullunun Kadıköy'e yerleşmesi ile birlikte arkamda gördüğünüz bu alan mesire yeriydi. Havaların güzel olduğu zamanda İstanbullu hep burada toplanırdı. Hele ki bayram günlerinde. Daha

3669 defa okundu.

yazının tamamı...
Yüksek Atlama Sırığı ve Ay
Yüksek Atlama Sırığı ve Ay!.. Sunay AkınSirkeci açığında yapacağı yeni seferin hazırlıklarını sürdüren Gülcemal Vapuru'na doğru  yaklaşan kayıktaki adamın elinde uzun bir sırık vardır!..  Şefik Kaptan'a vermek üzere sırığı taşıyan 21 yaşındaki delikanlının adı Süleyman Rıza'dır. Soyadı kanunu çıkınca "Kuğu" soyadını alacak olan genç adam, ülkesini Paris Olimpiyatları'nda temsil edecektir. O, sırıkla yüksek atlama dalında ayyıldızlı mayolu giyecek olan bir atlettir; kampa katılmak için Trabzon'dan gelmiştir İstanbul'a. Ama, geride bıraktığı kentindeki atletizm sevdası arkadaşlarını unutmamış, Trabzon İdman Ocağı Kulübü'ne bir yüksek atlama sırığı göndermektedir, sen 1924'tür.1908 Londra Olimpiyatları'nda, sırıkla yüksek atlama dalında birincilik kürsüsüne çıkan ABD'li atlet Alfred

3917 defa okundu.

yazının tamamı...
İstanbul'a Uçaktan Bakmak
İstanbul'a Uçaktan BakmakSunay Akın Havacılık tarihimizde bir kadın yolcuyla uçan ilk pilot Fethi Bey'dir. 13 Kasım 1913'de, Fethi Bey'in uçağıyla Yeşilköy'den  havalanan  Belkıs Şevket Hanım, İstanbul üstünde kırmızı ve beyaz kurdeleyle bağlı bildiriler atar. O güne gidelim  ve  bir ağacın dalına takılı bildirilerden  birini açarak okuyalım: "Kadın Hakları Koruma Derneği üyesi ve Kadınlar Dünyası yazarlarından Belkıs Şevket, Osmanlı ve İslam kadınlığı adına havada uçarken, Kadınlar Dünyası adı ile ordumuza bir uçak armağan etmesini, din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin Osmanlı kadınlığından bekler."Belkıs Hanım'ın uçuş sonrası kaleme aldığı duyguları, İstanbul'un bir uçak yolcusu tarafından anlatıldığı ilk yazıdır . Şehbal dergisinde çıkan yazısıyla, o yılların

3748 defa okundu.

yazının tamamı...
İstanbul'a Uçaktan Bakmak
İstanbul'a Uçaktan BakmakSunay AkınHavacılık tarihimizde bir kadın yolcuyla uçan ilk pilot Fethi Bey'dir. 13 Kasım 1913'de, Fethi Bey'in uçağıyla Yeşilköy'den  havalanan  Belkıs Şevket Hanım, İstanbul üstünde kırmızı ve beyaz kurdeleyle bağlı bildiriler atar. O güne gidelim  ve  bir ağacın dalına takılı bildirilerden  birini açarak okuyalım: "Kadın Hakları Koruma Derneği üyesi ve Kadınlar Dünyası yazarlarından Belkıs Şevket, Osmanlı ve İslam kadınlığı adına havada uçarken, Kadınlar Dünyası adı ile ordumuza bir uçak armağan etmesini, din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin Osmanlı kadınlığından bekler."Belkıs Hanım'ın uçuş sonrası kaleme aldığı duyguları, İstanbul'un bir uçak yolcusu tarafından anlatıldığı ilk yazıdır . Şehbal dergisinde çıkan yazısıyla, o yılların İstan

4355 defa okundu.

yazının tamamı...
Yüksek Atlama Sırığı ve Ay
Yüksek Atlama Sırığı ve Ay!.. Sunay AkınSirkeci açığında yapacağı yeni seferin hazırlıklarını sürdüren Gülcemal Vapuru'na doğru  yaklaşan kayıktaki adamın elinde uzun bir sırık vardır!..  Şefik Kaptan'a vermek üzere sırığı taşıyan 21 yaşındaki delikanlının adı Süleyman Rıza'dır. Soyadı kanunu çıkınca "Kuğu" soyadını alacak olan genç adam, ülkesini Paris Olimpiyatları'nda temsil edecektir. O, sırıkla yüksek atlama dalında ayyıldızlı mayolu giyecek olan bir atlettir; kampa katılmak için Trabzon'dan gelmiştir İstanbul'a. Ama, geride bıraktığı kentindeki atletizm sevdası arkadaşlarını unutmamış, Trabzon İdman Ocağı Kulübü'ne bir yüksek atlama sırığı göndermektedir, sen 1924'tür.1908 Londra Olimpiyatları'nda, sırıkla yüksek atlama dalında birincilik kürsüsüne çıkan ABD'li atlet Alfred

4328 defa okundu.

yazının tamamı...
Bay Gorsky'ninAy'da İş Ne..?
Bay Gorsky'ninAy'da İş Ne..?Sunay AkınNeil Armstrong Ay'a il adımını attığını söylediği söz, Dünya döndükçe anımsanacaktır. "Bir insan için küçük, insanlık için büyük bir adım?"Ne var ki, Ay'daki  ilk insanın söylediği sözler arasından en ünlü olanı  bu değildir. Neil Armastrong öyle bir söz söylemiştir ki, nice yazar  bu oltaya takılmış ve "ilk  ben yazdım" yarışında, şaka yollu olsa da, madalyasının  parlaklığıyla tarihin  fotoğraf makinesi karşısında poz vermiştir. Kürsüde gördüğümüz ilk yazar Mine Kırıkkanat'tır. "Yüksek Ökçekler" adlı köşesinde , 1995 yılında yayımlanan bir yazısında Kırıkkanat , Armstrong, Ay'daki  yürüyüşünü şöyle anlatır: "Neil Armstrong, gezegenin  güçsüz yerçekiminde bulutlar üstünde dans eder gibi yürüdü. NASA'nın&nb

8410 defa okundu.

yazının tamamı...
Ay'daki Oyuncak
Ay'daki OyuncakSunay AkınPolonya'nın Llov kenti sokaklarında Nazi çizmelerinin sesi duyulduğunda, takvim yaprakları 1941 yılının Haziran ayını göstermektedir. 4 yaşındaki Selma Schwarzwald binlerce masum insanla birlikte kentin yoksul mahallelerine taşınmak zorunda kalır. Küçük kızın tek suçu, Yahudi bir anne ve babadan dünyaya gelmektir!...Naziler, gettolarda yaşamaya zorladıkları Yahudileri toplama kamplarına götürmeye başladıklarında, annesi Laura ve babası Daniel, kızları Selma'ya "Sophie Turner" adıyla sahte kimlik  düzenleyerek başka bir bölgeye kaçarlar. Ne var ki, Daniel Schwarzwald yakalanarak öldürülür. Trenle Krakow'a gitmeyi başaran anne ve kızı sık sık adres ve ad değiştirerek gizlenmeye çalışırlar. Laura, kızına ve kendilerine bakabilmek için çalışmak zorundadır; bir gaz

8700 defa okundu.

yazının tamamı...
Attila İlhan ve Turist Ömer!..
Attila İlhan ve Turist Ömer!..Sunay AkınUyuyamayacağını anlayan  Zeynep yataktan kalkar ve pencere kenarına oturarak  yıldızları seyre dalar!...Nasıl uyusun? Sabah, Birleşmiş Millerler Teşkilatı , Merih  seyahatine katılmak üzere seçilen çocukların adlarını açıklayacaklar. Adaylar arasında Zeynep de vardır?."Orhan Yüksel'in  kaleme aldığı ve 1966 yılında yayımlanan Merih'e Yolculuk adlı kitap Zeynep'in uykusuz gecesiyle başlar. Kitabın kapağında Nevzat Çevik'in  imzasını taşıyan bir resim vardır. Resme baktığımızda gezegenler arasında yol alan bir uzay aracı görürüz. Ne gariptir ki bu araç, günümüzde astronotları  taşıyan uzay mekiğine çok benzemektedir. Çevik'in  kitap kapağına çizdiği uzay mekiği ve Concorde karışımı bir uçaktır.Attila İlhan'a söz

8694 defa okundu.

yazının tamamı...
Mezar Taşındaki Uyak!..
Mezar Taşındaki Uyak!..Sunay AkınBeyazıt Camii'nde namazı kılınan cenazenin ardından yürüyen insanlar, Cağoloğlu'na geldiklerinde, yokuş boyunca sıralanan kitapevlerinin kepenkleri birer birer indirdiklerini görürler. Vitrinleri bir giyotin gibi kapatan çinkoların çıkardıkları sesler, bir matem melodisi gibi yokuş boyunca yankılanır. O sırada , çarşı iznine çıkan bir asker, cenazeye gösterilen ilgi karşısında yanındakine sorar: "Merhum ne iş yapardı abi?" "Şairdi" yanıtı üzerine, "Nee , şair mi?" diyerek heyecanını ifade eden asker, esas duruşa geçer ve önünden ağır ağır ilerleyen tabuta selam çakar!O gün , duvara asılı takvim yapraklarında "17 Kasım "1950" tarihi yazmaktadır. Tabutun içinde, üç gün önce kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi'nde, saat 23:20'de gözlerini  İstanbul'a , şiir

7545 defa okundu.

yazının tamamı...
Kara Kutudaki Reklam!
Kara Kutudaki Reklam!Sunay AkınFerhan şensoy  bir hostesle ilk kez, yatılı okul sınavına gitmek için bindiği uçakta karşılaşır. Samsun'dan İstanbul'a uçarken yanında Haluk adlı arkadaşı da vardır. Paris'te düşen  Ankara uçağından ölen sevgilisinin hüznüyle yüreğinde büyük çukur açılacak olan sanatçı, şöyle anımsar o çocukluk günlerini: "Uçağa binip yerimize oturunca, daha da koyuyor bize ayrılık, annelerimizin ceplerimize koyduğu kar beyaz mendillere siliyoruz burunlarımızı. Kemerlerimizi bağlamayı beceremiyoruz, hostes abla bağlıyor."Büyüdüğünde bir "hostes abla"ya bağlanacağından habersiz olan sanatçının Gündeste adlı kitabı hayatının kara kutusudur. Tiyatro  sanatındaki ustalığının yanında, kalemiyle de okuru yüksek irtifalara çıkaran Ferhan Şensoy'un Gündeste'sinde "Civc

9308 defa okundu.

yazının tamamı...
Boğaziçi'nde Kırık Bir Kanat Öyküsü?
Boğaziçi'nde Kırık Bir Kanat Öyküsü?Sunay AkınHazerfen Ahmet Çelebi 'nin  kıtalar  arası ilk insan uçusunu gerçekleştirdği  İstanbul Boğazı'nda, Bebekli Atıf Bey ne yazık ki unutulmuştur! Teknik araçlara son derece meraklı olan Boğaz Kıyısında şirin bir köy olan Bebek'te yaşayan Atıf Bey, ilkel de olsa İstanbul'da ilk uçağı yapan insandır. Gürgen ağacı ve saçtan yapılan  uçağın  kuyruğu , kanadı ve pervanesi bulunmaktadır. 1861 yılının  26 Haziran gününde, tüm Bebekliler Protestan Bahçesi'nde toplanırlar. O gün, uçacağını duyuran Atıf Bey, pervanesini ayaklarıyla döndürdüğü uçağıyla yüksek bir yerden havalansa da, ancak 10 metre uçmayı başarır. Yaralanan Atıf Bey'e , İngiliz Okulu'nun öğretmenleri ilk tedavisini yaparken, Bebekliler , babasından  ka

8413 defa okundu.

yazının tamamı...
Astronot Barbie Olmasaydı!...
Astronot Barbie Olmasaydı!...Sunay AkınTarihçiler İkinci Dünya Savaşı'nı , Hitler'in  ordularının 1 Eylül 1939'da Polonya'yı işgaliyle başlatırlar. Oysa, ne büyük  bir yanılgıdır bu!.. Hitler, Almanya'da iktidara geldiği  1933 yılında önce oyuncak askerlerle çocukların düşlerini , oyunlarını işgal etmiştir. Nazi kıyafetleri, ellerinde gamalı  haçlı bayraklar taşıyan bu oyuncaklarla oynayan çocuklar, savaş başladığında oyuncakların yerine geçeceklerdir!..Nazi propagandası içeren oyuncak askerleri üreten Hausser Fabrikası, dünya oyuncak tarihinde bilinmeyen, çok önemli bir rol  daha oynamıştır!...Her şey  Hamburg'da yayımlanan  Bild Zeitung adlı magazin  gazetesinin  sayfalarında başlar?.Gazetenin yöneticileri , okurlar tarafından çok sevile

8210 defa okundu.

yazının tamamı...
Aşiyan'a Çakılan Uçak!..
Aşiyan'a Çakılan Uçak!..Sunay AkınAşiyan  Mezarlığı'nda, burnunun ucundan yere çakılı duran  uçak şeklinde bir mezar taşı vardır. Gövdesinde "Hostes Rona Altınay" yazılı mermer uçağın bir kanadında mezarda yatan genç kadının doğum tarihi okunur: "27.1.1955"Öteki kanatta yazılı olan ölüm günü ise bizi  uçuş tarihinin en büyük kazalarından birine götürür. 3.3.1974O gün Yeşilköy Havaalanı'na ulaşan habere hiç kimse inanmak istemez "981 düştü?""Ankara" adlı  uçaktır sözü edilen ?1974 yılının 3 Mart günü 08:55'te 221 yolcusuyla Yeşilköy'den  havalanır Ankara?Önce Paris'e uğrayacak, yolcu indirip, yeni yolcularını aldıktan sonra Londra'ya uçacaktır. Orly'de 93 yolcunun indiği uçağa 217 kişi biner. 345 yolcu ve 12 mürettebatıyla Paris'ten ayrılan Ankara,

12186 defa okundu.

yazının tamamı...
Savaş Uçakları Liverpool'u Bombalarken
Savaş Uçakları Liverpool'u  BombalarkenSunay AkınJulia'nın çığlıkları kente düşen bombalardan kaçan insanların haykırışlarına karışmaktadır. İngiltere'nin  liman kenti olan Liverpool, Hitler'in  savaş uçakları tarafından  yerle bir edilmektedir. Kentte çıkan yangın gecenin  siyah saçlarını tutuşturmuş, ateşin  dev dili savaşın zafer şarkısını söylemektedir. Oysa Julia, insanlık tarihinin kara günlerinden biri olan 9 Ekim 1940'ta, gökten ölüm yağdığı böylesi bir günde, bir doğumevinde atmaktadır çığlıklarını!...1938  yılıydı?Julia, kentteki Seflon Parkı'nda gezerken karşılaşmıştı Freddy'le?Freddy'nin başındaki  şapka güldürmüştü Julia'yı, komik bir şapkaydı bu. Freddy,  şapkayı çıkarıp göle fırlatmış  ve böylelikle arkadaşlıkları

10935 defa okundu.

yazının tamamı...
Bir Uçak Kaç İnsan Öldürebilir?
Bir Uçak Kaç İnsan Öldürebilir?Sunay AkınKentlerde patlayan bombalar için "terörist işi" deniliyor. Masum insanları katletmenin elbette haklı  görünür bir yanı yoktur, olamaz da! Tıpkı, günümüzden  tam 60 yıl öne, 6 Ağustos 1945 günü Hiroşima'da on binlerce masum insanın ölümüne neden olan atam  bombası gibi'..Sahi, ne diyeceğiz Hiroşima'ya atılan atom bombası için? Savaş mı, yoksa terör saldırısı mı? Yüze yakın masum  insanı öldüren saldırılar "terör" olarak adlandırılırken , ölen sivillerin sayısı  on binleri aşınca bunun adı "Savaş" mı oluyor?Japonya'da atom bombasından söz etmek yıllarca yasaklanır. Amerikan işgal komutanlığı katliamla ilgili her türlü yayını  ve toplantıyı yasaklar Beş yıl sonra, 1950 yılının  6 Ağustos'unda Hiroşima'da düzenlenmek i

5869 defa okundu.

yazının tamamı...
Yalnız Hilal
Yalnız HilalSunay AkınViyana'yı kuşatmak için yola çıkan ordu, geride kalan kasabalarda birkaç askeri tedbir olsun diye bırakıyordu. Viyana yakınlarındaki Lambach kentinde de bir grup askerin kalması uygun görülür..Lambach'taki askerler günlerini gün etmeye başlarlar. Arkadaşları Viyana kapılarında kırılırken , onlar şarap şişesini sabah akşam ellerinden bırakmıyorlardır. Kuşatma bozgunla sonuçlanınca püskürtülen Osmanlı ordusu neyi var, nesi yoksa toplayarak geri dönüş  yolculuğuna hazırlanır. Önlem olsun diye civardaki köylere ve kasabalara bıraktıkları Yeniçeriler de durumdan haberdar  edilip, geri çağrılır.Lambach'taki askerlere kuşatmanın sona erdiği , orduya katılmaları haberi gelir, ama aralarından  biri sanki yer yarılıp içine girmiştir. Yok!.. "Ali" adlı yeniçeri hi

9010 defa okundu.

yazının tamamı...
Ay Işığı Altında Afrika
Ay Işığı Altında AfrikaSunay AkınAbdülmecit Efendi'nin bir tablosu "Harem'de Beethoven" adını taşır. Resimde enstrüman çalan üç kişi vardır: Piyanonun  başında bir kadın oturuken , bir erkek ona çelloyla eşlik etmekte ve yine bir kadın, keman çalmaktadır. Paşa kıyafetli bir adam ve üç kadın da müziği dinlerken kendi hayallerine dalmışlardır. Yerde duran nota kitabının kapağında tabloya adını veren Beethoven 'in adı yazmaktadır. Odada ayrıca Beethoven'in  bir de büstü göze çarpar. Tablodaki tek heykel bu değildir. Piyano çalan  kadının arkasında at üstünde bir adam heykeli durmaktadır. O adam, Osmanlı hanedanları arasında heykelini yaptıran tek padişah olan Abdülaziz'den  başkası değildir. Abdülmecit Efendi de zaten , Sultan Abdülaziz'in oğludur!..Resimdeki kadının parma

9220 defa okundu.

yazının tamamı...
İdam Sehpasındaki Kaleci!.
İdam Sehpasındaki Kaleci!.Sunay AkınYuri Gagari'nin , uzaya çıktığı 12 Nisan 1961 günü, bir adam karısına yazdığı mektuptaki sözcükleri saymaktadır. Elli sözcük, evet, mektupta sadece elli sözcük kullanılmasına izin  vardır!...Sözcükleri sayar. Elliyi biraz geçmiştir?o kadarının  kontorl edenler tarafından  görmemezlikten gelindiğini bildiği mektup şöyledir: "Berinim: Dün mektup alamadım; bir gün bile mektupsuz kalmak ne kadar mahzur ediyor;  hasretim ne derecelerde?.Mektuplarından başka neyim, senden, sizden başka kimim var ki?Yüksel geldikten  sonra mektup almadım  senden,  yalnız tel almıştım. Yüksel nasıl, beraber nasılsınız, öğrenmek istiyorum , mektuplarını ayrıca bunun için de pek sabırsızlıkla bekliyorum; inşallah bugün alırım. Y

5522 defa okundu.

yazının tamamı...
Bu Karanfili Nazım Gönderdi!..
Bu Karanfili Nazım Gönderdi!..Sunay AkınGeride kırmızı karanfiller bırakarak  ayrıldılar , Nazım Hikmet'in mezarından. Şairin ölüm yıldönümü olan 3 Haziran'da, mezarı  başındaki anma etkinliğine katılanlar Novadeviç Mezarlığı'nın  kapısına doğru yürürlerken, ben, girişteki tabelanın yerini tespit ettiğim kozmonotları bulmak üzere iç kısımlara doğru  ilerlemeye başladım!..Onlar ki burada, Nazım Hikmet'le aynı mezarlıkta yatmaktadırlar. Koca şair, hayatının  son yıllarında yazdığı şiirlerinde onlara mutlaka yer vermiştir. Nazım, Rusya ve Amerika arasındaki uzay yarışını yakından takip ediyordu; bu nedenle, şiirlerinde bir yıldız gibi kayarak  düşen imgelere rastlarız, uzay yolculuğuyla ilgili haberlere dair. İşte onlardan biri , 1960 yılının şubat ayında yazılmı

6959 defa okundu.

yazının tamamı...
Taş Uçağın İki Kanadı!..
Taş Uçağın  İki Kanadı!..Sunay Akın1962!...Doğduğum yılı çok seviyorum; son iki rakamında bir tavşan saklı sanki! Nerde bir "62" görsem, dayanamayıp tavşan yapma huyumu bilen ressam dostum Onay Akbaş "Her şairin  gittiği bir mekan var bu kentte seninkini de buldum" diyerek  bir kafeye götürdü beni Paris'te. Kafenin tabelasında şu yazılıydı : "Yellenen Tavşan."Nazım Hikmet hayattaydı  ben doğduğumda?Ve aynı yıl, Portekizli  şair Daniel Filipe, adını ilk dizesinden alan şiirine şöyle bir başlangıç yapar:Şu 1962 yılındataş uçaktaki Nazım Hikmet gibi değilimkentimdeyimnereye istersem gidebilirirmTaş uçaktaki Nazım Hikmet!?Sahi, ne olablirdi ki "taş uçak?"..yoksa şair Nazım'ın  uzun yıllar hapis yattığını  bildiği için "taş ocağı" mı demek istemiş?

7902 defa okundu.

yazının tamamı...
Fişeklerin Deli Tarihi!..
Fişeklerin Deli Tarihi!..Sunay Akın29 Mayıs 1453'te, bir keşiş, Kazlıçeşme'deki Zoodohos Piyi Kilisesi'nde balık kızartmaktadır. Yanına gelen bir arkadaşı telaşla bağırır: "Kent düştü!" Keşiş, böyle bir habere ancak , tavadaki  balıklar canlanırsa inanacağını  söyler?Ve ağzından  bu sözler dökülür dökülmez, balıklar ateş üstündeki tavadan atlayarak, havuzda yüzmeye başlarlar! O günden beri, olayın  yaşanıldığına inanılan yer halk arasında "Balıklı Kilise" olarak  anılır. 1874 yılında kente gelen İtalyan yazar Edmondo de Amicis, İstanbul adlı kitabında, kiliseye gittiğini ve bir papazın  kendisine efsaneyi anlatarak , sarnıçta yüzen kırmızı balıkları  gösterdiğini yazmaktadır.Uzaya çıkmak amacıyla roketlerimizi ateşleyeceğimiz bu yazımızın  üssü

10344 defa okundu.

yazının tamamı...
Fatih'in Karadan YürüttüğüGemiler, Uzaya Neden Gidemedi?
Fatih'in  Karadan YürüttüğüGemiler, Uzaya Neden Gidemedi?Sunay AkınDuvara asılı resminin altından geçerken, başımı kaldırarak  ona bakmaya korkardım. Beyaz atını öfkeyle denize süren adamın  dünyası, üstümdeki siyah renkli  ilkokul önlüğü gibi karanlık gelirdi bana!..II. Mehmet'tir, çocukluğumun korkulu rüyası, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onay damgası vurulmuş, Fatih Sultan Mehmet'in  sinirli  bir halde gösteren  resim,  hayallerin, düşlerin  tarihin  önüne çekilen  bir setten farksızdır. Hangi eksik akıllı o resmin  okul duvarlarına asılmasına izin  vermiştir, bilinmez. Fatih sultan Mehmet, İstanbul'u kuşattığında, tarihçi Hammer'in anlatımına göre dördü Cenevizlilere ait olan  beş geminin  donanmayı atlatara

11367 defa okundu.

yazının tamamı...
Piri Reis'in Haritasının Şifresi!...
Piri Reis'in Haritasının Şifresi!...  Sunay AkınTopkapı Sarayı'nı müzeye dönüştürme çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiği 1929 yılında, Ethem Eldem, Harem Dairesi'nden geçerken , bekçiler ve birkaç işçi yemek yedikleri masaya davet ederler, müze müdürünü. Ethem Eldem, tam teşekkür ederek uzaklaşmaktadır ki, gözü masaya serilen ve üstünde yiyeceklerin bulunduğu beze takılır. Bİrkaç adım  atıp dikkatlice baktığında,  gördüklerine inanamaz.. Bu bir haritadır!...Şaşkınlık ve kızgınlıkla bağırır: "Kaldırın derhal yiyecekleri?" İşte, Piri Reis'in  ünlü haritası böyle bulunur!Piri Reis'in Amerika haritası resimler ve "tahin helvası yağı"yla doludur! Elimizde bulunan, haritanın beşte birlik kısmıdır. Ünlü haritanın  beşte dördü kayıptır. Hepimiz görmüşüzdür;

21759 defa okundu.

yazının tamamı...
Paris'in Kurtuluşu ve Harem'de Goethe
Paris'in Kurtuluşu ve Harem'de GoetheSunay AkınParis'teki akıl hastanesinin  üst kat pencerelerinden  aşağı bakan hastalar, rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe gördüklerinde şaşırırlar. Çünkü, bir saat öncesine kadar orada böyle bir çiçek bahçesi  yoktu! Penceredeki hastalardan kaçı gördükleri  karşısında sağlık  durumunun  iyiye gitmediğini  düşündü, bilemeyiz; ama bildiğimiz, aşağıdakilerin , hastanenin  önünde toplanan  ve yüzlerindeki  geceden kalma makyajın  korkularını gizleyemediği, şapkaları kocaman  çiçeklerle süslü kadınlar olduğudur.İçeri girmeyi başaran kadınlar, koridorlarda yakaladıkları doktorlara kendilerini hasta olarak  yatırmaları için,  duvarda asılı  sus işareti yapan hemşire fotoğrafına aldırm

10222 defa okundu.

yazının tamamı...
Atatürk Neden Hiç Uçağa Binmedi?
Atatürk Neden Hiç Uçağa Binmedi?Sunay Akınİzmir'deki Alsancak ile konak Meydanı  kıyısında bulunan gümrük  deposunun birbirine bağlanılması düşünüldüğünde yıl 1870 idi. O dönemin  en gözde ulaşım ağları olan deniz ve demiryolu  taşımacılığının İzmir'deki buluşmasını sağlayacak  projeleri hazırlarken, hak ettiği  ünü heniz yakalamış değildir. Tasarımını içine tren  girecek şekilde çizdiği gümrük  deposunun çelik kirişlerini, askı ve kolonlarını Fransa'da hazırlatarak yola koyulur?Deniz kıyısında kurulan gümrük deposunun çatısı yedi bin metrekare tutmaktadır. Bina tamamlandığında çatıya konan kuşlara bakarak "Şimdilik  denize doğru  uzatıyorum hesaplarımı, ama bir gün gökyüzüne çıkıp sizin maviliğinize de konuk olacağım," diye düşünmüş

7980 defa okundu.

yazının tamamı...
İstanbul Boğazı'ndan Mehtaba Çıkmak!...
İstanbul Boğazı'ndanMehtaba Çıkmak!...Sunay AkınAraba vapuru yeni hareket etmektedir?Son sürat  gelen 1956 Chevrolet model bir polis arabası  rampadan  havalanarak  uçar ve kıyıdan  on altı metre açıkta olan araba vapurunun  içine konar!...İzleyenleri hayrete düşüren  bu olay 1965 yılının  temmuz ayında yaşanmıştır. Kent İstanbul, iskele de Sirkeci'dir?İstanbul Boğazı'nın  geçilmesi konusunda yaşanılan bu ilginç sahne istenirse hala görülebilir. Bunun için Fransız yapımı  Copaln FX 18 Ölmelidir adlı filmi bulmak yeterli  olacaktır. Hareket halindeki "Kız Kulesi" adlı vapura uçan arabanın şöförü de, başrol oyuncusu Richard Wyler'in  dublörü olan Gil Delamere'dir.2009 yılında tarihi bir olay yaşandı İstanbul'da?Boğ

8281 defa okundu.

yazının tamamı...
Minarelerin Dilinden Anlamak!
Minarelerin DilindenAnlamak!Sunay Akınİstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'ın adını taşıyan iki cami vardır. Bunlardan biri Üsküdar'da, öteki ise Edirnekapı'dadır. Güneş her gün , çocuğunu arayan anne gibi Üsküdar'daki caminin ardında doğarken , Ay Edirnekapı'daki caminin minarelerinin arkasına saklanır. Her akşam Ay, Üsküdar Mihrimah Sultan Camii'nin saçlarını taçlandırırken , uykuya yatmak üzere olan güneş, başını Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camii'nin kubbesine dayar. İstanbul'da bu yüzden bir değil, iki tane Mihrimah Sultan Camii vardır. Mihrimah'ın (Mihr ü mah) anlamı da "güneş ve ay" dır!Sultanahmet Camii'ni ne zaman görsem , gökyüzüne uzay araçları gönderen bir üs gelir aklıma?Görkemli caminin kubbesi bir rasathaneyi , minareleri de füzeleri anımsatır

8756 defa okundu.

yazının tamamı...
İstanbul'dan 1.372.640 Kuruş!..
İstanbul'dan 1.372.640Kuruş!..Sunay Akın1969 yılının 24 Temmuz günü, Ay'dan  dönmekte olan Apollo 11 ile uzayda yapılan son televizyon  yayınında Neil Armstrong şunları söyler: "Yüzyıl  önce Jules Verne, Ay'a yolculuk  üzerine bir kitap yazmıştı. Onun Columbia  adlı uzay gemisi, Florida'dan  havalanmış  ve Ay'a yolculuğunu tamamladıktan  sonra Pasifik Okyanusu'na inmişti. Günümüz Columbia'sı  yarın aynı Pasifik Okyanusu'nda gezegenimiz Dünya ile buluşmak  üzere ilerlerken , bu yolculuğun mürettabatı olan bizlerin bazı duygu  ve düşüncelerini  sizlerle paylaşmasının doğru  olacağını düşündük?"Ay'a adım atan ilk insan ollan Neil Armstrong'un  dönüş yolculuğunda andığı Jules Verne,  böylelikle hayatın  verdi

7786 defa okundu.

yazının tamamı...
Ay'a İlk İnsanı Biz Gizledik?
Ay'a İlk İnsanı Biz Gizledik?Sunay Akın1960'lı yılların İstanbul'unda, Aksaray'daki bir evin  salon lambaları her gece birkaç dakikalığına kapanmaktadır. Sokaktan geçenler, odanın tavanına yansıyan ve hareket eden  rengarenk  ışıkların bir uçan daireden  çıktığını bilmeden  şakınlık içinde yürürler!...Odanın içinde ses ve ışık saçarak dolaşan uçan daireye hayranlıkla bakan yüzler arasında, iki elini açarak dua eden yaşlı nineler de vardır? "Tüh, tüh maşallah?Nazar değmez insallah" sesleri  arasında koltukların ve sehpanın ayaklarına ya da duvara çarpan uçan daire yön değiştirerek  herkesi büyülemektedir. Birden, salonun ışıkları  yanınca, oyuncak uçan daire evin çocuğu tarafından  salondan  çıkarılırken , arakasından 

10301 defa okundu.

yazının tamamı...
Cervantes İstanbul'da!
Cervantes İstanbul'da!Sunay AkınToplumsal Tarih Dergisi'nin , 2005 yılının Ocak sayısının kapağında 400 yaşına giren  bir roman kahramanı çıkar karşımıza. Kahramanımızın  kim olduğunu Can Yücel'in  dizelerinden öğrenelim:Upuzun bir Don  var ya Servantes'ten müdevver,Ben o yellim yellimin  kahve değirmeniyim.Yoksulluklar, savaşlar, tutsaklıklar, sürgünler,Rozinant'ın kaçırdığı  yıllardır seferiyim.Dağ bayır dolaşırken  hasret gitsin kahveye!Vurdukça güneş kursu nakışlarımaSevinçler öğütürüm  o gamlı  şövalyeye.Derginin sayfaları arasında Murat Belge'nin  "Don Kişot Nedir?" Özlem  Kumrular'ın  "Don Kişot 400 Yaşında" başlıklı  yazılarını ilgiyle, bir solukta okudum. Sayın Belge, Ahmet Mithat Efendi'nin Don Kişot'u tanıyamadığın

8619 defa okundu.

yazının tamamı...
Apollo 11 Dünyadan Ayrılırken
Apollo 11 Dünyadan AyrılırkenSunay Akın1978 yılının sonbaharında, Amerika'nın  Ohio Eyaletin'ndeki bir çiftlikte, tahıl  kamyonunun arkasından atlayan bir adamın  yüzüğü, kamyon kasasını çevreleyen çengellerden  birine takılır ve parmağı kopar?Adam,  büyük bir soğukkanlılıkla kopan parmağı yüzükle birlikte asılı kaldığı yerden alarak içi buz dolu bir kaba koyar. Parmak , Kentucky Hastanesi'nin mikro cerrahi kliniğinde yerine başarıyla dikilir. Adamın  parmağının kopmasına neden  olan evlilik  yüzüğüdür?Hastanede yattığı günlerde başucunda bekleyen karısı Janet Elizabeth Sheraton  ile 1962 yılının 28 Ocak  günü ölen  üç yaşındaki kızları Karen Anne'nin , ilaç kokulu hastane günlerini bir kez daha yaşarlar. Kızlarının gözleri

6851 defa okundu.

yazının tamamı...
Aktif İleti 15.Kuruluş Yıl dönümü SUNAY AKIN ile Kurye Takibi
Aktif İleti 15.Kuruluş Yıl dönümü SUNAY AKIN ile Kurye TakibiSunay Akın..Aktif İleti'nin kurucu ortağı Sayın Yusuf Köse, 15. kuruluş yıl dönümü gecesine beni davet etti. Katılımcılara bir sunum yapmamı istedi.Aktif İleti'nin uzaydan takip ettiği kuryelerini o gece canlı olarak ben de misafirler ile birlikte takip ettim.Sultanahmetten başlayan tarihte bir gezinti yaptık. Sunumumu sizlerle de paylaşmak istedim.....izlemek için tıklayın.        ..SUNAY AKIN SUNUMUAKTİF İLETİ 15. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜDeşifresi..SUNAY AKIN SUNUMU  AKTİF İLETİ 15. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜSUNAY AKIN: 1990'lı yıllarda Amerika'nın Atlas Okyanusu kıyılarındaki Orlando'da Kennedy  uzay üssünden bir uzay mekiği  gökyüzüne doğru yola çıkar. Bu uzay mekiği içinde değişik ülkelerden bilim i

8065 defa okundu.

yazının tamamı...
Baba, deniz ne demek?
Baba, deniz ne demek?Sunay Akın.. Kendi sesinden ..Baba, deniz ne demek?Bir tarla düşünün, tarlanın ortasında  bir ağaç, ağacın gölgesinde bir çocuk oturuyor 5 ? 6 yaşlarında. Tarlada bir adam çalışıyor. Ağacın gölgesinde oturan çocuk, o çalışan çifçinin oğlu. Bir zamanlar kendisi ağacın gölgesinde oturuyor, babası tarlada çalışıyordu. Şimdi ise büyüdü tarlayı sürüyor ve oğlunu da her seferinde çalışmak için gittiğinde tarlaya götürüyor, ağacın gölgesinde oturtuyor ki  görsün benden sonra tarlayı o sürsün diye. Susayınca adam, ağacın gölgesine gidiyor, çocuk orada oturuyor, çocuğun yanında bir testi , suyunu içiyor baba. Çocuk babasına diyor ki  "Baba, deniz ne demek?" Adam şaşkın, denizden kilometrelerce uzakta, etraf dağ , deniz çok ötelerde. Adam oğluna denizi

4475 defa okundu.

yazının tamamı...
Etik Çağrı SUNAY AKIN
Etik Çağrı SUNAY AKIN..Kendi sesinden ..Etik Çağrı SUNAY AKIN.Etik Çağrı SUNAY AKIN   DeşifresiÇok sevdiğim bir söz var. Daha doğrusu bir şiir. Yazanı bile belli değil, anonim olmuş. "Bir taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir." Bence genç insan etik konusunda uygarlık tarihinin bu büyük serüveni, aydınlanmanın içinde bir damla olmayı düşünmeli ve kendini o sürekliliğin içinde bir damla olarak görmelidir.Baktığımız zaman bilimde, sanatta, aydınlanmada insanları diline dinine, ırkına göre ayırt etmek, ötekileştirmek , dışlamak yoktur.Bütün bilim insanları, bütün sanatçılar çalışmalarını insanlık adına yaparlar. O yüzden en önemli konu etik konusunda, insanın aydınlanmasıdır. Yoksa, ayrıştırarak, parçalayarak, ötekileştirerek, dışlayarak yapacağımız çalışmaların yar

4378 defa okundu.

yazının tamamı...
Gençliğe Sesleniş SUNAY AKIN
Gençliğe Sesleniş SUNAY AKIN..Kendi sesinden ..Gençliğe Sesleniş SUNAY AKIN.Gençliğe Sesleniş SUNAY AKIN  DeşifresiGenç insan avuçlarında ışık biriktirmek isteyen , bu çaba ile yola çıkan insandır.Genç'in en büyük amacı, aydınlanmanın ışığını avuçlarının arasında tutmak.İyi güzel de, o zaman bir yol ayrımına geldiğinizi fark ediyor musunuz?Avucunuzda bilimin ve sanatın ışığını biriktirdiğiniz an, bir yol ayrımındasınız. Ya bu ışığı kendi yüzünüzü aydınlatmada kullanacaksınız, "Ben" diye ortaya çıkacaksınız. Ya da fark edeceksiniz ki , ileride karanlığa mahkum biri yaşıyor. Karanlığa itilmiş, karanlığa terk edilmiş, bir insan var ileride. Ve, avucunuzdaki işığı ona taşıyacaksınız. Bu iki yoldan birini seçeceksiniz.Ya ışığı yüzünüze tutup "Ben" diye böbürleneceksiniz, ya da anlayacaksın

4259 defa okundu.

yazının tamamı...
New York'ta Ateş Böcekleri
New York'ta Ateş Böcekleri..Kendi sesiyle ..New York'ta Ateş Böcekleri.New York'ta Ateş BöcekleriSunay AkınDeşifresi BŞ: Sunay Akın ile birlikteyiz. "New York'da bir hikaye" anlatıyordu. "Sunay Bey,  lütfen bunu gençler ile paylaşalım. Niye ben cimri olayım , bunu sadece ben duyayım ? Bunu milyonlarca genç ile paylaşalım. Cebimden kasedimi çıkardım, kaydedebilir miyim? Dedim. Gözleri parladı. Tabii Niye olmasın dedi. İşte New York'dan bir kitap öyküsü.SA: New York'un bir caddesini düşünelim. Büyük büyük gökdelenler, sarı taksiler , insanlar koşturuyor. Öğle vakti. Takım elbiseli iki adam, arkadaş bir yere gidiyorlar. Yemeğe veya randevuya.Yürürken o kalabalık New York sokaklarında biri, ötekinin aniden el bileğini tutuyor. "Dur" diyor. İki arkadaş duruyorlar."Duydun mu?""Ney

5269 defa okundu.

yazının tamamı...
Bir Kelime Bir Cümle Oyunu SUNAY AKIN
Bir Kelime Bir Cümle Oyunu SUNAY AKIN..   Kendi sesiyle    ..Bir Kelime Bir Cümle Oyunu SUNAY AKIN.Bir Kelime Bir Cümle Oyunu SUNAY AKIN   Sunay Akın (SA)Bülent Şenver (BŞ) Deşifresi  BŞ: Sunay Akın ile birlikteyiz. Kendisine dedim ki "Sunay Bey, gençler için bir oyun oynayalım. Gençler oyunu çok seviyor. Bizim belki nüfus kağıtlarımız genç değil ama zihnimiz, beynimiz, kalbimiz genç. Biz de oyun oynarız." Eksik olmasın kabul etti. Oyunumuzun adı bir kelime bir cümle. Ben kendisine bir kelime söyleyeceğim ve kendisinden o kelimenin kendisine hatırlattığı birkaç cümleyi bizler ile paylaşmasını isteyeceğim. Sayın Sunay Akın benimle bir kelime , bir cümle oyununu oynamaya hazır mısınız?SA: Oyunları çok severim hocam. Mennuniyetle. Sabırsızlıkla bek

4649 defa okundu.

yazının tamamı...
At Kokusu
At KokusuSon evi gösterin bana İstanbul'da vapur sesinin duyulduğu ki kapısını çalıp söyleyeyim içindekilere daha çok kedi yavrusu ezilsin diye eski iskeleleri sahil yoluyla ayırdıklarını denizden Karşılığında ben de size kanaryası ölüp kuaför salonuna dönüşmeyen kaç mahalle berberinin kaldığını söylerim ya da kaç fötr şapkanın tutsak olduğunu köhne bir konağın askısında Kaç faytoncunun artık taksicilik yaptığını da bilirim ama söylemem onu da siz bulun dikiz aynasına takılı boncuklardaki at kokusundan Sunay Akın...At Kokusu - Fotoğraf: Bülent Şenver...

4116 defa okundu.

yazının tamamı...
Asansör
AsansörTelefon santralleri beni sana bağlar sevgilim nükleer santraller ölüme gökyüzünün nerede olduğunu soran bir vapur dumanına yanıt veremiyor hiç kimse Çocuğunu asma köprüde sallayan bir annedir İstanbul ki onun içi süt dolu biberonudur Kız Kulesi soğusun diye suya tutulan Ne kalem kılıçtan ne kılıç kalemden üstün olsun öğrensinler birlikte yaşamayı örneğin kalem aşk şiirleri yazsın ve köreldikçe kılıç yontsun Yalnız kaldığımız an da bile alırız insan kokusunu ıssız adasında üstünden atamamıştır Robinson yaptığı ilk mastürbasyonda yakalanma korkusunu Kendi boşluğuna asılı birer asansörüz aslında ve ben elimde taze bir karanfil sıkışıp kaldım iki katın arasında Sunay Akın

3218 defa okundu.

yazının tamamı...
62 Tavsani
62 TavsaniDenize dusen bir oyuncaktir Kız Kulesi soruyorum berber koltugundan iki ayna arasinda akip giden goruntume sair olaniniz hangisi Pencere tullerine gelinlik diye sarilan o kucuk kiz nerede simdi gemim coktan batti denize inen tum filikalarıma erkekler bindi Duvardaki yangin dugmesini orten cam parcasiyim kurtulusun olacaksa hic dusunme ayakkabinin topuguyla kir beni İnanıyorum uzaylilara duymaliyim birilerinden yildizlardan nasil gorunurdu diye mahallemizdeki yazlik sinema Ogrendim saat kulelerini kibrit kutularından bagisla beni iki dunya savasinin yasanildigi yuzyilda nufus cuzdanimdaki 62'den yaptigim tavsan Sunay Akın

3840 defa okundu.

yazının tamamı...
Aile Boyu
Aile BoyuEzilmiş bir çocukluk benimkisi bir iskelenin vapurların yanaştığı yüzüne asılıdır üç tekerlekli bisikletimin lastikleri Annesiz büyüdüm çünkü yani serçeydim kar üstündeki ve arka bahçesinde kasabın beslediği kuzu Dudaklarımı,işte bu yüzden aile boyu bir şişeye değdirip içmeyi severim gazozu. Sunay Akın

4490 defa okundu.

yazının tamamı...

 

Bölümler 


Sunay AKIN Gözüyle

Kimdir

Başarıları

Linkler

Kendi Sesiyle

Fotograf Albüm

Kitap Tavsiyeleri

TV

Tüm Yazıları

Sunay AKIN Odası


Lider Arama
    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org