Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Üzeyir Lokman ÇAYCI Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
DEMOKRASİ ÇARKI
23.09.2005
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Okunma Sayısı : 2289
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,52
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Üzeyir Lokman ÇAYCI
 
Yüzbinlerce insanın bulunduğu büyük bir meydandaydım.  Yüksek bir kürsüde üzerinde  tarihi bir kıyafet  olan yaşlı birisiyle, on beş yaşlarında yüzü pırıl pırıl olan bir çocuk bulunuyordu. Kalabalığa rağmen öylesine etkili bir sessizlik vardı ki, gerek kuşların ötüşü gerekse ağaçların  hışırtısı duyulabiliyordu. Yer yer öksürük sesleri ve hapşıranlar dalgalar halinde bu ahengi bozuyorlardı.
Yaşlı adam kürsünün önüne iyice yaklaştı ve kalabalığa doğru eliyle işaret ederek : « sen gel ! » diye seslendi.
Yüzlerce kişi ellerini göğüslerine dokunarak « ben mi ? » diye cevap vermeye çalıştılar. « Hayır… mavi gömlekli arkadaşımızı davet ediyorum. » dedi .  « Olamaz…» diyordum kendi kendime. Tarif edilen kişi bendim.  Zaten yanımda bulunan kişiler de beni uyararak « seni çağırıyor…» diyorlardı.
 
Kalabalığı yararak yarım saat içerisinde kürsüye ulaştım. Herkes dikkatlice bana bakıyordu. Dedim :  «Burada herhalde bir tiyatro gösterisi olacak… ama bu adamcağız beni neden binlerce kişi arasından çağırdı? »
 
Önce elinden öpmek istedim, izin vermedi. Bana sarılarak yanaklarımdan öptü. Sonra kalabalığa seslenerek «size biraz tuhaf gelecek ama bugünün  özetini yapabilecek, zamanı irdeleyebilecek kişilerden biri de bu arkadaşımız... Şimdi size hitap ederek hiç olmazsa gelecek için yerinde kararların alınmasına katkıda bulunacak. Ben kendisinin haberi olmasa dahi yıllardır çalışmalarını takip ediyorum. »
 
Bana mikrofonu vermişti. Konuşmaya başladım :
Sevgili büyüklerim, kıymetli kardeşlerim ben bu kürsüye gelerek sizlere hitap edeceğimi hiç aklımın ucundan geçirmiyordum.
Biliyorsunuz ki hepinizin ortak düşünceleri ve duyurmak istedikleri endişeleri var. Millet olarak ihtilallerle, haksızlıklarla ve dış mihraklı terör hadiseleriyle etkisiz hale getirildik. Seçim zamanları bizden üstün olduklarına inandığımız insanları sık sık meclise gönderdik. Tabii havamızı aldık. Hayal kırıklığı bir yana, seviye, tahsil ve tecrübe gibi meziyetlerini gözönünde bulundurmadığımız için onlar bize tepeden bakmaya çalıştılar. Söz verdiler yerine getirmediler, milletvekili seçildiler yanımıza dahi gelmediler. Onların yüzlerini seçimden seçime görebildik. Yani biz ne ektiysek onu biçtik.
 
Ben aklımdan şunları geçirdim hep... Demokrasi halkın kendi kendini idare ettiği bir yönetim şekli değil… Zenginin, hırsızın, güçlünün söz sahibi olduğu ;  fakirin, güçsüzün ve samimi insanların etkisizleştirildiği hatta ezildiği bir kurnazlık rejimidir… İnsanlar kullanıldıkları ölçüde yaşama ve varolma haklarına sahiptirler. Sizin seçtiklerinizi başkalarının yokettiği veya dış güçlerin yönettiğini gayet iyi biliyorsunuz.
 
Zamanımızda deprem oluşturan, bulutlara yön veren uzay teknolojilerinin varlığını biliyorsunuz. Bunu hadiselerin yaşandığı bölgelerden ve ülkelerden de anlayabiliyoruz. Günümüzde İstanbul gibi büyük şehirlerden insanların uzaklaştırılmaları için emperyalist güçlerin organize ettiği ya yapay planlanmış olaylar ya da depremle ilgili haberler sık sık gündeme getiriliyor. Bizim hazır olmadığımız, dış güçlerin aylarca hazırlık yaparak körüklediği olaylarla sıkıntılarımız  arttıkça artıyor. Dünyanın bozulan dengesi üzerinde yapılan hesaplar sadece insanlar ve ülkeler üzerinedir. Bu sebeple akıllı ve güçlü olanlar söz sahibi oluyorlar. Her şey şimdi uzaydan takip ediliyor. Biz bir yerlerde zaman öldürürken onlar çeşitli şekillerle ülkeleri işgal ediyorlar. Ülkenizdeki herhangi bir yöneticiyi dahi etkileri altına alarak hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Zamanımızda paranın köleleri  ve  kukla insanlar çoğaldılar.
 
Seçmenlerin yüzde yirmi ikisinin oylarıyla iktidara gelenler demokrasi çarkını nasıl döndürmeye çalışıyorlar. Önce bunu irdelemeliyiz…
Türkiye’deki sistemin önce şiir okudu veya şunu bunu yaptı diye itham ettiği insanlar sonradan o sistemin başına getirilebiliyorlar. Yani önce mağdur sonra yetkili… İtham edildikleri anda kin duydukları insanlar yetkili oldukları sırada da onların hedeflerinde yer alabiliyorlar. Böylece ister istemez ülke sağlıksız  ve etüd edilmesi gereken yönetimlere terkediliyor. Bununla beraber biz millet olarak hep mağdurların yanında yer alma alışkanlığına sahibiz.  Bu sebeple yapılan basit suçlamalar sonradan mağdurları yükseklere taşıyarak ekmeklerine yağ sürmeye vasıta olmaktadır.
 
Düşünün ülkemizde karikatür sanatçıları hedef alınarak kanun çıkarılabiliyor, onlar hakkında zehir zemberek konuşmalar yapılabiliyor. Adeta sanatçılar hedef gösterilerek mahkum ettirilebiliniyor. Demokrasinin katmanları arasında ezilmek istemiyenler sanatlarını icra etmekten çekinme noktasına getiriliyorlar. Sanatçıya karşı savaş açan adamlar yetkilerini de kullanmak suretiyle yarın mahkeme kararlarıyla milyarlarca lira para cezası ödeterek güçlerine güç katacaklar, sanatın ve sanatçının erimeleriyle hatta yokolmalarıyla da gurur duyacaklardır.
 
Babam elli yıl önce gönderdiği dilekçeye cevap vermeyen Niğde Valisi’ne  ikinci bir mektup yazarak « görevini neden yapmadığını, hangi yüzle vali olarak makamını işgal ettiğini »  soruyor. Vali kendi eline geçmeyen ve  yardımcılarının masası üzerinde bulunan dilekçeyi alarak on dört kilometrelik mesafede bulunan Bor’a geliyor. Akşam üzeri babamla evimizde görüşüyor. Özür dileyerek « hakkını helal etmesini » istiyor. Ve dilekçeye olumlu cevap vermek suretiyle babamın dileğini yerine getiriyor.
 
İnsanları kucaklayarak hizmet yapma alışkanlığı günümüzde ne yazık ki kayboldu. Emperyalist ülkelerin güdümüne girme moda haline geldi.
 
Bir başbakanın ağzından çıkan sözlerle ülke yönetiliyor. Ben şahsen :
İlim adamları, öğretmenler,  iş adamları, kuvvet komutanları, siyasi partilerin temsilcileri, tecrübeli politikacılar, emekliler, valiler, yazarlar ve gazeteciler, sanatçılar ve serbest meslek sahipleri, halk temsilcileri ve milletvekilleriyle ortak toplantılar yapılarak milleti ilgilendiren kararların alınmasına taraftarım.
 
Karşımdaki insanların beni can kulağıyla dinlediklerinin farkındaydım. Bu konuşmalarımdan sonra alkışlanmamamı istedim. Tekrar yaşlı kişiye elini öpmek için yaklaştım. Elini çekerek öpmeme izin vermedi. Bana sarılarak yanaklarımdan öptü. Mikrofonu elimden alarak konuşmaya başladı :
-  Kardeşimiz bizim özümüzdekilere tercümanlık yaptı. Ben Osmanlı'yım. Yanımdaki küçük kardeşimiz Türkiye... Bize biraz evvel güzel konuşmalarıyla seslenen de Türk halkıdır.
Oldukça heyecanlanmıştım.

Bu konuşmalardan sonra kalabalığa rağmen ortalığı öylesine etkili bir sessizlik kaplamıştı ki, gerek kuşların ötüşü gerekse ağaçların  hışırtısı duyulabiliyordu. Yer yer öksürük sesleri ve hapşıranlar dalgalar halinde bu ahengi bozuyorlardı.
Uyandığım da kuş sesleri evimizin önünde akisleniyordu. Derin derin nefes aldım. Rüyada da olsa bana verilen görevi başarmıştım.
 
Paris – 10.08.2005

Gelen Mesaj :

¤  Ertugrul Çepni

mercredi 31 août 2005 13:08 
Konu :  Üzeyir Lokman ÇAYCI’ dan “DEMOKRASI ÇARKI”
 
Üzeyir beyi tanımıyorum. Ve, ilk defa bir yazısını okudum... Yazısında ilgimi çeken bölümleri aşağıya kopyalıyorum:
 
"""Ben aklımdan şunları geçirdim hep... Demokrasi halkın kendi kendini idare ettiği bir yönetim şekli değil… Zenginin, hırsızın, güçlünün söz sahibi olduğu ;  fakirin, güçsüzün ve samimi insanların etkisizleştirildiği hatta ezildiği bir kurnazlık rejimidir… Insanlar kullanıldıkları ölçüde yaşama ve varolma haklarına sahiptirler. Sizin seçtiklerinizi başkalarının yokettiği veya dış güçlerin yönettiğini gayet iyi biliyorsunuz. ............... 
 
Ben şahsen :
Ilim adamları, öğretmenler,  iş adamları, kuvvet komutanları, siyasi partilerin temsilcileri, tecrübeli politikacılar, emekliler, valiler, yazarlar ve gazeteciler, sanatçılar ve serbest meslek sahipleri, halk temsilcileri ve milletvekilleriyle ortak toplantılar yapılarak milleti ilgilendiren kararların alınmasına taraftarım."""
 
Bu görüşlerinin tartışılmasının yararlı olduğu görüşündeyim...  "Yöneten Demokrasi" görüşümü geçmişte ortaya koymuştum.. Ülkemizin siyasal yapısının sağlıksız olduğunu da... Senatosuz bir siyasi yapının tek bacaklı kalacağını da...
 
Demokrasi üzerinde konuşurken, demokraileri gruplara ayırmak gerekir görüşündeyim... 1945 öncesi demokrasiler ve sonrası demokrasiler..  İlk grupta bulunan ülkelerin demokrasi sorunları farklı.. Çünkü bu ülkeler gelişmelerini demokrasi gelişimi ile eş zamanlı sağlamışlar... Bu gelişmiş ülkelerde demokrasinin uygulanışıda evrim geçirmiş..1945 sonrası demokrasiye geçen ülkeler ise demokrasiyle kalkınmalarını sağlamak durumundalar... Ayrıca bu ülkelerde demokrasinin evrimi takip edilmeden varılan son aşamadan başlanılmak esas alınmış... Bu durumun yarattığı farklı demokrasi sorunları var...
 
Bu sorun çözülmeden de uzun yıllar bizim ülkemizinde bocalayıp durması kaçınılmaz görüşündeyim... Bu düşüncelerle, hoşcakalın...
 
Ertugrul Çepni  
mercredi 31 août 2005 13:08

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org