Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 


 

GÜVEN BORÇA Gözüyle 


Resmimi Düzenleyeyim
Pazarlama ve Markalaşma | Güven Borça | TEDxKoçUniversity
Pazarlama ve Markalaşma | Güven Borça | TEDxKoçUniversity ..Pazarlama ve Markalaşma | Güven Borça | TEDxKoçUniversity  

5606 defa okundu.

yazının tamamı...
Türkiye'den Dünya Markası Çıkar Mı?
Türkiye'den Dünya Markası Çıkar Mı?.https://www.youtube.com/watch?v=XvDNVGR4VIg&t=472s..Türkiye'den Dünya Markası Çıkar Mı?

5622 defa okundu.

yazının tamamı...
Gayrimenkulde Siyah Kuğu Göründü mü?
Güven Borça guvenborca@markam.com.tr NASIL YAPMALI? Gayrimenkulde Siyah Kuğu Göründü mü? Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkede para da yoktu, yatıracak yer de. Olanlar da altın alıyordu herhalde. Tarıma dayalı bir ekonomi ve kamu yatırımlarının söz konusu olduğu bu dönemde insanlar için en cazip olan devlete kapağı atmaktı. Memurluk, askerlik kıymetli ve ayrıcalıklıydı. Devlet memuru yöneticinin işçi statüsünde çalışan şoföründen az kazandığı yetmişler, özel sektörün geliştiği seksenler ve son yıllarda FETÖ vb sıkıntılar nedeniyle kamunun eski cazibesi kalmadı ama "sağlam bir yere kapağı atma" motivasyonu yine de pek değişmedi ülkemizde. 1950 sonrası sanayicilik cazip hale gelmeye başladı. Herhangi bir ürün için fabrika kuran cesur girişimciler bu yatırımların karşılığını fazlasıyla aldı. Tab

5567 defa okundu.

yazının tamamı...
Kore Örneği, İskandinav Referansı
Güven Borça guvenborca@markam.com.tr NASIL YAPMALI? Kore Örneği, İskandinav Referansı Türkiye'nin daha zengin, daha demokratik ve daha güçlü bir ülke olması için kafa patlatan çok kişi var. Sadece okuyanlar, yazıp çizenler değil, sokaktaki insan da dünyada daha aktif, bölgesine hakim güçlü bir Türkiye hayalleri kuruyor. Statlarında "Avrupa Avrupa duy sesimizi" benzeri tezahüratlarda bulunulan kaç ülke vardır dünyada? Osmanlı'nın torunları istiyor ama. Normaldir. Bu görüşlerini medyada yazma şansı bulanlar da genelde dünyanın zengin, gelişmiş ülkelerini referans alarak Türkiye için önerlerde bulunuyor, bir nevi "benchmarking" yapıyorlar. Benzer ülkelerdeki milli gelirin gelişimi, eğitim istatistikleri, bilimsel buluş-patent vs sayıları, yeni teknolojilerin ekonomideki payı vb. en öne çıkan

6695 defa okundu.

yazının tamamı...
Şule EsEs'e Başkan Olsa ?
Güven Borça guvenborca@markam.com.tr NASIL YAPMALI? ?Şule EsEs'e Başkan Olsa ?Gazetelerimizin spor sayfaları sezon başında transfer haberleriyle dolar. Sonra oyuncuların, teknik direktörlerin ve hakemlerin performansı üzerine kurulur gündem. Birileri gider, birileri gelir, biri şampiyon olur vs... Sonuçta Türk futbolu dünyada iyi bir yerde değildir ve tablonun değişme ihtimali görünmemektedir. Neden? Çünkü işe taktik açıdan baktığınızda ana tabloyu değiştirmek zordur. Stratejik düşünmek gerekir. Ülkemiz futbol piyasasının ürettiği hasılat bellidir. Oyunu böyle kabul edersek paramızın yettiği kadar iş yaparız. Dünyadaki en iyi oyuncuları İngiltere, İspanya takımları toplar. Bize Avrupa'da şans bulamamış "elek altı" ikinci sınıf malzeme kalır. Yöneticilerimiz bunlar arasından en iyile

6128 defa okundu.

yazının tamamı...
Coğrafi İşaret
Güven Borça guvenborca@markam.com.tr NASIL YAPMALI? Coğrafi İşaret Geçen sene Konya Kadınlar Pazarı'ndan aldığımız küflü peynirlere İstanbul'daki arkadaşlar bayıldı. Fiyatının 15 lira olduğunu söyleyince kelimenin tam anlamıyla "bayıldılar". Fransa'daki eşdeğerini 15-20 avroya aldığımız peynirlerden bir farkı yoktu bana sorarsanız. Peynir uzmanları bir sürü teknik detaya girebilir ama inanın, biraz pazarlama çabasıyla Edirne'den Kars'a yurdum peynirlerini ortalama dünya tüketicisine en az iki katı fiyata satmak mümkün. Fransa'nın coğrafi işaretli ürünlerinden sağladığı gelir yıllık 7 milyar avro ve coğrafi işaretli peynirlerini diğerlerinin %50 üzerinde bir fiyatla satabiliyor. Kaldı ki bu ortalama fiyat. Örneğin gerçek Rokfor peynirinin kilosu 30 avro. Benzeri bir durum İtalyan yağları iç

6131 defa okundu.

yazının tamamı...
Blockchain Yeni Darphane midir?
Güven Borça guvenborca@markam.com.tr NASIL YAPMALI? Blockchain Yeni Darphane midir? ?Bitcoin vb öncü kripto paralara ne olacağını bilmiyorum ama blockchain teknolojisinin para "basmanın" özelleşmesi yolunda geri dönülmez bir aşamayı temsil ettiğini düşünüyorum. Son zamanların popüler konusu kripto paralarla ilgili değişik görüşler var ve sadece kişilerin değil, devletlerin de kafası karışık. ABD ve Japonya bunu varlık olarak görüp vergisini alıyor. İngiltere döviz, Almanya para gibi görüyor ama bazı koşullarda kazançtan vergi alıyor. Güney Kore ters bir laf edince ortalık karışıyor ve Bitcoin değeri düşüyor? Ben ekonomist değilim. Teknik analizler yapacak ve terminoloji kullanarak durumu tarif edecek birikimim yok. İşi basite indirgeyip insan psikolojisi ve piyasa ihtiyaçları

6158 defa okundu.

yazının tamamı...
Beton Yol
Güven Borça guvenborca@markam.com.tr NASIL YAPMALI? Beton Yol Beton yol konusu 2008 yılında gündemime girdi. Malum, kriz ortamı ve çimento sektörü içeride ve dışarıda yeni pazarlar arıyor. Beton yol da alternatiflerden biri. Öğrendiklerim beni çok şaşırtmıştı çünkü o güne kadar dünyada yollar asfalttan yapılır sanıyordum. Halbuki ABD gibi bir çok gelişmiş ülkede yolların dörtte biri, bazı Avrupa ülkelerinde yarısı beton idi. Kaldı ki asfalt ithal petrole dayalı bir ürün ve beton tamamen yerli üretim. İlk yapım maliyeti biraz yüksek olsa da beton yol az bakım gerektiriyor ve ömrü çok uzun. Toplamda daha ekonomik ve cari açık sıkıntısı olan Türkiye'nin milli çıkarları için tartışmasız en iyi çözüm. Konu üzerine derinleştikçe gördüm ki beton yollar aleyhine ortada muhtelif söylentiler dolaşıy

5587 defa okundu.

yazının tamamı...
Dünyaya Meydan Okumak
Dünyaya Meydan Okumak ?Türkiye'nin dünyada oyun kuran, yöneten ülkelerden biri olmasını çok isterim. Bunun olabileceğine de inanırım. Neticesinde dünyanın merkezindeyiz ve yüzyıllar boyunca bölgeye hükmetmiş bir neslin torunlarıyız. Ancak bu işler o kadar da kolay değil. Otuz sene enflasyon ve devalüasyonlar altında yaşadıktan sonra son on beş yılda yaşanan istikrar ortamının kıymetini biliyorum ama oyun kurabilmek için istikrarın, bütçe dengesinin ve alt yapı yatırımlarının çook fazlasına ihtiyacımız var. Bir başka deyişle bina, yol, köprü, havalimanı yaparak dünyaya kafa tutamazsınız. Şu sıralar ekonomide riskler arttıkça bunun küresel bir oyun senaryosuna bağlanmaya çalışıldığını görüyoruz. Küresel güçlerin ekonomik açıdan fazla palazlanmamızı istememeleri doğaldır. Bunu önlemek

6282 defa okundu.

yazının tamamı...
Pamukbank Bir Markaydı
Pamukbank Bir Markaydı. Güven BorçaMakale:Pamukbank bugün Halk Bankası içinde eriyor. Güven Borça ? Marka UzmanıSeminerlerimize konu olan önemli bir marka da tarihe karışıyor. Pamukbank sadece en genç banka olmamasına rağmen "genç banka" diye hatırlanmasıyla girmiyordu seminerlerimize. Ya da içinde gecen "pamuk" lafını aynen Arçelik'in çeliği gibi "marka adıyla alakalı iş yapmak zorunda değildir" argumanına verdiği destekle de değil. Pamukbank'ta pazarlama, markalaşma adına çok malzeme vardı: Örneğin bir bankada "price premium" nasıl olur sorusuna hep Pamukbank'ı örnek verirdim. ("Price premium" bir ürüne eş değer bir üründen daha fazla para ödeme arzusu olup bir markanın da asli ayrıştırıcı unsurudur.) Örnek şu: Yıllar önce Colgate'de orta kademe yönetici olarak çalışırken Büle

5982 defa okundu.

yazının tamamı...
Bülent Şenver'in Odası TV Programı GÜVEN BORÇA
Bülent Şenver'in Odası TV Programı GÜVEN BORÇA..izlemek için        ..dinlemek için   ..Güven Borça, Bülent Şenver..Bülent Şenver'in Odası TV Programı GÜVEN BORÇABülent Şenver'in Odası TV Programı GÜVEN BORÇADeşifresiGüven Borça (GB)Bülent Şenver (BŞ)BŞ: Bülent Şenver'in Odasına hoşgeldiniz. Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Güven Borça. Hoşgeldiniz Güven Bey. GB: Hoşbulduk.BŞ: Güven Bey, siz marka denilince akla gelen ilk isimlerden birisiniz. Marka konusunda da çok uğraş veriyorsunuz, alın teri döküyorsunuz, Türkiye marka yaratsın diye uğraşıyorsunuz, uğraşıyorsunuz, çabalıyorsunuz hala daha bir marka yaratamadık galiba. Dünya markası diyeyim, yurtiçi markalarımız var, yurtiçinde bildiğimiz markalar var ama bunu dünyaya açalım dediğimizd

7416 defa okundu.

yazının tamamı...
GÜVEN BORÇA Türklider Şefer Defteri Okuyor
GÜVEN BORÇA Türklider Şefer Defteri Okuyor..izlemek için..dinlemek için   ..GÜVEN BORÇA Türklider Şefer Defteri Okuyor..Çok Değerli Bülent Ağabey,Enerjinize, çalışkanlığınıza, yaratıcılığınıza olan hayranlığım her geçen gün artıyor. Üstüne bir de hiç eksilmeyen  gülümsemeniz.        Siz çok yaşayın.Güven Borça

7396 defa okundu.

yazının tamamı...
GÜVEN BORÇA Türklider Şeref Defteri Yazıyor
GÜVEN BORÇA Türklider Şeref Defteri Yazıyor..izlemek için..GÜVEN BORÇA Türklider Şeref Defteri Yazıyor..Çok Değerli Bülent Ağabey,Enerjinize, çalışkanlığınıza, yaratıcılığınıza olan hayranlığım her geçen gün artıyor. Üstüne bir de hiç eksilmeyen  gülümsemeniz.        Siz çok yaşayın.Güven Borça

7806 defa okundu.

yazının tamamı...
Tanımını Yapar mısınız Sizce GÜVEN BORÇA
Tanımını Yapar mısınız Sizce GÜVEN BORÇA..izlemek için..dinlemek için   ..Tanımını Yapar mısınız Sizce GÜVEN BORÇATanımını Yapar mısnız? Sizce GÜVEN BORÇADeşifresiGüven Borça (GB)Bülent Şenver (BŞ)  BŞ. Sayın güven Borça ile birlikteyiz. Dedim ki: "Bir oyun oynayalım mı?" Gençler için olunca kabul etti. Biz tabii oyun oynarsak Güven Bey ile nasıl bir oyun oynarız? Gençlere faydalı olacak bir oyun oynarız. Bizim oyunumuzun adı "Tanımını yapar mısınız? Sizce?" Ben size bir kelime söyleyeceğim ve soracağım , Tanımını yapar mısınız? Sizce. Siz de hemen aklınıza gelen ilk tanımını yapacaksınız.Sayın Güven Borça benimle Tanımını yapar mısınız? Sizce oyununu oynamaya hazır mısınız? GB: Hazırım.BŞ: Tanımını yapar mısınız? Hayat. Hayat sizce? GB: Hayat, bence mutluluk.BŞ:  Tanım

6867 defa okundu.

yazının tamamı...
Etik Çağrı GÜVEN BORÇA
Etik Çağrı GÜVEN BORÇA..izlemek için..dinlemek için   ..Etik Çağrı GÜVEN BORÇAEtik Çağrı GÜVEN BORÇADeşifresiGüven Borça (GB)Bülent Şenver (BŞ) BŞ: Sayın Güven Borça ile birlikteyiz. Kendisine dedim ki :"Etik ile ilgili gençlere bir çağrı yapalım."Şimdi Güven Borça'nın etik çağrısını size dinletiyorum. GB: Az önce söylediğimle paralel bir şey söyleyeyim, dediğim gibi ; hayta istediklerinize ulaşacak bence çok vaktiniz var, çok zamanınız var. O yüzden cazip görünen, başta cazip görünen kısa yollar, kötü yollar , kısa yoldan para kazanmak yolları değil, daha uzun soluklu düşünce öneriyorum genç arkadaşlarıma. Daha uzun vadeli yaklaşım. Çünkü gerçek mutluluk, gerçek başarı, gerçek iz bırakmak ancak bu şekilde sağlanıyor. Dolayısıyla ahlaklı olun, doğru olun, doğru yoldan ayrılm

7946 defa okundu.

yazının tamamı...
Gençliğe Sesleniş GÜVEN BORÇA
Gençliğe Sesleniş GÜVEN BORÇA..izlemek için..dinlemek için   ..Gençliğe Sesleniş GÜVEN BORÇAGençliğe Sesleniş GÜVEN BORÇADeşifresi Güven Borça (GB)Bülent Şenver (BŞ)  BŞ: Sayın Güven Borça ile birlikteyiz. Şimdi size Sayın Güven Borça'nın gençliğe seslenişini dinletiyorum. GB: Çok iddialı oldu Bülent Bey.Gençler, Öncelikle şunu unutmayın; hayat çok uzun. Hiçbir şeyi  çok kısa sürede yapmak zorunda değilsiniz. Giderek de uzuyor, rahat olun. Ama çalışın. Doğru yoldan ayrılmayın. Kısa yollara sapmayın. Çünkü dediğim gibi hayat gerçekten çok uzun. BŞ: Herkes çok kısa der, siz uzun diyorsunuz.GB: Bir realite var. Yani geçen yüzyılın başında 50 yıldan bu sene 80 yıllara geldi bu dönemde. Şu ara doğan çocukların eğer bir hata yapmazlarsa, kendilerine iyi bakarlarsa beklen

7089 defa okundu.

yazının tamamı...
Sizin yatacak yeriniz yok
Sizin yatacak yeriniz yokÜrüne dair özellikler, (USP)uzun vadede rakiplerden ayrışmada yetersiz kalır.O yüzden hepimiz markalarımızı kalıcı/evrensel değerler üzerine oturtmaya çalışır, onlara bir nevi ruh üfleriz.Kimliğini, kişiliğini, hayata kattıklarını, değerlerini tarif eder ve bunlar etrafında hikayeler kurgularız. Semboller, metaforlar geliştirir, marka işbirliklerini yönetiriz. Zaman zaman futbol takımlarına da bu çerçeveden bakmaya çalışırım. Burada özellikle üç büyükleri birbirinden ayrıştıracak marka fikirlerini birkaç kez yazmışlığım var. İstedim ki birileri buradan kendisine görev çıkarsın ve bu anlı şanlı markalarımız için kimlik-konumlandırma çalışması yapsın. Çünkü bence bunları birbirinden ayrıştıran soyut unsurlar çok az ve birbirileriyle, hakemlerle itişmeleri, şikel

4241 defa okundu.

yazının tamamı...
Deneme İştahı
Deneme İştahıGüven BorçaKültür ve tüketim ile ilgili dizinin üçüncü bölümü Son elli senede ağırlıkla ülkenin/halkın temel ihtiyaçlarını karşıladık. Araba, tüpgaz, mobilya, peynir,  süt, bisküvi, makarna, temizlik malzemeleri ürettik ve pazarladık.Benzin istasyonları, hamburger restoranları kurduk. (Temel ihtiyaç da tartışmalı bir terim ama başka yazıya bırakalım)Bu piyasalar büyüdü, olgunlaştı. Büyüdükçe de ağzı sulananlar arttı haliyle. Dayanıksız tüketim ürünlerinde,  güçlenen dağıtım kanalları bizim yıllarca itinayla büyüttüğümüz pazarlara "private label" ürünlerini sokmaya başladı. Sokmakla da kalmadı, ciddi piyasa hakimiyeti kazanıp markaların alanını daralttı. Konuttan otomobile, elektronikten mobilyaya büyük ürünlerde ise rekabet hızla artıp geleneksek sektörlerde mar

9853 defa okundu.

yazının tamamı...
Bankacılıkta "Price Premium"
Bankacılıkta "Price Premium"Güven BorçaMarka değerini belirleyen en önemli faktörlerden biri yüksek fiyatlandırma yeteneğidir. Literatürde "Price Premium(PP)" diye geçer. David Aaker'in onlu marka gücü skalasında (Brand Equity 10) en önemli maddedir. Hatta Bay Aaker bunun altını şöyle çizer: Eğer bu on değişkenin hepsini birden ölçecek vaktiniz yoksa ve hızlı bir karar vermek istiyorsanız sadece markanın fiyatlandırma gücüne bakın. Tek başına en yakın cevabı o verecektir.Fikir şu; Bir marka eşdeğer ürünlere göre ne kadar pahalıya ve/veya ne kadar tavizsiz satabiliyorsa o kadar güçlüdür. Markanın bilinirliği ve gücü paralel olmayabilir. Ziraat en çok bilinen banka ama en güçlü marka değil. Ya da tarihi/ticari nedenlerle güçlü olan (Çaykur, Marmarabirlik gibi) markalar başka taraflarda zayıf

10477 defa okundu.

yazının tamamı...
Ağız Tadıyla Sarar Eleştirisi
Ağız Tadıyla Sarar EleştirisiBiz, birkaç yıl önce Markam için stratejik tercihler yaptık ve hazır giyimin de içinde olduğu bazı sektörlerle çalışmama kararı aldık. O yüzden, gardrobundaki yirmi ceketten on altısı Sarar olan bir sadık tüketici ve iş yapma hevesi olmayan bir danışman olarak bugün içimdekileri rahatça bir dökmek istedim. Çünkü Sarar şu sıralarda önemli bir dönüşüm eşiğinde.  Giriş: Sarar kardeşlerin yetmişlerdeki atölyesi arkadaşım Ali Kadirlerin evinin tam karşısındaydı. Gece yarılarına kadar çalışırlardı. Seksenlerde Köprübaşı'ndaki mağazalarından sürekli alışveriş yapıp babamın hesabına yazdırırdık.  İstanbul'a taşınıp plaza hayatına geçtikten sonra birkaç Beymen takım alsam da tekrar Sarar'a döndüm çünkü o yıllarda Sarar mükemmel bir fiyat-kalite denge

9468 defa okundu.

yazının tamamı...
Vay, vay, vay, vay?Baskete bak!
Vay, vay, vay, vay?Baskete bak!Yetmişlerin sonundaki Beyaz Gölge dizisi ve başarılı geçen 1981 Avrupa Çalenç Turu'nu takiben ülkede basketbol popülerleşmiş, İstanbul, Ankara, İzmir dışında Bursa ve Adana'da da basket seyircisi oluşmuştu. Zevksiz finaline rağmen, umarız ki son dünya şampiyonası basketbolu ikinci milli sporumuz olarak tesciller ve tekrar İstanbul dışına çıkmasına da vesile olur.Markalarımız genelde turnuvaya hazır göründü ama geri kaldığımız konular da vardı. Buradan iyi iletişim dersleri çıkarma ve global oyunlarda etkinliğimizi artırma umuduyla notları açıklayalım:Garanti; On yıllık altyapı ve üstyapı yatırımını başarıyla sürdürüyor. 12 dev adam yarı finale çıkınca eski filmleri yeni görüntülerle harmanlayıp esneklik gösterdiler.THY; "Türkler uçuyor" ile yeni bir dam

8666 defa okundu.

yazının tamamı...
Ali Ağaoğlu Neden Sevilmez?
Ali, Ömer ve HıncalAli Ağaoğlu Neden Sevilmez?2003 yılında şöyle demişim; "Türkiye'de siyasetten beyaz eşyaya tüm alanlarda yaşadığımız üretici odaklı buyurgan zihniyetten tüketici odaklı 'fayda' yaklaşımına geçiş konut sektöründe de kaçınılmaz olarak yaşanacak. Paramızı, sonuçta ortaya ne çıkaracağını tam bilemediğimiz bir yapsatçı müteahhit veya kooperatif başkanına teslim edip onun kafasına göre ürettiği binalarda (beğenmesek de) yaşamak zorunda kalmayacağız."Para dergisindeki bu yazı dizisi markalı konutların gelişini müjdeliyordu. İstanbul'da 1999 depremiyle tetiklenen güvenilir bina talebini 2001 krizi erteledi. Ekonominin düzeldiği 2003 sonrasında ise konut talebi patladı. Doğru öngörüyle markalı konut üretenler özellikle 2004-2006 yılında "para bastılar".Telaffuz zorluğuna ve köylü

8801 defa okundu.

yazının tamamı...
Vaz geçilemeyen Markalar
Vaz geçilemeyen Markalar2 Aralık gazetelerinde 2 tam sayfa yer tutan BIM'in indirimli ürünler listesinde tek bildik marka yok. Hepsi BIM'in dışarıya fason yaptırdığı öz markalı (private label) ürünleri. Web sitesinde de meşhur marka görünmüyor. Bu sürpriz mi? Hayır. Daha doksanların başında çokuluslu şirketlerde PL tehdidi ciddi bir gündem maddesiydi. Yüzde 15 pazar payına sahip ABC iletişiminin kesilmesi ve CP'nin global arenada deterjandan çıkması bundandır mesela.  Sonraki yıllarda, onlarca kategoride yaptığımız projelerde, özellikle Almanya ve ALDI örnekleri sıkça masamıza geldi. Özel markalı ürünlerin birçok pazarda ilk üçte olduğunu gördük. Birkaç yıldır da BIM öz markalarının yükselişini takip ediyoruz.Bunlar bizim için sürpriz olmasa da Türk iş dünyası iki binlere kadar B

8407 defa okundu.

yazının tamamı...
Deneme İştahı
Deneme İştahıKültür ve tüketim ile ilgili dizinin üçüncü bölümü Son elli senede ağırlıkla ülkenin/halkın temel ihtiyaçlarını karşıladık. Araba, tüpgaz, mobilya, peynir,  süt, bisküvi, makarna, temizlik malzemeleri ürettik ve pazarladık. Benzin istasyonları, hamburger restoranları kurduk. (Temel ihtiyaç da tartışmalı bir terim ama başka yazıya bırakalım)Bu piyasalar büyüdü, olgunlaştı. Büyüdükçe de ağzı sulananlar arttı haliyle. Dayanıksız tüketim ürünlerinde,  güçlenen dağıtım kanalları bizim yıllarca itinayla büyüttüğümüz pazarlara "private label" ürünlerini sokmaya başladı. Sokmakla da kalmadı, ciddi piyasa hakimiyeti kazanıp markaların alanını daralttı. Konuttan otomobile, elektronikten mobilyaya büyük ürünlerde ise rekabet hızla artıp geleneksek sektörlerde marjları düşü

8902 defa okundu.

yazının tamamı...
Kültürel Direnç Noktaları:
Kültürel Direnç Noktaları:Kültür ve tüketimle ilgili dizimizin son bölümünde, bir pazarlamacı değil de vatandaş olarak düşünüp korumamız gereken kültürel değerlerimizi sıralayacağım.Kuyu suyuna karşı kaynak suyu:?Coca Cola tüm dünyada yaptığı gibi bizde de işlenmiş kuyu suyunu on yıl kadar önce pazara verdi ve uzun süre destekledi. Bu, çok uluslu dev bir firma için doğaldır. Bir kaynağa bağlı kalmadan bulacağı suyu işleyecek ve karlı bir şekilde satacak. Ülkenin su kültürü umurunda mı?  Hâlbuki bizim kültürümüzde su önemlidir. İnsanlar iyi su için kuyruğa girer, fazla para öder. Çaydan ayrana, hoşaftan rakıya bir sürü ürün de iyi su gerektirir. Neyse ki toplum bu işe tepki gösterdi. Esas önemlisi, işlenmiş suyu insanlar beğenmedi. Coca Cola Turkuaz'ı bırakıp Damla ile kayna

9196 defa okundu.

yazının tamamı...
Pamukbank bir marka idi
Pamukbank bir marka idiPamukbank Halk Bankası içinde eriyor. Seminerlerimize konu olan önemli bir marka da tarihe karışıyor. Pamukbank sadece en genç banka olmamasına rağmen "genç banka" diye hatırlanmasıyla girmiyordu seminerlerimize. Ya da içinde gecen "pamuk" lafını aynen Arçelik'in çeliği gibi "marka adıyla alakalı iş yapmak zorunda değildir" argumanına verdiği destekle de değil. Pamukbank'ta pazarlama, markalaşma adına çok malzeme vardı: Örneğin bir bankada "price premium" nasıl olur sorusuna hep Pamukbank'ı örnek verirdim. ("Price premium" bir ürüne eş değer bir üründen daha fazla para ödeme arzusu olup bir markanın da asli ayrıştırıcı unsurudur.) Örnek şu: Yıllar önce Colgate'de orta kademe yönetici olarak çalışırken Bülent Şenver    imzalı bir "Kredi Tahsis Belgesi"

15752 defa okundu.

yazının tamamı...
Kamu ile İş Yapmak
Kamu "parayı basan" yerdir. Dolayısıyla paranın kaynağıdır. Ancak ana paranın nerelere harcanacağı bilemediğim bir yerlerde belirlenir. Şimdilik buralarda büyük pazarlama bütçeleri oluşturulmuyor. Muhtemelen zamanla artar.Pazarlamanın satıştan farklı bir şey olduğunu Türkiye iş dünyası seksenlerin sonunda anlamaya başladı. P&G'nin memlekete gelişi milattır. Doksanlarda "Brand Management" bir meslek olarak duyuldu, iki binlerde oturdu. Tüm dünyada olduğu gibi bizde de işin öncü sektörü dayanıksız tüketim (FMCG) idi. Bunu dayanıklı tüketim ürünleri, teknoloji, bankacılık ve diğer hizmetler takip etti. Yine tüm dünyada olduğu gibi bizde de sıra eğlence dünyası, siyaset ve kamuda. Türkiye'de kamu ve sivil toplum kuruluşları 2010'lı yıllarda pazarlama/marka iletişimi işini öğrenecekler. Siy

6023 defa okundu.

yazının tamamı...
TÜSİAD Başkanı ben olayım
Yeminli AKP muhalifi değilim. Ulusalcı, laikçi, Ergenekoncu çizgiye uzağım. Cumhuriyet mitinglerinde evde oturup çekirdek çıtladım. Hükümet ile gerginlik yaratmam. Milli görüş çizgisine de aynı mesafedeyim. O yüzden hükümete aşırı yakınlaşıp önemli ailelerimizi tedirgin etmem.  TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı'na adaylığımı burada alenen deklare ediyorum. Aday listesine baktım ve benden iyisini bulamayacaklarına karar verdim. Neden mi? İşte sebepleri:Yıllardır Türk sanayicisine hizmet veriyorum. Ülke sanayicisinin ve iş aleminin sorunlarını benden iyi kimse bilemez. Kırk yıllık sanayicilerin giderek sanal sektörlere kaydığı günümüzde gerçek "sanayiciyi" çoğundan daha iyi temsil ederim. Güven veren bir ismim, yıpranmamış bir soyadım var. Dedem de babam da tüccardı. Ticareti, saygı

6747 defa okundu.

yazının tamamı...
Can Dündar Hak Etmiş
Marketing Türkiye dergisinde sürdürdüğüm "Kişi Marka" dizinin Ağustos 2008 tarihli bölümünde şöyle demişim: Geçen ay çocukları Anıt Kabir'e götürdüm ve bu vesileyle müzeyi tekrar gezme şansım oldu. Atatürk'ü bir marka kişi olarak izlemeye çalıştım. Duruşu, bakışı, kıyafeti, verdiği resimler bildiğimiz gibi hep çarpıcı idi ama fotoğrafların içine girmeye çalıştığımda 1925-1935 yılları arasındaki fiziksel yıpranmanın çok hızlı olduğunu düşündüm. 45 yaşından 55 yaşına giderken sanki çeyrek asırlık yaşlanmış sevgili Atatürk'üm. Bu dönemde yoğun içki tükettiğini de biliyoruz. Sonra gençlik yıllarına yönelik daha tarafsız bir gözlemde bulunmaya çalıştım. Aynı dönemde "Çılgın Olmayan Türk" başlıklı bir kitap da okumuştum. Hepsini bir araya koyduğumda şu sonuca ulaştım; Düşündüğümüzün aksine; çocu

5336 defa okundu.

yazının tamamı...
Projelerden Çıkan Senaryolar
Projelerden Çıkan SenaryolarGüven Borça..Piyasa tahminlerinde yukarıdan asağı ve asağıdan yukarı yaklasımlar üzerine bir denemeBir kac yıldır kendim icin pek bir sey yaptığım yok. Vaktimin tamamı projelere ve proje  haline getirmemeye calıstığım cocuklara ayrılmıs durumda. Yani sırf keyif veya sahsi merak icin bir sey okumusluğum, gezmisliğim yok. Umuyorum ki gecici bir donem.Hal boyle olunca, herkesin gundemini mesgul eden milli ve ulvi konularda okumak ve yazmak da zorlasıyor. Yani ağız tadıyla komplo teorileri veya kose yazıları okuyamıyorum.Olan bitene ancak projeler acısından bakıp bir seyler karalamaya calısıyorum.Projelerin hayatımın son on yılındaki belirleyiciliği konusunda bazı hosluklar da yok değil.Orneğin 46 yasına kadar bir mulkum olmadığı icin eve/insaata dair neredeyse

5608 defa okundu.

yazının tamamı...
Onuncu ve Sonuncu Baskısıya Önsöz
Onuncu ve Sonuncu Baskısıya ÖnsözGüven Borça..Bu kitabın ilk baskısını 2001 yılının son aylarında, yani krizin üzerimizden silindir gibi geçtiği günlerde kaleme aldım. Yazdığım metin Serdar Erener ve Işıl Döneray'ın görsel katkılarıyla çarpıcı bir kitaba dönüştü. 2002 Mayıs'ında raflarda yerini aldıktan sonra tam dokuz baskı yaptı. Güneri Civaoğlu, Hıncal Uluç, Hasan Pulur, Meral Tamer, Tuğrul Şavkay başta olmak üzere çok sayıda ünlü köşede methedildi. O dönem TV, radyo programlarına katıldım, konferanslar verdim. Atilla Aksoy'a göre kitabımdaki soru "neredeyse tüm iş dünyamızın kendine bakışını değiştirdi". (Yeni Reklamcılık, Bilgi Üniversitesi Yayınları Kasım 2005) Bir çok şirkette, ajansta baş ucu kitabı olarak kabul gördüğüne şahsen tanık oldum. Öte yandan konuyla ilgili çok sayıda yaz

6274 defa okundu.

yazının tamamı...
Bültenlere Ne Oldu?
Bültenlere Ne Oldu?Mikro/Makro Sistem projesi 2006 ilkbaharında şekillendi. O sıralar trenle Eskişehir'e gidip gelirken 4-5 bülten yazdım. Haziran gibi hazır olduk ama yazın konsantrasyon dağılır diye  Eylül'e erteledik. Eylül ayı geldiğinde, çok yoğun iş yükü altında ezilmeme rağmen "nasıl olsa bir buçuk aylık stoğum var" diye başladım. Arada bir kaç tane sıfırdan yazdım ve bir kaç bülteni de son kitaptan kes-yapıştır yaparak toplamda on ikiyi buldum. On üçte de tıkandım. Sonbahar zaten konferans-seminer mevsimi, bir de üstüne işler bastırdı ve en az 5-6 bültenin çatısını kafamda çatmış olmama rağmen oturup yazamadım. Aslında yemez-içmez, uyumaz, yazmanın bir yolunu bulurdum ama bu bültenlerden beklediğim faydayı sağlayamayınca hevesim kaçtı. (Şu sıralar zaten uykusuzum da) hiç uyuma

4723 defa okundu.

yazının tamamı...
Türkiye'nin Önünü Tıkayan Korkular ve Boş Gündemler
Türkiye'nin Önünü Tıkayan Korkular ve Boş Gündemlerİmparatorluk geni taşıdığı için bugünkü durumu içine sindiremeyen yurdum insanı yeni global başarılar için yanıp tutuşurken ve de dünyanın en girişken iş adamlarına, genç ve çalışkan insan gücüne, coğrafi avantajlara sahipken neden bir türlü gerekli patlamayı yapamıyoruz? Marka, marka diye konuşup da tek bir global başarının ip ucunu göremememizin, son on yılın lokomotif  sektörlerinden tekstil, otomotiv ve televizyonda mevzi kaybetmemizin, iç piyasada katma değer üretilebilecek neredeyse tüm pazarları yabancılara devretmemizin ve de bunları hiç tartışmıyor olmamızın nedenleri nedir? Ekonomistler ve sosyologlar kendi analizlerini yapsınlar, ben bu bültende dünya markaları çıkarmamızın önüne bilerek/bilmeyerek koyduğumuz engelleri özet

4787 defa okundu.

yazının tamamı...
Başka Akmerkez Yok
Başka Akmerkez YokEski yöneticilerimden biri her gelen yabancı konuğa Türkiye'de bir Pakistan, bir de Danimarka olduğunu, diş macunu ve deodorantı Danimarka'ya sattığımızı söylerdi. Bir çok araştırmacı ve iş adamı Türkiye genelinde "iyi tüketen" bir milyon ve "tüketen" beş milyonluk kitleden söz eder, gerisini ihmal eder. İstanbul gece hayatını yirmi bin kişinin çekip çevirdiği, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın en geniş haliyle müşteri potansiyelinin elli bin olduğu, etkinlikleri düzenli olarak takip eden insan sayısının ise otuz bin kişi ile sınırlı kaldığı da hep söylenir. Bir çok farklı veri de bu rakamların doğruluğunu teyit eder. Türkiye'de kabaca iki milyon "A" sosyo ekonomik statü grubuna dahil insan var derken Araştırmacılar Derneği tarafından yapılan son (ve oldukça sağlıklı) ça

7237 defa okundu.

yazının tamamı...
40 Milyon Turistle Demokrasimiz Gelişir Mi?
İstanbul'a yılda 40 milyon turist geldiğinde demokrasimiz de gelişir mi? Şu anda Türkiye liglerinde kırka yakın Ermeni, yirmiden fazla Arnavut, yirmi kadar Makedon, bir o kadar Azeri, Suriyeli, Gürcü, İranlı top oynuyor olsaydı kuşkusuz daha kaliteli ve tüm bölgede izlenen etkin bir ligimiz olurdu. Bu biraz da pazarlama zekası ile birleştirilebilseydi kulüplerimizin şimdikinin iki katı gelire kavuşması işten bile değildi. Ve bunun tetikleyeceği pozitif gelişmeler silsilesi Dışişleri Bakanlığı'nın oluşturduğu dış politikalar üzerinde de etkili olurdu kuşkusuz. Peki İstanbul'a her yıl gelen 40 milyon insan nasıl gelişmelere yol açar, ucu nerelere gider? Düşünmeye değer. Peki rakam hayal mi? Asla değil. Yani olaya bir pazarlamacı olarak bakabilirseniz, İstanbul'un gücünü ve imkanlarını kıyasl

6741 defa okundu.

yazının tamamı...
Türkiye'nin Sembolleri
Türkiye'nin SembolleriTürkiye markası çok boyutlu uzun bir iş. Bu bültende sadece turizme ve Türkiye markasının  şekil ve sembollerine değinip esas konuya teğet geçeceğim. Ama yine de resmin tamamına kısaca bakalım: 1.                  Türkiye'nin karmaşık bir marka kimliği, alt kimlik, üst kimlik meseleleri var.  2.                  Dünyanın değişik bölgelerindeki insanların beyninde mevcut bir Türkiye konumlandırması, algısı var. Bunun da değiştirilmesi kolay ve zor unsurları. 3.                  Türkiye'nin ülkeye turist çekme

6060 defa okundu.

yazının tamamı...
İletişim Geni ve Marka Mirası
İletişim Geni ve Marka MirasıKendimize haksızlık etmeyelim, ülkede Orhan Pamuk ve Nobel layıkıyla tartışıldı geçen hafta. Bence herkes söyleyeceğini söyledi ve Orhan Pamuk?un yazarlığı ile hırsı/zekası, Nobel kazanmanın dinamikleri ve Nobel?in dünyadaki itibarı bir araya getirildiğinde önyargısız ve sağduyu sahibi insanlar için ortaya iyi kötü bir tablo çıktı. İlgisizler ve fanatikler de her zaman olduğu gibi yerlerini korudular. O yüzden bir tekrar da ben yapmayacağım.Öte yandan aynı günlerde Fransa parlamentosunun garip kararı da paralel bir gündem oluşturdu ve sanırım biraz imkanı ve vakti olan herkes ?acaba şu Fransızlar aleyhine ne yapabilirim? diye kafa yordu ülkede. Fransız bayraklarını ve mallarını yakmadığımız iyi oldu ama değişik protestolar ve de organize

4853 defa okundu.

yazının tamamı...
Yeni Bir Dünya Kurulur, Türkiye Orada Yerini Bulur.
Yeni Bir Dünya Kurulur, Türkiye Orada Yerini Bulur.     Neden dünya markaları çıkaramadığımız üzerine yıllardır kafa patlatıyorum. Konuyla ilgili yazdığım yazılar ve yaptığım konuşmaların sayısı toplamda bini geçmiştir. İlk başlarda işim gereği teknik detaylara odaklandım. Yani çağdaş marka yönetimi ilkelerini bilmemekten, yerel sanayicide bir ?know how? olmadığından, fiziksel sermayeye önem verip entelektüel sermayeyi göz ardı etmekten bahsettim. İş dünyasındaki yetersizliklere yönelik yaptığım eleştiriler nedeniyle kaybettiğim iş sayısı ortalama bir danışmanı yataklara düşürmeye yetse de ben, her zaman ?gördüğümü çaldım?.  Buna paralel olarak Türkiye?nin gelişim evrelerine bakıp bazı cevaplar da ürettim. Özetle sanayileşmeye yirminci yüzy

5490 defa okundu.

yazının tamamı...
En Güvenilir Kurum ve "Research 101"
En Güvenilir Kurum ve "Research 101"Bu bültenden itibaren neden dünya markaları çıkaramadığımıza girecektim ama hafta boyunca komutanların yaptıkları açıklamaları tartışınca, bu güncel konuyla ilgili bir detaya pazarlama penceresinden yorum getirme ihtiyacı duydum. Üç dört  haftadır yazdıklarımı da iyi tamamladığını düşündüm. Haftaya marka konularına gireceğiz, söz. Korku Pazarlaması Siyasetten anlamadığımı daha önce de belirtmiştim ancak bir pazarlama profesyoneli olarak çok iyi bildiğim bir şey varsa o da insanların parasını almanın en kolay yolunun onları korkutmak  olduğudur. Bunun en basiti de haydutluk. Adamın kafasına silahı dayayıp "paran mı canın mı?" diye sorduğunuzda cevap neredeyse kesindir. Global haydutluk günümüz iş ve politika dünyasında tekrar baskın unsur olma y

5491 defa okundu.

yazının tamamı...
Ana Başlık: Böl ve Yönet
Ana Başlık: Böl ve Yönet Başlıktaki laf siyasetten çok iş/pazarlama yönetiminde kullanılır ama orada fazla göze batmaz. Pazarlamada fark yaratarak başarı kazanmanın yolu çoğu zaman rakiplerden farklı bir bölümleme (segmentasyon) stratejisi geliştirmekle ilintilidir. Siyasette de başarı örneklerinin çoğunda bu görülür. Örneğin bugün AKP?nin temsil ettiği siyasi çizginin yükselişi her şeyden önce bir bölümleme başarısıdır. Türkiye?de bir darbeye, öcüye veya derin komplolara gerek kalmadan AKP riskinden kurtulmanın yolu da yeni bir segmentasyon temeli (base) geliştirilmesidir.  Alt Başlık: Change Your Segmentation Base (Yani bölümleme kriterini değiştir).Ama önce nedir bu segmentasyon?Bu bölümü baştan sona yazmak yerine, Anadolu Üniversitesi?nde verdiğim ders notlarımda

6016 defa okundu.

yazının tamamı...
İletişim Artık Herkese Lazım
İletişim Artık Herkese LazımDeğişik kurumların uzun vadeli global büyüme projeksiyonları var. Çoğunda 2050 yılında  Çin ve Türkiye'de yıllık kişi başına gelirin 35 bin doları bulduğu, dünyanın bir çok ülkesinde yirmi bin dolarların telaffuz ettiği dev bir küresel ekonomi tahmini yapılıyor. "Tarih bitti" tezlerini temel alarak yapıldığı izlenimi veren bu tahminleri ise benim aklım hiç kesmiyor.  İnsanlık bir bütün olarak daha fazla tüketse, pazarlar büyüse ve herkes refah içinde yaşasa belki iyi olurdu ama öncelikle dünyanın kaynakları bu kadar zengin değil. Mevcut tüketim miktarlarıyla bile yerkürenin doğal kaynakları 50-100 yıl içinde tükenecek. Alternatif enerji kaynakları veya malzeme seçenekleri ise şimdilik "pahalı projeler" düzeyinde. Ayrıca, bu kadar çok tüketmek toplum ad

5419 defa okundu.

yazının tamamı...
Satışın Temel Kuralıdır: Saygı Duymadığın Kişiye Mal Satamazsın
Satışın Temel Kuralıdır: Saygı Duymadığın Kişiye Mal Satamazsın...Saygı Duymadığın Kişiye Mal SatamazsınCemal'in ilk bülteninde "bir insana kulak vermekle başlayacak her şey" demesi beni de orijinal planda yer almayan bir  üçüncü bölüm yazma konusunda kışkırttı. "Bakın ne biçim etkileşiyoruz" mesajı vermek için yapmadım bunu. Hakikaten iyi oturdu. Kendisinin yazdıklarını da takip ediyorsunuz değil mi? Dün onun ilk bültenini kendi grubuma attım. Bundan böyle göndermeyeceğim ama www.sistems.org adresinde her ikimizinki de bulunacak. Haydi konuya girelim. "Genuine respect" lafını yıllar önce etnik pazarlamayla ilgili bir kitapta görmüştüm. İspanyollara ya da zencilere yönelik bir pazarlama çabası içinde olacaksan, önce o insanlara saygı duymalı ve samimi bir şekilde ihtiyaçlarını anlamal

6663 defa okundu.

yazının tamamı...
İletişimin Temel Kuralı: Algılar Gerçektir
İletişimin Temel Kuralı: Algılar Gerçektir?Türkiye?yi yanlış tanıyorlar, ülkemize bir gelseler gerçekleri görecekler? ifadesi toplumda  yaygın bir inanışı temsil eder. Haklılık payı da vardır. Yani Türkiye?ye gelen bir yabancının ülkemiz hakkında düşündüklerinin olumlu yönde geliştiği doğrudur, ancak mesele altı milyarlık dünya nüfusunun ne kadarının ülkemize getirilebileceğidir öncelikle. Hoş, gelenlerin ülkemiz ve insanımız hakkındaki bilgisi, kaldığı tatil köyündeki personelle kısıtlanıyor giderek ama o başka konu. Marka, iletişim ve buna bağlı kavramların giderek artan bir yoğunlukta tartışıldığı ikibinlerin Türkiye?sinde gerçeklerle algılar arasındaki fark da aynı oranda ilgimizi çekiyor, hayretimizi katlıyor. Hani biz zaten biliyorduk da ünlü iletiş

6440 defa okundu.

yazının tamamı...
Kültür ve Tüketim
Lütfen yandaki oku tıklayın       Kültür ve Tüketim..Tüm Yazıları..

5906 defa okundu.

yazının tamamı...
Plastik İşi
Plastik işiHikaye bu ya, değişik ülkelerden öğrencilerin olduğu bir sınıfta çocuklar babalarının ne iş yaptığını tartışmaktadır. Öğrencilerden biri babasının ?plastik işinde? olduğunu söyler. Bu cevap  sınıftaki diğer öğrenciler tarafından nasıl algılanır?Tabiyet AlgıKatma Değer $/kgSomali Çöplerden plastik şişe vb malzeme topluyor0.1LübnanPlastikleri toplayanlardan alıp hurda işleme fabrikalarına satıyor0.3TürkiyeHurda plastikleri eritip bidon-leğen üretiyor1ÇinMcDonald?s çocuk mönüsü için plastik oyuncak üreten fabrikada çalışiyor2PolonyaYarı mamulden baskısız siyah alışveriş torbaları üretiyor3BulgaristanŞişme kadın, yapay penis üreten kaçak atölyesi var10İtalyaPlastikten dekoratif banya aksesuvarları tasarlıyor20AlmanyaOtomobil konsolu üreten yan sanayi işinde30A

5895 defa okundu.

yazının tamamı...
Markaların Geleceği
Markaların Geleceği Marketing Türkiye Dergisi Haziran-Temmuz-Ağustos 2005 Sayılarında Yayınlanan Dizinin Derlemesi Birinci Bölüm: Küçük Balık Büyük Balık 1997 tarihli bir yazımda ?Markaların Geleceği? konusunu işlemiş ve insanlık tarihinde uzunca bir süre markasız dönem yaşandığını, genelleme olmasa da ileride en azından bazı kategorilerde tekrar markasız döneme dönülebileceği, ya da markaların öneminin azalacağı kehanetinde bulunmuştum. 2002 baskılı kitabımda da konuya girdim ama pek farklı bir şey söylemeden geçiştirdim. ?Tarih bitti? tezlerini bir zırva olarak gördüğüm için bu konuda çok uzun erimli tahminler yapmanın imkansız olduğunu düşünüyor, çekimser davranıyorum açıkçası. Öte yandan konu camiada ilgi çekti ve geçen yıllarda bazı dergilerde işlendi

5555 defa okundu.

yazının tamamı...
Martin Lindström Konferans Notları
Pazarlamada Beş Duyu ve Wal Mart Şaplağı Martin Lindström konferans notları2005 sonlarıİstanbul Martin Lindström adını bir kaç yıl önce ?Brand Child? konferansı ve kitabı vesilesiyle duymuştum. Muhtemelen Danimarkalı bir yeni yetmeden fazla bir beklentim olmadığı için konferansa gitmemiştim ama katılanlar olumlu şeyler söyleyince kitabını almış, kısmen okumuş ve de bazı projelerde yararlanmıştım. Sonra da kendisinin ?çocuklara yönelik pazarlama? alanında uzmanlaştığını, uluslararası dev şirketlere danışmanlık yaptığını ve de önümüzdeki üç yıl boyunca ?fully booked? olduğunu duymuş, ne yalan söyleyim kıskançlıkla takdir etmiştim. Ben arkadaşı iyi tanımlanmış bir alanda kendisini konumlandırdığı ve odağını fazla dağıtmadığı için saygıyla kalbimin bir köşes

6560 defa okundu.

yazının tamamı...
Eşyanın Tabiatı
Eşyanın TabiatıDanışmanlar, gurular hayatı karmaşıklaştırmayı severler. Ancak onlar sofistike teoriler üretip duruken öbür yanda hayat olanca sadeliğiyle akar ve işin basitliğini kavramış az sayıda iletişimci hedefi onikiden vurmaya devam eder.Bu yazıda hayatın basit gerçeklerini ve bunların pazarlama dünyasını nasıl etkilediğini anlatmaya çalışacağım: 1. Seçme Özgürlüğü:İniş ve çıkışlarla dolu insanlık tarihinde gelişme hep demokrasiden yana olmuştur. İnsanın doğası, seçenekler arasında özgürce tercih kullanma eğilimindedir. Bunun pazarlamaya  yansıması perakendecilikte self servis süpermarketlerin gelişiminde görülür. Tüketici bir ürün alırken değişik markaları yan yana görmeyi ve kıyaslamayı ister. Bugün otomotiv, beyaz eşya, lastik, GSM gibi pazarlardaki münhasır dağıtım sistemi,

5334 defa okundu.

yazının tamamı...
"Arçelik Sana Söylüyorum" Serisi
 Lütfen yandaki oku tıklayın       "Arçelik Sana Söylüyorum" Serisi..Tüm Yazıları..

5007 defa okundu.

yazının tamamı...
ENFLASYONDAN SONRA SERİSİ
  Lütfen yandaki oku tıklayın      Enflasyondan Sonra Serisi

5039 defa okundu.

yazının tamamı...
Türkiye'nin Milli (Forma) Rengi Değişebilir mi?
TÜRKİYE?NİN MİLLİ (FORMA) RENGİ DEĞİŞEBİLİR Mİ? Tüm dünyada markaların logolarında veya ambalajlarında en ağırlıklı olarak kullandıkları renkler kırmızı ve mavidir. Funika?nın renkleri de bunlardır. Bilimsel  bir araştırma olmasa da dünyadaki markaların yarıdan fazlası (bence en az %60) bu iki rengi (spesifik olarak da bayrak kırmızı ve refleks blue, yani laciverte kaçan koyu mavi) kullanır. Sebebi de basit: Bu renkler çarpıcı, karakterli, üretimi kolay ve solmaya karşı dirençli renklerdir. O ikisi dışında siyah, yeşil ve dönemsel moda renkler (turuncu, mor) öne çıkar ve bu iş böyle sürüp gider. Ülke bayraklarında da durum aynıdır. Hatta markalardaki kırmızı-mavi hakimiyetinin köklerinde bayraklar ve onların tarihi hikayeleri yatıyor olabilir. ABD, İngiltere, Avustralya, R

8166 defa okundu.

yazının tamamı...
YTL'yi Saldım Çayıra
YTL?yi Saldım Çayıra  Benim için 2005 yılbaşının en önemli yanı paramızdan altı sıfır atılması idi. Gece yeni paralara ulaşamasak da aynı duyguları paylaştığım bir kaç arkadaşımla gıyabında kutladık YTL?yi. Aynen bir süre önce AB?den tarih aldığımızda yaptığımız gibi. Keyifle, gururla ve umutla yattık o gece de. Ertesi sabah ATM?den taze paralar çıktığında heyecanlıydım.  Tasarımları kötüydü ama olsun, yılların utancını silmiştik tarihimizden. Benim için şaşırtıcı olan ise, yine aynen AB?den tarih aldığımız gün gibi, etrafımdaki hemen hiç kimsenin  ?GS?nin tur atladığı bir Avrupa maçı sonrası? kadar bile sevinç duymamasıydı. Halbuki Avrupa?ya girmeyi bin yıldır, bol sıfırlı paradan kurtulmayı yirmibeş yıldır beklemiy

5057 defa okundu.

yazının tamamı...
İstanbul'un Prag'dan Nesi Eksik?
İstanbul'un Prag'dan Nesi Eksik?Prag ve İstanbul'un Marka Olarak Karşılaştırması Paris kadar olmasa da Prag Avrupa'nın sayılı marka şehirlerindendir. Her yıl sağlamından yirmi, günübirlikçilerle kırk milyon turist çeker. Yani Türkiye'ye gelen toplam turistin neredeyse  2-3 katı. Ben de 2004 yılının Nisan ayında ilk kez ziyaret etme fırsatı bulduğum bu şehri İstanbul ile markalaşma açısından kıyasladım ve farkları olabildiğince yüzeysel olarak ortaya koymaya çalıştım. Yani tam bir "markacı" gibi. Yazıda şehirle bağlantılı bazı markalara da değindim. Sonuçta gördüm ki İstanbul "ürün" olarak Prag'ın fersah fersah ötesinde ama bir kaç eksik markalaşmada bizim hak ettiğimiz yere gelmemizi engelliyor. THY; Milli havayolumuz ile gittik. Son dönemde ikram biraz düştü ama THY Türkiye'nin yüz a

7366 defa okundu.

yazının tamamı...

 

Bölümler 


Kimdir

Başarıları

Kitap Tavsiyeleri

Linkler

Neleri Sever

GÜVEN BORÇA Gözüyle

Oda Girişi


Lider Arama
    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org