Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Sunay AKIN Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Fatih'in Karadan YürüttüğüGemiler, Uzaya Neden Gidemedi?
10.03.2011
Okunma Sayısı : 11407
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Fatih'in  Karadan YürüttüğüGemiler, Uzaya Neden Gidemedi?
Sunay Akın

Duvara asılı resminin altından geçerken, başımı kaldırarak  ona bakmaya korkardım. Beyaz atını öfkeyle denize süren adamın  dünyası, üstümdeki siyah renkli  ilkokul önlüğü gibi karanlık gelirdi bana!..

II. Mehmet'tir, çocukluğumun korkulu rüyası, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onay damgası vurulmuş, Fatih Sultan Mehmet'in  sinirli  bir halde gösteren  resim,  hayallerin, düşlerin  tarihin  önüne çekilen  bir setten farksızdır. Hangi eksik akıllı o resmin  okul duvarlarına asılmasına izin  vermiştir, bilinmez.

Fatih sultan Mehmet, İstanbul'u kuşattığında, tarihçi Hammer'in anlatımına göre dördü Cenevizlilere ait olan  beş geminin  donanmayı atlatarak, kente yardım  getirmesine sinirlenmiş ve atını denize sürmüştür….

Ve de II. Abdülhamit döneminde saray ressamı olan  İtalyan Zonaro, bu  tarihi  anın resmini yapmıştır. İstanbul'un  birbirinden  güzel pek  çok resmini yapan sanatçının  söz konusu  tablosu,  müzede sergilenebilir. Ama, bu resmin  bir okul koridorunda ya da ders kitabında yeri olmaz.

Alman kralı da, tarihin  bir sayfasında kızarak  elinin tersiyle bir vazoyu devirmiştir!...Ya da, İngiltere kralı bir savaşta kızarak  yanındakinin kıçına tekme atmıştır.

Siz hiç  Almanya'da bir okul da, kralın  sinirlilik anında  vazo kırarken halini  gösteren bir resim görebilir misiniz? Ya da, İngiltere'de herhangi bir eğitim  kurumunda, öfkeli kralı yanındakinin kıçına tekme atar durumda gösteren bir tabloyu?

Oysa, II. Mehmet , surları aşarak  İstanbul'a girdiğinde kütüphaneye gidecek  ve methini duyduğu bir kitabı elime aldığında, ortasında bulunan haritanın  çalındığını görünce üzülecektir.

Kent yaşamında kütüphaneleri kanalizasyon  ve hamamlarla bir tutan , kent ve de bedenimizi temiz tutmamız kadar  düşüncelerimizin, beyinlerimizin  de aydınlanmasına önem  vermemiz gerektiğimi vurgulayan II. Mehmet, Atina'ya gittiğinde  tarihi  Akropol'ü görmeyi de ihmal etmeyecektir.

Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan, ama ne yazık ki sergilenmeyen bir resim defteri vardır. Sayfalarında leylek,  baykuş, at, hilal , insan  gibi pek çok resim  bulunan bu  defter bir çocuğa aittir.

Rumeli Hisarı'yla ilgili kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmey'in bin usta ve iki bin  ırgatı yöneterek , tarihi eserin  yapımında bizzat çalıştığı bir bilgisini okuruz. İyi ama neden?

Koskoca Fatih,  surların uzunluğu kilometrelerce olan Bizans'ı  nasıl  fethedeceğimi  düşünüp, örülen  duvarın  liderliğini üstlensin? Eline mala alıp,  taş üstüne taş koyan padişahın amacı ne olabilir?

Rumeli Hisarı hakkında bilgi veren  metinlerde, yukarıdaki sorularımızın yanıtlarını bulamazsınız. Bu konudaki  bilgi açlığımızı giderecek olan, Topkapı Sarayı'nın  deposunda olan ve ziyaretçilere bilgi  olarak   sunulmayan,  resim defteridir.

 Çünkü , o defterin  sayfalarına resimler çizen  çocuk , Fatih Sultan Mehmet'tir. O çocuk ki, düşlerini, hayallerini  kalemlerle çizdiği defterinin sayfalarına,  belki  ileride gerekli olur düşüncesiyle imzasını çalışacak  ve büyüdüğünde de, kocaman  imzasını  taşlarla İstanbul Boğazı'nın  kıyısına atacaktır.

Evet, Fatih Sultan Mehmet, Rumeli Hisarı  yapılırken bizzat başında bulunmuştur. Çünkü imza, ait olduğu insanın elinden  çıkmalıdır!

Rumeli  Hisarı'nın  yapımına 3 Nisan  1452'de başlanmış ve II. Mehmet'in  (Muhammed) imzası  olan bu yapı 12 Ağustos günü tamamlanmıştır.

Evliya Çeliebi  Seyahatnamesi'nde şu bilgiyi aktarır: "Hisar'ın  şekli  kufi yazısı ile Arapça Muhammed ismi şeklinde yapılmıştır. Zağanos Paşa kulesi 'M' harfi, Halil Paşa kulesi 'H' harfi, Sarıca Paşa kulesi, 'M' harfi ve nihayetteki burç 'D' harfi  yerindedir.

Fatih Sultan Mehmet'in ilk  taşı 3 Nisan  günü koyması rastlantı değildir. O gün, Hz. Muhammed'in  doğum günüdür. Son taşın  konulduğu 12 Ağustos ise Regaip kandilidir.

Bu zaman  aralığı 132  gün olup, hisarın  yapımı özellikle bu zaman diliminde tamamlanmıştır. Çünkü II. Mehmet imzasını  yalnızca taşlarla İstanbul Boğazı  kıyısına değil,  gün hesabıyla da tarihe atmak  düşüncesindedir ve bunuda başarmıştır. Rumeli Hisarı'nın  inşasını  kapsayan 132, ebced hesabıyla Muhammed kelimesinin sayısıdır!

Okullarımızın  duvarlarına resimler asıp,  çocuklara geçmişimizi anlatmak istiyorsak, seçeceğimiz örnekler hayallerimizin  , düşlerimzin, aydınlamanın  tarihinden  olmalıdır.

Fatih'in adının  önünde "II" sıfatı vardır. Elbette bunun nedeni,  saltanat  koltuğuna kendinden önce aynı  adı taşıyan  birinin oturmuş olmasıdır. Ama ben,  deniz kıyısında kumlardan  kale yapan  bir çocuk gibi, Boğaz'ın  kıyısına imzasını  atmasından dolayı, bu  sıfatı  'ikinci çocukluk" olarak algılıyorum. İnsanlığın  geleceğini aydınlatacak  olan, duvarlarına çocuk Fatih'in  resim  defterlerinden sayfaların asılı  olduğu okullardır.

Bizans, bir sabah uyanır ve Haliç'te Türk gemilerini görür!...

Fatih sultan Mehmet, girişine zincir çekilerek  güvence altına alınan Haliç'e gemilerini, karadan yürüterek ulaşır. Kimi tarihçiler, bu olayı  inandırıcı bulmazlar. Hatta aralarında , karadan  yürüyen  gemiler için  "palavra " diyenlerde yok değildir. Karşı  düşüncede olanlar, gemilerin  Haliç'in  derinliklerinde bulunan Kağıthane'de kurulan  tersanede yapıldığını savunurlar.

Bu bilgi  Evliya Çelebi'nin  Seyahatname'sinde de yazılıdır. Evliya Çelebi  bir gece rüyasında gördüğü Peygamber'den "şefaat" yani,  günahlarının  bağışanmasını  için  aracılık  yapmasını isteyecekken  dili sürçer ve "seyahat" diler. Hal böyle olunca da, kendisine yol görülür!...

On yıl  İstanbul'u gezer ve kentin  hafızasının  oluşmasında büyük emeği geçer. İstanbul  hakkındaki  ve kent dışındaki  gezilerinden  topladığı  bilgiler Seyahatname adlı eserinde gün ışığına kavuşur. Evliya Çelebi'nin  rüyası  gördüğü yıl olan  1630, İstanbul'un  alınışından 177 yıl sonrasıdır. Seyahatname'sinde sunduğu İstanbul'un  fethiyle ilgili bilgilerde, gemilerin  Kağıthane'de yapıldığı var olmasına vardır ama, 150 geminin  karadan  yürütülerek  Okmeydanı'nda toplandığı, oradan Haliç'e indirildiği  ve Timurtaş  Paşa'nın Kağıthane'de yaptığı 50  kadırgayla bir araya geldikleri de yazılıdır.

Tahtların, altın sırmalı  kalfatanların, zümrütlü kılıçların, iktidarların tarihçeleri, uygarlığı var edenin  hayaller olduğunu  asla kavrayamazlar. Onlar ki, tarihin düşlerin ayak izini  takip ettiği gerçeğini  göremedikleri için, körlüğe mahkum edilenlerdir.

Böyleleri, gemilerin  karadan yürütülmesi  olayının , Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde yer alan  "palavra"lardan  biri olduğunu ısrar ederler. Oysa,  yoksun  oldukları, ünlü gezgin  Bertrandon  de la Brocquiere'in , Denizaşırı Seyahat adlı kitabının ışığıdır. Çok değil, Fatih Sultan Mehmet'in  İstanbul'u fethinden  iki yıl sonra, 1455 yılında tamamlanan eserdeki bir minatür, gemilerin  karadan yürütülüp yürütülmediği tartışmalarına son noktayı koymaktadır.

Minyatürde, gemilerin Tophane önlerinden  başlayarak, Galata'nın  arkasından itibaren karadan  yürütüldüğü ve Evliya Çelebi'nin yazdığı gibi Okmeydanı'ndan  aşağı çekilerek Haliç'e indirildiği görülmektedir!

Yine de yanıtlamamız gereken bir soru var: Kağıthane'de tersane kurularak  gemi  yapıldıysa, neden  gemileri karadan yürütmek gibi masalsı  bir yola başvurulsun? Bu sorunun  yanıtını da, Brocquiere'nin kitabında yer alan  aynı resimde buluruz.

Minyatürü  biraz daha incelecek olursak, Bizans'ın  aptal olmadığını, gemilerin  karadan yürütüldüğü gerçeğine karşı  kimi tarihçileriden daha zeki oldukları için , Türklerin Haliç içlerinde bir yerde kuracakları tersanede yapacakları gemilerle, Haliç  kıyısındaki surlarda da bir cephe oluşturacakları, böylelikle kara tarafından da savunma yapan askerlerin  bir kısmının bu yöne kaydırılmasıyla güçlerinin zayıflayacağı  gerçeğini düşünerek, Boğaz yönünde olduğu gibi Haliç'i iç kısımdan da kapattıklarını görürüz.

Bizans'ın  hesap edemediği bir şey  vardı? Karşılarında, Boğaz'ın kıyısına taşlarla imza atacak kadar büyük  hayal gücü olan bir insan vardı!...

II. Mehmet'in  karadan  yürüttüğü gemilerin , uzaya neden  çıkamadığı sorusunun yanıtı, okulların  duvarlarına asılı sevimsiz, aksi, nefret dolu adam  resimlerinde ve Topkapı Sarayı Müzesi'nin arşivinde duran, deposunda bekletilen, bir çocuğun resim defterinin sayfalarındadır..

Hayallerin  tarihi tozlu raflara mahkum edilirken , padişahın  komposto takımı parlatılarak  sergileniyorsa, Ay da, uzay  da bize uzak, çok uzak demektir!


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org